Jump to content

İnisiyatik Topluluklarda Özünü Tanıma Çalışmaları


nevermore

Önerilen Mesajlar

Tarihsel süreç içinde gerçek inisiyatik uygulamalar yapan ezoterik öğretiler kendi üyelerine kozmik denilebilen, dünyayı da aşan bazı evrensel bilgiler öğretiyorlardı ve bu bilgiler inisiyatik sır olarak kendi aralarında saklı kalıyordu. Oysa günümüzde tüm sırlar açığa çıkmış olduğu için herkes kendi kendinin inisiyatörü olabilmekte ve kendi kendini çeşitli kaynaklardan araştırma yaparak eğitebilmektedir.

Ezoterik öğretilerde inisiyasyon yoluyla kendilerini geliştirmeyi amaçlayanlar doğayla tamamen uyum içinde yaşamayı bir tür ibadet şekline getiriyorlar, uyum ve esneklik gösterebilmede en üst noktalara geliyorlar, evrenle ve yasalarla toplu bir ahenk içine girebilme onlarda bir yaşam uygulaması haline dönüşüyordu. Günümüzde ise bu tip uygulamalar "bireysel gelişim" adı altında incelenmekte ve birey, eğer dilerse kişisel inisiyasyon yoluyla, kendi içselliğinde saklı olarak varolan özü canlandırabilmektedir. Bu bir "iç gerçekleşme yani kendi özünü, aslını tanıma çalışmasıdır”. Bu nedenle, ezoterik inisiyasyon uygulayan kişinin, karakter ve ruhsal güç olarak belirli bir takım özellik ve eğilimlere baştan sahip olması gereklidir.

Hemen hemen her uygarlıkta kendine özgü bir inisiyasyon anlayışı vardır. İnisiyasyon asli olarak bir tür “yola giriş”anlamına gelir. Bir öğrenim yoludur. Nefsini tanımada ve terbiyede, aynı zamanda eşyayı tanımada, onun kökenini bilmede ve anlamada gereken bilgileri elde edebilmek ve uygulamaları yapabilmek için bir yol ve bir gidiş tespitidir.

İnisiyasyon'nun Batı dillerindeki karşılığı olan "initiation" sözcüğü, Latince'deki "initium" sözcüğünden türemiştir. "Initié"ise aslında "yola koyulmuş, başlamış" demektir. Ezoterizmde en önemli kavram "İnisiyasyon" dur.

Ezoterizm (Batıniyye, İçreklik), bilgilerin ve görgülerin kapalı bir topluluk içinde ve aşamalı olarak verildiği çalışma ve öğreti sistemidir. Öze ait temel gerçeklerin, onları anlayabilecek yetenek ve bilgide olan kişilere aktarılabileceği görüşü ezoterik sistemin temelidir. Günümüzde bu aktarım, eğilimi olmayan insanların kendini tanıma gibi kapsamlı bir konuyla çok uzun süre meşgul olamayacakları genel bilgisiyle herkese açılmıştır.

İnisiyasyona ruhsal bir tesirin nakledilişinde hazır olmak da diyebiliriz. Bu ruhsal tesirin kişiden kişiye, toplumdan topluma nakledilmesi gerekmektedir. Bu bir tür ruhsal zincir ağı kurmak gibidir. Zaten bütün inisiyatik çalışmaların özü, ruhsal tesirin bir taraftan alınıp, bir tarafa naklinden ibarettir ve nakil işlemini kolaylaştıracak bütün çalışmalar inisiyatik çalışmalardır. İnisiyasyonun ne olduğu hakkındaki bu kısa girişten sonra inisiyatik bir topluluk olan Esenniler ve onların ezoterik görüşlerine şöyle bir göz gezdirebiliriz.

Ölü Deniz Yazmaları

1947 yılında, Ölü Deniz Kıyısında Kumran'da, çobanlık yapan bir Bedevi'nin kaybolan hayvanlarını ararken girdiği bir mağarada bulduğu yazmalar bilim ve teoloji dünyasını alt üst etti ve konunun tartışmaları halen sürmekte. Tarihe Ölü Deniz Yazmaları olarak geçecek olan bu yazmaların sırrının çözülebildiğini söylemek için ise daha çok erken!…

 

Yazmaların bulunmasından sonra, bu belgeler Kudüs Üniversitesi'nin eline geçti ve mağaralarda araştırmalar başlatıldı.1958 yılına kadar süren çalışmalarda bir çok yazmanın yanı sıra arkeolojik başka bulgulara da rastlandı.10 yıl süresince 11 mağarada yapılan kazılar 800 kadar yazmanın ve bir çok parçanın gün ışığına çıkmasını sağladı. Bu metinlerin aşağı yukarı dörtte biri kadarı Tevrat'ta geçen metinlerdir. Ancak yazmaların pek çok yeri okunamadığı için bunları yeniden derlemek çok zor oldu, bazı bölümler ise derlenemez şekilde bozuldu. Metinler daha çok deri üzerine yazılmış olmakla birlikte papirüs ve bakır üzerine yazılmış metinler de vardır. Bu metinlerin dilleri İbranice, Arami dili ve yerel dillerdir. Belgeler aynı zamanda bunları yazan topluluğun inançları ve yaşayışları hakkında da bilgi vermektedir. Bu metinleri bir Yahudi topluluğunun yazdığına kuşku yoktur. Bu topluluk genellikle Esseniler olarak düşünülmektedir. Metinlerin yazılış tarihleri de metinlerin bir topluluk tarafından yazıldığını ve saklandığını göstermektedir. Metinlerin en eskisi MÖ 250 en yenisi ise MS 68 tarihini göstermektedir. MS 68 tarihi aynı zamanda Kudüs'e giden Roma ordularının Kumran kentini yıktıkları tarihtir. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda da Esseniler’in Kumran’da yaşadığının ortaya çıkması, Kumran topluluğunun Esseniler’den oluştuğu yönündeki savları kuvvetlendirmiştir. Esensiler hakkında daha kapsamlı genel bilgileri içeren yayınlar da mevcuttur. Düşüncenin gücü ve kozmik enerjilerin doğru ve yararlı kullanımı bilgisinin ışığı altında bu ilginç topluluğu ve onların ezoterik yaşam felsefelerini biraz incelemek konunun meraklıları için sanırız ilginç olacaktır. Tarihin sararmış yaprakları arasına girerek günümüzde incelediğimiz, araştırdığımız, kuantum fiziğinin de ilgi alanına giren bazı konuların daha önce de incelenmiş ve anlatılmış olduğunu bilmenin, araştırmacılara ayrı bir coşkusu vereceğini düşünerek Esseniler’in enerji beden ve düşüncenin gücü gibi konulardaki temel görüşlerinden kısaca söz etmek istiyoruz.

Esseniler insan yaşamının fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal, kültürel, doğa ile ilişki ve kozmosla ilişki olmak üzere yedi kısma bölünebileceğine inanırdı. İnsanın bir faal, yani hareket eden fizik bedeni, bir duygu bedeni ve bir düşünce bedeni olduğunu bilirlerdi. Bizler de aynı şeyleri ifade etmek için fiziki astral ve mantal beden terimlerini kullanıyoruz.

Düşünce bedenin en yüksek kudreti bilgeliktir. Duygu bedeninki sevgidir. Faal yani fizik bedenin işlevi ise düşünce bedenin bilgeliğini, duygu bedenin sevgisini kişinin dünyasal ve semavi güçlerinin kullanımında sosyal ve kültürel açıdan harekete çevirmektir. Demek ki fizik beden bir ifade bedeni. Her şeyin tezahür ettiği bir yer. Fizik bedende ifadesini bulamayan birçok duygu ve düşünce demek ki fazla kıymet ifade etmiyor. Hep içimizden "Ben seni seviyorum, ben herkese acırım" demek gibi. Bu duyguları fizik bedende ifade ettirebilmeliyiz. Yüksek bir bedensiz varlık, "Hislerinizin kıymetini bilin. Bu hisler sizi kainatla bir araya getirebilecek yegane vasıtanızdır" demişti. Çünkü fizik bedenin, madde kainatıyla olan bağlantılarında yorum ve enerji alışverişi yapmak hususunda kullandığı bütün kanallar hislerimizden geçmektedir. Bu yüzden amacımız duygularımızı öldürmek, yok etmek değil, kontrol altına alabilmektir. Duyguları bir yola sokup hep bir arada tutmaya çalışmak, bir kontrol mekanizması yaratıp onların hepsiyle birlikte yaşamayı öğrenmek gerekir.

Düşünce bedenin en yüksek kudreti bilgeliktir, hikmet sahibi olmaktır. Öğrenmiş olunan yasaları bir hükümle uygulayabilmektir. Gerek kendimize, gerek tabiata, gerekse kozmosa ait kanunları bir arada tutabilmek, yeri ve zamanı geldiğinde kendi hükmümüzle, yani kendi içimizden gelen bir kudretle onları uygulayabilmek bilgelikdemektir. Kendimiz, doğa ve kozmos arasındaki üçlü dengeyi kurduktan sonra yerli yerinde kanunları ortaya koymak ve uygulamak bilgelik gerektirir. Hükmettiğimiz bilgi doğaya da, insana da, kozmosa da uymalıdır.

Esseniler insanın evrende yalnız başına bir varlık olmadığını, her biri tıpkı insanın ki gibi tekamül eden, faal bedene sahip, başka gezegenlerde de varlıklar bulunduğunu biliyorlardı. “İnsanın kozmosun bir birimi olması için kendisine benzer başka ünitelerin de olması gerekir. Bütün faal bedenlerin birbirine karşı soy bağları vardır ve birbirlerini etkilerler. Bu açıdan her kişinin bedensel sağlığı ve zindeliği gerek kendisine gerekse dünyadaki ve diğer gezegenlerdekilere de bütünün sağlığı ve esenliği açısından yaşamsal önem taşır” diye düşünüyorlar ve yaşamlarını bu bilgilere göre düzenliyorlardı.

Essenilerin faal beden dedikleri fizik bedene olan yaklaşımları diğer geleneklerden oldukça farklıdır. Örneğin Grekler, eski Yunanlılar bedeni estetik özelliklerinden, oran ve güzelliğinden dolayı yüceltirler. Romalılar da bedeni, basit olarak devletleri fethetmek için güç aracı olarak görürdü. Orta çağ Hıristiyanları ise bedeni aşağılardı. Fakat Esseniler biliyorlardı ki, yüz binlerce yıldır tekamül eden fizik bedende yaşam ve kozmosun bütün kanunları tezahür etmektedir. İçinde bütün evrenin anahtarı bulunmaktadır, “Beden Mikrokozmostur”. Ve beden adını verdiğimiz bu mikrokozmos iyice tanınmadan, uygulama yapılmadan, onunla gerçek bir ahenk ve işbirliği içine girilmeden, enerjileri kullanmak gerçek manasıyla öğrenilmeden ince sevilerde yüksek enerjili kullanımlardan söz etmek pek mümkün değildir.

Yükseliş basamaklarının hızını arttırmak isteyen beden-zihin-ruh bütünlüğü üzerinde son derece ciddi uygulamalar yapmalı ve enerji bedenleri ile ahenk içinde olmalıdır. Esenniler’de gerçekten uygulama yapan diğer ezoterik topluluklar gibi disiplin ve uygulamanın önemini her fırsatta hatırlatan kadim bilgelik yolcularıydılar.

 

[TABLE=width: 99%]

[TR]

[TD=width: 100%, colspan: 3]

Yayın Tarihi: 21.Ekim.2008

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD=width: 100%, colspan: 3]

Kaynak: Ergün ARIKDAL - Ruh ve Madde ciltler

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...