Jump to content

Bir tiranın ölümü


KATA

Önerilen Mesajlar

Bir tiranın ölümü

 

 

Scotland Yard'dan emekli dedektif John Grieve, İskender'in British Museum'daki büstünün önünde. İskenderiye'deki lahit. John Grieve'in akıl haritalarından biri. Pompei'deki bir mozaikte İskender.

 

 

 

Büyük İskender öldüğünde sadece 32 yaşındaydı. Bugün, tam 23 yüzyıl sonra eski Scotland Yard dedektifi John Grieve, hükümdarın ölüm sebebini bulmak üzere dosyayı yeniden açtı

 

 

 

 

"Bir zamanlar, çok sinirli, uzun saçlı, eşcinsel bir cüce vardı. İçtiği zamanlar, ki sık sık içerdi, kontrol edilemeyen şiddet kasırgalarına neden olurdu. Tıpkı bir deli ısrarıyla peşinden gittiği kaderi, dünyayı yönetmekti."

 

Sunday Times'ın geçen haftaki dergisinde yayımlanan haber, bu cümlelerle başlıyor. Meslektaşlarının, "mesleğin en iyilerinden biri, belki de en iyisi" diye tanımladıkları emekli dedektif John Grieve, 23 yüzyıl sonra Büyük İskender'in ölümü üzerindeki sır perdesini kaldırdı. Peki nasıl?

 

 

British Museum'daki kilden bir tablet üzerine İskender'in ölümüyle ilgili "Havada bulutlar vardı ve kral öldü," şeklinde bir kayıt düşülmüş. Tarih ise, M.Ö. 11 Haziran 323. Belli ki kralın neden öldüğü bilinmiyordu. Ölmeden önce delicesine, 'çok sıkı' Makedonya şarabı içtiği gözönüne alınacak olursa, ölümünü içkiye bağlamak mümkün. Ancak şu sorunun cevabı yok: Neden ölümü tam 12 gün sürdü?

Bu gizemli ölümü günışığına çıkaran dedektif John Grieve, edebiyattan ve sanattan hoşlanan kişiliği, derbeder görünümü, iş yapma tarzıyla bugünlerde Hallmark kanalında da izlenebilen polisiye dizinin kahramanı Müfettiş Morse'a benzetilirmiş hep. Kendisi, "Gazeteciler böyle istedi diye Jaguar kullanmam, ılık bira içmem ve operadan hoşlanmam gerekiyor. Oysa ben araba kullanmam, rock'n roll severim ve biraya dokunmam çünkü şeker hastasıyım," diyor. Daha önemli farklar da var: Grieve, anti - terörizm birimi başkanı olarak IRA'nın iki önemli operasyon ve bombalama ünitesini açığa çıkartan kişi. Daha önceleri Londra'nın East End'inde gangster çetelerini ve uyuşturucu kaçakçılarını sindirmişliğiyle tanınıyor. En son olarak da, bir film şirketinin önerisi üzerine İsa'nın doğumundan 323 yıl önce gerçekleşen bir olayı soruşturmuş işte. İşini yaparken bildiği tek yöntemi kullanıyor Grieve: Ciddiyet. "Bu görev, soruşturmanın felsefesini düşünmek için iyi bir fırsattı," diyor.

 

 

Grieve, araştırma için patoloji, psikiyatri, mantık, tıp, arkeoloji, tarih, etik, botanik, toksikoloji gibi birçok bilimden yararlanmış. Notlarına bakmak insanı epey şaşırtıyor. Karalamalar yerine Grieve'in notları renkli, çizimler ve şemalardan oluşuyor. Onun "akıl haritaları" bunlar.

 

 

Grieve'e göre, Büyük İskender kahraman ve dahi bir lider. Öldürürken de eğlenirken de cephenin en önünde yer aldı. Yunan, Mısır ve Pers imparatorluklarının fetihleri askeri stratejilerin temel taşlarını hazırladı. Ancak mızrağın ucu kadar keskin lider bunu bacaklarından, göğsünden ve kafasından aldığı ağır yararlarla ödedi. Biyografisini yazan Robin Lane Fox, onu "İki ayak üstündeki en kuvvetli şey," olarak tanımlıyor. İskender 20'li yaşlarında dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü adamıydı. Üstelik ufak tefek bir vücuda sahip olmasına rağmen! Pers kralının tahtına oturduğunda, ayakları yere zor değiyordu. Geniş omuzluydu ve hem kadınların hem de erkeklerin çok çekici bulduğu keskin hatlı bir fiziği vardı. Grieve'in tanımıyla "Kainat tarihinin en başarılı silahlı ordusunun ve belki de en zengin ve en yağmacı global şirketinin lideriydi." Böyle insanlar kendilerini, ailelerini ve yakın çevrelerini ihya ederler. Ve bol miktarda da düşman kazanırlar.

 

 

 

 

Adım adım soruşturma

 

 

İskender'in ölümünden hemen sonra, cinayete kurban gittiği dedikoduları yayıldı. Ancak bu iddialar kanıtlanmadı. Lane Fox'a göre ölüm nedeni yüksek ateş olmalı çünkü İskender'in zehirlenerek öldürülmüş olması ihtimali hemen hemen hiç yok ve bu teori bir hayalperestin uydurması. Grieve ise amcası ve babası öldürülmüş, karısı ve oğlu da kendisinden sonra öldürülecek olan 32 yaşındaki bir adamın ani ölümünün soruşturulması gereken kuşkulu bir vaka olduğuna inanıyor.

 

 

Peki bildiklerimiz neler? Yıllarca ağır savaşlar verdikten sonra

İskender'in Mezopotamya'da Babil'de öldüğünü biliyoruz. Bıçaklanmadığını ya da bir saldırıya uğramadığını da. Silah arkadaşlarıyla birlikte geçirdiği sıkı bir alem gecesinden sonra yüksek bir ateşle yatağa düştüğünü, 12 gün sonra da öldüğünü. Peki neden ateşlendi?

 

 

Eski bir yara iltihap mı yapmıştı? Öyle olsa, fark edilmemesi mümkün olmazdı. Sebep alkol müydü? Olamaz, çünkü İskender gerçekten sıkı bir içiciydi. Doğal sebeplerle mi öldü? Henüz mücadele edilemeyen çok fazla hastalık vardı o zamanlar. Sıtma ve tüberküloz gibi. İşte bu noktada devreye Richmond, Virginia'dan bulaşıcı hastalık uzmanı Dr. John Marr giriyor. Ona göre, ölümcül bir hastalık olan sıtma o tarihte, o bölgede çok yaygın. Çok yüksek ateşle hastanın hücreleri parazitler tarafından yok ediliyor; beyin, kalp, karaciğer ve akciğerin gücü zayıflıyor ve idrar siyahlaşıyor. Marr, "İdrarın siyaha dönüştüğüne dair bir kayıt yok," diyor.

 

 

Sırada tifo var. Tifo çok yüksek ateşle ağrıların olduğu bir hastalık.

"Ancak tifolu hastaların vücudunda oluşan kırmızı lekelerden söz edilmiyor. Ayrıca anüsten gelen kandan da. Eğer bunlar olsaydı kayıtlarda olurdu."

 

 

Peki grip? Hayır, "çünkü gripten ölseydi iki - üç gün ya da en geç bir hafta içinde ölürdü." Marr da Grieve gibi ipin ucunu bırakmamaya kararlı. Havayı, bitki örtüsünü, bölgeyi, hayvanları, gözden kaçan bir upucu olup olmadığını sıkı sıkıya araştırıyor. Ve gerçekten de atlanmış bir ayrıntıya ulaşıyor. Kayıtlara göre İskender Babil'e yaklaştığında uğursuz bir kehanet gerçekleşiyor. İskender havada birbirini gagalayan kuzgunlar görüyor ve bu kuzgunlar düşüp ayaklarının dibinde ölüveriyorlar. Modern bilime göre kehanet hurafeden başka bir şey değil elbette. Fakat hurafeleri

kabul etmemek olayın kendisini reddetmek anlamına da gelmiyor. Çünkü varsayılan kuşlar gerçekten yere düştüler. Neden o zaman?

 

 

Orta Doğu kaynaklı, Batı Nil Virüsü adını taşıyan bir virüs var. Günümüzde bile kuşları, yalnızca kuşları değil, bir çok hayvan türünü hatta insanları da öldüren bir virüs bu. İskender'in ölümünün müsebbibi olabilir mi? Dr. Marr belirtileri şöyle açıklıyor: "Yüksek ateş, beyinde iltihaplanma yapıyor. Bu da duyu sisteminde değişiklik yaratıyor. Hasta konuşamaz, duyamaz. Komaya girer. Sonra da ya iyileşir, ya da ölür." Ancak özellikle genç birinin bu virüs nedeniyle ölme olasılığı yok gibi.

 

 

 

Kalbi çok kırıktı

İstatistiksel olarak cinayet daha güçlü bir olasılık. Çünkü İskender döneminde intikam, kıskançlık ve cinayet had safhada. İskender'in kendisi de istatistiklere veri sağlamakta oldukça cömertti. (Sevgilisi olan savaşçı Hefaistion'un hayatını kurtaramadığı için doktorunu çarmıha gerdirdiği söyleniyor.) Onun ölümünü kimin isteyebileceğini bulmak için öyle uzaklara gitmeye falan da gerek yok. Pers İmparatorluğu'nu fethettikten sonra iyice genişleyen ordusuyla durup dinlenmeden savaşma niyetinde olan İskender'in ordusunda artık dinlenip, ganimetlerinin keyfini çıkarmak isteyen çok sayıda subay vardı. Ancak bu iddialar da kanıtlanmadı.

 

 

O zaman yeni sorumuz şu: O dönemde İskender'de görülen semptomlara neden olabilecek bir madde var mıydı? Yeni Zelanda'daki Ulusal Zehir Merkezi'nden Toksikolog Dr. Leo Schep, dedektif John Grieve'in yardım aldığı kişilerden biri. Bu merkezde mevcut tüm zehirlerin belirtileri biliniyor. O döneme ve yöreye özgü zehirleri taramak biraz zaman alıyor. John Grieve ve doktor Schep, Birmingham Botanik Bahçesi'nde buluştuklarında, Schep yanında 1.5 metrelik bir bitkiyle geliyor. Veratrum album adlı bir bitki bu. Çöpleme otu adıyla da biliniyor. Orta ve Güney Avrupa'da doğal olarak çayırlarda yetişiyor. Antik Makedonya'da da varmış. Göründüğü gibi masum da değil üstelik. Kökündeki toksinlerden elde edilen toz alınırsa ateş yükseltiyor ve ölüme kadar götürebiliyor. Schep, zehirin çok çabuk hareket ettiğini, tansiyonu düşürdüğünü belirtiyor.

 

 

Vücutta ağrılara sebep olurken terleme de yapıyor. Kurban baygınlaşıp, zayıf düşüyor. Bütün belirtiler İskender'e uyuyor. Ancak hala kanıt yetersizliği var. Dedektif Grieve çöpleme otunun şarap içinde içirilip içirilmeyeceğini merak ediyor. Akıl haritalarından birinde, bu otun renkli çizimi var. Birmingham Üniversitesi Tıp Tarihi Bölümü'nden Dr. Robert Arnott, MÖ 110 yıllarında çöplemenin yaygın bir şekilde müshil olarak kullanıldığını belirtiyor. Botanikçi, bilim adamı ve düşünür Aristotales'in

İskender'in 'özel hocası' olduğu düşünülürse, İskender'in bu otu biliyor ve kullanıyor olması çok mümkün. Ancak birini öldürmek için gereken doz çok fazla. Acımtrak tadının kuvvetli kırmızı şarabın içine kolaylıkla gizlenebileceği, teorilerden biri.

 

 

Ancak Güney Carolina'daki Clemson Üniversitesi'nden İskender ile ilgili uzman Prof. Dr. Elizabeth Carney'in bu konuda tereddütü var. Çünkü o dönemin kültürüne göre erkekler halkın içinde kılıç ya da bıçakla öldürülür, katiller kahraman addedilirdi. Politik bir cinayet de söz konusu değil, çünkü ortaya çıkacak karmaşa kimsenin işine gelecek gibi değil.

 

 

 

Grieve, İskender'in o sıralardaki psikolojik durumunu da göz önünde bulundurmaktan yana. Çünkü sekiz ay önce İskender'in yakın dostu ve sevgilisi Hefaistion ölmüştür. Bu olay onu derin bir acının içine sürükler. İskender'i çok seven ve İskender'in çok sevdiği Hefaistion'un ölümünden sonra, bu "dünyanın en güçlü adamı" daha fazla içer, kendine daha az dikkat eder, daha fazla risk göze alır, insanları kendinden uzaklaştırır. Harvard Tıp Fakültesi'nden Adli Tıp Psikiyatristi Dr Harold Bursztajn, bu dönemin İskender'in en zayıf düştüğü dönem olduğuna inanıyor. Babasının ölümüne de tanık olmuş ve engelleyemememin utancını hep içinde taşımış olan İskender'e kalan tek şey, sevgilisinin de ölümünden sonra, içmek, yine içmek ve bir başka ülkeyi daha fethetmektir. Düşmanları için değerlendirilecek bir fırsat olabilir bu. Çöküntü içindeki İskender şuursuzca içtiği için hastalıklara, kazayla fazla doz ilaç almaya ve tabii düşmanlarına karşı önlem almamaya her zamankinden daha açıktır.

Grieve, bunun ilginç bir fikir olduğunu düşünüyor. "İskender'i öldüren kırık kalbiydi yani. Çok üzgündü ve tüm olumsuz etkilere açıktı."

 

 

İlginç bir düşünce ama Grieve hala somut bir yanıt aramaktadır. İskender'i kim ve ne öldürmüştür? Sonunda, tüm bu görüşmeler, akıl haritaları, adım adım yürütülen mantık, Grieve'e son kararı verdirir. İskender'de gözlenen semptomlar, 12 günlük ölüm süreci, ilaç dolabında bulunan çöpleme otu, iyileştirici ve zehirleyici doz arasındaki bıçak sırtı ayırım, hepsi, ama hepsi, zehirlenmeye işaret etmektedir. Cinayet falan yoktur.

 

 

Zayıf düşmüş İskender bir sonraki savaşı için kendini güçlendirmeye çalışmaktaydı. Acelesi olan genç bir adamdı. Sabırsızlığı ve biraz daha fazla dozla daha çabuk iyileşeceğini düşünmesi sonucunda gerekenden fazla dozda ilaç almıştı.

Karar: Talihsizlik!

 

 

The Mysterious Death of Alexander the Great... Revealed, 22 Ekim Çarşamba gecesi Britanya Televizyonu Beşinci Kanal'da yayımlandı

 

 

http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=cts&haberno=2684

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...