Jump to content

sirius

Önerilen Mesajlar

“Sanki damarlarımın içinde hafiften davul çalınıyor gibi bedensel bir his; çok üşüyorum, halsizim ve korkuyorum. Sanki yüksek bir kayanın üzerinde çok kuvvetli ışığa maruz kalmışım gibi. Çok yalnızım…”

"Katıla katıla ağlamak istiyorum ama ağlamak için bir sebebim yok."

http://www.notosoloji.com/wp-content/uploads/2016/02/virginia-5.jpg

Virginia Woolf’tan geriye kalan mektuplarından, günlüklerinden ve anılarından mutlu bir çocukluk dönemi geçirdiğini biliyoruz. İlk gençlik günlerine ve çocukluğuna ait ilk izlenimlerini Hyde Park Gate News adındaki aile gazetesine yazdığı yazılardan öğreniyoruz. Hyde Park Gate News, Virginia’nın yazılarının çoğunluğunda olduğu bir gazete. Evdeki neşeli ve mutlu aile hayatını içten ve esprili üslupla anlatmış.

Ancak bu mutlu aile hayatını dağıtacak dalgalar çok geçmeden gelmişti. 1895 yılında annesinin ateşli romatizmaya bağlı olarak aniden ölmesi Virginia’yı derinden sarsmış. Annesinin ölümünden tam iki yıl sonra çok sevdiği üvey ablası Stella’nın da ölümüyle yıkılan Virginia, kayıplarla geçirdiği bu yıllardan “yedi mutsuz yıl” olarak söz eder. 1904 yılında babası Leslie Stephen’in ölümü Virginia’nın dengesini alt üst etmişti.

Yunanca çalışmaya başlayan Virginia babası gibi kalemiyle kazanmak istiyordu. Babasının yokluğu kendisine edebiyat dünyasının kapılarını sonuna kadar açmıştı. Karşılaştığı acılardan kurtulmanın en iyi yolunun çalışmak olduğuna karar veren Virginia Woolf kendini işine verip sürekli kitap eleştirileri, uzun makale siparişleri aldı. Yayınevinde çalışan Virginia, editörün belirlediği kitaplardan yola çıkarak tanıtımlar ve eleştiriler yazıyordu. Keyifle yaptığı eleştirmenliği asıl büyük başlangıca, roman yazmaya giden yol olarak görüyordu. Annesinin ve ablasının ölümlerini ayrıntılarıyla ve korkunç bir şekilde anımsayan Virginia Woolf, Dışa Yolculukadlı kitabında bu izlenimlerini yansıtmıştır.

Virginia Woolf’un hayatının son dönemlerine denk gelen savaş yıllarıysa hastalığını, psikolojisini tetikleyecek kadar ağırdı. Savaş belirtileri yavaş yavaş hız kazanırken çalıştığı gazetedeki yalan savaş haberleri Virginia Woolf’u boğuyordu. Bir yandan filizlenen savaşı görmezden gelmeye çalışarak kendini işine verip öbür yandan evine çekidüzen vermeye çalışıyordu. Her şeye uzaktan baktığı bu dönemde tek istediği bol bol okuyup yazmak ve sadece kendi istediği insanlarla görüşmekti. Hayatının son zamanlarını doldurmaya çalıştığı bu dönemde kıyıya köşeye aldığı notlarla iç dünyasını yansıtıyor.

Aile arasında “küçük keçi” olarak anılan Virginia Woolf’un intiharının nasıl tetiklendiği şu parçalarda görülüyor:

http://www.notosoloji.com/wp-content/uploads/2016/02/virginia-1.jpg

1

 

Evet, bugün tamamen tükenmenin eşiğine gelene kadar yazdım. Umarım durabilir ve serinlik içinde ve tepelerde yuvarlanabilirim; zihnimin çarklarını serbest bırakabilirim – böyle olması için onlara ne çok yalvarıyorum – onları soğutup, yavaşlatıp tümüyle durdurabilirim. Kendimi soğutmak için yine Flush’ı elime alacağım yemin olsun. 11 Ekim’den bu yana 60.320 kelime yazdım. Herhalde bu bütün kitaplarımın en hızlı gideni.

2

 

Artık tıkanıklık ve bunalmadan sonra depresyon mevsimi gelecek… Dehşet yarın, bu rüzgârlı dinlenme gününden sonra – ah soğuk kuzey rüzgârı geldiğimizden beri her gün şiddetini arttırarak esiyor, ama ne kulağım ne gözüm ne burnum kalmadı: sadece alelacele odadan odaya, çoğu zaman ümitsiz bir halde geçiyorum – bu bir günlük moladan sonra baştan başlamak ve 600 sayfalık işlenmemiş provanın üzerinden geçmek zorunda olduğumu söylemeliyim. Neden, ah neden? Bir daha asla, bir daha asla…

http://www.notosoloji.com/wp-content/uploads/2016/02/virginiawoolf1.jpg

3

 

Keşke şu anda hissettiklerimi yazarak anlatabilsem. Öyle tuhaf ve kötü ki. Kısmen H[ayatın] D[öneminden]. Acaba öyle mi? Sanki damarlarımın içinde hafiften davul çalınıyor gibi bedensel bir his; çok üşüyorum, halsizim ve korkuyorum. Sanki yüksek bir kayanın üzerinde çok kuvvetli ışığa maruz kalmışım gibi. Çok yalnızım… L. Öğle yemeğinde dışarıda. Nessa’nın Quentin’i var, beni istemiyorlar. Hiçbir şeye yaramıyorum. Etrafımda hiç hava yok. Tek bir söz yok. Çok korkunç. Sanki soğuk ve ürkütücü bir şey – bana karşı sesli bir kahkaha – olmak üzere. Ve bunu atlatamayacak kadar güçsüzüm; beni koruyan hiçbir şey yok. Ve bu endişe ve hiçlik etrafımı saran bir boşluk. Katıla katıla ağlamak istiyorum ama ağlamak için bir sebebim yok. Sonra büyük bir huzursuzluk beni sarıyor. Yürüyerek bunu üzerimden atabilirim sanıyorum – uykuya dalana kadar durmadan yürüyerek.

4

 

Yahudiler her yerde, şehir sokaklarında herkesin gözü önünde aranıp bulunuyor, dövülüyor ve aşağılanıyordu. Berlin’in ana caddelerinden birinde Nazi subayları tarafından bir dükkândan sürüklenerek çıkarılan bir Yahudi’nin fotoğrafını gördüm; adamın sünnetli yani Yahudi olduğunu kanıtlamak için pantolonunun düğmelerini yırtarak açılmıştı. Yüzünden şaşkın bir acı ve ümitsizliği anlatan korkunç bir ifade vardı, öyle ki insanlık tarihinin başlangıcından beri insanlar bu ifadeyi işkence edip aşağıladıkları kurbanlarının yüzünde, dikenden taçların altında görmüşlerdir. Bu fotoğrafın daha da korkunç olan tarafı, kaldırımda durarak kurbana gülen saygın görünümlü erkek ve kadınların yüzlerindeki ifadeydi.

http://www.notosoloji.com/wp-content/uploads/2016/02/virginia.png

5

 

Çok yaklaşmışlardı. Ağacın altında yere yattık. Duyduğumuz sese göre, biri sanki tepemizde havayı doğuruyor gibiydi. Dümdüz, yüzükoyun ve ellerimiz başımızın arkasında yere yattık. Dişlerini kapama, dedi L. Sanki sabit bir şeyi biçiyor gibilerdi. Bombalar bahçe evimin pencerelerini zangırdattı. Düşer mi ? diye sordum. Düşerse paramparça oluruz. Sanırım yok olmayı düşündüm – hissizliği, o anda hissizdim. Galiba bir korku. Mabel’ı garaja getirmeli miyiz? Bahçeyi geçmek çok riskli, dedi L. Sonra Newhaven’dan bir tane daha. Etrafımız mırıltı, testere sesi ve vızıltıyla doldu. Bataklıkta bir at kişnedi. Çok bunaltıcı. Gök gürültüsü mü? dedim. Hayır, silahlar, dedi L. , Ringmer’den, Charleston yolundan. Sonra ses yavaş yavaş kesildi. Mutfakta olan Mabel pencerelerin zangırdadığını söyledi. Hava saldırısı hala devam ediyordu: uzaktan geçen uçaklar… 5’ten 7’ye kadar bütün tehlike geçti, dün gece 114 tane düştü.

6

 

Londra’da kalbim dediğim yerimi sızlatan ve gerçekten de lime lime eden şey, arka tarafta, saldırıdan sonra pislik içinde kalan pansiyondaki kir içindeki ihtiyar kadınlardı ve bir tanesine daha hazırlanıyorlardı… Ve sonra hayatımın aşkı, yani Londra şehri –Londra’yı baştan sonra harap olmuş halde görmek – bu da yüreğimi lime lime etti.

7

 

…zaristokrasi konusundaki cehaletimiz, çalışan sınıflar konusundaki cehaletimizle kıyaslandığında bir hiçtir. Her zaman İngiltere ve Fransa’nın büyük aileleri masalarında meşhur insanların oturmasından memnuniyet duymuştur ve bu yüzden Thackeray’ler, Disraeli’ler ve Proust’lar, aristokrat hayatı konusunda bir otorite olarak yazabilecek kadar bu hayatın usul ve düzenini tanımışlardır. Ama maalesef hayat öyle dar sınırlı ki edebi başarı her zaman yükseliştir, hiçbir zaman düşüş değildir ve nadiren, ama daha ideal olanı sosyal merdivende bir yayılmadır. Yükselen romancının başı hiçbir zaman tesisatçı ile karısının dertleri ile ağrımaz. Kitapları vasıtasıyla hiçbir zaman kedinin etini getiren adamla temasa geçmez ya da British Museum’un kapısında kibrit ve ayakkabı bağı satan ihtiyar kadınla mektuplaşmaz.

http://www.notosoloji.com/wp-content/uploads/2016/02/T.S.-Eliot-Virginia-Woolf.jpg

Canım,

Yine delirdiğimden eminim. O korkunç zamanları bir daha yaşayamayacağımızı düşünüyorum. Ve bu sefer iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başlıyorum ve dikkatimi toparlayamıyorum. Bu yüzden en doğru görünen şeyi yapıyorum. Sen bana mümkün olan en büyük mutluluğu verdin. Her bakımdan, elinden gelen her şeyi yaptın. Bu korkunç hastalık gelene kadar, iki insanın bizden daha mutlu olabileceğini zannetmiyorum. Daha fazla mücadele edemeyeceğim. Ve biliyorum ki çalışacaksın. Görüyorsun ki şunu bile doğru düzgün yazamıyorum. Okuyamıyorum. Söylemek istediğim, hayatımdaki bütün mutlulukları sana borçluyum. Sen bana karşı çok sabırlı ve inanılma derecede iyi davrandın. Bunu söylemek istiyorum – herkes de biliyor. Eğer beni kurtarabilecek biri olsaydı bu sen olurdun. Senin kati iyiliğin hariç hiçbir şey kalmadı artık ben de. Hayatını daha fazla mahvetmeye devam edemem.

İki insanın bizden daha mutlu olabileceğini zannetmiyorum.

Virginia Woolf oturma odasında şöminenin üzerine bu mektubu bırakıp saat 11.30 sularında evden koşarak uzaklaştı. Paltosunun cebine iri taşlar dolduran Virginia Woolf kendini Ouse Nehri’ne bıraktı. Virginia Woolf bir zamanlar “hiçbir zaman tasvir edemeyeceği tek tecrübeye” yani ölüme doğru adım attığında henüz 59 yaşındaydı.

• Derya Önel

Kaynaklar:

Quentin Bell, Virginia Woolf “Yaşam Bir Rüyadır, Uyanmak Öldürür” , Everest Yayınları, 2007)

Anthony Curtis, Virginia Woolf Bloomsbury ve Ötesi, İletişim Yayınları, 2012

 

Kaynak: http://www.notosoloji.com/virginia-woolfu-intihara-surukleyen-adimlar/

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...