Jump to content

Farkındalık Düzeyleri ...


sidar

Önerilen Mesajlar

Farkındalık

Yaşanan ve sezgilenen, ancak söz ile ifadesi yetersiz kalan veya söylenmeyen “anlama” farkındalık diyebiliriz. Genelde iki tür anlama yöntemi vardır, birincisi “gözlem” yaparak, ikincisi ise “katılımcı anlama”dır. Gözlem yaparak anlama, kavramlar arasındaki karşıtlık ilkesinden hareket ederek; bunu doğruya ulaşan süreçlerin oluşturulmasında bir ilk olarak kullanan düşünce ve araştırma yoludur. Bunu “ikilemli mantık” yolu olarak da adlandırabiliriz.

 

Her birey kendine göre yaşamı gözlemler, kendi anlayışına göre yorumlar ve kendince bir anlam çıkarır. Bu tür “anlama”, farkındalık arayışına önemli bir açılım getirmez. Önemli olan “katılımcı anlama” metodunu kullanarak “bütüncül farkındalık” düzeyine ulaşabilmektir. “Katılımcı anlama”’da, “gözlemci anlama”’dakinin aksine karşıtlık kavramları ayrı ayrı ele alınamaz çünkü kavramlar ve karşıtları iç içedir. Katılımcı anlama’nın “bütüncül farkındalık” düzeyini yakalayabilmesi üç ayrı gelişim düzeyinden geçmesine bağlıdır. Bunlar sırasıyla;

- Bilgi düzeyi

- Kuantum sezgi düzeyi

- Bütüncül farkındalık düzeyi

 

BİLGİ DÜZEYİ

 

Birinci basamak bilgi düzeyidir. Her eylem düşünce ile başlar, her eylemin yakıtı veya enerjisi düşüncedir. Düşüncenin başlangıcında bilgi vardır. Bilgisiz insan yaşamın ne anlama geldiğini pek düşünmediği gibi; biz kimiz, neden buradayız, kader mi, yazgı mı ve nereye gidiyoruz gibi sualleri bile kendine sorabilmekten genelde uzaktır. Genelde, özellikle bizim kültürümüzde, bilge olmayana göre kader varsa ve gelecek önceden belirlenmişse, yaşamın gidişini değiştirmek anlamında insanın yapabileceği bir şey yok demektir. Bilginin getirdiği anlayış derinliği ailede, okulda başlayarak tüm yaşamımızda devam eden bir süreçtir. Yaşam süresi boyunca dinler, okur, gözlemler ve bilgi hazinemizi doldururuz. Ancak önemli olan, bu bilgi birikiminin niteliği ve bu birikimi yaşamımıza yön vermede nasıl kullandığımızdır. Farklı meslekler, bilgiye farklı boyutlar kazandırabilir.

Örneğin bir gazeteci yazar, bilgi birikimine kendi gözlemlerini katarak, kendi yorumları ile toplumun dinamiklerine subjektif de olsa, katkı sunabilir. İnsanın bilgi edinme kapasitesi, algılama gücü ile orantılıdır. Çünkü kişinin bilgi edinmesi, duyuları ile gerçekliği yakalayabilmesi ve bu birikim ile düşüncelerini zenginleştirmesi, kişinin algılama ve anlama düzeyine bağlıdır. İnsanın farkındalık yolunda önemli silâhı, bilgi ile donanmış düşünceleridir. Bilgi sahibi olmadan düşünceyi zenginleştiremeyeceğimize göre; ileri düzeyde anlayış kapasitesine ulaşabilmek, gerçekliği özümsemiş bilgi ile mümkündür.

 

 

KUANTUM SEZGİ DÜZEYİ

 

Sezgi farklı öğreti sistemlerinde farklı anlamlar taşıyan bir terimdir. Farkındalık anlamı kapsamında, sezgi sadece akıl yolu ile kavranamayacak gerçeklere; derin düşünce ve içten hissetme ile ulaşabilme yoludur. Sezgi anlayışı içten gelir ve katılımcı anlayışı taşır.

Bu tür anlayış akıl ve mantık kullanmadan, sadece sezgisel bir anlayış olmasına rağmen, sözle de ifade edilebilir. Kahinlik veya fal bakmak bu tür sezgilerdir ve amaç genellikle geleceğin öngörülebilmesidir. Kehaneti ve fal’a bakmayı bilimsel olarak açıklamak mümkün değildir. Eğer mümkün olsa idi mesela ünlü kahin Michael de Nostradamus’un kehanetlerinin çoğu gerçek olurdu veya açıklanabilirdi. Oysa Nostradamus’un kehanetleri her uzmanın kendi yorumlarına bağlıdır ve birkaç kehanet dışında bu kehanetler anlaşılamamıştır. Günümüzde artık Nostradamus sezgisinden değil, kuantum sezgisinden bahsediyoruz. Eğer amaç Zen Budizm öğretilerinde olduğu gibi hayata seyirci kalmak değil katılmak ve yaşamı anlamak ise, bu yeni asırda sezginin ne anlam taşıdığı kahinlere ve falcılara bırakılmamalıdır.

Önemli olması gereken, bilgi birikimi ile elde edilen düşünce gücünün farkındalığının anlamına ulaşabilmektir. Bütüncül anlayış, bilgiyi, sezgiyi ve farkındalığı içine alan, aynı zamanda düşünce gücünü gerçeğe dönüştürebilen bir kavramdır. İşte kanımca bu yüksek düzeydeki anlayış “kuantum sezgi” ile ileri düzeydeki farkındalığa da yeni bir yol açacaktır. Prof. Fred Alan Wolf , düşünceyi gerçeğe dönüştürecek sezgiyi “hareket” olarak ifade ediyor. Wolf’a göre öğrenmemiz gereken dört eylem şöyle sıralanıyor;

- Düşünürsek “zaman” oluruz

- Hissedersek “boşluk” oluruz

- Duygulanırsak “enerji” oluruz

- Sezersek “hareket” oluruz

 

Zaman olmayı, kendini bir nehrin akışına bırakmaya ve onunla sürüklenmeye benzeten Wolf, bu benzetmeyi nehirle beraber sürüklenildiğinde, kıyısında oturup bütün şiddetiyle aktığı gözlemlenen suyun aniden sessizleştiğini ve hareketini kaybettiğini deneyimler ve zamanı kaybederiz, çünkü zamana dönüşürüz.

“Boşluk” olayını ise hissederek, hislerin yani elektronların veya başka elektrik yüklü partiküllerin boşlukta bir noktadan diğerine hareketleri olarak tanımlıyor. Örneğin bir iğne ucunu cilde değmesi neticesinde algılanan hissin sinir uçlarına yanıt vermesi gibidir.

“Enerji” dönüşümünü de, “Temel duygularımız” ın boşlukta hareket halinde olan his elektronlarını iyonize ederek enerjiye dönüşmesi olarak ifade ediyor.

Sezgi, arzu ile güçlenip harekete geçerek, “nereye gideceğimizi ve ne yapacağımızı bilme becerilerimizi belirler” diyor. Yani sezgi bir anlamda istenilenlerin gerçekleşmesinde kilit bir rol üstleniyor. Bununla kişinin afirmasyonlarının, çekim yasasının (benzer benzeri çeker) rezonansı ile “hareket” kazanabileceğini de ima ediyor. Bu düzeyi genelde de “kuantum sezgi düzeyi” olarak adlandırılıyor.

 

 

BÜTÜNCÜL FARKINDALIK DÜZEYİ

 

En ileri anlayış düzeyi bütüncül farkındalık düzeyidir. Bu düzey “bilgi” ve “kuantum sezgi” düzeylerini de içinde taşır ve sezgi anlayışı gibi insanın iç dünyasında şekillenir ve “hareket” e geçer. Bu öyle bir histir ki elle tutulup gözle görünmeyen sadece birey tarafından algılanabilen duyumlar gibidir. Sözler bu tür anlayışı yeterince ifade edemez.

Farkındalık mertebesine ulaşan kişi bir olay karşısında iç güdüsel becerileri ile nasıl hareket edeceğini anında kavrar, çözümün ve tedbirinin ne olacağına karar verir. Bütüncül farkındalık kuantum “sezgi” ve “bilgi” nin harmanlanması ile ortaya çıkan mucizevi bir kişilik farklılığıdır, farkındalığıdır. Bu anlatıma göre kendini fiziki dünyadan anlık da olsa koparabilen bilge kişi, kendini sonsuzluğun da parçası olarak fark ettiğinde, aydınlığı görecektir.

Bu aydınlığa ulaşıldığında kişi yaşamın tümünün kendi ile ilgili olduğunu, bunun nedeninin de, kendinin bir bütünün, yani Yaratan’ın bir parçası olduğunu fark edecektir. Böyle bir farkındalık içindeki kişi, her hareketinin, sadece kendini değil, herkesi etkileyeceğini, olumlu veya olumsuz enerjinin dönüp tekrar kendisine ulaşacağını anlar ve güzelliğin gereksinimini kendi içinde hisseder.

 

Alıntıdır.....

İnfoteizm

sirius tarafından düzenlendi
kaynak belirtildi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Hissedersek "Boşluk" oluruz" kısmı oldukça derin değil mi? Bir şeyleri fark edebilmek ve bunları farkına varmak için kendimizi bir kenara koyup öylesine etrafı incelememiz gerekir. Bir işi yaparken bir şeyleri fark etmeyiz, hissedemeyiz. Bir an kendimizi bırakıp boş boş etrafa bakmak gerekiyor ki hissedebilelim. Kendimizi "Kendi varlığımızla" doldurmadan çok şeyi hissederiz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...