Jump to content

Schopenhaur - İstenç ve tasarım olarak dünya ...


sidar

Önerilen Mesajlar

[h=3]İstenç olarak dünya[/h]Tüm şeylerin nesnel varoluşunu yani onların salt başkalarının gördüğü varoluşunun kesinlikle sevindirici, buna karşılık öznel varoluşunun ise istemede yer aldığı için acı ve kederle donatılmış olduğunu söyler Schopenhauer. İstenç olarak dünya her şeyiyle bir bilgidir. Bir kimse en entellektüel hazlarına, arzularına ancak kendi zekâsının aracılığıyla ulaşır. Zekâ ülkesinde acının yeri yoktur. Bu avantaja eşlik eden bir dezavantaj ise doğada zekânın derecesiyle beraber acı çekme yeteneğinin de artması yani tasarım olarak dünya ile istencin çatışkısı olan en yüksek yere ulaşılmış olmasıdır.

İstenç insanda olan tek şeydir ve irade karşısındaki önceliğini daima korur, ona karşı zayıftır. Bu bütün canlılarda böyledir aslında. Bir insanı öteki hayvan türlerinden ayıran duyarlılığın ve hatta daha yüksek derecede bulunan öteki iki fizyolojik temel kuvvet karşısındaki önceliğini yadsımadan düşünürsek; bir nesneyi ancak ona karşı şiddetli bir ilgiyle, istencini uyararak yani o nesneye yönelik kişisel ilgi duyarak elde edebilir. Ama istencin her kalıcı uyarılması en azından karışık türdendir; yani acıyla bağlantılıdır.

İstencin kasıtlı biçimde ve üstelik sadece anlık ve hafif, kalıcı ve ciddi olmayan acılara neden olabilecek küçük ilgiler aracılığıyla uyarılması sosyetiktir. Buna karşılık, zihinsel güçleri ağır basan bir insan, salt bilgi yolunda istencin hiçbir biçimde karışmadığı en canlı ilgiyi göstermeye yetkindir ve hatta buna muhtaçtır. Ancak sonra bu katılım onu hemen acının yabancı olduğu bir yere, adeta rahat yaşayan tanrıların atmosferine götürür. Bu tür insanlara göre geride kalanların yaşamı sersemliktir. Çünkü onlar yalnız kaldıklarında dayanılmaz bir can sıkıntısına kapılırlar. Gündelik gerçek yaşantımız tutkularımız tarafından yönlendirilmediği sürece can sıkıcı ve yavan olmaya mahkûmdur. Tutkularımız bunu esir aldığındaysa çok geçmeden de bize acı vermeye başlarlar. Bu nedenle mutluluk için gerçek bir kuvvet fazlalığı gereklidir. Yani istençlerinin hizmeti için gereken ölçünün üstünde zekâ fazlalığına sahip olanlar mutludurlar. Ancak ve ancak istencin hizmetinde olmayan bu fazlalık salt zihinsel bir uğraşıyı sürdürebilir..

[h=3]Tasarımsal olarak dünya[/h]Schopenhauer, George berkeleyin düşüncelerinden yola çıkarak insanın gerçeğe aldığı dış dünyasının sadece bir tasarım olacağını betimler ve onun eşiğinde olup biten her şeyin, en büyüğünden en küçüğüne dek zorunlu olarak gerçekleşeceğini, diğer tüm ötekinin ise sadece subjektif (öznel) istenç devinimleriyle yani arzularla, umutlarla, korkularla ve neye yönelik olursa olsun ona ulaşmayla yetkinleşeceğini, bunun da asla acı çekilmeden gerçekleşemeyeceğini savunur. Ve bu hâyâl kırıklığıdır. Schopenhauer'in anlayışına göre özne olarak objektif dünya, daima bize bir tasarım modunda görünecektir. Yani nesnelerin, şeylerin varlığı; yalnızca özneden ve maddeden düşlemdirilen ilişkiselliğin varolan tarafıdır. Buna rağmen Schopenhauer'in, anlayış sınırlarını mahrum bırakmadan, tasarım anlayışından çıkarak insanlığa vardığı anlaşılır bir gerçeklik taşırımı vardır. Dünya onun yaklaşımıyla tükenmemiştir. Bu noktada onun savunduğuyla dünyanın sadece bir tasarı olarak durduğu umarına varmak yine tamamıyla öznel bir yaklaşımdır. Temel olarak Schopenhauer'in terminolojisinde, öznel olan ile objektif olanın içinde olası dağılan imgelem gücünün ya da fantezinin gerçek dünya ile bağlantı sıkıntısı yaşanır.

Schopenhauer, Kant'ın söylediği ve etkilendiği hiçbir zaman tecrübesi edinilemeyecek olan "Biz sadece aklımızla gerçeğe aldığımız şeyleri görüyoruz," yorumuna ters düşer. "Şey ki içindedir, kendiliğindendir ve ahiretinde bütün tecrübesini taşır, o yüzden asla öğrenilemeyecektir!" Kendimizi izlersek akabinde sonumuzu da bir anlamda anlaşılır kılabiliriz: Biz içimizde olan istençleri öğreniyoruz, istenç de yalnız başına kendi içinde bir "şey"dir ve bu kendiliğindendir. Bu, insanların ve hayvanların davranışlarında sadece bir dürtü değildir, bilakis doğa kanunun arkasındaki nedensiz sebebiyettir, fiziksel bazı kanunlar gibi. Dünya, anlaşılmaz istenciyle kördür.

Alıntıdır ( Vikipedi ) ..

 

Son söz ;

 

İstemek, temeli bakımından acı çekmektir ve yaşamak, istemekten başka bir şey olmadığına göre, hayatın tümü, özü bakımından acıdan başka bir şey değildir.

 

İnsan ne kadar yüceyse, acısı da o ölçüde fazladır. İnsanın hayatı, yenileceğinden hiç şüphe etmeksizin, var olmaya çalışmak için harcanmış bir çabadır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...