Jump to content

Hipnotizmadaki Uyku ve Rüya


nevermore

Önerilen Mesajlar

Hipnotizmada süjenin (uyutulan şahsın) gösterdiği hal hem normal uykudaki, hem de narkozdaki ve esrar sarhoşluğundaki uyku ve rüya tezahürlerinin hepsini muayyen nisbetlerde ihtiva eder. Hipnotik uyku ile keza somnambülizmin, çift şuurluluğun, ve şahsiyetin ikileşmesi hâdiselerinin de elde edilmesi ve tecrubî tetkike tabi tutulması mümkündür.

Hipnotizmada müşahede edilen çok. enteresan tezahürleri izaha geçmeden evvel bunların «Landois - Rosemann» tarafından yapılan tarifini ve tasvirini görelim.

«Hipnotizma: Hipnotizma uykuya müşabihtir. Fakat tamamen onun ayni değildir..

Hipnozda şuur zail olmuş değildir. Fakat hususi bir tahavvüle uğramıştır. Hipnotize edilen şahsın şuur vaziyeti telkin istidadı ile temayüz eder. Yani hipnotizör hipnotize ettiği şahsa muayyen tasavvurları telkin edebilir, ve bu telkin şahısta mecburi olarak tesir yapar. Bilhassa derin hipnozlarda uyutulan şahıs yalnız uyutan tarafından tesir altına alınabilir, başkaları tesir edemez. Her hipnozda iradî adalelerin faaliyetinde tahalüfler görülür. İradi hareketler uyuyan şahsın emrinden çıkmış ve uyutanın emri altına girmiştir. Uyuyan şahıs ya muayyen hareketleri icra edemez veyahut uzuv larına verilen vaziyeti değiştiremez veyahutta uyutanın uzuvlarına yaptırdığı harekete mukavemet gösteremez. Birçok iradî adaleler tonik bir takallusa duçar olurlar, öyle ki vücut tahta gibi sertleşir. Öte taraftan hipnotize edenin emriyle uyuyan şahıs muğlak hareketler icra edebilir veya kendisine gösterilen hareketleri taklit edebilir.

Derin hipnozda vukua gelen duygu sahasındaki bozukluklar arasında şunları zikredebiliriz. Ağrı hissinin azalması veya kaybolması; lems ve hararet hislerinin ciltte, mukozada, munzamına ve korneada zayi olması. Öte taraftan telkin ile hissi aldanışlar meydana getirilebilir. Sokma, kesme, yakmada husule gelen şiddetli ağrılar telkin edilebilir. İşitme, görme, koklama ve tat sahasında illüzyon ve hallüsinasyonlar meydana gelebilir. Mevcut bir eşyanın hipnotizörün telkini ile yok gibi telâkki edilmesi menfi hissî aldanışlardandır. Hatta bir duygu uzvunun bütün faaliyeti telkin ile ekarte edilebilir.

Landois - Rosemann'ı dinlemeye devam ediyoruz:

«Derin hipnozdan uyanan şahıs hipnoz esnasında kendisine neler yaptırıldığını hatırlıyamaz (amnesie). Hipnoz esnasında telkin ile bazı şeyler hakkındaki hatıra bertaraf edilebilir veya yeni hatıralar meydana getirilebilir. Hatta tecrübe şahsının bütün şahsiyeti değiştirilebilir. Öyle ki başka bir adam vaziyetine geçer.

Post hipnotik telkinler bilhassa nazarı dikkati caliptir. Hipnozda verilen bir telkin hipnozdan sonra tesirini gösterir. Hatta bazan da hipnozitör tarafından tayin edilen bir zaman sonra vukua gelir. Öyle ki tecrübe şahsı bu arada kendisine verilen emir hakkında hiç bir hatıraya malik olmıyabilir. Hatta post hipnotik bir emri icra ederken niçin icra ettiğinin farkında olmayabilir ve kendisinin de anlayamadığı bir mecburiyet tahtında emri icra eder.

Merkezî asap uzuvlarında bilhassa dimağda hipnoz vaziyetinde husule gelen tahavvüller malûm değildir. Birçok tecrübelere rağmen bu tezahürün tatmin eden bir izahı verilmemiştir. Fakat şu kadarını zikretmek lâzımdır ki, hipnoz, bilhassa telkin tezahürleri tamamen yeni ve hipnotik vaziyete has bir şey değildirler. Bilâkis hiç olmazsa emmare halinde normal uyanıklık vaziyetinde de mevcuttur. Kuvvetli şahsiyetlerin, mürebbilerin, hekimlerin, bazı mütetabbiplerin, hatiplerin telkinî tesirleri de böyledir.

İradî hareketlerin ani olarak durmasiyle tebarüz eden hipnotik vaziyetler hayvanlarda da müşahede edilebilir: Tavuklar gözlerinin önüne anî olarak bir cisim yaklaştırıldığı veya gagalarına bir saman çöpü konduğu, veya toprağa sokulmuş kafalarının önüne tebeşirle bir çizgi çizildiği zaman, bulundukları vaziyette sabit kalırlar Kuşlar, tavşanlar, kurbağalar, balıklar bir müddet hafif tazyikle sırtları üstünde tutulurlarsa o vaziyette hareketsiz kalırlar. Yengeçler başlarının üstünde kalırlar. Fakat bu tezahürlerin insanlardaki hipnoz vaziyetine muadil telâkki edilip edilmiyeceği şüphelidir. (Verworn, Mangold, Tengate).

Landois - Rosemann'ın bu sözleri çok kıymetli müşahedeleri ve kısmen eksik izahları ihtiva etmektedir. Umumiyetle bu mevzuda çalışan bütün araştırıcılar hipnotizöre lüzumundan fazla ehemmiyet vermiş ve hipnotize edilen şahsı adeta onun emriyle her kalıba dökülebilen çok plâstik bir madde halinde görmüşlerdir. Halbuki süjede görülen tezahürler hipnötizörün kudretinin eseri olmayıp süjenin üst şuurunun icraatından ibarettir. Hipnotizör sadece onun üst şuuruna hitabetmekte ve onunla elbirliği yaparak süjenin şuuruna da, vücuduna da hâkim hale gelmektedir. Niçin her şahıs hipnotize edilemez? Çünkü bir hipnotizör herkesin üst şuuruna sokulamaz ve onunla gerekli işbirliğini temin edemez. Süjenin üst şuuru ikna edilmedikçe hipnoz husule gelmez.

Normal olarak insanın üst şuuru hem şuur vasıtasiyle hem de onun bilmediği daha başka psiko - fizyolojik vasıtalarla dış âleme bağlıdır. «Hipnotizörlerin kuvvetli şahsiyetlerin, mürebbilerin, hekimlerin, bazı mületabbiplerin. hatiplerin telkini tesirleri» ve umumiyetle dışarıdan

bize müteveccih her tesir bu hususi psiko fizyolojik vasıtalardan geçerek ve bir çok transformasyonlara uğrıyarak şuurumuza ve üst şuurumuza varır. Göze gelen ışığın oradan beyine yine ışık olarak değil, fakat ışığın retinada uğradığı transformasyondan sonra bir elektrik akımı (aksiyon akımı) olarak gitmesi gibi dışarıdan gelen her tesir şuurumuza ve üst şuurumuza daima alıcı organların ve aradaki mutavassıtların faaliyetiyle edindiği bambaşka bir şekil ve mahiyette vasıl olur. O halde şuur ve üst şuur kendi reaksiyonlarını daima kendilerine varabilen malûmata istinaden tanzim edeceklerine göre aradaki selektif permeabl geçitlerin, (transformatör, tercüman'ların) önemi anlaşılır.

Dış âlemdeki bir vakıa hakkında şuurun tesbit edip tercüme ederek üst şuura ulaştırdığı malûmat üst şuura başka kanallardan gelen malûmata uymazsa üst şuur bu farklı malûmatın birini tercih etmek veya mümkünse ikisini telif etmek mecburiyetindedir. Fakat neticede üst şuurun idraki her ne olursa biz; ona bağlanırız. Mürebbiler, mütetabbipler, hipnotizörler, gösterebildikleri telkin kabiliyetini muhataplarının üst şuurlarını ikna edebilmeye borçludurlar. Bunlar bir şahsın üst şuuruna çok bilgili, çok kabiliyetli, ve çok iyi göründükleri takdirde üst şuur onlara tabi olacak ve icabederse şuuru da arkasından sürükliyecektir. İşte hipnotizma bundan ibarettir.

Hipnotizmaya başlarken hipnotizör evvelâ süjesinin üst şuurunun itimadını kazanmaya veya onu kendine tabi olmak mecburiyetine ikna etmeye çalışır. Ancak bunu yapabildiği takdirde hipnotizma başlamış olur. Bundan sonra hipnotizörün süjeye tevcih ettiği uygun sözler ve başka tesirler onun üst şuuru tarafından benimsenir ve icra edilir. Artık süjenin şuuru da vücudu da bir dereceye kadar hipnotizörün oyuncağı olur. Çünkü bunlar aslında ve bu derecede üst şuurun oyuncağıdırlar. Hipnotizör, üst şuurun yapabileceği faaliyetleri ondan istiyen ve yapılmasına âmil olan bir kimsedir. Süjenin üst şuuru tarafından benimsenmiyecek talepleri icra ettirmeye hipnotizörün kudreti olamaz.İnsanın şuuru hakikaten üst şuurunun emrinde bir vasıta gibidir. Nasıl ki gözümüzün bir şeyi görebilmesi evvelâ ona doğru bakmaya ve dikkat etmeye bağlı ise çeşitli duyu organlarımızdan şuurumuza müteveccihen gönderilen tesirlerin şuurumuza girebilmesi de yine buradaki hususi bir geçidin açılmasına bağlıdır. İşte bu nevi geçitleri üst şuurumuz daima kendi hakimiyeti altında tutmaktadır.

Uykuda birçok dış tesirleri duymadığımız malûmdur, bu netice şuurumuz etrafındaki kapıların kapalı olmasından ileri gelmektedir. Ayni şekilde hipnozda da hipnotizörün telkinine göre süje birçok tesirleri duymamaktadır. Keza uykuda şuurun kapıları tamamı ile kapalı görünmemektedir, bazı tesirleri alabilmekte ve bunlarla uyanabilmekteyiz. Hipnozda da vaziyet böyledir hipnotizör hangi tesirlere izin verirse süje onları duyar ve izin vermediklerini duymaz. Verilecek ve süjenin üst şuuru tarafından kabul edilecek bir telkinden sonra süje yalnız muayyen bir insanın meselâ hipnotizörün en küçük fısıltılarını işitirken başkalarının en yüksek sesle bağırmalarına karşı sağır olabilir.Bu keyfiyet «Sütnine uykusu» nun ayni değil midir?

Şuurumuzda her an yaşanan hallerin şuurun hafızasına girmesi ve sonra hatırlanabilmesi ve yahut hatırlanmaması yine üst şuurun tanzim ettiği bir faaliyettir. Onun içindir ki, süjenin hipnoz esnasında yaşadığı halleri sonra normal şuuru ile hatırlıyabilmesi veya hatırlıyamaması da hipnoz halindeyken ona verilecek telkine tabi olmaktadır. Hatta süjeye hipnotizma yoluyla muayyen hatıraları şuurundan (şuurunun emrindeki hafızadan) attırmak veya oraya bambaşka hatıralar yerleştirerek süjenin şahsiyetini değiştirmek ayni sebeple mümkün olabilir.

Hipnotize edilmiş bir insanın yalnız kendisine telkin edilen hadiseleri görmesi, işitmesi ve böylece etrafındaki fizik âlemin zıddına olabilen bir rüya halinde yaşaması normal rüyadan başka bir şey değildir. Şu farkla ki yatağında uyuyan ve rüya gören bir insanda bu rüya dış âlemden veya kendi hatıralarından gelen ve önceden bilip ayarlıyamadığımız bazı tesirlerden doğduğu halde hipnotizmadaki rüya tamamiyle muayyen ve tek bir kaynaktan, hipnotizörden gelen telkinlerle kurulan ve yaşanan bir rüyadır. Mutat rüyalarımızı sonradan hatırlamak veya hatırlamamak mümkün olduğu gibi hipnotizmadaki rüyaları da sonradan hatırlamak veya hatırlamamak mümkündür. Mutat rüyalarımızda bu keyfiyet şuurumuza ve onun seviyesindeki irademize değil üst şuurumuza tabidir. Hipnotizmada da ayni şekilde bizim şuur ve irademiz değil üst şuur ve üst irademiz vaziyete hakimdir. Bunlar da hipnotizörün istediği gibi karar vermek durumundadırlar.

Somnambül halini de hususi bir hipnotik durum telâkki etmek lâzımdır. Zaten hipnotizmada muayyen bir derinlik hali tam somnambülizme tekabül eder ve ayni adı alır. Tabiî uyku esnasında somnambül halinin hangi tesirle meydana geldiği bilinmese bile bunun mahiyeti meydandadır. Uykuda gezen insan da hipnotize edilmiş bir insan gibidir. Fakat bunda üst şuurun tabi olduğu bir hipnotizör ortada yoktur. Burada insan üst şuurunun kendiliğinden veya bilmediğimiz tesirlerle hareket ettiği muhakkaktır.

Ayni şekilde çift şuurluluk hali (double conscience) ve şahsiyetin ikileşmesi (dédoublement de la personnalitêe) bir hipnotik vetireden başka bir şey olamaz. Bunları kavrıyabilmek ve bunlar bir hastalık ise tedavi edebilmek için bu şahısları derin bir şekilde hipnotize etmek ve taşıdıkları halin sebebini üst şuurlarından sorarak (pikanaliz'le) aramak lâzımdır. İşte psikiyatride kâh «sar'avî automatizma», kâh «histeri», kâh «alkolizm» ve bazan da «fazla heyecan» diye ad takılan bazı tezahürleri doğru mütalâa edebilmek için şuur ile üst şuur arasındaki münasebetlerin hipnotizmada açığa çıkan mahiyetlerini göz önüne getirmek icab eder.

Hipnotizma insanın üst şuuru seviyesinde kendiliğinden vuku bulan hâdiseleri müşahede eden ve istediği zaman muayyen şartları temin ederek bu nevi hâdiseleri sun'i olarak ta tertip edebilen bir tecrubî ilimdir. Üst şuurumuzla şuurumuz arasındaki münasebetlerin mahiyeti ise aynen şuurumuzla vejetatif hayatımız arasındaki münasebetler gibidir. İnsanı tanımak, kendimizi tanımak isterken şuur seviyemizde kalmamalı, üst şuurumuza da nüfuz etmeliyiz. Üst şuurumuz hem ezeli hayatımızın tecrübeleriyle hem de müstakbel hayatımızın nihayetsiz gayelerinin tohumlariyle doludur. Bu sebeple ondaki muhteviyat şuurumuzla tamamen idrak ve ihata edilemez. Fakat varlığımızın bu mühim seviyesini tanıma yolunda en küçük adımlar bile pek kıymetlidir.

Üst şuurumuzun normal muhtevasından başka oraya arızî olarak dahil olabilen yabancı unsurlar da ayni insiyaki karaktere malik olurlar. Psikonevroz grubu hastalıklardaki refulmanlar, hipnozdaki posthipnotik telkinler üst şuurumuza girebilmiş yabancı unsurlardır. Bunlar kanımıza girmemesi lâzımken bazan girdiğini ve bizi zararlı tesirlere maruz bıraktığını gördüğümüz yabancı proteinler gibi tetkik ve telâkki edilmelidirler. Başka bir ifade ile söyliyecek olursak: Hipnotik vetire ile üst şuura ithal edilen âmiller, kana zerkedilen maddeler gibi üzerinde tesirli olurlar.

( MetaBiyoloji, Hücre / İnsan / Cemiyet / Hayat / Ölüm / ve Ötesi - Dr.Muammer Bilge )

 

NOT : Eski Türkçe kelimeler çok fazla kitabın basım yılından kaynaklı :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...