Sürüngenleşme Paradigması

Paradigmanın felsefe konseptindeki kısaca tanımı o çağa ait değerler dizisidir. Sürüngenleşme ise insandaki alt beyin yani sürüngen(reptilian) beynin aktivitesinin diğer kısımlara göre (insan ve maymun beyni) daha baskın hale gelmesi hatta neredeyse tüm davranışlar üzerindeki tek etkin hüküm haline gelmesidir.

Sürüngen beyin, insanın antik çağlardan beri hiç değişmeyen, - maymun ve insan kısımlarının aksine- gelişmeyen ve aynı sabit programlamayla benliğin gerisinde bir nöbetçi gibi bekleyen ilkel dürtüleri yönetir. Basitçe savaşmak, öldürmek, yemek-içmek, üremek gibi organizmanın DNA'sında yüklü olan hayatta kalma güdüsünün gereklerini yerine getiren dürtüleri kontrol eder. Dikkat edilirse bunu sürüngen beynin kendisi refleksif olarak yapar. Yani kişinin herhangi bir tehlike anında kaçarken ya da gerilimle savaşmak için atılırken, açken yemek bulmak için uğraşırken ya da üreme aktivitesinde çok fazla düşünmeye,analize,duygulara ya da duyarlılığa yer yoktur.

Sürüngen beynin programlamasının temelinde düşünmeden mekanik itkilerle hareket etmektir ki insanlığın güdüldüğü reptilianlık formu tam da buna dayanır.

Burada reptilianlık derken o meşhur komplo teorilerinden bahsetmiyorum, onlar doğru veya yanlış önemli değil zaten insanlığın takım elbise içindeki antik çağların üreyen katillerine dönüşme süreci bu kadar hızlıyken pullu kertenkelelerin Area 51'den gizlice dünyayı yönetmesine gerek bile yok. Çünkü insanlık denen asla başarıya ulaşamayacak olan acınası organizma zaten zamanında evrilmek için muz yemeyi bırakan o lanetli maymundan gelinen onca yolu kendi asla düzelmeyecek entropik varoluşuyla sürüngenleşmeye indirgeyerek gerisin geri katetmeye hazır ve bunu da son sürat yapıyor zaten.

Peki bu sürüngenleşmeyi etkileyen faktörler nedir?

Her şeyden önce şirketleşme, sanayileşme, ticari rekabet ve reklamlarla yaratılan sömürü düzeninde ay sonunu zor getiren yığınların daha da artması ve yüzde birlik zenginlerin daha da yağlanmasıyla açığa çıkan vahşi sürü güdüsü. Ki bu da sürüngen güdülerin tavan yapması demek.

Bu yönden bakınca sürüngenleşmeden nasibini alanların sadece orta veya düşük gelirliler olduğu sanılıyor ama iş öyle değil. Reptilianlık güdülerinin kendinden başka herkesi bir köle gibi zincirlemesini isteyen büyük şirket patronları, gelir-cinsiyet vb. hiçbir ayrım gözetmeden modern kölelik çağının tümünü etkisi altına almasını sağlayacak organize bir sürüngenleşme paradigması geliştirmiştir.

Buna göre üniversite okuyabilecek seviyedeki insanlar dahi hayata tamamen rekabet gözüyle bakmakta, çıkınca bir an önce meşhur büyük şirketlere girip arkasını kurtarabilmek ve bunun için rakiplerini elemek uğruna kravatlı tiranların popolarını yalamaktadır. Bütün bunlar bir yandan sözde bilim yuvası denen üniversitelere gelen şirket temsilcilerinin kendi beton sütunlu sömürü hapishanelerinin nasıl da görkemli şirketler olduğunu anlatarak budala zihinli heyecanlı ilkel psişeli üniversite gençliğinin kibirini pompalayarak yapmaktadırlar. Böylece yetişen yeni nesil gerek okuyan gerek okumayan- ki okumayan sokak serserilerini kendi işleri uğruna beyinleri durmuş bir hamal haline getirmek çok daha kolaydır.- olsun farklı farklı yöntemlerle sorgulama yeteneklerini madde-para-cinsellik-ışıklı reklamlar- şirketleşme- rekabet-ezme-yükselme- acımasızlık gibi çağa özgü tutulan ilkel kavramları aşılayarak yok etmektedir.

Böylece çağın küçüğünden büyüğüne tüm kesiminden insanlar ya ayın sonunu nasıl getireceğini düşünmekten en basit hayvandan farklı melekelerini geliştirememekte, az biraz analitik yapısı olma iddiasında olan eğitimlileri ise aldıkları eğitimle kendini üstün görme-hayatta kalmak için ezme güdüsüyle yine kendi sürüngen kölelerinden biri haline getirmektedirler.

Bunun dışında sürekli medyada pompalanan cinsellik,marka,ışıltılı geziler ve çarpık gülümsemeli insanların oynadığı reklamlarla bilinçaltına yapılan açık saldırılarla sürüngen beynin aktivitesi olağanüstü ölçüde arttırılmaktadır. Bence bu meşhur reptilian istilası gibi teoriler uzaydan yabancı bir istila yerine bizzat şu insan adı altındaki bilinçsiz kozmik felaketin tamamen sürüngene dönüşüp dünyayı zaten olduğundan daha kötü hale sokmasıyla olacaktır. Hayvandan beter hale dönüştükten sonra zirve yapan bu kölelik çağını ise kapalı kapılar ardındaki şirket patronları ipleri rahatça oynatarak yönetecektir.

- Heretik

İnsanlar hayatlarından memnun görünüyor. Az kişi değişmek için bir şeyler yapıyor -bireysel manada. Rekabet ve ego toplumsal bilincin iki güçlü unsuru. Az kişi sıradan olmak istiyor. Herkes gelişmeye, büyümeye, yaptığı işte en iyi olmaya çalışıyor. Az kişi kendini seviyor.

İnsanlar artık dışarıdan içeriye doğru yaşıyor. Yani birbirlerinden duygu dileniyorlar. Kendilerini özel hissetmek için, mutlu edilmek için birbirlerinin ağzının içine bakıyorlar. Halbuki mutluluk realitenin sonucu değildir, tam tersidir.

Sürüngen beyin insanın en büyük düşmanı olan kendisini temsil ediyor. Bugün olduğumuz kişi olduğumuz için toplumu suçlamak, aileyi suçlamak, kurban rolüne bürünmek, yoksunluğu onurlandırmak, parasal sistemi suçlamak, insan doğası işte deyip geçiştirmek her konuda yaptığımız gibi sorumluluktan kaçmaktır ve ahmaklığı onurlandırmaktır. İnsan kendi hayatının iplerini tamamen eline almalı. Suçlama ve yoksunluk düşünceleri sürüngen beyni onurlandırmaktır. Bilincin içinde kavranabilen her şey bilinçten küçüktür. İnsan en büyüktür.

İsa dedi ki, "Eğer size yol gösterenler 'Bakın, tanrının krallığı gökyüzünde' derlerse, o zaman gökyüzündeki kuşlar sizden önce olacaktır. Eğer onlar size bu krallığın denizde olduğunu söylerlerse, o zaman balıklar sizden önde olacaktır. Tanrının krallığı sizin iç benliğinizdir ve o sizin gözlerinizin önündedir.

Siz kendinizi bildiğinizde onlar da sizi bilecektir ve siz yaşayan tanrının çocukları olduğunuzu idrak edeceksiniz. Ama eğer kendinizi bilmezseniz o zaman yoksulluk içinde var olur ve yoksul olursunuz."

-Thomas İncili