Jump to content

Mutluluğun Sırrı Nedir ?


Rapit

Önerilen Mesajlar

Merhaba Sevgili Gnoxis Ailesi;

 

Bu gün mutluluğu ele alacağız. Hislerimizin karmaşık ve çözülmesi zor olup olmadığına şöyle birlikte zevkli bir inceleme ile bakacağız.

 

Her birimiz bir ülkede ve bu ülkede yaşayan bir ailede doğmaktayız, ne hoştur ki kimse doğacağı yeri, bedeni, ailesini vs. seçmemiş olduğu aşikar, belkide seçsek mutlu olurduk, mu acaba ?

 

İçinde yaşadığımız kültürün bizlere katmış olduğu davranış, yaşama biçimi, ahlak kuralları vs. bir yazılım gibi her kültürde farklılık göstermektedir.

Kimi toplumlarda çocuk evlilikleri normal iken bir diğerinde tabudur, bir toplumda uyuşturucu kullanmak problem değil iken bir diğerinde ise bir tabu ? gibi gibi bir sürü örnekler saymak mümkün.

 

Mutluluğu elde etmek istiyor isek öncelikle mutluluğun ne olduğunu analiz etmemiz gerekiyor ve bunun zıttı olan mutsuzluğun ne olduğunu.

 

Mutluluk nedir ?

 

Mutluluğun bildiğim yada sandığımız farklı çeşitleri mevcut, bunlardan birisi bir çok toplumda ve kültürde aşılanan bir takım sonuçlar doğrultusunda elde edeceğimizi sandığımız tercih sebebi olan bir "ruh halidir", örneğin iyi bir iş sahibi olmak, iyi bir aile sahibi olmak, saygın birisi olmak vs. Toplumda üstün bir yer edinmenin bizi mutlu edebileceği düşüncesi zaman zaman aklımızı kurcalamaktadır.

 

Bir diğeri ise kişinin kendi içerisindeki şartlanmaları ile elde etmeyi hedeflediği ruh hali, örneğin bir telefon almak, hoşlandığı kişi ile birlikte olmak, iyi para kazanmak, saygı duyulmak, güçlü olmak, iyi bir iş sahibi olmak, şan şöhret itibar sahibi olmak vs.

 

İnsanlar arzuları doğrultusunda bir takım arzularını elde ettiklerinde yaşadıkları haz ve mutluluk hali için bir çok şeyi feda ederek koşmaktadırlar, birisi daha iyi bir işte çalışmak için sürekli ders çalışır çabalar ve bunun karşılığında beyninin yaptığı alacağı hazza vereceği çaba zaman değer mi hesaplaması neticesinde kişi motive olur, bir diğeri daha çok para kazanmanın onu mutlu edeceğini düşünebilir, örneğin bunun yüksek derecelerinde büyük soygunlar planlayan insanlar, elde edecekleri para doğrultusunda haz alıp mutlu olacaklarını düşünürler. Haz almayacak ve mutlu hissetmeyecek isen bir şey için çabalamanın anlamı ne ki ?

 

Toplumumuza baktığımızda çok iyi işlere sahip zengin insanların dahi mutsuz olduklarını görmekteyiz, hep daha fazla para kazanıp hep daha fazlasını istiyor ve bir türlü sonuna ulaşamıyor ve sonu gelmeyen bir çıkmazın içinde hep daha fazlasını arzuluyorlar, buradan anladığımız bir türlü tatmin olmayan bir haz arayışı içerisinde oldukları için mutlu olamıyorlar, çünkü bir türlü o hazzı sonuna kadar alamıyorlar. Steve Jobs'un ölmeden önce yazdığı mektupta belirttiği üzere "Çocuklarınızı zengin olması için eğitmeyin, onları mutlu olmaları için eğitin" Anlaşılan o ki bu insanları çok zengin olmak ve büyük paralar kazanmak mutlu etmiyor ve pişmanlıklar içerisindeler.

 

Ünlü rock yıldızları dahi mutsuzluktan intihar ediyorlar örneği yakın zamanlardaki Linkin Park'ın solisti Chester Bennington gibi ve "One More Light" adlı parçasında bize söylediği "Ama ne kadar denersem deneyeyim, hiçbir anlamı olmuyor. Tek bildiğim şey, zaman denen kavramın ne kadar değerli olduğu. Gerçek dışı gibi, ama saat ilerledikçe hayatı da peşinde götürüyor / Milyonlarca yıldızın bulunduğu bir gökyüzünden, bir ışık daha sönse kimin umurunda olur ki?" Anlaşılan o ki, Şan, Şöhret, İtibar da insanı mutlu etmiyor ki yaşamak istemiyorlar çünkü bir türlü o eksiklik dolmuyor bir türlü mutluluğa ulaşılamıyor.

 

Ne ola ki bu mutluluk, bir hapı falan olsa da alsak mutlu olsak ?

 

Anladığımız üzere "Ruh Hali" dediğimiz bu durum para veya her hangi bir şey ile satın alınamıyor, mutluluğu elde etmek için şan şöhret para mal mülk itibar vs. yetmiyor, yetseydi eğer bu insanlar mutlu olurdu, belkide mutluluk tek bir şeyden değilde farklı şeylerin kombinasyonundan meydana gelebilir mi acaba ?

 

Bir işte çalışıyoruz, çalışmamız gerektiğini düşünüyoruz çünkü bazı ihtiyaçlarımız var, ev kiramız, faturalarımız, almak istediğimiz eşyalar vs. Bir evimiz olmalı faturalarımızı ödeyebilmeliyiz ki rahat bir şekilde yaşayabilelim, bir şeyler satın alabilelim ki belki hayatımızı kolaylaştırdığı için mutlu olalım.

Örneğin kişi bir araç istiyor veya bir ev, ardından bu evi arabayı almak için müthiş bir çaba gösteriyor ve bir süre sonra elde ediyor, ilk zamanlar bu başarının hazzını yaşıyor ve zaman içinde bu hazzın kaybolduğunu görüyoruz, ne alırsak alalım neyi elde edersek edelim bir süre sonra hazzı yok oluyor, bir Steve Jobs'un tonla parası olmasına rağmen hazla dolup sürekli mutlu olamaması, bir Cheester'ın ona tapan hayranlarının olması el üstünde tutulması dahi bu arzuları doyuramıyor, sanki kısır bir döngünün içerisinde yaşıyoruz, sürekli arzularımızın peşinde koşturuyor onları elde ediyor bir süre hazzını yaşıyoruz ve sonra o haz kayboluyor, işin ilginç tarafı artık o arzumuzda yok olmuş oluyor, yani aldığımız ev ve araba dahi bir süre sonra hazzını kaybediyor ve yeni bir şeye yönelmemize sebep oluyor, hoş kredilerle aldığımız ev ve arabalar bu borcu nasıl ödeyeceğiz diye düşünmekten veya bir takım endişelerden ötürü o kısa hazzı da yaşayamamıza neden oluyor.

 

Belkide "Mutluluk" bir şeyleri elde etmek değildir, insanların bize karşı saygı göstermeleri hayran olmaları vs. bizi mutlu etmiyor, etseydi bu insanlarda mutlu olurdu, belki mutluluk bu haz değildir, belkide her seferinde tamamen dolamıyoruz tıpkı boş bir kap gibi, bu kabın içerisine araba ev şan şöhret para ıvır zıvır vs. giriyor kısa bir haz veriyor ve sonra elimizde yine bomboş bir kap kalıyor. Her seferinde boş bir tas ve adam soruyor bu hayatın anlamı ne mutlu olamıyorsam yaşamamın anlamı ne ?

 

Bizler bu ünlü isimler gibi bir çok arzuyu elde etmediğimiz için belki farkına varamayacağız ama onlardan pekte farklı değiliz, hepimiz aynı bedenlerde farklı algılarda fakat aynı şeyin peşinde koşuyoruz "HAZ".

 

Aslında karmaşık değilde belkide çok basit makinelerizdir, "Haz" olana koş, haz olmayan acı verenden kaç, tıpkı haz var ve haz yok, ikilik sistem gibi var ve yok, 0 ve 1 gibi, önümüzdeki bilgisayarlardaki bu devasa evrenin yapı taşı sadece var ve yoktan ibaret 0 ve 1, ying ve yang gibi, iyi kötü, siyah beyaz vs. her şeyin bir zıttı var, haz ve acı gibi.

 

Bu haz ve acı ikilisinin çeşitli kombinasyonları neticesinde haz almak için para kazanmak istiyor, bu parayla bir şeyler satın almak veya itibar kazanmak, saygı duyulmak gibi çeşitli kombinasyonlar oluşuyor ve neticesinde temelimiz yine haz almak oluyor, fakat ne kadar haz almak istesekte boş bir tastan bir farkımız yok.

 

Belkide mutluluk bir şeyler almakla elde edilmiyordur, belkide bu ilizyonun içinde, çarkta dönen hamsterlar gibi sadece olduğumuz yerde koşturuyor ve bir süre sonra koşmaktan çatlıyor ve ölüyoruz. Çünkü asla dolamıyor ve asla mutlu olamıyoruz.

 

Belkide bizi mutlu edeceğini sandığımız şeylerde yanılıyoruzdur...

 

 

Okuduğunuz için teşekkürler, devamını getirebilirim eserse, Sevgilerimle

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mutluluk izafi bir durumdur,

Futbol izlemek bazılarına mutluluk verirken bazılarına işkence gibi gelir.Ve zaman içerisinde daha önceleri mutlu olduğumuz durum ve olaylardan şimdi mutlu olamayız.Muzik diyelim bir müziğe aşık oluruz, melodisi sizi esir alır uyuyana kadar dilimizden düşmez ama bir an gelir tiksinirsiniz o müzikten korkarsıniz acmaya.

Eski fotoğraflara bakıp "ulan ne günlerdi be" ve buna benzer cümleler kurmayan pek yoktur sanırım.O fotoğraflar çekilirken mutlu olduğumuzu düşünürüz.Kac fotoğrafiniz var bakıp burda çok kötüydüm, çok mutsuzdum dediğiniz? 3 mü 5 mi yoksa 15 mi peki kaç mutlu oldugunuzu düşündüğümüz fotoğrafimiz var?

Buradaki ana düşünce anı yaşamaktır geçmişteki mutlu anları düşünüp sonra o andan çıktığımda yani tekrar eski monoton hayatıma döndüğümde durduk yere mutsuz oluyorum.Gecmis ve gelecek düşünceleri yüzünden mutsuz oluyoruz bence anı yaşamak en önemli kural.

Öte yandan mutluluğu okadar abartiyoruz ki mutlu olamiyorur ve mutluluğuna ne kadar yaklaştığımızi düşünsek de asla ulaşamıyoruz çünkü duygusal olarak doymuyoruz daha fazla haz bekliyoruz bence ikinci kural "Mutluluğu abartmamak"

İnanç, inancımızı her geçen an yitiriyoruz zaman geçtikçe hayatımızda ki beklentileri sabit tutmak yerine daha azı ile yetinmeyi düşünüyoruz.14 yıl önceki düşüncelerinizi hatırlayın "bir çoğumuz" o düşüncelere ulaşamadık tabi bunda bir çok etken var ama dünya bize pes etmemizi ve daha basit hayaller kurmamızı söyledi.Vazgecmemeliydik.Belkide hâlâ geçmiş sayılmayız yapılacak çok şey vardır?Vücudumuzdaki hücreler 7 yıl ara ile yenilenmiş oluyor yani 7 yıl sonra tertemiz sıfır bir hücresel yapıya sahip olacağız 7 yıl önce olduğumuz gibi, ama değişmeyen tek hücre beyin hücrelerimizdir belki hala çocukluk hayallerimizi gerçekleştirmeye firsatimiz vardır.

Bence bu kural da "vazgecmemektir"

"Bence" son ve en etkili kural "mutlu etmek"

Mutlu etmeden mutluluğu aramak yanlış diye düşünüyorum. Bir kediye süt bir köpeğe et vermek de mutlulu eder bir insana herhangi bir şekilde yardım etmek de.Hicbir karşılık beklemeden yapılanı en güzelidir hatta ve hatta ahiret inancı olan olmayan arkadaşlarıma da söylüyorum ne bu tarafta ne obür tarafta bir karşılık beklemeyin iyilik yaparken siz İNSAN olduğunuz için iyilik yapıyorsunuz doğamız bunu gerektiriyor bir çok insan mutlu oluyor.Mutlu olmak için mutlu edebilmek gerekir

Son olarak ekleyeceğim şey,

Çalışmak insanı mutlu eder mi etmez mi bilmiyorum ama insan çalışmak için yaratilmadi sanırım eğer öyle olsa yorulurmuyduk?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mutluluğun sırrı insanın kendini bulmasından gelir.

Insan ne istediğini bilirse hayatında daima mutlu olur diye düşünüyorum.

Bana yorum hakkı tanıdığın için teşekkür ederim canım :)

 

Yorumun için teşekkürler Sare, kendini tanımak konusunda katılıyorum, umarım ilham gelirde yazının devamını getirebilirim :)

 

Mutluluk izafi bir durumdur,

Futbol izlemek bazılarına mutluluk verirken bazılarına işkence gibi gelir.Ve zaman içerisinde daha önceleri mutlu olduğumuz durum ve olaylardan şimdi mutlu olamayız.Muzik diyelim bir müziğe aşık oluruz, melodisi sizi esir alır uyuyana kadar dilimizden düşmez ama bir an gelir tiksinirsiniz o müzikten korkarsıniz acmaya.

Eski fotoğraflara bakıp "ulan ne günlerdi be" ve buna benzer cümleler kurmayan pek yoktur sanırım.O fotoğraflar çekilirken mutlu olduğumuzu düşünürüz.Kac fotoğrafiniz var bakıp burda çok kötüydüm, çok mutsuzdum dediğiniz? 3 mü 5 mi yoksa 15 mi peki kaç mutlu oldugunuzu düşündüğümüz fotoğrafimiz var?

Buradaki ana düşünce anı yaşamaktır geçmişteki mutlu anları düşünüp sonra o andan çıktığımda yani tekrar eski monoton hayatıma döndüğümde durduk yere mutsuz oluyorum.Gecmis ve gelecek düşünceleri yüzünden mutsuz oluyoruz bence anı yaşamak en önemli kural.

Öte yandan mutluluğu okadar abartiyoruz ki mutlu olamiyorur ve mutluluğuna ne kadar yaklaştığımızi düşünsek de asla ulaşamıyoruz çünkü duygusal olarak doymuyoruz daha fazla haz bekliyoruz bence ikinci kural "Mutluluğu abartmamak"

İnanç, inancımızı her geçen an yitiriyoruz zaman geçtikçe hayatımızda ki beklentileri sabit tutmak yerine daha azı ile yetinmeyi düşünüyoruz.14 yıl önceki düşüncelerinizi hatırlayın "bir çoğumuz" o düşüncelere ulaşamadık tabi bunda bir çok etken var ama dünya bize pes etmemizi ve daha basit hayaller kurmamızı söyledi.Vazgecmemeliydik.Belkide hâlâ geçmiş sayılmayız yapılacak çok şey vardır?Vücudumuzdaki hücreler 7 yıl ara ile yenilenmiş oluyor yani 7 yıl sonra tertemiz sıfır bir hücresel yapıya sahip olacağız 7 yıl önce olduğumuz gibi, ama değişmeyen tek hücre beyin hücrelerimizdir belki hala çocukluk hayallerimizi gerçekleştirmeye firsatimiz vardır.

Bence bu kural da "vazgecmemektir"

"Bence" son ve en etkili kural "mutlu etmek"

Mutlu etmeden mutluluğu aramak yanlış diye düşünüyorum. Bir kediye süt bir köpeğe et vermek de mutlulu eder bir insana herhangi bir şekilde yardım etmek de.Hicbir karşılık beklemeden yapılanı en güzelidir hatta ve hatta ahiret inancı olan olmayan arkadaşlarıma da söylüyorum ne bu tarafta ne obür tarafta bir karşılık beklemeyin iyilik yaparken siz İNSAN olduğunuz için iyilik yapıyorsunuz doğamız bunu gerektiriyor bir çok insan mutlu oluyor.Mutlu olmak için mutlu edebilmek gerekir

Son olarak ekleyeceğim şey,

Çalışmak insanı mutlu eder mi etmez mi bilmiyorum ama insan çalışmak için yaratilmadi sanırım eğer öyle olsa yorulurmuyduk?

 

 

Dostum gerçekten yazının tamamını okudum ve çok beğendim, evet mutlu olmak için mutlu etmek, karşılıksızca.

Bizim hazzımızın bir sınırı var, kendi kabımıza doldururken bunun bir sınırı var ve doyumu yok, fakat başka bir insana iyilik yapıp bundan haz duymak, bunun bir sınırı yok gibi, esasında olay belkide kendi kabımıza doldurmaktan değilde başkasının kabını doldurmaktan geçiyordur.

 

Düşünsene haz almak için sadece 1 kabın var ama dışarıda doldurarak haz alabileceğin 7.5 milyar kap var. Karşılıklı sevgiye bütün insanlık olarak bir gün geleceğimize inanıyorum, en önemli kural olarak ise şunu benimsiyorum "Kendine yapılmasını istemediğin şey başkasına yapma" gerisi teferruat...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben artık 'mutluluk' kelimesini kullanmayı tercih etmiyorum, sözcük olarak çok klişe, dramatik ve eksik bir tanım gibi geliyor bana. "C2H11NO2" bunu tercih ediyorum. "Mutlu olmanın sırrı nedir?" diye bir soru duysam, "tamamen kimyasal" derim mesela. Artık psikolojiye bilimsel bakmaya çalışıyorum. Çok da abartmamak lazım çünkü. Beyin,bağırsak, birkaç hormon ve sinirler arasında gerekli uyum yakalandığında iyi hissediyorsun. Hepsi bu. Beynin hislerle alakalı kimyasında bir denge olması durumu. Bu dengesi bozuk olmaya yatkın insanlar var ve de yatkın olmayanlar. Insanoğlu böyle ikiye ayrılıyor işte. Beyin kimyan bu bozulmaya yatkın ve şartlar da elverişli ise işin bitiyor. Çünkü psikoloji domino taşları gibi bir taş devrilse sen "Hey" diyene kadar bütün seri yıkılmış oluyor. Çevresel faktörlere veya başka sebeplere dayanan mutsuzluk hissi yoktur diye iddia etmiyorum. Sadece aşk, sevgi, dostluk ve diğer tüm ilişkilerin insanoğlunun drama sevdası olduğunu düşünüyorum. Şahıslara yada olaylara bağlı mutluluk/mutsuzluk var midir yok mudur bilmiyorum ama, asık olduğun insandan alabileceğin zevkin dozuna dahi dopamin seviyesi karar veriyorken, biz kimiz yaaa.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kadim dostum benim...Mutluluk nedir?"bütün özlemlere, bütün isteklere eksiksiz bir biçimde ve sürekli olarak erişilmekten duyulan kıvanç durumu." diyerek açıklamış TDK...

Engel nedir haz almamızda?Utanç,iğrenme, gurur,ahlak... gibi şeyler.Kendimize yalan söylemeye alışkın canlılarız.Başkalarına olduğundan daha çok.Gerçekten haz duymamızı sağlayacak şeyler,ne derece temiz ve masumdur?Dürüst olmak zordur.Birçok değersiz canlı için...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...