Jump to content

Morfik Rezonans


GOZ

Önerilen Mesajlar

"Herhangi biri, bir konuda farkındalık yaşadığında, başka insanların da aynı konuda farkındalık yaşama olasılığı artmaktadır"

Sözün sahibi Dr.Rupert Sheldrake’e göre; Evrende bir olay sürekli tekrarlandığında morfik bir alan oluşuyor ve bu alanla kurulan rezonans aynı durumun başka yerlerde de tekrarlanma olasılığını arttırıyor. Yani bir davranış modeli bir kere ortaya çıktığında değişim başlıyor, yeterince uzun süre tekrar edildiğinde ise bunun morfik rezonansı tüm türü etkiliyor. Sheldrake’in görüşüne göre, bir formun varlığı o formun başka bir yerde de ortaya çıkması için yeterliydi. Sheldrake 1973’te buna “morfonegenik alan” adını verdi ve bu görüşe göre doğa bir yasalar bütünü değil, alışkanlıklar bütünü olabilirdi. Bu düşünceye göre doğada bir tür hafıza vardır. Herşey, bir kolektif hafızaya sahiptir. Örneğin şu an New York’taki bir sincapı ele alalım. Bu sincap kendinden önce yaşamış bütün sincaplardan etkilenmektedir. Bu etkinin zamanda hareket edişi ve sincap hafızasının hem formunun, hem de içgüdülerinin iletilişi, morfik rezonans sayesinde gerçekleşiyor. Hafızayla ilgili fonksiyonlar “morfik rezonansa” bağlıdır. Temel olarak, morfik alanlar alışkanlık alanlarıdır

ve düşünce, eylem ve konuşma alışkanlıkları vasıtasıyla kurulmuşlardır. Kültürümüzün çoğu alışkanlıklara bağlıdır,

yani, kişisel hayatımızın çoğu ve kültürel hayatımızın da büyük bölümü alışkanlıklara bağlıdır. Teorinin önemli noktası şudur; morfik rezonansın bir kez yayılmaya başlaması, tüm evrende yayılması demektir. Yani herhangi bir yerde yaşanan bir morfik alan, anında tüm evrende kıpırdanmaya başlayacaktır. Sheldrake, hayvanlarla sahipleri arasındaki telepatik ilişkiden yola çıkarak, organizmalarda meydana gelen karakteristik biçimlerin bir tür holistik alan tarafından kontrol edildiğini söyler. Ona göre morfik alan doğanın bir alışkanlığıydı ve bu durumun zihinsel faaliyetleri de etkilediğine inanıyordu. Kolektif bilincin varlığını işaret eden bu teori, aynı zamanda tüm soruların başlangıcı olan eşzamanlılık ile de bağlantı kuruyor ve Jung’ın düşüncelerine daha bilimsel bir yaklaşım getiriyordu. Üstelik morfegenetik alanlar sadece canlı organizmalara özgü değildi, kristaller de bu yaklaşımı sergiliyorlardı. Neticede bu alanlar bilinç ve hatırlama yeteneği ile yakından ilişkili olduğu için kristallerin de bilgiyi muhafaza eden bir yapıları olduğu düşünülüyor. Zaten fizikçiler genelde bir örneği çürütmek istiyorlarsa hemen kristalleri öne atar ve canlı olmadıkları halde kristallerde de görülen bir durumun iyi bir teori olmayacağını savunurlar. Oysa Sheldrake haricinde hiç kimse kuantum alanlarında tamamen canlı organizmalarla eşdeğer verilere sahip olan bu kristallerde, henüz kavrayamadığımız bir tuhaflık olabileceğini düşünmemiştir. Morfik rezonans bize açıkça şunu söyler; tohumu bir kere ekilen bir bilgi, algı ya da süreç, kolektif bilince kaydedilir ve evrenin başka bir yerinde eşzamanlı olarak var olabilir. 1991′de Amerika’da başlayan ve 12 yıl süren, Global Consciousness Project – Küresel Bilinç Projesi’nde, dünyanın dört bir yanında bilgisayarları aracılığıyla

7/24 çalışan insanlar bir hayli ilginç verilere ulaştılar ve morfik alanların öngördüğü gibi tek hedefte toplanabilen, küresel bir bilinç oluşturulabileceğini kanıtladılar. Morfik alanlarla çevrili insanlar ortak etki alanı ile birleşebiliyorlardı. Yani tıpkı yarasaların veya balıkların manyetik alanları algılayabiliyor olmaları gibi, insanlar da zihinleri aracılığıyla genel bir manyetik rezonans alanından bilgi algılayabiliyorlardı. Daha sonraları kuantum fizikçisi John Hagelin’in de açıkladığı üzere; geniş kitlelerce yapılan meditasyonlar esnasında yaratılan kolektif bilinç, gerçek anlamıyla çok büyük bir yaratım gücüne de sahipti. Gerçekten bir şey bir kez öğrenildiğinde, bilinç tetikleniyor ve daha sonra bir başka kişi tarafından daha çabuk öğreniliyor. İşin garibi, Sheldrake’in teorisiyle ‘eşzamanlı’ olarak Terence Mckenna da, zamana karşı sınanmış binlerce yıllık bir bir pragmatizme dayanan Timewave Zero teorisini üretmişti. Zihnini kimya, kozmoloji, felsefe, bilinç, psikoloji ve dilbilim alanlarının her birinde uzmanlaşabilecek kadar geliştirmiş olan McKenna, algılarını geleceğe çevirmiş olan yakın arkadaşı Sheldrake’in aksine, geçmişin yığınlarının arasında geleceğin anahtarını bulmuştu. Paleolitik Şamanizm döneminden devraldığı bilgileri hiper uzaya kadar bağdaştırabilen bir adam olan McKenna’nın teorileri ile

morfik alan çalışması birleştiğinde ise ortaya şöyle bir durum çıkıyordu; Bilincin evrimini gitgide daha da büyüterek, tetikleyerek ve hızla yayarak yepyeni bir noktaya götürüyoruz. Zihnimizin, bir radyo alıcısı gibi duyu organlarının haricindeki frekansları da algılayabildiği sonucuna varıyoruz. Hatta deyim yerindeyse, sanki paralel evrenlere dokunuyor,

oradan çekip aldığımız bilgiyle kolektif bir gerçeklik yaratıyoruz. Üstüne bir de McKenna’nın öngördüğü gibi

Halüsinasyona yol açan maddeler bir tür dış-feromon olarak işlev görüyorsa, primatlar ile halüsinojen bitkiler arasındaki bu dinamik ortak yaşam,aslında bir türden diğerine bilgi aktarımı anlamına gelir.

"Doğa, canlı ve bizimle konuşuyor.

Bu metafor değil.."

 

 

Terence McKenna

 

-----ALINTIDIR-----

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...