Jump to content

Aşkların Neden Unutulmadığının Bilimsel Yanıtı: Zeigarnik Etkisi


nameste

Peki sizin tamamlanmaya yasaklı, yarım kalmaya mahkum bir aşkınız oldu mu?  

18 üye oy kullandı

  1. 1. Peki sizin tamamlanmaya yasaklı, yarım kalmaya mahkum bir aşkınız oldu mu?

    • Oldu. Yarım kalmasa aşk olmazdı, değil mi?
    • Olmadı, olmasın da...


Önerilen Mesajlar

Geçmiş dönemde planlayıp da gerçekleştiremediğimiz projelerimize ait başarısızlıklar bize, Zeigarnik Etkisi olarak ve “keşke” şeklinde geri döner. Bitmemiş ilişkilerimizi neden sürekli hatırladığımızı, yarım kalan aşklarımızı neden unutamadığımızı, ortasında eve geri dönmek zorunda kaldığımız tatillerin neden daha çekici gözüktüğünü nedenselleştirir bu etki.

 

1. Zeigarnik Etkisinin Çıkış Noktası

 

http://img-2.onedio.com/img/719/bound/2r0/556f6d63cff77f4c5173eb1a.webp

1920’lerin ortalarında bir grup psikolog, Berlin Üniversitesinin restoranına gider. Kalabalık grup, siparişlerini verir. Siparişi, tek bir garson alır. Ancak, hiçbir siparişi kaydetmez. Grup, yemeklerini yer ve restorandan çıkar. Daha sonra, gruptan bir psikolog, geri dönerek, aynı garsonu bulur ve bunca siparişi aklında nasıl tuttuğunu sorar. Garson, üniversitenin kalabalık restoranındaki biraz evvel aldığı siparişi bırakın, psikologlardan oluşan grubu bile hatırlamamaktadır. Garsonun psikoloğa söylediği tek şey, siparişleri aklına yazıp, yemeklerin ilgili kişilere ulaştırılmasını sağladıktan sonra siparişleri aklından sildiğidir. Zeigarnik ve ekibi, bitirilmemiş, sonlandırılmamış işlerin, zihni meşgul ettiğini görürler.

 

2. Tamamlanmamış Yaşantı Doygunluğa Ulaşmamıştır

 

http://img-1.onedio.com/img/719/bound/2r0/556f6d73ae1c5010517e0f21.webp

 

Bu etkinin çıkış noktası: İnsanların tamamlanmamış yaşantılarını, tamamlanmış olanlardan daha önce ve daha net bir şekilde anımsama eğilimidir. Tamamlanmamış yaşantının doymamış olması ile alakalıdır, rahatlama gerçekleşmemiştir, sonuca gidilmemiştir. Yaşantının tamamlanması veya sonuca gidilmesi sonucunda bir rahatlama ve doymuşluk elde edilir. Dolayısıyla tamamlanmamış yaşantılar daha açık ve net anımsanır.

 

 

3. Bir Örneği: Eski Sevgilinin Unutulmaması

http://img-1.onedio.com/img/719/bound/2r0/556f6daaebebccb35aaade09.webp

Günlük hayattan örnek verecek olursak "eski sevgilinin unutulmaması" güzel bir örnektir, hedefe gidilmemiş, sonuca ulaşılamamıştır. Bu etki doğrultusunda eski sevgili, ayrılığın ilk zamanlarında fazlasıyla hatırlanır. Ama zamanın unutturma ve duyarsızlaştırma etkisi uzun vadede Zeigarnik etkisinden çok daha baskın olduğu için, anımsamaların veya hatırlamaların gücü azalır.

 

4. Bir Başka Sonucu: Evlilik Aşkı Öldürüyor

 

http://img-1.onedio.com/img/719/bound/2r0/556f6f38ebebccb35aaade99.webp

 

Öte yandan, yaygın olarak inanılan "evlilik aşkı öldürüyor" düşüncesi de bu etkinin sonuca gidilmesi sonucunda oluşmuştur. Bireyler, yaşantılarını tamamlamış, sonuca gidilmiş bir rahatlama ve doygunluk yaşanmıştır. Evlilik aşamasında, çeşitli aktiviteler ile bireylerin birbirini tanımaya ve anlamaya çalışması, birbirlerine saygı göstermesi ve evliliğin değer önceliklerinin belirlenmesi evliliği canlı tutabilir ve evliliği sağlam temellere oturtabilir.

 

5. Dizilerdeki ''Devam Edecek'' Olgusu

 

http://img-0.onedio.com/img/719/bound/2r0/556f6e0bae1c5010517e0f74.webp

Zeigarnik etkisi televizyon dizilerinde de bolca kullanılıyor. "Devam edecek" şeklinde yarım bırakılan bir dizi finali, yarım kalmışlık etkisiyle seyircinin aklında kalıyor. Bu etkiyi geniş izleyici kitlelerine konuşan veya sunum yapan kişiler de kullanıyor. Konuşmayı kişisel bir anı ile açan sunucu, bu anının nasıl sonlandığını anlatmadan konuşmanın diğer kısımlarına geçiyor. İzleyici hikayenin nasıl bittiğini bilmek istediğinden dikkatle konuşmayı dinliyor.

 

 

6. Sorumluluk Duygusunu Tetikliyor

 

http://img-3.onedio.com/img/719/bound/2r0/556f6e2317388de95a9a59af.webp

 

Öncelikle, “Sorumluluk” denen duygu durumu ile Zeigarnik Etkisi arasında bir bağ kurabiliriz. Genlerimizle gelen ve beyne ait bir mekanizmanın (limbik sistem), içinde yaşadığımız topluluk ve çevre koşulları ile beraber işlenen bu sorumluluk duygusunu, çoğunlukla farkında olmadan (bilincimiz dışında) edinmiş olmalıyız. Bir başka deyişle, sorumluluk duygusu, beynimizin düşünen kısmına ait değildir.

 

7. Etkisi Kişiliğinize Bağlı

http://img-2.onedio.com/img/719/bound/2r0/556f6e3aae1c5010517e0f92.webp

 

Zeigarnik etkisinin sizi ne kadar etkileyeceği ise kişilik özelliklerinize bağlı. Örneğin yargılayıcı-algılayıcı ölçeğinde ne tarafa daha yatkın olduğunuz gibi. Daha yargılayıcı iseniz, bir hikayenin sonunu duymak sizin için önemlidir, çünkü netice ihtiyacınız yüksektir. Daha algılayıcı iseniz ise, hikayenin sonunu duyup duymamak sizin için çok önemli olmayabilir.

 

Kaynak

AurorA tarafından düzenlendi
linkler silindi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Güzel paylaşım teşekkürler.

 

Bunla ilgili güzel çalışma ve meditasyonlar vardır. Özellikle imgeleme ile o işi bitirirsiniz. Beyin hayal edp imgelediğinizi de gerçek olarak düşündüğü için bilinçaltı düzeyinde o işi tamamlar ve geride bırakbilirsiiz.

 

Bir örnek vereyim. Geçmişe dair bir travmanız varsa o anı yeniden kurgulaybilirsiniz. Beyin inanır ve yeniden programlar. Somut örnek olarak, bir kişi size hakaret etti ve siz ses çıkaramadınız. Bu cidi şekilde bir blokaj olarak yerleşecektir. Çünkü o an yapmak istediğiniz davranışı yapamamışsınızdır ve bu bilinçaltı düzeyinde girift bir soruna dönmeye başlar. NLP tekniklerinde o döneme gider ve imgenizle, o kişiye söylemek istediğinizi veya yapmak istediğinizi yaparsınız. Küfredebilirsiniz, yumrut atabilirsiniz vs. En nihayetinde beyin sorunun çözüldüğüne ikna olur ve o anı değiştirilir... Yani tamamlanmış olur.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Güzel paylaşım teşekkürler.

 

Bunla ilgili güzel çalışma ve meditasyonlar vardır. Özellikle imgeleme ile o işi bitirirsiniz. Beyin hayal edp imgelediğinizi de gerçek olarak düşündüğü için bilinçaltı düzeyinde o işi tamamlar ve geride bırakbilirsiiz.

 

Bir örnek vereyim. Geçmişe dair bir travmanız varsa o anı yeniden kurgulaybilirsiniz. Beyin inanır ve yeniden programlar. Somut örnek olarak, bir kişi size hakaret etti ve siz ses çıkaramadınız. Bu cidi şekilde bir blokaj olarak yerleşecektir. Çünkü o an yapmak istediğiniz davranışı yapamamışsınızdır ve bu bilinçaltı düzeyinde girift bir soruna dönmeye başlar. NLP tekniklerinde o döneme gider ve imgenizle, o kişiye söylemek istediğinizi veya yapmak istediğinizi yaparsınız. Küfredebilirsiniz, yumrut atabilirsiniz vs. En nihayetinde beyin sorunun çözüldüğüne ikna olur ve o anı değiştirilir... Yani tamamlanmış olur.

 

Bilinçaltının zaten en ufak bir hakareti ,yanlış davranışı falan vesayre bu kadar büyük çaplı bir problemler silsilesine ve zincirlerine yol açabilmesine pek mana veremiyorum . İyi davranılma ihtiyacımızdan ve sürekli tanrı gibi pohpohlanma güdülerimizden kaynaklanıyor bu durum . Bahsettiğin girift ve güçlü bir tepki verememe durumu bende zayıf bir nokta . Ne blokajlar vardır bende şuan allah bilir . Ama genede tahammüllü ve hoşsohbet bir kişiliğim var yoksa yani ..

 

Bu arada bahsettiğin teknik . Majinin çok köklü uygulamalarından biri . Günümüzde buna NLP diyen olur , Kuantum sıçrama diyen olur . Modern düşünce ve metodolojik isimlerin etkisinde kalmış .

 

Ben karşılıksız ,Platonik bir şekilde aşık olduğum bir insana karşı yapmıştım bu çalışmayı . Aşık olmak olgusu ki bu ekstradan bir çaba ve güç ister . Babamın katili olduğunu düşünmüştüm , Sahte gazete haberleri çıkarmış ve dedikodularını ,spekülasyonlarını falan zihnimde imgelemiştim sürekli . Kişi hakkındaki düşüncelerine şekil verdiğin zaman , Duygulanım ve biliçaltını da çok rahat bir şekilde değiştirebiliyorsun . Tabi işi nefret çizgisine pek getirmeden bitirmiştim çalışmayı ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bilinçaltının zaten en ufak bir hakareti ,yanlış davranışı falan vesayre bu kadar büyük çaplı bir problemler silsilesine ve zincirlerine yol açabilmesine pek mana veremiyorum . İyi davranılma ihtiyacımızdan ve sürekli tanrı gibi pohpohlanma güdülerimizden kaynaklanıyor bu durum . Bahsettiğin girift ve güçlü bir tepki verememe durumu bende zayıf bir nokta . Ne blokajlar vardır bende şuan allah bilir . Ama genede tahammüllü ve hoşsohbet bir kişiliğim var yoksa yani ..

 

Bu arada bahsettiğin teknik . Majinin çok köklü uygulamalarından biri . Günümüzde buna NLP diyen olur , Kuantum sıçrama diyen olur . Modern düşünce ve metodolojik isimlerin etkisinde kalmış .

 

Ben karşılıksız ,Platonik bir şekilde aşık olduğum bir insana karşı yapmıştım bu çalışmayı . Aşık olmak olgusu ki bu ekstradan bir çaba ve güç ister . Babamın katili olduğunu düşünmüştüm , Sahte gazete haberleri çıkarmış ve dedikodularını ,spekülasyonlarını falan zihnimde imgelemiştim sürekli . Kişi hakkındaki düşüncelerine şekil verdiğin zaman , Duygulanım ve biliçaltını da çok rahat bir şekilde değiştirebiliyorsun . Tabi işi nefret çizgisine pek getirmeden bitirmiştim çalışmayı ..

 

Bu teknik köklü bir majik teknik değildir. Köklü majik teknikler daha başkadır, ritüel içerir ve çeşitli esrimeler dahildir. Bu teknik daha yeni ama işe yarayan, insan gelişminin bir ürünüdür. Sapla sapmanı birbirine karıştırmayn. Aynı amaç için yapılan büyüsel çalışmalar ayrıdır ve zorludur. O konuyu belki başka zaman konuşuruz.

 

Ne gerek var tarzı yorumuna ise katılıyorum. Büyüsel yolda ilerlemediğin için elbette senin için ve bu yolda olmayan hayatını normal bir şekilde ilerleten herkes için bir sıkıntı yaratmayacaktır.... Yoksa elbette olağan seyrinde ielrleyen bir insan için önemli değildir ve zaten milyonlarca insan da farkında olmadan yaşar, büyür, hoş sohbet eder ve ölür. Bunlarla uğraşmaya gerek duymaz, duymamalıdır da zaten.

 

Ama bu blokaj ve travmalar ruhsal ve büyüsel yola başlayanlar için veya kendi benliğini keşfe çıkanlar için karşılarına ilk çıkacak şeylerdir. Eğer ilerlemek istiyorlarsa, enerjinin doğru akması, özgür bir ruh ve objektif bir ilahi bağlantı için bunlar aşmaları gerekir. Peki ya aşmadan büyüsel yolda ilerlerseniz ne olur?

 

Bu travmaları "aşamadığı" için bence acınası bir çember çizmiş Crowley'i örnek verebilirim. The beast'i övgüyle kabul etmiş ve hristiyanlığa tepkisel yola çıkmış (kaldığı dinsel yurtlarda tecavüze uğramış) ama en nihayetinde incil çakması "Liber al vel legis" yani "the book of law"da hayatı son bulmuştur. yani tüm hayatı aynı kısır döngü içinde, çok az ruhsal gelişimle sonuçlanmıştır. Çok üzücüdür... Düşnün ki bir kişinin tüm hayatı bir dinsel olgunun tepkisi üzerine kurulu olsun ve iple bağlanmış bir kuş gibi hep aynı yerde uçup dursun. Bağımsızlaşabilseydi eğer travmalarından; yani "özgürleşebilseydi" zihni ve ruhu, muhteşem bir ilerleme kaydedebilirdi. Bu açıdan hayatı okunasıdır Crowley'in. Ama büyük bir majisyen de değildir. Büyük potansiyele sahip ama özgürleşememiş bir ruhtur. İnsalar asi çocuk tiplemelerini sever bir klişe olarak, o yüzden popülerdir. Moonchild'ı okursanız, orada dediklerimden bir çoğunu bulacaksınız.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sirius verdiğin bilgiler için teşekkürler . Crowley hakkındaki düşüncelerine de katılıyorum . Ama biraz beni yanlış anladın , Bilinçaltının o kadar travmatik ve blokajlar ile aynı kısır döngüyü ve problemler zincirini oluşturmasına ne gerek var demiştim. insanların genelinin değil . Ama insan ruhu freudun da dediği gibi arkeolojik bir set alanı gibi , Her yaşanılan şeyin bir fosili ve kalıntısı var muhakkak . Ruhsal yolda ilerleyenler için büyük bir engel tabiki . Bende ruhsal bir yolda yeni yeni ilerliyorum . Ama biz insanların çoğunluğunun farkındalığı için paylaşımda da bulunuyoruz burada değil mi ?

 

O bahsettiğin kısır döngüyü çekirdek inanç sistemi oluşturuyor . Çekirdek inanç hep tekrar eden olayları oluşturur ve çekirdek inancın döngüsü ne ise hayatın döngüsü de odur . Ve genellikle hayatımızın amacı ne ise çekirdek inanç tam tersine programlanır .

 

Ve ben köklü majikal tekniklerde ve geleneklerde bu mekanizmaya temas edildiğine inanıyorum . Ritüel yolu ile olur ,Esrime yolu ile olur . Günümüzdeki insanlar neyin ne şekilde yararlı olduğunu sonradan daha iyi keşfetmiş gibi kendilerini etiketlemek istese bile ...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Konu güzel yalnız içindeki linkleri silseydiniz keşke

 

Linkler temizlendi.

 

Eline sağlık nameste. Güzel bir paylaşım. Aklıma takılan bazı şeylere açıklık kazandırdı...

 

Sirius senin katkıların da gayet yol gösterici olmuş. Teşekkürler :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çünkü insan budalalığının sınırı yoktur, bu yüzden aşk adı altındaki icadı sanki metafizik bir oluşum gibi yükseltir ve unutmamak için bilincimizi programlarız. Bundan ibaret.

 

En temel duygu ve düşünce tonun sadece muhalif olmaktan ibaret onu anladık da ,yorum yapmadan önce ilk olarak bizden önce yukarıya son derece bilgili ve deneyimli olan şahsiyetler neler yazmış , konunun altına ? . Onunlada yüzleşmeye cesaret edelim ..

 

Unutma denilen bir psişik mekanizma yok bizde zaten . Ya ket vurursun yani baskılarsın ki , Bu da son derece o olguyu aşamadığın için travmatik bir hal olur . Yada siriusun dediği gibi yeniden programlar ve ileriye dönük yeni yaşantının tadını çıkarırsın . Seçim senin ...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...