Jump to content

Çinka


paranormalfikir

Önerilen Mesajlar

Laz halk söylencelerinde geçen mitolojik kahramanlar genellikle iç içe girmiş, köyden köye farklı ve hatta birbirine zıt tanım ve roller kazanmışlardır. Buna İslami ve İsevi öğeler de eklenince söz konusu mitolojik figürleri tanımlamak ve birbirleriyle ilişkilendirmek büsbütün karmaşık bir hâl alır.

 

Bu durumu Laz söylencelerinde adları sıkça geçen Germakoçi, Çinka (ya da Çika) ve İslam’la birlikte kültürümüze girmiş olan Peri ve Cin (Çoğul: Ecinni) figürlerinde belirgin ve şaşırtıcı bir biçimde görmekteyiz.

 

Çinka'nın Megrelce sözlüğünde ki anlamı, “Küçük kötü ruh, küçük kötü cin.” dir.

(Megrelce: Gürcistan'ın Batısında yaşayan Hristiyan Lazların konuşmuş olduğu Güney Kafkas dillerinden biridir. Lazca ile akrabadır.)

 

Çinka'ya mitolojik bir figür olarak Guria, Megrelya ve İmereti’de rastlanılmaktadır. Gürcü literatürüne de giren bu figürü Doğu teolojisi uzmanı Georges Dumézil şöyle tanımlar:

 

(Guria: Gürcistan'ın Karadeniz kıyısında yer alan tarihsel ve coğrafi bir bölgedir.)

(Megrelya: Gürcistan'ın Batısında, Karadeniz'e kıyısı olan tarihsel bir bölgedir.)

(İmereti: Gürcistan'ın orta kısmında yer alan tarihsel bir bölgedir.)

 

"Batı Gürcistan’da yaşayan İmeretyalılar, çinka adında ufak, oldukça orantılı vücutlara sahip cüceler tanımaktadırlar. Bunlar genellikle yerin altında yaşar ve yalnızca 27 Ekim ile 5 Kasım tarihleri arasında ortaya çıkarlar. Bu cücelere rastlayıp, onların canını sıkan bir kimsenin birkaç gün dili tutulur."

 

İmereti’de bu şekilde tanımlanan çinka Artvin / Hopa - Arhavi bölgelerinde İmereti’dekine oldukça yakın bir görünüşle karşımıza çıkar: Çinka, insana benzer çok küçük bir varlıktır. Tıpkı insanlardaki gibi bir sosyal düzenleri, hastaneleri, arabaları, işleri - güçleri vardır. Çoğu zaman insanlara görünmezler, ama onları görenler de vardır. İnsanlara musallat olabilecekleri düşüncesiyle bu varlıklara ilişilmez ve onlardan çekinilir.

 

Hopa, Arhavi, Pazar, Rize'de ise çinka; Ardeşen - Fırtına Deresi Vadisi’ndeki Peri figürüyle ortaklık gösterir:

 

Çinka, insanların dışında, kendi toplumunda yaşayan, çoğu zaman bir dişi yaratıktır. İnsanlara benzer. Yalnız ayakları arkaya doğru dönüktür. Çinkanın, görünüş olarak insanlara benzemeyen özelliği, ayaklarının ters olmasıdır. Çinka olduğu bu özelliğiyle anlaşılır.

Arhavi’de çinkanın bir tel saçını koparan bir kişinin çok zengin olacağı inancı da vardır. Bu inanç Rize / Fırtına Vadisi’nde ve Pazar ilçesinde de farklı bir şekilde karşımıza çıkar. Pazar ilçesinde, uzun suratlı, ayakları ters (Yani topuk önde, parmaklar arkada.), ince yapılı ve uzun boylu bir yaratık olarak tasvir edilir çinka. Bunlar, ırmaklarda, büyük taşların arasında ki mağaralarda yaşarlar. Akşam ezanının okunmasıyla beraber değirmenlerde ve civarlarında ortaya çıkarlar ve sabah, horozların ilk ötüşleriyle birlikte kaybolurlar.

 

Bundan dolayı insanlar hava karardıktan sonra değirmene gitmekten, en azından yalnız gitmekten imtina ederler. Karanlıkta değirmenin yanından geçmek de tercih edilen bir şey değildir. Her an taş atılabilir ya da çinka korkutucu bir görünümle insanın karşısına çıkabilir. Şayet yanlışlıkla onlarla konuşulursa insanı kandırırlar ve kendi yaşadıkları o taşların arasına, mağaralara götürürler ve orada insanı boğarlar.

En iyi ihtimalle bir insan, konuştuğu varlığın çinka olduğunu anlarsa o kişi çarpılır, korkudan ölebilir. İnsanın kendini tanıdığını anlarsa onu hemen öldürür.

Çinkaların, defineleri ve altın madenlerini beklediğine ve bunları bulanlara büyük kötülükler yapacaklarına inanılır. Güney Kafkasya'da Lazların yaşadığı köylerde çinkalar hakkında çok sayıda hikâye duymak mümkündür. Değirmende çinka gördüğü için delirenler, çinka ile horon oynayanlar, sohbet edenler ve daha birçok konuda söylenceler hâlâ belleklerde ki canlılığını korumaktadır.

Rize / Fırtına Vadisi Laz köylerinde ki çinka tasviri ise oldukça farklıdır ve daha çok sahil kesimindeki Germakoçi ya da Galenişikoçi ile ilişkilidir. Çinkaların bütün vücudu kıllarla kaplıdır. Ormanlarda yaşarlar. Ateşten çok korkarlar. Ellerinde beş yerine dört parmak bulunur. Bu yüzden çinka ile karşılaşanlar başparmaklarını gizlemelidirler. Aksi takdirde çinka bu parmağı ısırarak koparır. Çünkü çinkalar, insanların bu özelliğini kıskanmaktadır. Çinkaların çoğu zaman su kenarlarında altın bir tarakla saçlarını taradığı söylenir. Bir çinka doğum yaparken, ona yardım eden insana altın bağışladığı da söylenmektedir. Hattâ bu yolla zengin olduğunu söyleyen birçok insan vardır.

 

Ardeşen'de ise, çinka iyi bir ruh olarak çıkar karşımıza: Çinka derelerde yaşar. Uzun saçlı güzel bir kadındır. İnsanlara kötülüğü dokunmaz. Güneşli günlerde ortaya çıkar ve bir taşın üzerine oturarak, içinde bebeğinin bulunduğu altın beşiğini gölün üzerinde sallar. Çinkanın yüzünü kim görürse, çok zengin olur.

Çinka günümüzde bile Lazların varlığına inandıkları, çekindikleri ve masallardan şiirlere, sözlü edebiyatın her sahasında işledikleri bir kahramandır. İslam Diniyle beraber Karadeniz’e ulaşan Arabi cin kavramı, bu topraklarda, Lazlar arasında Lazlaşmış ve neticede tulum çalıp horon oynayan, Lazca konuşan, biraz şakacı, biraz tehlikeli, ırmaklarda taş atan, mısır değirmenlerinde yaşayan Çinkaya dönüşmüştür. Onun bu evrim sürecini sorgularken, kuşkusuz farklı coğrafyalarda ki ve özellikle Kafkasya ve Doğu Avrupa kırsalında ki cin tasvirleri ile kıyaslamak bizi şaşırtıcı bilgilere ulaştıracak bir deneyim olacaktır...

Adresinden derlenmiştir.

>>> lazoba: Laz Halk İnançlarında Bir Figür: Činǩa

 

 

paranormalfikir tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kendi Hatıralarım ve Yazıyla Örtüşen Kısımlar

 

(Çinkaların çoğu zaman su kenarlarında altın bir tarakla saçlarını taradığı söylenir.)

 

Yaşlı Bir Adamın, Cadı Karısı / Çinka'yla Karşılaşması:

 

Yaşlı adam her gün olduğu gibi sabah erkenden odun toplamak için ormana gider. Ormanın içinde ki dere kenarına geldiğinde güzeller içinde siyah saçlı bir kadının saçlarını taradığını görür. Kadın sırıtmaya başlar...

 

Yaşlı adam durumu anlar ve sakince yoluna devam eder. Cadı karısı birden çirkinleşir ve korkunç bir hâl alır. Üstü başı pis bir görüntüye dönüşür.

 

Yaşlı Adam sert bir şekilde: Senden korksaydım bu yola girmezdim. der.

Cadı Karısı: O yanında taşıdığın iğne olmasaydı, bak sana neler yapmıştım. diyerek kaybolup gider.

(Bir çinka doğum yaparken, ona yardım eden insana altın bağışladığı da söylenmektedir. Hattâ bu yolla zengin olduğunu söyleyen birçok insan vardır.)

 

Yol Ortasında Hamile Bir Çinka'nın Doğum Yapması:

 

Henüz karayollarının tüm Türkiye'yi kapsamadığı yıllar... Orta yaşlı bir karı - koca şehirde ki işlerini hallettikten sonra, dağların tepesindeki evlerine gitmek üzere yola koyulurlar. Doğu Karadenizin bu çetin coğrafyasında yakınmak, sızlanmak gereksizdir. Bu sevimli çift, ıssız ve karanlık yolda yürürlerken; ileride yolun ortasında bir kalabalık görürler. Önce biraz yaklaşırlar ve bir kayanın ardına gizlenirler. Kalabalık büyük bir ateş yakmıştır. Aynı zamanda kalabalığın içinde bir kadın acıdan kıvranıp bağırmaktadır.

 

Kayanın ardına gizlenen çift bunların insan olmadığını, başka bir varlık olduğunu anlamıştır...

Kadın kocasına: Ben daha fazla dayanamayacağım, yazık kadına, gidip yardım edeceğim. diyerek kalabalığın arasına girer. Kocası da peşinden...

Kalabalıktakilerin ayakları terstir. Mevzu anlaşılmıştır. Kalabalıktakiler bu iki insanı görünce sevinirler ve hemen adamın karısına seslenirler:

 

-Ne olur, şu doğum yapmaya çalışan kadına bir elini sür. (Söylentilere göre, Müslüman bir kadın doğum yapmakta zorlanan bir cine elini değdirdiğinde doğum kolaylaşırmış.)

Müslüman kadın elini sürer ve acı çeken kadın hemencecik doğuruverir. Ateşin etrafındakileri büyük bir sevinç kaplar. Topluluğun önde gelenleri bu karı ve kocaya teşekkür etmek için şöyle bir hediye verirler.

Bir torbanın içine sönmekte olan odun parçalarını, kor parçalarını doldururlar.

Ardından şöyle derler; "Bu torbayı içindekilerle beraber evinize götürün. Sabaha kadar bekleyin ve sakın açmayın. Hava aydınlanınca açabilirsiniz."

 

Karı - koca şaşırmıştır, fakat itiraz etmezler ve torbayı alarak yollarına devam ederler.

Kadın torbanın ağırlığından olacak ki; "Hem yardım ettik, hem de bize hediye busönmüş odun parçalarını verdiler." diyerek serzenişte bulunur. Ardından torbayı açarak içindekileri olduğu gibi yere boşaltır.

 

Nihayet evlerine varmışlardır. Yorucu bir günün ardından üstlerini çıkarıp yatmaya giderler.

Sabah uyandıklarında kadın dün yanlarında getirdikleri torbayı eline alır. Torbayı kaldırdığında bir tane altın torbanın kenarından yere düşer.

 

Her şey anlaşılmıştır. Eğer kadın sabredip torbayı boşaltmasaydı, odun parçalarının hepsi birer altına dönüşecekti. Sadece torbanın kenarına takılan bir odun parçası altına dönüşmüştür. Artık ahlanmanın, vahlanmanın da bir faydası yoktur...

 

(Artvin / Hopa - Arhavi bölgelerinde İmereti’dekine oldukça yakın bir görünüşle karşımıza çıkar: Çinka, insana benzer çok küçük bir varlıktır. Tıpkı insanlardaki gibi bir sosyal düzenleri, hastaneleri, arabaları, işleri - güçleri vardır. Çoğu zaman insanlara görünmezler, ama onları görenler de vardır. İnsanlara musallat olabilecekleri düşüncesiyle bu varlıklara ilişilmez ve onlardan çekinilir.)

 

Bir Çinka'nın Yoğurt Mayalaması:

 

Yüksekliğin 1500 - 2000 metre olduğu bir Doğu Karadeniz Bölgesi'nde üç Karadeniz kadını kış hazırlığı için ormanın derinliklerine odun toplamaya giderler. Saatler geçer. Azimli Karadeniz kadınları yorulmuştur. Dinlenmek için bir ağacın altına doğru yürürler. Önden giden kadın, ağacın altında bir çömlekle karşılaşır. Kadın çömleğin kapağını kaldırır ve büyük bir şaşkınlığa uğrar. Çömleğin içinde enfes görünen bir yoğurt vardır.

 

Ormanın derinliklerinde bu yoğurdu kim buraya koymuştur? Bir türlü akıl sır erdirememişlerdir. Fazla düşünmenin de bir anlamı yoktur. Yorgun düşmüşlerdir ve bünyelerinin ferahlamaya ihtiyacı vardır. Büyük bir iştahla yoğurdu sindirmeye başlarlar. Yoğurt azalmış ve artık tokluk hissi oluşmaya başlamıştır.

 

Ve olan olur... Çok fazla uzak olmayan bir mesafeden bir cadı karısı şöyle seslenir: Maya bırakın, mayaaaa!.. (Maya bırakmak: Sütten yeniden yoğurt elde edebilmek için, sütün içine bir kaşık kadar yoğurt koyulur. Bu, maya olarak adlandırılır.)

Karadeniz kadınları mesajı almışlardır. Bu, bir cadı karısının yapmış olduğu yoğurttur. Kadınlar, korkudan çömleği ve odunları bırakıp doğruca kaçarlar...

 

(Çinkaların, defineleri ve altın madenlerini beklediğine ve bunları bulanlara büyük kötülükler yapacaklarına inanılır...)

 

Altınların Kaçırılması:

 

Rum Pontus İmparatorluğu zamanında Doğu Karadeniz'de 2000 metre civarlarında Rum Pontus'lu köylüler yaşardı.

 

Zaman ilerlemiş, Osmanlı İmparatorluğu kurulmuştur. Fatih Sultan Mehmet, Rum Pontus'u yıkıp bölgeyi fethedince Müslüman Türkler coğrafyaya yerleşmeye başlar. Yükseklerde yaşayan Rum köylüler can korkusuyla altınlarını, değerli eşyalarını toprağa gömerek kaçmışlardır. Bugün, geride bıraktıkları evlerin taş kalıntıları hâlâ durmaktadır.

Bu söylentilerden dolayı define avcıları defalarca yıkıntı civarlarındaki toprakları kazmışlardır. Toprağı eşelemeye başladıklarında hep aynı ses duyulur. Sanki birileri altınları kaçırıyor da; şıkır şıkır madeni para sesleri geliyor...

 

Sonuç olarak hiç kimse bu gömülere ulaşamış. Belki de kaçan Rum köylüler, birgün geri döneriz umuduyla, altınları korumaya almak için, bir ritüel eşliğinde gömmüşlerdir.

 

(Çinka, insanların dışında, kendi toplumunda yaşayan, çoğu zaman bir dişi yaratıktır. İnsanlara benzer. Yalnız ayakları arkaya doğru dönüktür. Çinkanın, görünüş olarak insanlara benzemeyen özelliği, ayaklarının ters olmasıdır. (Yani topuk önde, parmaklar arkada.) Çinka olduğu bu özelliğiyle anlaşılır.)

 

Ayakların ters olması; aslında bu klâsik bir cin tasviridir.

 

(Akşam ezanının okunmasıyla beraber değirmenlerde ve civarlarında ortaya çıkarlar ve sabah, horozların ilk ötüşleriyle birlikte kaybolurlar. Bundan dolayı insanlar hava karardıktan sonra değirmene gitmekten, en azından yalnız gitmekten imtina ederler. Karanlıkta değirmenin yanından geçmek de tercih edilen bir şey değildir. Her an taş atılabilir ya da çinka korkutucu bir görünümle insanın karşısına çıkabilir. Şayet yanlışlıkla onlarla konuşulursa insanı kandırırlar ve kendi yaşadıkları o taşların arasına, mağaralara götürürler ve orada insanı boğarlar.)

Akşam ezanı meselesi: Ebeveynlerin çocukları korkutup eve çekmek için bir unsur olarak kullandığını düşünüyorum.

 

Su değirmeni: Geceleyin yöre insanı tek başına değirmene girmekten çekinir. Pek uğurlu bir davranış olarak görmezler.

 

Geceleyin dere kenarından geçerken taşlanma: Birçok kişi taşlanmaya maruz kalmıştır. Aslında verilen mesaj şudur; "Geceleyin bizim bölgemize girmeyin, uzak durun..."

 

Devam Edecek...

paranormalfikir tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İslamiyetin bu coğrafyaya gelmesiyle beraber, kültürler etkilenmiştir. Çok normal.

 

Ama değişmeyen tek şey, farklı toplumlarda bu varlıkların görüntüsü birbirinden hep farklıdır. Mesela Arap çöllerinde bir cin, bedevi kıyafetiyle ve uzun boylu olarak çıkar karşımıza. Kumda olan tasvir daha farklıdır. Çok tehlikeli ve çok güçlüdürler.

 

Kafkasya, Doğu Karadeniz, Balkanlar: Bu coğrafyalarda anlatılanlar klasik cin kavramından daha farklıdır. Yaşanılan coğrafyanın özelliği varlıkları şekillendirmiştir. Dere kenarında yaşayan, ormanın derinliklerinde kıllarla kaplı olan varlıklar. Daha espritüel ve daha tehlikesiz gibi dururlar. Çölde saçını tarayan bir kadın söylencesi duymadım hiç. :)

 

İç Anadolu'nun bozkırlarında ise, anlatılanlar daha korkunç ve tehlikelidir. Genel görünüşleri Karadenizdekilere benzemez.

 

Neden Yozgat'ta bir Germakoçi'den bahsedilmez. Çünkü kültürü, efsaneleri, masalları coğrafya şekillendirir.

 

Ya da gemicilerin anlattıkları; Okyanuslarda, denizlerde yaşayanlar...

 

İnsan her yerde aynı insan. Onun için cin kavramının, tüm bu anlatılanları tek bir başlık altında toplaması yetersiz kalıyo bence.

 

böyle varlıkları cin başlığı altında topluyorlar.bazı özelikleriyle Allahın yarattığı varlıklar çok çeşitlidir.işte en benzeyenlerinin grubu cindir.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...