Jump to content

Korku ve Beyin


paranormalfikir

Önerilen Mesajlar

Steffen-Wolff-sunum.jpg

Korku beynin işlediği en kompleks bilgi işlemlerinden biridir. Korkunun beyinde oluşmasında rol oynayan mekanizma halen tamamen aydınlatılamamış. Bu açıdan korku halen bir çok sinir bilimi araştımacısının en üst düzeyde ilgisini çeken konulardan biri olarak sıcak yerini korumaktadır. İlk araştırmalar beynin bir çok duygunun oluşmasında sorumlu bölgesi olan Amigdala’nın korkudan da sorumlu olduğunu göstermektedir.

 

Bazı klinik vakalarda amigdala bölgesi gelişmemiş bireylerin korkusuzluk problemi ile karşılaştığı gözlemlenmiştir. Bu bireylerin normal bir insanın korkabileceği hiç bir şeyden korkmadığı saptanmıştır.Fakat bu bireyleri oksijensiz ortama bıraktıklarında panik tepkiler verdikleri gözlemlenmiştir. Bu sonuçtan anlaşılıyor ki panik haline beyinde neden olan mekanizma sadece amigdala'da etkin değil, çok daha kompleks bir yol izlemektedir.

 

Ayrıca tarih boyunca savaşa giden bazı birliklerin veya bir takım eylemleri gerçekleştiren şahısların Amigdala bölgesini uyuşturan moleküller kullandıkları gerçeği de bilinmektedir. Korku halinde beyinden gelen sinyaller ile vücuttan salgılanan adrenalin hormonunun oluşturduğu bağımlılık yüzünden bu filmlerden ne kadar korksak da izlemekten vazgeçemiyoruz.

Tsukuba Üniversitesi Uluslararası Bütünleşik Uyku Tıbbı Enstitüsü (WPI-IIIS)’de 33.sü düzenlenen seminerlerde davetli konuşmacı olarak katılan Dr. Steffen Wolff; geçtiğimiz Mayıs ayında Nature’da yayınlanan, korkunun arkasındaki bulmacayı aydınlatan çalışması ile ilgili bir sunum yaptı.

 

korkunedir-8C13-C533-229E.jpg

 

Sunumunda amigdala bölgesindeki ara sinirlerden olan parvalbumin (PV) ve Somastasinin (SOM) korkuyu öğrenme sürecinde aktif olarak görev yaptıklarını belirtti. Dr. Wolff ve çalışma arkadaşları kurdukları deney düzeneğinde ses ve elektrik şokunu farelere arka arkaya vererek farelerin ses karşısında korkuyu öğrenmelerini sağladılar. Günümüz sinir bilimi araştırmalarının en etkili tekniklerinden biri olan optogenetik yöntemi ile de PV ve SOM hücrelerini kontrol altına aldılar. Optogenetik; basitçe genetik yollardan sinir hücrelerinin yüzeylerinde ışığa duyarlı reseptörler oluşturup mavi dalga ışığı ile bu sinir hücrelerini aktif etmeyi veya sarı dalga ışığı ile bu hücreleri pasif etmeyi sağlayan çok etkili bir teknik olması sebebi ile bu çalışmanın da vazgeçilmez parçası olmuş. Dr.Wolff, PV hücrelerinin korkunun öğrenilmesinde doğrudan aktif rol oynadığını keşfederken öte taraftan SOM hücrelerinin ise korkunun öğrenilmesini engellediğini de fark etmişler. Bu bağlantıdan yola çıkarak bu iki ara sinir hücresinin birbirine zıt çalıştıklarını, birinin aktif hale geçmesi diğerini engelleyici özellik gösterdiğini bulmuşlar.

 

Bununla birlikte elektrik şoku bölümündeki deneylerde ise bir başka sinir hücresinin bu iki ara sinir hücresini kontrol ettiklerini düşünmekteler. Bu çalışma farklı korku faktörlerin beyinde farklı hücrelerden işlenebileceğine yönelik ip uçları veriyor.

Dr. Wolff, korkunun beyinde hangi yolları izleyerek işlendiğini anlamamız için daha yapılması gereken çok çalışmalar olduğunu belirtti. Sonuç olarak korkunun işlenmesi ve nesilden nesile aktarılmasında çevresel tecrübeler ile öğrenilen bilgilerin direkt etkisi olduğu aslında korkuyu öğrendiklerimiz ile inşa ettiğimiz gerçeğini de bu çalışmalar ile birkez daha öğrenmiş oluyoruz.

Kaynak: http://www.bilim.org/korku-ve-beyin.html

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

G.I Joe'daydı sanırım korku hissetmeyen askerler yapıyorlardı. Uzun zamandır araştırıp deniyorlardır kesin bu tarz şeyleri. ABD ve Avrupa ayrı çalışmalarla beynin tamamını haritalamak için çalışıyor şu an. Biz de sakız oruç ilişkisini tartışıyoruz her yıl.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

G.I Joe'daydı sanırım korku hissetmeyen askerler yapıyorlardı. Uzun zamandır araştırıp deniyorlardır kesin bu tarz şeyleri. ABD ve Avrupa ayrı çalışmalarla beynin tamamını haritalamak için çalışıyor şu an. Biz de sakız oruç ilişkisini tartışıyoruz her yıl.

Çok doğru bir yere parmak bastınız size sonuna kadar katılıyorum.Bilgilendirici bir konu teşekkürler paranormalfikir...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Senin de dediğin gibi, daha kompleks bi durum olması lazım. Ruh, sinir sistemi, adrenalin hormonu gibi faktörlerin de etkisi olabilir.

 

Korkunun, beyindeki bir bölgeyi uyarması, kaynağının beyin olduğunu göstermez. Örneğin, beyinde bir hafıza merkezi yoktur. Beyni uyaran başka bir "şey" var.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Senin de dediğin gibi, daha kompleks bi durum olması lazım. Ruh, sinir sistemi, adrenalin hormonu gibi faktörlerin de etkisi olabilir.
Beyindeki, duygusal aktivitenin kaynağı, kalp de olabilir; astral beden de olabilir. Kalpteki, norolojik enerji aktivitesinin beyinden çok fazla olduğu biliniyor.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...