Jump to content

nevermore

Önerilen Mesajlar

Günümüz Türkiyesinde cincilerin kullandığı yöntemleri belirleyebilmek oldukça kapsamlı bir çalışmayı gerektirmektedir. Gerek bu uygulamaların “gizli” addedilmesi, gerekse kanunen sakıncaları olması sebebiyle bu alanla alakalı doğrudan bir araştırma yapılamamaktadır. Ancak, halkın cin telakkisinin şekillenmesinde güçlü etkileri olan bazı kaynaklara ulaşarak ve bu kaynakların muhtevasını inceleyerek günümüz cincilerinin kullandıkları yöntemleri ve bu yöntemlerin dayanaklarım anlayabiliriz. Nitekim yaptığım gözlemler, cincilerin genelde bu kitapları kullandıklarını göstermiştir. Zaten bu alanda klasik hâline gelen temel eserler,bu ilimlerle uğraşan kişiler için bir başucu kitabıdır.

 

 

Günümüz Türkiyesinde hâli hazırda devam eden büyü-cincilik-büyücülük geleneğini anlamamıza yardım eden bu kaynakları incelediğimizde,Türklerin İslâmı kabulünden sonra, eski dinin din adamlarının,faaliyetlerine dînî kisve giydirmeleri sonucunda oluşan yazılı ve sözlü literatürün etkisini açıkça görmekteyiz. Nitekim Doğu Türkistan muskacıları, mesleklerinin Hz. Fâtıma’ya dayandığını ispatlamak için Risale-iPerîhân’ı yazmışlardır. Yine bu tür eselerden en meşhuru Şemsü’l-Maârifi’l-Kübrâidi. Yazarı XIV. yy.da yaşamış Ahmed b. Ali el-Bûnî olan Arapça eserde 400’e yakın tılsım şekilleri ve binlerce afsun çeşidi bulunmaktadır. Yine Hicri 737’de İbnu’l Hâc et- Tilim sânîel-Magribî taradından yazılan Şumûsu’l-Envârve Künûzu’l-Esrâri’l-Kübrâ isimli eserde sihrin 30 farklı türü sayılmış ve çeşitli sihir-büyü uygulamaları anlatılmıştır. Tabi burada tüm islâmî büyü literatürünü saymak mümkün değildir.

 

 

Ancak özellikle günümüz Türkiyesine oldukça fazla etkisi bulunmuş olan ve çokça kullanılan bazı eserlere değinmek konumuzun amacına hizmet edecektir. Bunların en meşhurlarından biri de şüphesiz Süleyman el-Hüseynî’nin yazdığı Kenzü’l-Havâs Keyfiyet-i Celb ve Teshîr adlı Osmanlıca kitaptır. Ahmed el-Bûnî’nin Şemsü’l-Maârifi’l-Kübrâ’sınınTürkçe’ye çevirisi olan bu kitap, içerisine katılan dualar ve diğer ilâvelerle aslının iki misline çıkarılmıştır. Eserin özellikle bu eklemelerle dua kitabı ve dînî bir kitap olarak hemen hemen bir çok din adamının ve Müslüman ailenin evine girdiğini belirtmek gerekir. Eserde, hırsızı bulmak, kısmeti bağlı kızların kısmetini açmak, uyku bağlamak vb. gayeler için tılsımlardan, afsun ve mühürlerden,bahsedilmekte,ayetlerden, safran, misk ve koyun bağırsağına kadar çeşitli malzemelerin büyü maksadıyla nasıl kullanılabileceği anlatılmaktadır. Bütün bunlar aslında, geçmişten gelen otoritelerinin sarsılmaması,saygınlıklarının kaybolmaması için geçmiş geleneklerle,karşılaşılan yeni geleneklerden alınan büyü-sihir türü uygulamaların karıştırılarak İslâmî bir kisveye büründürülmesinden başka bir şey olmadığı görülecektir.Nitekim ne Kur’an’da ne de hadislerde bu eserlerde tavsiye edilen uygulamalar bulunmaktadır. Aslında İran, Mezopotamya ve Mısır büyü geleneklerinin karışımı olan bu telakki, Anadolu’da eski dinlerin ve Hıristiyanlığın da dâhil olduğu bir kültür kazanında pişmiş ve çeşitlenmiştir. Öyle ki bütün bu gelişmeler sonucunda oluşan kitap ve risalelerde, düşmanın servetini ele geçirmek, öldürmek, birinin gönlünü çalmak,karı-kocanın arasını ayırmak, cinsel gücü artırmak, dili bağlamak, uykuyu bağlamak, ağır hastalıklara düşürmek gibi kara büyülerden, çocuk sahibi olabilmek, kaçanın geri gelmesini sağlamak, hırsızı yakalamak, kayıp eşyayı bulmak, bol ürün almak gibi maksatlarla yapılan ak büyüye; çeşitli temas ve taklit büyülerine, nazar ve tabii afetlerden korunmak için yapılan muska, tılsım, afsunlara kadar çok çeşitli bilgiler bulunmaktadır.

 

Büyü geleneği hâlen Türkiye’nin çeşitli yerlerinde değişik şekillerde daha çok da kötü amaçlarla veya korunma amacıyla devam etmektedir. Tıpkı gelenekte olduğu gibi, karı-koca arasını ayırmak, birini kendine aşık etmek veya birini birinden soğutmak;kayıp eşyayı bulmak veya geri gelmesini sağlamak; cinlerin etkisinden korunmak, vücuduna giren cini çıkartmak, üzerindeki büyüyü bozdurmak, nazardan kurtulmak gibi çok çeşitli hususlarda büyü veya büyüsel uygulamalar yapılmaktadır. Yine içinde tılsımlı yazılar, şekiller, âyetler, dualar bulunan muskalar, yüzükler, ev eşyaları veya elbiseler, şifa maksadıyla,düşmanlık, cin ve benzerlerinden korunmak için muskacılara yazdırılmakta ve taşınmaktadır .Büyünün amacına ve yörelere göre değişen büyü maddelerinden en çok kullanılanları başta muska olmak üzere, saç, elbise parçası, tırnak, iğne, resim, sabun, ip, tesbih, çakı, tahta kaşık, kilit, çakı, düğme, at nalı, kazık, demirci örsü,kurşun, demir, bakır, toprak, yumurta (içi boş), koyun veya inek işkembesi, koyun bağırsağı, horoz kanı, sıpa dili ve bal mumudur. Bu nesnelerin saklandığı, taşındığı yerler veya büyü için konulduğu yerlerse daha çok, kapı eşiği, mezar(yeni mezar), boyun, koltuk altı, cep, yatak altı, yastık altı,ocak arkası, merdiven, çatı, kör kuyu gibi yerlerdir.

 

DEVAM EDECEK

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ülkemizde aslında Cinci hocaları fark şekilde sıralandırabiliriz.

 

1) Gerçek ilim sahibi olan insanlar

2) Şarlatan sapkınlar

 

Gerçek ilim sahibi olan insanlarıda çok farklı şekilde kategorize edebiliriz

1) Görücüler : Direk cinleri görebilen ve görüşebilenler

2) Ara görücüler : Arada engelleri olan ömürleri boyunca hiç cinleri görmeyenlerdir

 

İlim sahibi olan hocalarda el alma mevzusu var biraz usta-çırak hesabı.Usta ölür çırak görevi devralır veya ustanın gözetiminde göreve devam eder

 

Kimileri var olayları sırf tılsım ve okumalarla çözmeye çalışır

Kimileride emrinde ki cinleri hareket ettirir.

Kimileri anne isminden kimileride ter kokusu sinmiş atletten işi öğrenmeye çalışır.

 

Ama genelde pek birbiriyle uyumlu değiller hep birbirleriyle savaş halindeler. benim ilmim senin ilmini döver tarzında. Yada bana öyle geldi

Başımdan geçen şeyleri anlatıyorum

Birine gittim senin sülalende iki şehit var dedi bilmem ne bilmem ne sende nazardan başka hiç birşey yok dedi.Okuma verdi bunu günlük yap dedi

 

Bir diğerine gittim sende büyü var dedi. Beline kuşak bağlamışlar kapınızın eşiğine su dökmüşler dedi.Büyüyü bozarım dedi.

Bozdumu bozmadımı bilemiyorum ama bende bi rahatlama oldu.Normalde yüz rengim biraz kırmızı benim ama ondan sonra rengim açıldı. ( tanıdım biriydi hoca para mevzusu olmadı )

 

Oda kesmedi başka bir hocaya daha gittim.Dedim böyle böyle bende büyü varmış felan bozdum diyor doğruluğu var mı diye

Homurdanmaya başladı değiş bi lisanda konuşmaya başladı.Sus dedi beynini böyle şeylerle sulandırma diye bağırdı.Kaç para istedi dedi büyü bozmak için 500 tl mi istedi dedi bende evet dedim.Bak biz para istemiyoruz biz bu işi ALLAH RIZA için yapıyoruz dedi. Sonra okudu üfledi 5 tane şeker alıp üzerlerine bir takım şeyler yazdı.Sonra bunları Cuma selası okunurken ye dedi. Yemedim orası ayrı bi mevzu :) Ayrıca evden çıkarken minder altına 50 tl ateşledik

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Günümüzde antropoloji ve sosyolojide “halk hekimliği” adı altında yapılan çalışmalarda İslâm öncesi geleneklerle İslâm sonrası geleneklerin ve farklı kültürlerin büyü geleneklerinin nasıl harmanlanarak Anadolu’nun değişik yörelerinde kullanıldığı gözler önüne serilmektedir.

 

Bu araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlar açısından konumuz itibariyle “cincilik” konusunda özellikle şaman kültünün etkileri hissedilmektedir. Nitekim Şamanizm'de devlerin, cinlerin, kötü ruhların hastanın ruhunu alıp götürdüğü inancı vardır. Öyle ki bazı cinler insanların içine girerek onları hasta etmektedir. Bu devrede olağanüstü güçlere sahip olan Şaman, ruhlar ve gizli güçlerle ilişkiye geçerek insanları hastalıklardan kurtarır. Şamanist düşünceye göre gerek yerde, gerek gökte meydana gelen çeşitli tabiat olaylarının nedeni birtakım ruhlar ve tanrılardır. İnanca göre insanları yaratan ve kötü ruhlardan koruyan yer ve su tanrılarıdır.

 

Bunun Anadolu’dan örneklerini vermek gerekirse çokça bilinen özellikle sizlerden yaşlı insanların duyduğu , bildiği bir takım örnekleri paylaşayım ;

 

Hemen burada bir parantez açayım ; sitemizde islami içerik paylaşmak yasak , ancak konunun devamı açısından bir takım bilgi ve uygulamaları da paylaşmak durumundayım ..

Eminim hemen hemen hepiniz bu tür insanlarla bir şekilde tanıştınız ,duydunuz ya da gördünüz .. Bu araştırma kesinlikle yapılan uygulamaların doğruluğunu ya da yanlışlığını savunmuyor aksine bilgi veriyor . Böylece gelen yüzlerce mesaja açılan onlarca konuya da açıklık getirmiş olacağımı düşünüyorum

 

Baş ağrısında ocaklı kadın eline tükürüp, hastanın başını bir süre tuttuktan sonra, "Elim keçe gibi oldu. Ağrı çok. Allah şifalar versin" der (Uşak).

 

Korkan, dili tutulan çocuklar için, akşam namazından sonraya kalmamak şartıyla, kurşun dökülür.

 

Yürümesi geciken çocuk için, Cuma namazından sonra evin yaşlı kadını tarafından merdiven başında,"Yürüyemiyorsun, kösteğini kesiyorum." Sözleri söylenip, bir bıçakla kesme hareketi yapılır. Bu işlem üç kere tekrarlandıktan sonra, "Kösteğini kestim"denilerek, bıçak merdiven başına saplanır ve çocuktan bıçağı alıp vermesi istenir... Hastanın karnına doğru okuyan hoca, daha sonra siyah saplı bir bıçakla dalağı kesiyormuş gibi hareketler yapar.

 

Al basmasını engellemek için, yastığın altına bıçak,iğne, çuvaldız sokulur (Erzurum, Tokat, Sivas,Ordu).

 

Al basmasını engellemek için, loğusaya ocaklı gömleği veya erkek külahı giydirilir (Gaziantep, Erzurum).

 

Albasan loğusanın yanında silah atılır, demirle gürültü yapılır (Erzurum,Manisa)...

 

Kabakulak ocaklı biri tarafından siyah mürekkepli kalemle yazılır, yazının etrafı daireye alınır. (Konya)

 

Kırk basmaması için, loğusa ve çocuğun üzerinde makas, bıçak bulundurulur (Artvin, Eskişehir, Kastamonu).

 

Kırk basmaması için iki loğusa iğne, para değiştirir.

 

Kekeme çocuğa cami kapısı açtırılır (Ankara).

 

Sahibi Mehmet olan kırk evden toplanan parayla alınan bal, Cuma namazından önce kekeme çocuğa yedirilir(K.Maraş).

 

Caminin kilidi kekeme çocuğun diline dokundurulur(İzmir).

 

Yürüyemeyen çocuğun iki baş parmağı bağlanıp,camiden ilk çıkana kestirilir.

 

Sürekli ağlayan çocuğun kafası,caminin dört duvarına değdirilir (Ankara).

 

Çocuk olması için cami kuyusundan su içilir (Çanakkale).

 

Kısır kadın, üç kere devenin altından geçip deveden aldığı tüyü koynunda saklar(Sivas).

 

Düşüğü önlemek için, Cuma günü kadının beline camiden ilk çıkan adama anahtar kilitletilir.

 

Düşüğü engellemek için, kadına muska yazdırılır.

 

“Albasması”nı engellemek için, yatağın etrafı ayetel kürsi duası okunarak bir urganla çevrilir (Eskişehir).

 

Albasan kadının etrafında hoca bir bıçakla dua okuyarak daire çizer (Ankara, Eskişehir, Sinop,Mersin, Tokat)

 

Günümüzde kullanılan sihir, cin çarpması teşhis ve tedavi usullerine göz attığımızda genel olarak 3 ana başlık altında uygulamalar olduğunu görmekteyiz. Bunlar “yıldızlarla tedavi, cinlerle tedavi ve rukye (okuma ve muska anlamında

kullanılmaktadır) türü şeylerle tedavi”yöntemleridir.

 

Burada konumuz itibariyle bir cin çıkarma uygulaması örneği ve cinler vasıtasıyla yapılan birkaç büyü örneğine değinmek yerinde olacaktır.

Kaynaklarda cinler vasıtasıyla büyülenmiş olan bir kişide, normalde aniden ortaya çıkan belirli bir şeyden yakınma (mesela eşini seviyorken aniden hoşlanmama gibi), belli bir ağrıdan yakınma gibi belirtiler görülür .Uykuda dişlerini gıcırdatma, uykusuzluk, kâbuslar, korkunç rüyalar, yine uyurkuda kedi, köpek, deve, yılan, aslan, tilki ve fare gibi hayvanlar görmek; uyurken gülmek, ağlamak, çığlık atmak; uyurken inlemek; uyurken kalkıp şuursuz olarak yürümek;uyurken kendisinin yüksek bir yerden düştüğünü zannetmek de sayılan belirtiler arasındadır.

 

Burada kullanılan cinler en tehlikeli ve güçlü cinlerdir. Yine bu kaynaklara göre vücuduna cin girmiş olan kişi, ya aniden suç işlemeye ve kötülük yapmaya yatkın hâle gelir veya teninin siyah renk aldığı görülür. Bu durum yüzün sadece bir bölümünde de görülebilir. Kişi birtakım halüsinasyonlar görür. Örneğin yüksek bir yerden düştüğünü görür ve aynı anda şiddetli bir korku ve acı hisseder veya uykusunda garip ve anlaşılmaz sözler söyler. Ancak yine de hastada cin olup olmadığını anlamak için hastanın avucuna, sırasıyla okuyanın ağzı, nefesi veya tükürüğü avuç içine değecek şekilde Kur’an’dan İbrahim suresi 42-52, Mü’minûn Suresi 97-118,Felâk Suresi 1-5, Nâs Suresi 1-6 ayetleri okunur. Daha sonra Hastanın avucuna bakması istenir. Eğer hasta avucuna bakamıyorsa avucunun çok kırmızı olduğunu veya avuç içinde haçlar olduğunu görüyorsa, başının ateşi yükselmiş veya başında ani bir şey meydana gelmişse, bu kişi kuşkuya yer bırakmayacak şekilde büyülenmiştir, bedenine cin girmiştir veya her ikisi birden vuku bulmuştur. Yine burada yapılan uygulamanın ne denli yanlı ve uydurma olduğunu aklını kullanabilen tarafsız her insan görebilir

Yapılan tespitin ardından eğer hastada cin varsa çıkarılması için bazı yöntemler uygulanır. Bunlardan en makbul olanı Kur’an’dan ayetler okumak suretiyle yapılandır ki dînî kaynaklarda cevaz verilen budur. netekim islamiyet büyünün varlığını kabul eder ancak yasaklar bundan nemAlanmak ise ayetlere düşer :)Bu tür bir uygulamada ,cini bedenden uzaklaştıracak kişinin takva sahibi olması ve Allah’a güveninin tam olması, O’nun emirlerini yerine getirmesi gereklidir. Neden tüm hocaların görünüş itibariyle dini bütün müslüman olduklarını da bu noktada anlamış oldunuz ..

 

Söz konusu kişi hastanın bedeninde bulunan cin veya şeytanı uzaklaştırmak istediğinde önce abdest alır. Sonra,tedavinin yapılacağı yerde bulunabilecek olan her çeşit resim,heykel vb. şeyler çıkarılır. Eğer hasta kadınsa abdest almalı ve örtünmelidir. Açıkta kalan ayakları da örtülür. Önlem amacıyla hastanın başı üzerine, gözlerinin önüne gelecek şekilde, cinin hastanın gözlerinden çıkarak onu kör etmemesi için bir Mushaf konulur. Hastanın göbeği ve avret yeri üzerinede bir Mushaf konulur. Hastaya, birden fazla cini varsa veya söz konusu cin, Müslüman ve sûfî olduğunu söylüyorsa, sağ ve sol ayaklarını tutması söylenir. Kendisinin Müslüman ve sûfî oluğunu söyleyen cinler, en tehlikeli ve kötü huylu olanlarıdır.Bu türden işlemlerin en kolay olanı, bedende bulunan cinin İslâm’a ilgi duyması ve Allah’a boyun eğerek kendi isteğiyle bedenden çıkmasıdır.

 

Tedavi aşamasında sağ el hastanın alnına konur ve hastanın sağ kulağına; Fâtiha Suresi 1-7, Bakara Suresi 1-5, 254-257, 284-286, Âl-i İmran Suresi1-6, 18-19, Nİsa Suresi 115­121, A’raf Suresi 54-55, Mü’minûn Suresi 115-118, Yasin Suresi 1-12, Sâffât Suresi 1­Mü’min Suresi 1-3, Rahman Suresi 33-44, Haşr Suesi 21-24, Hadîd Suresi 1-6, Cin Suresi 1-3, Zelzele Suresi 1-8, Kâria Suresi 1-10, Hümeze Suresi 1-9, Fil Suresi 1-5, Kureyş Suresi 1-4, Kâfirûn Suresi 1-6, Nasr Suresi 1-3, Mesed Suresi 1-5, İhlâs Suresi 4, Felak Suresi 1-5 ve Nâs Suresi 1-6. ayetlerinin tümü okunur.

 

Okuma esnasında cini konuşmaya davet etmek mümkündür. Eğer cin kuvvetliyse konuşur. Zayıfsa konuşmaz. Cin konuşmayı kabul ederse İslâm’a davet edilir. Cin çıkmak isterse “sol ayağın baş parmağından çık” denir. Daha sonra okuyucu eline bir iğne alır ve onu söz konusu parmağa üç veya dört kez batırır. Cinden hastaya yapmış olduğu zulümden dolayı tövbe edeceğine ilişkin söz alındıktan sonra cinin parmakta iğneyle açılmış olan yaralardan çıkması için izin verilir.

 

 

şimdilik burada kesiyorum Günümüzde cincilerin kullandığı yöntemleri anlamanın ikinci bir yolu dainternet üzerinden müşteri arayan, bir internet sitesi açarakkendilerine “medyum” diyen, ama aslında cincilik yapan bazı“cincilerin” internet sitelerinin incelenmesi olacak ki devamı da bu konu ile ilgili ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Toplumsal gelenekler hariç verilen örnekler hasan Karacadağ filmlerine konu olacak türden : eğer örnek vermek gerekirse hastanın cinli olduğu kuran ayetlerine verdiği tepkiden anlaşılabilir. Cin çıkarma ise , Diyanet kilisenin aksine suya sabuna çok dokunmaz halkı şarlatanlara iten sebeplerden biri halbuki dese sen hocasın al bu Belgen halk buna güvenebilir böyle bir şey varsa ben duymadım, : hastanın sağ kulağına 7 defa ezan , sol kulağına 3 defa kamet okunduktan sonra sağ kulağına fatiha, Felak, ayetel kürsi ve bir takım ayetler ( ayetler bir çok sûreden alınmış olduğu için teşhis edemedim çok fazla ) okunur. Yine bu ayetler iki adet yazılır biri hastanın üzerinde diğeri suya konulur bir miktar zemzem suyu eklenerek 14 gün içilirse cin hastayı terkedip gider.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hasan beyin filmleri de zaten araştırmalar ile sabit uygulamaları örnek alır, konunun başında ve devamında (henüz yazmadığım kısım ) niçin uygulamaların bu denli karmaşık ve kısmen tutarsız olduğunu dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım.

Ciddi anlamda bu çalışmalara gönül vermiş doğu ekolünü kullanan , kültürel ve sosyal bağlamda oldukça bilgili hocalar ? Elbette var , ancak sayıca oldukça az.köşe başında açılan tarot bakılır fal bakılır kafelerinden bir farklı yok benim için. Ne yazık ki buralarda tarot baktıran gnoxis üyesi de bir hayli fazla ☺ . Neyse katılım için de ayrıca teşekkür ederim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Günümüzde cincilerin kullandığı yöntemleri anlamanın ikinci bir yolu da internet üzerinden müşteri arayan, bir internet sitesi açarak kendilerine “medyum” diyen, ama aslında cincilik yapan bazı“cincilerin” internet sitelerinin incelenmesidir.

 

Bu şahısların, ücret tarifesine koydukları başlıklar incelendiğinde, toplumda bu insanların ne gibi faaliyetler icra ettikleri, buralara ne kadar insanın gittiği ve buralara niçin gidildiği gibi veriler elde edilebilir.

 

Bu internet sitelerini incelediğimizde medyum adı altında faaliyet gösteren cincilerin “cin çarpması, aile içi huzur ve muhabbet konuları; eşler arasındaki huzursuzluklar geçimsizlik konuları,kısmeti bağlı olan bayan ve erkekler; büyü, muska, göz, nazar,cin musallatına maruz kalan kişiler, her tür korkusu olanlar,ruhsal ve manevî yönden bunalımda olanlar, irade dışı davranışlarda bulunan kişiler, iş konusunda başarılı olamayanlar, topluma uyum sağlayamayanlar, altını ıslatan gece korkan ya da uyuyamayanlar, eşinden, nişanlısından, sözlüsünden,sevgilisinden, ayrılanlar ya da sorunlu olan kişiler; şansı,rızkı, kısmeti bağlı olan yada işleri yolunda gitmeyen kişiler;bir takım konuları kendi üzerinde saplantı hâline getirenler,sebepsiz yere sıkıntı bunalım ve rahatsızlık duyanlar, kekeme olanlar veya konuşma bozukluğu olanlar, ikditarsızlık sorunu yaşayanlar ve hâlisinasyon” gibi konularla ilgilendiklerini görebiliriz. Hatta bu cincilerin bir kısmı resmî olarak vergi dairelerine ve ticaret odalarına kayıtlı olarak bu işlerini yürütmektedirler.

 

Konuyla alakalı yapılan araştırmalarda falcılar, medyumlar ve cinciler konusunda devlet kurumları arasında bir uyumsuzluk olduğu ortaya çıkmıştır. Örneğin; Maliye Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında böyle bir durum söz konusudur. İçişleri Bakanlığı, falcılığın, üfürükçülüğün yürürlükteki 677 sayılı “Tekke ve Zaviyeler Hakkındaki Kanun” hükmünce yasak olduğunu belirterek bu işlerle uğraşanlar hakkında işlem yaparken, Maliye Bakanlığı onların vergi verip vermediğiyle ilgilenmektedir. Kanunen yasak olmasına rağmen fal bakmak isteyen kişilere defterdarlıklar tarafından vergi levhaları verimekte, fatura basma yetkisi tanımaktadır. Emniyet kaynakları ise, fal bakan kişilerin duvarlarında vergi levhasının olmasının,fatura kesme işleminin yapılmasının müşteriye ‘güven’verdiğini, bu durumun da vatandaşta “bu iş yasal” izlenimi uyandırdığını söylemektedir. Defterdarlık ise fal bakan kişilere vergi levhası düzenlemediklerini, kendilerine başvuran kişilerin “danışma hizmetleri” adı altında beyanda bulunduklarını öne sürüyor. İş yeri açma girişiminde bulunan kişilerin ne iş yaptıklarına çok dikkat etmediklerini ifade eden defterdarlık yetkilileri, bir suç unsuru varsa bunun savcılıklar tarafından takip edilmesi gerektiğini belirtmektedir.

 

İnternette sitesi olan cincilerin, mail yoluyla büyü bozdukları, telefonla kendilerine başvuranların şikâyetlerine çözüm aradıkları da görülmektedir. İnternette adresi olan hemen her medyumun, e-mail,telefon, faks gibi araçlardan yararlandığı görülmektedir Bu yollarla tedavi edilebilmek için, başvuran kişinin “anne adını,kendi adını, doğum tarihini (gün, ay, yıl) ve vesikalık veya boy fotoğrafını” göndermesi istenmektedir .

 

Falcılık ve medyumluk dev bir sektör hâlini almıştır. İstanbul’a Anadolu’dan falcı transferleri yapılıyor. Gizli kapaklı çalışanlar artık kurumsallaştı. Hatta “cinci hocalar” bile internete taşındı.Bazı web sayfaları reyting rekorları kırıyor. Gelişmeleri endişeyle izleyen uzmanlar uyarıyor: “Ümit tacirliği yapan bu kişiler toplumun ruh sağlığını tehdit ediyor”.

 

“Siz bir periyle evlisiniz, 3 çocuğunuz da bu periden; perilerden kurtulmak için bir beyaz, bir siyah tavuğun kanını alıp bunlarla banyo yapacaksınız; martın 20’sinden sonra şirketiniz büyük ciro yapacak, çok para kazanacaksınız; üç vakte kadar eşinle sorunların çıkacak, kötü günler yaşayacaksın; size kaynananız tarafından muska yapılmış, üç katlı bir evin bahçesinde ki ağacın altına gömülmüş. Onu bul, bana getir; sorunların çözülecek.”

 

Bu ve benzeri diyaloglar, müşteri rolündeki polislerle, kendilerini astrolog, medyum ya da danışman olarak tanıtan kişiler arasında yaşandı, geçtiğimiz günlerde. İstanbul Emniyeti’ne bağlı Güvenlik Şube Müdürlüğü’nden sivil ekipler, “çare arayan vatandaş” rolünde ‘umut tacirleri’nin kapısını çaldı,kendilerine sunulan ‘reçete’leri aldı. İlginçtir her şeyi bileceklerini söyleyenler, müşterilerinin polis olduğunu bilemedi ve yakayı ele verdi. Ancak, haklarında kamu davası açılan bu kişiler serbest kaldıkları gün aynı işi yapmaya devam etti.Zira, davanın sonunda alacakları ceza çok komik bir rakam.Yani, bir seans parası.

Dünyada yıllık 200 milyar dolar ciroya sahip “kehânet endüstrisi”bize hiç de yabancı değil. İslâm öncesi inanışların da etkisiyle falcılara, büyücülere inanma eğilimindeki Türkler için “cinci hocalar” her zaman cazip oldu. Kahve falı bakan,muska yazan insanlar hayatımızda yer etti. Ancak, bugün“gelecekten haber vermek” Türkiye’de bir sektöre dönüşmüş durumda. Yasa dışı çalıştıklarından net rakamları bilinmiyor;ama kendini Türkiye’nin resmi ilk medyumu olarak tanıtan Recep Kaplan’a göre sadece Ankara’da para karşılığı fal bakan,büyü yapan ya da muska yazan, astrolog olarak kendini tanıtan bine yakın kişi var.

 

Recep Kaplan’ın bu tespitini emniyet yetkilileri farklı bir yaklaşımla doğruluyor. Operasyonları yürüten üst düzey bir emniyet yetkilisi, son bir yılda İstanbul’un birçok yerinde “cafe”adı altında fal bakılan yerlerin açıldığını söylüyor.Artan talebi gören bazı kesimlerin Ağrı, Tunceli, Elazığ,Giresun gibi yerlerden falcı transfer ettiğini, hatta bir çok kişinin evinde fal baktığını vurgulayarak, “Hayal tacirliği yapıyorlar. İsimleri farklı olabilir. Ama yaptıkları iş ortak.Kanunlarda bu işin caydırıcı bir cezasının olmaması onlara cesaret veriyor; çünkü bugün 150 Euro’ya ‘danışmanlık hizmeti’ verenler bile var” diyor.

 

İstanbul’da Taksim’de, sadece Ayhan Işık Sokak’ta 9 adet “fal cafe”var. Su ya da çay falına bakandan tutun da tarot yöntemiyle gelecek okuyanlara kadar herkesi bulmak mümkün. Emniyetin operasyonuna kadar büyük afişler asan cafeler son günlerde bunları kaldırdı; fakat yine de “hizmet” vermeye devam ediyorlar. Sıra bulmak, falcılardan tahminlerini almak için bir bardak çaya 5, bir fincan kahveye 6 YTL vermek gerekiyor.İşletmeciler “promosyon” amacıyla bu işe girdiklerini, bir nevi “terapi” yaptıklarını söylüyor

 

...Elbette, talep olunca girişimci işletmeciler olayı geliştirip web üzerinden de hizmet veriyor. “Web kamerası” ile kahve falınıza bakılıyor, yorum “online” yapılıyor. evinden cep telefonuyla fal bakanlar da oldukça fazla . Tabii,hesabına 100 YTL yatırıldıktan sonra... kiraladığı evde tarot falı bakan kişiler de “homeoffice” şeklinde çalışanlar.

 

“Siz kimsiniz?” sorusuna “İnsanlara yardımcı olmaya çalışan bir Cinci Hoca’yım” cevabı veren Z. E. da bunlardan biri.İstanbul Avcılar’da bir iş yeri bulunan E, “babasının kendisine el vermesi” ile bu yola girmiş.Havas ilmini, Arapça bilgisini ve fal bakma metotlarını öğrendiğini, hazır programları kullandığını söylüyor.Astroloji ve tarot konusunda kendisini geliştirmiş, ama akademik bir kariyeri yok.

 

“Ben bu işe devam etmek istemiyorum; fakat insanlar rahat bırakmıyor.”diyor. Şu ana kadar 5 bine yakın kişiye yardım ettiğini, cinleri aracılığı ile sorunları çözdüğünü iddia ediyor. açtığı web sayfası şu ana kadar 24 milyon kez ziyaret edilmiş. “Bilinmeyeni ortaya çıkartmak için geliyorlar,biz de yardımcı oluyoruz.” diyor. Kur’an-ı Kerim’in yasakladığı bir işle uğraşmasına rağmen kendisini ‘hoca’olarak tanımlamasının çelişki olup olmadığı konusunda ise“Bilimin varlığını kabul etmediği varlıklar var, onlarla ilgileniyorum. Kur’an’da falın yasak olduğu kesin değil.Geleceği ancak Allah bilir; fakat biz yakın geleceği bilebiliriz.”diyor.

Dâimî müşterileri arasında futbolculardan iş adamlarına kadar herkesimden insanın olduğunu, ama daha çok ilgiyi bayanların gösterdiğini anlatan E, verdiği hizmetin şekline göre 50 ile 500 YTL arasında değişen miktarlarda para alıyor, “yorumlama hizmeti” adı altında fatura kesiyor. Yakın bir zamanda Türkiye’deki medyumları ve astrologları bir dernek çatısı altında toplayacaklarını, tüm dünyada kabul gören saygın bir mesleği icra ettiklerini ve bunun da hak ettiği yeri alması için elinden geleni yapacağını söylüyor.

 

Falcılık yasak, astrolog olalım.

 

Falcılığın kanunla yasak olması sebebiyle şu anda falcı olan herkes kendisine farklı isimler bulmuş. Tarot kartlarıyla yorumlar yapan, müşteri kitlesini “yaşamdan darbe yiyen herkes” olarak tanımlayan biri , yaptığı işi “insanlara pozitif enerji vermek” olarak tanımlıyor. “Ölüm hariç her şeyi gördüğünü”söylenen bir başkası ise Cafe de hizmet veriyor.

 

Fenerbahçe futbol takımının büyüsünü bozduğunu iddia eden bir diğeri ise okunmuş sulara bakarak bilgiler veriyor. En büyük müşterileri ise eşiyle sorunları olan bayanlar. Daimi müşterileri arasında mankenler de var. Fakat emniyetin operasyonundan sonra falcılar kendilerini astrolog olarak tanımlamaya başladı. Eğer astroloji ile ilgili sorun çıkarsa iş yeri açılırken ya da fiş kesilirken “danışma hizmeti” verdiklerini söylüyorlar.

 

.Taşrada “Cinci Hoca” olan kişiler, büyük şehirlerde “medyum”ya da “astrolog” olarak insanların karşısına çıkıyor.Mevcut kanunlara göre fal bakmanın, büyü yapmanın cezası uzun süren mahkemeniz sonuçlanıp suçlu bulunsanız bile komik cezalar oluyor. Dolayısıyla, yasal caydırıcılık yok.

 

Şimdi , zaten bu konular ile bilgi veren bir sitede sanki bu şahısları yeriyormuş gibi görünmek istemem , tüm bu fallar , bedensiz varlıklar ile iletişim ve çok daha fazlası elbette gerçek , ancak bir düşünün bu çalışmaları yapan kişi sayısının bu denli fazla olması sizce normal mi ?

burada verdiğim örnekler tamamen bu işi ticarete dökmüş sizden daha bilgili olmayan kişiler .. Hatta forumda bile bazen benzer mesaj ve yorumlara rastlıyoruz . konun devamını dikkatinizi çekmek için yazdım , malum ucu açık konular sömürülmeye çok müsait ..

DEVAM EDECEK

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Abilerim, ablalarım sizlere bir konu hakkında danışmak istiyorum. Yeri değil biliyorum kusura bakmayın. Benim hocalar ve medyumlarla bir sıkıntım var. Şöyle açıklayayım bir negatif enerji problemi yaşıyordum, çevremin tavsiyesine uyarak bir kaç yere gittim, ancak hiç beklemediğim bir durumla karşılaştım. Gittiğim kişiler benimle aynı ortamda bulunmak istemedi, çok garip ve rahatsız edici tepkiler verdiler, hatta biri resmen kovdu. Sebebinide hiçbiri açıklamadı. Bende kurcalamadım ve daha sonra sorunum kendiliğinden geçti gitti. Ancak merak ediyorum bunun sebebi ne olabilir ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Abilerim, ablalarım sizlere bir konu hakkında danışmak istiyorum. Yeri değil biliyorum kusura bakmayın. Benim hocalar ve medyumlarla bir sıkıntım var. Şöyle açıklayayım bir negatif enerji problemi yaşıyordum, çevremin tavsiyesine uyarak bir kaç yere gittim, ancak hiç beklemediğim bir durumla karşılaştım. Gittiğim kişiler benimle aynı ortamda bulunmak istemedi, çok garip ve rahatsız edici tepkiler verdiler, hatta biri resmen kovdu. Sebebinide hiçbiri açıklamadı. Bende kurcalamadım ve daha sonra sorunum kendiliğinden geçti gitti. Ancak merak ediyorum bunun sebebi ne olabilir ?
Fiyat kızıştırmak istemiştir Aksini söylemek mümkün görünmüyor :D
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Fiyat kızıştırmak istemiştir Aksini söylemek mümkün görünmüyor :D

 

Yok hocam muhabbete giremedik ki :D Ciddi bir şekilde yüzleri değişti "Kusura bakma yardımcı olamayacağım, diyerek gitmemi istediler." Bazıları ise fazla tepki verdi yazdığım gibi.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Enerjimi kontrol edemiyordum, istemdışı negatif olarak yayıyordum. Buda hayatımı olumsuz etkiliyordu. Bununla birlikte anormal sağlık problemleri yaşadım. Daha sonra kendi kendine çözüldü ilginç bir şekilde. Türlü türlü şeyler diyenler oldu yok sana büyü yapılmış, musallat olmuşlar vs. o tarz olaylara ihtimal vermiyorum. Başka bir durum oldu sanırım, bu sözde hoca, medyum arkadaşlar da yardımcı olamadığı için, kafama takıldı danışmak istedim sizlere.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...