Jump to content

Tek İhtiyaç


Heretik

Önerilen Mesajlar

İnsanlığın şu son yüzyılda artık ihtiyacı olan tek manevi metodu bence samimi umutsuzluktur. Bu tür bir hakiki umutsuzluk, her ne kadar kimse farkında olmasa da dünyadaki tüm sorunların çözümünü getirecektir. Pandora'nın Kutusu'ndaki son kötülüğün umut olması çok yerinde bir mittir. Hatta ironik veya mecazi değil de gerçek anlamda kötülüklerin tanrısıdır umut, kitlelerin çokluğuyla azı dişini besler ve daha fazla parçalar.

 

Kaos'un Kutsal Kitabı'nın yazarı, modern zamanın kışkırtıcı kaos elçisi Albert Caraco şöyle der :

 

"İnsanların hiçbir şeyden umudu olmasaydı ve hiçbir şeye inanmasalardı, tohumlarını çoğaltmayı derhal reddederlerdi ve evrensel nüfus azalması yoluyla sorunlarımız bir ya da iki kuşak içinde çözülmüş olurdu."

 

İnsanın günlük veya olağanüstü aktivitelerine bakın, hepsinin altında o titrek bir şeytan alevi gibi yanan lanetli umudu göreceksiniz. Umut, bizi sabah yataktan kaldırır, beslendirir, çalıştırır, hayatta kaldırır ve en kötüsü de üremeye yönlendirerek sistemli kötülüğün devamını sağlar. Oysa hakikaten tüm umutlarını bırakmış olan insan, hayatını layıkıyla devam ettirmek için herhangi bir eylem yapar mı? Samimi bir umutsuz gerçekten sağduyulu olandır. Dünya denen cehennem dişlilerinin nasıl da umut adındaki kan ve acıdan yapılma yağla yağlandığını ve bu şekilde devam ettiğini bilir. İnsanların gülüşlerinde, neşelerinde ve kısa süreli acizce mutluluklarının arkasında nasıl da acınası ve aşağılıkça umutların olduğunu bilir ve bundan sadece midesi bulanır.

 

Başta devlet ve din olmak üzere budala kitleleri sömürmek üzere kurulan tüm global kurumların propagandasınını özünde sürüye aşılanacak umut vardır. Caraco bu sürüye yitik kitle der. Bu kitle, dünyevi umutlarının, yaşama, beslenme ve üreme itkilerinin yarattığı kölelik zincirlerinin üstüne inanç adındaki - din,tanrı, devlet, varoluş, hepsi de eşit derecede ahmakça inançlar - bebek emziğiyle susturulan çoğunluktur. Onlar her yerdedir ve dünyanın bizim elimizle yok oluşu yaklaştıkça hamam böcekleri gibi üreyecek ve dünyada soluk alınacak tek bir yer bırakmayacaklardır. Yine kaosun elçisinin bir başka sözü:

 

"Erkekler hiçbir şeye umut bağlamasalardı kadınlar kısır ölürdü, erkekler hiçbir şeye inanmasalardı döllemektense ahlaksızlığı sever olurlardı, ahlaksızlıklar onları görevden daha az mutsuz ederdi, görev ahlaksızlıklardan daha kötüdür, görev musibetin içine yerleşmektir."

 

Burada görev sözcüğüyle anlatmak istediği bence tüm yönetim kurumları tarafından yüklenen, vatani ve vicdani angaryalardır. Nedir bunlar? Bir "erkek" olarak iş ve ekmek sahibi olmak, aile kurmak, baba olmak ve vatana millete hayırlı olmak. İşte bu kadar basitçe açıklanabilecek olan, tipik bir yitik sürü elemanının yaşayacağı mekanik umut itkileriyle dolu bu yaşam dünyadaki kötülüğün hücresel bir temsilidir. Esasında belki de asıl iş erkeklere düşmektedir. Erkekler her şeyden önce genlerinden gelen otorite,sahiplenme ve kurumlaşma, yani gücü elinde tutmaya dair itkilerini budayıp daha sonra da tek bildikleri şey olan penislerini bir yerlere sokmaktan vazgeçebilseler, işte o zaman erkek sıfatına layık tek şeyi yapmış olurlardı. Umudu durdururlardı. Kadınlardaki aşırı amigdala aktivitesi ve duygusallık adı altındaki zehirle zaten böyle bilinçli eylemlere girişebilme ihtimallerinin çok düşük olduğu fikrindeyim.

 

Madem erkek egemen dünya böylesi iğrenç bir çöp yığınına dönüştü, öyleyse erkekler her şeyden önce iki şeyden, kurumsallaşmak ve döllemekten vazgeçmelidir. Ancak bu ise sürü insanına çok zor gelmektedir ve hormonların zorlayıcı etkisinden bahsetmektedir. Ama bunun doğruluk payı, esasında yaşamaya dair kuvvetli umutlar besledikleri gerçeğinin yanında çok küçüktür. Esas suçlu budur. Ancak o yitik kitlenin eril sperm makineleri bunu da inkar etmektedir. İnsanoğlu doğası hakkında yalan söylemeyi çok iyi becerir. En aciz durumdaki, kurumsal idealler ve vatani ödevlerin altında ezilmiş, yenilmiş bir idealist bile hala umuttan bahsedip dünyadaki acı çarkını döndürecek kadar budalalaşmıştır ve sürüyü gütmeye devam etmektedir. Bu yenilmiş idealistler olayların az buçuk farkında olmasına rağmen yine de başarsızlığını düzelteceği umuduyla çobanları güderek faydalı bir eylem yaptığını sanmaktadır ancak güdülen sürülerin her bir üyesi yalnızca çoğalma eğiliminde olup kötülüğü arttırmaktan başka işe yaramaz.

 

Son olarak her şeyi bitirecek kaosun elçisinin sözüyle noktalıyorum: " Bizi öldüren iyimserliktir ve iyimserlik en büyük günahtır."

 

- Heretik

Heretik tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İstek mi umudu doğurur, umut mu isteği? Kısır paradoks döngülerine sahipliğimiz, yaşamı anlama adına yapılan çalışmalarda önümüze çıkan engellerden sadece biri. Umudun var olduğu anda ki durumla yokluğunda ki durumu karşılaştırmak pek mümkün değil.

 

İnsanlar, duyguların umutlarıyla yaşar. Hissedebilmek için son nefeslerine kadar devam ederler. Bu yüzden her hangi bir umutsuzluk durumu baş gösterdiğinde yaşama devam etme arzusunun da söneceği kanaatindeyim. Asıl mevzu umutsuzluk neyi doğurur, neyi öldürür?

 

Umut, isteğin yansıması olabilir. Hissetme isteğinin doğurduğu inanç, umudu ortaya çıkarır. Sonuçta her zaman kendimize yeni ufuklar yaratır, muhteşemliğinden söz ederiz. Ama asla o ufka ulaşamayız.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Umut var olma ve daha fazla şey yaşama isteğini ortaya çıkarır, daha fazlası için her şeyi daha fazla kirletir, çürütür yozlaştırırız, oysa mutlak umutsuzluğun hakimiyetinde o lanetli yaşama ve zarar verme güdüsü ortadan kalkıp kendini onurlu bir yok etme istemine bırakabilirdi. İşte ancak o zaman kurtuluştan söz edebilirdik.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Umut var olma ve daha fazla şey yaşama isteğini ortaya çıkarır, daha fazlası için her şeyi daha fazla kirletir, çürütür yozlaştırırız, oysa mutlak umutsuzluğun hakimiyetinde o lanetli yaşama ve zarar verme güdüsü ortadan kalkıp kendini onurlu bir yok etme istemine bırakabilirdi. İşte ancak o zaman kurtuluştan söz edebilirdik.

 

Bence kavram karmaşası yaşıyorsunuz. Kurtuluşu ölüme bağlamanız bazı sorunlarınız olduğunu göstermez mi ?

Her insan yaşadıkça umut eder ama umut dediginiz gibi zarar vermez o zarar hırslı insan duygularından gelir ki insan sadece yıkımdır bu dünyada

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Umut var olma ve daha fazla şey yaşama isteğini ortaya çıkarır, daha fazlası için her şeyi daha fazla kirletir, çürütür yozlaştırırız, oysa mutlak umutsuzluğun hakimiyetinde o lanetli yaşama ve zarar verme güdüsü ortadan kalkıp kendini onurlu bir yok etme istemine bırakabilirdi. İşte ancak o zaman kurtuluştan söz edebilirdik.

 

Hayır, istek umudu doğurur. Eğer istek olmazsa umut varlığı her hangi bir anlam ifade etmez. İç güdüsel yaklaşırsan, yaşama isteğin var olan her umudu değerlendirir ve sonu geciktirir.

 

Daha fazlasını arzulamak, elde edemeyenler için her zaman kirletilmiştir. Sonra derler ki ''Sistem daha fazlasını arzuladıkça Dünyayı lanet olasıca bir kaya parçasına dönüştürdü.'' ki doğrudur. Doğruluğu, insana baktıkça kanıtlanır.. Bir ütopyanın gerçekleşmesi olasıdır, düşük, çok düşük bir olasılık.

 

Bu sistem ve yandaşlarından nefret ediyorsun, bahşettikleri yaşamlardan doğan umutları gördükçe, hissettikçe umutsuzluğun yaratacağı devrimi kurtuluş günü varsayıyorsun. Oysa hiç bir şey göründüğü gibi değil, bir son düşünülüyor, başlangıca sebep olacak son.

 

Umutsuzluğu vaat eden adamlar, kokain tutkusundan başlarını kaldıramıyor, sonlarını bekliyor! Fişini çekemeyecek kadar korkak olan bu umutsuz adamlar var ya, neyse...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bence kavram karmaşası yaşıyorsunuz. Kurtuluşu ölüme bağlamanız bazı sorunlarınız olduğunu göstermez mi ?

Her insan yaşadıkça umut eder ama umut dediginiz gibi zarar vermez o zarar hırslı insan duygularından gelir ki insan sadece yıkımdır bu dünyada

 

Sorunludan daha öteyiz, sorunun ta kendisiyiz ama çoğumuz bunun farkında bile değil. İnsan sadece yıkımdır doğru, işte onu yıkmak için de insanın umutlarını tamamen kesip atmalıyız hem de kökünden ki bir daha büyüyemesin. İnsanın hırsları nereden gelir sanıyorsun? Ahmakça umutlarından, varlığını yüceltip biricik olmasını sanan her türlü ilahi ve bürokratik kurumlardan gelir. Onlar yitik kitlenin daha fazlasını ister ki böylece umut sömürüsünü körükleyip yıkımın karından kendine düşen aslan payını alır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İnsanın hırsları nereden gelir sanıyorsun? Ahmakça umutlarından, varlığını yüceltip biricik olmasını sanan her türlü ilahi ve bürokratik kurumlardan gelir. .

 

Benim hırsım o bahsettiğin şeyden dolayı gelmiyor . Zayıflıklarımın ve güçlülüklerimin bir bileşkesinden , Ruhsal Gücümden ve Bilinçte irade doğrultusunda değişiklik yaratabilme sanatından yani majisyen olma yolundan geliyor ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hocam" dedim "Umut var değil mi?"

"Umut, senin görmek istediğini görme arzundur" dedi "Senin umudun senin isteğindir. Umudunu kırmaman isteğinin gücü ile alakalıdır. Umudu kendine mal etme... Umut hayatın her bir zerrede devam etmesidir. Kendini her bir zerrede görürsen her şey imkân dahilindedir"

 

Burada senin beklediğin samimi umutsuzluk girdabı da bir umut türü oluyor .İnsan Süper Organizmadır ,Organizma her türden yöneliminde zamana bağlı olarak kendisini değişik mizaçlarda sembolize eder .

 

Kendinizi her bir zerrede ne kadar ön görebiliyorsunuz . ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...