Jump to content

Önerilen Mesajlar

http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/734775/d18eb036-881f-4605-94c1-53f8617bd97a.jpg

 

Fi, deneyimin içinde kaybolmak yerine korkmadan deneyime sahip olmanın yolculuğudur. içinde bolca bulunan manipülasyon, seks, aldatma ve aldanma hikayeleri belki herkesin dikkatini çekebilir ama gerçeklerden yola çıkarak ulaşılmak istenen yerde sadece farkındalık vardır.

 

 

Fi, güzelliğin lanetlendiği, zekanın yağmalandığı, iyinin kurban edildiği ve kasaba kurnazlığıyla yönetilen bu gezegende, içine doğduğumuz bu kutsal hayatı kutlamak için yazılmıştır. Kendi potansiyelini keşfetme cesareti gösterebilmiş gerçek kişilere, çatlama cesareti gösterebilmiş tohumlara adanmıştır.

 

Bu kitap herkes için yazılmadı.

Farkındalığın ne kadar önemli olduğunu,

hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını,

doğduğumuz andan itibaren olmamız gerekenden uzaklaştırılarak prototip bir toplum yaratığına dönüştürülmek için işkencelere maruz kaldığımızı,

bu insansı hayvanın 'kişi' olabilmek için varlığı adına yapması gereken en önemli şeyin, gündelik yaşamdan koruyarak bireyselliğini keşfetmesi gerektiğini,

kutsal 'merak'ımızın kendi potansiyelimiz dışında her yere yöneltilerek zehirlendiğini,

asıl değerli olanın bizim için önemsizleştirilmeye çalışıldığını fark etmiş ya da fark etmeye hazır herkes için yazıldı, gerisiyse hikaye.

 

Akilah

 

--------------------

 

Yukarıdaki güçlü cümleleri okuduğumda, tam da dile getiremediğim ama hissettiğim, zaman zaman bahsettiğim şeyleri görünce şok oldum açıkçası... Merak içindeyim kitaba karşı. Henüz çok yeni elime geçti. Henüz göz atma fırsatım dahi yeni oldu... Bakalım nasıl çıkacak...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gestalt ekolü psikolojisi ve fi fenomeni çalışmasından etkilenmiş olmalı bu yazar , kitabın adı fi olduğuna göre . Bilişsel süreçler içerisindeki algı ve algısal örgütlenme konularında yoğunlaşmış bir ekol . Bunu yazdıktan sonra vikiye bir baktım ki kadın zaten psikologmuş aynı zamanda (tahmin etmiştim). Kurgudaki acemilik , basitlik bilerek tasarlanmış . Çünkü gestalt der ki ; Bütün psikolojik olaylar koşullar el verdiği ölçüde tam ve basit olma eğilimindedir . Aynı zamanda gestalta göre bütün onu oluşturan parçaların toplamı değil , daha fazlasıdır her zaman . Bu kitapta da bu açıklamaya tekabül edecek özdeyişler bulabilirsiniz . :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kerem Alışık yani "Kerim Kışıla" karakteri, Seda Sayan, Sezen Aksu karakterlerini görmek insanı kitaptan bir nebze soğutuyor. Yani keşke gündemdekileri bire bir kullanmasaydı da daha rahat kafayla okusaydık :) Devlet Opera ve Bale zırtılının Kerem Alışık ile ilgisi olup olmadığını oturup araştırdım kitap yüzünden :rofl:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kerem Alışık yani "Kerim Kışıla" karakteri, Seda Sayan, Sezen Aksu karakterlerini görmek insanı kitaptan bir nebze soğutuyor. Yani keşke gündemdekileri bire bir kullanmasaydı da daha rahat kafayla okusaydık :) Devlet Opera ve Bale zırtılının Kerem Alışık ile ilgisi olup olmadığını oturup araştırdım kitap yüzünden :rofl:

 

Genel kültür gelişimine sayarsın . Öyle bir ekol de var . Psikolojik mi ? sosyolojik mi ? , bilemem artık . :D Lakin hatun sağlammış ( aynı zamanda güzel ), keşfetmeme sebep oldun . Tai chi ilede ilgileniyormuş ki CHİ diye bir kitabıda var . Pi diye bir kitabıda çıkacak .

 

Ha burada zaten yazar olmak istemiyormuş , kitapları konusunda ileri uçta bir beklentisi yok . Yaptığı doktora alanı ile zaten parayı kırar , Kırsında zaten . Ben biryerlerde tanışırım bununla . ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

:) Witch of Rain zaten çi ve pi'yi de önerdi... Bakalım bu bitsin nasıl bir tad bırakacağına bağlı olarak alabilirim diğer kitaplarını da. Gerçi bazı fikirler, düşünceleri görmek hoşuma gitti. Alırım muhtemelen :) Annem bana, ben sana vesile olmuş oldum :p
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dün gece itibariyle kitap bitti... Ama bazı karakterlerin olayları askıda kaldı. Muhtemelen Çi ve Pi ile kurgu devam ediyordur. Kurgu yavan, basit ve çok cezbedici değil. Aşk, seks ve manipulasyon koyunca okunur diye düşünülmüş gibi. Zaten yazar da gerisi hikaye diyerek buna atıfta bulunmuş sanırım. Gerçekçi de değil fazla... Şu Türk dizilerinde herkesin zengin olduğu ortamları nedense sevemiyorum bir türlü. Bunun dışında bazı karakterlerin ağzından verilmiş çok güzel düşünceler var. Bunları da bir ara buraya atarım :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Witch of Rain , Çİ ve Pİ'yi de tavsiye etti demişsin de sen onu biraz yanlış anlamışsın hatun. Bana göre; edebi lezzet açısından seri olarak hezeyan bu kitaplar, üçü de hem de. Ama manevi denge ve manevi analiz açısından kitabın içerisinde %100 olmasa da sağlam noktalar, cümleler, çıkarımlar bulunduğunu mesleğim gereği müşterilerimden öğrendim. Okunmasa da olur olmasa da olur benim fikrimce okunacak çok daha geçerli kitaplar da mevcut bunların yerine.

Sidar sen içerisinde kadın bulunan bir şeyin, kadın hariç hiçbir şeyine ilgi duymuyorsun zaten genellikle. lol Şaşırmadım dostum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kitapta ilgimi çeken bazı düşünceler;

 

Çok yüce bir şeyin gölgesi gibi ama yamuk bir şey... Çok büyük bir gücü indirgeyip kontrol altına alabilmek için, toplum tarafından özellikle yaratılan bir şey... "Sahte Kadın!" Bu şey mide bulandırıcıydı ve etrafta bunlardan binlerce vardı. Kadında var olması gereken her şey, bu mutanta, aşağılanarak yüklenmişti. Bu gezegenin gördüğü en üstün yaratık, nasıl olmuştu da bacağının arasındaki delikle anılan ve o deliği doldurmak için şekilde şekile girmeye razı bir şeye dönüşmüştü. .... Kendi nedensizliği içinde kaybolan birinden daha kötüsü, varoluşunun bir nedeni olduğunu bile fark etmemiş olandı.

 

------------

 

Toplum tarafından yetiştirilen erkek gerçeğini görmüştü net bir şekilde. İhtirassız iktidarsızlar.

 

------------

 

.... deforme olmuş duygusallıklarının yüreklerinde bıraktığı açlığı, sürekli kontrol altında tuttukları mantıklarıyla pansuman ederek hissettikleri acıyı dindirmeye çalışan bir kategoriye aitti.

 

------------

 

Doğruyu bilmek adına deneyimi feda etmek... Bilgi, korkak beyinlerde deneyimi öldüren bir zehir gibi yayılır, eğer sürekli bilgiye dayalı hareket etmeye önem verirsen asla özgürleşemezsin. Özgürleşemezsen, deneyimleyemezsin. Deneyimleyemezsen, değişemezsin. Değişemezsen asla senleşemezsin. Ama bilgi sürekli değişir ve ancak deneyim seni güncelleyebilir.

 

------------

 

Özgürlük fazlaca abartılmış bir yanılsamadan başka bir şey değil aslında. Bir bedenin içinde var olan ve zamana tabi yaşayan bir yaratık nasıl özgür olabileceğini sanır ki?

 

------------

 

Her birimizin farklı konularda en iyi şekilde yapabildiği bir tek şey, aslında kimliğimizin merkezidir. Ve biz bu merkezi keşfetmek yerine seyrettiğimiz filmlerin, okuduğumuz hikayelerin, başarı öykülerinin ya da etrafımızda bize ne yapmamız gerektiğini söyleyenlerin, aldığımız eğitimin etkisiyle kendi merkezimizden uzaklaşıp bize koyulan hedefe yöneliyoruz. Aslında bizim olmayan ama bir şekilde yönlendirildiğimiz bu hedefe ulaşmak için sürekli değişiyoruz kendimizden uzaklaşarak. Bu değişimi de bize ait olmayan deneyimlerle ediniyoruz. Hedefim sadelik. Benleşmek dediniz, ancak deneyimlerinizdeki sadelik sizi benleştirebilir. Yoksa benleşmek yerine başkalaşırsınız.

 

------------

 

İnsanlar kendilerinden o kadar uzaklaşmış ki, buraya neden geldiklerinin bile farkında değiller. Hele bir de ait olmadıkları bir eğitim alsınlar, üniversitede falan... İyice kafa karışıyor. Kendileri olmadıkları için sürekli değişip başka birisi olmaya çalışıyorlar ama hayat hepimizden daha akıllı, başkası olmamıza da izin vermiyor. Sürekli şekil değiştiren yaratıklar haline geliyoruz, ta ki kendimize geri dönene... Ya da ölene kadar.

 

------------

 

Para uğruna asıl olduğumuz kişiyi feda ediyoruz. Bizi sistemin parçası olmazsak açlıktan öleceğimize inandırıyorlar.

 

------------

 

Sürekli bir değişim özdeki kimliği yok eder, kendi farkındalığında olan bir bilinç ise, kimliğini kendi potansiyeli içinde deneyimlemek için var olur. Yani, ancak özde kim olduğunu bilen biri potansiyelini doldurabilir.

 

------------

 

Etrafındakilerin cüceliğini kendi devliği sanan salaklar her yerdeydi.

 

------------

 

Siz neyi hissetmeye karar verirseniz, onu deneyimlersiniz. Evren içinizde var olan tüm isteklere cevap vermek için dizayn edildi. Olayları akışına bırakmayın, sadece isteyin ama neyi istediğinize dikkat edin çünkü yeterince isterseniz, mutlaka sizin olur.

 

------------

 

Her şey çok kaliteli ve güzeldi ama bir eksiklik vardı: samimiyet

 

------------

 

Hiç kimse ama hiç kimse sizin üzerinizde ne hak iddia ederse etsin, size ne vermiş olursa olsun! Bu ilham bile olsa, ki ilham bir insanın diğerine verebileceği en kutsal şeydir! Asla! Ama asla! Kimsenin size kim olduğunuzu söylemesine ya da hatırlatmasına izin vermeyin. Dünya saçmalıklarla doldurulmuş güzel bir yer. Bir sürü saçmalığın arasından kendi gerçekliğinizi bulmak, gerekirse de yaratmak için buradasınız. Şimdi, hiç kimse olmamış olmanın verdiği hafifliği yaşayın, var olun! İleride etrafınızdaki insanlar sizden birisi olmanızı beklediklerini, sanki onlara borcunuz varmış gibi açıkça ifade etmeye başladıklarında, seçiminizi iyi yaptığınızdan emin olun! Kendinizi seçin! Kendiniz olun! Ne pahasına olursa olsun.

 

------------

 

Peki ya psikolojik eksiklik içinde olanlar, onlar nasıl gizliyorlardı eksikliklerini? Hiç sevilmemiş olanlar çok mu seviyorlardı ya da çok seviyormuş gibi mi yapıyorlardı? Kendilerine kızanlar diğerlerini hep af mı ediyorlardı? Kendi güçsüzlükleri içinde var olmaya çalışanlar sürekli gövde gösterisiyle etrafa meydan okuyup saldırıyorlar mıydı?

 

------------

 

Ne kadar istendiği ya da sevildiği hiç umrunda olmayan, sadece kendi istekleri üzerine yoğunlaşan bencil, tek taraflı, sadece alan, hiç vermeyen bir fetihçiydi.

 

------------

 

Bize en çekici gelen şeyler aslında en kontrol edemediklerimizdir.

 

------------

 

Bu gece sadece dinle. Bırak onlar anlatsınlar, sen dinle. Dinlemek en iyi korunmadır, saklanmadır. Bu gece tek ihtiyacın olan şey dinlemek!

 

------------

 

Seçimlerimizi ve tepkilerimizi otomatiğe aldığımızda çökeriz.

 

------------

 

Önemi yok, anlamı var. Sen görmediğin, anlamını bilmediğin bir şeye sahip olmak istiyorsun, farkında bile değilsin.

 

------------

 

Kendimizi göstermek için değil, ifade etmek için, kendimize ait bir şey yaratabilmek için yapıyoruz Duru. Yapmak eğlenceli olduğu için değil, kendi sınırlarımızı zorlamak, dünyaya bizden bir reaksiyon bırakmak için yapıyoruz. En azından, o sahnede ne şekil olduğunu bilen herkes, bu yüzden bir bütünün parçası. Her birimiz bir parçasıyız, hiçbir şeye sahip olmayan ama neye ait olduğunu bilen, aitliğine tabi, bütünü oluşturmak için bir araya gelen parçalar. Ama sen Duru, sen bütünü görmüyorsun bile, senin için sadece sen varsın ve kendini o kadar önemsiyorsun ki bu bütünün içinde değilsen ne kadar anlamsız olabileceğini görmüyorsun. Ait olmak için değil, sahip olmak içins savaşıyorsun, asla sana ait olmayacak bir şeye sahip olmak için.

 

------------

 

Yetenek öyle bir şey ki, eğer onu bir amaca yöneltmezsen kendini kurban etmek zorunda kalabilirsin. İçinde kimseye anlatamadığın bir ıstıraba döner. Her şey, yapabildiğini fark etmenle ve bunu diğerlerine de göstermek istemenle başlar. Sonra bir anda kendi yeteneiğinin kurbanı olur, sadece onu göstermek için ona hizmet ederken bulabilirsin kendini. Sen çok yeteneklisin Duru, ama bir amacın yok...

 

------------

 

Deneyim vardığımız yer değil, gittiğimiz yoldur. Bunu sen de biliyorsun... Yolda yaşadıklarımız, karşımıza çıkan şeyler bize dokunur, zorlar, bozar, rahatlatır ve bizi değiştirir. Eğer yolculuğu yaşayıp ona dikkat edersek ancak o zaman gelişebiliriz. Kendimize gösterdiğimiz özendir bu dikkat, değişirken diğerlerini tatmin edecek, eğlendirecek herhangi bir şeye değil, kendimize dönüşmemizi sağlar.... Hayat bir savaş. Kendin olabilme, kendini bulabilme savaşı! Doğmak yetmiyor, kendini bulmak için savaşmak gerekiyor.

 

------------

 

Güzel gördüğü bir şeye samimiyetle yaklaşır, sevgiyle onu en ince detayına kadar inceler ve zayıf noktasını bulduğu anda kendi üstünlüğünü göstermek için pasif şekilde saldırırdı.

 

------------

 

İyi şeyler tesadüfen olmuyor. Vazgeçmediğin sürece iyi bir şey için şansın var demektir.

 

------------

 

Kader, insan denilen yaratığın ortak bilincinin, buna toplumsal bilinç de diyebilirsin, yarattığı bir gerçekliktir. Her an değişebilir, değiştirilir. Kaderi kontrol edebilmek için yapılması gereken en önemli şey, her bir bireyin bu değişimi etkilemedeki gücünün farkındalığında olması. Yani bireyselliğin gerçek keşfi.

 

------------

 

Toplum dediğin şey, içinde topladığı insanları, kendi var olabilme ihtiyacına göre harekete geçirmek üzere dizayn edilmiş bir sistem. İyilikle falan alakası yok, hayatta kalmak için bir araya gelmiş ve gerektiğinde en zayıfı kurban etmek üzere bir sistem kurmuş tepedeki insanlardan başka bir şey değil........ Kurallar koyup sınırlar çizip kendi varlığını korumak üzere geri kalan her şeyi yok etmeye hazır, korkusuz görünen ama aslında korkuyu su gibi içen, korkuyla beslenen bir avuç bakteriyiz biz."

 

------------

 

Bizim hiçbir şeye izin vermeye falan yetkimiz yok. Yaratmak ya da engellemek için değil, deneyimlemek için burdayız. Eğer doğanın içinde, teknolojimizi doğallıkla birleştirebiliyor olsaydık belki de çocuk felci diye bir hastalık bile olmayacaktı. Günümüzdeki hastalıklar deforme edilmiş doğanın sonuçları ya da biyolojik olarak geliştirilmiş insan yapımı denemeler. Yani doğal değiller.......... Doğa zayıfı koruyan bir sistem değil, gelişmeye sonuç veren bir sistemle oluşturulmuş. Doğanın sistemi, gelişime kapalı olanın elenerek ortamın gelişime açık olana hazırlanmasıyla işler.

 

------------

 

Ve kendisini bir yaratıcıyla aynı kefeye koyabilecek kadar kafayı yemiş bir insanlık ve toplum adını verdikleri bu iğrenç sistem bireylere ne olmaları gerektiğini, nasıl olmaları gerektiğini, ne zaman olmaları gerektiğini söylemeye, diretmeye devam ettiği sürece toplumun parçası olan herkes, kendi özlerinin keşfinden uzak yaşayıp ölmeye mahkumlar. Toplum konforlu bir hapishane, dışarıdaki korkunç dünyadan saklandığını sana hissettiren, ancak senin enerjinle var olabilen bu yüzden de daima senin enerjine, çalışmana dolayısıyla köleliğine ihtiyacı olan bir hapishane. Sense kendini mutlu zanneden, daha kim olduğunu bir gün bile deneyimleyememiş bir mahkumsun........ Uzun lafın kısası evin, araban, bir sürü çocuğun, bankada bir sürü paran oluyor belki ama kendi kimliğini keşfetmekten çok uzakta yitip gidiyorsun. O ölen çocuklar var ya, işte onlar senin gibilerin motivasyonu Aysun. Sistem seni omurgandan onlar sayesinde yakalıyor, senin gibi milyonlarcasını. Seyrettiğiniz, dinlediğiniz haberlerdeki o acıklı ölüm, açlık hikayeleri sizi daha fazla çalışmaya motive ediyor. İçinizi acıtan her şey içinizi acıtabilsin diye yaratıldı. O çocuklar sadece içinizi acıtabilmek için, sizi korkuyla kontrol edebilmek için sistemi oluşturanlar tarafından yaratılmış ürünler..... Senden burada olma nedenini alıp yaradılışını nedensiz bir boşlukmuş gibi bırakırken, sen sana faydası olduğuna inanırılmış bir şekilde ona sadakatle bağlısın. Karın tokluğuna yaşayan, her an kendi gerçeğine ihanet eden bir mahkumsun!

 

------------

 

Mutluluk dediğin şey, nasıl mutlu olunması gerektiğiyle ilgili kafana yüklenmiş bir düşünce, aslında gerçek değil. Bir şey istersin, mutluluğunun ona bağlı olduğunu sanırsın, elde edersin, senin olur, sıkılırsın ve kurtulmak istersin. Kurtulduğunda mutlu olacağına inanırsın. Kurtulursun, başka bir şeyi istemeye geçersin. Yine istersin, yine elde edersin, yine sıkılırsın, yine kurtulmak istersin. Bu mutluluk değil, bu tüketmek. Mutluluk bir illüzyondan başka bir şey değil, sadece bir an. Yaşanmış bir anı sürekli yaşama isteği...

 

------------

 

Dış dünyaya verdiğimiz her tepkimiz, pozitif ya da negatif olsun, bilinçaltımızdan geliyor. Bilinçaltımızsa hiç hatırlamasak da, hayatımızın ilk yıllarında edindiğimiz deneyimlerden oluşuyor. Aslında hepimizin içinde bir hayvan var, korktuğu zaman bizi yönlendiren, sinirlendiğinde rasyonel düşüncenin önüne geçebilen, kontrol edilmezse çok tehlikeli olabilen ama özünde bize güç veren ve bilinçaltımıza sahip bir hayvan bu. Bunun kocaman bir fil olduğunu düşünelim. Güçlü, dev, asla unutmayan, hatta kinci.... Bu filin tek amacıysa hayatta kalmak. Hayatta kalma dürtümüz bu filden geliyor. Peki hayatımızın geri kalan yıllarında öğrendiklerimiz, edindiğimiz deneyimler nerede toplanıyor? Bilincimizde. Karar vermenin süreci verdiğimiz kararın analizi, karşımıza çıkan opsiyonlar üzerinde hangisinin bizim için daha tatmin edici olduğunu seçebilmek... Hepsi bilincimiz tarafından rasyonel bir düşünceyle şekillendiriliyor. Bilincimizin bu dev fili yöneten minik bir insan olduğunu düşünelim. Fil gücünde bilinçaltımız ve insan zekasında bilincimiz... Biz buyuz. Peki, sizce bir insan güç kullanarak üzerinde oturduğu fili yönetebilir mi? Tabii ki hayır. Aynı bilincimizin bilinçaltımızı baskılasa da yönetemeyeceği gibi......... Maalesef fili eğitmek yerine öldüren insanlarız biz, kendi gücümüzü hadım ederek idrakimizi de eziyoruz... İdraksiz bir güç ya da güçsüz bir idrak. Daha kötüsü olabilir mi?

 

------------

 

Bir şeyin yitip gitmesine izin vermezseniz asla doğum gerçekleşmez. Bir açıdan bakıldığında, filiz tohumun ölümüdür. Bir tohum çatlar, deforme olur, kendisi olmaktan çıkar. Yani ölür ve filiz çıkar ortaya.... Tohum gibi, içinde bir ağacın potansiyelini barındıranlar ama asla çatlama cesaretini gösteremeyip filizlenemeyenler, çatlayıp filiz gibi yeşerenler ama fidan olamayıp kuruyanlar, fidan gibi büyüyenler ama meyve veremeyenler, meyve verip ağaç olanlar ama meyvesinde tohum olmayanlar ve süper insan, yani tohumluktan meyve veren bir ağacın yeni meyvesindeki tohum olabilmeye kadar gidebilenler. İnsanın yüceliği ve acizliği arasındaki ince çizgiyi gördüm. Bize güç veren şey aynı zamanda en büyük acizliğimiz de olabilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...