Lucinda Oluşturma zamanı: Temmuz 23, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 23, 2012 17 olmak nasıl bir duygu? Sizi bilmem ama ben hiç yaşamadım.Ekimde 18 olacağım.İnsanlar hep güzel şeyler söylüyorlar 17 olmak hakkında.Bunları yaşayamadığım ya da daha erken yaşadığım için pişmanlık duyuyorum.İlk aşk derler,ilk sigara,ilk alkol,toz pembe hayat derler bir de.Ben erken başladım sigaraya.Doğru aşık da oldum.Yaşadıklarımın hiç biri iyi sonuçlanmadı.Alkol de içtim.Ama hiç toz pembe bir hayat görmedim.Genelde "İleride ne olacak?,Nasıl para kazanacağım?" gibi sorular düşünmez insanlar bu yaşta.Hani aile de yanında ya ekmek elden su gölden misali.Ama ben şimdiden büyük ve güçlü bir kadın olmayı seçtiğimi biliyorum.Yapmak zorunda olduklarım,yapmak istediklerimin hep önüne geçiyor.Daha küçük yaşta öğrenmiştim yalnız kalmayı çünkü.Zorluklar karşısında durmayı öğrendim ben.Çocukların sokakta top oynadıkları zaman okumak istediğimi biliyordum.Çocukluk diye bir şey yaşamadım hiç.Kardeşlerim erken yaşta öldükleri için rekabeti bilmezdim.İnsan büyüdükçe anlıyor aslında tek çocuk olmanın ne demek olduğunu.Hep bana yol gösteren birilerinin olmasını istemişimdir.Bir ablamın mesela.Ya da hata yapmasın,öğreteceğim bir şeyler olsun diye küçük kardeşim olmasını isterdim.Ama tek geldim tek gidiyorum.17 yaşında insan evde durur mu hiç? Gezer arkadaşlarıyla eğlenir.Ben bunu hiç yaşamadım diyebilirim.Amaçlarım doğrultusunda istediğim hayatı yok ettim kendi ellerimle.Çünkü ben Türkiye'de bir kadınım.Tek görevinin doğurmak ve ev işleri olduğu sanılan bir dünyada yaşıyorum.Namus denen kavram yüklendi üstüme.Kendi bedenimin hakkı alındı benden.İki ucu keskin bıçak gibi ne yapsam yaramıyordu çünkü ben Türkiye'de bir kadınım.Her türlü bir seks objesi olarak görülüyorum.Duygularımı öldürdüm onlar için.İleride güçlü ve kariyer sahibi bir kadın olmak için vazgeçtim insani yönlerimden.Aşkı reddettim,arkadaşlığı elimin tersiyle ittim.Benim için şu hayatta anlamı olan tek şey iyi bir üniversite ve kariyer sahibi olabilmek çünkü.O zaman ezilmem,ezdirmem kendimi.Hiç yaşanmamış çocukluğum ve gençliğim var elimde.Küçükken de hep büyüklerle takılırdım.Hiç yaşıtım olmadı benim o zamanlar.Yaşıtlarım ya çok çocuksuydu ya ben fazla büyüktüm.Hiç bir zaman dünyayı muhteşem görerek yaşamadım.Umursamazlık yapamadım.Çünkü hep sorundu benim için yaşamak.Nasıl geçinirim? Para kazanırım? gibi sorular hep kafamdaydı.Şimdi dönüp de bakıyorum hiç değişmemişim.Sadece acılar katlanarak çoğalmış.Nasıldır acaba 17 olmak? Hiç öğrenemeden geçip gidecek biliyorum.18'ime bastığım gün en acı olan olacak.Her doğum günümde ağlarım.Kimse de hediye almaz bana zaten.Ailem bile.Gerçi mühim değil.Kutlamaya değer bir şeyler yok çünkü ortada.Öylesine isterdim ki 18 olunca arkadaşlarımla bara gidip ya da gecenin bi köründe sokak sokak dolaşmak.Ama kurallar var işte.Kızsın ya hani,deli dolusun ya hani(!) hava kararmadan evde ol ki başına bir şeyler gelmesin.Uçkuruna sahip çıkamayan bir erkeğin kurbanı olmayasın.Özgürlüğü hiç tadamayasın.Şunları yazarken ağlamaktan hiç sıkılmadım.Belki içimde bir şeyler öldü,öldürdüm.Ama hala 17 yaşında olmanın ne demek olduğunu bilmiyorum... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Laikha Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Lucinda, 22 yaşındayım ve bende bir kızım. Senin yaşlarındayken 17-18 gibi bende aşık oldum.. ailemi karşıma alacak kadar. Çok büyük sorunlar yaşadım, ölmek istediğimi hissettim. Çok garip bir histi. İlk sigaramı içtim.. neyse ki uzun sürmedi bıraktım hemen. 17 yaşımı düşündüm senin yazdığın satırları okurken.. Benimde çok harika değildi o senelerim. Aşık olunca ailemi karşıma alınca öss senem mahvoldu.. Kendimi toparlayamadım sınavım beklediğimden çok daha kötü geçti. Tüm bunlar bir kenarda dursun, bahsettiğin gibi özgürlüğüm hep kısıtlandı.. kim yüzünden? bahsettiğin sebeper ve erkekler yüzünden. Geçtiğin yolları az çok tanıyorum, tek değilsin. Senden öncede yaşayanlar oldu senden sonrada yaşanacaktır. Hatalar yapılır ki ders al, olgunlaş diye.. Bir yerde de yanılıyorsun. Senin yaşında okuyamayan çalışmak zorunda olan insanlarda var.. Yani herkesin hayatı mükemmel değil herkes gezmiyor bu noktada yanılıyorsun. Herkesin çeşitli çeşitli sorunları var kendince.. Neyse ben sınavım kötü geçmesine rağmen bir şekilde girdim üniversiteye ilk iyi gidiyordu.. sonra işler biraz değişti. Sen şimdiden erkeklerden insanlardan yakınıyorsun. Üniversite ortamı o kadar farklı ki. Seks objesi olarak görülüyorum demişsin ya, bunu ben üniversiteye geçince defalarca hissettim. Hayat gittikçe kolaylaşmıyor aksine gittikçe zorlaşıyor ve zorlaşacakta.. Buna alışman iyi olur. Bırak yaşayamadığın çocukluğun, gençliğin bir kenarda dursun.. Bazen her şey olması gereken zamanda olmuyor, ama bu hiç yaşanamayacağı anlamına da gelmiyor. İçini ferah tut. Ne yaşadın tam bilemem ama seni az çok anlıyorum. Aslında şanslısın görmüyorsun bunu.. bu yaşlarda bir çok şeyin bilincinde olman seni yaşıtlarından farklı kılar ve hayatta her zaman 1-0 önde tutar. Bırak geçmişi ne olduysa oldu bitti, önünde çok uzun seneler var.. daha 18 olacaksın. Üniversite sınavına gireceksin, ehliyet alacaksın, tekrar aşık olacaksın, finallere çalışacaksın, yeni arkadaşlıklar kuracaksın... değerini bil hepsinin 17 yaşına odaklanma, çünkü her yaşın kendince güzelliği var.. Çok tatlı bir kıza benziyorsun hayatı kendine zehir etme. Hem ne demişler; Bazen de dibe çök, çök ki en tepeye çıkabilesin. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lucinda Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Öncelikle yazdıklarını okurken tüylerim diken diken oldu gerçekten, elbette yaşam tecrüben daha çok sorgulamak bana düşmez.O yaşa gelene kadar da bilemeyeceğim sanırım Çok tatlı bir kıza benziyorsun hayatı kendine zehir etme. Hem ne demişler; Bazen de dibe çök, çök ki en tepeye çıkabilesin. İltifatın için teşekkür ederim ve sanırım bu söz beni okurken cesaretlendirdi Bir de geniş çaplı düşünemiyorum fazla sanırım.Doğru okumayan,çalışmak zorunda kalan insanlar da var.Onları ne kadar anlamaya çalışsam da yapamayacağımı biliyorum.Çünkü tek çocuk olunca ailenin fazla baskısı oluyor.Yani ben hayatı öğrenmeye çabalarken onlar öğrenmemem için(ki böylesinin benim açımdan daha iyi olduğunu düşünüyorlar) savaşıyorlar.Bu durum belki beni bencil yapabilir ama elimde olan bir neden değil.Çalışmanın da nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Bütün sene boyunca derslerim için çalışarak sınıf birincisi oldum.Ama hiç bir tatilim olmadı.Hatta çalışmak zorunda da kaldım.Oysa bakıyorum da arkadaşlarıma, sınıfta kalmış olanlar bile tatile gidip eğleniyorlar.En kötü ihtimal İstanbul dışına çıkabiliyorlar.Yani sadece bu açıdan o insanları anlayabilirim. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
STARS Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 . . . Okuduğuma pişman ettin. Niye bu kadar isyankarsınız hiç anlamıyorum. Para, Aşk, Kariyer .. Bu faso fisolara kafa yorduğun sürece çoğu zaman seks objesi olarak görüleceksin. Ben 17 yaşımda koluma 8 kere arka arkaya sigara bastım. Acısını şimdi çekiyorum. Acaba niye ? Niye böyle bir psikopatlık yaptım ? Hep sordum. İnan bana 100'lerce kez sordum ve sorduğum sorular klasık : + Aşk acısı mı ? Hayır, değil. + Cebimde para olmaması mı ? İmkansız. Sigara parasını çıkartabiliyorsam.Para sorununu da çözmüş oluyorum. + Gezip, dolaşmamak mı ? Hep yalnız kalmak mı ? Aile dırdırı mı ? Abimle, ablamın sıkması mı ? Hiç biri ne soru olabilir ne de cevap. Aslında herşey kendinde gizlidir. Beni motive eden bir şiir var : Herşey Sende Gizli Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin... Cüzdanım da kağıda yazılmış bir muska gibi saklıyorum. Niye mi ? Beni her zaman motive etmiştir. Önemli olan konu sensin. Başkası veya başka bir varlık değil. Sen kendine müslüman olacaksın. Sen kendini seviceksin. Yalnız kaldığını düşünüyorsan imkansızı başarırsın. Aslında her yaşın bir önemi vardır. Dünyaya ilk gözlerini açtığın an doğduğun gündür. İlk baba dediğin gün 3-5 yaş arasıdır. İlk okula başladığın gün 8 yaşındasındır. İlk mezun olduğun gün 15 yaşındasındır. İlk güzel bir aşkı yaşama yaşı ortalama 17'dir. İlk araba kullanma yaşında ortalama 18 - 20'dir. Bunlar sadece birer örnek. Bak hayat her zaman acımasızdır. Bunu herkesten duyabilirsin. Önemli olan acımasızlığa karşı gülümsemektir. Hani olur ya tam ölücekken gülümserler işte sende ağlama. Gülümse. Aynı Joker gibi.... Yazdıklarım aklının bir köşesinde bulunur, umarım. Her gün önemli bir olay yaşarız aslında. Çoğu zaman anlamayız ama yaşarız işte. Sen sadece anı yaşamayı bil. Yarını ve daha sonrasını düşünme. Düşündükçe güzel saçlarını beyazlatırsın. Bırak o an geldiğinde yine anlık bir sezgiyle hareket et. Çünkü sen zamanında düşünmeyi bırakıp anı yaşamayı bilmiş bir insansın. Bu yüzden elbet bir B planı ortaya atabileceksin. Kariyer meselesini ilkokulda ki sümüklü öğretmenler uyduruyor. Çünkü zamanında kendileri rahata konup okulu rahat bir şekilde bitirdi. Ne diyebilirim daha hiç bilmiyorum. Şu anda bunları yazarken dün'ü mü hatırladım ve masamın üstündeki çiçeğe " lan tosun görüyon mu ? ne güzel anılarım vardı... Ama naptım öğrendim. Unutmasını bildim ve ilerlemeye devam ettim " dedim.. Güzel bir paylaşım oldu. Herkes bu konuda düşüncelerini yazarsa sanırım 17'ler cemiyeti kurabiliriz... Ve unutmadan bende ölmeyi denedim Hemde 1 kaç kez... Ama olmadı işte.. İyiki olmamış, şu anda mutluyum ve geçmişte kalan bu çocuğa acıyorum. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
spatha11 Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 bence yaptığın bütün şeyler mantıksızca nedenini açıkliğim yani insanlar gezip tozup eğlenip iyi bir gençlik yaşayınca karier sahibi olamıyor mu diyorsun ? etrafında kaç kişi gördün böyle dediklerinde haklısın kendi ellerinle yok etmişsin hayatını hele ki 17 yaşında iken o yaştayken kendine bakmalı ve arkadaşlarınla gezmeliydin bence ama vakit kaybetme hala bunu yapmaya devam etme hadi çık şu kafa yapısından ve hayatını yaşamaya bak 1 yıl sonra ünüversite sınavı sonra ünivversitedeki sınavlar mezun olunca belki eğlene bilirsin ama gençliğini yaşayamamış olucaksın son yılını iyi değerlendir Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Libitina Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Şahsen ben 17 yaşındayken hayat gayet tozpembeydi,sigarada içiyordum,alkolde alıyordum,sevgilimde vardı..hemen hemen her kızın yaşayacıgı sorunları ve aile baskısını yaşamısımdır ama bu sizin hayata nasıl baktıgınız,nasıl gördüğünüz ile alakalı..tek anahtar "isyan etmemek" ben her ailemle kavga edişimde birseylere isyan edip kendime yada çevreme zarar vericek birsey yapmadım,her erkek arkadaşımla kavga edişimde öss ye çalışmamazlık etmedim..hayatım hiç bir zaman etki tepki olmadı bunu isterseniz bencillik olarak adlandırın isterseniz kendiniz için bir iyilik olarak düşünün su hayatta öncelikleriniz olmalı top 10un 1.sırasına kendinizi koyun geriye kalan 9 u sizin değer yargılarına kalmış.Ona isyan,suna isyan..yok o beni terketti ben bunu hakedicek ne yaptım,neymiş efendim annem sigara içerken yakalamış,akşam dışarı çıkmama izin vermiyorlar kapı duvar tekmelemek olmaz..bu size hiç birsey kazandırmaz..tavrınızı değiştirin ailenize güven verin onlar size işkence etmek için yaşamıyor sonuçta:) erkek arkadaş meselesine gelincede ergenlik çağlarında beyinleri fakli yerde olabiliyor hatta bazılarının ölünceye kadar hep orda kalıcak.o yüzden karşınızdaki iyi ölçüp biçin herhangi bir olumsuzlukta bunu bahsızlık olarak değil,deneyim olarak değerlendirin..tek yapman gereken hayatındaki kavramların isimlerini değiştirmek.. Bunu her zaman uygulayın demiyorum arada isyan etmekte lazım tabi:D Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Khuizo Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Seneye tadacağım ve ortalığı dağıtacağım bir yaş olacak Çünkü dıktırın dediğine göre kemik yapım 17de oturacakmış ve yanaklarım içe çekecekmiş ve bu çok cool Yaşasın 17(Not:Seneye ) Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
serpentine Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Çok içten yazmışsın arkadaşım. 17-20 yaş arası hayata başladığını ya da başlamak zorunda olduğunu düşündüğün için zor geçiyor genelde. Bir şeyler yapmak zorunda hissediyorsun kendini ama bu başkalarının yaptığı şeyleri yapman gerektiği anlamına gelmiyor. Aileler öğretici gibi dururlar ama hayatı tanıman için engel olurlar. Hayat sandığımızdan daha uzun, yapamadığın için üzüldüğün her şeyi yapmak için yeterince vaktin olacak bu kadar karamsar olma. "Ay'a inmek ya da dünya kupası kimin umrunda ki, sizin için neyin önemli olduğunu hatırlayın." diye güzel de bir söz var . Sana da bol şans Khuizo, ortamları yakıp yıkacağından şüphem yok içe çekik yanaklarınla. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Laikha Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Öncelikle yazdıklarını okurken tüylerim diken diken oldu gerçekten, elbette yaşam tecrüben daha çok sorgulamak bana düşmez.O yaşa gelene kadar da bilemeyeceğim sanırım İltifatın için teşekkür ederim ve sanırım bu söz beni okurken cesaretlendirdi Bir de geniş çaplı düşünemiyorum fazla sanırım.Doğru okumayan,çalışmak zorunda kalan insanlar da var.Onları ne kadar anlamaya çalışsam da yapamayacağımı biliyorum.Çünkü tek çocuk olunca ailenin fazla baskısı oluyor.Yani ben hayatı öğrenmeye çabalarken onlar öğrenmemem için(ki böylesinin benim açımdan daha iyi olduğunu düşünüyorlar) savaşıyorlar.Bu durum belki beni bencil yapabilir ama elimde olan bir neden değil.Çalışmanın da nasıl bir şey olduğunu biliyorum. Bütün sene boyunca derslerim için çalışarak sınıf birincisi oldum.Ama hiç bir tatilim olmadı.Hatta çalışmak zorunda da kaldım.Oysa bakıyorum da arkadaşlarıma, sınıfta kalmış olanlar bile tatile gidip eğleniyorlar.En kötü ihtimal İstanbul dışına çıkabiliyorlar.Yani sadece bu açıdan o insanları anlayabilirim. Rica ederim, cesaretlenmene çok sevindim Başkalarıyla kendini kıyasladığın sürece hep mutsuz olursun, kıyaslama. Çünkü her zaman her konuda senden iyi durumda da kötü durumda da olan insanlar olacaktır. Kıyaslamanın bir sonu yok yani nefret ettiğim bir kelimedir.. o yüzden sen kendin en iyine en tepene ulaşmaya çalış, kendi hayallerine beklentilerine odaklan. Bırak yaşıtların şimdi gezsin tatile çıksın. Aldırma, ilerde sen ekonomik özgürlüğünü eline aldığında onlardan çok daha fazlasını yapabilirsin:) Şimdiye ve geleceğe odaklan, geçmiş yaşandı bitti gitti değiştiremezsin. Boşver. Ailenin baskısına gelince de.. hiç karışmasalar aman ne halin varsa gör deseler özetle seni önemsemeseler.. daha mı iyi olurdu? Seni önemseyen, seven insanlar var.. Hem bu durum sadece geçici. Yani bardağın hep boş tarafına bakma, al bak buda dolu tarafı. Bazı şeylere nasıl bakmak istersen öyle görürsün, hep olumlu tarafından bak Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dawnofrelic Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 23, 2012 Hayat hergün yeniden başlar... Kaç yaşında olduğunun, ayın kaçında olduğumuzun yada hangi yılda olduğumuzun hiçbir önlemi yok. Yaş yalnızca insanları sınıflandırmak için oluşturulmuş bir kavramdır bende. Heleki -18, +18 mantığı. Henüz gelişim çağında olan bir insan olarak kendine çok fazla sorumluluk yüklüyorsun. Bunları başkası değil sen yapıyorsun. Senin şuan "banane" deyip geçme lüksün var. Son dönemde çok sık gözlemlediğim birşeyi sende de görüyorum ne yazık ki.. İnsanlar artık çok çabuk büyüdüğünü zannediyor. Hayatta herşeyi gördüğünü, yaşadığını, tattığını, zevkine vardığını, ağırlığı altında ezildiğini ve bunların sonucunda olgunlaştığını varsayıyor. Ama bunlar emin olun ki o kadar kolay şeyler değil. İlk kez aldatıldığınızda, ilk alkolün tadı boğazınızı yaktığında, ilk kez biriyle yattığınızda, ilk kez birini sevdiğinizde herşey size çok kutsal, çok toz pembe yada çok ağır gelebilir. Bunlar sizi olgunlaştırır elbet ama olgunluk yaşandığı anda değil ileride bunları düşünüp gülümsediğinizde gelir. İnsanların en büyük hatası günü, anı yaşamak yerine sürekli ileriye dönük planlarla bugünü es geçmeleri. Daha yaşın çok genç bırak büyümeyi. Gününü yaşa. Gez, toz alışveriş yap. Erkek arkadaşlarınla yaşadıkların yüzünden feminen davranmak, ailende yada yakınlarında gördüğün tartışmalardan dolayı duygusuz kalmak sana göre değil şuan. Bir insan zamanında yaşaması gereken şeyleri yaşamadığı an, ileride kafasını çok taşlara vuruyor. Ya da sürekli bir eksiklik hissiyle arayış içinde oluyor. O yüzden zamanın sana verdiği lüxleri iyi gör ve iyi değerlendir. Hangi fırsat olursa olsun elinden kaçırma... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lucinda Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2012 aslında hepiniz haklısınız aranızda bana kızanlar var biliyorum ama sizde 17 oldunuz.Ki koluma sigara basmak gibi bir şeyim hiç olmadı.Aslında anı yaşamanın gerekliliğini söylüyorsunuz bende hak veriyorum.Ama bulunduğum çevre böyle değil.Hepimiz farklıyız sonuçta.Aile yapım pek uygun değil diyebilirim.Mesela daha orta okul 8.sınıftayken birini seviyordum babam bunu öğrenince "Ben biliyorum her şeyi,onu da merak etme.." dedi yüzüme dövecekmiş gibi bakarcasına.Ama eminim bir oğlu olsaydı oo aslan oğlum büyümüş vs gibisinden laflar ederdi.Bu yüzden anı yaşama gibi bir lüksüm yok benim.Yani aileme bağlı olduğum sürece.Kendime çok fazla sorumluluk yüklediğimin farkındayım.Ama bence yapılması gerekenin bu olduğunu düşünüyorum böyle zihniyetlerin arasında.Toplumumuzu yöneten,bize örnek olan ve bizi temsil eden başbakan bile kadın düşmanıysa bu kadar, topluma karışmalarını istemiyorsa,evinde oturup kocasının kadını olsun mantığıyla hareket ediyorsa onu destekleyemem,onun yanında olamam.Şeriatçi beyinler çoğaldıkça yerimde rahat oturamam,"banane" diyip geçemem.Belki saçma gelebilir ama CEO olmak gibi bir hayalim var.En çok da Microsoft'da tabii ki.Ama bunu başaramazsam da önemli değil.Sonuçta kim olmak istediğimi,daha doğrusu nasıl bir statüm olması gerektiğini biliyorum şimdiden.Büyüme çabasında değilim, hiç bir zaman da olmadım.Eğer aranızda böyle anlayanlar varsa onlara söylüyorum.Bence kendini bilmeyen insanların işi o "18ime bir gireyim ah bir gireyim" çırpınışları...Büyümeye çalışmıyorum ancak küçülmek gibi bir niyetim olmadı.Okulumdaki öğretmenlerim tarafından bile cinsiyet ayrımında 2.planda tutuluyorsam, rahat olamam kardeşim.Olayları kabullenemem.Bu şekilde olmaz.İnsanı feminist olmaya zorluyorlar işte... Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
dawnofrelic Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2012 Feminizm erkeklerden nefret etmek değil erkeklere nötr olmaktır. Birçok feminist arkadaşım var. Sık sık da tartışırız hepsiyle. Ancak yaşadığın ortam sana ayak uydurmuyorsa buluğ çağının getirdiği ergenlik isyanını bir kenara bırakıp biraz da hatayı kendinde aramak gerekir. Her insan karşı cinsinde bazı hatalar fark eder, hatta kendi cinslerinde de... Yapılması gereken direkt olarak tepki koymak, ondan nefret etmek mi? Aile konusuna gelince. Birkere herşeyden önce Türkiye'de yaşadığını unutmaman gerek. Her toplumun olduğu gibi bizimde bazı yaşam standartlarımız ve bu standartları belirleyen gelenek, görenek ve adetlerimiz var. Bunları desteklemiyorum yanlış anlama. Bende isterdim daha modern bir toplumda yaşamayı. Ailelerin daha açık görüşlü olduğu bir ortamda rahatça gezip dolaşmayı. Ayrıca burada tek sorun aileler değil. Hayvanlar dahi yavrularını korumak için kendi ayakları üzerinde durup, avlanmayı öğrenene kadar yanından ayırmıyor. Başka hayvanlara yem olmasın diye... Şuan seninde o hayvanlardan hiçbir farkın yok. Herhangi bir gelirin yok, kendi özgürlüğünü eline alabilecek bir statüde değilsin, bu statüyü kazanabilmen için okuman gerekli, okul için gerekli tüm harcamaları yine ailen yapıyor, bir yere çalışmaya girsen -18 olan insanların adamdan sayılmadığı bir toplumda ne kazanacak neyle idare edeceksin? Bunlar dışında günümüzde özellikle kız çocuklarının başına gelenlerin gündemde olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Tecavüz, hırsızlık, kaçırma, terör ne ararsan var bu ülke de. Bana göre sokakta yürürken kafana saksı düşer yine ölürsün o ayrı mesele ancak her ailenin koruma iç güdüsü vardır ve elinden geldiği kadarıyla evlatlarını korumak ister. Şuan sana bunların baskı olarak gelmesi son derece normal. Çünkü bu özgürlükleri yeni yeni keşfediyor ancak bir çoğunu elde edemiyorsun. Ancak olması gereken bu bence. Çünkü bir anda bütün bunları elde eden ailesi tarafından çok "free" yetiştirilen insanların elinin ayağına karıştığına çok şahit oldum. Yani işin kısası şu, biraz ağır olacak ama yaşadığın bunalım, buhran yada adını her ne koyuyorsan, buluğ çağlarında bazı elde edebileceği hakların yeni farkına varan ve ailesinin korumacı tavrı yüzünden bu hakların büyük kısmını elde edemeyen her gencin başına gelen şey. Bunu yaşıyacaksın, ben de yaşadım, bir başkasıda. Hatta ve hatta zamanı geldiğinde kendi çocuğuna sen aynısını yapacaksın. Sakın yapmam deme çünkü insan bugünü fikirleriyle düşler, yarını içgüdüleriyle yaşar. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Lucinda Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 24, 2012 Feminizmi biliyorum,ama söylediğin olarak karşı cinsten nefret etmiyorum.Sadece cinsiyet ayrımı olmasından, ya da üstünlük de sidik yarışına gidilmesinden nefret ediyorum.Aile baskısına gelince haklısın bir yerde o kadar özgürlük elde etmeye gerek yok ancak sadece kız çocuklarının kısıtlanmasından hoşlanmıyorum.Hayır erkekleri de kısıtlasınlar demiyorum.Cinsiyet ayrımı oluyor.Tabii ki aileler çocuklarını korumak isterler ancak cinsiyet ayrımı oluyor.Evden kaçan kızlar, erkeklere oranla daha çoktur toplumumuzda.Ne kadar baskıya maruz kalanlar vardır ben şükrediyorum halime.En azından babam okula gönderiyor,ailem bana bakıyor.Sadece hayatta kendi ayaklarımızın üzerinde durmak istemek bizim için daha zor. Bana ergen diyebilirsin sorun yok,alınmam.Kendimi bildim bileli böyleyim.Sadece ergenlikle ilgisi yok.Karakterimde olan bir şey. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.