Jump to content

Önerilen Mesajlar

Boynuzlu Musa ve Gök Tanrısı arasındaki ilişki bize ezoterik geleneğin sürekliliğini kanıtlar niteliktedir. Boynuzun ezoterik sırrı ve gök tanrısı arketipi binlerce yıldır insanlığın eylemlerine ve yollarına rehberlik etmiştir. Ezoterik gelenekteki arketipler isim, din, kültür, coğrafik alan değiştirseler bile evrensel bazda aynı bilgeliği sunmaktadırlar.

http://i.hizliresim.com/Aq81qL.jpg

Geçtiğimiz günlerde çarşıda dolanırken, muhteşem bir Zeus heykeli gördüm. Sakalları ve saçındaki dalgalar, iri yarı kaslı yapısı, gözlerindeki sertlik, tamamen Zeus’u yansıtıyordu. Ama almak için incelediğimde ellerinde taş tabletleri gördüm ve bunun Musa heykeli olduğunu anladım. Peki Musa ve Zeus’un görüntüsünün bu kadar benzer olması tesadüf müydü?

Her ne kadar ikisi farklı kökten gibi gözükse de aslında ikisi arasında ciddi bir benzerlik söz konusudur. Bu mitolojik unsurun inançta yer alması olarak yorumlanabileceği gibi, Yunan ve Latin sanatının Antik Yunan mitlerinden yararlanarak Musa peygambere şekil vermesi olarak da yorumlanabilir. Haliyle Musa heykeli ve görselleri aslında Zeus’un bir formudur. Hatta antik Yunan çizimlerinde Zeus, koç boynuzlarıyla resmedilirken, Michelangelo’nun yaptığı Musa heykelinde de benzer boynuzları görürüz ve bu heykel de buram buram Zeus’u anımsatmaktadır (Yüzündeki öfke, vücut yapısı ve boynuzları dahil tüm detaylar ortaktır.) Elbette Michelangelo’dan önceleri de Musa boynuzlu olarak resmedilmiş ve yorumlanmıştır.

 

http://i.hizliresim.com/1kaJDN.jpg

Michelangelo’nun Boynuzlu Musa Heykeli

Michelangelo’nun yaptığı dahil birçok Musa heykelinde boynuzlar olmasını Tevrat’ın yanlış çevirisinden kaynaklandığını düşünür.

 

“Ve Musa daha sonra Sina Dağı’ndan iki antlaşma tabletiyle indi. Lord ile konuştuğu için yüzünün “boynuzlu” olduğunu bilmiyordu. Ve Harun ve İsrail’in çocukları Musa’nın boynuzlu suratını görünce, yanına yaklaşmaya korktular (Mısırdan Çıkış 34:29-30)

 

Buradaki boynuz kelimesini (İbranice “qaran”) daha sonra “ışıldayan” olarak çevirmişler ve tamamen anlamı değiştirmişlerdir. Aslında ortada yanlış çeviri yoktur. Çünkü “qaran” kelimesinin İbranice’de asıl anlamı “koç boynuzu”, “güç sembolü” veya “Tanrı’nın gücünü temsilen altardaki çıkıntılar”’dır. Kısacası ayetin orijinal anlamında bir hata olmasa da zamanla bunun hatalı bir çeviri olduğu düşündürtülmüştür. “qaran” kelimesi ile Kuran’da geçen “karn” kelimesi ortaktır ve ikisi de boynuz demektir. Boynuzlar veya çift boynuz manasına gelen “karneyn” kelimesini, Kuran’da “zülkarneyn” olarak görüyoruz.

Yine de ışıldayan olarak kabul edip, alnındaki ışık parlaması olduğu düşünüldüğünde bile çizimlerde bu ışıldama iki boynuz olarak resmedilmiştir. Bu da bir şekilde altındaki anlamın açıklığını vermektir.

Boynuz sembolizmi insanlık tarihi kadar eskidir ve ezoterik gelenekte çok büyük öneme sahiptir. Boynuz, otorite, güç, uzun yaşam ve özellikle saf eril enerjinin sembolüdür. Boğa kültü olarak kadim zamanlarda gördüğümüz boynuz sembolü, tarih boyunca eril tanrısallıkla özdeşleşmiştir. Çoğu boynuzlugiller türünde sadece erkeklerin boynuzlarının olması, dişilerin olmaması bunun eril sembol olarak kullanılmasına neden olmuştur. Boynuz, hayvanın hayatta kalması ve dişisini etkilemesi için önemlidir. Bunun yanında boynuza sahip olan dişi hayvan türleri ise kadim sembolizmde boynuzlu tanrıça motifi olarak karşımıza çıkmıştır. Ama bu ayrı bir araştırma konusudur.

Konumuza dönersek; Peki, Musa ile Yıldırım tanrısı arasındaki benzerlik sadece bu mu? Tabi ki hayır… Musa, on emirden bahsederken Tanrı’nın sesi gök gürültüsü olarak duymuş ve şimşekler çakmaya başlamıştır; İşte bu Tanrı’nın işaretleridir;

“Halk gök gürlemelerini, boru sesini duyup şimşekleri ve dağın başındaki dumanı görünce korkudan titremeye başladı. Uzakta durarak Musa’ya, “Bizimle sen konuş, dinleyelim.” dediler, “Ama Tanrı konuşmasın, yoksa ölürüz” “(Mısır’dan Çıkış 20-18-19)

 

Şimşekler yollayan, gök gürültüsü şeklinde konuşan, öfkeli veya sert mizaçlı bir Tanrı ve Tanrı’nın gücünü temsilen boynuz takan bir elçi, hem de dalgalı sakallarıyla… Zeus dâhil birçok Gök Tanrısının sert mizaçlı olduğunu ve şimşeklerle temsil edilip, koç boynuzlarıyla gücünün sembolize edildiğini söylememize gerek yok sanırım. Göksel ve eril tanrısal iradenin sembollerinin hepsini burada görmekteyiz.

 

http://i.hizliresim.com/Ql8VBj.jpg

Boynuzlu Zeus

Her ne kadar Zeus üzerinden bunları aktarsak da aslında burada kastedilen eski pagan gök tanrısı motifidir ve ilginç bir şekilde Tevrat’ta Tanrı için kullanılan bir diğer kelime “EL”’dir. El, pagan Kenan dinlerinde en büyük tanrıdır ve tüm tanrıların yöneticisi olarak geçer. Ugarit’te bulunan kil tabletlerde El, tüm insanların ve yaratıkların babası ve Tanrıça Asherash’ın kocası olarak geçen bir yıldırım ve gök tanrısıdır. Zeus ile birebir aynı arketip olan El, tüm tanrıların gücünü kendinde barındırır. Çölün, yıldırımınların tanrısıdır ve boynuzlu hayvanlar onun kutsal hayvanıdır. Hatta EL, iki adet boynuzla resmedilmiş ve heykelleri yapılmıştır.

El kelime anlamı olarak ilah demektir ve Ugarit dilinde karşımıza çıkmıştır. Ve tüm semitik dillerde (Aramice, İbranice ve Arapça) aynı kelime karşımıza çıkmaktadır. Gök tanrıları (Zeus, El veya başka isim) aynı zamanda insanlığa adaleti veren ve kurallar ile dini emirlerden de sorumlu tanrı olarak inanılmaktadır. Hatta kızdıklarında yıldırımlarını yollayarak gazap verebilirler veya insanları cezalandırabilirler eski inançlarda.

http://i.hizliresim.com/Po2lQ8.png

El isminin kullanılmasından daha da ilginci,Eski ahitte geçen El Elyon ismidir.

 

Tanrı’nın (Elohim’in) kayaları olduğunu ve yüksekteki (Yüksek) Tanrı’nın (El Elyon) kurtarıcıları olduğunu anımsıyorlardı. Mezmurlar 78:35

 

El Elyon ismi en yüksekteki Tanrı (El), yüksek Tanrı manasına gelmektedir. Genesis (Yaratılış) 14:18-20 ayetlerinde de yüksekteki Tanrı anlamında kullanılmıştır. Bu aynı zamanda ‘tepedeki tanrı” veya daha net bir ifadeyle “göklerdeki tanrı” manasına gelmektedir. Bu tabir Hristiyanların meşhur ilahisidir aynı zamanda (Göklerdeki babamız). Her ne kadar ifade açık olsa da, ilginç bir şekilde aynı terim yani El Elyon, pagan ugarit tabletlerinde de geçmektedir.

Bu basit karşılaştırma bize antik mitlerden İbrahimi dinlere kadar uzanan evrensel ezoterik arketipleri ve sembolizmi göstermektedir. Boynuzun ezoterik sırrı ve gök tanrısı arketipi binlerce yıldır insanlığın eylemlerine ve yollarına rehberlik etmiştir. Ezoterik gelenekteki arketipler isim, din, kültür, coğrafik alan değiştirseler bile evrensel bazda aynı bilgeliği sunmaktadırlar. Gök, hem sunduğu güneş, hava ve bereketi ile şefkatli bir baba, hem de yıldırımları, fırtınaları ve sert koşullarıyla sert ve otoriter bir kral olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu arketip bize hem insan doğasının içindeki göksel enerjiyi hem de her insanın (kadın veya erkek fark etmez) içindeki eril enerjinin göksel doğasına dair ipucu vermektedir. Bu arketipleri incelemek, keşfetmek ve irdelemek, bizlere kendimizi bilme yolunda rehberlik etmektedir.

 

Efe Elmas

İndigo Dergisi - Ağustos 2014

http://indigodergisi.com/2014/08/boynuzlu-musa-ve-gok-tanrisi/

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Oldukça hoş bir yazı, teşekkürler!

 

"qaran" ve "karneyn" kelimelerinin etimolojik olarak, Yecüc ile Mecüc'ü başka bir gezegende hapseden ve gezegenler arası seyahat edebildiği söylenen peygamber olan Zülkarneyn'in ismine etimolojik etkisi de ilginç.

 

Çünkü rivayete göre kendisinin iki boynuzlu bir miğfer giydiği söylenir. Fakat boynuza ilişkin bazı ilginç yorumlar da var. Aslında o boynuz sanılan şeyin iki ucu havaya kalkık hilal olduğu ve Sami toplumlarının tüm tarihleri boyunca kutsal addedilen Hilal'in güç ve kudretin sembolü olarak büyük hükümdarların başlıklarında sembolize edildiği minvalindeki yorumlar gibi.

 

Zülkarneyn, Yunanlıların Hermes'inin, Romalılarda Tanrının habercisi olan Merkür'ün asası da denen Kadüs, (Caduceus), İslam'da ise Hakk'ın halifesi, iki cihan galibi olarak bahsedilir.

Feridüddin Attar, Mantıku't-tayr'ında der ki;

"o ejderhanın sohbeti seni cennetten çıkarır Sıdreyle Tuba’ya ulaştırmaz. Tabiat seddiyle gönlünü karartır, Yusuf gibi kuyudan zindandan geç de Mısır’a Sultan ol, nefis balığına uyma, iki âlemden de geçtin mi yerin “Zülkarneyn”in tahtı olup iki cihana hükmedersin." (tuba = cennette sidrede bulunan ve dalları bütün cenneti gölgeleyen ağaç.)

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kadim sembolizm çok yalındır, basittir ve özdür. Zamanla felsefik düşünceler ve çevrelerden gelen yorumlarla veya yanlış kurulan bağlantılarla karmaşık hale gelmiştir. Zülkarneyn olayında çok büyük bir sır yok,Boynuzlu Musa ile elbette bağlantılıdır. Ama o imgeyi bile zaman yolculusu vs. yaptılar. Fantastik kurguyla bezediler... Bu konuya girmeyeceğim ama içeriği basittir.

 

Hermes veya Hermes'in asası Kadüs ile alakalı değildir aslında. O bambaşka bir hikayedir ve ezoterik bir yorum yapılacaksa, Hermes-Thoth-İdris peygamber arasında bir bağdaştırma yapılır (ezoterik gelenekte). :) Kadüs ile de boynuzun bir alakası yok yine, kadüs insanın içindeki üç önemli enerji kanalına -nadi denir- (ida pingala sushumna) ve kundaliniye gönderme yapar. Ama işte bağlantı kurmaya çalışırken kafalar karışabiliyor, yararlandığın kaynakları muhakkak sorgula bu yüzden. Ezoterik yorumlamada temel sembolizmler değiştirilmeden yorumlama yapılmalı.

 

İbranice ve arapça arasındaki kelimeler, harfler ve anlamlar büyük çoğunlukla aynıdır özellikle dini terminolojide. Malak ve melek örneklerinde olduğu gibi. Aynı şekilde etimolojik olarak kelime anlamı çift boynuzlu olan demektir ama iki zamanlı olan, iki güneşin sahibi, güç sahibi vs. diye anlam dallandırılabilir. Boynuz ve güç simgesi arasında önemli bir bağlantı vardır. İki ucu havaya kalkık hilal ile boynuzda birlikte kullanılır zatan. Yani birbirinden türemiştir. Orjinali boynuz veya hem boynuz hem hilal anlamındadır. :)

 

Feridüddin Attar'ın Kuşlar Meclisinİ' de severim, tasavvufi bir yürekle, edebi olarak okumak gerekir ama doğrudan ezoterik yorumlama olarak almak çok doğru olmayacaktır. Daha çok metaforiktir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Freudun sanat ve sanatçılar üzerine notlar adlı eserindeki ; Michelangonun musa heykeli başlığı altındaki yorumlarını okumanızı tavsiye ederim . Psikianalitik bir kadim sembolizmini tasvir ediyor diyebilirim ..

 

Joseph Vogl freudun musa heykeli makalesinden etkilenerek , Tereddüt üzerine adlı bir eser yazmıştır hatta .

 

Musa heykelindeki gücün tereddütü ve anlaşılmama kaygısı imajının üzerinden yola çıkarak ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Freudun sanat ve sanatçılar üzerine notlar adlı eserindeki ; Michelangonun musa heykeli başlığı altındaki yorumlarını okumanızı tavsiye ederim . Psikianalitik bir kadim sembolizmini tasvir ediyor diyebilirim ..

 

Bu konu dahilinde bize o yorumlamaları alıntılar veya özet geçersen seviniriz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...