Jump to content

Hayaletin Anatomisi


GOZ

Önerilen Mesajlar

Biraz uzun bir yazı olduğu için ve vizelerle uğraştığım için tamamını şimdi koyamadım. Hepsini birden koyabilirdim ama parça parça koyarsam daha kolay motive olurum diye düşündüm. Paraquake.com sitesinden alıntıdır:

 

Hayaletlerin bir varoluş düzleminde bulunduklarını ya da bizim olağan duyularımızın ötesinde bir titreşim derecesinde olduklarını söylemek kolaydır. Ama o zaman, nasıl bizim duyularımızın algılayabildiği dünyayla etkileşebilirler? Sadece "Onlar görünmez." diyemeyiz. Bu onları neden göremediğimizi açıklar ama bir çeşit fiziksel maddeden yapılmışlarsa etraflarındaki ışığı kırmaları gerekir ya da sadece saydamlarsa neden onlara çarpmıyoruz? Eğer görünmez, mikrodalgalar veya gama ışınları gibi göremeyeceğimiz bir dalga boyunda salındığı için fiziksel olarak ayırt edilemezlerse bu da hala onların nasıl fiziksel nesneleri etkileyebildiklerini açıklayamaz. Microdalga fırını çalıştırdığımızda içindeki kap mikrodalgalar onu ittiğinde oradan oraya zıplamazlar.

Hayaletlerin nasıl fiziksel dünyayla etkileşim içinde olduğu hala bir gizem ama işe yarayan birkaç teoriyi bir araya getirmek olası:

Araştırmacılar, bir odadaki soğuk alanın, ruhların termal enerjiyi kendilerine çekerek kendi varlıklarını göstermede yardımcı olması için kullandıklarına dikkat çekiyor. Ayrıca düzensiz EM alanlarının ruhların görünür hale gelmeye çalıştıklarının belirtisi olduğuna (ya da sadece bu alanların, dalgalanmaların aralıklarına bağlı olarak ruhun orada olduğuna ve o anda orada neler olduğuna) inanıyorlar.

Sıcaklığı kendine çekmek, hayaletlere görünür olmalarını sağlayacak kadar enerji verir mi? Bu direkt olarak görünür hale gelmelerini sağlamaz. Bir nesne kendi ışığını vermek için 770 Kelvin, yani 495 derece sıcaklıkta olması gerekiyor ve ışığının çoğunun dalga boyu insan gözünün göremeyeceği kadar düşük. Filament lambalar bundan çok daha sıcak ancak ışığının çoğu kızılötesi aralıkta. Eğer bir hayalet kendi ışığını saçıyor olsaydı, uzaktan izlememiz gerekirdi çünkü hayaletle aynı odada olmak için sıcaklık çok fazla olurdu. Ancak, varlığın bulunduğu birçok ortamdan yeteri kadar termal enerjiyi emmesi hiç olası değil, bir çeşit volkan sadece ısı enerjisiyle ışık verebilir.

Ayrıca bazı kimyasal tepkimeler ışık üretebilir, örnek olarak biokimyasal tepkimeler ateşböceklerinin ışık saçmasını sağlıyor ama bunun hayaletlerle ilgisini kuramayız.

Birçok nesne kendi ışığını saçmaz. Onun yerine, fotonlar onları sektiren dışarıdan bir kaynakla üretilirler (güneş, ampul) ve gözümüz tarafından algılanırlar. Fotonların dalga boylarına göre farklı renkler ve fotonların sapma yapısına göre de şekilleri algılarız.

Bunun anlamı, hayaletin yarı saydam hale gelmesi ve böylece fotonları saptırması, ya da etrafındaki elektromanyetik alanları bir şekle benzeyinceye kadar bozması ve fotonları yörüngesinden saptırıncaya kadar bozmasıdır. Her iki durumda da bunun sadece termal enerjiyle başarılması olanaksızdır.

Eğer hayaletler ısıyı görünür olmak için kullanamıyorlarsa neden odadaki ısıyı kendilerine çekiyorlar?

Doğal olarak ısıyı kendilerine çekecekler çünkü düşük bir enerji seviyesindeler, böylece güneşlenen bir sürüngenle aynı davranışa kalkışıyorlar. Çünkü sürüngenler, memelilerdeki iç ısı kaynağına sahip değillerdir. Bu davranışı soğuk havada kaldıklarında gösterirler. Çünkü metabolizmaları çok yavaşlar.

Belki hayaletler de fiziksel dünyayla etkileşime geçmeden önce "ısınmaya" ihtiyaç duyarlar, bu sadece bir eylem yapabilmeleri için bir şekilde enerji kazanmaları gerektiğini düşünürsek mantıklı gelebilir. Ancak termal enerjinin, hayaletlerin görünür olmak için kullanabileceği bir enerji kaynağı olarak kullanılması olanaksız. Aslında fiziksel çevreyi etkilemek çok daha zor. Bazı paranormal araştırmalar bunun uygun kaynaklarla elektromanyetik enerji sifonlamayla yapılabileceğine inanıyorlar. Paranormal araştırmalarda yaygın konsept sıklıkla,ekipmanları etkileyen sarjın bitmesidir. Ayrıca araştırmacılar, araştırma mahalindeki elektro manyetik alanlardaki tuhaf değişimlerin de ruhların kendilerini göstermek veya bir eylem yapmak için enerji çekmeye çalıştıklarını gösterdiğini söylüyorlar.

Elektromanyetik enerjinin yeteri kadar toplanması bedensiz varlıkların, fiziksel çevreyle etkileşime girmesini sağlar mı? Tartışmaya açık ancak uygun şartlar altında foton şeklindeki elektromanyetik enerjinin nesneler üzerinde etkisi olduğu, fotonların kütlesi olmasa da doğrudur.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

William Crookes, kendi icadı olan ışınölçerle fotonların nasıl dolaylı olarak hareket ettirilebileceğini örneklerle açıklamıştı ama bu sadece vakum ortamının yakınındaysa işe yarıyordu ve gerçek düzenek ışığın kendisine değil, fotonlara termal tepkime içeriyordu. Paranormal Fiziksel Aktivite konusunda pek yardımı olmadı: Çünkü biz vakum ortamında yaşamıyoruz ve paranormal fenomenlerde hareket ettirilen eşyalar, ışınölçerdeki kağıt yelpazeden çok daha ağır. Varsayalım ki bir hayalet elektromanyetik alanlardan çok önemli ölçüde foton biriktirebilir. Peki bunu çevresini etkilemek için kullanabilir mi? Hayaletler çok şiddetli foton gönderme gücüne bile sahip olsalar katı cisimler üzerinde gerçek bir etkileri olamaz. Fotonların ağırlığı yoktur, yani etkileri vurma seslerini veya kapı tıklatmayı açıklamaz ya da bazı durumlarda rastlanabilen belirgin, kontrollü hareketi açıklamaz.

Ghost Hunters televizyon şovunun bölümlerinden birinde bir resim çerçevesinin iki defa bir giysi dolabının boyunca sağa sola sallandığı ve eski bir deniz fenerinde geçen bir diğer bölümde de bir sandalyenin zemin boyunca çekildiği görüldü. Parçacıklar, çok şiddetli bir biçimde gönderilse ve nesneleri etkilemeyi başarsalar bile büyük olasılıkla sadece onları yere devirirlerdi.

Metalden yapılmış bir fotoğraf çerçevesi gibi küçük bir nesnenin bir tür manyetik alan tarafından hareket ettirilebilmesi olasıdır, yani hayaletler elektromanyetik enerji biriktirebilirlerse eşyaları hareket ettirebilmek için bu alanları kullanabilirler. Ama bunun başarılabilmesi için alanın gücü, sizin normal ortamda rastlayacağınızdan çok daha fazla olmalıdır ve bir hayaletin bu kadar elektromanyetik enerjiyi evin bütün elektriğini çekmeden bunları nasıl başarabildiğini birinin sorması gerekir(Ghost Hunters'da kameraların pillerinin bitmeden hayaletleri nasıl çekebildiğinin de sorulması gerekir). Eğer hayaletler, resim çerçevesi gibi eşyaları hareket ettirebilmek için bağımsız olarak kendi manyetik alanlarını üretebilselerdi onları takip etmek çok kolay olurdu... kağıt ataşları, çiviler, iğneler onlara yapışırdı ve böylece onları ve hareketlerini görebilirdik.

Ayrıca, hatırlamamız gerekir ki hayaletlerin etkiledikleri kapı ve mobilya gibi birçok eşya önemli oranda metal içermez. Yani manyetik alanlar onların üzerinde fazla etkili olamazlar. Bu da manyetik alanı hayaletlerin fiziksel dünyayla etkileşimi konusunda hükümsüz kılar.

Elektro manyetik alan sifonlamasının rol alarak hayaletleri görünür kıldığı bazı olaylar olabilir. Eğer bir hayalet yeteri kadar statik elektrik yükleyebilirse, tozu kendine çekerek çok basit bir şekil oluşturabilir. Hatta belki yüz hatları gibi kabataslak bazı detaylar oluşturabilir. Statik elektrik, TV ekranlarının çok çabuk tozlanmasına neden olur. Çok temiz evlerde bile hemen çok fazla toz bulunabilir. Birçok hayalet tasvirinde, belirsiz insan şekillerini, sıklıkla tek renkli ve çoğunlukla yarı saydam görüntülerden söz edilir. Gevşek bir biçimde ana hatları tozla oluşturulmuş bir varlık tek renk olabilir ama katı olamaz. Yine de beynimiz onu katı görmek konusunda ısrar edebilir. Bunun en iyi yolu görüntüyü yarı saydam olarak açıklamaktır.

Bu daha canlı hayalet görüntüleri için tatmin edici bir açıklama olmadı.

Higgs alanına girelim. Öncelikli olarak, Higgs alanının maddeye bütün ağırlığını veren şey olduğuna inanılır. Bu alanın matematiksel olarak çok önemli olmasının nedeni aracı yöney bazon olarak bilinen belirli parçacıkların, fotonlar gibi ağırlıkları olmaması gerekirken ağırlıkları olan parçacıklar olmasıdır

DEVAM EDECEK

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Elektromanyetizmin ve zayıf kuvvet denen fenomenin yöndeşlerini gösteren formüllerdeki fotonların karşıt parçacığının bazı radyoaktif bozulmalara da karışan orta yöney bozonlar olması gerekir. Eğer bütün yöndeşler bulunursa bu güçleri açıklayan formüllerin birleşik olması istenilen bir durumdur. Higgs alanı sayesinde, matematiksel olarak kütlesiz olmaları gereken parçacıkların kütle kazanmaları için bir yol olabilir. Hayaletlerin kütlesi olmadığı için fiziksel dünyayla temas kurmaları çok sorunludur. Yani, bunu açıklayabilmek için olası bir düzenek vardır. Eğer hayaletler uyumlu bir yapıdaysa, enerjinin ustaca biriktirilmesi hayaletlerin Higgs alanına girmesini sağlayabilir. Sınırlı fiziksel durumumuz yüzünden algılayamadığımız şeyler belki ruhsal varlıklara görünür halde ve onlar tarafından kullanılabilir durumdadır. Fotonlar gibi normalde Higgs alanıyla etkileşime geçmeyen parçacıklar belki de böyle etkileşimlere geçip kütle edinebiliyorlardır. Bunun hayaletlerle ne ilgisi var? Hayaletler gibi varlıkların kendi alışılmışın dışında elektromanyetik alanları olduğunu ve elektromanyetik alanlarla sıradışı dalgalanmalar yaparak veya pilleri bitirerek etkileşime geçtiğini anımsayın. Hayaletlerin elektromanyetik alanları etkilemelerinin bir yolu da elektromanyetik enerjiyi taşıyan fotonlardan yapılmış olmaları olabilir. Fotonlar yeterince enerji toplayabilirlerse görünür dalga boylarında salınım yapabilirler ve böylece hayaletler de kendilerini görünür yapabilir.

Yine de fotonların kütlesi yoktur, yani hala hayaletlerin nasıl fiziksel nesneleri doğrudan hareket ettirebildikleri sorunuyla karşı karşıyayız.

Varsayalım ki hayaletler, Higgs alanıyla bir etkileşim oluşturup bir parçalarına kütle kazandırarak kapı taklatma, nesne hareket ettirme gibi fiziksel eylemleri başlatabilirler. Ayrıca bu etkileşimin ilerleyerek doğrudan çevreye yayıldığını da varsayalım. Eğer fotonlar çevredeki elektromanyetik alanlarda ve pillerde aniden kütle kazandıysalar artık foton değillerdir ve araçlardaki enerji emilmiştir. Ayrıca sabit duran elektromanyetik güç alanları ortama giren fotonların sayısı yüzünden dalgalanmaya başlar. Çünkü fotonlar Higgs alanıyla etkileşime girdikçe elektromanyetik alanda dalgalanma yaparlar. Eğer sadece özgün kütlesi olmayan hayaletlerden bahsediyorsak kendimizi fotonlarla sınırlamak zorunda değiliz. Nötrinolar da temelde ağırlıksızdır (her ne kadar son bilgilere göre az da olsa kütlesi olduğu açıklandıysa da biz yine de kütlesiz varlıklarmış gibi kabul edelim) Ayrıca graviton adı verilen yerçekiminden sorumlu bir parçacığın da ağırlığı olmadığına inanılıyor. Ancak ne nötrinolar ne de gravitonlar elektromanyetik alanla etkileşime girerler. Bu da onları hükümsüz kılar. Elektromanyetik alanla etkileşime girebilecek başka bir parçacık bulunması her zaman olanaklıdır. Ancak bu bildiğimiz fiziksel dünyada çoğunlukla bulunmaz. Belki de bu parçacık hayaletlerin yaşadığı düzlemde doğal olarak bol sayılarda bulunmaktadır ve bu da hayaletlerin uyumlu bir enerji yapısını korumasını sağlamaktadır. Bu parçacığa "Phantom Extreme" adını verebiliriz.

Bir parçacık ne kadar ağırsa özgün enerjisi o kadar fazladır ve o kadar da hızlı bozunur. Bu yüzden kaon ve pion gibi atomaltı parçacıklar bu kadar yaygın değildir. Onlar çok yüksek enerjilerde üretilirler ve günlük hayatımızda bulunmazlar. Bu sınırlı aralıktaki parçacıklar çok ağırdır ve çabucak daha hafif ve daha az enerjili parçacıklara bozulurlar ve böylece kararlı hale gelirler. Bu nedenle, eğer hayaletler bir çeşit kütlesiz parçacıklardan yapıldılarsa sonsuza kadar varolabilirler.

Son olarak, hayaletlerin bu dünyada hapsolmuş varlıklar mı yoksa bu dünyayla öbür dünya arasındaki bir yerde mi bulundukları ya da öbür dünyada bulunup da arada bizim dünyamızı ziyaret edip etmedikleri belirsizdir. Hayalet, cin, melek, elemental dediğimiz varlıkların saf enerji ve fiziksel maddenin karışımı olabileceği ihtimalini de gözardı edemeyiz. Bu, fizik dünyası dışında değildir. E=mc2 ... kütle ve enerji aslında aynı şeydir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

uzun bir yazı ve uzun bir emek harcamışlık var.

Öncelikle teşekkürler sevgili GOZ...

 

Uzun zamandır araştırdığım ve ilgi alanımın en büyük kısmını oluşturan konu bedensel yaşam süreci sona erdikten sonra kendi doğasına kavuşan 'özütümüzün', şu an içerisinde bulunduğumuz evrene olan uğrakları olmuştur...

 

Kendi çıkarımlarım doğrultusunda çok daha özetle ve kabaca açıklayabilmeyi umuyorum...

 

Herşeyin eninin, boyunun ve yüksekliğinin olduğu, yani 3 boyutlu bir evrendeyiz. Pekâlâ bedensel yaşam süreci sona erip de, öz kimliğimize kavuştuğumuz an nereye yolcu oluyoruz? Yoksa kaba materyalist bakış açısının öngördüğü üzere herşey şıp diye bitiyor mu? Bizden geriye tek kalan şey, hayatta kalanların hafızalarında birer anı mı sadece? Ben uzun zamandır buna koca bir hayır diyorum!

 

Ölüm dediğimiz o fiziki ağırlıktan kurtuluş sonrasında zaman olgusunun olmadığı farklı bir boyuta geçiş yaparız. Kabaca 4. veya 5. boyut diyelim buna. Bu yeni boyutun ne olduğunu tasavvur veya tahayyül bile etmek -sanıyorum ki- olanaksız birşey! Çünkü bu evrende buna sahip değiliz. Biz 3. boyuttaki varlıklar, 2. veya 1. boyutu gözlemleyebilme ve müdahale edebilme yetisine sahibiz. Bir resim çizip, orada bir hikaye başlatıp, hikayeyi değiştirebilir ve hatta tamamen ortadan kaldırabiliriz (silerek, karalayarak, vs) Aynı şekilde 4. boyutta olan varlıklar da 3. boyutu izleyebilir ve müdahale edebilirler. Tabii ki, kendi yasalarının elverdiği oranda!

 

Şimdi kendi cephemizden bir varsayımla ele alalım. Bir düzlemi izliyorsunuz. Orada devingen bir hayat var. 2 boyutlu varlıklar için 'yükseklik' boyutu olmadığından, 'yukarı' diye bir kavram da olmayacaktır. Bu yüzden bu varlıklar sizi göremeyecek fakat siz büyük bir keyifle onları YUKARIDAN izleyebileceksiniz. Resme bir müdahalede bulunursanız, yine sizi göremeyecekler fakat birşeyin varlığını hissedeceklerdir. Şimdi parmağınızla resme bastığınızı düşünelim. Bu varlıklar sizin parmağınızı mı görür, yoksa sadece parmağınızın resme temas ettiği alanı mı? ;) İşte olayın anafikrini veren ve gözden sürekli kaçan o basit kural! Peki siz kendi boyutunuzdan 2 boyutlu evrene geçiş yapmayı başarsanız, alacağınız yeni form ne olacaktır? Elbetteki yüksekliği olmayan bir düzlem haline geleceksiniz. Yani bir tür resim olacaksınız... İşte 4. boyuttan bizim boyutumuza geçen (hayalet dediğimiz) varlıklar da, 3 boyutlu evrenin elverdiği bir forma girmek zorunda kalıyorlar. Bu formun ne olduğu konusunda henüz determine edilmiş ve ulaşılmış kesin bir tanım yok. Bazı varsayım ve deneyimlerin haricinde henüz muğlaklığını koruyan bir konu. Ama bu form her ne ise, içerisinde bulunduğu ortamın elektromanyetik alanında değişimlere neden olduğu; bazı ısı değişimleri yaratabildiği; kimi zaman insanın görme ve işitme eşiğinin algılayabileceği bir titreşime ulaşabildiğine tanıklık edilmiştir. Bütün bu değişimlerin her zaman ziyaretçimizin kendi iradesi ve kararı ile mi, yoksa bu ziyaretin kaçınılmaz bir doğal sonucu olarak mı meydana geldiği konusu net değil. Fakat bunlar gözlemlenmiş ve kabul görmüş etkilerdir. Bilmemiz gereken tek şey, birdenbire karşımızda belirse bile, bunun aslında ziyaretçimizin kendi görüntüsü olmadığı; bu boyuta geçişi sonucu 3. boyutta kazandığı form olduğudur. Yani aslında bu boyuta olan etkileridir.

 

Amerika'daki paranormal araştırmalarda kullanılagelen birçok ekipmanın işlerliği konusunda ben de hemfikirim. 1 tanesi hariç: EM Pump denilen, (yukarıda da bahsi edildiğinden belirtiyorum) sürekli olarak elektromanyetik alan yaratan bir alet. Bundaki beklenti, hayaletin 'beslenmesi' için sunî bir elektromanyetik alan sunulacak ve hayaletimiz köpekbalığının kan kokusuna yönelmesi gibi bu alana yönelecek ve kameramızın önüne düşecek... Tamamen saçmalık!.. Hayaletler bu boyutta öylece gezen birer elektrostatik varlık değiller. Sadece kendi boyutundan burayı olan ziyaretlerinde ortamda böyle etkiler yaratırlar. Yani aslında o elektromanyetik alan değişimleri ve ısı dengesindeki bozulmalar, sadece hayaletimizin ayak sesleri gibi birşey. Veya hayaletin iletişim kurma çabasıdır...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben de katkından dolayı teşekkür ederim cyaxeres.

Ben gençken bu tür varlıkları hep reddetmiştim ve dediğin gibi ölümle birlikte sevdiklerimizin anıları dışında bütün düşüncelerimizin ve duygularımızın yok olacağını düşünürdüm ama hem yaşça hem de zihinsel olarak büyüdükçe daha açıkfikirli olmaya başladım sanırım. Bence de öldükten sonra bilincimiz yaşamaya devam ediyor. Bilincimiz diyorum çünkü Ghost Adventures gibi programlarda izlediğime göre bu varlıklar sadece bir kayıt değil, sorulara da cevaplar veriyorlar. Bazıları sanki rüyada gibi, bazıları da öldüklerini bilmiyor ve tam öldükleri sırada ne yapıyorlarsa onu yapmaya devam ediyorlar. Özellikle dehşet içinde ölen insanların sürekli aynı duyguları yaşıyor olması, huzursuz olmaları bana çok iç karartıcı geliyor.

Dediğin gibi hayaletler başka boyutlarda yaşadıkları için bu boyutta sadece yarattıkları etkiyi görebiliyoruz. Gördüğüm kadarıyla zaman da onlar için doğrusal olmadığı için gelecekten haber verebiliyorlar. Ama asıl kafa karıştırıcı olan gördüğümüzün hayalet mi yoksa Cosmic Quake denilen olay sonucunda gördüğümüz paralel evrenlerdeki insanlar mı? Çünkü bazı insanlar gördükleri hayaletlerin yaşayan insanlar kadar canlı göründüklerini sadece bir sis veya silüet gibi olmadıklarını anlatıyorlar.

Bahsettiğin cihaz sanırım Tesla Coil gibi bir şey. Cihazlardan pek anlamıyorum ama Tesla Coil çalıştırdıkları zaman daha çok kanıt bulabiliyorlar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tesla coil farklı birşey...

EM Pump denen şey, çalıştırıldığı anda, kendi kapasitesi oranında çevresine elektromanyetik dalgalanmalar yaratan bir alet. Evde de daha primitif modellerini yapabilirsiniz bunun. Bir elektrik motoruna pervane şeklinde kanatlar takıp; her kanada 1 veya 2 adet mıknatıs yapıştırırsanız, motor çalışmaya başladığı anda dönmekte olan mıknatıslar bir manyetik alan yaratmaya başlayacaktır... Manasız gördüğüm birşey açıkcası...

Fakat daha sonuç verecek bir alet olarak EMF Detector kullanmak doğru bir tercih. Doğal ortamdaki elektromanyetik değişimleri tespit edip ölçebilen bir alet. Hatta tavsiye ettiğim bir alettir.Bunun hakkında bir konu açmıştım. Dilersen forumda bulabilirsin paranormal deneyimler bölümünde...

 

saygılar...

 

http://www.gnoxis.com/emf-detector-meter-kendi-yapt%C4%B1%C4%9F%C4%B1m-emf-%C3%B6l%C3%A7er-56702.html

 

http://www.gnoxis.com/son-yapt%C4%B1%C4%9F%C4%B1m-hayalet-tespit-cihaz%C4%B1-emf-detector-58469.html

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...