Jump to content

Faernaa

Önerilen Mesajlar

Tanrı'ya inandığımı sanıyorum, akıl ile erişilemeyecek olduğu söylenilen varlığa her nasılsa bir yakınlık duyuyorum, var olduğunu düşündüğüm için korkuyorum. Korktuğum için ise dileklerimi yerine getiremiyorum. Cevap vermeyeceğini biliyorum, ama ondan dilemekten başka çarem kalmıyor. Yapamıyorum.

 

Bu hayata dair hiçbir şeyi arzulamadığıma inanıyordum. Çok yanılıyordum, birbirleriyle çelişen iki şeyi çok arzuluyordum. O kadar arzuluyordum ki, arzularıma aşık olmuştum. Oysaki aşkın kendisi de arzudan ibarettir. Arzuladığım şeyler; hiçbir şekilde çekici gelmeyen bu hayatı çekici kılmak, amacım doğrultusunda ilerlerken sıkılmamaktı. Bir çözüm arıyordum, arzulamayı arzuluyordum. Fakat bir yandan da hiçbir şeyi arzulamadığımı iddia ediyordum. Şöyle bir durum da söz konusuydu, arzulamayı arzularken bir şeyleri arzulamış oluyordum. Çekilmez ve saçma bir döngünün içerisindeydim. Bu döngüde tek gerçek vardı o da; yaşamaktan sıkılmamdı. Bütün bunlarla çelişen bir şeyi daha arzuluyordum; ölüm.

 

Ölümün iradesi vardır, yaşamın ortasında olmasına rağmen hiç kimse istediği zaman ulaşamaz ona. Tam tersi, ölmeyi aklının ucuna getirmediğin zamanlarda ise yakandan tutar ve öpmeye başlar seni. Aileni dağıtan fahişedir ölüm. O öptükçe zevk alırsın, yavaş yavaş salyalarıyla bedenini erittiğini fark etmezsin bile. Ben de ölümün beni eritmesini, elimden tutup bilmediğim alemlere götürmesini diliyordum.

 

İnsanlar eklemlerine ipler bağlamış ve diğer ucunu da bilmedikleri insanlara vermişti. Kendi iradelerine bile sahip olamayan insanlara güvenemiyordum. Dolayısıyla sevemiyordum kimseyi. Onlardan kaçıp, hayallerime sığınıyordum. Bir bebeğin saflığını çalıp, hayallerime aşılıyordum. İnsanlardan kaçtıkça hayallerimi yeniden yaratıyordum. İnsanın pisliğini öğrendikçe hayallerimi arıtıyordum. Hayallerim ise beni her zaman avutuyordu, kolluyordu. Beni olduğumdan daha mutlu ediyordu.

 

Onların gerçek olmadığını anladığımda yıkılmış bir haldeydim. Kapılarına dayanmıştım, çok üzgündüm. Mutluluğun anlamını unutmuştum ve onlara sığınmıştım hatırlatmaları için. Hayallerin de iradeleri vardır, tıpkı ölüm gibi. İkisi de somut değildir fakat oldukça gerçeklerdir. Üzgün olduğumu bildikleri için kapıyı açmadılar bana, hayaller üzgün insan sevmez. Bir kez daha yıkılmıştım, zira tamamen yalnızdım. Umutsuzdum ve bir şeyleri başarmanın anlamsız olduğunu düşünüyordum. Kimin için başaracaksın? Başardıktan sonra ne elde edeceksin? İblis'in vesveseleri susmuyordu. İblis bir şeytandı ve asla susmazdı zaten, yemin etmişti susmamaya. İnsanlara kötülük yapmaları karşılığında evham verirdi, bende onun daim bir müşterisiydim.

 

İblis'ten yardım almaya başladıysam; gerçekten yalnızım demektir.

“Ben ne olmanı istersem, o olacaksın. Çoşkularımla yoğrulmuş bir süs yapacağım seni, en derinimde, canımın çektiği yerde, keyfime göre duracaksın. Kendiliğinden hiçbir şeyin yok senin. Bilinçli olmadığına göre hiç kimse değilsin; sadece diriler arasında bir dirisin.

Qu'est-il frère en toi et ceux qui veulent vivre?”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...