Jump to content

Türk Kültürü Açısından Şamanlık


sare

Önerilen Mesajlar

İslam'dan önceki ideolojik ve sosyo-kültürel alanın idare edici ve yönlen­ dirici fonksiyonunu üstlenen Şamanlık,ı felsefi pratik bir akım olup Türk kül­ türünün bütün yönlerini kapsamaktaydı. Türklerin zamanla kabul ettikleri dinler de (Manihaizm, Budizm, Hıristiyanlık, Musevilik, İslam) Şaman öğe­ lerini Türk şuurundan ve Türk kültüründen silip atamamıştır.2 Şamanlık, ye­ ni kültür çevresine ayak uydurarak yaşamını şöyle veya böyle bir şekilde sür­ dürebilmiştir. Takip ve yasaklar3 Şaman unsurlarını gizli şekilde yeni dinlerin alt yapısına itmiştir ki, bugün bunlar Türk geleneksel inancını oluşturmakta ve dini literatürlerde batıl inanç adıyla bilinmektedir.

Bütün yönleri ile Şamanlık, eski Türklerin yalnız inanç sistemini değil, ay­ nı zamanda felsefesini de oluşturur. Ancak inanç sistemimizi bütünüyle Şa­manlık adına bağlamak da doğru değildir. Şamanlık olsa olsa inançları kendi felsefi ve pratik sistemine uygun bir biçimde şekillendirmiştir. Eski Türk felsefesi de Şamanların ezoterik bilgileri temelinde biçimlendirilmiştir. Ancak Z. Gökalp'ın bu felsefeyi garip bir şekilde değerlendirmesini de ne yazık ki kabul etmek mümkün değildir:

"Eski dinlerde 'sihir' muhterem olduğu için, o zamanın toyonizmi 'Akliye felsefesi­ ni', Şamanizmi de 'Şeriyye felsefesini' vücuda getirmişti. Eski Türklerde iki fe lsefi sis­ tem vardı ve bunların biri 'din'den, diğeri 'sihir'den doğmuştu."4

Şaman dünya görüşünün en karakteristik özelliklerinden biri tabiatla ce­ miyetin birbirinden ayrılmaması, bir bütünlük oluşturmasıdır. Bu nedenledir ki Şamanlığı bütünüyle "doğa dini" diye adlandırmak mümkündür. Şamanlı­ ğın felsefesi de doğa hadiselerine ve doğa üstü varlıklara bağlanmaktadır. Şa­ man felsefesine göre evrenle dünyamız, makro-kozmosla mikro-kozmos ara­ sında ebedi, ezeli bir denge vardır. Bu dengenin bozulması felakete neden olur. Bütün gizli bilimlerle, deneyimlerle donatılmış Şamanın başlıca görevi "

bu dengeyi ve düzeni korumaktır. Bu özellik, adayı, Şamanlık görevine çağı­ ran ruhların gönderdiği Şaman hastalığında, vücudun doğranması ile gerçek­ leşen ritüel ölümde, akrabaların ölmesi ile azapların bağışlanması düşünce­ sinde, Şamanın kutsal ağacında, Şamanın hamisi olan hayvan anada, Şaman ruhunun yeniden doğması ve Şaman ağacında terbiye edilmesinde gösterir. Şaman bir fert gibi doğa ile cemiyet, maddiyat ile maneviyat, reel alemle öte­ ki dünya, toplumla ruhlar arasında bir medyatördür. O, kozmik bilgileri yaşa­

tan ve bunu insanlara ileten kişidir. O, bakan değil, gören kişidir.

Şaman, yalnızlığın gücünün büyük olduğunu anlamış, bu nedenle de top­ lumdan uzaklaşmıştır. Şaman efsanelerinden anlaşıldığı üzere, Şamanlar ge­ nellikle toplumun sık yaşadığı yerlerde değil, toplumdan dışarıda, tenha yer­ lerde yaşamayı denemiş kişilerdir.s Şaman, toplumun içinde olsa da yalnızdır. Kamlık zamanı kendini öteki dünya varlıklarından biri olarak gören ve öteki

dünyayı kendi dünyasına taşıyan Şaman, yine de yalnızdır.

Şaman, öteki dünya olarak betimlenen ruhların veya gözle görülmeyen

varlıkların dilini bilen, dolayısıyla iletişim sağlamak için tercümanlık yapan ve bin yıllarca biriken ve zamanla unutulmağa yüz tutan kozmik hafızada sak­

lı olan gizli bilgileri topluma üstü kapalı simgelerle götüren Şamanlık siste­

minin bir temsilcisidir. O halde Şaman:

··

 

 

1) Öteki dünyanın bu dünyadaki temsilcisi, unutulan gizli bilgilerin kay­nağıdır,

2) Kutsal bilgileri veya karşılıklı istekleri (ruhların insanlardan, insanların da ruhlardan istediklerini) ileten arabulucudur.

Demek ki, Şamanın esas fonksiyonu görmek7 anlamak 7 iletmektir. Bu üçlü fonksiyonu gerçekleştiren Şaman, toplumun özel statüye sahip bireyidir. Ayrıca Şaman yalnız toplumun fiziki sağlığından değil, aynı zamanda manevi dünyasından da mesuldür.

Türklerin, Şamanlıkla ilgili bir takım inançlarının temelinde Şaman olma öğesinin durduğu bilinmemektedir. İlk önce Şamanın bütün yönleri ile toplu­ mun diğer üyelerinden farklı bir kişiliğe sahip olduğu söylenmelidir. Bu fark­

lılığıf1: temelinde Şaman statüsü olarak adlandırdığımız geçit riti gelmektedir. Sıradan bir insan olmaktan çıkan ve yeni bir statü kazanan Şaman, toplumun inanç ve görüntüler dünyasını düzenleyen, öteki alemle yaşanan dünya ara­

sında aracı olan ve bütün bunları kendine özgü bir metotla kitleye iletendir. Şamanın bütün diğer görevleri ile beraber esas misyonu, toplumu gizli bilgi­ lerle tanıştırmak ve makro-kozmosla mikro-kozmos arasındaki dengeyi koru­

maktır. Bunun yanı sıra Şamanın diğer işlevleri de vardır:

1- Hastaları iyileştirmek,

2- Ölen adamın ruhunu öteki dünyaya götürmek,

3- Kısırlığı tedavi etmek,

4- Avın bol olmasını sağlamak,

5- Fal bakarak gelecekten haber vermek,

6- Evi kötü ruhlardan temizlemek,

7- Kurban sunmak (Kurban ritlerinin en önemlisi Bay Ülgen'e ve Erlik Han'a sunulan kurbanlardır.) gibi bazı dinsel törenleri icra etmek.

8- Mevsim ritüellerini (mesela ısıah ritüeli, son bahar ritüeli vs_.) düzen­ lemek, 9- Sığırlara ve atlara zarar veren ruhları kovmak

10- Kayıp şeylerden haber vermek vs.

Bununla beraber zarp.anla Şamanlar, bazı kült karakterli merasimlerin de yöneticisi olmuşlar. Mesela ev yapma, suvarma kanallarını arındırma merasi­ mi vs. gibi işlevler Şamanın kamlığından sonra gerçekleştirilmiştir. Ancak Şa­ manın işlevlerine dahil· olmayan bazı inanç ve merasimler de vardır. Gök Tan­ rı'ya ve atalar ruhuna sunulan kurban törenleri Şamanın yer almadığı dinsel

uygulamalar içindedir.

Şamanlık, bazı Asya, Afrika ve Amerika topluluklarında ilkel din veya dini-sihri uygulama olarak görülür. �azı toplumlarda Şamanlık dini sistemle­ rin yanında sihirsel veya büyüsel ihtiyaçları gideren pratik bir eylem olarak

varlığını sürdürür. Bu durumda Şamanlık hakkında mevcut olan literatürde iki fikirle karşılaşırız. Şamanlık problemi üzerinde çalışan bilim adamlarının büyük çoğunluğu, aynı zamanda eski Sovyet alimleri (Mikaylovskiy, Haruzin, Potapov, Alekseev vb.) de Şamanlığı Türklerin orijinal dini kabul ederler. Dünya milletlerinin birkaç dini sistemden, mesela Animizm, Fetişizm, To­ temizm vs. geçerek monoteizme geldiği fikri dinler tarihinden anlaşılmakta­ dır. Etnograf ve din tarihçileri, halk edebiyatçıları ve sosyologlar, Türklerin de politeist bir merhaleden geçerek bugünkü duruma ulaştığını düşünmek sure­ tiyle Türk kültürünün karakteristik özelliğini inkar etmişlerdir. Bu bilim adamları Şamanlığı şu özellikler doğrultusunda bir din kabul etmektedirler:

1- Şaman dünya görüşünün olması,

2- Şamanlıkta kozmogonik tasavvurların mevcutluğu,

3- Şamanlara özgü merasim ve ayinlerin olması,

4- Şaman folklorunun mevcutluğu,

5- Toplumda Şamanın özel statüsünün olması vs.

Şunu özellikle kaydedelim ki bu hususiyetler aynı zamanda Şamanlığın ·din olmadığını da ispatlayacak niteliktedir.

Sibirya'nın değişik inanç sisteminde Şamanlık adı ile bilinen uygulama özel bir yer tutmaktadır. Şamanlık Türk boylarının mitolojik inançları bağla­ mında bir yapılanma geçirmiş ve eski ergenliğe geçiş ritlerini kendi kuralları doğrultusunda adapte etmiştir. O halde Şamanlığı, inançları birleştiren ve sentez eden akılcı bir yaklaşım olarak değerlendirmek mantıklı olur.

Şamanlığı, din değil de Kuzey Asya topluluklarının dini duygularını içe­ ren ve öteki alem varlıklarına hükmeden bir tür kült olarak görenler de var­ dır. (Mesela V. Jochelson, V. Bogoras vb.) Bu ikinci grup bilim adamlarının bazıları da (M. Eliade, J. P. Roux, H. Tanyu, O. Turan, İ. Kafesoğlu, S. Buluç vb.), özellikle M. Eliade, Şamanın bütün merasimleri vecd anında geçirdiğini göz önünde bulundurarak, Şamanizmi esrime tekniği olarak adlandırırlar. Tarihi süreç açısından bakıldığında Şamanlığın animizm ve animistik gö­ rüşlerden önceki tasarımları içeren bir yapı sergilediği bilim adamlarınca kay­ dedilmiştir. Özellikle E. Tylor'un animizm konusundaki teorisi, görünen bü-. tün varlıkların ruhu olması inancı bağlamında Şamanlığa daha yatkın gibi gö­ rünmüştür. Tylor'a göre, ruh kavramı rüyalar yolu ile ortaya çıkmış, insanın vücudundan bağımsız olan başka bir ruhunun da var olduğu anlaşılmıştır.6 O halde Şamanlık, din fenomenolojisinin ortaya çıkmasında önemli etken rolü­ nü üstlenmiş bir pratik uygulamaya dayalı eski bilgilerin kendine özgü yorum şeklidir.

 

Şamanın işlevlerinin geniş olması ve bir kısmının dini içerikli olmasından dolayıdır ki Şamanlığı eski Türklerin dini olarak düşünmüşlerdir. Burada Şa­ manın dünya görüşü, Şamanın kozmogonik tasavvurları, özel merasimler, Şa­ man simgeleri, Şaman folkloru, Şamanın toplumdaki statüsü vs. Şamanlığı bir din olarak değerlendirmeye yardımcı olmuştur. Şamanlık, dinle ilgilidir, ancak din değildir; o hekimlikle ilgilidir, ancak hekimlik de değildir; Şaman­ lık güzel sanatlarla, folklorla ilgilidir, ancak bütün noktalarda onlarla ayniyet oluşturmaz. Ayrı ayrı kültür ürünleri ile yakınlık ve benzerlik oluşturan Şa­ manlık, kültürün özel bir birikimi niteliğinde olup, yeni bir olgudur ki, ne dinle, ne folklorla, ne de tıpla bağdaşmaktadır.? Ayrıca Şaman, bütün dini merasimlerin ve dini yaşamın tek icracısı ve yönlendiricisi de değildir.

Şaman, kendine has bir icraata ve bu icraatı gerçekleştirmek için özel tek­ niklere sahip (trans halleri, oyunculuk, illuziyon vs.) olan ve belli merasim­ leri yapan, genellikle kötü ruhlar diye nitelendirilen varlıklara hükmedebilen aracıdır. O, insan psikolojisini iyi bilen, korku ve inamın, saygı ve sevincin kaynağı üzerinde uzman serbestliğiyle davranan bir kişiliğe sahiptir. Din adamlarından (kahin, rahip, keşiş, molla, lama) farklı olarak Şamanlar, esri­ me (extase) tekniğinden istifade ederek ruhlarla samimi bir ilişkiye girerler. Bazı konulara bakılırsa Şamanların, ruhlarla daha çok pazarlık yaptığı söyle­

nebilir.·

R. Wolsh, Şamanları ona benzer diğer insanlardan farklı tutarak şunları yazmıştır: Din adamları da ritüel yaparlar. Otacılar tedavi ederler, ancak on­ lar çok az halde kendilerinden geçebilmektedirler. Medyumlar kendilerini başka bir aleme göçürebilmektedirler, ancak onlar genellikle kozmik seyahat yapmazlar. Tibet Budistleri esrime halinde seyahat edebilseler de bu onların başlıca amacı değildir. Ruhi hastalar da şuurlarının durumunu değiştirebil­ dikleri gibi ruhlarla da karşılaşabilirler, ancak bu istenilmeyen bir kurban du­

rumunda gerçekleşir.s Bu nedenledir ki aynı yazar, Şamanı kozmik seyyah olarak tanımlamış ve Şamanizmde olduğu kadar hiçbir yerde kozmik seyaha­ tin bu kadar önemli rol oynayamadığını vurgulamıştır.9

Günümüzde Şamanlığın bir din olmadığı, ancak dinsel ve toplumsal işlev­ leri olan pratik bir inanca dayalı, toplumsal talebe cevap veren ve dini öğre­ tisi olmayan bir esrime sistemi olduğu saptanmıştır. Bu bağlamda Şamanlar bfreysel faaliyet gösterdikleri için, kahinler gibi dini kültleri gerçekleştiren ve yöneten bir sınıf oluşturmazlar.

 

Belli olan şudur ki Şamanlık, eski Türklerin dini olan Gök Tanrı inancın­ dan çok şey� benimsemiş, adeta bu dinin dış yönünü belirleyen pratik icraat hfiline gelmiştir. Ancak R. Wolsh'un da yazdığı gibi, Şamanlığı belirleyen üç aiamet vardır:

1- Şamanlar kendi istekleri doğrultusunda başka bir şuur durumuna geçe­

bilirler. ·

2- Bu durumda onlar kendilerini başka bir aleme seyahat eder gibi hisse­

derler.

3- Bu seyahatten onlar bilgi ve güç almakla beraber, aynı zamanda kendi soydaşlarına yardım etmek için de yararlanırlar. ıo ·

Şamanlık, din olmadığı için kapalı bir sisteme de tabi tutulamaz. O, top­ lumsal dünya görüşünün bütün katmanlarına yayılmış ve serpilmiş bir olgu­ ya sahiptir. Şamanlık, daha çok bir yaşam tarzı, doğayı algılama biçimi oldu­ ğu içindir ki Türklerin Şamanist dünya görüşünde insan doğadan üstün bir yaratık olarak betimlenmez. İnsanlar da başka canlılar gibi, hatta daha çok, doğada mevcut olan ve görünmez alemi kapsayan ruhların iradesine bağlıdır­ lar. Bu durumda Şamanın faaliyet alanına dahil olan öğeleri, V. Basilov'unıı tespitini göz önünde bulundurarak, şu şekilde sıralayabiliriz:

a- Şaman, bütün işlevlerini yardımcı ruhların aracılığı ile yerine getirmek­

tedir.

b- Kahinlerden ve başka din hadimlerinden farklı olarak Şaman, ruhların seçtiği ve yeniden oluşturduğu kişiliğe sahiptir. c- Şaman, yardımcı ruhlarının aracılığıyla evrende (gökte, yeraltında) se­ yahat edebilir ki buna Şamanın kozmik seyahati denilir.

d- Şaman, ruhlarla esrime halinde (extase) iletişim kurabilir ve bu iletişim

Şamanın isteği ile gerçekleşir.·

İslamiyet'ten önceki kültürün temel taşlarını oluşturan Şamanlık bir sis­ tem gibi Türklerde, özellikle Altay-Sayan ve Sibirya Türklerinde yaygın ol­

muş ve daha çok gelişmiştir. Özellikle Sibirya olarak betimlenen bölgede Türk Şamanlığı ile beraber diğer Şamanlık olguları da mevcut olmuş ve za­ manla bu sistemler arasında güçlü bir etkileşim yaşanmış, dominant unsur- ·

lar milliliğini koruyabilse de bir çok elementler müşterek bir yapı sergilemiş­ tir.

 

Yaygın olan halk inancına göre Şamanlar görevi

a) Ecdat Şamandan,

b) Yer-Su ruhlarından,

c) Gök ruhlarından, d) Kötü ruh olan albıslardan (abaasılardan) ve azalardan alabilirler.

Bütün benzer tarafları ile birlikte az da olsa Altay-Sayan ve Yakut Şaman­ lık öğesi arasında farklılık görülür. Nitekim Altaylı kavimlerden Şorlarda, Ku­ mandinlerde Şamanları, Ülgen tayin eder ki insanları Erlik'in şerinden koru­ sun. Bu )

kut Şaman kaynaklarına göre Şamanlık, baba hattı ile babadan oğla veya de­ deden toruna geçer. Baba hattı ile geçen nesne ölen Şamanın Emeget'inin, Şa­ man olacak adaya geçmesidir.12 Ancak G. Ksenofontov'un derlediği memo­ ratlardan Şamanlığın ana hattı ile geçtiğini de görüyoruz.13 Demek ki, Şaman görevinin kalıtsallığı bağlamında Altay-Sayan ve Yakut Şaman geleneği ara­· sında fark yoktur. Türk Şamanlığının Moğol Şamanları ile de çok benzer olan giyim kuşanılan dikkat çeker. Ayrıca Türk Şamanları Kuzey Amerika Kızılde­ rililerinin Şamanlarına da benzemektedir. Aşağıda verilen üç resimden bunu

açıkça görmek mümkündür:

Türk Şamanlığının canlı olduğu bölgelerin etnografik verilerine dayanarak Şaman seçilmenin genel hatlarıyla üç yolla gerçekleştiğini söylemek müm­ kündür:

1- Soyla geçen Şamanlık görevi. Baba hattı ile olduğu gibi ana hattı ile de geçebilir. Bu durumda aileden birinin veya bir kaçının Şaman olması ve ecc:lat Şamanın kendi soyundan birini Şamanlık görevi için seçmesi söz konusudur.

2- Ecdadı Şaman olmayan birinin ruhlar tarafından Şamanlık görevine se­

çilmesi.

3- İnsanın kendisinin Şamanlık yolunu seçmesi ve Şaman sırlarını öğren­

mek için uzun bir mesafe kat etmesi. 'ı

Doğal olarak Türk kültüründe soyla geçen ve ecdat Şaman ruhunun göre­ ve çağırdığı Şamanlık öğesi daha çok kabul görmüş ve Şaman folklorunda özel bir yer oluşturmuştur. Diğer taraftan Şamanist düşünceye göre soylu Şa­ manlar, en güçlü Şamanlar olarak bilinmektedir. Bu durum Sibirya halkları-• nın Şamanlığında da benzeri şekildedir. Nitekim A. Smolyak'ın da yazdığı gi­ bi14 Nanay ve Ulçi Şamanlarında da Şamanlık, dededen, nineden, dayıdan, haladan, çok az halde ise babadan veya anadan geçmektedir. Diğer Şaman kültürlerinde farklı durumlar söz konusu olabilir. Ancak Türk Şamanlığı söz konusu olduğundan, her üç Şaman olma yolu bir noktada birleşir: Şaman ol­ mak için ruhi depresyonlarla, krizlerle, nöbetlerle izlenen hastalık Şaman ol­ manın genel kodudur.

Şaman, anadan doğma şairdir, bestecidir, şarkıcıdır, müzisyendir, dansöz­ dür, oyuncudur. Olağanüstü tasavvur gücü ile hastaya şiirsel dilin kudretiyle tesir etmeye çalışan insandır, çünkü ruhlar, güzel sözleri severler. Harmani, ritmik kelimeler, Şamanın sanki ruhları efsunlaması gibi değerlendirilir. As­ lında Şamanı coşturan, ritmik şiirler söyleten ruhlardır. Şaman ruhların ağzı ile. konuşan, söyleyen icracıdır. Buna göre de Yakutlar Şamanın okumasına

kuturar, yani "ruhlar tarafından söyletilen" derler. Hatta Şamanlar, davulları­ nın içine topladıkları ruhlarla sohbet de ederler.

Ruhlarla iletişim şarkı ile, dansla, müzikle daha da kolaylaşmış olur. Bu durumda M. Harner'in de yazdığı gibPS Şamanın, iki karakteristik özelliği or­ taya çıkmış olur: 1- Şamanın ruhlarla münasebeti.

2- Gizli olan bir realite ile ilişki. Bu sıradan insanlara kapalı olan bir reali­

te ile ilişkidir.

Şaman mitolojisinde evrenin üçlü bölünmesi ve ruhların hiyerarşik düze­ yi, bu sistemin Gök Tanrı dininden çıktığını ispatlar. Aslında Şamanlık, Gök Tanrı dininin pratik tarafıdır, denilebilir. Şamanlar da bilindiği gibi Gök Tan­ rı kültünün icracısı olmayıp, Gök Tanrıya sunulan kurban merasimlerinde de bulunmazlar. Kadın ve çocukların bu kutsal merasime girmeleri yasaklandığı gibi Şamanların da bu merasime iştiraki yasaklanmıştır. Şamanlıkla Gök Tan­

rı dini ilişkisi özel bir araştırma konusu olup maalesef bugüne kadar bilim

adamlarının dikkatini çekmemiştir.

Diğer dini sistemlerde olduğu gibi, Şamanlı�ta da iç (ezoterik) ve dış (halk için) tarafları görmek mümkündür. Bin yıllar boyunca Şamanlığın fel­ sefi temelleri ve ritüel pratiği usta Şaman tarafından adaya sözlü bir biçimde öğretilmiştir. Ayrıca Şamanların rüyalar ve ruhi haller aracılığı ile bu sanatın gizli sırlarını benimsedikleri de bilinmektedir. Bunun başlıca sebebi, mürek­ kep Şaman gerçeklerinin (bu gerçeklik Şamanlığın çok tabakalı olmasıyla ka­ rakterize edilir) rasyonel izaha uymamasıdır. Gizli bilginin mevcutluğu onun­ la bağdaşır ki Şaman seyahatleri her zaman korkulu ve gözlenilmez olmuştur. Bu nedenle bu tür seyahatler her zaman büyük manevi güç, fiziki sağlık ve ahlaki temizlik talep etmiştir.16

Bu bölümü özetlemek gerekirse, Şamanın sıra dışı bir varlık olduğunu da söylemek lazımdır. Şaman, yaptıklarına inanan, öteki dünya varlıklarına ger­ çekçi bir düzen ve görüntü veren Şamanlık sisteminin temsilcisidir. Toplum, bu gerçekliği böyle veya başka bir şekilde algılamakla Şamanlık olgusuna kat­ kıda bulunur. İşte tedavinin, kerametlerin gerçek gözüyle görülmesi de top­ lumla Şaman arasında gerçeğe dayalı bir ilişkinin, iletişimin mevcut olmasıyla

izah edilir. O halde insanlarla ruhlar arasındaki ilişki bağlamında Şamanın işlevi şöyle görüntüleşir:

Şaman -> alıcı -> taşıyıcı -> uygulayıcı

 

(ruhlar) -> (insanlar) -> (toplum)

 

Telefondan beceremedim ama son satırda demek istenilen şu arkadaşlar alıcı ruhlardır taşıyıcı insanlar uygulayıcı ise toplumdur...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

şamanlık insanlık tarihinin başlangıcından bu yana var olduğu düşünülen bir olgu. Özellikle ilkel insanın ve topluluklarının olmazsa olmaz bir parçasıdır. Eskimolardan Güney Amerika‟ya, Afrika‟dan Asya‟nın her bir köşesine ve Avustralya yerlileri Aborijinlere kadar hâlâ yaşayan ya da izleri görülebilen şamanlık, kendi içinde değişiklikler gösterse de, belki de insanoğlunun en evrensel etkinliği, ritüelidir diyebiliriz.

Ancak dar anlamda şamanizm, tipik olarak Sibirya ve Orta Asya‟ya özgü bir dinsel olgudur. Terimi bile, Rusça aracılığıyla, Tunguzca “şaman” sözcüğünden gelir. Asya‟nın ortalarında ve kuzeyinde konuşulan öteki dillerde buna karşılık olan terimler şöyledir: Yakutça ojun, Moğolca büge ve udagan (karş. Buryatça udayan, Yakutça udoyan : “kadın şaman”), Türkçe- Tatarca kam ( Altayca kam, gam, Moğolca kami, vb.) 

Genel olarak şamanlık, doğayla bir bütün olarak yaşayan ilkel toplumların ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmiş bir ritüeller bütünüdür. Doğanın bir parçası olan insanların her türlü ihtiyaç ve sıkıntılarında, hastalıkta, ölümde, doğumda, gerek bereket için yağmur duasında, gerek avlanmanın başarılı geçmesi için başvurdukları yegane çaredir. şaman, ilkel insanın doğayla ve ruhlarla arasında aracılık eden kişidir. Aynı zamanda şaman; hem doğanın sırlarını bilen bir otacıdır, hem bir büyücüdür, hem de ruhlarla iletişime geçebilen, özel yetilere sahip bir kişidir. Ayrıcai şamanın, basit bir büyücüden ya da otacıdan başkaca özellikleri de vardır: O aynı zamanda bir ruhgüderdir, ayrıca rahip, mistik ve ozan da olabilir

Şamanın bütün diğer görevleri ile beraber esas misyonu, toplumu gizli bilgilerle tanıştırmak ve makro-kozmosla mikro-kozmos arasındaki dengeyi korumaktır. Bunun yanı sıra Şamanın diğer işlevleri de vardır:

1- Hastaları iyileştirmek,

2- Ölen adamın ruhunu öteki dünyaya götürmek,

3- Kısırlığı tedavi etmek,

4- Avın bol olmasını sağlamak,

5- Fal bakarak gelecekten haber vermek,

6- Evi kötü ruhlardan temizlemek,

7- Kurban sunmak (Kurban ritlerinin en önemlisi Bay Ülgen’e ve Erlik Han’a sunulan kurbanlardır.) gibi bazı dinsel törenleri icra etmek.

8- Mevsim ritüellerini düzenlemek,

9- Sığırlara ve atlara zarar veren ruhları kovmak,

10- Kayıp şeylerden haber vermek vs

 

şamanın işlevlerinin geniş olması ve bir kısmının dini içerikli olmasından dolayıdır ki şamanlığı eski Türklerin dini olarak düşünmüşlerdir. Burada şamanın dünya görüşü, şamanın kozmogonik tasavvurları, özel merasimler, şaman simgeleri, şaman folkloru, şamanın toplumdaki statüsü vs. şamanlığı bir din olarak değerlendirmeye yardımcı olmuştur.

şamanlık dinle ilgilidir; ancak din değildir; o hekimlikle ilgilidir, ancak hekimlik de değildir; şamanlık güzel sanatlarla, folklorla ilgilidir, ancak bütün noktalarda onlarla ayniyet oluşturmaz Günümüzde şamanlığın bir din olmadığı, ancak dinsel ve toplumsal işlevleri olan pratik bir inanca dayalı, toplumsal talebe cevap veren ve dini öğretisi olmayan bir esrime sistemi olduğu saptanmıştır. Bu bağlamda şamanlar bireysel faaliyet gösterdikleri için, kahinler gibi dini kültleri gerçekleştiren ve yöneten bir sınıf oluşturmazlar

Kimi araştırmacılar şamanlığı bir tür sara hastalığı sonucu ortaya çıktığını iddia etmişlerdir. Bunun sebebi ise şamanların törenleri sırasında kullandıkları esrime (transa geçme) yöntemini sara hastalarının geçirdikleri krize benzetmeleridir. Ancak günümüz araştırmacılarına göre şamanlık basit bir sara hastalığı olarak nitelendirilemez. Bunun en basit belirtisi ve ayrımı, şamanın istediği zaman transa geçebilme yeteneğidir.

Kimilerine göre, şamanizm şeytansı uygulamaları içeriyordu. Bilimci önyargılar içinde yüzen kimileri ise, şamanların hareketlerini katıksız düzmecilik olarak veya ırksal özelliklere ya da çetin iklim koşullarına bağlı patolojik davranışlar olarak değerlendiriyorlardı. Nitekim, Sibiryalı şamanların törenler ya da tedaviler sırasında sergiledikleri ajitasyonlar ile Kuzey bölgelerinde ağır iklim koşullarında yaşayan toplulukların bazı üyelerinde özellikle Çukçilerde gözlenen ruhsal bozukluk "arktik isteri" arasında benzerlik bulunduğu ileri sürülmüştür "Arktik isteri"nin temel özellikleri olan yoğun ajitasyon, çığlık atma, karşıdaki ne söylerse onu yineleme (echolalie), ışıktan korkma, aynı zamanda, bölge yerlilerinin şamancıl eğilime de atfettikleri belirtilerdir. 

Bu ilk spekülasyonlar, şamanı, üstü kapalıca da olsa, izlerinin delilerde de gözlendiği düşünülen "ilkel düşünce biçimi"nin yetkin bir temsilcisi olarak görüyorlardı; şamanizmin temelinde öncelikle şamanın kişiliğinin yattığını savunan bir dizi sözde ruhbilimci yaklaşımı da beraberlerinde getiriyorlardı. Söz konusu yaklaşımlar, isteri, nevroz, epilepsi gibi dönemin nedenbilimsel [etiolojik] kategorilerine dayanıyorlardı. Bu perspektif 30'lu yıllarda Amerikan kültüralist antropolojisi ardından da etnopsikiyatri tarafından yeniden ele alındı ve geliştirildi. Ancak, gözlemcilerin iyice yanılmasına yol açtı ve kimi kez etnosantrik sapmal temellendirilmemiş ya da yetersiz savların boy göstermesine önayak oldu

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...