yolgezer Oluşturma zamanı: Ocak 8, 2007 Paylaş Oluşturma zamanı: Ocak 8, 2007 İllüzyonlar Kralı Sihirbazlık veya daha doğru adıyla İllüzyonizmin kuşkusuz en büyük adı "Büyük Houdini"dir. Günümüzün en tanınmış illüzyonisti olan David Copperfield kullandığı modern teknolojiye rağmen Houdini ile karşılaştırılamamaktadır. Bu oloğanüstü insanın olağanüstü yaşamının önemli bir yönü Ruhçuluk ve ruhçularla olan mücadelesidir. Yaşamının heredeyse on yılını bu savaşa adayan Houdini´nin aslında bir ruhçu olduğu da söylenmektedir. Yani günümüzün bazı illüzyonistlerinin Houdini´yi saygı göstermemelerinin ardında bu vardır; çünkü dünyanın her yerindeki illüzyonistler tüm doğaüstü kavramlara, hatta Astroloji´ye veya UFO´lara dahi karşıdırlar. Burada biraz da yaşamlarının tümünün hilelerden oluşmuş olması kompleksi dikkat çeker ama Houdini farklıdır ve eşsizdir; Tüm zamanların en iyi illüzyonisti (Türkçe olarak tam karşılığı olmasa da alışkanlık gereği yerine sihirbaz sözcüğünü kullanacağız.) olarak tanımlanan Harry Houdini, 24 Mart 1874´de Budapeşte´de doğdu. Gerçek adı Ehrich Weiss´dı. Her nedense yaşamı boyunca Appleton, Wisconsin´de doğduğunu iddia etti. Oysa ABD´ye 4 yaşında gelmişti, günümüzde Appletown´lular kentin turizmine katkıda bulunmak amacıyla Houdini´nin iddiasını desteklemektedirler. Hatta, Scranton, Pennsylvania´da bulunan Houdini Müzesi´nde doğum belgeleri bile bulunmaktadır. Ama tarihçilere göre Houdini´nin Budepeşte´de doğduğu kesindir. Babası bir haham olan Mayer Samuel Weiss, annesi ise Cecilia Steiner Weiss´dı. Ekonomik sıkıntılar içinde yaşayan bir aile olan Weiss ailesi´nin tüm çocukları küçük yaşlarda çalışmaya başlamışlardı. Houdini, 8 yaşına geldiğinde gazete satıyor, ayakkabı boyuyordu, 12 yaşında evini terk ederek ailesine yardım için para kazanmaya karar verdi. Bu anda, yaşamı boyunca etkisin altında kaldığı annesinin rolü büyüktür. New York´a geldiğinde 13 yaşındaydı, orada burada dolaştıktan sonra büyük kente gelmişti. Beş yıl sonra babası öldü. Tüm aile bu olaydan sonra New York´a, daha iyi bir yaşam umuduyla taşındı. Houdini, bir terzinin yanında çalışıyor ve ailesine destek oluyor aynı zamanda da yüzme ve atletizm yarışmalarına katılıyordu, birkaç ödül kazanmayı başardı. Bu yıllarda illüzyonizmle ilgilenmeye başladığı sanılıyor. Asla hapsedilemeyen ve bağlanamayan adam Bilindiği kadarıyla, ilk olarak "Büyük Eric" adıyla gösteriler yapmaya başladı ama genç yaşta okuduğu iki kitap, Houdini´nin yaşamını tümüyle değiştirmiş ve yön vermiştir. Bunların ilki A. Medium´un yazdığı "Revelations of a Spirit Meduim/Ruhsal bir medyumun ilhamları" ydı. Kitapta, ruh çağırma celselerinin içyüzü ve yapılan hileler anlatılıyordu. İkinci kitap dönemin en ünlü sihirbazının otobiyografisi olan "The Memoirs of Robert Houdin" adlı kitaptı. Robert Houdin adlı uluslararası üne sahip olan bu sihirbaz, Houdini´yi çok etkiledi ve adını Houdini olarak değiştirdi, kararını vermişti. İlk sahne gösterileri basit iskambil kartı hileleri veya şapka-tavşan türü küçük oyunlardı, kendisine "Kartların Kralı" adını takmıştı. Bir ara genç bir adamla beraber "Houdini Kardeşler" adıyla çalıştı. Sonra küçük kardeşi Theo, gerçek kardeş olarak Houdini´nin yanında yer aldı. Parklarda, birahanelerde gösteriler yaptılar ve 1893´deki Chicago Dünya Fuarı´na katıldılar. 1894´de Houdini, bir şarkıcı ve dansçı olan Wilhelmina Beatrice Rahner ile tanıştı ve iki hafta sonra evlenmeye karar verdiler. Takma adıyla Bess, kocası Houdini´nin gösterilerine katılmaya başladı, bazen maskeler kullanarak yer değiştiriyorlar ve "Metamorfoz" denen oyunla seyircileri şaşırtıyorlardı. Bess´in gelmesiyle kardeşi Tpeo ayrıldı ve çift, "Houdini´ler" adıyla sahne almaya başladılar ve otuz yıl boyunca tüm ABD´yi ve dünyanın birçok yerini beraber dolaştılar. Başarı kazanması ve hızla yükselmesi çok çabuk oldu. Nasıl öğrendiği veya ne yaptığı hala bilinmiyor ama Houdini´yi hapsetmek ya da kelepçelemek asla mümkün değildi. Tüm kelepçeleri, zincirleri, kilitleri, ayak demirlerini, deli gömleklerini kolayca açıyor, hapishane hücrelerinden kaçabiliyordu. Büyük bir posta kutusu, kafesli bir sandık, dev bir futbol topu, demir bir kazan, büyük bir süt kabı ve çeşitli tabutlar; hiçbirisi Houdini´yi tutamadı hatta bir keresinde hiçbir yerini yırtmadan dev bir kesekağıdının içinden çıkmayı bile başardı. Ama en ünlüsü sayfalarımızda resmini gördüğünüz "Su İşkencesi Hücresi" dir "Meydan Okuyan Kaçıcı" Bütün bu olayların ardından yapılan incelemelerde Houdini´nin nasıl serbest kaldığını gösteren en küçük bir kanıt bulunamaması nedeniyle, hızla büyüyen ünü mucizeyle birleşti. Bazıları katmerliydi yani örneğin deli gömleği giydiriliyor, iyice sıkıştırıldıktan sonra üstüne metrelerce ip bağlanıyordu ve Houdini genelde seyircilerin gözü önünde tamamiyle görülebiliyordu, ne bir perde, ne de bir hücre vardı veya herhangi bir ışık ya da gölge oyunu. Bazen seyircilerin arasından birisini kurayla seçerek, sahneye gözlemci olarak alıyordu, çoğu zaman meydan okurcasına polis karakollarında gösteriler yapıyor ve kaçışlarını birinci sayfadan vermeleri için gazetecilerle bahse giriyor ve hep kazanıyordu. 1899 yılında en önemli artist ajanı olan Martin Beck, Houdini ile anlaşma imzaladı. Beck çok etkilenmişti ve "Meydan okuyan kaçıcı" anlamına gelen bir slogan üreterek yeni bir sahne eğlencesini oluşturmayı düşünüyordu. Ülkenin en büyük vodvil salonlarından olan Orpheum´da Houdini´nin yeteneklerini sergilemeye karar vermişti ama denemeye gerek kalmadı, kısa zamanda Houdini inanılmaz bir başarı kazanınca, Beck´in ülkenin birçok yerinde bulunan diğer vodvil salonlarını dolaşmaya başladı. Bu yeni eğlence türü tutmuştu; "Meydan okuyan kaçıcı" dünya çapında bir üne giden yolda koşmaya başlamıştı. Houdini Avrupa´da Bir zaman sonra Houdini, Avrupaya´ya gitmeye karar verdi; bunun bir nedeni de ABD´de aşırı gösteri yapması ve bir ara vererek kendisini unutturmak veya özletmek istemesiydi. 1900 yılında Houdini yanına para oyunlarıyla çok büyük bir ün yapan T. Nelson Downs´u da yanına alarak yola çıktı. Londra´da büyük bir başarıyla başlayan tur, beş yıl sürdü ve Houdini her yerde olay haline geldi. Bu arada kardeşi Theo´yu yine yanına çağırarak, Hardeen takma adıyla kadrosuna aldı. Artık onu dünya tanıyordu, Houdini ABD´ye döndüğünde, herkesin tanıdığı ve sevdiği bir yıldızdı, kazancıyla New York´da 113. Cadde´de yaşamının kalan kısmını geçireceği evi satın aldı. Houdini´nin büyük başarısından yola çıkan taklitçiler önceleri ilgi gördülerse de, arkası gelmedi çünkü Houdini her geçen gün daha güç, daha imkansız ve çok daha tehlikeli kaçışları deniyor ve başarıyordu. Kendi buluşu olan sualtı kafesinden kaçış numarası, daha sonra çok taklit edildi ama hiçbirisi Houdini gibi olamadı. Bir deli gömleğinden çıkabilen tek kişi oydu, üstelik sıradan değil özel olarak yapılmış deli gömleklerinin içinden kendi başına birkaç dakika içinde çıkabiliyordu. 27 Ocak 1908´de St. Louis´deki gösterisi büyük yankı uyandırdı. Her tarafı kapalı, ağzı mühürlü dev bir süt damacanasının içinden çıktığında, arkasında tek bir iz bırakmamıştı. Houdini bir fili yok ediyor Houdini aynı zamanda da, ilk uçuculardandır; bu yönü çok az bilinir; 1910 yılında Avustralya´da yarışmalara katılarak kırılan 17 rekordan birisinin sahibi olmuştu ama daha sonra uçmaktan vazgeçti. 1913´de dünyaca ünlü Çin Su İşkencesi Hücresi´ni gösteride kullandı. Tamamen bağlı olarak su dolu camdan yapılmış bir hücreye tepeüstü sarkıtılıyor ve boğulmadan önce bağlarından kurtulup, dışarı çıkabiliyordu. Yaptığı iş mantık ötesindeydi ama başarıyordu. Yine aynı yıl içinde Houdini annesini yitirince yaşamının en büyük şokunu yaşadı; Avrupa´da olduğu için annesinin hastalığı ondan saklanmıştı. Acısını içine gömerek tüm zamanların en büyük gösterisine hazırlanmaya başladı; bir fili yok edecekti. Ve 1918´de New York Hipodromu´nda Jenny adlı fili binlerce insanın gözü önünde yok etti. Bunu nasıl yaptığı tam olarak bilinmiyor aslında Houdini, birçok sahne hilesinin yaratıcısı ve bulucusuydu, bunların bazıları Pennsylvania, Scranton´daki Houdini Müzesi´nde sergilenmektedir. Buzla kaplı suya zincirlenip atıldıktan sonra zincirlerinden kurtulmuş ve yüzerek gösteri yerinden uzağa gitmiş, buzu deldikten sonra bir iskelenin altına saklandığında, herkes boğulduğunu sanarak umudunu kesmişti. Tam o üzüntü anında ortaya çıkması, büyük etki yaratıyordu. Houdini inanılmaz bir güce ve bedensel esnekliğe sahipti, başarılarının temelinde onun bu doğal yeteneği vardır. Çok uzun çalışmalar yapıyor ve kondisyonuna çok özen gösteriyordu; her gösteriden önce saatlerce pratik yaparak, kendisini hazırlıyordu. Su altı kaçışlarında nefesini tutabilme süresi 4 dakikayı aşıyordu, bir defasında yine su altındaki bir tabutun içinde bir saatten fazla kaldı. Sinema oyuncusu, yazar ve ruhçu 1916´da Houdini sinemaya atıldı ve 1923´e kadar beş sessiz film çekti, dünyada beş filmde başrol oynayan tek sahne sihirbazı odur, bazılarının senaryosunu bizzat yazmıştı. Houdini tüm kariyeri boyunca dolandırıcılardan ve hilekarlardan nefret etti; nefreti öylesine büyümüştü ki sonunda işi savaşa çevirdi. En büyük hedefi kumarbazlar ve ruhçulardı; şarlatan medyumlara düşmandı; ölümden sonra yaşama inanmıyor ve ruhlarla ilişkiye karşı çıkıyordu. Buna rağmen, birçok kez ruh çağırma celselerine katıldı, ilk dönemlerde iyi niyetliydi ve bir ruhçu olmak istiyordu ama karşısına sürekli olarak şarlatanların çıkması Houdini´yi deli etmişti. Bu aralarda "Yanlışı yapmanın doğru yolu", "Ruhlar arasında bir sihirbaz" ve "Maskesiz Robert Houdini" adlı kitapları yazdı. Efsanenin ölümü 22 Ekim 1926´da Houdini, Montreal´de Princess Tiyatrosu´nda gösteri yapacaktı, aynı gün McGill Üniversitesi´nde Ruhçuluk üzerine bir konferans vermişti. Akşama doğru soyunma odasındaki yatakta yatarken üniversiteden genç bir boksör geldi. Houdini´nin mide kaslarının çok güçlü olduğunu duymuştu; gerçekten de böyle gösterileri vardı, vurulan yumrukların gücü ne olursa olsun dayanabiliyordu. Genç boksör bunu denemek istiyordu ve Houdini kabul edince boksör onu yumruklamaya başladı. Oysa Houdini gösterilerden önce uzun bir hazırlık yapıyor ve mide kaslarını adeta kitleyebiliyordu. O gün yeterince konsantre olmamıştı ama daha da kötüsü apandisitinin patladığını bilmiyordu. Yumrukların ardından gösteriye çıkmaya hazırlanırken birden fenalaştı ve hemen hastaneye kaldırıldı. Bu kez ölümden kaçamayacaktı, son kaçışını başaramadı ve hastanede ölüme yenik düştü. 30 yıldır yanından ayrılmayan karısı Bess´e söylediği son sözler ilginçti; "Eğer bir yol varsa, muhakkak geri dönecek ve seninle ilişki kuracağım." demişti. Büyük "Hayalet Avcısı" 31 Ekim 1926´da iç kanama ve zehirlenme nedeniyle öldü. Ölümü büyük üzüntü yarattı, on yıldır başkanlığını yaptığı Amerikan Sihirbazlar Birliği onun için özel bir mezar hazırladı. Houdini, yaşamını mesleği için feda etmişti, bugüne kadar hiçbir ünlü sihirbaz onun kadar yetenekli değildi, onun kadar çalışmadı ve başarılı olamadı. Kaçışlarının çoğunun sırrı hala bilinmemektedir, çoğu zaman doğaüstü güçlere sahip olduğu iddia edildi ama Houdini bu iddiaları hep reddetti, yeteneklerinin doğal olduğunu söylüyor ve yaşamın anlamının doğallıktır diyordu. Diri diri defalarca gömülmesine rağmen, ölüm onu yenemedi. Hala da Houdini, aşılamadı. Günümüzün en tanınmış sihirbazları kullandıkları modern teknolojiye rağmen, Houdini´ye ulaşmış değiller. Onun yaptıkları, Hiht fakirlerinin, yogilerin marifetlerinin ötesindeydi... Peki ama hepsi bu mu? Hayır, bu mucizevi yaşamın ardında, çevresinde daha neler var? Houdini ve Ruhçuluk olayının perde arkası Tanık ve araştırmacı Al Collier "Sizinle paylaşmak istediğim bir öykü var; bunu bilen üç kişiden biri benim ama diğer ikisi öldü, bu nedenle kanıt yok diye inanmayabilirsiniz. Bu sizin bileceğiniz birşey ve o zaman bir söylence deyip geçebilirsiniz. O yıllarda New York´da adının Erich Weiss olduğunu söyleyen bir ruhçu ile tanıştım, kendisini usta bir medyum olarak tanıtıyordu. Çok daha sonra onun gerçek kişiliğinin Harry Houdini olduğunu öğrendik. Günümüzün bazı yorumcularına göre Houdini, bir sihirbazdan çok bir show-man´dir, ünü çok seviyor ve alkışlanmaktan büyük bir haz duyuyordu. Bu özelliği herkesten fazlaydı, bir sualtı gösterisinde on kezden fazla su yüzüne çıkarak, fotoğrafçıların resim çekmesini istemiş ve yüzünün tam olarak görülmesine dikkat edilmesi için önerilerde bulunmuştu. Ruhçulara ve Ruhçuluk´a saldırısının nedeni popülerlik olabilir. Ama neden bir sahne sihirbazı küçük bir azınlık kitleden oluşan ruhçulara aniden saldırmayı kendisine görev edinir?Öncelikle, mantıksızlıktan öteye geçemeyiz ama biraz sonra olayın ardında öteki dünya ile ilişki kavramının bulunduğu anlaşılır. Houdini birçok medyumla beraber oldu ve bunların çoğu sahtekardı yani Houdini için kolay hedeftiler. Oysa kendisini gizli gizli bir medyum olarak tanıtıyor ve kimsenin bilmediği gerçek adını kullanıyordu yani aslında kendisinin bir medyum olduğunu kanıtlamak iddiasını taşıyordu. En yakın dostlarından birisi Sir Arthur Conan Doyle´du ve onun yardımıyla ruhsal camia ile ilişki kurdu "Sherlock Holmes" un yaratıcısı doyumsuz bir ruhçuydu ve Houdini´yi etkilemek için herşeyi yaptı. İşin en garip tarafı Houdini´nin bir yandan ruhçulara saldırırken, öteki yandan Doyle´a sadık kalmasıydı? Neden böyle davranmıştı? Houdini´nin ölümünün üzerinden 71 yıl geçti ve Houdini ile ilgili her biyografinin yayınlanışında, Ruhçuluk daha çok yerden yere vuruluyor ve hırpalanıyor. Oysa, Ruhçuluğun gittikçe yayıldığını görüyoruz, yani gerçeğe daha fazla yaklaşıyoruz. Bana göre Houdini´nin farklı bir planı vardı, aslında Ruhçuluğun gelişmesini istiyor ama sahtekarların ve istismarcıların ortadan kalkmasını amaçlıyordu. Tek bir ruhsal merkez ve amaca inanıyor ve ancak seçkin ve gizlenen bir kitlenin Ruhçuluğun sahibi olmasını istiyordu. Gerçekten de, günümüzde ruhçuların ve Ruhçuluğun kendi arasındaki bölünmeleri ve birbirlerini dışlamaları çok üzücü bir düzeye ulaşmıştır. Houdini, Ruhçuluğun dünya çapında yaygınlaşmasına ve etkili olmasına karşıydı, seçkin bir kitlenin elinde ebediyen varolmasını düşlüyordu. Bunu başaramadı ama özellikle yüzyılın ilk çeyreğinde ortaya çıkan sayısız şarlatanı engellemeyi hatta yok etmeyi başardı. O dönemlerde sahte ruh celseleri düzenleniyor ve uyduruk montajlar yapılarak ruhların fotoğraflarının çekildiği iddia ediliyordu ama böyle birşey yoktu. Houdini sahnede nasıl hile yapılacağını iyi biliyor ve bunu mesleğinin doğal gereği olarak kabul ediyordu. Uzmanlığı ve üstün yeteneği ile tüm hileleri hemen anlıyordu. Ruhçuların yaptıkları tüm teknik hileleri anlayabiliyordu. Özetle bir tür temizlik yapmıştı. Houdini´nin ölümünden sonra, onunla ilişki kurmaya çalışıldı; birçok ünlü medyum işin içindeydi ama ismi hala saklanan bir medyumun dışında resmen bir ilişkinin kurulduğu açıklanmadı. İddia edilen tek ilişkiyi Houdini´nin dul eşi Bess´de onaylamıştı ama açıklamada bulunmadı çünkü Houdini´nin planının bozulacağından korkuyor ve ortaya bir sürü medyumun çıkarak Houdini´nin ruhu ile görüştüklerini iddia edecekleri endişesini taşıyordu. Ama yine de Bess´in korkuları gerçekleşti ve birçok yerde Houdini´nin göründüğü ve konuştuğu iddia edildi. Benim tanıdığım Erich Weiss, ciddi bir ruhçuydu ve ne yaptığını iyi biliyordu ama o kişilik bilinen Houdini kişiliği değildi. Bess´le evlendiğinde 17 yaşındaydı, Bess ise 19´undaydı, Houdini 52 yaşında öldüğü güne kadar beraberdiler ve eğer Houdini ölümünden sonra bir ilişki kurduysa, son sözlerinde söylediği gibi bunu ancak Bess bilebilirdi. Ve galiba da kurmuştu çünkü Bess son günlerinde huzurlu ve mutluydu, medyumları dolaşmaktan vazgeçmiş olarak, buluşmaya az kaldığını söylüyordu. Son olarak Houdini´nin en ünlü sözü akla geliyor: "Beynim beni özgür kılan anahtardır." "Beynim beni özgür kılan anahtardır." Harry Houdini alıntı... 1 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
mescalin Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2007 Güzel konuymuş teşekkürler.. Gerçi şuan için chris angel'ın da açıklanamayan gösterileri var kısmen, geleceğin houdinisi olabilir bence.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
yolgezer Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2007 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2007 geçen zamanda belli olur . Şu an için böylesi yok deniliyor.ama haklısın gelecek vaad eden bir ilizyonist. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Firdevs Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2007 gerçekten ilginç bi konuymuş burda paylaştığın içinde ayrıca teşekkürler. David Copperfield ın ilüzyonlarını cinlerin yardımıyla yaptığı gibi bi konuda açılmıştı. gerçekten ilginç oldu bu. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nihatkutlu Yanıtlama zamanı: Ocak 9, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 9, 2007 tony Curtis in Büyük Houdini diye filmi vardı.Sanki orada su tankında ölüyordu gibi hatırlıyorum. sanırım yanılıyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Wahsi Yanıtlama zamanı: Ocak 9, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 9, 2007 bu adamın en büyük hayranlarındanım gercektende onun gibisi yoq Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
iRoniC Yanıtlama zamanı: Ocak 9, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 9, 2007 yaw iyide yanlış okumadıysam adam 52 yaşında ölmüş bende ölmicek die bakıom Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Parapsikolog Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 12, 2007 criss angel ve bir japon illisuonist var ikiside gerçekten açıklanmaz gösteriler yapıyor hatta japonun hamburger menüsündeki hamburger resmindeki hamburgeri çıkarıp ısırıp geri yerine koyduğunu görmüştüm Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Sepia Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 22, 2007 yaw iyide yanlış okumadıysam adam 52 yaşında ölmüş bende ölmicek die bakıom bende öle sanıodum Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Firdevs Yanıtlama zamanı: Nisan 24, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 24, 2007 evet erken yaşta ölmeside bi garip Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
SCARRED Yanıtlama zamanı: Nisan 24, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 24, 2007 tony Curtis in Büyük Houdini diye filmi vardı.Sanki orada su tankında ölüyordu gibi hatırlıyorum. sanırım yanılıyorum.Doğru hatırlıyorsun. O film sinema eseri olarak harikadır ama öyküye bağlı kalmamıştır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
obsessivemerve Yanıtlama zamanı: Nisan 28, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 28, 2007 bugn üe oldm ve baqabildiim kadar açılmş konulara baqınıorm hernese paylaştıın için saol... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
xxxxxxxxxx Yanıtlama zamanı: Nisan 29, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Nisan 29, 2007 Criss Angel normal bi adam değil ya,var bu adamda bişeyler var Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
F5uck Yanıtlama zamanı: Haziran 14, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 14, 2007 şöyle ki criss angel en büyük houdini hayranlarından biri büyük gösterilerinden önce houdini'nin mezarını ziyaret ettiğini görmüştüm:) ayrıca bi arkadaşmz da japon ilüzyonistten söz etmiş criss'in de o tarz bi numarası vardı kadeh resmedilmiş bi tablodan kadehi çıkarıp içindekini içip geri koyuyordu:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Manje_Loa Yanıtlama zamanı: Haziran 23, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Haziran 23, 2007 Annesi öldükten sonra aşka gelip kalabalığın gözleri önünde bi fili ortadan kaldırması... Bakınız cümle bile kuramıyorum.Aşmış amcam.Diğer şovlarından bahsetmiyorum bile. Ölümüne vesile olan o boksore bayaa bi sövdüm. Houdiniye özel mezar yaptıklarının belirtildiği satırlarda koptum E tabii adamı zaptetmek ne mümkün Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
sogukates Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 7, 2007 nerdeee o eski illüzyonistler:) çalışma çok güzel teşekkürler Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
MaHSeN Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2007 Evet arkadaşlar paylaşım için teşekkürler sıkılmadan okudum hepsini bende zamanında bir sihirbaz veya ilizyonist işte ne demek isterseniz bu işlerle uğraşan birisiyle tanışmıştım birkaç numara göstermişti ama hemen hemen hepsinin bir hilesi var çoğunu biliyorum....Yalnız hemen hemen dedim çübkü bu adamın anlattığına göre amsterdamda tanıştığı bir adam sihirbazlığı gerçekten yapıyormuş yani hilesiz bana inandırıcı geldi çünkü büyü gibi canlı/cansız nesneleri uzaktan etkileyen birşey varsa gerçekten buda mümkündür.... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
seven of spades Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2007 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 19, 2007 criss angel ilüzyon olayina gonul vermis bir rock yildizidir esasinda.. close-up lari da iyi olmasina ragmen o insanlari hayrete dusuren buyuk numaralari (levitatitonlari olsun, suda yurumesi olsun) goz hilesinden cok kamera hilesidir.. tipki david copperfield gibi.. david blaineden bahsetmiyorum bile .. hepsi buyuk sovmenler.. ama illuzyon konusunda hicbirinin bir houdini ya da cardini edecegini dusunmuyorum.. guzel bir paylasim.. ilgiyle okudum.. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ocak 8, 2010 Bu tarz insanların el çabukluğu ve pratik zekadan fazlasına sahip olduğunu düşünüyorum hep . Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
delycochuk Yanıtlama zamanı: Şubat 26, 2010 Paylaş Yanıtlama zamanı: Şubat 26, 2010 o hamburgeri pano reklamından çıkarıp ısırık alan adamın adı Cyril Takayama aşağıdaki linktende vidosunu izleyebilirsiniz hatta dışarıda yüzlerce insana bu şovu gerçekleştirmiştir bana tuhaf geldi ısırık alıp yerine koyuyor fotodada o ısırıklı hamburger gözüküyor:D izleyin baya şaşırıcaksınız:) http://www.youtube.com/watch?v=f5w7sIPtero&feature=related Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2014 Harry Houdini; 24 Mart 1874 yılında Macaristan-Budapeşte'de dünyaya geldi. Ailesinin yedi çocuğundan biriydi. 3 Temmuz 1878′de Amerikaya ayak bastı. Ailecek ilk olarak Appleton, Wisconsine yerleştiler. 1907 yılında verdiği bir röportajda Houdini Appleton’da doğduğunu iddia etti. Fakat bu doğru değildir. 1880′deki nüfus sayımına göre aile Appleton Caddesi'nde yaşamaktaydı. 1887de ailecek New York'a taşındılar. Birkaç işte çalıştıktan sonra 9 yaşında trapezci oldu. Kendine, Gökyüzünün Prensi lakabını taktı. Ayrıca kendi yaşıtlarının arasında yapılan koşu yarışında şampiyon oldu. Profesyonel sihirbaz olduktan sonra lakabını değiştirerek Harry Houdini yaptı. Bu lakabı almasındaki en büyük etken ise etkilendiği Fransız sihirbaz Jean Eugène Robert-Houdin ve arkadaşı Jack Haymanın ona Fransızcada Houdin'in sonuna -i eklemenin ona benzer, onun gibi bir anlam katıcağını söylemesidir. Yaptığı araştırmalardan sonra Houdini, ilk kitabını 1908 yılında “The Unmasking of Robert-Houdin” adıyla yayımladı. İlk olarak bütün Avrupayı dolaşarak yaptığı Harry Handcuff Houdini turnesi ile dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Gittiği her ülkede kendini yerel polis birimlerine meydan okuyarak kelepçelenmesini ve kilit altında tutulmaya çalışılmasıydı. Yeteneklerini fiyakalı bir biçimde gerçekleştirmesi ve seyircinin bütün show’a dahil olması en önemli özelliklerindendir. Kısa sürede repertuarını geliştirerek demir zincirlerden, gökdelenlerden sarkıtılan kalın halatlardan, sualtında deli gömleklerinden kurtulmak ve kapağı mühürlenmiş devasa süt şişelerinden kaçmayı da eklemiştir. 1904 yılında, binlerce izleyicinin meraklı ve telaşlı gözleri önünde Londons Daily Miror tarafından özel olarak yapılmış kelepçelerden kurtuldu. Yaptığı kaçış gösterilerinin bir düzmece olduğu söylentisine, kendisini sahte sihirbazların cezalandırıcısı olarak adlandırarak cevap verdi. Amerikan Sihirbazlar Topluluğunun başkanlığını yaptı ve profesiyonel sihirbazlığın standartlarını yükseltti. Kendi kaçışlarını taklit etmeye çalışan herkese çok hızlı bir şekilde dava açarak hakkını savundu. Houdini birçok film çekti fakat, çok para kazanamadığı için kısa sürede aktörlüğü bıraktı. Aynı zamanda pilot olan Houdini, Amerikadan Avusturalyaya giden ilk pilot olmayı planladı. Önemli Kaçışları: Mirror Kaçışı: 1904 yılında London Daily Mirror gazetesinin meydan okumasıyla Houdini, Nathaniel Hart tarafından özel olarak hazırlanan kelepçelerden kurtulmaya çalıştı. Bu kelepçelerin yapımı Birminghamda tam 5 yıl sürdü. 17 Martta Houdini Londra Hipodromunda yaptığı gösterisi sırasında gelen bu meydan okumayı kabul etti. 4000 izleyici ve 100ü aşkın gazeteci bu gergin gösteriyi takip etti. Bir saat dolarken Houdini, ceketini çıkartmak istediğini söyleyerek kelepçelerin çıkarılmasını istedi ve söylentilere göre kelepçelerin nasıl açıldığını görmesi ona avantaj sağladı. 56 dakika sonra, Houdininin eşi sahneye çıkarak Houdini'yi öptü. Başka bir söylentiye göre eşi öpüşme sırasında Houdiniye kelepçelerin anahtarını verdi. Bu olayın üstünden geçen bir saat on dakika sonra özel yapım kelepçelerden kurtulmayı başardı. Gösteri sonrası Houdini bu kaçışını kariyerinin en zor kaçışı olarak nitelendirdi. Süt Şişesinden Kaçışı: Houdini 1901 yılında, orijinal bir gösteriyle izleyicisinin karşısına çıktı, Süt Şişesinden kaçış. Houdini büyük boyutlardaki ağzına kadar su dolu süt şişesinin içinden elleri kelepçeliyken kaçmaya çalışıcaktı. Kaçışını perdenin arkasından yapıcaktı. Gösterisini daha etkileyici yapmak için Houdini bazı seyircilerini sahneye alarak onlarında onunla aynı anda nefeslerini tutmalarını istedi. Yaptırdığı gösteri reklamlarında "Başarısızlığı boğularak ölmesine neden olabilir." yazdırdı ve bu kaçışı daha da dramatikleştirdi. Bu kaçış onun gösterilerinde sadece dört yıl yer aldı. Fakat onunla birlikte özdeşleşen gösterilerden biri olmayı başardı. Denizin Derinliklerinden Kaçışı: Houdininin en ünlü ve akılda kalan başka bir kaçışı ise, kalın bir halatla elleri ve ayakları bağlandıktan sonra tahta bir kutunun içine konur, kutu iyice çivilenerek kapatılır, denizin derin sularına gömülür ve Houdini ordan kurtulmaya çalışır. Bu gösterisini ilk kez New York'un Güney nehrinde 7 Temmuz 1912 yılında gerçekleştirmiştir. Polis, gösterisinde liman ayaklarını kullanmasına izin vermediği için tekne kiraladı ve bütün basını davet etti. Houdini kelepçelerin yanı sıra demir zincirli prangalar kullanarak kendini zincirletti. Daha sonra kutunun içine girdi, etrafı kalın bir halatla sıkıca bağlandı. Bütün bu işlemlerden sonra kutunun ağırlığı 200 kiloyu buldu. Kutu nehrin derinliklerine bırakıldı. Houdini kutudan 57 saniyede kurtulmayı başardı. Bulunan kutunun içinden kelepçeleri ve demir prangaları bulundu. Bu gösterisini defalarca yaptı. Hatta bir defasında sahnede 25.000 litrelik tamamen özel yapım bir su tankerinin içinde, New York Hipodromunda gerçekleştirdi. Su İşkencesi Hücresi: Houdini aynı zamanda da, ilk uçuculardandır; bu yönü çok az bilinir; 1910 yılında Avustralya'da yarışmalara katılarak kırılan 17 rekordan birisinin sahibi olmuştu ama daha sonra uçmaktan vazgeçti. 1913´de dünyaca ünlü Çin Su İşkencesi Hücresi'ni gösteride kullandı. Tamamen bağlı olarak su dolu camdan yapılmış bir hücreye tepeüstü sarkıtılıyor ve boğulmadan önce bağlarından kurtulup, dışarı çıkabiliyordu. Yaptığı iş mantık ötesindeydi ama başarıyordu. Houdini Bir Fili Yok Ediyor: Yine aynı yıl içinde Houdini annesini yitirince yaşamının en büyük şokunu yaşadı; Avrupa´da olduğu için annesinin hastalığı ondan saklanmıştı. Acısını içine gömerek tüm zamanların en büyük gösterisine hazırlanmaya başladı; bir fili yok edecekti. Ve 1918´de New York Hipodromu´nda Jenny adlı fili binlerce insanın gözü önünde yok etti. Bunu nasıl yaptığı tam olarak bilinmiyor. Aslında Houdini, birçok sahne hilesinin yaratıcısı ve bulucusuydu, bunların bazıları Pennsylvania, Scranton'daki Houdini Müzesi'nde sergilenmektedir. Buzla kaplı suya zincirlenip atıldıktan sonra zincirlerinden kurtulmuş ve yüzerek gösteri yerinden uzağa gitmiş, buzu deldikten sonra bir iskelenin altına saklandığında, herkes boğulduğunu sanarak umudunu kesmişti. Tam o üzüntü anında ortaya çıkması, büyük etki oluşturuyordu. Houdini inanılmaz bir güce ve bedensel esnekliğe sahipti, başarılarının temelinde onun bu doğal yeteneği vardır. Çok uzun çalışmalar yapıyor ve kondisyonuna çok özen gösteriyordu; her gösteriden önce saatlerce pratik yaparak, kendisini hazırlıyordu. Su altı kaçışlarında nefesini tutabilme süresi 4 dakikayı aşıyordu, bir defasında yine su altındaki bir tabutun içinde bir saatten fazla kaldı. Efsanenin Ölümü: 22 Ekim 1926'da Houdini, Montreal'de Princess Tiyatrosu'nda gösteri yapacaktı, aynı gün McGill Üniversitesi´nde Ruhçuluk üzerine bir konferans vermişti. Akşama doğru soyunma odasındaki yatakta yatarken üniversiteden genç bir boksör geldi. Houdini'nin mide kaslarının çok güçlü olduğunu duymuştu; gerçekten de böyle gösterileri vardı, vurulan yumrukların gücü ne olursa olsun dayanabiliyordu. Genç boksör bunu denemek istiyordu ve Houdini kabul edince boksör onu yumruklamaya başladı. Oysa Houdini gösterilerden önce uzun bir hazırlık yapıyor ve mide kaslarını adeta kitleyebiliyordu. O gün yeterince konsantre olmamıştı ama daha da kötüsü apandisitinin patladığını bilmiyordu. Yumrukların ardından gösteriye çıkmaya hazırlanırken birden fenalaştı ve hemen hastaneye kaldırıldı. Bu kez ölümden kaçamayacaktı, son kaçışını başaramadı ve hastanede ölüme yenik düştü. 30 yıldır yanından ayrılmayan karısı Bess'e söylediği son sözler ilginçti; "Eğer bir yol varsa, muhakkak geri dönecek ve seninle ilişki kuracağım." demişti. Büyük "Hayalet Avcısı" 31 Ekim 1926'da iç kanama ve zehirlenme nedeniyle öldü. Ölümü büyük üzüntü yarattı, on yıldır başkanlığını yaptığı Amerikan Sihirbazlar Birliği onun için özel bir mezar hazırladı. Houdini, yaşamını mesleği için feda etmişti, bugüne kadar hiçbir ünlü sihirbaz onun kadar yetenekli değildi, onun kadar çalışmadı ve başarılı olamadı. Kaçışlarının çoğunun sırrı hala bilinmemektedir, Çoğu zaman doğaüstü güçlere sahip olduğu iddia edildi ama Houdini bu iddiaları hep reddetti, yeteneklerinin doğal olduğunu söylüyor ve yaşamın anlamı doğallıktır diyordu. Günümüzün en tanınmış sihirbazları kullandıkları modern teknolojiye rağmen, Houdini'ye ulaşmış değiller. Onun yaptıkları, Hiht fakirlerinin, yogilerin marifetlerinin ötesindeydi... Peki ama hepsi bu mu? Hayır, bu mucizevi yaşamın ardında, çevresinde daha neler var? Houdini ve karısı ilk ölenle sağ kalanın iletişim kurmaya çalışacağı bir ruh çağırma deneyi yapmaya karar verdiler. Houdini daha önce öldü ve karısı, kendi ölümünden (1943) bir süre önce deneyin başarısız olduğunu açıkladı. Meşhur "kilitli kasa" dan nasıl kurtulduğu sorulduğunda, "Kasaları dışardakilerin içeri girmesini engelleyecek şekilde tasarlıyorlar, içerdekilerin dışarı çıkmasını engellemek için değil." şeklinde cevap vermiştir. Kaynaklar: http://www.bilgiustam.com/harry-houdini-kimdir-2/ http://www.bilinmeyen.com/node/323 Harry Houdini - Vikipedi Houdini'nin hayatı sinemeya aktarılacakmış. >>> http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/keyif/26528684.asp Harry Houdini Belgeseli (Türkçe Dublaj) http://www.youtube.com/watch?v=KT9upZ1Pa34 Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
paranormalfikir Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2014 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 31, 2014 Harry Houdini'nin Gösterilerinden; Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.