Jump to content

Mısırla İlgili Kapsamlı Bilgi


vhercle

Önerilen Mesajlar

MISIR MİTOLOJİSİ

 

Mısır mitolojisi diğer ulusların mitolojilerinden belirgin çizgilerle ayrılmaktadır. Bizim mantık anlayışımızla Mısır mitolojisini anlamak imkansızdır. Burada her şey sembollerle ifade edilmiştir. Mısır mitolojisinin temelini olaylar değil, olayların arkasına saklanmış felsefi düşünceler oluşturmaktadır.

 

Eski Mısırlılar büyüye ve büyücülere çok inanırlardı. Bazen büyücüleri tanrılarla bir tuttukları da oluyordu. Büyüler onlara göre son derece doğal olaylardı. Mitolojide de büyüler kendi yerlerini almıştı. Mısır Mitolojisi'nde geçen öyküye göre, babası Güneş tanrısı Osiris'i öldüren Seth'den öç almak isteyen Horus'un gözü, kavga sırasında aynı zamanda amcası olan karanlıklar ve kötülükler tanrısı Seth tarafından parçalanır. Bilimlerin ve tıbbın kurucusu olan Toth parçaları toplar ve gözü eski haline getirir. Ancak 1/64'lük parçası eksiktir ve bu parça Toth'un büyü ve sihir gücü tarafından tamamlanır. Daha sonra Horus'un bu gözünü simgeleyen hiyeroglif resim, uzak görüşlülüğün, beden dokunulmazlığının ve sonsuz doğurganlığın simgesi olarak, gemi, araba mumya, vazo gibi nazardan korunması gereken gereçlerin üzerine çizilmeye başlanmıştır.

 

Mısır'da Kral (Firavun), bir Tanrıdır ve ülkenin diğer tanrıları ile arkadaşlık edebilir. Mısır firavunları çoğunlukla zorba, baskıcı, savaşçı ve acımasız kişilerdir. MÖ 14. yüzyılda başa geçmiş olan IV. Amenofis tek bir yaratıcıya inanılması gerektiğini savunmuş ve bu yüzden Amen rahipleri tarafından öldürülmüştür. Mısır'ın ilahi hükümetleri daimi ve değişmez niteliktedir. Bu bağlamda en üstün Mısır tanrısının Güneş Tanrısı Ra olduğu düşünülür. Mısır'ın arkaik dönemine baktığımızda farklı yerlerde farklı tanrıların önem kazanmış oldukları görülmektedir. Heliopolis'de Ra, Memfis'de Ptah , Busiris'de Osiris önemli tanrılar arasındadır. Mısırlılar için ölüm diye bir şey yoktur. Devamlı olarak Osiris'ten (yarı-ölüm) Horus'a (yarı-yaşam) ve sonra tekrar Osiris'e bir geçiş yaşanır. Bu yüzden Mısırlılar öldüklerinde tanrı-krallarını mumyalarlar ve onlara günlük hayatta lazım olacak gıda ve içecek sağlarlar.

 

MISIR TANRILARI

Ailuros - Antik Mısır'da kedi tanrıça. Bastet olarak da biliniyordu. Uzunca bir süre Mısır'da bir kediye zarar vermek kanuna aykırıydı ve bu suçun cezası ölümdü. Bastet İsis'in ve Ra'nın kızıydı. Başta cinsellik ve doğurganlık Tanrıçasıyken, ölüleri koruma, ölenlerin başarılı yada başarısız olduklarına karar verme, yağmur yağdırma, hastalara, özellikle de çocuklara iyileşmeleri için yardım etme özelliklerine ek olarak güneş, ay, analık ve aşk Tanrıçası haline de geldi.

 

 

Aker - Güneşi ayarlamak ve yükseltmekten sorumlu Tanrı.

 

 

Akeru - Aker'in yardımcılığını yapan Tanrılar Grubuna verilen genel ad.

 

 

Amathaunta - Mısır mitolojisine göre, Deniz Tanrıçası.

 

 

Am-heh - Mısır mitolojisinde karma Tanry. Yeraltı Dünyasının Tanrısı.

 

 

Ammut - Ölümsüz yasama layık olmayanın kalbini yiyen canavar.

 

 

Amon - Hermopolis rahiplerine göre Yaratıcı Tanrı.

 

 

Amon-Ra - Amon'in rahipleri tarafından karma birleşik Tanrı. Amon-Ra bir Boğa olarak resmedilirdi.

 

 

Amset - Horus'un oğlu. Ölülerin karaciğerinin koruyucusudur ve Tanrıça İsis tarafından korunur.

 

 

Anubis - (Anpu) Ölüleri koruyan ve yücelten Tanrıça. Çakal başlıdır. Piramit metinlerinde, Anubis Ra'nın oğlu olarak yer alır. Başka metinlerde ise Osiris yada Seth ile ilişkilendirilir. Anubis Osiris'in ölümünden sonra onun vücudunun korunması işini üstlenir.

 

 

Anuket - (Anqet) Soğuk su dağıtıcısı.

 

 

Apis - Verimlilik Tanrısıdır. Güneş diski ve uraeusserpentten oluşan boğa tacıyla betimlenmiştir. Kutsal Apis boğası, Memphis'te bulunurdu ve Serapum'da büyük bir kitle halinde Apis boğalarının mezarı bulunuyor.

 

 

Bastet - (Bast) Kedilerin koruyucusu olan Tanrıça. Uzunca bir süre Mısır'da bir kediye zarar vermek kanuna aykırıydı ve bu suçun cezası ölümdü. Bastet İsis'in ve Ra'nın kızıydı. Başta cinsellik ve doğurganlık Tanrıçasıyken, ölüleri koruma, ölenlerin başarılı yada başarısız olduklarına karar verme, yağmur yağdırma, hastalara, özellikle de çocuklara iyileşmeleri için yardım etme özelliklerine ek olarak güneş, ay, analık ve aşk Tanrıçası haline de geldi.

 

 

Bes - Müzik, dans ve iyi yemek gibi aile zevklerinin Tanrısı olarak sayılır. Ayrıca çocukların eğlendiricisi ve koruyucusudur. Sakallı, vahşi görünümlü komik bir cüce olarak ve yuvarlak bir yüzle resmedilmiştir.

 

 

Buto - Aşağı Mısır'ın Kobra Tanrıçası.

 

 

Duamutef - Horus'un oğlu. Ölünün midesinin koruyucusudur ve Tanrıça Neith tarafından korunur.

 

 

Edjo - Yılan Tanrıça, Aşağı Mısır'ın sembolü ve koruyucusu.

 

 

Geb - Yeryüzünün Tanrısı. Gökyüzünün eşi. Kutsal hayvanı kazlardı. Erkek olan Geb Mısır toprağını , daha genel olarak da yeryüzünü temsil eder.

 

 

Hapi - (Hapy) Horus'un oğlu. Ölülerin ciğerlerinin koruyucusudur ve Tanrıça Nephthys tarafından korunur. Hapi ismi farklı hiyerogliflerle ifade edilmişti; çoğunlukla ama her zaman olmamak kaidesiyle Nil Nehrinin Tanrısının ismiydi. Hapi, tacı zambaklardan (yukarı Nil) veya papirüs bitkilerinden (Aşağı Nil) yapılmış şişman bir adama benzetilmiştir.

 

 

Har-nedj- itef - Horusun bir görünümü. Ölümün koruyucusu.

 

 

Harpocrates - Osiris'le İsis'in oğlu. Emzirilen küçük bir çocuk. Parmak emen genç bir oğlan olarak gösterilmiştir.

 

 

Hatmehit - Balık Tanrıça.

 

 

Hator - (Hathor) Mısır'ın çok eski bir gökyüzü Tanrıçası Tanrıçasıdır. İnek Tanrıçadır. İnek başı ile sembolize edilirdi. Sık sık İsis'le eşdeğer tutulmuştur. Hator Edfu'da Horus'un partneri olarak tapılmıştır. Aşk, müzik ve gülmenin Tanrıçası olarak düşünülmektedir.

 

 

Hauhet - Ölçülemeyen Sonsuzluğun Tanrıçası. Çoğunlukla bir kurbağa gibi yada kurbağa kafalı bir kadın gibi resmedilirdi.

 

 

Heh - Sonsuzluğu temsil eden Tanrılardan. Bir kurbağa yada kurbağa kafalı bir adam gibi resmedilirdi.

 

 

Hemen - Şahin Tanrı.

 

 

Hemsut - Kader Tanrıçası.

 

 

Heqet - Hermopolis'teki 8 Tanrıdan biri.

 

 

Heru-ra-ha - Horus ve Ra'ya şükretmeyi sembolize eden karma bir Tanrı.

 

 

Hike - Doğaüstü güçlerin Tanrısı.

 

 

Horus - Osiris'le İsis'in oğlu. Cennetin hükümdarı, yeryüzünün kralı ve kutsal şahin olarak kabul edilir. Horus'un evrensel olduğu ve ezelden beri var olduğu fikri piramit yazılarında belirtiliyor.

 

 

Imhotep - Hekimlik Tanrısı. Djoser'in veziri, sonra Ptah'in oğlu gibi ibadet edilmiştir.

 

 

İsis - Mısır'ın en büyük Tanrıçası. Simgesi, Sirius yıldızıdır. Sanat Tanrıçasıdır. Osiris'in dulluğunun ve şiirin Tanrıçası olarak bilinmektedir. Kutsal hayvanı kobra yılanıdır. İsis'in Mısır halkı tarafından reankarnasyonla Cleopatra'nın içinde yaşadığına inanılmıştı.

 

 

Khepri - (Khepare) Heliopolitan inancında yaratıcı Tanrı. Atum ve Ra ile karışmıştır. Yükselen günesin böcek Tanrısı.

 

 

Khnemu - Su baskını ve Nil'in iri Tanrısı.

 

 

Khnum - (Khnemu) Yaratıcı Tanrılardan biri. Bir çömlekçi ustalığıyla, çamura biçim verip insanı yaratıyordu.

 

 

Khons - (Khonsu) Ay Tanrısı. Theban'da tapılmıştır.

 

 

Maat - (Ma'at) Gerçek ve Hukukun Tanrıçası.

 

 

Mefetseger - Krallar Vadisi'nin Tanrıçası.

 

 

Min - Erkek Bereket Tanrısı. Ona güç ve iktidar Tanrısı da denilmektedir.

 

 

Month - (Montu) Savaş Tanrısı. Mısır'da tapılmıştır.

 

 

Mut - Amon'in eşi ve Theban'ın ana Tanrıçası. Akbaba başlıdır.

 

 

Nefertem - Nilüfer çiçeğinin Memphis Tanrıçası.

 

 

Neith - Eski bir savaş ve dokuma Tanrıçası.

 

 

Nekhebet - Yukarı Mısır'daki Akbaba Tanrıçası.

 

 

Nephthys - Ölülerin özel koruyucu Tanrıçası. Seth'in eşi ve Isis'in kız kardeşi.

 

 

Neter'ler - Mısır yazılı belgelerinde, Tufan'dan sonra ülkeyi yönettiği söylenen "yarı Tanrı" varlıklar.

 

 

Nun - Kainat'ın yaratıldığı ilk suların Tanrısı.

 

 

Nut - Gökyüzü Tanrıçası. Osiris ve Isis'in annesi ve gökyüzü Tanrıçası. Gökyüzü olarak dünyanın üzerinde kemer gibi uzanmıştır.

 

 

Onuris - Savaşçı ve Abidos'un gökyüzü Tanrısı.

 

 

Osiris - Mısır kültünde, en önemli Tanrılardan biri. Ölülerin Tanrısı, ölümsüz yaşam için diriliş Tanrısı, kural koyucu, koruyucu, ölülerin yargıcı. Gökyüzünde, Orion takımyıldızının onu simgelediği düşünülürdü.

 

 

Ptah - Mısır panteonunda en eski ve en büyük "Yaratıcı Tanrı". Cennetleri ve dünyayı yaratmakla sorumlu. Memphis'in mumya yaratma Tanrısı. Mimari, mühendislik ve "yapı bilimi" ile özdeşleştirilir. İnsan başlı bir Tanrıdır.

 

 

Qebsenuef - (Qebehsenuef) Horus'un oğlu. Ölülerin bağırsaklarının koruyucusudur ve Tanrıça Selket tarafından korunurdu.

 

 

Qetesh - Aşkın ve güzelliğin Tanrıçası. Aynı zamanda doğa Tanrıçası olarak da tanınmaktaydı.

 

 

Ra - Hermopolis güneş Tanrısı. Atmaca kafalı bir insan olarak temsil edildi.

 

 

Satet - Nil suyu ve bereket Tanrıçası.

 

 

Seker - Işığın Tanrıçası ve yeraltından başlayan öbür dünyaya giden ölülerin ruhlarının koruyucusudur.

 

 

Sekhmet - Yıkım ve savaşın dişi aslan Tanrıçası.

 

 

Selket - Akrep Tanrıçadır. Büyüleri vardır. Kötü ruhlu insanlara ölüm verir.

 

 

Serapis - Yer altı dünyasının ve güneşin Helenistik Tanrısı.

 

 

Seshat - Ölçüm ve Yazma Tanrıçası.

 

 

Seth - Eski dönemlerde fırtına, gök ve gök gürültüsü Tanrısı. Kötü güçlerin etkisi altına giren Seth, kardeşi Osiris'i öldürdü ve Mısır'a sahip olmak istedi. Ama İsis, dağılmış parçalarından Osiris'i canlandırdı, ondan bir çocuk sahibi oldu. Oğulları Horus, Seth'i yenip babasının intikamını aldı ve Mısır'ın başına geçti. Osiris'e karşı çıktıktan sonra şeytani Tanrı olarak anılmaya başlamıştır.

 

 

Shu - Rüzgar ve havanın Tanrısı. Mut ve Geb'in babası. Yunan mitolojisindeki Atlas gibi gökyüzünü taşır.

 

 

Sobek - Timsahlar Tanrısı. Su Tanrısı olarak, aynı zamanda Nil'in yıllık taşmasını ve vadisinin gübrelenmesini sembolize etti.

 

 

Tavaret - (Tauret) Hamile kadınlara göz kulak olan hipopotam Tanrıçasıdır.

 

 

Tefnut - Nem ve bulutların Tanrıçasıdır. Nut ve Geb'in annesi. Bazı metinlerde kardeşi Şu ile beraber, Güneş'in doğuşundan itibaren gökyüzünü taşır.

 

 

Thoth - Bilgeliğin Tanrısı. Yazma, Akıl ve Ay Tanrısı özelliği ile anılmıştır. İbiş kuşu başıyla resmedilmiştir ve elinde bir dolmakalem ve her şeyi kaydettiği parşömenler vardır. Hiyerogliflerin ve simyanın onun insanlığa armağanı olduğu söylenir. Yunan Tanrısı Hermes ile özdeşleştirilmiştir. Bir görüşe göre, Tarot kelimesi de Thoth'un adından türemiştir.

 

 

Uneg - Mısırlıların tarım Tanrısı

 

 

 

 

Unut - Kuş beyinli Tanrıça olarak anılmıştır.

 

 

Wepwawet - Eski Mısır'da çakal başlı savaş ve cenaze tanrısı. Asyut (Siut) bölgesinde Mezarlık Tanrısı olarak tapınılırdı. Yunanlar ona Ophois derlerdi.

 

 

Wosyet - Eski Mısır'da gençlerin koruyucusu olarak bilinen Tanrıça.

 

 

Zenenet - Hermonthis'in Tanrıçası.

 

MISIR TANRILARININ SOYAĞACI

 

41.jpg

 

 

OSİRİS EFSANESİ

 

 

42.jpg

OSİRİS EFSANESİ

 

Osiris Mısır kültünde, en önemli tanrılardan biridir. Tanrıça İsis'in hem kocası, hem kardeşi. Horus'un ise babasıdır. Osiris bu dünyanın kural koyucusudur. Aynı zamanda tarımın ve bereketin simgesidir.

 

Mitolojiye göre insanlar Osiris'i severler. Koyduğu kuralları severek yerine getirirler. Kardeşi Seth onun bu başarısını kıskanır.Seth Osiris'ten kurtulmak için bir plan yapar. Kardeşinin ölçülerine uygun bir tabut yaptırır. Bir şölen düzenler ve Osiris'i de o şölene davet eder. Şölenin en sonunda önceden yaptırdığı tabutu çıkararak bu tabutun kime uyarsa ona verileceğini söyler. Herkes dener ve tabut sadece Osiris'e uyar. Bunun üzerine Seth hemen tabutun kapağını kapatır ve Osiris'in içinde oldugu tabutu Nil'e atar

 

Osiris'in karısı İsis kocasını aramaya başlar. Sonunda tabutunu bulur ve onu da alıp Mısır'a döner. Cenaze töreni yapmak için tabutu bir bataklığa saklar. Seth avdan dönerken tabutu bulur ve çok sinirlenir. Osiris'in vücudunu tabuttan çıkarıp parçalara böler ve Mısır'ın çeşitli yerlerine dağıtır.

 

İsis bu parçaları teker teker bulur. Bir parçası eksiktir. Buna rağmen sihir ve büyü gücünü kullanarak dağılmış parçalarından Osiris'i canlandırır. İsis ve Osiris'in Horus adında bir çocukları olur. Horus büyüyünce Seth'e savaş açar. Bu savaşın sonuçları çeşitli şekillerde anlatılmaktadır.

 

Bu savaşın sonucunda Osiris - yer altı dünyasının kralı, Horus yaşamın kralı, Seth ise şeytanlık ve kötülüğün kralı olarak kabul edilmeye başlanmıştır.

--------------------

Akrep Zekhen ile İki Taclı Narmer:

 

 

 

Coğrafyasına göre biri "Delta" ve diğeri "Vadi" olarak tanımlanan Asaği ve yukarı Mısır, tarih öncesi çağların sonuna doğru, sınırları belirlenmemiş bu yeşil alanlarda kaynaşma süreci içine girmişlerdi. Arkeolojik buluntulara göre Yukarı Mısır'ın dağınık Sepatları merkezi bir yönetim altında birleşme girişimlerinin simgesi akrep olması nedeniyle "Akrep Kral" olarak bilinen Zekhan tarafından başlatıldığı sanılmaktadır. Onun bu çabasını bıraktığı yerden devam ettiren ve sınırları Delta bataklıklarına doğru genişleten diğer kral ise Narmer'dir. Her iki kralda Mısır'ın birliğini kurmakla ünlenen efsanevi Menes'in öncülüğünü yapmışlardır. Bunlardan özelikle Narmer'in Kekhen'deki (Hierakonpolis)mezarinda bulunan kayantastan yapilmis bir adak paletinde,Mısır'in birlesmesi yonunde yaptigi girisimlere ait tasvirler ve basinda her iki ulkenin simgeleri bulunan taci tasidigi gorulmektedir.İlk birlesik tacAsagi Mısır'a ait (Deshret)ile Yukari Mısır'a ait (Hedjet) icice gecirilerek butunlestirilmis,boylelikle iki Mısır cok anlamli bir sekilde birlestirilmistir.

 

 

 

 

Fayyum A (M.O 4400-3900):

 

Fayyum Gölünün kuzey kıyılarında bir liderin yönetiminde çiftçi ve avcı aileler yaşamaktaydı.Höyük yamaçlarında sazdan yaptıklari evlerde barınan bu kültür sürecinde Mısır'ın ilk yerleşik halk topluluklarını oluşturdukları görülür.

 

Merimda(M.O. 4300-3700):

 

Deltanın Batısındaki Merimda'da yapılan kazılarda çok geniş bir alanı kaplayan 600 yıl süreli bir yerleşim ortaya çıkmıştır.Sırık çatılı evler daha sonra kerpiç oval evlere dönüşmüştür.

 

EL-Omari(M.O 3700-3400):

Kahire helvan arasındaki Hof vadisi yakınında bulunan bu kültür sürecine ait bir sitede sazdan agaçlardan yapılmış oval barınak kalıntıları bulmuşlardir.Ayrıca elle şekillendirimiş perdahlı kırmızı ve siyah dekorlu çömleklerle kesici ve parçalayıcı el aletleri ve değirmen taşları bulunmuştur.

 

Ma'adi(M.O 3400-3000):

Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan yerleşik düzene en fazla uyum sağlamış kültürdür.Tuğla duvarlı mezar tipleri ve Mısır'da bilinen en eski Bakır filizi bulunmuştur.Maadi yerleşimi krallık kültürünün öncüsü olabilicek özellikte bir kültürdür.

 

 

--------------------------------------------------------------------------------

 

Yukarı Mısır Dönemi

 

 

Burada gunumuzden yaklasik 6500 yil oncelerine ait 3 kulturel tarih sureci ve bolge belirlenmistir.

 

 

 

Badarian(M.O.4500-4000):

 

Yukari Mısır'ın Nil Bolgesinde EL-Hammamiya,EL-Matmar,EL-Mostagedda,Erment,Hierakonpolis,Hammamat vadisinde ve EL-Badari de Badarian olarak Tanimlanan kultur sureci bulunuyordu.Bu Bolgedeki ilkel yerlesimlerde hayvan derisinden yapilmis cadirlarda oturan,post ve hayvan derisinden yapilmis giysileri kullanan,avcılıkla gecinen "Semisedentary" insan topluluklari yasamaktaydi.NiL'in dogu yakasinda EL'Matmar ve EL-Etmantieh arasinda ki col kıyısında,bu doneme ait mezarlarda,bu donem kulturunu tanimlamamiza yardim eden silahlar,aletler,tas ve fildisi objeler,hanedanlar oncesi donemde uretilenlerin oncu ornekleri olan kaliteli canak comlek buluntulari ortaya cikarilmistir.

 

Naqada I (Amratian)(M.O.4000-3500):

 

Bu surecte, Abydos ve Hierakompolis'de penceresiz oval kulubelerde yasayan daha gelismis topluluk ornekleri ortaya cikiyor.Metalin az kullanildigi Naqada kultur eserlerinden baslica elde edilenler;uzerlerinde toren,hayvan tasvileri bulunan fildisi cakmaktasi ve bazalt tasindan uretilmis esyalar,elle sekillendirilmis canak comleklerdi.

 

Naqada II (Garzean) (M.O.3500-3000):

 

Bu donemin en onemli ozelligi,Yukari Mısır in giderek gelismesi ile kuzey Deltadan gunumuzdeki Nubye bolgesine yapilan gocler ve Abydos'un guneyinde olusan yogun yerlesimlerdir.Iki bolge halkinin kaynasmaya basladigi bu donemde ticaret ve el sanatlari gelisti.Bakir,altin ve gumus madenleri kullanilmaya baslandi:Duz damli dort kose kerpic evlerin yanisira Hierakonpolis'de bir tapinak insa edildi.Duvar kabartmalari,boyali plasterler yapildi.Gemi ve Hayvan tasvirli canak comleklerin oldukca cok uretildigi Naqada II kulturu suresinde,Nil kıyılarinda uretim faaliyetleri yogunlasti.Erken donemlerdeki bu gelismeler daha sonraki yuksek uygarkigin habercisiydi.

 

 

 

 

 

 

[Eski KrallıkM.O. 2900-2270]

 

 

 

Eski Mısır Kaynakları ülkeyi birleştiren ilk kral olarak Menes'i kabul ederler.Bu kralla birlikte , Mısır tarihi ve Hanedanlar doneminin basladigi kabul edilir.3000 yil gib cok uzun olan bu surenin ve ardarda gelen yaklasik 31 hanedanin kolay kavranabilmesi icin,Mısır tarihi "eski "orta" "yeni" olmak uzere uc ana , bunlarda kendi icinde ara bolumler ayrilmislardir.Palermo tasi, hanedanlar oncesi donemde 120 kadar kral ismi verir.Mısır Birliginin saglandigi ve 5 hanedanin hukum surdugu bu erken doneme ait siyasi belgeler yeterli olmadigi icin cok buyuk belirsizlik vardirBu donem bazi Hanedan cekismelerine ragmen kuzey ve guneyin birlestirilmesi;firavun denilen hukumdarlarin,monarsik yonetimlerin baslamasi;ilk Yasalarin, Yazinin, Takvimin, Din , Kultur, Sanat bicimlerinin temelini olusturan yuksek duzeydeki Mısır Uygarligin dogusudur.Menes'in kurdugu I. ve II.Hanedan doneminde,onceleri Abydos yakinlarinda oldugu sanilan Tinis kenti yonetim merkeziydi ama daha sonra iki ulkenin tam sinirinda bulunan Memphis kenti onem kazandi. III.hanedanin 2.firavunu Zoser, Sakkara'da basamakli ilk tas piramit grubunu yaptirdi.Bu kompleksin unlu mimari; Mısır Tarihin unlu devlet adami,ayni zamanda hekim,sair,din adami ve bas vezir olan Imhoteptir. IV.Hanedanin kurucusu Snofru dur ki kendisi icin Dashur'da iki piramit ve oluler kompleksi yaptirmistir.Daha Sonra gelen firavunlar Mısır'in Buyuk Giza Piramitlerini yaptiran Keops, Kefren, Mikerinos'dur.Keops,Mısır tarihi boyunca Gunes Tanrisi Ra ile ozdeslestirilmis,yasayan bir tanri olarak algilanmistir. Kefren ise Kendi piramidinin yanina koruyucu Sfenks' i yaptirmistir. Eski Krallik donemi Firavunlari ,Sina yarimadasi ve Nubian'in guney kesiminde guvenli tampon bolgeler ve kendi denetimlerinde ticaret yollari yaptirdilar. Mısır Gemileri Kizildeniz, SOmali ve Dogu Akdeniz adalarina ticari seferlerde bulundular.Lubnan'dan Sedir çami, Afrika'dan fildisi ve degerli taslar ile Sinadan bakir cevheri getiriliyordu.

 

5.hanedanin son Firavunu Unas'dan sonra firavunlarin denetiminin azalmasi nedeniyle bolgelerin merkezden kopma egilimleri bas gosterdi.

 

 

 

 

 

I.Ara Donem (M.O 2270-2100) ve Eski Kralligin Cokusu

 

 

 

Bu donem 4 hanedandan olusmaktadir. Eski Krallik doneminde saglanan birlik,ara donemin baslangicinda ortaya cikan siyasi ve yonetimsel olumsuzluklarla beraber dagilmaya basladi.Otoritesi zayiflayan,onceleri direndilersede zamanla yuksek burokratlar,saray cevresi ve Sepat beyleri kendilerine armagan ve timar olarak verilen genis arazi ve gorevleri,babadan ogula gecen buyuk malikanelere ve makamlara donusturduler.Bu ise giderek merkezden kopma,sorumsuz ve basina buyruk girisimlere neden oldu.Adaletli kamu yonetimi,yerini baskici ve cikarci feodallare birakti.Ardindan Gelen kuraklik,kitlik,yoksulluk,baskici ve anarsi ile birlikte feodallerin toprak kavgalarini onleyemeyen merkezi yonetim parcalandi ve Eski Krallik coktu.Boylece Asagi Mısır'da IX.hanedan,Yukari Mısır'da X.hanedana ait Fİravunlar,ulkenin tumune ve ya kendi bolgelerine egemen olmaya calistilar.

 

Orta Krallik donemine kadar suren bu olumsuzluklar,ozellikle Yukari Mısır'in giderek Kotulesen durumuna Ragmen,firavunlar geleneksel guclerini ve otoritelerini devam ettirebildiler.Buyuk boyutlu olmasada piramitlerin, mezar ve tapinaklarin yapimi surdu.Ulke Dis guclere karsi Korundu.Ticaret ve dis iliskiler devam ettirildi.

 

 

 

 

Orta ve Yeni Krallık Dönemi:

1.Ara Dönem (M.O. 2100-1700):

 

Teb Kokenli,Antef'in (X.Hanedan) yeniden Mısır'da birligi sagladi.Ondan sonra II.Mnetuhotpe,oncelikle daginik ordulari bir bakanlik ve tek askeri sef altinda birlestirerek ulkenin ozlemini duydugu barisi ve huzur ortamini sagladi. XI.hanedanin son firavunu V.Mentuhotpe 'nin olumu veya cikan ic karisikliklar sirasinda darbeyle yonetime el koyan vezir I.Amenemhet XII.hanedani kurdu.50 yasinda iktidari ile alan Kral I.Amenhotep ulke guvenligine ve kalkinmasina cok onem verdi.Karada ve denizde askeri seferler duzenledi.Dis saldirilara karsi "Prens Duvarlari" olarak unlenen kale dizilerini insa ettirdi. Devlet adamlari ve Krallar icin hazirlattigi yonetim kurallari (Amenemhet and Instructions)bu konuda dunyadaki ilk yazili belgedir.O ve ondan sonra gelen firavunlar Giza'nin guneyinde (Listht) denilen siyasi ve askeri yeni bir merkez kurarakulkeyi buradan yonettiler.

 

Orta Krallık dönemindeki en ilginc durum eski mısır metinlerinde firavunlarin kendilerini "Asagi ve Yukari Mısır krali" olarak ilan ettikleri ve boylece iki ulke ayrimini surekli vurgulamalaridir.Bu vurgulama cografi olabilecegi gibi,ara dönemlerde gorulen bolunmelere karsibir güç ve birlik gosterisi olarak da dusunebilinir.

 

 

 

 

 

 

Asya'dan Delta'ya Saplanan Bronz Kılıçlar

 

II.Ara Dönem - Hiksoslar (M.O 1700-1555):

 

XII.Hanedanin karanlik bir bicimde ortadan kalkmasiyla,ulke 2.ci defa bir ara dönem ve bolunme surecine girer. XIII.Hanedanin ilk Firavunu Wegaf ve ardillari Yukari Mısır'da Teb Bolgesinde, XIV.Hanedanin guscuz firavunlari,Asagi Mısır'da hukum surmekteydiler.Ancak kendilerini bekleyen acimasiz Asya kokenli Hiksos ayaklanma ve istilasina karsi caresiz kaldilar.

 

"Hikau" , "Khoswet" , "Amu" , "Seteyu" gibi adlarla anilan Hiksoslar atli savaş arabalari,agir duz bronz kiliclari ile Asagi Mısır'i ele gecirdiler.Ve Deltanin dogusunda olusturduklari Avaris kentinde XV.Hanedani kurdular.Hiksoslar 150 yiL Mısır'da egemen oldular ve zamanla Mısır kulturunden etkilendiler.İlk kez boyle bir isgali yasayan Mısır halki arasinda giderek ulusal duygular ve bagimsizlik egilimleri ortaya cikti.Hiksoslardan kurtulmak icin Teb'li firavun II.Sekenenre-tao'nun Hiksos krali Apophis'e karsi baslattigi savaşi,oglu Kamose devam ettirdi.Onun olumunden sonra kardesi I.Ahmose,Hiksoslari ulkesinden cikartarak Filistin'e oradan da Suriye'ye kadar surdu.

 

Güçlu Kadın Firavun Hatçepsut, Cengavar III.Tutmosis,Güneşin Hizmetkarı Akhenaton ve Eşi Nefertiti, Tahtı Mezar olan Tutankamon, Güneşin Donattığı büyük Firavun II.Ramses gibi Hükümdarların ve Eski Mısır Tarihinin en Parlak ve ilginç Dönemi

 

 

 

 

 

Yeni Krallık (M.O 1555-1090):

I.Ahmose ulkeyi Hiksos isgalinden kurtaran ve XIII. hanedani kurarak yeni bir dönem baslatan firavun oldu.Yaklasik 500 yil boyunca 3 hanedanin hukum surdugu bu uzun dönem "yeniden kurulus" "Amarna" ve "Ramsesler" olmak uzere uc surecten olusur.

 

Yeni Krallık dönemindeki monarsi ulkede birligi saglamais,Akdeniz'de,On Asya'da,Afrika'da guvenlik ve egemenlik alanlari genisletilmis,yeni ekonomik kaynaklara sahip olmus,tarihindeki en varlikli,en uretlen ve en güçlu konumuna gelmistir.I.Ahmose'nin Rehabilitasyon ve Yeniden yapilandirma sureci ardindan gelen I.Amenhotep ve ozellikle I.Tutmosis, Hiksos isgalinden alinan derslerle On Asya'da Filistini,Afrika'da Nubian ve Sudan'i birer eyalet olarak Mısır'in egemenlik alani icine aldilar. I.Tutmosis oldugunde,iki ayri esinden biri kiz digeri erkek cocugu birbirleri ile evlendiler. II.Tutmosis Thata cikti ama karisi onun yerini aldi. Mısır'in II. kadin firavunu olan Hatçepsut,60 yasinda oldugunde III.Tutmosis uzun sure sabirsizlikla bekledigi yonetimi eline aldi.Mısır Tarihinin en savaşci Firavunu oldu.Kades'e ardarda seferler duzenledi.

 

Daha sonraki Firavun II.Amenhotep babasinin olusturdugu imparatorluk politikasini surdurmustur.Gize'deki buyuk Sfenks'i kumlardan temizletmis ve ayaklarinin arasina kitabesini koydurtmustur.Hattiler ve Mitaniler ile iyi gecinmis bariscil bir politika izlemistir.

 

XVIII. Hanedanin bütün firavunlarinin yatirimlarini Teb kenti ve tanrı Amon inanci yonunde yapmalari ve bu olan ustu buyume ve güçlenme karsisinda,diger tanrı inanclari ve kentler ile bunlara bagli rahip ve halk topluluklarini giderek Teb ve Amon inanci Hegemonyasina girmekte ve ya buna zorlanmaktaydi.Bu Hanedanin 9.firavunu IV. Amenhotep bu duruma farkli bir yaklasim gosterdi ve cok tanrıli dinlere karsi tek Güneş'e (Aten) tapti.Teb'i terketerek merkezi colde kurdugu ve adina "Güneşin ufku" anlamina gelen "Akhet-Aten" dedigi yere nakletti.Kendiside "Aten'in hizmetinde"anlami olan Akheneton adini aldi.Mitani kralinin karisi ile evlendi.Guzelli ve zerafetinden dolayi karisinada Nefertiti adi verildi.Ama Tek tanrıli din anlayisi Mısır tarihinde pek uzun surmedi.Firavunun olmesi ile AMon Rahipleri baski ile Cok tanrıli dine geri dondurduler halki.Mısır'da Aten ve Akhenaton adlari silindi.AHkenaton'un ardindan Smenkhare ve Tutankamon basa gectiler.Tutankamon'un cok kucuk yasta olmesi yuzunden onun komutani olan Horemheb yonetimi ele aldi.Kendisininde varis birakmadan olmesi sonucunda ordularinin unlu komutani olan I.Ramses 19.hanedanin ilk firavunu oldu.Ardindan gelen oglu I.seti dönemi boyunca Asyadan gelen saldirilarla savaşti.

 

Adi "Güneş Tanrısi Ra'nin Donattigi" anlamina gelen eski Mısır'in en buyuk ve en unlu firavunu olan II.Ramses'in basa gecmesi ile Mısır 66 yil surecek olan parlak bir döneme girdi.Bu dönemde Hattilerle savaşan Mısır Kades onlerinde Hattilerle Tarihin ilk yazili antlsmasi olan "Kades Antlamasini" imzaladilar.

 

Asya sorununu cozen ve ulkesinde güçlu bir yonetim kuran II.Ramses Mimariyede cok onem verdi.kendisi cin Abu-Simbelde iki devasal tapınak,Pelusiac da Pi-ramses adini verdigi yonetim sehrini ve Teb'de Ramesseum olarak bilinen icinde astronomi odasinda bulunan anitsal kompleksi yaptirdi.

 

II.Ramses'den sonra zayıflayan Mısır Asya'dan gelen istilacılarla uzun sure savaştı.124 yılda 11 Ramses daha firavun olarak Mısır'i yönetti.Yeni Krallık döneminin sonlarina dogru III.Ramses'in sistemi ayakta tutan Gayretlerine karsin ondan sonraki XX. Hanedan yikim ve felaketin habercisi olmustur.Mısır'in 2000 yilda olsuturdugu koklu yapisi ve geleneklerine bagliligi nedeniyle,Bu yikim isiginin sonmesi icin yinede 1000 yil kadar cok uzun bir zaman geccektir.

 

 

 

 

 

Mısır'ın Son Bağimsizlik Yüzyılları

Geç Dönem(M.Ö 712-670):

 

Mısır'in eski merkezi güçünü yitirmesiyle icerden ve disardan kisa araliklarla ortaya cikan yerli ve yabanci güçler Mısır yonetimine el koyabilmekteydi.Mısır halki ve ekonomisi buyuk sikintiya dusmustu. XXV. Hanedani Kuran Schabaka,Mısır geleneklerine bagli olarak yonetimi yeniden duzenledi.Kent ve tapınaklarda onarimlar ve yeni eklentiler yaptirdi.Baris ve huzur geri geliyor gibiydi.Oglu SChabataka ve sonraki Firavun Tharka da bu gelistirmeleri surdurdulersede bu defa da Asur tehlikesi kapilarini caldi.

 

 

 

 

 

 

Mısır'da Asur Egemenliği:

 

Ön asyada giderek güçlenen Asur devleti,Suriye ve Filistin 'i elde etmek için ,uzun yıllardan bu yana Mısır'ın zayiflamasini beklemekteydi.Bu kralligin gucunden cekinen Tharka,Asur'u yipratmak amaciyla oteden beri Asya'da ayaklanmalar ve kiskirtmalar duzenlemekteydi.Asur'un buna yaniti hizli ve sert oldu.Kral Assarhadon 671 yilinda Sina colunu ve Deltayi gecerek Memphis kentine girdi.Yukari Mısır'a gitmesine gerek kalmadan Teblilerde ona bagliliklarini duyurdular.Bundan guclukle kurtulunca Tharka,Assarhadon 'un ulkesine donmesinden sonra yonetimi tekrar ele aldi.Ancak 3 yıl sonra yeni Asur krali Asurbanipal Mısır'a tekrar yurumus bu defa guneye kacan Tharkayi izlemek üzere Teb'e kadar inmiş Amon inancının merkezini yağmalamıştı.

 

Asurbanipal'ın Mısır'da kalmaya niyeti yoktu.Bu zengin ülkeyi kendisine bağli yöneticilere haraç karşılığı devrederek ülkesine geri döndü.Bunlardan biri olan Psammeth Asur'u tanımadı ve XXVI. hanedanını kurdu.Ardından bu boyunduruğa son vermek amacıyla,Batı Anadolunun güçlu devleti Lidya'dan destek istedi.Lidyalılar ve Mısırlılar Asurluları sürerek onları Mısırdan cıkardılar.Ama yaklaşan bir tehlike daha vardı bu da Perslilerdi.

 

 

 

 

 

 

Mısırda Pers Egemenliği (M.Ö.525-332)

XXVI.Hanedanin V.Firavunu Amasis zamaninda,ulkede refah o kadar artmisti ki,NiL vadilerinin ciftcileri,kentlileri,tuccarlar ve devlet hazinesi zenginlige kavusmustu.Amasis,Karnak'ta Amon tapinagina yeni eklemelerde yaptirmistir.

 

Doğuda beliren Pers Tehlikesine karşi sınırlarda gerekli önlemleri almasına karşın Amasis'in ölümüyle yerine geçen III.Psammeth Amasis kadar başarılı olamamış Pers istilasına göz yummuştur.Bundan sonra gelen firavunlar hep pers kökenli olmuştur taa ki Nübyeli bir komutan XXXI.sülaleyi kurana dek.Bundan sonrada Pers egemenliği Mısır da kaybolmuştur.

 

 

 

 

 

Hellenler ve Yıkılış:

Pers istilasindan sonra Misir'a gelen Büyük Iskender bir fatih bir kurtarici gibi karsilandi.Genc Kral,col ortasindaki Siva vadisinda bulunan Amon rahipleri ve kahinlerini ziyaret ederek tapinakta kutsal Apis bogasi icin kurban kestirdi.Amon inancina olan bu saygisi rahipleri cok etkiledi. ve onu "Amon'un Oglu" olarak bir tanri gibi kutsadilar.

 

Iskenderin beklenmedik olumunden sonra Misir topraklari onun generallerinden Ptolemaios lara kaldi.Misir ve Hellen geleneklerinin bir sentezi olan yeni bir kultur anlayisi ile Akdeniz ekonomi dunyasi ile yakin bir iliskiye girildi.Bu amacla baskent Memphis den Iskenderiyeye tasindi.Zira bu hanedanin egemenligi somurgecilige dayanmaktaydi.Geleneksel Misir Merkeziyetciligi ile ulkeyi yoneten ve denetleyen Ptolemaioslar'ın Misir a getirdigi en buyuk yenilik Iskenderiyeyi bir ticaret limani olarak gelistirmeleriydi.Bu hanedanin firavunlari guneyde Yukari Misir boyunca uzanan vadi cevresinde geleneksel Misir Mimari tarzinda cok guzel tapinaklarda insa ettirdiler.Bunlardan bazilari bugun bile ayakta kalmayi basarabilmistir.Son kralice VII.KLeopatra ile Misirda Hanedanlar donemi son bulmustur.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mısır'ın Gizemi...

Nil Vadisi... Binlerce yıldan bu yana durmaksızın akıp giden, yalayıp geçtiği kıyılarda ayrıcalıklı bir medeniyeti, dünya tarihinin en uzun süreli krallığını doğuran Nil nehri...

43.jpg

 

Tarihin babası Herodot'un da vurguladığı gibi "Nil olmasaydı Mısır da olmazdı" özdeyişinden yola çıkıp, Nil'in koyu mavi suları üzerinde seyrederek bu gizemli ülkenin "tanrılar, firavunlar ve mezarlar" üçgeninde odaklanan eşsiz tarihi içinde kayboluyoruz.

 

Dünyanın en büyük başkentleri arasında yer alan, Afrika anakarasının kuzeydeki en büyük kapısı, 16 milyon nüfuslu Kahire'nin merkezindeki Kasr El Nil caddesindeyiz. Karınca misali bir insan kalabalığı: Arap'ı, fellahı, levanteni, Nübyalısı, Ermeni'si ve yedi milletten insanıyla eşsiz bir mozaik oluşturan, sokaklarında kebap kokularının, hacı yağı türünden esans kokularına karıştığı, klaksonlarını çala çala giden siyahbeyaz renkli taksilerin kimi zaman kırmızı trafik lambalarını takmadan geçtikleri başkent El Kahira.

Beş bin yıllık tanıklar

Champs Elysee adlı modern büyük bir mağazanın önündeki kaldırıma çömelmiş türbanlı, uzun entarili fellahların tamamladığı akıl almaz ve de matrak kontrastlardan birinin önünden geçerek, kentin en büyük meydanı sayılan, bir ucunda Amerikan Üniversitesi, bir ucunda da dünyaca ünlü Kahire Müzesi'nin yer aldığı El Tahrir meydanına geliyoruz. Bizim Beyoğlu örneği, 19. yüzyılın sonlarında, bilhassa İngilizler tarafından dikilmiş, damlarında Coca Cola, Marlboro türünden Arapça reklam panolarının yer aldığı birbirinden görkemli, "artnouveau" bezemeli binaların önünden geçerek, Kahire Müzesi'nin devasa kapısından içeriye süzülüyor, adeta bir zaman tünelinin içinde kayboluyoruz. Beş bin yıllık derin bir tarihin eşsizliğinin tanıklığını yapan, birbirinden zengin buluntuların sergilendigi vitrinlerin arasındayız.

44.jpg

Günümüzden 3 bin 300 yıl kadar önce yaşamış genç kral Tutankhamon'un iç çamaşırlarından, dört bin yıl öncesinin buğday, nohut tanelerine; Musa'nın önderliğinde Mısır'dan kaçan İbranileri kılıçtan geçirmeye kalkışan kral Merenptah'ın mumyasından, keçi kılından yapılmış perukalara; üzerleri kıymetli taşlarla bezenmiş som altın takılardan, yüzyıllar önce Nil kıyılarında yaşamış çocukların oyuncaklarına kadar binlerce arkeolojik malzemenin sergilendiği bu müze, dünyanın dört bir köşesinden gelen ziyaretçilerin başını döndürüyor.

 

Keops, Kefren, Mikerinos

Bitmez tükenmez heyecan ve şaşkınlık arasında gidip gelen gözlemlerimizin ardından, Kahire'nin banliyösünde, Libya çölünün başlarında yer alan ve antik tarihin yedi harikasından biri olarak bilinen; ancak, bu harikaların arasında tek sağlam kalmış Giza platosundaki piramitlerin yolunu tutuyoruz. Kilometrelerce ötede, çöl kumlarının kaldırdığı toz bulutu içinden bir dağ gibi yükselen Keops, Kefren, Mikerinos piramitleri üçlüsü, insanlık tarihinin bu eşsiz medeniyetinden de öncelere uzanan bir inanış, bir kültür, bir yaşam simgesini çağrıştırıyor.

45.jpg

 

Beş bin yıldan fazla bir zaman önce firavunlar tarafından mezar olarak kullanılmış bu piramitlerin en eskisi, Giza'nın 22 kilometre kadar güneyinde kalan Sakkara çölünde yükseliyor. Dereceli veya basamaklı piramit adı verilen bu ilk piramit, ilk firavunlardan kral Zoser'in ünlü mimar ve hekimbaşı Imhotep tarafından inşa edilmiş.

Akşam yaklaşıyor... Büyük yaratıcı Ra'yı simgeleyen güneş, uçsuz bucaksız Kahire metropolü üzerinde son ışıklarını gezindiriyor. Kentin doğusundaki Kalaa tepesinde yükselen Kavalalı Mehmet Ali Paşa Camii, mermerden yapılmış duvarlarında, batan güneşin ışıklarını tüm güzelliğiyle yansıtmaya başlıyor.

46.jpg

Tapınak kompleksi Luksor

Kahire'den sonra, logosunda şahin başlı tanrı Horüs'ün sembolünü taşıyan Mısır Hava Yolları'nın uçağıyla 700 kilometre kadar güneydeki, Mısır'ın en önemli turizm merkezi sayılan, dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük tapınak kompleksinin yer aldığı Luksor'a geliyoruz.

47.jpg

 

Tanrılar, mezarlar ve firavunlar üçgeninin merkezi olarak da bilinen Luksor'un antik çağlardaki adı Teb. Eski Mısır başkentleri arasında en uzun ömürlüsü olarak bilinen Teb'in doğu yakası, bir zamanlar yaşam tapınaklarının, sarayların, konutların, alışveriş merkezinin bulunduğu, kısaca yaşamın var olduğu yer olarak işlev görmüş.

"Karanlıklar alemi" olarak nitelendirilen batı yakası ise ölüm tapınaklarının yer aldığı, mumyaların hazırlandığı, mezarların bulunduğu yer olarak önemsenmiş.

İnsan, kilometrelerce kare içinde uzanıp giden tanrılar tanrısı Amon'un tapınağı Karnak'ta dolaşırken, kendisini bir sütunlar ormanının içinde buluyor. Amon'un sevgili eşi Tanrıça Mut için yapılmış Luksor tapınağı ise, Karnak tapınağının bir uydusu görünümünde.

48.jpg

 

Nil'in batı yakasındaki, Krallar ve Kraliçeler vadilerinde, antik Mısır'ın altın dönemi olarak bilinen Yeni imparatorluk Devri'nin ünlü kral, kraliçe ve çocuklarının yeraltı mezarları yer alıyor. Bunlar arasında Ramses'ler, Tutmosis'ler, Amenofis'ler gibi ünlü sülale isimleri var.

Ancak bu mezarlar arasında bir tanesi var ki, dünya arkeoloji tarihinin en muhteşem buluntusu olarak tanımlanan kral Tutankhamon'un mezarı. Gece Karnak tapınağında yapılan ses ve ışık gösterisinden sonra, bir fayton üzerinde gerçekleşen Luksor "by-night" turu da insana apayrı bir keyif veriyor.

 

Kıyı kıyı Nil'de seyir

Nil üzerinde başlayan gemi turumuz, bizi Luksor'dan sonraki ikinci durak Edfu'ya getiriyor.

49.jpg

 

Burada "firavunlar Mısırı"nın son döneminde, Mısır-Yunan karışımı krallar tarafından yaptırılmış şahin başlı tanrı Horüs'ün tapınağı yükseliyor. Duvarlarında dizili binlerce hiyeroglif, geçmişin derinliklerine gömülmüş bu muhteşem medeniyetin tarihini dile getiriyor.

Edfu'dan sonraki durağımız, günbatımında ulaştığımız Komombo.

Burada da gene Nil kıyısında yükselen, timsah tanrı Sobek'in tapınağı yer alıyor. Tapınak duvarlarından birinin köşesinde, tarihin ilk doğum sahnelerinden biri resmedilmiş. Hemen yanında da eski Mısırlı cerrahların kullanmış oldukları bisturi, makas türünden tıbbi aletlerin resimleri var.

50.jpg

Dostluk kapısı Assuan

Nil üzerindeki yolculuğumuzun üçüncü gecesinde, Mısır ile Sudan arasında yer alan ve iki ülke arasında yüzyıllardan beri süregelen dostluğun nüvesini oluşturan Nübya bölgesinin merkezi Assuan'a geliyoruz.

51.jpg

 

Nüfusunun büyük çoğunluğu çikolata renkli insanlardan meydana gelen bu kent, siyahi Afrika'nın kuzeydeki en önemli kapısını oluşturuyor. Işıl ışıl aydınlık Assuan'ın "suk" adı verilen çarşı pazarları, gündüzleri olduğu gibi geceleri de rengarenk.

Bilhassa baharat satan dükkanlar eskilere dayanan büyük bir ticaret geleneğini sürdürmeye devam ediyor.

Kimyon, zencefil, safran, köri, vanilya ve Mısır'a gidip de tadına bakmadan dönülmeyecek olan Nübya'nın ünlü içeceği karkade. Hibisküs familyasından bir ağaççığın kurutulmuş çiçeklerinin kaynatılmasıyla yapılan bu iç ferahlatıcı içecek sıcak veya soğuk olarak içilebiliyor.

52.jpg

 

Ertesi gün, Assuan'ın güneyindeki, Cemal Abdel Nasır'ın yaptırmış olduğu, dünyanın en büyük barajları arasında yer alan Saad El Ali'yi, güzel tanrıça İsis'in küçük bir adacık üzerinde yükselen tapınağını ve granit ocaklarında yatan

42 metre uzunluğundaki bitirilmemiş dikilitaşı gördükten sonra, öğleden sonra "feluka" adı verilen, Nil'in ünlü beyaz yelkenlilerinden biriyle nehir üzerinde keyifle seyrediyoruz. Yaşamımızdaki unutamayacağımız anılar içinde yer alacak enstantanelerden biri bu.

 

Büyük proje

Dönüş yolculuğuna başlamadan önce son olarak, insanoğlunun gerçekleştirmiş olduğu en büyük projelerden birini yakından görebilmek için, uçakla Assuan'ın 350 km. güneyinde yer alan, dünyanın ikinci büyük yapay gölü Bahr El Nasır'ın kıyısında dikili, kral II. Ramses'in yaptırmış olduğu Abu Simbel tapınağını geziyoruz.

53.jpg

 

Koskoca bir dağın içi kazılarak yapılmış "speos" (mağara) tipi bir tapınak bu. Tapınağın duvarlarındaki kompozisyonlarda yer alan yüzler bize hiç de yabancı değil. Atalarımız Hititler'in Mısırlılar'a karşı yaptıkları ünlü Kadeş Savaşı'nı anlatıyor duvarlardaki bu yontu-resimler, aynı bir çizgi-romanda olduğu gibi...

Abu Simbel'deki unutulmaz gezimizden sonra, Kahire'nin yolunu tutuyoruz.. Aşağıda, büyük bir yılan gibi uzanıp giden masmavi bir çizgi. Onun iki yanında yemyeşil iki bant ve o bantlardan sonra uzayıp giden sapsarı sonsuz bir görüntü: Doğuda, Kızıldeniz'in öbür yakasındaki Arabistan yarımadasında devamını getiren Arap Çölü; batıda da dünyanın en büyük çölü Büyük Sahra'yla kucaklaşan Libya Çölü...

54.jpg

Evet, ömür boyu unutamayacağımız bir seyahatten dönüyoruz. Fransa, İtalya, Amerika, Uzakdoğu, bir yana, Mısır bir yana... İnsanlık ve dinler tarihinin en önemli beşiklerinden birini oluşturan bu kutsal topraklara, Boeing'in penceresinden son bir kez bakarken, yarınlarda buralara yeniden gelebilme hayallerini kurmaya başlıyoruz.

 

Kaynakça:PACHA Magazin S:9 55.jpg

 

alıntıdır: denizce.com

--------------------

56.jpg

 

 

Mumyalama ve Tanrılar

 

 

 

 

 

Krallar vadisi ile Deir El-Bahri arasında gizli bir dehlizde bulunan ve mezar soyguncularının elinden kurtarılarak 14 Temmuz 1881'de Luksor'dan gemiye bindirilen 40 firavun mumyasını taşıyan gemi,Kahire'ye doğru ilerlemekteydi.Nil kıyısındaki köylüler,3500 yıl önceleri ülkelerini Tanrısal güçlerle yöneten bu insanların hala varolan bedenlerine saygı duymuşlar,ilahiler okuyan kadınlar göğüslerini kumlarla ovalayıp,başlarına toprak atmışlar,erkeklerde havaya silah sıkmışlardı.

 

Mumyalama işlemi ölüyü öbür dünyadaki yaşamına hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdır.Bu işlem insanların yanı sıra boğa,timsah,kedi gibi hayvanlar içinde yapılmaktaydı.Arapça ve Farsça'da "Mumiya" doğada bulunan katran ve bunun karışımlarına denilir,ilaç oalrak da kullanılırdı.Gerçekte ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan "Tahnit" işleminde katranın kullanılması,onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır.

 

 

 

 

57.jpg

 

 

Mumyalama işlevi şöyle gerçekleştirilirdi:

Önce ölü yıkanir. Burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılır. Göz ve ağız boşukları,yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdı.

Rahip habeş denilen keskin bir opsidyenle vücüdun sol tarafını açarak,içindekileri tamamen boşaltır ve bunları "Kanopik" denilen çömlek ve vazoların içine koyardı.Boşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri,hurma şarabı ve kokulu bitkilerle temizlendikten sonra, reçine, tarçın,soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı,yerleştirilirdi. Acılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar'ın "Net-jeryt" denilen ve kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan "Natron" tozu sodyum karbonat ve ya Sodyum Klorit (tuz) ile karıştırılan madde içinde 40 ve ya 70 gün(soylular için 272gün) bekletilirdi.Böylece vücuttaki nem absorbe edilir,organik yapı antiseptik korumaya alınırdı.Bir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücüt yatar durumuna getirilir ve kurutulurdu.

 

 

 

 

 

 

 

Tanrılar

 

Horus: Osirisle İsis in oglu,Mısır tahtını miras almıstır...hatta taht icin seti ile olan savasları mısır mitolojisinde onemli yer tutar.Cennetin hukumdarı aynı zamandada Mısır ın kralı Horus un ecnnetin kralı,yeryuzunun kralı,ve kutsal $ahin olmak uzere Teslis(uçlü)kavramı Mısır dinin yerlesmıs yönü oldu.Horus un evrensel oldugu ve ezelden beri var oldugu fikri 1.hanedanlıga kadar uzanır ki, bunu da Piramit yazilarında belirtiliyor..

 

 

 

 

 

Horus of Behedet (Hadit): Behedet şehrinde tapılan Horus’un formlarındandır. Büyük kanatları güneş diskinin bir formu olarak gösterilir, genelde önemli manzaraların üstünde uçtuğu görülür (Mısır’ın dinsel sanatında). Hadit, Horus’un her zaman her yerde hazır oluşuyula resmedilmiştir. Crowley’in de Magic in Theory and Practice kitabında dediği gibi, “son derece küçük ve atomik haldeki her yerde ve her zaman hazır olan parçaya Hadit” denir.

 

Horus’un dört oğlu: Osiris’in vücudunun parcalarının koruyucularıdır ve bundan sonra ölülerin vücutlarının koruyucuları olmuşlardır. Amset, Hapi, Duamutef ve Qebsenuef. Sırasıyla tanrıçalar İsis. Nephthys, Neith ve Selket tarafından korunurlardı.

 

Amset (İmsety, Mestha; Golden Dawn, Amseth): Horus’un dört oğlundan biridir. Ölülerin karaciğerinin koruyucusudur ve Tanrıça İsis tarafında korunur.

 

Hapi: Horus’un dört oğlundan biridir. Babun kafalı mumyalanmış adam olarak görülüyor. Ölülerin ciğerlerinin koruyucusudur ve Tanrıça Nephthys tarafından korunurdu.Hapi ismi farklı hiyerogliflerle ifade edilmişti; çoğunlukla ama herzaman olmamak kaidesiyle Nil Nehrinin tanrısının ismiydi. Hapi, tacı zambaklardan (yukarı Nil) veya papirus bitkilerinden (Aşağı Nil) yapılmış şişman bir adama benzetilmiştir.

 

Hator (Het-Heru, Het-Hert): Mısır’ın çok eski bir tanrıçasıdır, inek tanrı. Hator ismi yunan uyarlamasıdır. Het-Hert (the house above) ve Het-Heru (Horus’un evi)’nun değişik biçimlerinden yozlaştırılmasıdır. İki terim de onun gökyüzü tanrıçası olduğuna işaret ediyor. Sık sık İsis’le eşdeğer tutulmuştur. Hator Edfu’da Horus’un partneri olarak tapılmıştır. Teb’de ölümün tanrıçası olarak düşünülmüştü. Ayrıca o aşkın dansın alkolün ve yabancı toprakların koruyucusuydu.

 

 

 

SobeK:Fayum un merkezi Crocodillopolis in tanrısı idi.Orada canlı sürüngenler ve timsahlar havuzlarda muhafaza edilirlerdi.Su tanrısı olarak,aynı zamanda Nil'in yıllık tasmasını ve vadisinin gübrelenmesini sembolise etti.

 

SeT: En eski dönemlerde Set, Aşağı Mısır’ın koruyucu tanrısıydı ve çölün şiddetli fırtınalarını sembolize eder. Bu fırtınaları Aşağı Mısır’lılar yatıştırmak için yöntemler aramışlardır. Yukarı Mısır Aşağı Mısır’ı yendiğinde ve ilk hanedana giriliğinde, Set Yukarı Mısır’ın Hanedanlık tanrısı Horus’un şeytani düşmanı olarak bilinmeye başlandı. Set, Osiris, İsis ve Nephthys’in kardeşi ve aynı zamanda Nephthys’in kocasıydı. Bazı mitlere göreyse Aubis’in babasıydı.Set’in kardeşini öldürmesi ve yeğeni Horus’u öldürmeye teşebbüs etmesiyle bilinir. Ama Horus kurtulmayı ve babasının öcünü almayı başarır. Bunu Mısır’ın heryerinde kurallarını koyarak yapmıştır. Set’i hadım etmiş ve Sonsuza kadar onu çöle sürmüştür.19.Hanedanda Set’e olan saygı yeniden dirilmeye başlamıştır ve birzamanların büyük tanrısı olarak görülmüştür. Mısır’ı yabancılardan koruyan ve çöldeki kuvvetleri yardımseverce zapteden tanrı olmuştur.

 

Shu: Kuru rüzgarların ve atmosferin tanrısı, Ra’nın oğlu, Tefnut’un kardeşi ve kocası, Geb ve Nut’un babasıdır. Hiyerogliflerde kafasına devekuşu tüyü giymiş olarak gösterilmiştir (Maat’ınkine benzeyen). Genelde boylu boyunca uzanmış olan Geb’le kızı Nut’u ayrılarak ayakta durmuş olarak gösterilmiştir. “Shu” ismi genelde “kuru, boş” anlamına gelen shu kökünden geliyor. Shu aynı zamanda güneş ışığının kişileştirmelerinden biridir. Shu ve Tefnut’un bir ruhun iki yarısı olduğu söylenir. Belki de eşruhların en eski (ilk) kaydedilen örneğidir.

 

Anuket: Yukarı Mısır’da, Elefantin’in çevresinde, Anuket, Khunum ve Sati’nin (kızları olarak) tapılmıştır. Kutsal hayvanı gazeldi. Soğuk su dağıtıcısı olduğuna inanılır ve kendi insan kafasına tüylü bir taç giyerdi.

 

Apis : Muhtemelen sadece hayvan olarak betimlenmiş ve hiçbir zaman hayvan başlı bir insan olarak gösterilmemiş eski bir Mısır Tanrısıdır. Apis çoğunlukla Ptah’la bağlantılı olmuştur ve kültünün merkezi Memphis’tir. Aslında Apis verimlilik tanrısıdır. Güneş diski ve uraeusserpent’ten oluşan boğa tacıyla betimlenmiştir. Kutsal Apis boğası Memphis’te bulunurdu ve Serapum’da büyük bir kitle halinde Apis boğalarının mezarı bulunuyor.

 

Duamutef (Tuamutef; Golden Dawn, Thmoomathpf) : Horus’un 4 oğlundan biri. Duamutef çakal başlı mumyalanmış bir adam olarak gösterilmiş. Ölünün midesinin koruyucusudur ve Tanrıça Neith tarafından korunur.

 

Edjo : Delta’nın yılan tanrıçası, Aşağı Mısır’ın sembolü ve koruyucusu, Yukarı Mısır’ın tanrıçası Nekhbet’in tamamlayıcısıdır. Kralın tacının bir parcası olarak giyilirdi.

 

Geb (Seb): Yeryüzünün tanrısı, Shu ve Tefnut’un oğlu. Nut’un kardeşi ve kocası, Osiris, Set, İsis ve Nephthys’in babasıdır. Kutsal hayvanı ve sembolü kazlardı. Genelde yeşil ve siyah tenli olarak gösterilmiştir. Yeşil yaşayan canlıların rengi ve siyah ise Nil’in bereketli çamururun rengidir. Geb kötülerin ruhlarını tutuklu tutacak ve onları cennede çıkarmayacaktı. Diğer geleneklerde yeryüzünün dişi olmasıyla çelişerek Geb’in erkeğe özgü (erkeksi) olmasıyla göze çarpar.

 

Khnum: Koç başlı insan olarak görünürdü. Antinoe ve Elefantin’de tapılıyordu. Çömlekçi çarkında insanlara şekil veren, yaratıcı tanrılardan biriydi. Onun arkadaşları(partnerleri) Heqet, Neith ve Sati’ydi.

 

Khons(Chons):Teb’in büyük (triad)larının 3. Üyesi (ailesi Amen ve Mut’la). Khons ayın tanrısıydı. Onun hakkında en çok bilinen hikaye Thoth’la senet (passage) denen eski bir oyun oynarken ışığının bir kısmına bahse girmiş. Thoth kazanmış, ışığının bir kısmını kaybettiği için Khons bir ay boyunca tüm ihtişamını gösterememiş ve batıp tekrar büyümek için beklemesi gerekmiş. Karnak’taki çevrili olan tapınak ona adanmıştır.

 

Qetesh: Suriyeli bir tanrı olduğuna inanılıyor, Qetesh aşkın ve güzelliğin tanrıçasıdır. Qetesh güzel çıplak bir kadın olarak, bir aslanın üstünde ayakta durur veya onu sürer durumda, elinde çiçek, ayna veya yılanlarla resmedilmiştir. Genelde yuvarlak yüzle gösterilmiştir (Mısır sanat ve geleneklerinde alışılmamış bir durum). Aynı zamanda erkekliğin tanrısı Min’in partneri olarak düşünülüyor.

 

Ra-Horathky (Ra-Hoor-Khuit):Horizonların Horus’u olan Ra’dır. Ra’nın başka bir tanımlaması da onu Horus’la bir tutmaktır. Bu ikisi solar gücün göstergesi olarak gösterilmiştir. “Ra-Hoor-Khuit”in yazılışı Aleister Crowley tarafından önce Book of Law kitabında popüler edilmiştir.

 

Sekhmet: Dişi aslan tanrıçası, Ptah’ın tanrısı olarak takip edilmiş. Ra’nın gözündeki ateşten insanları günahlarından dolayı cezalandıracak olan bir intikam yaratığı olarak yaratılmıştır. Sonra da doğrunun barışçıl bir koruyucusu olmuştur. Yardımsever Bast ile yakından ilgilidir (bağlantılıdır).

 

MaaT: Çeşitli geleneklere göre Thoth’un karısı Ra’nın kızı olduğu düşünülmüştür. Maat’ın adı “gerçek” ve “adalet” hatta “kozmik sıralamayı” ifade eder İngilizce’de net bir söylenişi yoktur. Maat’ın konseptiyle bir kişileştirme ve biraz da mitoloji vardır. Maat saçında devekuşu tüyü olan uzun boylu bir kadın olarak belirtilmiştir. O ölümün kararı için vardı ve tüyü ölünün saf ve dürüst bir hayat yaşamış olup olmadığına karar vermek için ölünün kalbini dengelerdi.

 

Harpocrates (Hor-pa-kraat: Golden Dawn, Hoor-par-kraat): “Çocuk Horus”, İsis ve Osiris’in oğlu, emzirilen küçük bir çocuk, Yukarı Mısır’ın büyük tanrısı yetişkin Horus’tan ayrılmıştır. Parmak emen genç bir oğlan olarak gösterilmiştir. Golden Dawn sessizliği ona ithaf etmiştir, çünkü tahminen parmağını emme hareketi genelde bilinen “shhh” ifadesini akla getiriyor.

 

Heqet: Kurbağa başlı başlangıçta var olan tanrıçalardan, Hermopolis’teki 8 tanrıdan biri olarak inanılır ve Antinoe’deki Khunum’un partneri olarak görülür.

 

Heru-ra-ha: Crowley’in Mısır benzeri mitolojisinin karma bir tanrısı; Ra-Hoor-Khuit ve Hoor-par-kraat’ın bir karması İsmi Mısır diline çevrildi, tahminen “Horus ve Ra’ya şükredin” anlamına geliyor. Tabi, bu da başka bir yozlaştırma.

 

 

 

İsİs: Sanat Tanrıcası...Osiris in karısı ve kıs kardesi...Horus un annesi,a$k tanrıcası ve i$tar,A$era,Asherah,AsTarte ,sibel,Afrodit,ve Venus un kar$ıtı idi.Büyük bir anne ve zevce olarak,bütün disi ilahların en popüleri oldu..

 

Amen (Amon,Amun,Ammon,Amoun): Amen’in adı “saklı olan” demektir. Amen ilk zamanlardan itibaren Teb şehrinin baş tanrısıdır ve Hermopolis rahiplerine göre yaşayan yaratıcı tanrı olarak görülmüştür.Kutsal hayvanları kaz ve koçtur. Orta krallığa kadar Teb’de yerel bir tanrıydı fakat Tebliler Mısır’da hükümdarlıklarını kurduklarında Amen kalıcı bir tanrı oldu ve 18. Sülale tarafından Tanrıların kralı olarak adlandırıldı. Ünlü tapınağı Karnak, insan tarafından yapılmış en büyük dini yapıdır. Bugde’ye göre, 19. Ve 20. Hanedanlar Amen’in “görünmeyen yaratıcı güç” olduğunu cennetteki, dünyadaki, engin derinlerde ve yer altı dünyasındaki hayatın temeli olduğunu düşünürler ve kendisini Ra’nın formunda gösterir. Artı, Amen ihtiyacı olan her adanmış dindarın koruyucusu olarak karşımıza çıkmıştır. Sonraki inanışa göre Amen kendi kendini yaratmıştır. Önceki Teb’li inanışa göre Amen Thoth tarafından başlangıçta varolan sekiz tanrıdan biri olarak yaratmıştır. (Amen, Amenet, Heq, Heqet, Nun, Naunet, Kau, Kauket) Yeni karllık boyunca Amen’in eşi Mut, “Anne” idi ve bunun Mısır’lı eşiti “Büyük (ulu) anne” olarak görülmektedir. Bu ikili (Mut ve Amen) Tanrı ve Tanrıça Çiftini oluşturur, bu diğer inanışlarda da görülür. Oğulları ay tanrısı Khons’tur.

 

 

 

Amen-Ra : Amen’in rahipleri tarafından sunulan birleşik tanrıdır. Amaçları Amen’in takipçisi olan Yeni krallıkta (18-21 Hanedan) daha önceki güneş kültünün tanrısı olan Ra ile bir bağ kurmaktı. Bu tip birleşmelerde tanrılar içiçe girerler böylece Ra’nın içinde Amen’in temsil ettiği gücü görüyoruz (ya da tam tersi). Bu tip ilişkiler Mısır tanrılarında, özellikle kozmik ve ulusal tanrılar arasında sık görülür. Bu Mısır tanrılarının nasıl görüldüğünün bir örneğidir. Morenz’in dediği gibi “kişilikleri vardır ama bireysellikleri yoktur.”

 

 

 

Bastet: Kedi tanrıça. Bubastis’in Delta şehrinde tapılmıştır, kedilerin ve onlara önem verenlerin koruyucusudur. Sonuçta evde önemli bir tanrıça (kediler değer kazandığıdan beri) ve ayrıca ikonografide önemlidir. (Papirüste güneş tanrısına saldıran yılanın kediler tarafından öldürüldüğü resmedilmiştir.Dişi aslanın tanrıçası Sekhmet’in yardımsever tarafı olarak görülmüştür.

 

Anubis (Anpu; Golden Dawn, Ano-Oobist):Nepthys’in oğlu; bazı inanışa göre babası Sethi, bazısına göreyse Osiris’ti (hatta bazı inanışa göre ise annesi İsis’ti). Anubis çakal olarak resmedilmiştir veya çakal başlı tanrı denmiştir. Çakal Tanrı. Çakal’ın lahitleri kolaçan etme eğilimi nedeniyle, ölülerle ilişkili olmuştur ve eski mumyalamanın kaşifi olarak bilinir be tapılır. Onun görevi ölüleri korumak ve yüceltmektir. Anubis aynı zamanda Upuaut (opener of the ways- yolların açıcısı) olarak bilinirdi ve tavşan başıyla gösterilirdi. Kıyamet günü için ölülere rehberlik ederdi ve ölüleri yeraltındaki ikinci ölümden korumak için gerçeğin derecelerini (Scales of Truth) gözlerdi (izlerdi).

 

Ra:Tabiatın bütün Tezahurleri arasında,tapılan en belirgin $ey güne$tir.Mısır ideolojisinin büyük bir kısmı güne$ ve nehir uzerinedir.Güne$ ilahları arasında ba$lıcası Ra(Heliapolis tanrısı) dır. Günesin diski olarak Ra atmaca kafalı bir insan olarak temsil edildi.Bu durumda da Ra yaradılı$ın hükümdarı olarak ele alındı.

 

Thoth (Tahuti)ToT: Bilgeliğin tanrısı, Maat’la beraber zamanın başında kendi kendine yaratılmıştı veya Ra tarafından yaratılmıştı. Hermopolis’te Thoth’dan sekiz tane çocuk oluşturmuştu, en önemlisi “gizli olan Amen’di. Amen Teb’de Evrenin Lordu olarak takip edilirdi. Thoth isminin Mısır dilinde orijinali Thuti’dir ve Yunanca versiyonu Thoth’dur. Thoth ibis kuşu başıyla resmedilmiştir ve elinde bir dolmakalem ve herşeyi kaydettiği parşomenler vardır. Tanrıları içeren neydeyse tüm temel görüntülerde Thoth görevli olarak görünürdü, ama özellikle ölülerin hükmünde görülüyor. Tanrılar’ın habercisi (ulağı) olmuş ve Yunanlılar’ın Hermes’iyle eş tutulmuştur.Osirian mitlerine göre Thoth Osiris’in veziri olmuştur (Şef tavsiyecisi ve papazı). O sa Khons gibi ay tanrısıdır ve zamanın, büyünün ve yazının tanrısıdır. Hiyeroglifleri icat edenin Thoth olduğu düşünülür

 

 

 

Tavaret: Hamile kadınlara goz kulak olan olan suaygırı tanrısı..

 

BeS: Tanrıların cüce soytarısı.. Afrikalı veya sematik kökenli tanrı, Mısır’a 12. Silale döneminde gelmiştir. Sakallı, vahşi görünümlü komik bir cüce olarak ve yuvarlak bir yüzle resmedilmiştir (Mısır’ın sanatsal geleneklerinden farklı). Müzik, iyi yemek ve rahatlamak gibi aile zevklerinin tanrısı olarak sayılır. Ayrıca çocukların eğlendiğicisi ve koruyucusudur.

 

Imhotep (Imouthis): Imhotep mimar, katip ve 3. Sülalenin Firavun Zoser döneminin büyük(baş) veziriydi. Sakkara ‘daki basamaklı piramidi tasarlayıp inşa eden Imhotep’ti. Imhotep Ptah’ın oğlu ve hekimlik tanrısıydı, aynı zamanda katiplerin başıydı (Thoth ile beraber). Yunanlılar onun Asklepios olduğunu düşünürler.

 

Khepri (Keper): Eski Heliopolitan büyük şehir bilimine göre yaratıcı tanrı ve Atum ve Ra ile karışmıştır. Mısırca kökeninde “Kheper” birkaç anlama gelir, bazısına göre en çok dikkat çeken “yaratmak” veya “dönüştürmek” fiilidir, ayrıca “bok böceği” sözcüğüne denk gelir. Bok böceği, güneşin sembolü sayılırdı. Dışkısının çevresine yumurtalarını bırakırdı ve bok böceği güneş tanrısı sembılü sayılırdı. Bok böceği güneşi gökyüzüne doğru iterdi.

 

Sothis: Yıldız Sirius için feminen bir MısırLı ismi, İsis’le birbirine geçmiştir. (Orion olan Sahu-Osiris’in partneriydi). Hator’la da ilişkilidir.

 

Tefnut : Nem ve bulutların tanrıçasıdır. Ra’nın kızı, Shu’nun kardeşi ve karısıdır. Geb ve Nut’un annesidir. Kutsal hayvanı olan dişi aslanın başıyla resmedilmiştir. “Tefnut” adı teftef kökünden gelmektedir. Anlamı “serpiştirmek, nemlendirmek” ve nu kökü “sular, gökyüzü” anlamına gelmektedir.

 

Selket (Serqet, Serket): Akrep tanrıça, kafasının üstünde hareketsiz duran akrebiyle güzel bir kadın olarak gösterilmiştir. Onun yaratığı kötü ruhlu insanlara ölüm veriyordu ve akrepler tarafından sokulan insanlara da hayat veriyordu. O ayrıca kadınların çocuk doğurmalarına da yardımcı oluyordu. O Ra’yı tehdit eden şeytani ruhları etkisiz hale getiren kişi olarak resmedilmiş ve İsis’i Set’ten korumak için yedi akrebini göndermiş. Selket, Horus’un oğlu, ölülerin bağırsaklarının koruyucusu olan Qebsenuef’in koruyucusudur. Amerika’yı 1970’de turlayan kolleksiyonun bir parçası olan Tuthankamon’un lahdindeki heykeli sayesinde tanındı.

 

Serapis: Ptolemi dönemini tanrısı, Yunanlılar tarafndan Osiris ve Apis’ten düzenlenmiş (tasarlanmış). Tahminen İsis’in arkadaşı (partneri), öbürdünya (ölümdensonraki yaşam) ve verimliliğin tanrısıydı. Ayrıca fizikçiydi ve endişeli, üzüntülü inananların yardımcısıydı. Hiçbir zaman çok fazla önem vermedi. Onun kültünün merkezi Alexandria’dır (İskenderiye).

 

Osiris: Ölülerin tanrısı, ölümsüz yaşam için diriliş tanrısı, kuralkoyucu, koruyucu, ölülerin yargıcı ve ölünün prototipi olmuştur (Ölü tarihte “Osiris” olarak görülürdü). Lahidinin bulunduğu yer, Abidos’ta kültünün oluştuğu yerdir. Osiris Nut ve Geb’in ilk çocuğuydu, Set, Nephthys ve İsis’in kardeşiydi, aynı zamanda İsis’in kocasıydı. Horus, İsis’ten oğluydu. Bir hikayeye göre Nephthys İsis gibi davranmış ve Osiris’i baştan çıkararak Anubis’i doğurmuş. Osiris başka erkeklerin dünyasının kuralkoyucusu olmuş ve Ra gökyüzüne kural koymak için dünyayı bıraktığında kardeşi Set Osiris’i öldürdü. İsis’in sihiri sayesinde tekrar yaşama döndü. İlk ölen yaşayan canlı olduğu için sonraları ölülerin lordu oldu. Oğlu Horus onun ölümünün öcünü aldı. Set’i yenmişti ve onu Batı Mısır’ın çölüne (Sahra) gönderildi. Tüm Mısır tarihi boyunca dualar ve büyüler Osiris’e yöneltilmişti, onu kutsama ve kendisinin kural koyduğu öbür dünyaya girmesi umulmuştu, ama orta krallık süresinde popularitesi arttı. 18.Sülale döneminde Mısır’da en çok tapılan tanrı olmuştu. Osiris’in popularitesi Mısır tarihinin en son evrelerine kadar dayanmaktadır (sürmüştür). Mısır’ı fetheden Roma imparatorlarında bile hala onun etkisi görülüyormuş. Firavun kıyafetlerini giyerek ona tapınaklarda adak adıyorlarmış.

 

 

 

Pharoah (defied kings): En eski zamanlardan beri Mısır’da firavunlar tanrılar gibi tapılmışlardır: Ra’nın oğlu, Horus’un oğlu, Amen’in oğlu... Bu dönemde ve şehre bağlı olarak isimlendirilmiştir. Firavunlara dualar ve adaklar adanması çok nadirdi. Firavunun gerçek kültünü destekleyecek kanıt çok az veya yoktur. Firavunlar tanrı babaları tarafından seçilmiş ve onlara benzetilmişlerdir.

 

Ptah: Memphis’te tapılıyordu (M.Ö.3100). Ptah evrenin yaratıcısı olarak görülmüş. Öbür dünyada erkeklerin ruhlarının yerleşeceği vücutları şekillendirir. Başka mitlere göre Thoth’un emrine çalışıyordu ve Thoth’un açıklamalarına uygun olarak cennetleri ve dünyayı yaratmaktı. Ptah sakallı takke giymiş, mumya gibi sarmalanmış, elleri ambalajdan çıkmış, elinde asa, Ankh ve Djed (denge, istikrar, sağlamlık işareti) tutuyor. Çoğunlukla Seker ve Osiris’le birlikte tapılırdı, Ptah-seker-ausar adı altında tapılırdı.Sekhmet’in kocası ve Nefertum’un babası (sonra da Imhıtep’in babası) olduğu söylenir.

 

Qebsenuef (Kabexnuf, Qebseneuef) :Horus’un dört oğlundan biri, Qebsenuef mumyalanmış şahin başlı bir adam olarak betimlenmiş. Ölülerin bağırsaklarının koruyucusudur ve tanrıça Selket tarafından korunurdu.

 

Min (Menu, Amsu): Elinde yıldırım taşıyan Amen’ın bir formu olarak resmedilmiştir (Mısır sanatında yıldırım olarak belirtilmeye çalışılmış) ve ereksiyon halindeki penisiyle resmedilmiştir. Tam adı Menu-kamuf-f (Min, Annesinin Boğası). Erkekliğin (güç ve iktidar) tanrısı olarak tapıldı, Ona marul (lahana) hediye edilmiştir(sunulmuştur) ve sonra erkekliği elde etme umuduyla bunlar yenmiştir. Kadınlığın (feminenliğin) ve aşkın tanrıçası Qetesh’in kocasıdır.

 

Month (Mentu, Men Thu):Amen kültünün doğmasından önce Teb’in baş tanrısıydı. Şahin başlı adam olarak gösterilir ve Horus’la birleşmiştir. Aslında savaş tanrısıdır.

 

Mut (Golden Dawn, Auramooth):Teb geleneklerinde Amen’in karısı, Mısır dilinde mut “anne” ve ay tanrısı Khons’un annesidir.

 

Nefertum :Ptah ve Sekhmet’in genç oğlu, doğan güneşle bağlantılı olarak zambak çiçekleriyle taçlandırılmıştır veya zambak çiçeğinin üstünde oturtulmuştur olarak resmedilmiştir.

 

Neith (Net; Golden Dawn, Thoum-aesh-neith):Eski bir savaş tanrıçası, Delta’da tapıldı. Bilgelik tanrıçası olarak saygı gösterildi, Yunan mitine göre Athena olarak gösterilmiş daha sonraki inanışlara göre İsis, Nephthys, Selket’in kız kardeşiydi ve ölülerin midesinin tanrısı Duamutef’in koruyucusuydu. Timsah tanrı Sobek’in annesiydi.

 

Nekhbet :Yukarı Mısır’ın büyük tanrıçasıdır, ikonu akbaba ve firavunun tacının bir parçasıdır. Aşağı Mısır’ın tanrıçası olan Edjo’nun tamamlayıcısıdır.

 

Nephthys (Nebt-het):Geb ve Nut’un en genç çocuğu, Set’in kardeşi ve karısıdır ve İsis ve Osiris’in kardeşidir. Anubis’in annesidir (Set veya Osiris’in oğlu). Set Osiris’i öldürdüğünde onu terketmişti ve İsis’e Horus’un bakımında ve Osiris’in dirilişinde yardımcı olmuştu. Kardeşiyle birlik olmuş ve ölülerin özel koruyucu tanrıçası olarak düşünülmüş ve ciğerlerin koruyucusu olan Hapi’nin gardiyanı olmuştur.

 

Nut (Nuit) :Gökyüzü tanrıçası, Shu ve Tefnut’un kızı, Geb’in kızkardeşi ve karısı, Osiri, Set, İsis ve Nephthys’in annesidir. Crowley Magic in Theory and Practice kitabında “sınırsız uzaya tanrıça NUİT denirdi” demiş. Nut genelde mavi tenle ve vücudu yıldızlarla kaplı, 4 ayak üzerinde ve kocasının üzerine eğilerek resmedilmiştir. Gökyüzü olarak dünyanın üzerinde kemer gibi uzanmıştır.

Nut’un Hadit’le olan ilişkisi Crowley’in bir buluşudur. Bu Ejiptolojide bir temele bağlı değildir. Hadit genelde Nut’un altında resmedilmiş- birisi Nut’un bir resim üst karesinin oluşturduğunu buluyor ve kanatlı disk Hadit sessizce aşağıdan uçuyor. Bu sanatsal bir gelenek ve iki Mısır mitinin arasında evlilik yoktu.

 

Sati: Elefantin’in tanrıçası, Khunum’un eşi, Soğuk su dağıtıcısı Anuket ile beraber eş olmuşlardır. İnsan başı, Yukarı Mısır’ın tacıyla ve gazellerin boynuzlarıyla betimlenmiştir.

 

Seker:Işığın tanrıçası yeraltından başlayan öbür dünyaya giden ölülerin ruhlarının koruyucusudur. Seker Ptah’ın bir formu veya Ptah-seker veya Ptah-seker-ausar’ın bileşik tanrılarının bir parçası olarak Memphis’te tapılırdı. Seker genelde şahin kafasıyla ve Ptah’ınkine benzer bir şekilde mumyalanmış olarak resmedilmiştir.

 

--------------------

KRALLAR VADİSİ

 

4.gif5.gif

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Krallar vadisi ya da diğer adıyla “Biban-el Mülk” kral Mezarları.Nil’in batı kıyısında,Karnak ve Luksor’un (“Yeni İmparatorluk”un dev direkli salonu ve tapınağının bulunduğu yer karşısındadır”)Bir zamanlar ki Theben’in nekropolunun geniş,şimdi çöl görümündeki alanın içindedir.Orada “Yeni İmparatorluk” döneminde kibarların ölülleri için mahzenler,bunun yanı sıra krallarla Tanrı Amon’un adına tapınaklar yapılmıştı..

 

Bu dev ölüler kentinin yönetimi ve boyuna yeni yapılar eklenmesi için,özel bir memurun “Batının Prensi ve Mezarlar Ücretli Askerlerin başı”nin buyruğu altında bir sürü adama gerek vardı.Bekçi askerler kışlalarda otururlardı;sonunda küçük köyler biçimini alan ev gruplarında da toprak ve yapu işçileri,taşçılar ve bezekçiler,her türden zanaatçı,sonunda da ölümlü bedeni koruyan ve Ka için sonsuz bir koruyucu kap hazirlayan tahnitçiler,mumyacılar barınırdı.

 

Bu dönem en güçlülerin ”Güneşin Oğullarının”,Birinci ve ikinci Ramses’in egemenlik sürdükleri “Yeni İmparatorluk”dönemiydi.XVIII,fakat özellikleriyle XIX.sülale,aşağı yukari 1350’den 1200 İ.Ö’ye uzanan dönemdeydi.

 

Bilinen en büyük ölüler kentinin gelişmesinin başlayışı Kral I.Tutmosis’in kayda değer bir kararıyla oldu.Kendini görkemli bir türbeye değilde gizli bir kavuğa gömdüren ilk kraldı.Bunun nedenide Mumyasının kirletilceğini düşünüyor olmasıydı.

 

 

 

İSKENDERİYE

 

2000 yılı aşkın suredir,deniz ticaretinde sadece Mısır diil,Guney asya ve uzak dogu ile akdeniz ve bati dunyasinin odaklandigi bir liman kenti olan iskenderiye,M.O 332 de Buuyk iskender in buyrugu ile kurulmustu.Mimar Deinoktares'in izgara planli kent projesini hazirladiginda burasi yoksul bir balikci koyu idi.iskenderin olumunden sonra Ptolemaios Krallari,Kentin kurulusunu ve gelismesini surdurerek limani Heptastadion sosesi ile Pharos adasina bagladilar.Burada hellen kultur ve sanatinin mimari yapilari ve kurumlari olan Tiyatro,Agora ve Gymnasium'un yani sira unlu Serapeium ve Poseidon tapinaklari,İskenderiye Kutuphanesi,Felsefe okulu ve liman Tesisleriyle Hellenistik dunyanin en onemli Ticaret,edebiyat,Kultur ve sanat merkezi haline geldi.

 

 

M.O30'da Roma egemenligine gecen İskenderiye,Mısır eyaletinin merkezi oldu.İmparator Augustus'un Mısır i Kisisel mulku ilan etmesi ile İskenderiye,Mısır ve Afrika urunlerinin ihrac edildigi ve Depolandigi ayricalikli bir statuye baglandi.Bizans zamanindaki Hiristiyan Monofizit ve Kipti Patrikliginin merkezi olan kent 7.yy da Musluman Araplar tarafindan isgal edildi.Bu sirada tahrip edilen Kent sonralari Araplar'in onemli Ticaret limani ve deniz ussu haline donusturuldu.Ortacag boyunca latin Cumhuriyetlerinden Venedik,Cenova ve Pizali deniz tacirlerinin,Dogu akdenizde baharat ve Hint Ticaretini ustlendikleri en onemli liman oldu.1517'de Mısırla birlikte Osmanli egemenligine giren kent 1798'de Napoleon'un komutasindaki Fransiz Kuvvetleri tarafindan isgal edildi.Kent bu isgalden buyuk zarar gordu ve nufusu 7000'e dustu.1801'de ingiliz ve Turkler tarafindan geri alindi.Kavalali Mehmet Ali Pasa zamaninda buyuk imar faliyetleri baslatildi.Kenti Koruyan surlar yeniden insa edildi ve onarildi.1819'da Mahmudiye Kanali acildi.Tophane Tersane ve Res El-Din Sarayi insa edildi.XiX.yy'da Buyuk onem kazanan iskenderiye,Mısır'i elde etmek isteyen İngilizler tarafindan 11 Temmuz 1882'de topa tutuldu ve yagmalandi.Ardindan isgal edildi.Birinci Dunya Savasi sonunda Osmanli egemenliginden cikan kent;ingizlilerin deniz ussune donusturuldu.

 

1922'de Tam bagimsiz olan Mısır'in en buyuk 2.kenti olan İskenderiye'nin,liman tesislerinde,antrepolarinda yogun deniz ticareti yasanir.Kistak Kesiminde eski Dogu limaninin guneyinde ise modern yerlesim bulunur.Bircok cami,saray,anit,park ve bahceleriyle canli ve renkli bir kent olan İslenderiye,petrol,dokuma gida,otomativ sanayi,gelismis ticari yasami,Kahire,Port Said'e bagli yollari ile Kahire'den son en gelismis kenttir.

 

Mısırin son Kralicesi Kleopatranin sarayida İskenderiyede bulunmaktadir.Daha Cok yeni olarak İskenderiye Korfezinde Yapilan su alti arastirmalari sonucunda bu sarayin kalintilari su yuzune cikarilmistir.

 

 

 

Palermo Taşı

 

Firavun İsimleri ilk olarak Mısırlı rahip ve tarihçi Maneton (M.Ö. 3yy) tarafından belirlenmiştir.Ancak bunlarda yazıt ve anıtllarla çelişir. Ayrica Palermo Taşı, 7 Feet (1 Feet = 30,48 cm ) uzunluğunda 2 Feet yüksekliğindeki siyah taş yazıt; Mısır tarihinin erken dönemlerinden 5.hanedanın ortalarına kadar krallar, olaylar ve Mısır tarihi ile ilgili çeşitli bilgiler verir. Bu yazıt'in en büyük parçası Palermo'da ikinci parçası ise Kahire Mısır Müzesinde 3.kücük parçası ise (University College of London) Londra'da bulunmaktadir

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kleopatra

 

 

 

 

 

M.Ö 69`da iskenderiyede dogdu.Aslen yunanlı olan 3.Kleopatra babası 11.Ptolemaios`un vasiyeti üzerine kardesi ile evlendi. (O zamanlar mısırda egemen olan yunanlılar mısır toplumuna karısmamak için kendi soylarrından olan kişilerle evlenıyolardı bu da akraba evlılıklerı sonucu özürlü insanların dugumuna yol acıyordu.....) Babası öldügünde 18 yasında olan Kleopatra tahta cıktı. Halkın içine girebilmek ve halkın kendisini benımsemesi için kendini mısır dinine verdi.Kardesi tarafından iktidardan uzaklaştırılıp sürgüne yollandı .Kleopatra iktidara yanında büyük Roma imparatoru SeZaR ile geri döndü. (Kleopatra bir halı içinde Sezar`ın sarayına girmiş ve bu büyük kralı kendine aşık etmişti....) Bu olaydan sunra kimsenin bilmedigi bir sebeple kardesi Nil sularında boguldu ....!

 

Kardeşinin aradan cekilmesi ile kleo tek basına iktidar koltuguna oturmustu.O sırada SeZaRdan bir cocugu oldu ve minik Sezarius`u alıp Romaya gitti. Kleo`nun en büyük hayali iki imparatorlugu birleştirip büyük İskenderin hayali olan bilinen tüm dünyaya sahip olmaktdı.M.Ö 44`de Sezar ölünce bu hayallerini ertelemek zorunda kaldı. (ama yanlızca kısa bir süre için..:) ) SeZaR ölünce roma imp. 2 `ye ayrıldı ve tahta cıkan Octavio (Sezarın yegeni) ve MarcuS Antonius arasında. Doğu artık MarcuS tarafından yönetilmekteydi ve ilk işide Mısırı ziyaret oldu.

 

 

 

Kleopatraya delice aşık oldu ve Kleo tekrar yarıda bıraktı planlarını hayata gecımekde gec kalmadı.Octavius`a savas actılar.Actiumda yapılan savaşta kleo ve Marcus kacmak zurunda kaldı .İskenderiydeki sarayına dönen Kleopatra elbet Octavius `un MıSıRı ele geçirecegini biliyodu. MarcuS`da onu peşi sıra mısıra dündü ama korkunc bir haberle sarsıldı Kleopatrası ölmüştü intihar ertmişti.Bunu duyunca o da kendini öülümün kollarına bıraktı ama ölümüne sebep olan bu haber bir dedikodudan ibaret idi.Bunu haber alan Kleo artık tek basına kalmıstı mısır elinden ucup gitmek üzereydi ,tek yapıcagı hayatına son vermek olmuştu artık.Mısır dininde İsİs`in simgesi olan kobra yılanı ile intihar etti.Öldüğünde sadece daha 39 yaşındaydı. Plutark`a göre 9 dil bilen Kleo aşırı zeki bir kadındı ama herkesin bildigi gibi cok güzel de degildi.O salona girdigi zaman kimse bakmazdı bile derdi.Mısır Tanrısı İsİs ile kendini özdeştirmişti.SeZaR da Osiris dogan cocuklarıda Horus`u simgeliyordu.Ensest ilişki cocuğu,hafif meşrep ,sımarık ama işini ciddiye alan -bir kadın idi.

 

 

Isis :

10.000 adı olan bereket tanrıcası Reankarnasyonla mısır halkı tarafından Kleopatranın içinde yaşadına inanılıyordu.

 

Kleopatra`nın Sarayı M.Ö 300 yılında kurulan iskenderiye şehrinde bulunan Kleo`nun sarayı kleopatranın ölümünden 400 yıl sonra meydana gelen büyük depremlerle sular altına gömülmüştü.Tarihe damgasını vuran bu saray yaklaşık 2 sene evvel iskenderiye körfezinde tekrar büyük araştırmalar sonucu yer yüzüne cıkarıldı.Bulunan ilk parcalar sarayın girişinde bulunan büyük surlar oldu.Daha sonra sudan cıkan 2 sfenx burdaki kalıntıların Kleo`nun sarayı oldugunu kanıtladı bu gercekten büyük bir arkeolojik buluştu.

 

Sudan cıkan büyük yunan tanrısı Hermes`in heykeli ve kenti simgesi olan kıvrık yılan heykeli ilk bulunan bir kaç parcadan biriydi.Hiç bir zaman Kleonun tam bir resmı veya heykeli bulunamadı. Bulunan resim ve heykellerde hep baska türlü resmedilmişti.Ama bu kalıntılar içinden cıkan bir parada ilk defa Kleo`nun yüzü cok temiz ve güzel bir şekilde yapılmıştı. Sarayın yeri Strabon un çizdigi haritalrdan yola cıkılarak aramalara başlandı.

Kleopatra MıSıR`ın son hükümdari oldu ve yaşamını Tarihte büyük izler bırakarak sona erdirdi.

 

 

 

 

 

Akhenaton

Mısır firavunları çoğunlukla zorba, baskici, savasçi ve acimasiz kisilerdir. Bu firavunlarin ortak özellikleri Mısır'in çok tanrıli dinini benimsemeleri ve bu din sayesinde kendilerini tanrılastirmalaridir. Ancak Mısır tarihinde bir tek firavun vardir ki, digerlerinden çok farklidir. Bu firavun tek bir yaraticiya inanilmasi gerektigini savunmus ve bu yüzden özellikle çok tanrıli dinin kaymagini yiyen Amon Rahipleri ve bunlara destek veren bazi askerler tarafindan büyük baskiya maruz kalmis, sonunda da öldürülmüstür. Bu firavun MÖ 14. yüzyilda basa geçmis olan IV. Amenofis'tir. IV. Amenofis MÖ. 1375'te tahta çiktiginda yüzyillarin getirdigi bir tutuculuk ve gelenekçilik ile karsilasti. Bu döneme dek toplum yapisi ve halkin kraliyet sarayi ile olan iliskileri degismeden gelmisti. Toplum dis olaylara ve dinsel yeniliklere kesin olarak kapilarini kapali tutuyordu. Tutuculuk, yukarıda da açikladigimiz gibi, Mısır'in dogal cografi kosullarindan kaynaklanmaktaydi.

 

Firavunlarin halka benimsettirdigi resmi din, eski ve geleneksel olan her seye katiksiz bir bagliligi zorunlu kiliyordu. Oysa IV. Amenofis, resmi dini benimsemiyordu. Tarihçi Ernst Gombrich söyle yaziyor:

 

Eski gelenegin kutsadigi bir çok aliskanligi kaldirip, halkinin, bunca garip bir biçimde betimlenmis sayisiz tanrısina saygi göstermek istemedi. Onun için tek bir yüce tanrı vardi, o da Aton'du. Aton'a tapti ve onu günes biçiminde imgelestirtti. Öteki tanrılarin rahiplerinin etkisinden korunmak için, sarayini bugünkü El-Amarna'ya tasidi.

 

Babasinin ölümünden sonra genç yastaki IV. Amenofis, büyük bir baskiya maruz kaldi. Bu baskinin sebebi, geleneksel çok tanrıli Mısır dinini degistirerek tek tanrı inancina dayali bir din getirmis olmasi, ve her alanda köklü degisikliklere girismesiydi. Ancak Teb önde gelenleri bu dini teblig etmesine müsade etmediler. IV. Amenofis ve ahalisi Teb sehrinden uzaklasarak Tell El-Amarna'ya yerlestiler. Burada "Akh-et-aton" adinda yeni ve modern bir sehir insa ettiler. IV. Amenofis de "Amon'un Hosnutlugu" anlamina gelen adini Akh-en-aton yani "Aton'a Boyun Egen" olarak degistirdi. Amon, çok tanrıli Mısır dininde en büyük toteme verilen isimdi. Aton ise, Amenofis'e göre "göklerin ve yerin yaraticisi" idi, ki bu sifatla Allah'i kast etmis olmasi kuvvetle muhtemeldir.

 

Bu gelismelerden hosnut olmayan Amon Rahipleri, ülkenin içinde bulundugu bir ekonomik krizden de faydalanarak Akhenaton'un gücünü elinden almak istediler. Düzenlenen bir komplo ile Akhenaton zehirlenerek öldürüldü. Ondan sonra gelen firavunlar da hep rahiplerin etkisi altinda kaldilar.

 

Akhenaton'dan sonra basa asker kökenli firavunlar geçti. Bunlar eski geleneksel çok tanrıli dini yeniden yayginlastirdilar ve eskiye dönüs için önemli bir çaba harcadilar. Yaklasik bir yüzyil sonra da Mısır tarihinin en uzun süre hükümdarlik yapacak firavunu II. Ramses basa geçti. Ramses, bir çok tarihçiye göre Israilogullari'na eziyet eden ve Hz. Musa ile mücadele eden firavundu.

 

 

 

Hatcepsut:

 

Tatmosis’in krallığı döneminde tüm piramitler yağmalandı. Mısır bir başıboşluk dönemindeydi. Tatmosis gömüleceği güvenli bir yer buldu, orası Krallar Vadisi’ydi. Krallar Vadisi’ne ilk gömülen kraldır ve burayı gizlice yaptırmıştı. Tatmosis cesur bir kumandandı. Hiçbir firavunun gidemediği yerlere kadar gitmiştir. 5 çocuğu oldu ancak sadece Hatçepsut yaşayabildi. Kral seçmek zor bir işti, erkek çocuğu ise yoktu. İkinci derece eşlerin de çocukları kral olabiliyordu. Hatçepsut Kralın ikinci eşinden olan (yarısoylu) 2.Tatmosis ile evlendi. Evlendiklerinde Hatçepsut 12, Tatmosis ise 20 yaşındaydı. Tatmosis 40 yaşında öldü. Zayıf biriydi ve savaşlara bile gitmedi. Bu dönem olaysızlık dönemiydi.

 

Nefruri diye bir kızları oldu. Hatçepsut 32 yaşındayken eşi öldü ve imar iskan programını başlattı. Bir yapı inşa ettirdi, hiçbir kraliçe böyle bir mezar inşa etmemişti. Sonra burası tapınak oldu. Bu kadın harika işler başarıyordu. Babasının enerjisi onda ortaya çıkmaya başlamıştı.

 

Hatçepsut’un heykelleri diğer kralların heykellerinden farklıydı. Yanakları dolgun olarak gösterilmiştir.Hatçepsut babası için iki dikilitaş yaptırdı. 95’er metre ve 350şer ton ağırlığında iki dikilitaş yedi ayda tamamlandı. 270 km.lik yolda kızaklarla sürüklendi. Karnak’ta ayağa dikilmesi gerekiyordu ama nasıl?

 

Mısır ABD’ye dikilitaş yaptı ama çok zor götürdüler. Teknolojileri (demiryolu hatıı ve buharlı makineler) olmasına rağmen dikiltaşı hareket ettirmek dört ay sürdü. Bu da muazzam işleri muazzam insanların yapabileceğini akla getiriyor.

 

Hatçepsut, Senmut’ı kızının öğretmeni olarak atadı. Ona bazı şanslar ve olanaklar tanıdı. Mısır’ın seçkinleri arasında Senmut’ın kendi tapınağı da vardı ancak bu tapınak gizlenmişti.

 

Mısır Hatçepsut sayesinde refaha kavuştu. 2.Tatmosis’in başka bir eşinden olan oğlu (Hatçepsut’ın üvey oğlu) 3. Tatmosis artık büyümüştü. O da kral olmak isteyecekti. Hatçepsut, iktidarını sürdürmek için firavun sıfatının aldı. Bu sıfatı alan tek kadındır. Takma sakal bile takıyordu.

 

Saraydan birisi Hatçepsut için şunu yazmıştır:

 

“Hatçepsut iki cinsin çıkarlarını birleştirdi. Herkes onun önünde eğilmeli”

 

Hatçepsut soylu kadınların öncüsü demekti.

 

3.Tatmosis Hatçepsut’un kral olmasından pek de rahatsız değildi. O eğleniyordu ve ordunun başındaydı. İkisi de bu durumdan hoşnuttu.

 

 

Hatçepsut Pant’a bir ticaret seferi yaptı. 15 büyük gemi Kızıl Denizde 380 km. yol almıştır. Tapınağının duvarlarında bu sefer harfi harfina kayıtlıdır. Afrika’daki kabile yaşamı ilk defa görülmüş veya dile getirilmiştir. Hatçepsut’un Mısır’ı bu işin üstesinden geldi ve başarı kazandı. Ancak zendin bir ülke böylesine uzun ve zor bir seferi yapabilirdi.

 

Senmut’un mezarında Hatçepsut’ın taş sandığı bulunmuştur. Böyle bir sandık ancak soylu birinin mezarında bulunurdu. Sıradan bir insan soylu bir sandık ile gömülmüştü. Bu sandık Hatçepsut’ın karliçelik döneminde yapılmıştı. Kral sıfatını alınca kendisine yenisini yaptırdı.

 

Senmut ve Hatçepsut’ın sevgili olduğu kesin olarak görülüyor. Bu da neden Senmut’un hiç evlenmediğini açıklıyor. Bu durum Mısır’da garip karşılanan bir durumdu.

 

Deir El Bahri Tapınağını yapan işçiler dinlendikleri zamanlarda duvarlara Hatçepsut ve Senmut’un aşk yaptığını çizmiş vebirçok resimde beraberken birbirlerine sevgi gösterirken görülüyorlar. Mısır bilimcilerin çoğu sevgili olduklarını iddia eder. Kimi araştırmacılar bu işin Senmut’ın yaptığını söylüyor ancak bu kanı kabul görmedi.

 

Sahel Adası, Mısır’ın ilan tahtası gibi bir yer olmuştur. Haznedar Ti, Hatçepsut’ı bir taşın üstüne resmetmiş. Haznedar Ti, Nubialılarla savaşta Hatçepsut’ın da bulunduğunu yazmış. Onun orduyla beraberken çok aktif ve idealist bir kadın olduğunu anlatmış.

 

Amonhotep de Hatçepsut’a nasıl sesleneceğini bilememiş, hem kadın hem de kral olduğu için kafası karışmış ve ona tutkusunu belirtmiştir.

 

 

Hatçepsut’ın tapınağının yanına Senmut’ın yeni bir tapınağı yapılmıştı. Bu normal bir durum değildi. Senmut hep yanaklarında kırışıklarıyla resmedilmiştir. Senmut tapınağına gömülmek istemişti. Duvarlarda ölüm kitabından sözler var. Tavanda astronomiyle ilgili çizimler var ve bu Mısır’da bir ilk olmuştur.

 

 

Senmut öldükten birkaç yıl sonra Hatçepsut da ölmüştür. Vadidedki en uzun ve derin mezar Hatçepsut’inkidir. Hatçepsut’ın mezarına ulaşmak için çalışmalar yapılmıştır fakat çalışmalar gitgide zorlaşmıştır ve mezar odasının girişi de kapalıdır. Howard Carter odaya ulaşmıştır ancak bu çok zor olmuştur. Duvar kaliteli değildi, kireçtaşıydı. Htachepsut’ın mezarında Senmut’ı aradılar ancak bulamadılar. İki mumya vardı birisi Hatçepsut ve diğeri de babasıydı. Kırmızı quartzdan iki sandık bulundu.

 

3. Tatmosis sonunda firavun oldu. Çok başarılı bir savaş adamıydı. 17 seferin başında da hep o vardı. Muhteşem anıtlar yaptırdı ama inşaatla hiç ilgilenmiyordu. Bu açıdan Hatçepsut’la çok iyi anlaştılar. Onlar ortak yöneticiler olarak resmedilmiş ta ki Hatçepsut’ın Kırmızı Tapınağı parçalanana kadar. Hatçepsut’ın tüm tapınaklardaki adları silindi ve çevresindeki erkeklerin adları yazıldı. Bir kadının kral olabileceğini kabullenmediler. Tarih yeniden yazıldı. Burada Hatçepsut hiç varolmadı. Tarih gerçeği bulmanın sadece bir yoludur...

 

 

Mumyalar bulundu. Bunlara Ramses 1, 2, 3, Hatçepsut ve Senmut’ınki de dahildi. Senmut’ın resminde gösterilen kırışıklar gözönünde bulundurulunca bir mumya Senmut ile bağdaşıyordu. Bu nedenle bu mumyanın Senmut’ın mumyası olma olasılığı büyüktür. Ejiptologlar bu mumyaya “yanakları kırışık, bilinmez adam” adını vermişlerdir.

 

Hatçepsut’ın 22 yıllık Hanedanı çok başarılı geçmiştir. Kendisinin yetiştirdiği erkekler tarafından hasıraltı edilmişti.

 

3.Tatmosis 20 yıllık krallığında neden Hatçepsut’ın izlerini silmeye çalıştı?

 

 

Çünkü o bir kadındı ve tek nedeni de buydu. Ancak bu gerçek görmezlikten gelinemez. En güzel tapınak Hatçepsut’ın tapınağıdır

 

 

 

Ramses

En büyük savaşı başlatan firavundur. Ramses savaşmayı biliyordu ancak İsrail Tanrısıyla yaptığı savaşta yenildi.

 

Babası Seti çok başarılı bir adamdı ve tapınaklar yaptırtmıştı. Bu tapınaklardan birinde politik bir ifade kullanıldıgı görülmüştür: 'Hükumdarlığımdan çok şey bekleyin'

 

Ramses 22 yaşında Ebu Simbel Tapınğnı yaptırtmaya başlamıştıç Bu tapınak Dagın içi oyularak yapılmıştır. Ramses yaşayan her varlıgın kendinden korkmasını istiyordu.

 

Ebu Simbel ve Ramses'in 4 dev boy heykeli 20 yılda yapıldı. Çok az bir teknolojiyle ve bu kadar az zamanda nasıl yapıldı hala bilinmiyor.

 

Nubia'dan Mısır'a geçenler Amon, Ra, Thoth ve Ramses'in bu heykellerinden korkuyordu.

 

Ramses eşi Nefertari'ye de tapınak yaptırdı ve 'Güneşin parladıgı kadın' yazıdırttı.

 

Teb'de tapınaklar inşa etti. Memfis'teki yönetimi ve başkenti Delta bolgesine taşıdı. Bu bölge sulaktı ve askeri harekata geçmek için uygun bir yerdi. Daha sonra Pi-Ramses adında yeni bir şehir yarattı. 25 yaşında en buyuk profesyonel orduyu oluşturdu. 25000 piyadeden oluşuyordu.

 

 

Kadeş Savaşı

 

 

 

Ramses savaşa hazırlandı Ra birligi yokedildi ve Ramses'in kampı savunmasız kaldı. Hitit casusları konuşturuldu ancak bir işe yaramadı. Ramses tuzaga dusurulmuştu. Sadece Amon birligiyle harekete geçebilecekti.

 

Herşeye rağmen Ramses kontrolu elşne almayı başardı. ' Ben yalnızım ama Amon beni koruyacak' dedi ve harekete geçti. Hititlilere 6 kere hücum etti. Yenilmek aklına bile gelmemişti. Hititliler kaçtı ve yenilgiyi zafere dönüştürmüş oldu.

 

Ölen Hitit askerlerinin sağ elleri kesildi ve üstüste kondu. Bu sadece birinci rounddu.

 

Ertesi sabah Ramses kişisel bir zafer kazandı. Hititler barış önerdi. Ramses barışı kabul etmedi ancak sadece ateşkesi kabul etti. Ramses'in Mısır'a dönüşü muhteşemdi ve savaşın her anını tapınak duvarlarına kazıttı.

 

Hititlerle ramses arasındaki bu anlaşma tarihteki bilinen ilk barış anlaşması olarak kabul edilir. Ramses'in Kadeş'i bırakma sebebi çıkış sırasındaki yenilgiyi kaldıramaması olarak gosterilebilir.

 

Ancak Kadeş savaşı daha önce oldugu bilinmektedir bu nedenle bu olasılık ortadan kalkar.

 

 

 

İsrail Savaşı

 

 

 

Deltada yaşayan İsrailliler artmıştı ve firavunla bazı çatışmalar ortaya çıktı. Musa Firavun'dan halkın gitmesi için izin istedi ancak Firavun izin vermeyince Musa asasını yere attı ve asa yılana dönüştü. Firavun bundan etkilenmemişti çünkü firavunun kendi adamları da bunu yapabiliyordu. Yere düşe yılan kafasını kaldırdı. Musa " Nil'deki balıklar ölecek ve Nil'in suyu igrenç olacak. Mısırlılar Nil'in suyunu içemeyecek" dedi ancak firavun yine de İsraillilere izin vermedi.

 

10 lanet gerçekleşecekti. Bu lanetlerin 10.su ise Mısır'da doğan herkesib ilk çoçukları ölecekti. Bu da gerçekleşmişti.

 

Bunun üzerine Firavun önce gitmelerine izin verdi sonra da vazgeçti.

 

Musa bir mucize gerçekleştirdi ve Nil'in suları ikiye ayrıldı ve İsrailliler kaçtı.Onları izleyen Mısırlılar ise boguldu. Firavun sonunda yenilmiştir.( Bu tarihte gercek olarak kabul edilmiştir ancaok Mısır tarihinde yazılı olanlar bunlar degildir.)

 

 

 

Bu olayın gerçekligi konusunda şüpheler mevcuttur. Eger bunlar gercekse neden herşeyi yazmayı adet edinen Mısırlıların kayıtlarında yoktur? Acaba tek neden Mısırlıların yenilgilerini kaydetmemeleri miydi?

 

 

 

Ramses bir gece bir rüya görür ve rüya yorumu yapabilenYusuf (joseph) çağırılır. Rüyada 7 şişman inek 7 zayıf ineği yemiştir.Yusuf'un yorumu 7 bereketli yılın ardından 7 kıtlık yılının gelecegidir.

 

Kıtlık donemi ge4rcekten de gelir ve Mısır buna daha önceden hazırlandıgı için hiç etkilenmeden atlatır.

 

Mısır'ın bir bolgesinde belli bir kayalık kutlesi vardır ve burdaki kayaların üstünde İsrail çıkışı kayıtlıdır ve çıkış burdan ögrenilebiliyor.Burada aynı zaman da savaş zaferleri kayıtlı ve İsraillilerin göçebe bir toplum oldugu belirtiliyor.

 

Ramses 67 yıllık hükümdarlıgının sonunda 92 yaşında öldü ve 100 çocugu oldu ( bu çocuklarının hepsi öz cocukları degildir).

 

 

 

Tüm tapınaklara oğullarının kabartmaları yapılmıştır.

 

Krallar vadisinde her mezar numaralandırılmış vaziyettedir. 5 numaralı mezar Ramses'in oğulları için yaptırılmış mezardır ve en geniş mezar oldugu bilinmektedir.

 

Çıkışa denk gelen firavunun Ramses ( adsız firavun) oldugu tarihte kesin olarak kabul edilmiştir.

 

 

Ramses tüm eşleri arasında en önem verdigi Nefertari idi. Ramses ve Nefertari Nil'e açıldılar ancak Nefertari öldü ve Ramses ona Mısır'ın en güzel tapınağını yaptırdı. Ramses Nefertari'nin ölümünden sonra çok değişti. Artık ordularının başında savaşamıyordu. Artık eski gucu kalmamıştı.

 

Ramses tum hayatı boyunca mezar ve anıtlara çok önem vermiştir ve yaptırdıgı her anıtın üstüne adını kazıtmıştır hatta kendisinden önce olanların üstüne dahi adını kazıtmıştır.Ramses döneminde ölüler tapınağı yapılmıştı ve bunun yapılması için tüm halkın çalıştıgı soyleniyor.

 

Dunyanın en buyuk sutunlu salonu olan Karnak Tapınagını da Ramses yaptırmıştır ve toplam 134 sütun vardır.

 

Ebu Simbel Tapınagının önüne ise 20şer metre yuksekliginde 4 tane oturan Ramses heykeli yaptırdı. Ayaklarının dibine de kızkardeşi ve 3 kızının kucuk heykelleri yerleştirilmiştir.

 

 

 

TUTH-ANKH-AMON

 

 

Tuthankamon'un Lord Carnarvon'un cabalari sonucu ortaya cikarilan mezarindan cikan en degerli parca olan ustu degerli taslarla bezenmis maskesi..

 

Akhenaton ve Nefertiti'nin 6 kızı ve bir oğlu olmuştu. 6 kızı da bilinmeyen sebeplerden ölmüştü ve Akhenaton lanetlenmiş kral olarak goruldu. Amarna şehrindeki 17 yıllık dönem boyunca Aton tek tanrı olmuştu. Athenaton'un oğlu Tuth-ankh-aten yarı(üvey) kızkardeşi Ankhesenamon ile evlendi. Tutankhaten adını degiştirdi ve tuthankamon yaptı.

 

Tutankhamon firavun olmasından bir sure sonra Ey vezir oldu. Saraya giriş çıkış ve kararlar Ey'den çıkıyordu.

 

Tutankhamon 20 yaşında gizemli bir şekilde öldü. Ölümünün ardından birisi Tutankhamon'un izlerini çalışmıştır.

 

 

 

Cenaze günü 12 adam Tutankamon'un çekerken Ey bu kişilerin arasında degildi. Ey'in üzerinde panter derisi ve başında da firavun tacı vardı. Ey Tutankhamon'u alt edip firavun olmayı başarmıştı.

 

Ankesenamon bunun üzerine düşmanı olan Hitit Kralına bir mektup yazmış ve bu mektupta resmen yalvarmıştır. Krala onun çok fazla oglunun oldugunu söylemiş ve oğullarından birini göndermesini istemişti. Bir hizmetçiyle evlenemeyecegini söylemişti. Kral bunun bir numara olduğunu düşünerek reddetmişti. Ankesenamon tekrar mektup yazmış ve neden böyle düşündügünü sormuş. Eeğer doğru olmasaydı kendini küçük düşürmeyecegini ve ona yalvarmayacagını yazmış ve tekrara bir hizmetçiyle evlenemeyeceğini söylemiş. ( bu mektuplar şuanda beyşehirde muzede bulunuyor.)

 

Saraydan birinin onu evlenmeye zorladıgı kesindi. Sonunda kral oğlunu yollamış ancak Mısır sınırlarına ulaşamadan öldürülüyor.

 

Ey sonunda Ankesenamon'la evlendi. Ankesenamon'un kurtulmaya calıştıgı hizmetçi Ey'di ve sonunda Ey firavun olmuştu.

 

 

 

Günümüzde bulunanların arasında bir yüzük vardı ve bu yüzüğün üstünde 2 kartuş vardı. Bir kartuşta Ey'in diger kartuşta ise Ankesenamon'un adı yazılıydı. Yani bu yüzük evlendiklerine dair bir başka kanıt oldu.

 

Ey firavun olduktan 3 yıl sonra öldü. Mezarında eski eşi Tey'in de adı geçiyordu ancak isim silinmişti.

 

Tutankhamon'un mezarına bakıldığında çiftin birbirine çok bağlı olduğu fikri ediniliyor. Duvarlardaki figurlerde birbirine dokunurken veya yardım ederken resmedilmiş. Örnegin bir resimde Tutankhamon avlanırken Ankesenamon ona okunu uzatıyor. Kolkola dururken resmedilmişler. Bulunanların arasında Tutankhamon'un Ankesenamon için yaptırdığı altından bir tabla var. Üstünde hiçbir işleme olmayan bir lamba var. Lamba çok sade ancak yanınca üzerinde Tutankhamon ve Ankesenamon'un resmi oluşuyor.

 

Ankesenamon'un 2 düşük yaptığı mezarındaki 2 mumyadan anlaşılıyor. Birisi 5 (mumyalanmış) ve digeri ise 8 aylık (yarı mumyalanmış) olmak üzere ikisi de kızmış.

 

Tutankhamon'un mezarına Nefkeperur gibi zengin ve sağlıklı olsun yazılmış.

 

Aped festivalinde Karnak tapınağında Tutankhamon'un resmi görevler yapmış olduğu da duvarlardaki kayıtlardan görülüyor.

 

 

 

Tutankhamon 20 yaşındayken ölmüştür. Mezarı acıldıgında çok zengin bir görüntüyle karşılaşıyoruz. Mısırlılar'ın ısı kullanmadan altını şekle konusunda uzmanlaştıları burda bulunanlardan da gayet iyi anlaşılmaktadır. Tabutu 120 kg ve 0.5 cm kalınlıgında altından yapılmıştır. Altın maskesi de bulunmuştur.

 

 

 

Mısırlılar altının güneşten geldiğine inanıyordu (dünyanın oluşumu). Altın Ra'nın simgesiydi. Firavunlar kendilerini altınla kaplıyorlardı.

 

Burada Ankesenamon'un öldürülmüş olabileceğine dair kanıtlar vardır.

 

Tutankhamon'un taş mezarı açıldıktan sonra X-ışınlarıyla incelenmişti. Kafasının arkasından darbe aldığı görülüyor ancak yüzüstü yatar pozisyonda iken alınmış bir darbe olduğu saptanmıştı.

 

Neden öldüren kişi bulunmaya çalışılmamıştı ve yargılanmamıştı? Çünkü bu işi vezirin yönetmesi gerekiyordu ve vezir bu işi yürütmüyordu. Vezir'i de kimse yargılayamıyordu.

 

Bugün onca yaptığından sonra kimse vezir Ey'i tanımıyor. Mezarı soyulmuş ve biriktirdiği tüm mirası çalınmış ve duvardaki yazılar da silinmiş.

 

Tutankhamon krallar vadisinde günümüze kadar gömülü kalan tek firavundur.

--------------------

"Gizemli, bilinmeyenli çizgiler, resimler, taslaklar, işaretler, şifreler, insanlar, hayvanlar, masal yaratıkları,bitkiler, meyveler,araçlar,elbise parçaları,örgüler,silahlar,geometrik şekiller,dalgalı çizgiler ve alevler.Bunlar Tahta üzerinde,taş üzerinde ve sayısız papirüsler üzerinde bulunurlar.Tapınak duvarlarında,mezar odalarında,anı levhalarında,tabutların, çekmecelerin üzerinde bulunurlar.Mısırlılar eski ulusların yazmayı en çok sevenlerindendir.

 

 

 

Hiyeroglif nasıl okunup yazılır?Mısır yazısı,coğu,nesnelerin resmi olduğundan rahatlıkla ayırt edilebilen 700'den fazla işaretten oluşmuştu. Yanda görüldüğü gibi,her bir işaret ,gerek özel bir nesneyi,gerekse belli bir sesi temsil ediyordu. Hiyeroglif yazısı soldan sağa ya da aşağıdan yukarıya yazılabilirdi.Hayvanların ya da insanların yüzleri sola dönükse soldan sağa,sağa dönükse sağdan sola okunurdu.

 

 

 

Ne ile yazarlardı:? Yazıcılar ,mürekkep ve fırça kullanarak papirus denen sazlardan yapılmış özel bir çeşit kağıda yazı yazarlardı. Ayrıca ostraka olarak bilinen kırık çömlek parçlarının üzerinede yazarlardı.

 

 

Yazıcılar: Mısır hiyeroglif yazısı son derece karmaşıktı.Yazıcı adı verilen kimseler,okumak ve yazmak için özel olarak eğitilmişlerdi.Bu becerileri onlara güç ve saygınlık kazandırıyordu. Yazıcılar tapınaklarda ya da devlet yönetiminde iyi işlere girebiliyorlardı. Çoğunluk vergi de ödemiyordu.

 

Firavun adları kartus aı verilen oval bir cercevenin icine yazılırdı.Yanda Firavun Meyre'nin bir kartusu'nun resmi bulunmaktadir.

 

 

 

Stenografi: Daha sonraları Mısırlılar,hiyeroglif yazısının daha kolay bir uyarlaması olan 2 türlü steno yazı geliştirmişlerdir.Hiyeroglif yazısı ise, tapınaklardaki ve kamusal yapılardaki kayıtlarda kalmıştı. Mısırlılar,bir yazı biçimi bulan en eski uluslardan biridir. Onların "Alfabeleri" bizim bugün kullandığımız gibi harflerden değil,resim ve işaretlerden oluşmuştu. Biz Mısır yazısına "Kutsal yazı" anlamına gelen hiyoroglif adı veririz.Bu isim Mısırlıların,yazı yazma yetilerinin onlara ilim Tanrısı Tot tarafından verildiğine inanıyor olmalarından kaynaklanıyor. Firavun adları kartuş adı verilen oval bir çerçevenin içine yazılırdı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Güzel bir yazı olmuş vhercle.Tek sorun teşkil edecek şey de siyah renkteki yazılar, farklı bir renk olsaydı çok daha güzel olacakmış.Aklıma gelmişken Mısırlıların güneş tanrısı olan ra mu uygarlığından aktarılan bir inanışmıydı?

Paylaşım için teşekkürler.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Rengi değiştiriyorum vegeta...Uyardığın için sağol...

 

 

Antik Mısır,

 

Antik Çağ'daki en büyük medeniyetlerdendir. M.Ö. 3050 yılları civarında kuruluşundan önce, güney Mısır ve kuzey Mısır olarak ikiye ayrılmaktaydı. Güney Mısır, Nil nehri boyunca uzanan verimli vadi, Mısır tarihinde Yukarı Mısır olarak, kuzey Mısır, delta ise Aşağı Mısır olarak geçer.

Yukarı Mısır'ın tarihine değin bulunan en eski bilgiler M.Ö. 5000'li yılları göstermektedir; ancak kurucusu Tiu'nun doğum tarihi ya da yaşadığı dönem hala sırdır. Aşağı Mısır'a gelince, bilinen kurucusu Ro en ünlü kralı da Scorpion King - Akrep Kral filminde de ilham alınan Scorpion of Egypt (Mısır Akrebi), Zekhen'dir. Yukarı Mısır'ı kendi yönetimi altında birleştiren Zekhen'den sonra kral olan Narmer, Delta bataklıklarına doğru yayılmayı sürdürmüştür.

Narmer'in kuzey Mısır'daki; Wazner'in guney Mısırdaki egemenliği sonrasında; Hor-Aha (ya da Menes olarak bilinir) birleşik Mısır İmparatorluğu'nun ilk firavunuydu.

Antik Mısır; Augustus Caesar'in liderliğindeki Roma İmparatorluğu tarafından M.Ö. 30 yılında ele geçirilmiştir. M.S. 7. yüzyılda Araplar burada egemen olmuş ; 1517 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu sınırlarına katılmıştır. 1882 yılında da Mısır ; İngiltere'nin kolonisi olmuştur.

 

 

 

 

 

Buluşlar ve İcatlar zaman çizelgesi

 

 

Hanedan Öncesi

Hanedanlar Dönemi

 

Konunun bir kısmı toplumdusmanı.net'ten alıntıdır...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...