Jump to content

32. İstanbul Film Festivali başlıyor!


masal perisi

Önerilen Mesajlar

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Akbank sponsorluğunda düzenlenen ve yaklaşık 150 bine ulaşan takipçisiyle Türkiye'nin en büyük sinema etkinliği olarak kabul edilen İstanbul Film Festivali'nin 32'incisi 30 Mart'ta başlıyor. Festival dolayısıyla dünya sinemasının iki önemli ismi ünlü yönetmenler Costa Gavras ile Peter Weir de Türkiye'ye gelecek. Usta yönetmen Costa-Gavras festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nü alacak. 32. İstanbul Film Festivali Altın Lale Uluslararası Yarışma Jüri Başkanı ve Ölü Ozanlar Derneği ile Gallipoli (Gelibolu) gibi filmleriyle dünyaca büyük bir üne sahip olan Peter Weir'e ise festivalin onur ödülü takdim edilecek.

 

Festival sponsorluğunu dokuzuncu kez Akbank'ın üstlendiği İstanbul Film Festivali'nin 32'incisi 30 Mart-14 Nisan tarihlerinde yapılacak. 32. İstanbul Film Festivali, sinemaseverlere 20'nin üzerinde bölümde 220'yi aşkın filmin yanı sıra usta sinemacıların katılacağı söyleşiler, atölye çalışmaları ve sinema dersleriyle dolu iki hafta sunacak.

 

YENİ BÖLÜMLER VE KADIN HİKAYELERİ

Festival bu yıl 2012 ve 2013'ün parlak filmlerinden unutulmaz sinema klasiklerine, usta yönetmenlerin başyapıtlarından Ocak ayında Sundance ve Şubat'ta Berlin Film Festivali'nde prömiyeri yapılan filmlere, Altın Lale ve FACE yarışmalarından belgeseller ve çocuk filmlerine uzanan bir yelpazede izleyiciyle buluşacak. Festival programında "Kadın Hikâyeleri" gibi yeni bir bölümün yanı sıra, uzun bir aranın ardından yeniden canlandırılan "Edebiyattan Beyazperdeye", Eylül'de başlayacak 13. İstanbul Bienali işbirliğiyle hazırlanan "Ben-Kentli Vatandaş Değil Miyim?" ve "Gerçek Mucizedir: Carlos Reygadas" gibi özel bölümler yer alıyor. Festival kapsamında sektörden her yıl daha çok ilgi toplayan Köprüde Buluşmalar'ın da sekizincisi düzenlenecek. İstanbul Film Festivali'nin belgeseller bölümünün sponsorluğunu bu yıl da NTV üstlenecek.Bu kapsamda önemli belgeseller sinemaseverlerle buluşurken, Sabah Gazetesi sponsorluğundaki "Dünya Festivallerinden" bölümü, festival izleyicilerine 20'ye yakın tanınmış yönetmenin saygın festivallerde gösterilen, çoğu ödüllü son yapıtlarından örnekler sunacak.

 

FESTİVAL AFİŞİNDE NURİ BİLGE CEYLAN VE BÜLENT ERKMEN İMZASI

32. İstanbul Film Festivali programı sponsor kuruluşlardan Martı İstanbul Hotel'de düzenlenen bir toplantıyla, İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil ve İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan tarafından basına açıklandı. Toplantıda açış konuşmasını yapan İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, festivalin destekçilerine teşekkür ettikten sonra İstanbul Festivalleri'nin bu yılki tanıtım afişlerinde yeni bir işbirliğine gidilerek farklı sanat dallarının önemli isimleriyle, grafik sanatçısı ve İKSV Kurumsal Kimlik Danışmanı Bülent Erkmen'in tasarımlarının bir araya getirildiğini belirtti. 32. İstanbul Film Festivali için, Nuri Bilge Ceylan'ın Uykusuz Gece adlı fotoğrafı ve yönetmenin el yazısı, Bülent Erkmen'in tasarımıyla festival afişine dönüştürüldü.

"SİNEMA KÜLTÜRÜNÜN GELİŞİMİNE ÖNEMLİ KATKI"

Kültür ve sanatın her zaman öncelik verdikleri alanlar arasında olduğunun altını çizen Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, "İstanbul Film Festivali ülkemizde kültür ve sanatın kurumsallaşmasında bir dönüm noktasını temsil ediyor. Festival Türkiye'de köklü bir sinema kültürünün gelişmesini sağlıyor. Tam 32 yıldır sinemaseverleri dünya sinemasının en seçkin, en özgün filmleriyle buluşturan festivalin 9. kez destekleyicisi olmaktan biz de büyük gurur duyuyoruz" dedi. Binbaşgil, vizyonuyla projeye yön veren Şakir Eczacıbaşı'nı tekrar saygıyla andıklarını hatırlatarak, "Sinemaseverlerin her yıl özlemle bekledikleri bu etkinlik, bu yıl da yine birbirinden güzel filmlerle dolu. Akbank Galaları'nda sinema tutkunları için seçtiğimiz filmler bu yıl da müthiş. Akbank olarak kültür ve sanata verdiğimiz katkının sürdürülebilir olmasına da özel bir önem veriyoruz" diye konuştu.

 

Basın toplantısında daha sonra söz alan İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan, festival programında yer alan filmler, festivale katılacak konuklar ve festival sırasında düzenlenecek etkinliklerle ilgili ayrıntılı bilgi aktardı.

 

FESTİVALİN AÇILIŞ VE KAPANIŞ TÖRENLERİ

32. İstanbul Film Festivali, 29 Mart Cuma akşamı İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'ndaki açılış töreniyle başlayacak. Törenin hemen ardından, Pedro Almodovar'ın, festival kapsamında "Akbank Galaları"nda izlenebilecek son filmi I'm So Excited / Aklımı Oynatacağım, festivalin açılış filmi olarak gösterilecek. Festivalin kapanışı ise 14 Nisan Pazar akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yapılacak. Gecede, Altın Laleler ile festivalin diğer ödülleri açıklanacak. Törenin ardından Altın Lale Uluslararası Ödülü'nü kazanan film gösterilecek.

 

FESTİVALİN ONUR ÖDÜLLERİ

İstanbul Film Festivali Onur Ödülleri bu yıl 6 önemli isme veriliyor.Festivalin açılış töreninde Türkiye sinemasına yıllar boyu emek vermiş oyuncu Lale Belkıs, görüntü yönetmeni Aytekin Çakmakçı, oyuncu Ahmet Mekin ve senarist Ayşe Şasa'ya festivalin Sinema Onur Ödülü takdim edilecek. Atıf Yılmaz'ın 1966 yılında çektiği, senaryosunu Ayşe Şasa'nın yazdığı Ah Güzel İstanbul, Lale Belkıs'ın rol aldığı Kalbimin Efendisi ve Ahmet Mekin'in oynadığı Bir Türk'e Gönül Verdim filmleri de festival programında gösterilecek.

 

Usta yönetmen Costa-Gavras da festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülü'nü alacak. Missing / Kayıp, Z ve Eden is West / Cennet Batıda gibi filmlerinin ünlü yönetmeni Costa-Gavras'a ödülü, "Akbank Galaları" kapsamındaki filmi Capital / Kapital'in 7 Nisan Pazar günü Atlas sinemasında saat 13.30'da gerçekleştirilecek gösteriminden önce verilecek. Festivalin bu yılki en son onur ödülü ise, 32. İstanbul Film Festivali Altın Lale Uluslararası Yarışma Jüri Başkanı Peter Weir'e takdim edilecek. Gallipoli / Gelibolu, Dead Poets Society / Ölü Ozanlar Derneği, Green Card / Yeşil Kart ve The Truman Show / Truman Show gibi filmlerinin usta yönetmeni Peter Weir'e Sinema Onur Ödülü, festivalin 14 Nisan Pazar akşamı yapılacak kapanış ve ödül töreninde verilecek.

 

FESTİVALDE ALTIN LALE HEYECANI

İstanbul Film Festivali'nin merakla beklenen Altın Lale Uluslararası ve Ulusal Yarışmaları kapsamında bu yıl da Türkiye ve dünya sinemasının seçkin örnekleri ödül için yarışacak. Festivalin ikinci haftasında jüri ve izleyici karşısına çıkacak filmlere ödülleri, 14 Nisan Pazar akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda düzenlenecek kapanış töreninde takdim edilecek. 32. İstanbul Film Festivali'nin "Uluslararası Yarışma" bölümünde festivalin büyük ödülü Altın Lale için, sanat ve sanatçı temasını işleyen ya da bir edebiyat eserinden uyarlanan 12 film yarışacak. Şakir Eczacıbaşı anısına verilen Altın Lale Uluslararası Yarışma Ödülü, bu yıl da Eczacıbaşı Topluluğu tarafından 25 bin Euro'luk para ödülüyle desteklenecek. Bu ödülün 10 bin Euro'su Altın Lale'nin sahibi olacak filmin yönetmenine, 10 bin Euro'su filmin Türkiye'deki dağıtımını üstlenecek firmaya, 5 bin Euro'su ise Jüri Özel Ödülü'nü kazanan filme verilecek. Yılmaz Erdoğan'ın iki şairi konu aldığı filmi Kelebeğin Rüyası, "Uluslararası Yarışma"da Altın Lale için yarışacak filmlerden. İlk filmi Köprüdekiler, 28. İstanbul Film Festivali'nde "Ulusal Yarışma"da Altın Lale Ödülü'nü alan Aslı Özge'nin ikinci filmi Hayatboyu da "Uluslararası Yarışma"da Altın Lale için yarışacak.

 

ULUSAL YARIŞMA VE TÜRKİYE SİNEMASI

İstanbul Film Festivali'nde "Ulusal Yarışma ve Türkiye Sineması" sponsorluğunu, festivale 26 yıldır destek veren Efes üstlenecek. Festivalde Türkiye'den, yapımı 2012-2013 sezonunda tamamlanmış filmlerin bir araya geldiği "Türkiye Sineması" bölümünde "Ulusal Yarışma"nın yanı sıra "Yarışma Dışı", "Belgeseller" ve "Yeni Türkiye Sineması" başlıkları altında 31 film gösterilecek. Altın Lale Ulusal Yarışma Ödülü için yapımı 2012-2013 sezonunda tamamlanan Türkiye'den filmler yarışacak. "Ulusal Yarışma" jüri başkanlığını, Türkiye sinemasının usta yönetmenlerinden Tayfun Pirselimoğlu üstlenecek. "Ulusal Yarışma" kategorisinde yer alacak filmler arasından jürinin seçeceği En İyi Film'e 150 bin TL, En İyi Yönetmen'e ise 50 bin TL ödül verilecek.

SEZONUN MERAKLA BEKLENENLERİ "AKBANK GALALARI"NDA

İstanbul Film Festivali'nin popüler bölümlerinden "Akbank Galaları"nda, geniş kitleye seslenen, yıldızları usta yönetmenlerle buluşturan, merakla beklenen filmlerin Türkiye'deki ilk gösterimleri yapılacak. Gösterimler Pazar hariç her gece 21.30 seansında Nişantaşı CityLife (City's) sinemasında yapılacak.Festivalin açılışında gösterilecek İspanyol yönetmen Pedro Almodovar'ın son yapıtı I'm So Excited / Aklımı Oynatacağım'ın yanı sıra "İntikam Üçlemesi"yle tanınan Koreli yönetmen Park Chan-Wook'un ilk Hollywood filmi Stoker / Lanetli Kan,Blue Valentine / Aşk ve Küller ile tanınan yönetmen Derek Cianfrance'nin son filmi The Place Beyond the Pines / Babadan Oğula, "Akbank Galaları"nın merakla beklenen filmlerinden.

 

FESTİVAL SİNEMALARI VE SEANSLARI

Festivalin gösterimleri Beyoğlu'nda Atlas, Beyoğlu, Pera Müzesi, Nişantaşı'nda City's, Ortaköy'de Feriye ve Kadıköy'de Rexx olmak üzere 6 sinemada yapılacak. Filmlerin gösterim seansları 11.00, 13.30, 16.00, 19.00 ve 21.30. Festivalin büyük ilgi gören "Geceyarısı Çılgınlığı" bölümünde bu yıl her cuma ve cumartesi gecesi 24.00'da yüksek gerilimli bir film gösterilecek.

FESTİVAL BİLETLERİ 16 MART CUMARTESİ GÜNÜ SATIŞA ÇIKIYOR

32. İstanbul Film Festivali biletleri 16 Mart Cumartesi günü 10.00'dan itibaren satışa sunulacak. Festivalde bilet fiyatları tam 15 TL, öğrenci ile 65 yaş ve üstü sinemaseverler için ise 10 TL olacak. Hafta içi gündüz seanslarındaki indirimli bilet uygulaması bu yıl da devam edecek. Festival boyunca, hafta içi gündüz seansları (11.00, 13.30 ve 16.00) yalnızca 5 TL olacak.Festival boyunca filmleri en ucuza izleme şansı Lale üyelerinin olacak. Lale üyeleri biletlerinde yüzde 25'e varan özel indirimlerden yararlanabilecekler. Lale Kart sahipleri için indirimli ön satış dönemi 12 Mart'ta başlayacak. Öte yandan, Festival Sponsoru Akbank'ın Axess Kart sahipleri festival boyunca hafta içi gündüz seansları ve "Akbank Galaları" hariç satın alacakları biletlerde yüzde 20 özel indirimden yararlanacaklar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

NTV’nin sponsorluğunu üstlendiği NTV Belgesel Kuşağı’nda bu yıl gösterilecek ödüllü belgesel filmler; faşist İtalya’dan İsrail gizli servis üyelerinin itiraflarına, sanatın her türünden insanın doğayla imtihanına, çocuk tacizinden sapıklığın ideolojisine geniş bir yelpazeyi izleyiciye sunuyor.

 

21 filmin yer aldığı NTV Belgesel Kuşağı, 2 Nisan’da başlayacak ve 9 Nisan’a kadar devam edecek. Festivalin biletleri sinema gişeleri ve Biletix’den satın alınabiliyor.

 

LİDERİN GÜLÜŞÜ / IL SORRISO DEL CAPO

Marco Bechis / İtalya (2012)

Luce Enstitüsü Arşivi’nin derinliklerinde bir hazine yatıyor. Arşivde faşizmin kurduğu mekanizmaya ışık tutan sayısız görüntü ve çekim bulunuyor. Liderini ve onun felsefesini yücelten bu rejim, genç erkek ve kızları iyi faşist yurttaşlar olarak yetiştirmenin dışında uluslararası dengeyi tutturmanın elzem olduğu bir ulus imajı yaratmıştı. Mussolini Luce Enstitüsü’nü bu amaçla kurmuştu.

Yönetmen Marco Becchis belgeselci köklerine geri dönüp bu arşivden görüntüler, sesler ve klipler kullanarak zamanında babasının anlattığı faşist İtalya’nın manzarasını yeniden inşa ediyor.

BİR ŞARKININ PEŞİNDE / SEARCHING FOR SUGAR MAN

Malik Bendjelloul / İsveç-İngiltere (2012)

Bir Şarkının Peşinde müzik aşkını, sözleri içinize işleyen şarkıların tutkusunu hissettiren bir film. Rodriguez, 60’ların sonunda Detroit’te bir barda keşfedilir. Kendi kuşağının en büyük sanatçılarından biri olacağına inanan yapımcıları ona bir albüm kaydeder. Albüm çok ses getirir sahiden, ancak sahnede intihar ettiği söylentileriyle ortadan kaybolan Rodriguez’e gerçekte ne olduğunu kimse bilmez.

 

Yönetmen Malik Bendjelloul ilk filminde Güney Afrika’da bir özgürlük simgesine dönüşen Rodriguez’i onun gibi gizemli ve şiirsel bir biçimde arıyor. Belgesel dalında Oscar adayları arasında yer alan, bol ödüllü bu benzersiz film, eski zaman müzikleriyle umut dolu bir yeniden buluşma hikâyesi anlatıyor.

http://media4.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/K%C3%BClt%C3%BCr%20Sanat/Sinema/130328-ntvbelgesel1.jpg

 

İP / THE TIGHTROPE

Simon Brook / Fransa-İtalya (2012)

“Tiyatro nasıl gerçeğe dönüştürülür?” Peter Brook çağdaş tiyatronun en saygı duyulan, devrimci yönetmenlerinden. Brook kırk yıl sonra ilk kez kendi perdesini açarak, oğlu Simon Brook’un sahne arkasını filme almasına ve kendi felsefesini, yaşam biçiminin temelini oluşturan ‘ip üstünde’ egzersizini ifşa etmesine izin vermiş. Beş gizli kamerayla çekilen film, yönetmenin deyimiyle “Performansın bütünlüğünden ödün vermeden sonuca değil sürece odaklanıyor. Durağan ve sıkıcı ‘filme alınan tiyatro’ alışkanlığının ötesine geçiyor.”

 

LEVIATHAN

Lucien Castaing-Taylor & Véréna Paravel / Fransa-İngiltere-ABD (2012)

Melville’in gemisi Pequod’un Moby Dick’i kovaladığı sularda, insan, doğa ve makinenin ortak kaderleri Leviathan’da dile geliyor. Bu kolektif deneyimi belgeleyebilmek, insanoğlunun en eski mücadelesini hem balıkçıların hem de avın gözüyle aktarabilmek için, balıkçılarla filmciler arasında gidip gelen, atılıp tutulan, iplerle bağlı düzinelerce kamera kullanılmış. Filmin yazarı, yönetmeni, kurgucusu ve yapımcısı, antropolog-bilim insanı-sanatçı-sinemacı olan ve Harvard Üniversitesi’ndeki Duyusal Etnografya Laboratuvarı’nda çalışan Véréna Paravel ile Lucien Castaing-Taylor. İnsan, hayvan ve makineyi; güzeli ve korkuncu; yaşam ve ölümü olağanüstü bir biçimde görüntüye aktaran Leviathan, şimdiye dek izlediğimiz filmlerden çok farklı.

 

TRAVİATA VE BİZ / TRAVIATA ET NOUS

Philippe Béziat / Fransa (2012)

Opera sahnesi, tüm hislerin açığa çıktığı yerdir; şarkı söyleyerek, rol yaparak ya da müzik aracılığıyla. Bu hisler, Verdi’nin başyapıtını canlandıran bir insanda vücut bulmuş olabilir mi?

http://media.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/K%C3%BClt%C3%BCr%20Sanat/Sinema/130328-ntvbelgesel2.jpg

 

BİR DENEYSEL SİNEMA TARİHİ / FREE RADICALS: A HISTORY OF EXPERIMENTAL FILM

Pip Chodorov / Fransa (2012)

Dağınık, bayağı, sapkın, müphem ve kabul edilemez! Birinci Dünya Savaşı öncesinden bu yana avangart ve deneysel sinemanın bu sözlerle küçümsenen sanatçıları ve şairleri daima sanatı yeni alanlara yönlendiren özgürlükçü radikaller olarak görülmüştür. Sanat dünyası ve film endüstrisinin dışında bırakılmalarına rağmen kültürümüzü etkilemeye devam eden geniş ve derin bir yapıtlar silsilesi yaratmayı becermişlerdir. Bu canlı olduğu kadar ufuk açıcı belgesel, basit ve davetkâr bir cümleyle başlıyor: “Size bazı arkadaşlarımı tanıtmak ve onların filmlerini göstermek istiyorum.” Film, ardından avangart dünyaya giriyor ve bu dünyanın Jonas Mekas, Peter Kubelka, Stan Brakhage ve Hans Richter gibi radikal sanatçılarını tanıtıyor.

OB WILSON'S LIFE AND DEATH OF MARINA ABRAMOVIC

Giada Colagrande / İtalya (2012)

Sahne sanatlarının anası Marina Abramovic ile dahi yönetmen Robert Wilson’ın 2011’deki birlikteliğine devlerin çarpışması veya tiyatro ile performans sanatının evliliği denebilir. Abramovic’in biyografisini yeniden kurgulayan ve deneysel bir opera yaratan Wilson’a şarkıcı ve besteci Antony Hegarty ile oyuncu Willem Dafoe eşlik etti.

 

[TABLE=width: 1%]

[TR]

[TD]http://media4.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/K%C3%BClt%C3%BCr%20Sanat/Sinema/130328-ntvbelgesel5.jpg[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

Prova çekimleri ve sanatçı röportajlarının da yer aldığı filmde bize bu eşsiz birlikteliğin iç yüzünü gösteren yönetmen Colagrande, şiirsel ve baş döndürücü bir tiyatro çalışmasının yakın portresini çiziyor; çünkü Colagrande için “Marina manzara, Bob akıl, Antony kalp, Willem ise vücut” demek.

 

İNANMAKTAN VAZGEÇME / DON'T STOP BELIEVIN': EVERYMAN'S JOURNEY

Ramona S. Diaz / ABD (2012)

Tam da dibe vurduğunuzu düşündüğünüz bir anda Journey’nin gitaristi Neal Schon’dan iş teklif eden bir e-posta alsanız neler olur? Yılların efsanevi grubu Journey’nin yeni solist arayışı Filipinli Arnel Pineda’nın hayatında aynen böyle bir dönüm noktası olmuş. On iki yaşında annesini kaybeden Pineda sokakta büyümek, yaşamak için her işi yapmak zorunda kaldığı bir çocukluk geçirmiş. Cover grubu Zoo ile çaldıkları Journey şarkılarını Youtube’a koyması sayesinde Neal Schon tarafından keşfedilen Pineda’nın kendi yolcuğunu izlediğimiz belgesel hem yeni ‘youtube gençliği’ne hem de yıllarını Journey şarkılarıyla eskitenlere hitap ediyor.

 

OYUNCU SEÇİMİ / CASTİNG BY

Tom Donahue / ABD (2012)

Vazgeçilmez olsalar da hak ettikleri kadar takdir görmeyen “kast direktörleri”ni anlatan, sürprizlerle dolu bir film. Oysa ki Marion Dougherty ve Lynn Stalmaster gibi bu mesleğin öncüleri, hassas beğenileri, keskin gözleri ve içgüdüleriyle Hollywood’u yeniden tanımlayan putkırıcılar olmuştu. Film Clint Eastwood, Al Pacino, Jeff Bridges, Robert Redford, Woody Allen, Diane Lane, Morgan Freeman, Warren Beatty, Glenn Close, Channing Tatum, Gabourey Sidibe, George Lucas ve Bette Midler gibi dünün yeni yetmeleri, bugünün efsaneleriyle yapılan röportajları, günümüzün en aranan kast direktörlerinin anlatımıyla bir araya getiriyor.

 

SAPIĞIN İDEOLOJİ REHBERİ / THE PERVERT'S GUIDE TO IDEOLOGY

Sophie Fiennes / İngiltere-İrlanda (2012)

İşbirliklerini sürdüren süperstar filozof ve akademisyen Slavoj Zizek ile yönetmen Sophie Fiennes, şimdi de yaratıcı sinema yorumlarını kullanarak psikanalizin ideoloji hakkında neler söyleyebileceğini bizlere gösteriyor. Söz ettiği filmlerden kurulan sahnelerin içinden bize seslenen Zizek, bu parçaları ideolojik yansımaları yönünden incelerken altta yatan gerçek mesajlarını imliyor.

The Sound of Music / Neşeli Günler’den Full Metal Jacket’a, John Carpenter’ın They Live / Yaşıyorlar’ından The Dark Knight / Kara Şövalye’ye, hatta Titanic’e kült klasiklerin yanı sıra, haber bültenleri ve propaganda filmleri de bu eğlenceli ve kışkırtıcı belgesel çalışmanın ‘av’ları arasında.

[TABLE=width: 1%]

[TR]

[TD]http://media.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/K%C3%BClt%C3%BCr%20Sanat/Sinema/130328-ntvbelgesel6.jpg[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

 

MADONNA AĞLIYOR / MEA MAXIMA CULPA: SILENCE IN THE HOUSE OF GOD

Alex Gibney / ABD (2012)

Gizemli kurullar, milyon dolarlık tazminatlar, gizli arşivler ve ağza alınmayacak kadar feci suçlar… Oscar ödüllü belgeselci Alex Gibney, iki yüzden fazla işitme engelli çocuğu taciz eden Milwaukee’li karizmatik rahip Lawrence Murphy’nin hikâyesinden yola çıkarak günümüzün en utanç verici skandallarından birini belgeliyor. ABD’de rahiplerin cinsel tacizine yönelik bilinen ilk halk protestosunu araştıran Gibney, Katolik Kilisesi’nin gücünü nasıl kötüye kullandığını ve Milwaukee’den başlayarak İrlanda ve İtalya’daki kilise korolarına, Vatikan’daki –Papa’lıktan henüz istifa eden– Kardinal Ratzinger’a uzanan örtbas zincirini ifşa ediyor.

 

SOUND CITY

Dave Grohl / ABD

Amerika’nın efsanevi fakat pek tanınmayan kayıt stüdyosu Sound City’nin tarihi. Nirvana ve Foo Fighters’dan tanıdığımız Dave Grohl, hayatımın en önemli işi dediği Sound City ile zamanında çok şey borçlu olduğu bu stüdyoya vefa borcunu ödüyor.

 

70’ler 80’ler ve 90’larda Fleetwood Mac, Neil Young, Stevie Nicks, Tom Petty, Metallica, Nirvana gibi isimlerin albümlerine ev sahipliği yapmış Sound City de diğer stüdyolar gibi teknolojinin insan faktörünü dışlamasıyla kapanmış. Şaşırtıcı, duygu dolu ve eğlenceli anılarla arşiv kayıtları içeren belgesel müzik tarihiyle ilgilenen, iyi bir dinleyici olan herkese hitap ediyor.

[TABLE=width: 1%]

[TR]

[TD]http://media1.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/K%C3%BClt%C3%BCr%20Sanat/Sinema/130328-ntvbelgesel7.jpg[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

BALDAN ACI / MORE THAN HONEY

Markus Imhoof / Almanya-Avusturya-İsviçre (2012)

Albert Einstein’ın dediği gibi: “Arılar yok olup giderse insanlık sadece dört yıl ayakta kalır.” Artık endişelenmenin zamanı geldi… Dünyanın doğal dengesini sağlayan mucizevi balarısının nesli tükenmek üzere. Tarım ilaçları, antibiyotikler, tek tip tarım ve kovanların taşınması nedeniyle kraliçe arı ve işçilerin yorgun düştüğü aşikâr. Mütevazı aile kovanlarından endüstriyel bal çiftliklerine arıların kaderinin peşine düşen yönetmen Markus Imhoof, bizi arıların mucizevi dünyasına götürerek cevaplar arıyor ve insanoğlunun geleceğine dair karanlık bir öngörüyle karşımıza çıkıyor.

MISSION TO LARS

James Moore & William Spicer / İngiltere-ABD (2012)

Metallica’nın davulcusu Lars Ulrich, bir heavy metal idolü. İngiltere’nin Devon kentinde bir bakımevinde yaşayan Tom Spicer’sa frajil x sendromundan mustarip bir genç. Tom’un tek hayali, kahramanı Lars’la tanışmak. Tom’un kardeşleri, iyi niyet aşkına Tom’u Lars’la tanıştırmak üzere Amerika’ya gitmeye karar veriyorlar: misyon bu! Fakat yolda Tom’un fiziksel engelleri, heavy metal dünyasının kulisinde dönenler ve ailevi huzursuzluklar önlerine çıkıyor. Misyon başarılı olacak mı, bilinmez.

THE GATEKEEPERS

Dror Moreh / İsrail-Fransa-Almanya-Belçika (2012)

Dünyanın en gizli kapaklı ve belki de en çok tartışılan örgütlerinden biri, üyeleriyle kalsa iyi, kendi yöneticileri tarafından ifşa ediliyor: İsrail Gizli Servisi Şin Bet’in altı eski müdürü ilk kez kendi izlenimlerini paylaşmayı ve eylemlerini, kararlarını ve başlıca olayları anlatmayı kabul ediyor.

 

[TABLE=width: 1%]

[TR]

[TD]http://media2.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/K%C3%BClt%C3%BCr%20Sanat/Sinema/130328-ntvbelgesel8.jpg[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

Röportajlar sadece Altı Gün Savaşı sonrası gerçekleşen işgale ışık tutmakla kalmıyor, hem İsrail’in hem de Ortadoğu’nun, politikacıların ve ahlakın iç yüzünü aydınlatıyor.

ÖLÜMCÜL YARDIM / ASSISTANCE MORTELLE

Raoul Peck / Fransa-Haiti-ABD-Belçika (2013)

2010 Ocak ayında Haiti’yi vuran korkunç deprem başkent Port-au-Prince’i yerle bir etti, yaklaşık 250 bin kişinin ölümüne ve 1,2 milyon kişinin evsiz kalmasına sebep oldu. Vakit geçirmeden uluslararası bir yardım komisyonu kuruldu ve bağışlarla toplanan milyarlarca doların yönetilmesi için bu kurum yetkili kılındı. Aradan geçen üç yılda durum ortaya çıktı: Para yerine ulaşmamıştı, binlerce insan hâlâ çadırlarda yaşıyordu. Sefalet.

Üç yıl boyunca, 500 saatin üzerinde çekim yapan Haitili sinemacı Raoul Peck, bu sefaletin nedenlerini araştırıyor.

RADYO EVİ / LA MAISON DE LA RADIO

Nicolas Philibert / Fransa (2013)

Radyoyu görmediğimiz halde severiz. Bu kadar çok insan tarafından sevilmesinin sebebi de belki budur: Görünmez olması. Radio France’ın Seine Nehri kıyısındaki merkezini gözler önüne seren bu benzersiz belgeselin çıkış noktası da aynı şey. Gözlerimizden kaçan şey nedir? Ses elbette; asıl önemli olan, medyanın gizeminin gözbebeği, her zaman görünmez olan şey… Ama radyo toplumsal hafızamız da sayılır. Tanıdığımız sesler, cingıllar, ezbere bildiğimiz şarkılar, günlük hayatlarımızı şekillendiren o tamamen umursamaz anlar ve bazen de başka bir şey yaparken bizi rahatlatan dostça bir varlık.

ROMAN POLANSKİ: ODD MAN OUT

Marina Zenovich / ABD (2012)

Kaliforniya adalet tarihinin en uzun süreli destanlarından... Roman Polanski’ye karşı açılan cinsel taciz davası otuz yılı aşkın zamandır sürüyor. Yönetmen Marina Zenovich’in, davanın yeniden açılmasını sağlayan deliller içeren Roman Polanski: Wanted and Desired’ın devamı olarak çektiği bu film, Polanski’nin İsviçre’deki evinde tutuklanmasıyla devam eden süreci ve yönetmenin ABD’ye geri getirilmesi için yaşanan hukuki mücadeleyi anlatıyor.

 

Mücadelenin paralelinde, 1977’de yaşadıkları ‘cinsel karşılaşmanın’ ardından Polanski ve Samantha Geimer’ın yaşamlarının tümüyle nasıl değiştiği işleniyor.

[TABLE=width: 1%]

[TR]

[TD]http://media3.ntvmsnbc.com/i/NTVMSNBC/Components/ArtAndPhoto-Fronts/Sections-StoryLevel/K%C3%BClt%C3%BCr%20Sanat/Sinema/130328-ntvbelgesel9.jpg[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

 

BALKAN RUHU / BALKAN SPIRIT

Hermann Vaske / Almanya (2012)

Balkan Ruhu sizin için ne anlama geliyor? Slavoj Zizek’ten Angelina Jolie, Nuri Bilge Ceylan’a, Marina Abramovic’ten Isabelle Huppert, Kim Ki-Duk, Baba Zula’ya Balkanlar’dan yaratıcı işleriyle öne çıkan birçok sanatçı kendince bu sorunun cevabını veriyor. Balkanlar neresi? Sınırlar nerede başlıyor nerede bitiyor? Müzik, sinema, çağdaş sanatlar alanında bu hikâye anlatıcılığı yeteneği nerden geliyor? Balkanlar’ın ruhuna yaraşan yaratıcı kurgusuyla da dikkat çeken filmde tüm bu soruların cevaplarını Balkanlar’dan topluyor. Projenin yönetmeni Hermann Vaske.

194. DEVLET / STATE 194

Dan Setton / ABD - İsrail (2012)

Uygun şartlar sağlandığında barış gelecek midir? Hem İsrail hem Filistin´e bambaşka bir açıdan bakan 194. Devlet, işte bu sorudan esinleniyor ve onyıllar süren anlaşmazlığı sona erdirmek için tarihi bir fırsat yakalamaya çabalayan Filistinliler ile İsraillileri iki devletli bir çözüm yolunda izliyor. Toplantı salonlarından gençlik odağı sosyal medyaya, oradan da sokaklara, cılız bir umut ışığını elle tutulur bir gerçeğe dönüştürenlerin hikâyesi bu. Yolculuğun başlangıç noktası ise Filistin Başbakanı Selam Feyyad’ın İsrail’in 1948’de BM’de tanınması sürecinden esinlenerek 2009’da başlattığı kampanya.

 

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İstanbul Film Festivali Ödülleri sahiplerini buldu

 

Ulusal Yarışma'da Onur Ünlü'nün yönettiği "Sen Aydınlatırsın Geceyi" filmi En İyi Film Ödülü'nü kazandı

 

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Akbank sponsorluğunda düzenlenen 32. İstanbul Film Festivali'nin ödülleri sahiplerini buldu.

 

Festivalin kapanış galası ve ödül töreni, Cemil Reşit Rey Konser Salonu'nda yapıldı.

 

Ceyda Düvenci ve Mert Fırat'ın sunuculuğunu üstlendiği ödül töreni, festivalle ilgili hazırlanan kısa filmin gösterimiyle başladı.

 

Törende sahneye çıkan oyuncu Hülya Koçyiğit, Beyoğlu'ndaki Emek Sineması'nda yürütülen çalışmalara değinerek, sinemanın yerinde korunmasını istediklerini söyledi.

 

Oyuncu Nejat İşler de sinemadaki çocukluk anılarını aktararak, sinemanın yerinde kalması gerektiğini ifade etti.

Konuşmalar sırasında aralarında oyuncuların da bulunduğu bazı davetliler, "Emek bizim, İstanbul bizim", "Emek yerinde güzel" yazılı dövizleri kaldırıp, "Emek bizim, İstanbul bizim" şeklinde slogan attı.

 

Sahneye çıkan komedyen Cem Yılmaz da "Bir haberim var. Emek Sineması'nı satın aldım(!) Keşke böyle olsaydı. Teklif ettim ama baktım ki Emek Sineması zaten bizimmiş" şeklinde espri yaptı.

 

Yılmaz, genç yaşta hayatını kaybeden yönetmen ve yapımcı Seyfi Teoman anısına bu yıl ilki verilen Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü'nü kazanan "Köksüz" filminin yönetmeni Deniz Akçay Katıksız'a ödülünü takdim etti.

 

Ayrıca, Altın Lale Uluslararası Yarışma Jüri Başkanı, "Gelibolu", "Ölü Ozanlar Derneği", "Yeşil Kart" ve "Truman Show" gibi filmlerin yönetmeni Peter Weir'e, Sinema Onur Ödülü takdim edildi. Peter Weir'e ödülünü İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan verdi.

Ödüller

Bu yıl 13 filmin yarıştığı Altın Lale Uluslararası Yarışma'da, Şakir Eczacıbaşı anısına verilen Uluslararası Yarışma Altın Lale Ödülü'ne, Lenny Abrahamson'un yönettiği "What Richard Did" (Ne Yaptın Richard) layık görüldü.

Yarışmada, Jüri Özel Ödülü de Bruno Dumont'un yönettiği "Camille Claudel 1915" filmine verildi.

 

Ulusal Yarışma'da ise En İyi Film dalında Altın Lale Ödülü'ne, Onur Ünlü'nün yönettiği "Sen Aydınlatırsın Geceyi" filmi layık görüldü. Filmin yapımcıları Orkun Ünlü ve Funda Alp'e ödülü, Jüri Başkanı Tayfun Pirselimoğlu sundu.

Derviş Zaim'in yönettiği "Devir" adlı film de Jüri Özel Ödülü aldı.

 

En İyi Yönetmen dalında Altın Lale, "Hayatboyu" filminin yönetmeni Aslı Özge'ye verildi. Özge de ödülünü Tayfun Pirselimoğlu'dan aldı.

 

En İyi Kadın Oyuncu Ödülü "Özür Dilerim" filmindeki rolüyle Sema Poyraz'a, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü de "Yozgat Blues" filmindeki rolüyle Ercan Kesal'a verildi.

 

Ulusal Yarışma'da En İyi Senaryo Ödülü'nü "Sen Aydınlatırsın Geceyi" filmiyle Onur Ünlü, En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü'nü "Hayatboyu" filmiyle Emre Erkmen, En İyi Özgün Müzik Ödülü'nü "Soğuk" filmiyle Murat Başaran, En İyi Kurgu Ödülü'nü "Sen Aydınlatırsın Geceyi" filmiyle Emre Boyraz kazandı.

 

Sinemada İnsan Hakları Yarışması'nda Avrupa Konseyi ve Eurimages işbirliğiyle verilen FACE ödülü heykelciği ve para ödülüne Atiq Rahimi'nin yönettiği "Syngue sabour" (Sabır Taşı) adlı film layık görüldü.

Ödül Töreni sonrası davetliler, Lenny Abrahamson'un yönettiği "Ne Yaptın Richard" filmini izledi.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...