Jump to content

Süpermazoşist


serpentine

Önerilen Mesajlar

Serdar Turgut'un köşe yazısı aslında ama güzel bilgiler var.

 

Bugün fiziksel acı çekmeden heyecan duyamayan, hatta seksüel doyuma ulaşamayan insanların nasıl oluştuğu üzerine bir tezi aktaracağım. Bunu, konu heyecanlı olduğundan değil, konunun beynin plastikliğine yani koşullara uyum gösterek kendi fonksiyonlarını değiştirme gücüne iyi bir örnek oluşturduğundan yapıyorum.

 

Bir gün California’daki gazetelerin merkezlerine, “California’nın en ünlü psikiyatrlarının şehirdeki meşhur BDSM kulüplerine ziyaretlerde bulunup incelemeler yaptıkları” ihbarı ulaştı. Bu arada bilmeyenler için söyleyeyim; BDSM “bondage domination sado masochism” kelimelerinin baş harfleridir. Anlayacağınız, bu kulüplere başka insanlara acı çektirmekten ve o acıdan zevk alanlar gidiyordu. Böyle bir yerde şehrin en önemli doktorlarının ne işi olduğunu ve üstelik kimliklerini saklamadıkları gibi kendilerini açıkça tanıtarak neler yaptıklarını gazeteciler başta anlamadılar.

 

Ancak sonra anlaşıldı ki, doktorlar beynin fonksiyonlarıyla ilgili önemli bir tezin doğrulanması peşindeydiler. Acı tehdidi altında oynanan seksüel oyunlarla değil, gerçek fiziksel acıdan hoşlanan insanlarla ilgileniyordu bu doktorlar. Onların nasıl bu hale geldiklerini sorguluyorlar, beyinlerinin nasıl çalıştığını anlamaya uğraşıyorlardı. Yüzlerce mazoşistle yapılan mülakattan sonra, bu kişilerin çoğunluğunun çocukluklarında önemli hastalıklar geçirdikleri, bu hastalıklar nedeniyle aylarca yatağa bağlı kaldıkları ve hastalığın onlara hayli acı verdiği de tespit edildi.

 

Doktorların vardığı sonuca göre, bu kişiler çocukluk yıllarında hastalıklardan öyle çok çekmişlerdi ki, çocuk beyinleriyle bir oyun oynamışlardı. Çekmekte oldukları acıları kendilerine daha fazla dayanabilir hale getirmek için hastalıkları süresince sürekli güzel şeyler düşünmüşler, hatta kendilerini tahrik ederek acıdan farklı bir şeye konsantre olmaya çalışmışlardı.

 

Bu anlattıklarımı ilk öğrendiğimde bana hayli dokunaklı geldiler. Çocuklar acı çekerken, beyinlerini başka düşüncelerle meşgul etmeye çalışıp henüz çok plastik durumda olan, yani değişmeye çok açık halde olan beyinlerinde de bir değişim yaşamışlar. Beyinlerindeki acı çekme fonksiyonları ile zevk alma fonksiyonları, hatları birbirine karışıyor. Ve bu insanlar gelişip büyüdüklerinde, acıyı zevkle karıştırıyor ve acı çekmeden zevk alamaz hale geliyorlar.

 

Yanlış anlamayın burada, acı çektirilme tehdidi anında çeşitli seksüel oyunlardan hoşlananlardan değil, gerçekten dayanılması güç acılar çekmeden zevk alamayanlardan bahsediyorum. Onlar, beyinleri plastiklik nedeniyle değişime uğramış da ondan bu haldeler.

 

Örneğin Youtube’da aradığınızda görebilirsiniz; “The Life and Death of Bob Flanagan, Supermasochist” adlı bir dokümanter var. Flanagan gerçek bir mazoşist, bulduğu sadisti Bayan Sheree Rose’a neredeyse inanılması zor işkenceler yaptırıyor kendisine ve ancak böyle tahrik olabiliyor.

 

Bu Bob Flanagan çocukluğunda “cystic fibrosis” adlı hastalığa yakalanmış ve günün şartlarında hayli acılı, zor hastalık günleri geçirmiş. Vücudunda sayısız tedavi yöntemleri denenmiş ve çocuk haliyle çok acı çekmiş. O da çocukluğunda acıyı unutmak için beyniyle oyunlar oynamış, zevki düşünmüş, acı çekerken kendisini seksüel açıdan uyarmış ve sonunda gerçek bir süpermazoşist çıkmış ortaya.

 

Doktorlar, mazoşizmin tedavisi olduğunu söylüyorlar. Hastanın uzun süre internete girip mazoşist görüntüler seyretmesini engellediklerinde ve sadece normal seksüel ilişkiler görmesini sağladıklarında beyni çocukken nasıl değişime uğradıysa şimdi de tekrar değişime uğrayıp normal hale dönüşebiliyormuş. Bu bilim açısından çok önemli bir buluş ve bir BDSM kulübünde yanlış anlamalarla başlamış olan bir bilimsel serüvenin nasıl sonuçlara yol açabileceğini de gösterdi bize.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Her ne kadar kontrol edebiliyor olsam da, belirgin bir şekilde sado-mazoşist eğilimim var. Yazıyı okurken şaşırdım oldukça çünkü benim de tüm çocukluğum hastanede bağışıklık sistemimin zayıf oluşundan dolayı ağır hastalıklarla boğuşarak geçti. Aylarca hastanede yattığımı biliyorum. Araştırmalar da beynin acıya karşı savunma mekanizması oluşturması ile ilgili. Ve oldukça mantıklı geldi bana düşününce. Kişiliğimle alakalı bir yeni bilgi daha edinmiş oldum, konu için teşekkürler serpentine.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...