Jump to content

İşte Sultan Abdülaziz'in Kanlı Gömleği


Hedef

Önerilen Mesajlar

Bileklerini keserek intihar ettiği ileri sürülen Sultan Abdülaziz'in kanlı giysilerini ortaya çıkarıldı. 131 yıldır Topkapı Sarayı'nın depolarında saklanan kıyafetler, cinayet iddiasını güçlendiriyor.

 

Sultan Abdülaziz'in ölümünden birkaç gün önce çekilmiş son fotoğrafını gündeme taşıyan Zaman, şimdi de padişahın 'şehadeti'nde üzerinde bulunan kanlı giysileri buldu. 131 yıldır saklanan kıyafetler, Topkapı Sarayı'nın depolarında ortaya çıktı. Giysiler pantolon, hırka, dizlik, gömlek, atkı ve iç kıyafetten oluşuyor. Yanlarında, Sultan'ın bileklerini kestiği iddia edilen bir makas da var. Tanıtıcı etikette, "Abdülaziz'in şehadetinde üzerinde bulunan giysiler" kaydı düşülmüş. Olayın üzerinden bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen elbiseler hâlâ kan kokuyor. Padişahın cenazesini yıkayan imamın, "Hâlâ bileklerinden kanlar süzülüyordu, vücudunda darp izleri vardı." ifadesini doğrularcasına kıyafetler kanlar içinde. Ancak herhangi bir yırtılma yok.

 

http://medya.zaman.com.tr/extentions/haberinfotografi/2007-02-16-abdulaziz-kanli-gomlegi/img/02.jpg

 

http://medya.zaman.com.tr/extentions/haberinfotografi/2007-02-16-abdulaziz-kanli-gomlegi/img/03.jpg

 

186.jpg

 

Resmî tarih, Sultan Abdülaziz'in 30 Mayıs 1876'da tahttan indirildikten dört gün sonra iki bileğini keserek intihar ettiğini yazsa da, tarihçilerin büyük bölümü öldürüldüğü konusunda hemfikir. Giysileri sandıkta saklayan Pertevniyal Valide Sultan da, oğlunun intihar ettiğine hiçbir zaman inanmadı. Hatıratında, Abdülaziz'in Feriye Sarayı'na gizlice sokulan üç pehlivan tarafından öldürüldüğünü söyledi.

 

Pertevniyal Valide Sultan'ın, elbiseleri bugüne ulaşmasını sağlayarak tarihî gerçeklerin ortaya çıkmasını amaçladığı belirtiliyor. Tarihçiler, bir insanın her iki bileğini keserek intihar etmesinin mantıken mümkün olmadığına işaret ediyor.

 

Abdülaziz dönemiyle ilgili çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Vahdettin Engin, padişahın öldürüldüğü kanaatini yineliyor. Serasker Hüseyin Avni Paşa ile meşrutiyet arayışında olan Yeni Osmanlılar'ın bir olup Sultan'ı katlettiğini düşünen Engin, tarihin bu belgeler ışığında yeniden yazılması gerektiğini söylüyor.

 

"Sultan Abdülaziz neden öldürüldü?" sorusunu ise şöyle cevaplıyor:

 

"Abdülaziz'den sonra başa geçen V. Murad, aklî dengesi yerinde olmayan sağlıksız biriydi. Bunu herkes biliyordu. Onun başarısızlığı halinde başa yeniden geçecek ilk isim Abdülaziz olacaktı. Darbeciler bu ihtimali göz önünde bulundurarak padişahı katletti." Tartışmalı tarihî olaylarla ilgili kitaplarıyla tanınan Dr. Erhan Afyoncu, "Sultan Abdülaziz'in öldürüldüğü şüphe edilmeyecek bir gerçektir. Bir bileğini kesen biri diğer bileğini nasıl keser? Bu bir kere akla mantığa ters. Sultan, gerek hapsedildiği sarayda gerekse bu saraya götürülürken ağır hakaretlere uğradı. Sadece o değil, Harem'de yaşayan annesi, ablası da hakaret gördü. O dönemde kimse tahttan indirilse bile padişah ailesine bunu yapmaya cesaret edemezdi. Öldürüldükten sonra padişahın cesedi günlerce karakolda bekletildi. Bu bile çok ağır ve birçok soruyu içinde barındıran bir durum. Zaten padişahın kayınbiraderi Çerkes Hasan, bir süre sonra Hüseyin Avni Paşa'yı öldürüyor. Bu cinayet de bize padişahın intikamını almak için yapıldığını gösteriyor." diye konuştu. Abdülmecid döneminde başlayan yenilik hareketlerini sürdüren Abdülaziz (1830-76), 14 yıl 11 ay 5 gün tahtta kaldı. Mithat Paşa'nın kışkırtmalarıyla üniversite öğrencileri 10 Mayıs 1876'da bir protesto yürüyüşü düzenledi. 30 Mayıs 1876 Salı günü sabaha doğru saray Hüseyin Avni Paşa komutasındaki askerlerce basılmış ve Abdülaziz kansız şekilde tahttan indirilmiştir. Abdülaziz'in tahttan indirildikten 4 gün sonra, hapis hayatı yaşadığı Feriye Sarayı'nda sakalını düzeltmek için istediği söylenen makasla bileklerini keserek intihar ettiği iddia edilse de öldürülmüş olabileceğine dair kanıtlar var.

 

 

Kanlar İçindeki Bu Elbiseler İbret Verici

 

Sultan Abdülaziz'in kanlı kıyafetlerinin Topkapı Sarayı Müzesi'nde saklanıyor olması son derece önemli. Bu her şeyden önce Osmanlı'nın tarihe, atalarının mirasına verdiği önemi gösterir. Müzecilik tarihi açısından da fevkalade önemli bir şey. Kanlar içindeki elbise ibret verici. Kanlı bir elbiseyi atmamış, yakmamış, bugüne kadar aynen korumuşuz. Atalarımızdan kalan Kaşıkçı Elması da, bir kumaş parçası da müzeciler için değerlidir. Sultan Abdülaziz'in ölümüne gelince, intihar etti demek mümkün değil, basbayağı öldürülmüştür. Bu kadar net.

 

 

Sultan Abdulaziz!in Son Fotoğrafı

 

Sultan Abdülaziz'in son fotoğrafı, Osmanlı sultanına reva görülen 'aşağılayıcı' tavrı gözler önüne seriyordu. Saray fotoğrafçılarından Vasilaki Kargopulo tarafından çekilen fotoğrafta (Alttaki resimde görülüyor), padişahın giydiği kıyafetler ve arkasında lâubali şekilde duran sarayın alt görevlileri dikkat çekiyor. Endişeli gözlerle bir sandalye üzerinde oturan Abdülaziz'in arkasında duran iki görevli, sultanın omuzuna dirsek dayamış şekilde poz veriyor. Fotoğraf, Bahattin Öztuncay'ın hazırladığı "Hatıra-i Uhuvvet: Portre Fotoğraflarının Cazibesi 1846-1950" adlı kitapta yayınlanmıştı.

 

187.jpg

 

 

Kaynak

 

 

--------------------

 

 

Olayla İlgili Bir Yorum

 

Padişah'ın Kanlı Gömleği Komitacıların Utanç Tablosu

 

Sultan Abdülaziz'in 130 seneden beri bir sandıkta bekleyen kanlı elbiseleri bize, ölümünün intihar veya katil yoluyla gerçekleşmesinden çok, dört gün önce bir hükümet darbesine uğradığı gerçeğini yeniden hatırlatmalıdır.

 

Siyasetleri beğenilmeyen kişiler, demokratik ülkelerde seçim mağlubiyetlerinden sonra köşelerine çekilip hâtıralarını yazıyor veya o güne kadar hep erteleyip durdukları hayatlarının en zevkli meşgalesiyle uğraşıyorlar; demokratik kültürün henüz tam köklenemediği yerlerde ise günün birinde ortaya çıkıveren kana bulanmış gömlek ve elbiselerle geçmişimizle bir kere daha yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Bu yüzleşmenin sevimsiz yanı, o meşhur "intihar-katil" iddialarının Türkiye'de kendine hâlâ taraftar bulabiliyor olmasıdır. "İntihar etti" görüşünü inatla savunanlar, ne yazık ki, Sultan Abdülaziz'i deviren darbecileri aklamak nâmına komik bir tezi seslendirmiş oluyorlar. İşte bu nokta, darbe komplosundan daha esef verici bir tutum olarak resmî tarih tezlerinde hâlâ durmaktadır.

 

Sultan Abdülaziz, hayatını kendilerine emanet ettiği çevrelerin (Serasker Hüseyin Avni Paşa, Askerî Mektepler Nazırı Süleyman Paşa ve bir kısım askerî talebe komplonun askeri kanadını, ülkemizde hürriyet şehidi diye nam salmış Midhat Paşa ve mütercim Rüştü Paşa ise sivil kesimi teşkil ederler) işbirliği ile saltanattan uzaklaştırılmış ve sağ kalması mahzurlu görülerek, "kaatilleriyle fotoğrafı çekildikten" bir süre sonra öldürülmüştü. Bu hadise neredeyse bir asrı aşkın zaman içinde Jöntürk edebiyatında, İttihat ve Terakki retoriğinde, daha sonra aydınlanmış ve dinamik önderlerin zor yoluyla siyasi iktidarı ele geçirip kullanmaya hakkı olduğunu savunan "devrimci" yazarlarca intihar yorumuyla sunulmuş, katil hadisesini soruşturan Yıldız Mahkemesi ise "Abdülhamid'in kuklası" mevkiinde keyfi bir kurul gibi takdim edilmiştir.

 

Sultan Abdülaziz'in sağ eliyle sol bileğini, daha sonra sol beliyle sağ bileğini makasla keserek intihar etmesi ile (!) inen tarih perdesi, 27 Mayıs 1960'taki darbe ile üzücü benzerlikler gösteriyor. Türk aydınları hâlâ, 27 Mayıs'ın bir darbe mi, yoksa meşruiyetini kaybetmiş zalim bir iktidara karşı şanlı direniş hakkının kullanılması mı olduğu meselesinde kafa karışıklığı içindedir. Hadiselerin cereyan tarzı, o devrin haberleşme araçlarına hakim olan zümreler tarafından çarpıtılarak sunulduğu için en yakın tarihimiz üzerinde bile dışarıdan bakıldığında çok komik görünen tartışmalardan kurtulamıyoruz. Bu zihni sis ve kirlilikte aydınlarımızın büyük vebal sahibi olduğunu hatırlatmaya gerek var mı?

 

Batılı demokrasinin dip köklerinde cinayete veya darbeye uğrayarak canından olan pek çok mağdur ve maktulün kanlı elbiseleri ve trajik hatıraları yatıyor; iki fark var, onlar artık bu gibi hadiseler etrafında kamplaşıp mânâsız tartışmalar yapmıyorlar ve beğenmedikleri siyasetçileri ise sadece emekliliğe mahkum ediyorlar. Ümid ederiz ki Abdülaziz'in kanlı elbiseleri, ülkemizde demokratik kültürün kökleşmesinde hayırhah bir fonksiyonu yerine getirir ve geçmiş-gelecek bütün darbe özlemcilerine ibret olur.

 

A. TURAN ALKAN

16 Şubat 2007, Cuma

 

 

Kaynak

 

 

--------------------

 

 

Bir Başka Yorum

 

Abdülaziz'in Kanlı Gömleği Topkapı Sarayı'nda Sergilenecek

 

Sultan Abdülaziz'in şehadeti sırasında üzerinde bulunan kanlı kıyafetlerin ortaya çıkması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Zaman'ın dün manşetten yayınladığı haber ve fotoğraflar üzerine birçok tarihçi önemli bir olayın üzerindeki sır perdesinin kaldırıldığına dikkat çekti.

 

30 Mayıs 1876'da tahttan indirildikten dört gün sonra iki bileğini keserek intihar ettiği söylenen Sultan Abdülaziz'in kanlar içindeki giysileri o günlerde yaşanan acıyı bir kez daha yüreklerde hissettirdi. Topkapı Sarayı'nın depolarından gün yüzüne çıkarılan gerçek, tarihçilerin 'intihar etmedi, öldürüldü' tezini de belgeledi. Haberden sonra görüşlerini açıklayan sanat tarihçileri ve müzeciler, padişahın kanlı elbiselerinin sergilenmesini isterken, çağrılara Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'tan olumlu cevap geldi.

 

Kıyafetlerin yakın bir zamanda Topkapı Sarayı Müzesi Padişah Elbiseleri Bölümü'nde sergileneceğini açıklayan Bakan Koç, haberi okurken yakın tarihi iyi bildiği için şaşırmadığını söyledi.

 

Tarihçi yazar Yılmaz Öztuna da, "Tarihimizdeki bu vahşeti bilmeyenler öğrensin." sözleriyle kıyafetlerin sergilenmesi fikrine destek verdi. Kanlı elbiselerin o dönemde mahkemeye delil olarak sunulduğunu; ancak o tarihten sonra bir daha kimsenin görmediğini vurgulayan Öztuna, "Sultan Abdülaziz'in öldürüldüğü ortada. Yayınladığınız fotoğrafta görülen, bir İslam halifesine, bir padişaha yapılan muamele alçakça. Bunun başka bir ifadesi yok. Bu elbiseler saklanmasın, teşhir edilsin." dedi.

 

Abdülaziz'e karşı yapılan darbenin devletin mekanizmasını değiştirdiğine de işaret eden Öztuna, 27 Mayıs 1960 ihtilalinin, 1876 darbesi örnek alınarak yapıldığının altını çizdi: "Aynı metotlar kullanıldı. 1960 darbesi 1876'nın taklididir. 1876 darbesi bu tarihten sonra Osmanlı'da ve Cumhuriyet'te yapılan askerî darbelere örnek teşkil etmiştir."

 

Kendisinin yıllarca sarayda çalışmalar yapmasına rağmen bu elbiselerden haberi olmadığını, ancak bulunmasına çok sevindiğini söyleyen sanat tarihçisi Prof. Dr. Nurhan Atasoy, elbiselerin konservasyon açısından bir engel yoksa teşhir edilmesini istedi. Sultan Abdülaziz'in ölümünün hâlâ tartışıldığını belirten Atasoy, "İntihar mı etti, öldürüldü mü? Bu konuda tarihçiler geniş kapsamlı bir çalışma yapabilir. Belki bir sempozyum da olabilir. Bu esnada da bu kıyafetlerin sergilenmesi anlamlı olur." dedi.

 

Padişahın kanlı giysileri için, "Tarihî değeri var. Birinci derecede önemli tarihî obje konumunda hatta." diyen sanat tarihçisi Prof. Dr. Selçuk Mülayim de bunların sergilenmesinden yana. Ancak Mülayim, bu giysileri sergilerken çocuklar için önlem alınmasını da istiyor.

 

Yılların müzecisi Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer de bir konsept dahilinde bu eserin sergilenebileceğini belirtiyor, ancak bu konudaki takdir hakkının müzede olduğunu ifade ediyor: "Ben olsam acele etmem. Tarihin belirsiz konularıyla ilgili objeler her zaman değerlidir, bunların toplum tarafından bilinmesinde de yarar var. Bu elbiselerin Sultan'ın da ruhunu rencide etmeden, geri plan çalışmalarıyla birlikte sergilenmesinde bir sakınca yok!"

 

'27 Mayıs'ta aynısı yapıldı'

 

1960 darbesinin mağduru Başbakan Adnan Menderes'in oğlu Aydın Menderes kanlı gömleği, Abdülaziz'in öldürüldüğünün belgesi olarak nitelendiriyor. Abdülaziz'in tahttan indirilmesinin Osmanlı tarihinin en uğursuz olaylarından biri olduğunu söyleyen Menderes, "Abdülaziz'in darbeyi yapanlar tarafından öldürüldüğü iddia edilmiştir. Doğru olan da budur. Bulunan zati eşyaların söz konusu gerçeği tam olarak ispatlanmasına yeterli olacağını tahmin ediyorum. Söz konusu gömleğin muhafaza edilmiş olması çok önemlidir. Gecikmiş olması ise hepimizin kendi tarihimizle gerektiği kadar ilgilenmediğimizin göstergesi olarak kabul edilmelidir." diyor.

 

"Abdülaziz'in şehit edildiği mahkeme ile de teyit edilmiştir." diyen eski Bakan ve yazar Hasan Celal Güzel de konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: "Bizim tarihimiz meşru iradelere karşı dayatmalarla doludur. Sultan Abdülaziz, kendisi tarafından serasker yapılan Hüseyin Avni Paşa tarafından şehit edilmiştir. Bu konudan en fazla Mithat Paşa sorumludur. Zaman Gazetesi'nin haberi de göstermiştir ki Abdülaziz Han dönemin komitacıları tarafından katledilmiştir. Bu gömlek bunun ispatıdır. Utanmadan Abdülaziz Han'ın intihar ettiğini söylemişlerdir. Kaldı ki II. Abdülhamit tarafından Abdülaziz'i katledenler yargılanmıştır. Bu da göstermiştir ki 27 Mayıs'ta ne yapılmışsa Abdülaziz döneminde de aynısı yapılmıştır."

 

 

188.jpg

Yılmaz Öztuna

Bütün Darbelere Örnek Oldu

Kanlı elbiseler, o dönem mahkemeye delil olarak sunuldu. Bir daha gören olmadı. Bu vahşeti herkes bilmeli. Çünkü darbeler, bu olayın taklididir.

 

 

189.jpg

Adnan Menderes

Onu, Tahttan İndirenler Katletti

Abdülaziz'in durumu tarihin en uğursuz olaylarından biridir. Kanlı kıyafetler, gerçeği ispatlamaya yeter. Ortaya çıkaranları kutluyorum

 

 

190.jpg

H.Celal Güzel

27 Mayıs'ta da Aynısını Yaptılar

1960'ta ne yapılmışsa o zaman da aynısı yapılmıştır. Komitacılar Sultan'ı katletmiştir. Kanlı gömlek bunun ispatıdır. Tarihî vaka ortaya çıkmıştır.

 

 

Kaynak

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar söylenen şey makasla intihar ettiğidir. Ama bunun gerçek olmadığı kanıtlanmaya çalışıyor. Yani sultan makasla kolunu nasıl kesmiş diye hayretlere düşmeyin.Çünkü gerçek değil. Burada kanıtlanmaya çalışılan bir suikast söz konusu.

 

30 Mayıs 1876 Salı günü sabaha doğru saray Hüseyin Avni Paşa komutasındaki askerlerce basılmış ve Abdülaziz kansız şekilde tahttan indirilmiştir. Abdülaziz'in tahttan indirildikten 4 gün sonra, hapis hayatı yaşadığı Feriye Sarayı'nda sakalını düzeltmek için istediği söylenen makasla bileklerini keserek intihar ettiği iddia edilse de öldürülmüş olabileceğine dair kanıtlar var.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çok güzel bi çalışma olmuş.

 

"Abdülaziz'den sonra başa geçen V. Murad, aklî dengesi yerinde olmayan sağlıksız biriydi. Bunu herkes biliyordu. Onun başarısızlığı halinde başa yeniden geçecek ilk isim Abdülaziz olacaktı. Darbeciler bu ihtimali göz önünde bulundurarak padişahı katletti."

 

Vahdettin Engin de çok güzel açıklamış...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...