Jump to content

Ingeborg Bachmann Şiirleri


KATA

Önerilen Mesajlar

Curriculum Vitae / Ingeborg Bachmann

 

Uzundur gece,

uzundur, ölemeyen

adam için, uzun süre

yalpa vurur çıplak bakışları

sokak lambalarının altında,

içkili soluğuyla körleşen gözleri

ve tırnaklarının altındaki et kırıntılarının

kokuları, uyuşturmaz her zaman, Tanrım,

uzundur gece.

 

Beyazlaşmıyor saçlarım,

çünkü ben, makinelerin rahminden çıktım

sürünerek, çamkatranı pembe bir çizgi

çekmiş alnıma ve saç örgüsüne,

saçlarda karbeyazı boğulmuş. Ama ben,

büyük reis, yürüdüm onçarpıyüzbin

ruhluk kent boyunca ve ayaklarım,

onçarpıyüzbin soğumuş barış çubuğunun sarktığı,

deri kaplı gökyüzünün altında kırkayaklar gibi

kaynaşan ruhlara bastı. Çoğu kez

meleklerin huzurunu istedim kendime,

bir de dostlarımın çaresizlik çığlıklarıyla

dolmuş av bölgelerini.

 

Ayakları ve kanatları iki yana açılmış,

herkesin bildikleriyle havalandı gençliğim,

kirli su birikintilerinin ve yaseminlerin üzerinden

uçularak varıldı, kare köklerinin gizini saklayan gecelere,

şimdi ölümün söylencesi, sanki her saat penceremde,

kurt sütü verin bana ve gırtlağıma benden öncekilerin

kahkahalarını akıtın, eğer safaların üstünde

uyuya kalırsam, ve eğer görürsem utandırıcı bir düşte

düşünmeyi beceremediğimi, ancak yılan biçimi

saçakların püskülleriyle oynayabildiğimi.

 

Annelerimiz de düşlemişlerdi

erkeklerinin geleceğini,

pek etkileyiciydi gördükleri,

her biri devrimci ve yalnızlığına gömülmüş,

ama bahçede, duanın ardından,

yalazlanmış otların üstüne eğildiklerinde,

aşklarının geveze çocuğuyla eleleydiler.

Söyle, benim kederli babacığım, neden

susmuştunuz o zamanlar,

düşünmeyi sürdürecek yerde?

 

Gecelerden birinde yitip gittiğinde insan,

ateş etmeyen bir topun yanında

ve ateş fıskiyelerinin ortasında,

kahredesiye uzundur gece; sarılık olmuş

ayın atığının, safra rengi bir ışığın altında,

iktidar özlemiyle dolu bir düşün ardından

fırtına gibi geçip gitti (engelleyemediğim) kızak,

içinde kürklere bürünmüş tarihle birlikte.

Uyuduğumdan değil: Uyanıktım aslında,

buz iskeletlerinin arasında aradım yolumu,

eve döndüm, kollarıma sarmaşıklar doladım

ve bacaklarıma, güneşin kalıntılarının yardımıyla

yıkıntıları aklaştırdım.

Kutladım büyük bayramları,

ve ancak müjdelendikten sonra,

ekmeği ikiye ayırdım.

 

Büyük izler bırakan bir zamanda,

çabuk gitmelidir insan, bir ışıktan

ötekine ya da bir ülkeden bir başkasına,

gök kuşağının altında, pergelin ucu yürekte,

odak noktası alınan ise, gece.

Alabildiğine açık. Dağlardan

göller, göllerin içinde dağlar görünür,

ve bulutların arasında, çalar

birinin dünyasının çanları.

Kimin dünyası olduğunu öğrenmek ise

bana yasaklanmıştır.

 

Bir Cuma günü oldu

-oruçluydum yaşamım adına,

havadan sanki limon suyu damlamaktaydı

ve kılçıklar saplanmıştı damağıma-

o sırada bir yüzük çıkardım

açılan balığın içinden, doğumumda

gecenin nehrine atılmış ve batmıştı.

Onu geceye geri verdim.

 

Ah, keşke korkmasaydım ölümden!

Bulabilseydim sözcükleri,

(kaçırmasaydım),

dikenler olmasaydı yüreğimde,

(güneşi vurabilseydim),

olmasaydı ağzımda bu susamışlık,

(vahşi suları içmeseydim),

açmasaydım kirpiklerimi,

(sicimi görmeseydim).

 

Gökyüzü mü çekip götürdükleri?

Taşımasaydı eğer yeryüzü beni,

çoktan uzanmış yatıyor olurdum,

çoktan yatardım, gecenin

olmamı istediği yerde,

daha kabartmadan burun deliklerini,

ve ayağını kaldırmadan

yeni darbeler için,

hep peşinde yeni darbelerin.

Hep gece.

Ve gün, hiç yok.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uzundur gece,

uzundur, ölemeyen

adam için, uzun süre

yalpa vurur çıplak bakışları

sokak lambalarının altında,

içkili soluğuyla körleşen gözleri

ve tırnaklarının altındaki et kırıntılarının

kokuları, uyuşturmaz her zaman, Tanrım,

uzundur gece.

 

keşke imzama sığabilse :confused:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

cok guzel degıl mı..sokak lambalarını cok severım..

--------------------

Büyük izler bırakan bir zamanda,

çabuk gitmelidir insan, bir ışıktan

ötekine ya da bir ülkeden bir başkasına,

gök kuşağının altında, pergelin ucu yürekte,

odak noktası alınan ise, gece.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Elbet Anlamı Olabilirdi

 

Elbet anlamı olabilirdi;geçip gitmekteyiz dünyadan

sormamışlar gelirken,çekilmeliyiz şimdi yavaştan

Ama konuşmamıza karşın,birbirimizi anlamadan

ve karşımızdakinin ellerine bir an bile ulaşmadan

 

yıkım bu işte: Çıkamayacağız bu sınavdan

Denemek bile kalkılmaz bir şey altından,

ve bir çarmıh dikilmiş, kendimizi tanıyamadan,

yalnızlığımızda, silinip gidelim diye dünyadan.

--------------------

Gecenin Nal Sesleri Arasında

Gecenin büyük kapısı önündeki kara beygirin nal sesleri arasında,

hâlâ titriyor yüreğim bir zamanlarki gibi ve uzatıyor eyeri uçarcasına,

Diomedes'in ödünç verdiği yular gibi, kıpkırmızı.

Güçlü rüzgâr öncülüğümü yapmakta

karanlık yollarda ikiye bölerek uyuyan

ağaçların kapkara örgüsünü,

öyle ki, ay ışığıyla yıkanan meyveler

korkuyla sırtlara ve kılıçlara atlamaktalar,

ve ben indiriyorum kırbacımı

sırtına, çoktan sönmüş bir yıldızın.

Yalnızca bir kez yavaşlatıyorum adımlarımı, senin nankör dudaklarını

öpmek için, saçların dizginlere dolanmış

bile, ve pabuçların kumlarda sürükleniyor.

 

Hâlâ duymaktayım soluğunu

bir de hançer gibi sapladığın

o sözcüğü.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Karanlık Şeyler Söylüyorum

Orpheus gibi ölümü çalışıyorum

hayatın tellerinde

yeryüzünün güzelliğine karşı

ve göğü yöneten gözlerine

yalnızca karanlık şeylerdir söyleyebildiğim.

Unutma, o sabah

henüz ıslakken çiğden yattığın yer

ve karanfil uyurken yüreğinin üstünde

sen de birdenbire görmüştün

kara ırmağı

yanı başında akıp giden.

Suskunun telleri gerilmiş

kan dalgaları üstüne,

inleyen yüreğini kavradım ben;

gecenin gölge saçlarına

dönüştü saçların,

karanlığın kara kar taneleri

yağdılar yüzüne

Ve ben senin değilim

yakınmadayız ikimiz de.

Fakat Orpheus gibi biliyorum

ölümün yanında hayatı

senin her vakit için kapalı gözlerin

bende bakıyor mavi mavi.

Düş Yürek

Düş yürek zaman ağacından, düşün yapraklar

bir vakitler güneşin kucakladığı

donmuş dallardan

düşün apaçık gözlerden dökülen yaşlar gibi.

Gün boyu uçuşsa da saçlar rüzgârda

yanık alnında yer tanrısının

bastırır yumruk gömleğin altında

Bulutlar ince sırtlarını sana

bir kez daha iğseler de yumuşama;

önemseme Hymettos senin için

bir kez daha doldursa da petekleri.

Azdır çünkü çiftçiye kurakta tek bir sap,

azdır bir yaz bizim yüce soyumuz için.

Ya nedir yüreğinin kanıtladığı?

Dün ile yarın arasında sallanır durur

sessiz ve yaban;

vuruşları

vuruşları

düşüşüdür zamandan.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ada Şarkılarından

 

İnsan ayrılırken

fırlatmalı şapkasını denize,

içinde yaz boyu topladığı

deniz kabukları

ve gitmeli saçları uçuşarak rüzgârda,

kurduğu sofrayı sevgilisine,

devirmeli denize,

bardağında kalan şarabı dökmeli denize,

ekmeğini balıklara vermeli

ve denize bir damla kan katmalı,

bıçağını dalgalara saplamalı

ve salmalı sulara ayakkabılarını,

yürek, çapa ve haç

ve gitmeli saçları uçuşarak rüzgârda!

Döner gelir sonra.

Ne zaman?

Sorma.

SÜRGÜN

Bir ölüyüm ben, dolaşıp duran

artık hiçbir yerde kaydım yok

bilinmiyorum mülki amirin görev yerinde

sayı fazlasıyım altın kentlerde

ve yeşeren taşra yörelerinde.

 

Vazgeçilmişim çoktan

ve hiçbir şeyle anımsanmamışım.

 

Yalnızca rüzgârla ve zamanla ve sesle

 

ben insanlar arasında yaşayamayan

 

Ben Almanca diliyle

çevremde kendime mesken

edindiğim bu bulutla

bütün dillerde sürüklenmekteyim.

 

Nasıl da kararıyor bulut

yağmurun tonları da koyulaşmakta

çok azı yağıyor

 

O zaman bulut ölüyü daha aydınlık bölgelere taşıyor.

ALACAKARANLIKTA

Yine ikimiz, koyuyoruz ellerimizi ateşe,

sen nice zamandır yıllanmış gecenin şarabı aşkına,

ben ise sabahın hiç sıkılmamış pınarı uğruna.

Körük, güvendiğimiz ustasını beklemekte.

 

Keder yaydığında sıcaklığını, geliyor cam ustası.

Gidişi ortalık ışımadan, gelişi çağırmadın sen, hem de

yaşlı, aklaşmış kaşlarımızın alacakaranlığı kadar.

 

Yine kurşun dökmekte göz yaşlarının kazanında,

sana bir kadeh için - kutlamaktır önemli olan yitirilmişi-

bana da isli cam kırıklarım için - ateşe saçılmakta.

Ve sana kadeh kaldırıyorum, gölgeleri çınlatarak.

 

Anlaşılır şimdi kimin çekindiği,

ve kimin sözünü unuttuğu. Sense

ne bilirsin, ne de istersin tanımayı,

kenardan içersin, serindir diye

ve ayık kalırsın, tıpkı eskisi gibi,

üstelik belli ki, kaşların hala çıkmakta!

 

Bana gelince, bilincindeyim yaşadığım

aşk ânının, cam kırıklarım saçılıp ateşe,

yine o eski kurşuna dönüşürken.

Duran benim merminin ardında, hayal gibi,

yalnızca tek gözü açık, hedefinden emin,

ve sıkıyorum onu, sabahın ortasına.

 

BİLMECE

-Hans Werner Henze'ye, Ariosi dönemi için -

 

Hiçbir şey gelmeyecek bundan böyle.

 

bir daha ilkbahar olmayacak.

Herkese kehanetidir bin yıllık takvimlerin.

 

Ama yaz, ve hani derler ya,

"yazdan kalma" diye, onlar da olmayacak-

artık hiçbir şey gelmeyecek.

asla ağlamamalısın,

der bir şarkı.

 

Onun dışında

bir şey

diyen..

kimse yok.

 

İnsansız

 

Bulutlardan yapılma ilençli bir saray,

içinde sürüklendiğimiz...

Belki kaç cennetten geçmişizdir

böyle donuk gözlerle, kim bilir?

Bizler, zaman sürgünleri,

topraklarından kovulmuş, bizler,

yersiz yurtsuz gece uçucuları.

 

Tanrının etrafında da kanat çırpmışızdır belki,

ve ok gibi, köpükler saçarak uçtuğumuzdan, onu

görmeksizin,

ve sürdürdüğümüzden tohum saçmayı, daha

karanlık kuşaklar boyunca sürdürelim diye yaşamayı,

suçlu gibiyizdir şimdi, kim bilir?

 

Kim söyleyebilir belki nice zamanlardır ölmediğimizi?

Sürekli yükselmekte tutunduğumuz bulutlar.

İncelen havada şimdiden felce uğramış ellerimiz,

ya artık sesimiz soluğumuz da kesildiğinde

Son anlarımıza mı kalacak ilençler?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Keder yaydığında sıcaklığını, geliyor cam ustası.

Gidişi ortalık ışımadan, gelişi çağırmadın sen, hem de

yaşlı, aklaşmış kaşlarımızın alacakaranlığı kadar.

 

Yine kurşun dökmekte göz yaşlarının kazanında,

sana bir kadeh için - kutlamaktır önemli olan yitirilmişi-

bana da isli cam kırıklarım için - ateşe saçılmakta.

Ve sana kadeh kaldırıyorum, gölgeleri çınlatarak.

çok güzel paylaşım için saol....:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...