Jump to content

Ezilenler - Dostoyevski


paranormalfikir

Önerilen Mesajlar

Dostoyevski.jpg

 

Hayatta ezilenlerin sadece işcilerin olmadığını, aşk acısı çekenlerin de birer ezilen olduğunu anlatan bir kitap. Usta kalem Fyodor Dostoyevski; bizlere aşkın iç dünyamızda nasıl yankılandığını, bizlere neler yaptırdığını, mantığımızı nasıl saf dışı bıraktığını ve onun uğruna insanın neler yapabildiğini anlatıyor. İnsanın aşk uğruna sadece kendisine değil, çevresine de nasıl zararlar verebileceğini anlatıyor. Yine iç dünyamızın derinliklerine inerken, sanki yıllar önce bir insan bizi izlemiş ve hakkımızda yorumlar yapıp, çıkarımlarda bulunmuş diyor insan. İnsan "Acaba yaşanmış bir öykü mü bu?" sorusunu sormaktan alamıyor kendini.

Evet, "Ezilenler", zıtlıkların uyumu, Romantizm’le Realizm’in bir potada eritildiği bir roman. Teori ve pratiğin çok farklı kavramlar olduğunu gözler önüne seren canlı bir örnek. "Ezilenler"i okurken, bir yandan gözleriniz yaşaracak, diğer yandan hayatın acı gerçekleriyle yüzleşeceksiniz. "Ezilenler", her insanın ayrı bir dünya olduğunu gözler önüne seren bir şaheser, sayfaları heyecanla çevireceğiniz bir klasik.

 

Dostoyevski'nin en başarılı eserlerinden biri olan Ezilenler'de, yazar diğer romanlarında da yaptığı gibi ruh çözümlemelerine sıkça yer vermiş, okurun karakterlerin psikolojisine bürünmesini sağlamıştır. Roman, toplumda hep aşağılanan ve hor görülen insanların, nüfuzlu kimselerin bencilce hesapları arasında ezilişini ve sarsılışını işler. Dostoyevski, seçtiği sıradan ama olağanüstü yaşantıları ile bizi şaşırtan karakterleri ile okuru ürpertiyle karışık bir merağın içinde bırakmıştır. Yazar ustaca kurgusu, okuyucuyu sıkmayan anlatımı ile "Ezilenler"i en başarılı romanlarından biri olarak edebiyat dünyasına kazandırmıştır. 1861 yılında ilk baskısı yapılmıştır.

 

(Alıntıdır.)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

...Birdenbire yüzüme bakıp kızardı, gözlerini yere indirdi. Getirdiği bu teklifinden dolayı utanmıştı sanki. Sonra bana doğru bir iki adım atarak birdenbire beni kollarıyla sardı, yüzünü göğsüme sımsıkı bastırdı. Şaşkınlıkla ona bakıyordum.

 

- Sizi çok seviyorum... Gururlu değilim, dedi. Dün, bana gururlusun demiştiniz. Değilim... Öyle değilim... Sizi seviyorum. Çünkü beni yalnız siz seviyorsunuz.

 

Gözyaşlarıyla boğuluyordu. Bir an sonra dünkü gibi hıçkırıklarla sarsılmaya başladı. Düz çökmüş, ellerimi, ayaklarımı öpüyordu.

 

- Beni seviyorsunuz... Yalnız siz!.. Yalnız siz seviyorsunuz beni... diye tekrarlıyordu.

 

Bunca zamandır bastırmaya çalıştığı duygular sel halinde ansızın boşalıvermişti. Utangaçlığı ağır basarak bu zamana kadar kendini tutmayı başaran kalbini bütün açıklığıyla görüyordum. İçini boşaltmak ihtiyacına rağmen kendini tutmuş, sonuna kadar dayanmıştı. Sonra bütün varlığını koruyamayacağı bir hamleye kaptırarak susadığı sevgiye, özveriye, yufka yürekliliğe, ağlama ihtiyacına bırakıvermişti...

 

Bir histeri krizi başlayıncaya kadar hıçkırdı. Dizlerimi saran kollarını güçlükle çözebildim, yerden kaldırarak sedire yatırdım. Daha uzun zaman, benden utanıyormuş gibi, yüzünü yastığa gömerek hıçkırdı durdu. Küçücük eliyle sımsıkı kavradığı elimi kalbine bastırıyordu.

 

Yavaş yavaş sakinleştiği halde hâlâ yüzünü bana çevirmemişti. Kaçamak bir iki bakışla beni süzdü. Gözlerinin içi tatlı, ürkek, çekingen bir hisle doluydu. Sonunda kızardı, gülümsedi...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...