Jump to content

Ahlaki Muhakeme ve Ahlaki Yargı


sidar

Önerilen Mesajlar

Ahlaki yargılama süreci gerçekten eğlenceli konu. Aslında farkında olmadan sahip olduğumuz yargıları nasıl da sanki kendi seçimlerimizmiş gibi açıklamamızı da içeriyor. Bu ahlaki yargı dediğimiz şey empati hissi, sevme, ilgilenme, onaylama ya da onaylamama hisleri değil tabi, daha çok iyilik / kötülük, adil / adil olmayan gibi kavramlarla ilgili. Yani bu tür hislerle, ahlaki yargı arasında ayırıcı özellikler bulunuyor.

Mesela ben brokoli sevmem. Bu bir değerlendirmedir, bir yargıdır ama ahlaki yargı değildir. Çünkü ben bunu söylerken zorunluluk hissi yansıtmıyorum. İnsanlar brokoli yemelidir veya yememelidir demiyorum. Ve içinde bir “izin” barındırmıyor, insanlar brokoli yedikleri için toplum tarafından cezalandırılmalı falan demiyorum. Ama mesela “bebek katillerini” sevmem dediğimde benim tarafımdan bu ahlaki bir yargı taşıyor. Bebek katillerini sevmem, sen bebekleri öldürürsün, sonuçta bana göre sen yanlışsın ve eğer bebekleri öldürürsen cezalandırılman gerekir.

http://2.bp.blogspot.com/-iMZ7q5Brqwg/TrAQIHuPUUI/AAAAAAAAAII/Ao7QVR0UCRM/s200/nice.jpgTabi bazı arkadaşlar bütün bunları yanlış anlayıp “ne!! ahlak mı? Dostum ben ahlaka, etiğe değil Nietzsche’ ye inanırım” diyebilir. Ama ahlaki yargılama yalnızca politik veya çocuk aldırma, işkence gibi büyük ahlaki sorulara verilen büyük cevaplar değildir. Bazı ahlaki yargılamaları sürekli olarak yaşarız – çoğunlukla bilinçdışı- Ne yemelisin? Hayvan etini yerken ne hissediyorsun? Ne kadar yiyorsun ve ne kadarını bağışlıyorsun? Kimlerle arkadaşsın? Fakir fukaralara yardım ediyor musun? Gözlerini onlardan kaçırıyor musun? Kiminle sevişeceksin? Hangi şartlar altında? Bunlar ahlaki sorulardır. Dışarıya karşı sert görünseniz de, bütün bu soruların cevaplarının içinizde bir karşılığı vardır ve sonucunda rahatlık hissi veya suçluluk hissi yaşarsınız.

http://3.bp.blogspot.com/-oZYNzx_KN6U/TrAUFgLldYI/AAAAAAAAAIY/JBSGgStajwY/s200/avoid-conversation_300.jpgYolda bazen o kadar iyi tanımadığımız birisiyle karşılaşırız ve göz temasından kaçınırız ki muhabbet büyümesin. Gidip “naber, nasıl gidiyor?” demek yerine sadece gülümseyip başımızı eğeriz ve karşımızdakinin de selamımızı almaktan daha fazla bir şey yapmamasını umut ederiz. Daha sonra ise “ne vardı yani konuşsam, bazen nasıl da gerizekalı olabiliyorum” diye düşünebiliriz. Benzer göz temasından kaçınmaları dilencilere karşı da yaparız. Bu ahlaki gerilimleri içimizde sürekli olarak yaşarız.

Peki, ahlaki muhakemeler hakkında ne biliyoruz? Bazı evrensel kıstaslar olduğunu kabul ediyoruz. Yetişkinlerde, bebeklerde ve hatta şempanzelerde ortak bazı noktaların olduğunu biliyoruz: bizi kandıranlara karşı kızgınlık, bizimle paylaşanlara minnettarlık duyma gibi merkezi durumlar vardır.

Yalnız ahlaksal muhakeme sonuçlarını farklı kültürlerle karşılaştırdığımızda inanılmaz sonuçlar alırız. Antropolojist Richard Shweder bu farklılıkların konularının listesini şöyle veriyor:

“İnsanlar bu listedekilere karşı kendiliğinden ürkütücü hissedip, onlara kızar, onlara kötü davranır, onlarla gurur duyar, onlara midesi bulanır veya onlardan utanç duyar: mastürbasyon, homoseksüellik, seksten uzak durma, tekeşlilik, çocuk aldırma, sünnet, işkence, idam, İslam, Hristiyanlık, Yahudilik, kapitalizm, demokrasi, bayrak yakmak, mini etek, uzun saç, ebeveynleriyle aynı yatakta uyuyan çocuklar, aynı yatakta uyumayan çocuklar, bir işte çalışabilen kadınlar, çalışamayan kadınlar vs vs.”

http://1.bp.blogspot.com/-E44AaQzU5tw/TrAS4Ck5KlI/AAAAAAAAAIQ/LTuzrjCyQ4k/s320/hate-crime-part-5.jpg

Farklılardan Nefret ve

Nefret Suçu... Her an Her yerde...

 

Bu listeyi insanlara dağıtsak ve sorun gördükleri şeyin yanına çizik atsa, insanların nasıl da farklılaştıklarını görebiliriz. Kimi kadınların çalışmasına sorun çıkarmaz, kimi çıkarır, kimi homoseksüelliğe kızar ve insanlar böyle farklılık gösterir. Ama mesela insanların bebek katilliği hakkında farklılık göstereceğini sanmıyorum. Ya da birine bir iyilik yaptığınızda karşılığında size kötü davranmasına duyulacak iç tepki de çok farklılık göstermez. Ama bizim için burada önemli olan listedeki bu farklılıkların kişiden kişiye değil de bir kültürden diğerine göre farklılık göstermesi.

Shweder’in teorisine göre, ahlaki yargılamanın üç farklı sistemi var.

Birincisi “otonom (özerk) ahlak” genelde batı dünyasında var olan eşitlik, demokrasi, özgürlük nosyonlarına ait sistem.

İkincisi “cemiyet ahlakı” görev, sorumluluk, hiyerarşi, bizi bir arada tutan nedenler, bağlılık nosyonlarına ait sistem.

Üçüncüsü ise “Kutsallık ahlakı” saflık, kutsallık, günahkarlık ve kirlilikle alakalı olan sistem.

http://1.bp.blogspot.com/-FV6tfmCWZzc/TrAVGcsAQ3I/AAAAAAAAAIg/wHWTw8JC_hg/s200/sargon_ademkar.jpgMesela kadın erkek eşitliğini ve onların neleri yapabilmeleri gerektiği konusunu ele alalım. Otonom ahlak anlayışını kabul eden bir toplumda, “kadın ve erkek özgür insanlar oldukları için, başkasının özgürlüğünü kısıtlamamak şartıyla istedikleri her şeyi yapabilirler” anlayışı egemen olacaktır. Eğer toplum “cemiyet ahlakını” kabul ediyorsa, duyacağımız şey daha çok “kadınlar ve erkeklerin farklı hakları ve sorumlulukları vardır. Doğuştan gelen farklılıkları nedeniyle farklı görevleri olmaları gerekir” olacaktır. Ve eğer toplumumuz “kutsallık ahlakına” bağlıysa bazı eylemler dini gerekçeler nedeniyle yasak olacaktır. Mesela kadınların adet döneminde yemeklere dokunmaması gerektiği çünkü bunun yemekleri kirlettiği inancı gibi.

Şimdi ahlak tabi insanın kendine yakışanı giymesidir. Bu yüzden etrafımızda bir çok insan aslında ne kadar açık fikirli olduklarını göstermeye çabalarlar. Onlar çok açık fikirlidir, anlayışlıdır ama ahlaki bazı yargılamalarının aslında bilinçsizce olduğunu kabul edemezler işte. Ve bunun aslında bilinçli tercihleri olduğunu göstermek için nedenler/bahaneler saçmalarlar.

http://2.bp.blogspot.com/-cwpzjBu2OHo/TrAVzJ54WkI/AAAAAAAAAIo/fasWHVF7zEA/s200/00-nefrete-bahane-cok_200_200.jpgVirginia Üniversitesi’nden Jonathan Haidt’e göre insanlara sorduğunuzda genel olarak “otonom ahlakını” kabul ettiklerini söyleyeceklerdir. “Eğer kimseye zararı yoksa, sorun değil o zaman.” Mesela seks hakkındaki fikirlerini sorsak, cevap olarak “kimseye zarar vermediği sürece, kimsenin hakkı gasp edilmediği sürece yetişkinler arası sekste bir sorun yoktur.” O zaman eşcinsel evlilik veya eşcinsel ilişki sizin için kabul edilebilir olmalı çünkü yetişkinler arasında ve kimse zarar görmüyor. Ama Jonathan Haidt’e göre tabi ki sözde cemiyet ve dinsel ahlak ilkesini benimsememiş kişiler bile bunda bir çok kendilerine mantıklı gelen ama aslında mantık dışı olan bahaneler bulabilir. Haidt bu tür durumları örnek hikayelerle açıklıyor:

Julie ve Mark abla ve kardeşler. Bir gece beraber sevişmelerinin farklı ve eğlenceli olabileceğini düşünüyorlar. Julie doğum kontrol hapı kullanıyor zaten ve Mark ise prezervatif kullanıyor güvenlik için. İkisi de bundan eğleniyorlar ama bir daha yapmamaya karar veriyorlar. Bu özel gece ikisi için gizli olarak kalıyor ve birbirlerine daha çok yakınlaşıyorlar. Bu olay hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce sorun teşkil eder mi?

http://2.bp.blogspot.com/-wXykLA6kWb0/TrAXW_zeSEI/AAAAAAAAAIw/nJafXHsilp8/s200/cevab-veremedi_27628.jpgHaidst bu soruyu sorduğunda, çoğu kişiden “evet sorun teşkil eder” yanıtını alıyor. İyi bir psikolog olarak soruyor “Tamam, peki bunda sorun ne?” Ve cevaplar ilginç, çünkü kendilerini bu otonom ahlakına sahip gören insanlar basitçe (herhangi bir mantıklı neden göstermeksizin) “çünkü bu iğrenç” diyemiyorlar. Bu yüzden Haidt’in “aptalca ahlaki yargılamalar” dediği bir takım açıklamalar bulmaya çalışıyorlar. “Bu kötü, çünkü çocukları bir ucube olacak!” – iyi de ikisi de korunuyordu? “Belki kız reşit değildir!” – hayır, reşit. Ve sonunda : “ya işte… bu yanlış!” (herhangi bir mantıklı neden göstermeksizin)

Örnekleri çoğaltalım. Bir ailenin köpeği var araba çarpıyor ve köpek ölüyor. Eve getiriyorlar ve ağlıyorlar “ühühühü Kont öldü, Kont öldü… yemekte ne var?” Sonra Kont’u pişirip yiyorlar. Sizin için sorun teşkil eder mi?

http://3.bp.blogspot.com/-7x8du71OWD8/TrAYR_3qlXI/AAAAAAAAAJA/clvCwpNGF5g/s200/poster1245.jpgSonra bakıyorlar tuvalet çok kirli, ama o da ne, orada bir bayrak var, ve bayrağı alıp tuvaleti bir güzel temizliyorlar, sizin için sorun teşkil eder mi??

Ve başka bir adam dondurulmuş tavuk alıyor, eve geliyor ve onunla sevişiyor, sizin için sorun teşkil eder mi?

Şimdi bütün bunların gerçekten sorun teşkil etmediğini düşünen insanlar otonom ahlakına sahipler. Bunlarda sorun bulanlar ise bu sorunların kaynağını iyice ve derinlemesine düşünmelidirler. İnsanlar akıllıdır ve rahatlıkla bir çok neden öne sürebilirler, örneğin “hastalık” falan diyebilirler ama bu cevapların “samimi” olması gerekiyor. Gerçekten “hastalık” yada “size göre doğal olmaması” nedeniyle mi sizce sorun teşkil ediyor? Bu çalışmalar, aslında bir çok ahlaki yargımızın nasılda bilinçli değil de bilinçsizce varolduğunu gösteriyor.

İnsan ahlaki yargılamasının dışarıdan nasıl etkilendiğini gösteren en iğrenç deney ise “Milgram Deneyi” dir. O da diğer bölümün konusu.

http://2.bp.blogspot.com/-W_DfZb86ChQ/TrAcCPXYHwI/AAAAAAAAAJI/a_iLCg7dWy8/s1600/Mr-garrison.jpg

 

Alıntıdır emoshh blogspot ....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...