Çocukken Yaptığımız Saçmalıklar

Her kuşağın kendi çocukluğunda ortak şapşallıkları, saçmalıkları ya da merak duygusu ve bastırılmamış hayal gücünden dolayı yapmış olduğu birtakım şeyler vardır. Kendi çocukluğunuzdan örnekleri yazabilirsiniz...

- Silgileri boş yere silerek bitirmeye çalışmak, fakat kimseye nasip olmayan ve bir şekilde kaybolan silgiler,

- Gölgemizle yarışmak,

- Ayakkabıları sürekli ters giymek,

- İstop oynarken söylenen rengi bulmak için tanımadığımız insanların giysisine yapışmak, bakkala girip o rengi aramak,

- Okulda flütü notayla çalmak yerine sesle uydurmaya çalışmak,

- Televizyonun, radyonun içinde birilerinin olduğunu düşünmek,

- Karınca yuvalarını tıkamak,

- Sinekleri yakalayıp örümcek ağına atmak,

- Balkondan insanlara su dökmek veya tükürmek,

- Haberleri kar tatili duyurusu için izlemek,

- Uzaktan kumandayı eğip büküp, farklı yönlere yönelterek "Acaba buradan da değiştirir mi?" diye test etmek,

- Sinek ilacı püskürten arabaların peşine takılmak,

- 6-7 adet sakızı birden çiğnemek,

- Toprak, kireç, kolonya vs. tadına bakmak,

- Bayramlarda maytap, torpil gibi patlayıcıları komşuların kapısına fırlatıp kaçmak,

- Zillere basıp kaçmak,

- Bozuk çakmakları yola fırlatarak patlatmaya çalışmak,

- Gereksiz yere kibritleri yakmak veya yanan kibriti kutunun için koyup, toptan yanmasını beklemek,

- Bisiklet sürerken el bırakmak, mermer kaydırmak,

- Herşeyi olduğundan büyük görmek,

- Uhu koklamak, gereksiz yere sağa sola sürmek,

- Bakkala giderken çöp poşeti yerine parayı çöpe atmak,

Gibi gibi...

http://www.youtube.com/watch?v=LcKNTa32gY8

Küçükken börtü böceğe çok zarar verdim. Vicdanım sızlıyor. Bir arkadaşım, kertenkeleyi uçurtma kuyruğuna bağlayıp gökyüzüne göndermişti. Daha sonra atmacanın biri kertenkeleyi almak için uçurtmaya saldırmıştı. Ben de uçurtmayla beraber, pet şişenin içinde karınca yollamıştım. Basınçtan etkilenmeden sapasağlam yeryüzüne iniş yapmıştı karınca. Bilim böyle ilerledi işte. Ben karınca gönderdim, NASA, maymun...

6 yaşındayken, çekiçle gizlice televizyonun camını kırmaya kalkmıştım. İçindeki insanları görebilmek için. Ama o kalın camı kırmaya gücüm yetmemişti.

Ahaha resmen balık tutar gibi atmaca tutmussunuz..

Yazdıklarının cogunu yapmakla beraber, her seyin tadına bakma alıskanlıgım vardı. Herhalde yaptıgım en buyuk sacmalık abimle pırtlama yarısmaları yapmaktı. Ahaha pislikmisiz yaa.

Ah yaa bir de bize gelen komsu cocugun saclarını makasla diplemistim. Annemin makyaj malzemelerini de yuzune boca etmistim. Pek bi kızmıslardı ama bence cok iyi bir styling yapmıstım..

Solucan ve örümcek beslerdim. Kavanozlara doldururdum solucanları. Sürekli toprak kazardım solucan bulmak için. Örümcekleri ağ yapabilsinler, yuvaları olsun diye masanın altına yerleştirirdim. Gerçekten bir süre sonra örümcek popülasyonu abartı derecede artmıştı. Bir de karıncalara elimi ısırtıp kafalarını koparırdım, elimde kalırdı kafaları kenetlenmiş şekilde. O zamanki kafayı bir daha yakalayamadım, nasıl bir değişikmişim çocukken bilemiyorum.

Karpit vardı bilir misiniz sönmemiş kireç. Onları 500 ml lik su şişelerine koyup üzerine su ilave edip kazdığımız siperlerin içinden birbirimizin siperlerine atıp savaşçılık oynardık. Bilen bilir sağlam patlardı ve üzerinize sıçradığında elbiselerinizi delerdi. Tehlikeliymiş şimdi düşününce.

Kurbağaların makatına pipek sokup şişirip taplatır , kertenkele ve çekirgeleri kızartıp yiyerek indiana jhones çuluk dediğimiz oyunu oynardık.

İnşaatın birinci ya da ikinci katından kuma atlar , cam için yapılan ortadaki tuğlaları kırmak için taş atıp birbirimizin kafalarını yarardık

Tezek de b*k mantığıyla kendi dışkılarımızı kurutup yakmak ve değnekle eşelemek de en büyük zevklerimizden biriydi ki en son isim vermek istediğim bir arkadaşım b*k savaşını başlattığında yediğimiz dayaktan sonra bırakmıştık bu olayı.

Her kurban bayramında (bizim zamanımızda kesim alanları yoktu tarlalar vardı) gizlice milletin kurbanlarının işkembelerini deler kaçardık(feci pis kokar)

saatlerce su ve elektrik sayaçlarının dönmesini seyrederdik.

arkeologçuluk oynayacaz diye tüm mahallelinin bahçelerini köstebek gibi kazar dayak yerdik.

Kuran kursuna yollandığımızda caminin bir kapısından girer öteki kapısından çıkar sonra arka demirlerden tekrar girer minarenin hoparlörünün fişini çekerdik. ve en büyük zevklerimizden biri de camide balkona çıkıp tespihleri koparmak ve secdeye eğilenlerin popolarını vurmaya çalışmak olurdu.

Hmmm dusunelim bakalim

1- Mahallede tek islik calabilen cocuk bendim ama normal islik degil yani yuksek desibelli ( hemde elimi kullanmadan ) yolun kenarinda bi arabanin arkasina saklanirdik bizim elemanlarla dolmus gecerken islik calip durdururduk adam saga sola bakar geri giderdi

2- kisin arabalara kar topu atardik birde hizli geliyosa on cama yapistigi anda gelen o tok "paaat" sesi tarif edilemez

3- Kisin garaja inen yokusta kayardik poset falan ne bulursak

4- bira sisesi toplardik depozitoluydu onlar bakkala goturup para alirdik ( cekirdekten yetismeyiz biz )

5- Trabzondaki evde balkondan arabalara findik atardik en cok dolmuslar sinirlenirdi durup bagirirlardi falan

6- Trabzonda koy evinde bahcede elma agaci vardi dokulurdu surekli koydeki cocuklara firlatirdik kuzenim ve ben rahat 15-20 kisiye karsi savasmisizdir yeri geldiginde ( yalniz bir kac sene once gorduk cocuklari gidip oturduk yanlarina selam verdik hepsi sigir gibi olmus isteseler bizi top diye oynarlar valla demir gibilerdi )

7- ve meshuur mahalle maclari ve ardindan cikan olaylar

futboldan o yasimdada hic anlamazdim kaleye sokarlardi beni toptanda korkardim zaten sut gelince kendimi korurdum hep gol yerdim ama mactan sonra cikan yada mac esnasinda cikan olaylarda oncu birlikler arasinda ben vardim arada agzimizin ustune gelen 3-5 tokatta yok degil ( hic unutmam bigun kisacik bi cocuktan saglam bi tokat yemistim o kadarda artistlik yaptik cocuga bide gittik dayak yedik )

Boyle iste aklima geldikce yazarim ben arada

Ben ben itiraf ediyorum o hastanenin koca coplugunde yangin cikmasina sebep olan kisiyim

Aman Tanrım cocuk degil EŞKIYA bunlar.

Barbie bebek soymayı bir ben yapmışım heral..

Barbie bebek soymayı bir ben yapmışım heral..

Bazı şeyler vardır asla itiraf edilmeyen ve reddedilen

Ben Çocukken Salaktım - Cem YILMAZ

-Ben çocukken salaktım. Edip Akbayram´ın ismini Edi zannederdim. Yani o, benim için ´Edi Pakbayram´di.

-Ablama, ´Nasıl olup da koca bir günü canin sıkılmadan evde oturarak geçiriyorsun?´ demiştim.

´Büyüyünce insanin canı sokakta oynamak istemez ki´ cevabını vermişti. Uzunca bir sure büyüyüp büyümediğimi anlamak için kendime, ´Canin sokakta oynamayı istiyor mu?´ diye sormuştum.

-Annem erkeğin cinsel organını ´pipi´, kadınınkini ´kutu´ olarak tanımlamıştı.O zamanlar TRT´de Cenk Koray´ın sunduğu ´Tele Kutu´ diye bir yarışma vardı. Yarışmacılar, ´Hayır Cenk Bey. Ben kutumu açmak istiyorum´ deyince koşarak odadan kaçardım.

-Sabahları kalktığımda aklimin hala yerinde olup olmadığını anlamak için 2+2, 3+4 gibi toplama işlemleri yapardım. Sonuçlar doğru olunca da çok sevinirdim.

-Dedemle parka gittiğimiz bir gün TRT´ciler çekim için oradaydı.Beni oynarken çektiler. Yayın günü bizim aile, jeneriğinde gözüktüğüm çocuk programını izlemek için televizyon başına gecti. Kendimi ekranda görünce,´Beni niye parkta unuttunuuuuz?´ diye gözyaşlarına boğulmuştum.

-´Geri vites´ kavramım yoktu. Şoför, kolunu koltuğa atıp arkaya doğru bakınca araba otomatikman geri geri gidiyor zannederdim.

-Benden büyük kuzenlerim dondurmacıların dondurma külahlarının sivri kısmıyla kulaklarını karıştırdığını söylemişti. İnanmıştım. Hala da külahların sivri kısımlarını yemem, çöpe atarım.

-Babaannem bir gün gelirse sevdiğim dizilerin olmadığı bir gün gelsin istiyordum.

-Abimle Karaoğlancılık oynardık. O Karaoğlan olurdu, beni de Bizans askeri yapardı. Sonra evire çevire döverdi. Çok mühim bir şey yaptığımı sandığım için canim yansa bile hiç sesimi çıkarmazdım.

-Yeşil ve siyah zeytinin ayrı ağaçlarda yetiştiğini sanırdım. Bulmacalardaki,´Annenin erkek kardeşi´ kısmına dayımın beş harfli ismini sığdırmaya çalışırdım.

-Anaokulunda patates baskısı yapmayı öğrenmiştik. O kadar hoşuma gitmişti ki, evde duvarlara, masa örtülerine filan basmıştım.Ancak sanat merakım annemin yeni aldığı beyaz eteğe patatesi yapıştırmamla son bulmuştu.Hem gönlünü almak hem de el koyduğu patateslerime kavuşmak için dahiyane bir fikirle öğretmenimin yanına gittim. ´Annem´ yazısını patatese oydurttum. Sevinçle eve gelerek soyundum. Renkli boyalara batırdığım patatesi vücudumun her tarafına bastım. Sonra da annemin karsısına gectim. Beni o halde gorunce ağlamaya başlamıştı.

-Madonna ile Maradona´yı kardeş zannederdim. Kendi kendime, ´Bunların babası ne şanslı be. Bir çocuğu futbolun kralı,biri müziğin kraliçesi´ derdim.

-Birinden özür dilediğim zaman Allah´ın bana bir özür vereceğini sanırdım. Sakat olacağımı düşünüp hemen ´dilediğim özrü ´ geri alırdım.

-Kurban Bayramı´nda toplanan derilerden uçak yapıldığını sanırdım.Uçakların diş yüzeyinin bu derilerle kaplandığı için Türk Hava Kurumu´nun topladığını düşünüyordum. Uçak kaçırma filmlerinde silahla ateş edildiğinde ya da bomba patladığında, ´Ayyy! Deri delindi!´derdim.

-´Gil´ diye konuşanları fakir zannederdim. -Annem banyodan çıktıktan sonra babamın söylediği, ´Sıhhatler olsun´ lafını ´Saatler olsun´ diye anlardım. Bunun da, ´Banyoda amma çok kaldın´ gibi bir şey demek olduğunu sanıp babamın anneme kızdığını düşünürdüm. Annemin buna karşın niye sadece, Sağol´ dediğini merak ederdim. ´Ne kibar kadın,derdim.

(Cem YILMAZ)

bol bol karıncalara tatlı verir sineklerin kanatlarını yada bacaklarını kopartıp kudurturdum. karıncaları boğulma eşiğine kadar suya atar çıkarırdım.bizim zamanımızda oyun hamuru yoktu çamur vardı bol bol heykel yapardım çamurdan bol bol sopa yerdim sırf bu yüzden,dedemin 2 gram bahçesini de kazar solucanları incelerdim.kelebek yakalardım ama kanatlarını tutarken zedelerdim.kocaman sakız çiğnerdim,

Sinek dedinizde; Geçmişte bir arkadaşım, bir baktım yolda eli havada garip garip koşuyor. Merak ettim yanına gittim, birde ne göreyim kocaman bir kara sineği yakalamış boynuna kaçamayacak şekilde ince bir ip bağlamış; tasma tutar gibi sineği havada gezdiriyor.

Kelebekleri yakalayıp örümcek ağına atardım. Yüzüklerin Efendisi'nde ki gibi örümcek çırpınan kelebeği ısırıp felç eder sonrada ağla sarmalayarak paket yapardı.

Düşünüyorum da hiç normal değildik.

Bir kız çocuğu klişesi olarak: ağaçtan yaprak koparıp içine ıslak kum koyup sarma yaptığını iddia etmek.

Bu kız çocuğu büyüyünce de,

Çarşafa tütün ve türevleri koyup yapıştırmaya başladı.

Barbie bebek soymayı bir ben yapmışım heral..

Hiii ben soylicektimde unutmusum unutmusum yoksa...

Börtü böcek,ormanda bulduğum tuhaf tohumlar veya meyveler,otlar, mantarlar, ağaç kabukları,toprak, Barbie bebeklerimin elleri, ortalıkta duran ilaçlar... Önüme çıkan her şeyi yeme potansiyelim vardı. Denizde kepçeyle balık yakalar, yakaladığım balıkları da çiğ çiğ yerdim. Deniz kestanelerini kırıp içindeki kırmızı eti yerdim mesela.

Annemin bana yeme dediği her şeyi de belki ölür de kurtulurum düşüncesiyle kardeşime yedirirdim ayrıca.

Börtü böcek,ormanda bulduğum tuhaf tohumlar veya meyveler,otlar, mantarlar, ağaç kabukları,toprak, Barbie bebeklerimin elleri, ortalıkta duran ilaçlar... Önüme çıkan her şeyi yeme potansiyelim vardı. Denizde kepçeyle balık yakalar, yakaladığım balıkları da çiğ çiğ yerdim. Deniz kestanelerini kırıp içindeki kırmızı eti yerdim mesela.

 

Annemin bana yeme dediği her şeyi de belki ölür de kurtulurum düşüncesiyle kardeşime yedirirdim ayrıca.

ne pis insanmışsın ya ,

bende kartondan kılıç yapardım sonra balkona çıkıp " BEN ALTARIN OĞLU TARKAN" diye bağırırdım, bide balkon demirlerinden çıkarıp savururdum kılıcımı

İtiraf etmem gerek ki hamsterın kuyruğuna 6 tane uçan balon bağlayıp çatıdan bırakmıştım .Ama en saçması çubukkırakerlerle sigara içiyormuş gibi yapmak biri hatırlatmasın bana

Büyümez olaydım.

Biz büyüdük de Explorer'ın bir ayağı çukurda.

her turlu pisligii yapmisimdir kucukken

Deniz kabuklarını mahallede 25 kuruşa satmıştım. 2-3 TL bir şey kazanmıştım onunla da cips almıştım

Deniz kabukları eski çağlarda para olarak kullanılırmış. Ben de tasolarımı para karşılığı satardım. Sonra yine bana gelir yenilirlerdi, geri kazanırdım tasoları. Tefeci gibiydim.

Dereden balık yakalamaya gittim ne kadar kurbağa lavrası varsa yakalayıp gelmişim. Bende diyorum niye bunların kafası büyük.

Bodruma gitmiştik marinadaydık sanırım ablama uyup yerden kola kapaklarını toplayıp sözde koleksiyon yapacaktık amaç neyse neyse işte biz yere baka baka yürürken bizimkileri kaybettik ortada kalmıştık mal gibi hem korkuyoruz hem küçüğüz telefon falan da yok ağlamıştık zavallı biz sonra birilerini bizimkilere benzettik koşa koşa gittik meğer değillermiş neyse bizi oturttular yanlarına sağolsunlar konuşturmaya çalışıyolar annenler gelcekler diye biraz oturduk sonra buldular neyseki bizi bi daha da kapak mapak toplamadım bana kapak oldu