Jump to content

Mehmet Rauf


Dolunay

Önerilen Mesajlar

MediumTurquoise"]Servet-i Fünun romanın 2. Önemli romancısı Mehmet Rauf, 1875’de İstanbul’da doğdu.

Babası Hacı Ahmet Efendi, bir sağlık kurumunda çalışan basit bir memurdu.

Önce Balat’ ta ki Defterdar Mahalle Mektebi’ni, sonra Soğukçeşme Askeriye Rüştiyesi’ni ve Mektebi Bahriye’yi bitirdi.

 

Onun amacı subay olmak değil, yazın çevresine girmek ,yazar olmaktı.

Okulu bitirdikten sonra bir takım resmi görevlerde bulundu.

Öğrenimi sırasında Fransızca ve İngilizce‘sini ilerleterek, Alphonse Daudet, Emile Zola, Gustave Flaubert gibi, dönemin Fransa’sının gerçekci yazarlarını okudu.

 

Genel kültürünü artırdı. Mekteb-i Bahriye’de öğrenci iken Halit Ziya’ya gönderdiği mektuplarla onunla tanışma fırsatı buldu ve bir çok yapıtını da onun sayesinde, gazete ve dergilerde yayınla dı ve akabinde Servet-i Fünun topluluğu şair ve yazarlar gurubuna katıldı.

 

İlk evliliğini , 1901 de Ayşe Sermet Hanım’la yaptı. Ayşe hanım, Tevfik Fikret’in hala kızıdır.

Ondan iki kızı oldu. Sonra ilk eşinden ayrılmadan Besime Hanım’la ikinci evliliğini yaptı. Bundan da bir kızı oldu. Sonra Besime Hanım’dan ayrılarak Muazzez Hanım’la evlendi.

 

Bir çok gönül serüvenleri yaşadı.Bu serüvenlerin onun piyasaya seslenen roman ve öykülerine esin ve malzeme kaynağı olduğu kesindir. Yaşamının sonlarına doğru kısa bir süre şeker ticaretiyle uğraştı.

1927 de hastalanarak felç oldu. 5 yıl yatalak olarak yaşadı. 1931’ de öldü.

Yazı Hayatı:

Rauf’u ilk etkileyen Ahmet Mithat Efendi’dir. 16 yaşında okuduğu Halit Ziya’nın Nemide adlı romanı onun pek çok yönden hayran bırakmıştır.

Nemide romanını ve Halit Ziya’ya olan hayranlığı, ona Düşmüş adlı uzun öyküsünde esin kaynağı olmuştur.

 

 

Resimli Gazete’de öyküler, Mektep Dergisi’nde mensur şiirler yayınladı.

Garam-ı Şebab’ı, 1896’da İkdam Gazetesi’nde tefrika edildi.

Hüseyin Cahit Yalçın, Tevfik Fikret, Ceneb Şahabettin gibi şahsiyetlerle tanışma imkanı buldu.

 

Bu şahsiyetler gerek dil, gerekse konu itibarı ile Tanzimat şair ve ediplerinden farklıydılar.

Fuat da Servet-i Fünun denilen bu gurup şahsiyetlerin fazlaca etkilendi.

Servet-i Fünun’da yayımlanan ilk yazısı, Uzaktan adlı küçük bir öyküdür.

 

Bu gibi küçük öyküler dışında Halit Ziya Hayatı ve Hususiyeti, Hayatı Muhayyen MuharririTevfik Fikret Hayatı ve Hususiyeti gibi yazıları ile çağdaş yazarları değerlendirirken, Karmen ve Filalançi, Paul Baurget ve bir Cinayet-i aşk, Emile Zola’nın son romanı gibi eleştirileri ile bazı batılı yazarları değerlendirmiştir.

 

 

 

1901’de Hüseyin Cahit Yalçın’ın Fransızca’dan çevirdiği Edebiyat ve Hukuk adlı makalesi Fransız Devrimi’ni çağrıştırıyor gerekçesiyle dergi kapatıldı.

Yazarlarına da yazım yasağı konuldu.

1908 Meşrutiyeti ile Rauf ‘da hızla gelişen basın yayın alanında yeniden çalışmaya başladı.

 

Ancak artık amacı geçimini sağlamak olduğundan piyasaya dönük eserler vermeye başladı ve bu yüzden de eski yazım düzeyini hiç bir zaman tutturamadı.

Rauf’un tek yapıtlık bir deha olduğu da söylenebilir.

Tanzimat sonrası yine kazanç kapısı olarak gördüğü tiyatro alanında da eserler verdi.

 

Örneğin: Pençe, Cidal, İki Kuvvet, Yağmurdan Doluya...Gibi.

Pek de başarılı olmadığı bu oyunlarında aşk çekişmeleri erkeklerin namus ve aşk arasında ki bocalamaları kocaların pişmanlıkları gibi temaları işledi.

 

1908’de Mehasin’i (güzellik) çıkardı.

Bu dergide magazin konuları işlenmiş H.Ziyanın Ferdi ve Şükara’sı uyarlandı.

Eylül’de, romanda olduğu gibi bütün sanatlarda da başlıca temalardan biri olan yasak aşk teması işlenir.

 

ESERLERİ

 

Romanları:

 

Eylül

Ferda-ı Garam

Karanfil ve Yasemin

Genç Kız Kalbi

Böğürtlen

Son Yıldız

Halas

Ceriha

Kan Damlası.

 

Hikaye kitapları:

 

İhtizar

Son Emel

Aşk Kadını

Eski Aşk Geceleri

İlk Temas

İlk Zevk

 

Oyun:Pençe

 

Düzyazı şiirler:Siyah İnciler

 

EYLÜL Roman Özeti

 

Genelde olduğu gibi, Eylül’de olay karı-koca-aşık üçkeni arasın da geçer. Ancak yazar romanında kocayı yani Süreyya’yı tamamlayıcı öğe olarak kullanmış, evli kadın Suat’la Suad’a aşık genç olan Necib’in duygularını, düşüncelerini ön plana çıkarmıştır.

 

Bu tema, başta Halit Ziya’nın Aşk-ı Memnu’su (yasak aşk) olmak üzere bir çok Servet-i Fünun yazararının işlediği temadır.

Eylül’dede önemli olaylar, dolantılar, büyük tutkular,cinayetler yoktur.

Dahası Eylül’de olay yoktur da denilebilir. Roman, ( Necip Süreyya ile evli olan Suat’a aşık olur. ) biçiminde özetlenebilir.

 

Bundan dolayı da, romanda olay betimlemeleri değil ruhsal çözümlemeler yer alır.

Mehmet Rauf’a bu yüzden ruhsal ayrıntıların romancısı denilebilir.

Roman boyunca Necip’in ikilemi anlatılır.

 

Bu ikilem trajik çatışma da yaratır. Necip, aile içi cinsel aşk diye nitelendirilebilecek bir şekilde , halasının oğlu Süreyya’nın karısı Suat’ı sevmektedir.

Bu sevgi, başlangıçta bir hayranlık şeklinde başlamış, daha sonra aşka dönüşmüştür.

Şahıs Kadrosu ve Özellikleri:

Necip, başı boş, hovarda, amaçsız bir yaşam sürdürmektedir.

H.Ziyanın Aşk-ı Memnu romanındaki Behlül ve Mai ve siyahtaki Bekir Servet gibi, evliliğe pek sıcak bakmayan bir tiptir.

Kadınlara karşı soğuktur.

Fakat Suat, bütün fikirlerini değiştirir.

 

Suat ve Necip arasında kaçınılmaz bir gönül yakınlaşması başlamıştır.

Necip ,bu aşkı sonu değin götürmeye girişse ,en sevdiği dostu Süreyya’ya ihanet etmiş, kendisini kocasının mutluluğuna adamış, belirli bir yaşamın insanı olmuş, dünya da en yüce varlık diye yücelttiği Suat’ı kirletmiş olacaktı.

 

Ama ,bağrına taş basarak sevdiği kadından vaz geçse , bu kez yine acı çekmek zorunda kalacaktır.

Aralarında ki bu aşk, her ne kadar gizli bir aşk görüntüsü verse de, hiç bir zaman, Ahmet Cemil ve yasak aşkı, Behlül ve Bihter arasında ki aşk gibi fiiliyata dönüşmemiş, romanda aşkın başladığı noktadan sonuna dek gönüllerinde kalmıştır.

 

Ayrıca, Suat ve Necip’in yakınlaşmasında, kocasının Suat’a ilgisizliği, karı koca arasındaki zevk uyuşmazlığı, dünya görüşleri arasındaki farklılıklar da etkili olmuştur.

Nitekim ,Suat’ın ve Necip’in musiki tutkusunun yanında Süreyya’nın musikiye kayıtsız kalması, Suat’ı ihmal etmesi, bu yasak aşkın en önemli başlangıç noktasıdır.

 

Fiiliyata dönüşemeden tıkanma noktasına gelen olaylar, görünüşte çok basit bir olayla bağlanmıştır.

Bu da bu romanın zayıf yönlerinden biridir. Zira, Suat ve Necip’e büyük bir ıstırap yaşatan bu aşk, fiiliyata dönüşmeden bir ev yangınıyla sona ermiştir.

 

Romanın böyle bağlanması, bir çok yazar tarafından eleştirilmiştir.

Romanda Süreyya, geçim sıkıntısı nedeni ile, yazlığa çıkmadığı için bunalan, boğazda bir yalı tutulunca da kendisini denizle uğraşmaya veren, her şeyi pek fazla dert, edinmeyen bu nedenle Suat’ı ihmal eden bir gençtir.

 

Hiç bir art düşüncesi olmadığı için Necip’i tuttukları yazlığa çağırarak günlerce konuk eder.

 

GENÇ KIZ KALBİ Kitap Ayrıntısı

 

İç Dünyası ile dış dünyası arasındaki kavgayı iç dunyasından yana kaybeden genç bir kızıl hayal kırıkları...

M. Rauf, eserlerinde hayatın merkezine aldığı aşk yörüngesinde sürüp giden ruh tahlillerine ve kişilik çözümlemelerine, Genç Kız Kalbi'yle yeni bir boyut katıyor ve yerleşik hayat tarzına yer yer toplumsal eleştiriler getiriyor. Yazarın gösterişli bir dile kaleme aldığı eserin, özellikle genç okuyucu kitlesine yararlı olması düşüncesiyle hem orijinal metni hem de sadeleştirilmiş metni birlikte sunuyoruz.

 

EDEBİ HATIRALAR Kitap Ayrıntısı

 

Mehmet Rauf'un farklı yayın organlarında çıkan ve büyük kısmı 'edebi hatıralar' üstbaşlığıyla yayımlanan yazıları bu kitabı şekillendirdi. Biz de onun seçtiği bu ismi, benzer isimde başka kitaplar olsa da aynen muhafaza ettik. Bunun dışında yine farklı dergilerde çıkmış ve onun hayatına ışık tutan hatıra niteliğindeki bazı yazı ve anketlere, bir de mülakata yer verdik. İfadede ve imlada bugün için yanlış görülen kullanımlar olsa da değiştirme yoluna gitmeden aynen almayı tercih ettik. Hatıraların sıralanmasında ise yayın tarihlerini değil, bir bütünlük teşkil etmesi amacıyla, anlatılan hadiselerin kendi içindeki kronolojik sırasını takip ettik. Hatıraların çoğu kere sistemli değil, dağınık bir şekilde okuyucuya sunulması, hadiseleri anlamada ve anlatılanlar hakkında doğru hükümlere varmada bir dezavantaj teşkil edeceğinden, böyle bir uygulamaya gitmeyi uygun bulduk.

 

KURTULUŞ (HALAS) İSTİKLAL HARBİ ROMANI Kitap Ayrıntısı

 

Bütün eserlerini yayınlamayı planladığımız Mehmet Rauf'un bir İstiklal Harbi romanı olan Kurtuluş (Halâs) bu döneme tanıklık etmiş yazarın, o yıllara ilişkin duyarlılığını, çoşkun bir dille yansıttığı önemli bir eseridir.

Kurtuluş Savaşının o olağanüstü koşullarını yaşayan insanlarımızın içinde bulunduğu toplumsal durumun yanıra iç dünyalarını ve gelişen ruh iklimlerini de Mehmet Rauf'un dili ve anlayışıyla tanımlayan bu eser, Maarif Vekaleti Talim ve Terbiye Dairesinin takdirinin kazanarak okullara önerilmişmiş ve yazarı ödüllendirilmiştir.

 

KARANFİL VE YASEMİN Kitap Ayrıntısı

 

Mehmet Rauf'un 1924 yılında yayımlanan "Karanfil ve Yasemin" adlı romanı, edebiyatımızda, döneminin ruh çözümlemesi yönüyle en başarılı romanı olarak kabul edilen "Eylül'den sonra üstatlığını sürdürdüğü eseridir.

 

Romanlarında, genellikle aşk, şiir ve müzik tutkularıyla yaşayan insanların dünyalarını sade bir üslupla anlatan Rauf, "Karanfil ve Yasemin" adlı romanında da, insanın en yüce duygusu olan aşkın, hayatta aşktan başka kaygı taşımayan insanlar tarafından nasıl tüketilerek yaşandığını "cürekta" bir dille anlatıyor.

 

BÖĞÜRTLEN Kitap Ayrıntısı

 

Eylül yazarı olarak ünlenen Mehmet Rauf'un Böğürtlen romanı, popüler yazınımızın güzel örneklerinden biridir. Pertev, Büyükada'da tanıştığı 'Böğürtlen' adını verdiği Müjgan'a, ilk görüşte vurulur. Müjgan'sa insanlardan kaçan, gerçek aşkı bulamayacağına inanan, gururlu bir kızdır. Pertev, acaba Müjgan'ın gönlünü kazanıp mutlu olabilecek midir?

 

KAN DAMLASI Kİtap Ayrıntısı

 

Yazınımızın önemli başyapıtlarından Eylül romanının yazarı Mehmet Rauf'un Define ve devamı Kan Damlası adlı romanları, polisiye roman türünün sürükleyici örneklerindendir. Kan Damlası, vahşice işlenen iki cinayetin kaatillerinin yakalanması sürecini anlatan ve yayımlandığı dönemde olduğu kadar, bugün de aynı zevkle ve heyecanla okunacak usta işi bir romandır. l

 

Kan Damlası: Polisiye romanın 'katil kim' tarzının en iyi örneklerinden biri.

 

ESKİ AŞK GECELERİ Kitap Ayrıntısı

 

Eylül romanıyla yaygın bir ün kazanan Mehmet Rauf'un Eski Aşk Geceleri adlı yapıtı, yazarın öykü türündeki son kitabıdır. Bu kitabında Mehmet Rauf, yazınsal yanı ağır basan, kimi öykülerinde Servet-i Fünün dönemi öykü anlayışına yönelen bir yazar niteliğindedir. Hüseyin Rahmi'den Halit Ziya'ya dönemin bir çok yazarından belirli belirsiz etkiler taşımasına karşın, onlar kadar çarpıcı, onlar gibi etkileyici olmasını da bilmiştir.

 

DEFİNE Kitap Ayrıntısı

 

Yazınımızın önemli başyapıtlarından Eylül romanının yazarı Mehmet Rauf'un Define ve devamı Kan Damlası adlı romanları, polisiye roman türünün sürekleyici örneklerindendir. Define'de, Divan şairi Fuzuli'nin Divan'ındaki kimi sözcüklerle şifrelenip nerede gizlendiği belirtilen altın paraların ve mücevherlerin bulunuş serüveni, heyecanlı bir dille anlatılır. Define, yayımlandığı dönemde olduğu kadar, bu gün de aynı zevkle ve heyecanla okunacak usta işi bir romandır.

 

Define: Polisiye romanın 'kaybolanı bulma' tarzının seçkin bir örneği.

 

ÜÇ HİKAYE (TÜRK KLASİĞİ ) Kitap Ayrıntısı

 

Eylül yazarı Mehmet Rauf, anlatı ustalığını daha önce yayımladığımız Eski Aşk Geceleri kitabındaki öykülerde olduğu gibi, Üç Hikâye kitabındaki öykülerde de gösteriyor. Toplumsal ve bireysel eleştiri kaygısının da sezildiği bu öykülerde, dönemin insanlarının yaşama ve evllik kurumuna bakışlarının bir panoraması çizilmektedir. Hem hüzünlendiren, hem de meraklandıran ve güzel duyusal bakımdan Cumhuriyet öncesi dönemi öykücülüğünü Cumhuriyet dönemine bağlayan öyküler...

 

Üç Hikâye: 'İyimser gerçekçilik'in en nitelikli üç örneği.

 

FERDA-YI GARAM Kitap Ayrıntısı

 

Ferdâ-yı Garâm (Aşkın Yarını) , Mehmet Rauf'un Eylül'den sonra, en önemli romanıdır. Sermed'le Mâcid'in, çocukluk yıllarında düşmanlıkla başlayan, ilk gençlik çağlarında büyük bir tutkuya dönüşen aşklarının hüzünlerle, hep 'ferdâ-yı garâm' kaygılarıyla gölgelenişini, Servet-i Fünun anlayışıyla öykülemektedir. Bu içli aşkın kahramanları için aşk, yaşanmışlığıyla değil, hayâl edilişiyle vardır ve onlar, bu aşkı en içten duyabilecekleri çağlarında, vazgeçişin dayanılmaz çekiciliğine kapılırlar.

 

Ferdâ-yı Garâm: Hüzünlü bir aşkın ve ölüme yolculuğun öyküsü...

 

MEHMET RAUF'UN ANILARI Kitap Ayrıntısı

 

'Bir yazarın hayatını, anılarını derlemek demek, onunla beraber büyümek, hayal kurmak, ümitlenmek; bazen onunla birlikte coşmak, bazen hüzünlenmek demektir.

 

(...)

 

Edebiyatla uğraşırken sanatın insana bahşettiği o en büyük nimeti tadar, zamanı aşarsınız. Başka bir söyleyişle, iki farklı zamanı aynı anda yaşarsınız. Bunu yapabilmek için öncelikle o yazarı her yönüyle tanımak, onun dünyasına girebilmek gerekir. Bunu başardığınızda bir gün o yazarla öyle özdeşleşirsiniz ki, ona yapılan haksızlıklara bile kendinize yapılmışcasına isyan edersiniz.'

 

SANSAR Kitap Ayrıntısı

 

'Kronolojik olarak Mehmed Rauf'un üçüncü tiyatro eseri durumunda olan Sansar,1328 yılında Servet-i Fünun dergisinde 'mudhike 3 fasıl' ibaresiyle yayınlanır. Oyun, 'Madam Binemeciyan Kumpanyası'nın dağarcığında İki Kuvvet adıyla ve Ferdi ve Şürekası ile birlikte 'pek feci bir neticeyi pek celb-i merak bir tarzda hal ve teşrih' eden bir temsil olarak yer almaktadır. Mehmed Rauf'un aslen bir facia olmakla beraber, 'tabiyye-yi beşeri tetkik' ettiği için komedi olarak nitelendirdiği ve facia terimi kötüye kullanılarak bayağılaştırıldığından 'mudhike' demeyi tercih ettiği İki Kuvvet,1920 yılında Sansar adıyla kitaplaştırılmıştır.

 

Trajik bir hikaye etrafında örülen ve temel izleği yasak aşk, evlilik çatışması olan oyunda, eşlerin görüşüp anlaşması sağlanmadan yapıyan evliliklerin ve ana babaların çocuklarına gösterdikleri aşırı şefkatın eleştirisi de vardır.

 

Sansar, dili ve anlatım tarzı açısından bir tiyatro metninin üslubuna oldukça uygundur. Mehmed Rauf'un biraz çözük ve dağınık ama aynı zamanda sevimli ve rahat okunan cümleleri metnin tamamına hakimdir denilebilir. Seçilen kelimeler ise 20. yüzyılın başlarında İstanbul'daki bir konakta işitilmesi mümkün ve muhtemel bir konuşma dilini yansıtmaktadır.'

 

KAYNAK: (Kitap ayrıntıları) edebik.com

 

(Mehmet Rauf'un hayatı ve Eylül roman özeti) ödevsitesi.com

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...