nevermore Oluşturma zamanı: Temmuz 18, 2012 Paylaş Oluşturma zamanı: Temmuz 18, 2012 BDD'ler ( Beden Dışı Deneyim ) bazen şok, kaza, hastalık gibi herhangi bir tahrik edici olay ile ortaya çıkarken bazen de geçmişten günümüze kadar gelen deneyim birikimiyle oluşmuş tekniklerin uygulanmasıyla deneyimlenmektedir. Eski okült gelenekten zamanımıza kadar konuyla ilgili sayısız teknik uygulama oluşturulmuş, denenmiş ve bunların bir kısmı da eserlerle konunun meraklılarına aktarılmıştır. Pek çoğu işe yarayan bu tekniklerin hemen hemen hepsinde uygulamalar başlamadan önce yerine getirilmesi gereken, teknikten bağımsız fakat uygulamalar için destekleyici birtakım ön şartlar, hazırlıklar mevcuttur. Zaten bu şartlar ile uygulanan teknikler arasında sıkı bir bağın mevcut olduğunu deneyci uygulamalar içerisinde farkına varmaktadır. Örneğin, bu şartlardan en önceliklisi, kişinin gevşeme sanatını iyi bilmesi ve uygulamasıdır. Denemelere başlamadan önce kendi kendine derin gevşemeyi öğrenen kişi astral seyahat uygulamalarında daha hızlı bir başarı elde edecektir. Dolayısıyla bu ön şartlar astral seyahat öğrencisi için aynı zamanda bir başarı kriteridir. Burada ele alman gerekli şartlar ve ön hazırlıklar yılların birikimiyle yaşanmış deneyimlerin, araştırmaların ortaya çıkarmış olduğu eserlerin titizlikle ele alınarak ortak birtakım bilgilerin derlemesiyle oluşturuldu. Astral seyahat öncesi bu ön şartları yerine getiren deneyci deneylerine başladığında teknikleri de doğru bir şekilde uygularsa ve biraz da psişik yeteneği mevcutsa başarılı olmaması için herhangi bir neden yoktur. Konuya en temelden, çevresel şartlardan başlayayım. Çevresel Şartlar BDD için gerek zihinsel, gerekse fiziksel olarak gevşeme önemlidir ve bu durumun sağlanması için rahatsız olmayacağınız bir çevre içerisinde bulunmak gerekir. Öncelikle ilk deneyimlere her zaman kullandığınız kendi odanızda başlamak astral çıkış sonrası ortamın tanıdık olması ve çok fazla dikkat çekici görsel bir durumun bulunmaması açısından iyi olacaktır. Bir tekniği kullanarak kendi iradesiyle astral seyahat deneyimi yapan kişinin ilk denemelerinde başarılı olma şansı doğal olarak çok yüksek değildir. Gerek ön şartları yerine getirmesi gerek kullandığı tekniği tam olarak uygulamayı başarabilmesi açısından biraz zamana ihtiyaç vardır. Fakat her gece uygulamayı yaparken farklı çevresel şartlar içerisinde ise bu durum deneyimin başarısını olumsuz etkiler. Mümkün olduğunca aynı şartlar içerisinde kalınmak ve aynı yöntemler uygulanmalıdır. Örneğin, deney günün hep aynı saatlerinde tekrarlanmalı, aynı giysiler giyilmeli, aynı yatak kullanılmalı, aynı ışık düzeyinde çalışılmalıdır. Bazen yapay şartlar da sağlanabilir, örneğin belli tınılarda yumuşak, gevşetici müzikler kullanılabilir. Kendi kendine söylenen telkinler veya mantralar da bu amacı destekleyebilir. Amaç zihni belli, ritmsel alışkanlıklar vasıtasıyla bir yola, bir şartlandırmaya sokmaktır. Her deneyden önce belirli sembolik nitelikteki şartların sağlanması bilinçaltında çağrıştırıcılar yaratacak ve belirli bir zaman sonra istenilen psikolojik havaya çok kolay bir şekilde geçilecektir. Deney yapılacağı günler, kişinin rahatsız edici tüm çevresel unsurları mümkün olduğu kadar minimum seviyeye düşürmesi gerekmektedir. Telefonunu kapatmalı, çevresindeki kişileri rahatsız edilmemesi konusunda uyarmalı veya yalnız bir ortamda bulunmalı, penceresini ve perdesini kapatarak dışarıdan gelen sesleri ve ışığı azaltmalıdır. Eğer yatakta deney yapılıyor ve sık sık uykuya dalmıyorsa arkaya yatan sandalyelerde çalışmalara devam etmek tercih edilebilir. Çünkü bazı kişiler için yatak direk uyku çağrışımcısı olabilir ve doğal olarak istemsiz bir uyku gevşemesi yaşanabilir. Kişi çalışmaları sırasında kendisine uygun eşyayı en iyi kendisi seçer. Deneylere başlamadan önce yanınızda kağıt ve kalemin bulunması faydalı olacaktır. Bu sayede astral mekanda geçirdiğimiz ilk zamanları unutma işlemini minimuma indirmiş oluruz. Ayrıca deneyim ile ilgili notlar almak daha sonraki çalışmalar için de faydalı olacaktır. Hangi adımları takip ettikten sonra başarılı olduğunuzu ve nerelerde hata yaptığınızı bu notlar sayesinde unutmazsınız ve ileride de gerektiği zaman bu notlardan faydalanarak aynı durumu elde edilebilirsiniz. Odanın ısısı ne bunaltacak kadar sıcak ne de üşüyecek kadar soğuk olmalıdır. İdeal oda ısısı 20 °C civarı yani normal oda sıcaklığıdır. Aşırı sıcak ve soğuk hallerde beden elde edilmek istenen gevşemeyi yakalamakta zorlanabilir. Giyilecek elbise de aynı şekilde hafif, rahatsız etmeyecek tarzda ve bol olmalıdır. Dilerseniz bir pike veya ince bir battaniyeyi üzerinize örtebilirsiniz. Atmosferik Şartlar Eski okült yazarlar deneyim yapılırken atmosfer durumunun da önemli olduğunu belirtirler. Daha sonraki araştırmacılar da bu fikri desteklemişlerdir. Özellikle havanın açık ve kuru olmasını aynı zamanda yüksek basınçlı bir meteorolojik faktörün bulunmamasını önerirler. BDD denemek isteyenler için atmosferin elektrik yüklü olduğu zamanlarda, yoğun nemli ve sisli havalarda deneme yapılmaması tavsiye edilmektedir. Şimşekler çakarken ve yıldırımlar düşerken projeksiyon akıllıca değildir. Önceki bölümde hayvanlarla ilgili BDD denemelerinde ismine değindiğimiz Keith Harary Kuzey Carolina, Durham'da ki Psişik Araştırmalar Vakfında bir dizi beden dışı deneyim sergilemişti. Harary bu süre içinde bedeni terk edebilme, uzaktaki mekanlara yolculuk etme, oralarda olan biteni görme, hayvanları bedensiz mevcudiyetinden haberdar etme ve hatta ender vakalarda astral bedeninin gözükmesini sağlama gibi yeteneklerini sergilemişti. Buna rağmen Harary'nin aşamadığı bir şey vardı. Gök gürültülü, şimşekli ya da fırtınalı havalarda deneyimi gerçekleştiremiyordu. Böyle zamanlarda atmosferdeki elektrik birikiminin onu bloke ettiğini ve kendisini deneye vermesini engellediğini hissediyordu. Ayrıca projeksiyonları sırasında her çeşit enerji nakil hattına yaklaşmaktan da kaçınıyordu. Anlattığına göre birkaç kere bu hatlara "yakalanmış" ve kısa bir süre takılı kalmıştı. Daha başka vakalarda da benzer durumların raporları çeşitli kurumların arşivlerinde mevcuttur. Bu raporların birinde bir bayan bazı elektrik nakil hatlarına yaklaşınca bunlara nasıl takıldığım ve tekrar serbest kalabilmek için nasıl aşağı doğru ilerlemek zorunda kaldığını tanımlamıştı. Bu vaka da Harary'nin anlattıklarıyla tamamen aynı paraleldedir. Sağlık Astral yolculuğun başarıyla gerçekleşmesi için ikinci kriter deneğin sağlığıdır. Sağlık durumunun iyi olması, duygusal olarak sükunet içinde bulunulması ve huzursuz bir zihinden uzak olunması gerekir. Eğer bedeninizin herhangi bir yerinde bir ağrı, sızı var ise düşüncelerinizi bir fikir üzerinde toplamanız zordur, bu ise denemenin sonuçsuz kalmasına sebep olur. Böyle durumlarda deney ertelenip uygun bir zaman beklenebilir. Burada bir paradoks görebilirsiniz. Kimi vakalarda kendiliğinden deneyim yaşayan bazı kimselerin ağır bir rahatsızlık esnasında bu türden bir fenomenle karşılaştıkları belirtildi. Şimdi ise deneyimi yaşamak isteyenlerin kesinlikle sağlıklı olmaları gerektiğini söylüyorum. Arasındaki önemli fark şudur: Daha önce örneği verilen kimseler bu rahatsızlıkları dolayısıyla astral bedenleri ile fizik bedenleri arasındaki enerjetik bağın gevşemesi sonucu beden dışı deneyim yaşayan kişilerdir. Yaşadıkları rahatsızlık fizik beden için ağır derecede etkisi olan ve genelde fizik beden ile astral beden arasındaki bağın gevşemesine sebep olan önemli hastalıklardır. Kendi iradesiyle deneyimi yaşamak, teknikleri kullanarak BDD içerisinde bulunmak isteyen bireyin ise sağlık durumunun iyi olması gerekir. Beslenme BDD'in başarılı sonuçlanmasını olumsuz etkileyen faktörlerden biri de aşırı yemektir. Aşırı yemek, bedeni zorlar ve beden yenilenleri sindirmekle meşgul olurken, enerjisinin büyük bir bölümünü bu işte harcar. Deneyime başlamadan yirmi dört saat öncesinde hafif yiyecekler tercih edilebilir. Bol sebze ve meyve önerilebilir. Sıvı alman gıdalar faydalı olmakla birlikte çok fazla alman sıvı maddeler ile anestezik ilaçlar, alkol ve tütün gibi uyuşturucu tesiri olan maddeler kanın akışına etki ederler, dolayısıyla astral bir yolculuğun başlamasına engel olur. Yine kabuklu kuru yemişlerin zararlı olduğu, havuç ve taze yumurtanın ise deneyim için yararlı olduğu söylenmektedir. Deneyimler öncesi kırmızı et yenmemesi özellikle tavsiye edilmektedir. Kırmızı etin kaba titreşimsel etkisi olduğu söylenir. Vejetaryenlerin et yiyenlere kıyasla daha başarılı oldukları biliniyor. Beslenme içerikleri o kadar önemlidir ki bugüne kadar BDD ile ilgili yazılmış birçok eserde diyet aracılığıyla astral seyahat tekniklerine rastlamak mümkündür. Hatta Sylvan Muldoon, BDD'nin ilk denemelerine aç ve susuz başlanmasını önermektedir. Eski Mısır inisiyasyonlarmda öğrencinin astral deneyime başlamadan önce uzun bir oruç aşaması geçirdiğini bilmekteyiz. Niyet - Amaç Astral seyahat uygulaması yapmak isteyen bireyin yaptığı deneyin ciddiyetinin farkında olması gerekir. Neden astral seyahat yapmak istenir? Gerçek niyet ve amaç nedir? Bunun birçok bilinçli ve bilinçaltı sebepleri olabilir. Kişinin bu sebeplerin farkında olması gerekmektedir. Gerçek niyet, öncelikle toplum için kabul edilmiş etik değerlere sahip olmalı. Bunun için yüksek bir ideal seçilmelidir. Yaşamın, varoluşun farklı alanlarını öğrenmek, bunları paylaşmak buradan yola çıkarak yaşamın amacıyla ilgili felsefi yorumlarına bir miktar veri sağlamak gibi istek ve fikirler yüksek bir ideal yaratmaktadır. Böyle yüksek bir idealle hareket eden bir kimseye olumsuz egoistik düşüncelerin ortaya çıkaracağı negatif etkilerin hakim olması daha zordur. Aksine bu ideallerle oluşturulan pozitif düşünce formları deneycinin başarısında ona yardımcı olacak tesirleri yaratacaktır. Ahlak anlayışı kişiden kişiye değişir.,Bu yüzden deneyci kendi değerleri ile sınırlıdır. Çeşitli ahlaki değerlere inanabilir, ancak davranışları inandığı değerlere uygun olmak zorundadır. Her ne yaparsak yapalım bu deneyimler sonucunda kimseye zarar veremeyeceğimizin, yaşam içerisindeki olayları kendi lehimize sonuçlandıramayacağımızın, kaotik bir neden sonuç içerisinde süregiden yaşam süreçlerini etkileyemeyeceğimizin idrakine varmamız gerekmektedir. Olumsuz düşüncelerle, ahlak dışı nedenlerle, negatif arzularla, düşük seviyeli egosal isteklerle bir başarı sağlanamayacağı aşikardır. İnanç İstenilen sonuca ulaşılacağı konusunda şüpheye düşmemek gerekir. Deneyci inancını hiçbir zaman kaybetmemek zorundadır. Daha önce de belirtildiği gibi, astral alem maddesi düşünce ile şekillenebilen, form alan bir yapıya sahiptir. Bu formlar inanç ve duygularla güçlenebilir ve güçlenen bu enerji belli bir yoğunluğa ulaştığında tezahür etme, açığa çıkma davranışı sergiler. Bu alemin yasası budur ve dolayısıyla böyle bir alanda çalışırken düşünce formlarının oldukça pozitif, iradeli ve inançlı olması önemlidir. Deneyin başarısından şüphe etmek olumsuz etkiler yaratmaktadır. En azından imajinasyon, gevşeme gibi bizi sonuca ulaştıran yöntemlerin işe yaramasında negatif tesirler oluşturur. Dolayısıyla astral seyahat öğrencisi başarısız olacağına dair en ufak bir şüphe taşımamalıdır. Zaten hayatın tüm alanında bu böyle değil midir? Olumsuz düşünce başarıyı bloklar ve kişide birtakım kalıplar oluşturmaya başlar. Yapılan şey her ne olursa olsun yüksek bir inançla yapılıyorsa başarı büyük oranda elde edilmiş demektir. İstek, İrade, Motivasyon Astral seyahat deneycisinin elindeki en önemli güç kaynağı bunu yapabileceğine dair istek ve arzusudur. İstek ve irade gerek astral deneyimler öncesi gerekse deneyim sırasında bu işin dinamo özelliğini taşımaktadır. Fakat ifade edilen öyle basit, kısa süreli, enerjisi kısıtlı bir istek değildir. Birey iradesini öyle güçlendirmelidir ki, isteme eylemi bilinçdışı bir süreçte de, tıpkı bilinçli bir eylem içindeymişcesine, kendini sürdürebilsin. Bunun anlamı şudur: BDD meydana getirmek için denek öyle bir konsantrasyonla arzu edilen şey üzerinde odaklanmayı öğrenmelidir ki bilinçli durumda hüküm süren bu önceliği aksatacak ve hedef edinilen isteği yolundan alıkoyacak hiçbir düşünce araya giremesin. Bir süre sonra bu isteme eylemi bilinçdışına mal olacaktır yani denek bilinçli ve kasıtlı olarak düşünmese dahi isteme eylemi ve arzu zihinde egemenlik sürmeye başlayacaktır. O halde astral projeksiyonumuzu başarmak için yapılacak ilk şey iradeyi hareketlendirmek ve güçlendirmektir. Hatta bu öyle bir dinamizm olmalıdır ki tıpkı şişe açıldığında patlayan şampanya misali kabına sığamasın ve taşsın. Bunu yapmanın çeşitli yolları vardır. En sade öneri, uykuya dalmadan önce bir çok defa, "İradem var, enerjim var!" öneri telkinini veya kendi geliştireceğiniz bir cümle kalıbını kendi kendinize tekrarlamaktır. Buna uykuya dalana ve bellek yitirilene kadar devam edilmelidir. Bu, bilinçaltına hiçbir şeyle mukayese edilemeyecek bir güç kazandıracaktır. Astral projeksiyonu hayata geçirmeden önce bunu meydana getirme arzusunun varlığı ve zihnin bu konuyla dolup taşması da işte, tam bu noktadaki önemli bir gerekliliktir. Bu konsantrasyon öyle kesintisiz olmalıdır ki zihnin artık onsuz olmadığı bir an gelmelidir. Yani tek noktada yoğunlaşmış ve kabına sığamayan bir konsantrasyon gereklidir. Amerika'nın en ünlü astral projeksiyon temsilcisi olan Sylvan Muldoon'un görüşleri de belirtilen noktalarla tamamen aynı doğrultudadır. Onun 1920'lerde, henüz gençken yazdığı The Projection of the Astral Body (Astral Bedenin Projeksiyonu) adlı otobiyografisinden, Lancelin'in çalışmalarından elde edilen bilgileri kendi bilinçli projeksiyon yeteneğini geliştirdikten çok sonra keşfettiğini biliyoruz. Ancak o da astral projeksiyonun bir isteme eylemi sonucunda ortaya çıkabileceğini keşfetmişti. Yine de altını çizerek belirtiyordu ki süreçteki en önemli faktör, hedefe odaklanmış bilinçli irade değildi. Bilinçli irade, esas olarak bilinçaltı zihne onun da projeksiyonu arzulamasını sağlayacak daimi bir telkin görevi görüyordu. "Ve BDD, bir kere bilinçaltının bir meselesi ve baskın bir ilgi odağı haline geldi mi, kendiliğinden BDD'ler doğal yoldan oluşacaklardır," diye yazmıştı. Muldoon buna "pasif isteme" adını vermişti. Kişi bir kere projeksiyon yeteneğini geliştirdi mi, BDD'lerin bilinçdışı isteme eylemi aracılığıyla kendiliğinden meydana gelmeleri de mümkündür. Nefes Duygusal faaliyet ve nefes alma hızı arasında sıkı bir ilişki olduğu görülmektedir. Heyecanlanma anında nefes alma hızımız belli bir şekilde artar. Bunun tersi de aynen doğrudur. Nefesimiz yavaşladığında heyecanlarımızın da yavaşladığını ve hemen sakinleştiğini görmekteyiz. Her türden gevşeme tekniklerinde nefes çok önemli bir yer tutar. Eski yogiler müritlerine gevşemeyi tüm dikkatlerini ritmik nefes üzerinde odaklama talimatlarıyla öğretirlerdi. Bir çok Hristiyan mistiği de duaya yardımcı olmak üzere zihni ve bedeni sükunet haline sokmak için nefes üzerine odaklanırdı. Derin gevşemeye geçmek için bir diğer yöntem, düzenli nefes eşliğinde belli anahtar kelime veya zikirleri tekrarlamaktan ibarettir. Bunlar bedenden ziyade, zihne yönelik metotlarmış gibi düşünülebilir, fakat zihin ve bedenin birbirleriyle dinamik bir etkileşim içinde oldukları unutulmamalıdır. Bunlardan birini gevşetirseniz, diğeri de otomatikman gevşemektedir. Deneyimlere başlamadan önce doğru nefes almayı öğrenmek gerekir. Doğru nefes almak uygulamalarla alışkanlık haline geldiği zaman deneyim için yatağınıza uzandığınızda aynı şekilde nefes alıp vermeye devam edersiniz. Doğru nefes göğüsten değil, diyaframdan kaynaklanır. Daha sonraki pratiklere geçmeden önce öğrencinin bu nefes metodunu iyice öğrenmesi zorunludur. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nevermore Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2012 Yazar Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2012 Aşağıdaki sıralama doğru nefesin nasıl olması gerektiğini göstermektedir. 1- Ayakta ya da oturarak, sırtınızın dik olduğu bir pozisyon alın. Elleriniz yanlarda, bel kemiğinizin dikeyliğine özen göstererek sırtüstü de yatabilirsiniz (buna yogada "ceset duruşu" denir). Bazıları ise yarı lotus ya da tam lotusu yani bağdaş ve ayaklar kucakta oturmayı tercih ederler. 2 - Burun deliklerinizden yavaşça ve ara vermeden nefes alın. Bu sırada nefesiniz karın bölgenizi şişirsin. Nefesinizi gösünüzden almayın. 3 - Diyaframdan nefes alırken, yavaşça göğsünüzün alt bölümünü şişirmeye başlayın; bu sırada alt kaburgalarınızı öne doğru ittiriyor olacaksınız. 4 - İçinizi nefesle doldurmaya devam edin ve üst göğsünüzü şişirmeye başlayın; bu sırada üst kaburgalarınız da öne doğru itiliyor olacaktır. 5 - Nefesinizi birkaç saniye tutun. 6 - Ciğerleriniz iyice boşalana dek yavaş yavaş soluk verin. Nefesinizi ya sadece burun deliklerinizden ya da burun deliklerinizden ve ağzınızdan birlikte verin. Bu temel tekniği öğrendikten sonra, az sayıdaki diğer temel egzersizlerde mükemmellik sağlayana kadar devam edin. Bunlardan birisi, tüm bedeni canlandırmak için kullanılan "yükselerek nefestir." - Topuklarınızı birleştirerek ayakta dik durun. - Düzgün bir tempoda nefes alın. Aynı anda, ciğerleriniz havayla dolarken parmak uçlarınızın üzerinde yükselin. - Nefesinizi ve bacaklarınızın pozisyonunu birkaç saniye müddetle tutun. - Nefes alma temponuza eşit bir oranda burun deliklerinizden yavaşça nefes verin. Buna uygun olarak, yavaşça parmak uçlarınız üzerinde alçalın. - Nefes alıp verirken, aynı zamanda kollarınızı da indirip . kaldırabilirsiniz. Bir diğer hazırlık nefes tekniği de yogada "uzamış nefes" olarak bilinen tekniktir. - Sırtınız dik olarak, ayakta durun veya oturun. - Yavaş ve muntazam bir solukla havayı içinize çekin. - Rahatsızlık duymamak şartıyla nefesinizi mümkün olabildiğince çok tutun. - Kısa ve sert soluklarla bedeninizdeki tüm havayı dışa çıkartın. Nefesle BDD arasındaki ilişkinin ne olduğu tam bir açıklık kazanmamıştır. Yogik öğreti, nefes biçiminin insanı doğadaki prana güçlerine bağladığı fikrine dayanan, çözümlenmesi güç bir açıklama sunar. Muhtemelen aynı kapsamda daha basit faktörler de vardır. San Francisco'daki Langley Porter Nöropsikiyatri Enstitüsünde yürütülen son araştırmalar derin nefesin zihin ve beden üzerinde birçok etkileri olduğunu göstermiştir. Sistemi gevşetmektedir, beyin aktivitesini yatıştırmaktadır ve alfa dalgalarının üretimine yol açarken tansiyonu düşürmektedir. Bu zihinsel ve fiziksel sükunet durumu da olasılıkla bedeni iradi olarak terk etmek için gerekli duruma gelmeyi sağlamaktadır. Bu başlangıç egzersizleri, sizi beden dışı yolculuk pratiği için gevşeme uygulamalarına hazırlayacaktır. Telkin Telkin, bir fikrin zihne sokulup, o zihin tarafından kabul edilmesi eylemidir. Hangi anlamda olursa olsun, ruha girmiş olan her şey -fikir, çağrışım, okumak, öğrenmeler vs.- süjenin kendi kendine meydana getirdiği şeylerin tümü, fiiller ve inanmalar, kaynakları ne olursa olsun, derin bilinçaltı faaliyetini uyaran her şey telkindir. Gerek hazırlık aşamasında gerek deneyim sırasında kendi kendine uygulanan telkinlerin önemli bir etkisi ve gücü vardır. Bunu değerlendiren deneyci bilinçaltını da bir deneyim yaşanacağı konusunda ikna eder. Öncelikle kendi kendine uygulanan telkinler vasıtasıyla kişi istek ve arzusunu güçlendirebilir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, deneyime karşı duyulan isteğin bilinçdışı iradeye dönüşmesinde sık sık telkinlere başvurulabilir. Kendi kendine telkin ayrıca gevşeme esnasında kullanılabilir ve oldukça etkilidir. Zihinsel ve fiziksel gevşemeyi oluşturabilmek için lokal olarak başlayan ve tüm kaslarımıza yayılan gevşeme emrini telkinlerle verebiliriz. İlgili bölümde bu konuya da değineceğim. Fakat en önemlisi bilinçaltını böyle bir deneyime hazırlamak, ikna etmektir. Bilinçdışına gönderilen telkinler vasıtasıyla belli bir zaman içerisinde böyle bir deneyim yaşayacağınızı, yaşamak istek ve arzunuzu ifade edersiniz. Astral seyahat tekniklerini uygulamaya başladığınızda ise bilinçdışı, deneyime hazır bekliyor olacaktır. BDD serüvenine başlamadan bir ya da iki hafta öncesinde, yani tüm bu ön şartları hazırladığınız ve çeşitli teknikleri öğrenmeye çalıştığınız uygulamalar sürecinde her gün, günde bir veya iki kez bazı telkinleri tekrarlamanızın oldukça önemli bir sonucu olacaktır. Bunlar genelde bilinçdışmı deneyime hazırlama, inancı güçlendirip şüpheyi yok etme, korku bariyerini ortadan kaldırma, istek ve arzuyu dinamize etme gibi bazı temel alanlarda olabilir. Buna ait birkaç örneği aşağıda göreceksiniz ancak kullanmak istediğiniz telkin kalıplarını kendinizin hazırlaması bunların etkisini artıracaktır. 1 - Güçlü bir arzuya ve iradeye sahibim. 2 - Beden dışı bir deneyim yaşıyorum. 3 - Astral bedenim fizik bedenimden kolay bir şekilde ayrılıyor. 4 - Beden dışı deneyim benim için hoş ve güzel bir uygulamadır. 5- Astral projeksiyon benim için çok kolay. Dikkat ederseniz, telkinler birinci şahıs ve şimdiki zamana ait olup, kolay ve kısa cümleler halindedir. Çünkü bilinçaltı bu şekilde kendisine iletilen emirleri daha rahat ve hızlı bir şekilde kabul etmektedir. Kendi hazırladığınız telkinlerin de yukarıdaki örneklere uygunluğunu gözden geçiriniz. Konsantrasyon Sadece bir fikir, imaj veya duyu üzerinde devamlı olarak yapılan zihinsel faaliyete konsantrasyon denir. Konsantrasyon dış görünüşü ile dikkat sahasının daralması gibidir. İç görünüşüyle ise, zihin gücünün aynı noktaya çevrilmesine dayanır. Tek bir konu üzerinde yerleşerek yayılmayı azaltmaktadır. Konsantrasyon dağılmış kuvvetleri merkezileştirmek, enerjiyi biriktirmek, ulaşmak istediğimiz amaca varmaktır. Bize zorluk oluşturan engelleri kesinlikle yenmek için bütün zeka ve irademize başvurmak demektir. Konsantrasyonda bilinç tek bir imaj üzerinde tutulur; dikkat sarsılmadan, kaymadan yalnız bir nokta üzerine odaklanmıştır. Tek bir fikir veya imaj üzerine konsantre olabilmek oldukça zor bir iş çünkü zihin sürekli olarak başka fikirlere sıçrama eğilimi gösterir. BDD teknikleri için konsantrasyonun güçlü olması önemli bir kolaylık sağlayacaktır. Hatta öyle anlar gelir ki deneyimin devam etmesi için güçlü bir konsantrasyona ihtiyaç duyulur. Bu yüzden hazırlık aşamasında bu yeteneğin geliştirilmesi gerekmektedir. Bir deneyim sırasında gevşemeye çalışırken, nefes ritimlerini ayarlarken, vizüalizasyon ve imgeleme tekniklerini kullanırken, bedenden tam ayrılma anlarında ihtiyacınız olan tek şey bu süreçlerin devamı için konsantrasyon gücüdür. Bir teknik veya uygulama üzerinde çalışırken, gün içerisinde yaşadığınız herhangi bir olay herhangi bir anı zihninizi meşgul etmeye başlarsa bu büyük zaman kaybı olabilir. Kimi zaman başladığınız yere tekrar dönmek zorunda kalabilirsiniz. Aşağıdaki bazı basit uygulamalar bu yeteneğinizin güçlendirilmesi için ihtiyacınız olabilecek egzersizlerdir. Bir Noktaya Bakmak Bu, düşünceleri istenilen hedefe en iyi şekilde konsantre etmek ve odaklamak için yogada da kullanılan başarılı bir egzersizdir. Öncelikle düz, temiz bir kağıda siyah bir nokta çizin ve bunu bir sandalyeye oturduğunuzda göz hizasına gelecek şekilde uygun bir duvara asın. Bu duvarın bir, iki metre ötesinde bir sandalyeye oturun ve noktaya bakmaya başlayın. Bu arada mümkün olduğunca rahatlayın ve omurganızı dik tutmaya çalışın. Şimdi, tüm dikkatinizi bu siyah noktaya verin. Rahat olun ve kendinizde bir gerginliği taşımadan duvardaki kağıda bakın. Sadece noktaya bakın. Rahatsız edici bir düşünce veya istenmeyen bir duygu ortaya çıktığında, yeniden tüm dikkatinizi duvardaki noktaya verin. İsterseniz sizinle nokta arasında çok yoğun zihinsel-ruhsal bir bağ olduğunu tahayyül edebilirsiniz. Bu bağ sizinle duvar arasında bir ışına benzetilebilir. Aklınıza gelen her düşünce ve içinizde oluşan her duygu bu ışına akmakta, çözülmekte ve konsantrasyona dönüşmektedir. Bu egzersiz yardımıyla konsantrasyon yeteneğinizi zamanla geliştirebilirsiniz. Ancak bu egzersizi gerginlik oluşmadan uygulayabileceğiniz zamanlarda yapın. Egzersiz için ideal süre on dakikadır. Uzmanlar bu yöntemin sadece konsantrasyon yeteneğini geliştirmekle kalmayıp, aynı zamanda ruhsal gerginlikleri de ortadan kaldırdığını ve genel olarak rahatlatıcı ve güçlendirici bir etkisi olduğunu ifade etmektedirler. Yavaş Okumak Herhangi bir metin alıp okumaya başlayın. Ancak sözcükleri üstünkörü gözden geçirmeyin. Metindeki her heceyi algılayacak ve titreşimini bilincinizde hissedecek kadar yavaş okuyun. Bakışınızı da her hece üzerinde konsantre edin ve ilgili harflerin içinizde bir etki yaratmasını bekleyin, ondan sonra bir diğer heceye geçebilirsiniz. Düşünceniz veya bakışınızın gelişigüzel bir şekilde önden gitmesine izin vermeyin, tam tersine her hecede bir iki saniye kalmalarını sağlayın. Bunu sesli olarak da yapabilirsiniz. Zihniniz belki bu egzersize isyan edecektir ve siz büyük ihtimalle sürekli olarak alışık olduğunuz için daha hızlı okuma isteğini duyacaksınız. Ancak yılmadan yavaş okuma kuralına uymalısınız. Yaklaşık bir dakika sonra bir huzur hissedeceksiniz; bu durum aşağı yukarı beş dakika sonra güçlenecektir ve konsantrasyon yeteneğinizin gelişmesine yardımcı olacaktır. Parmakları Açmak Parmakları açma egzersizi de benzer bir prensibe dayanmaktadır. Elinizi gevşek bir yumruk yapın ve iç tarafı üste gelecek şekilde masaya koyun. Şimdi yumruğunuzu açın ve her parmağı teker teker uzatın, ancak bunu mümkün olan en yavaş biçimde yapın. Başparmağınız ile başlayın ve sırasıyla parmaklarınızı teker teker çok yavaş bir şekilde açın. Bilinçli olarak elinizin duruşunu her an izleyin tüm parmaklarınız tamamen açıldığında elinizi aynı biçimde yavaş yavaş tekrar bir yumruk haline getirin. Yavaş Sayı Saymak Bu egzersiz için dik bir şekilde oturun, gevşeyin ve birden başlayarak yavaş yavaş saymaya başlayın. Geldiğiniz her sayıya bir, iki saniye konsantre olun, sonra bir diğer sayıya geçin. Başka düşüncelere kapılmadan ne kadar uzun süre sayabilirseniz, konsantrasyon yeteneğiniz o oranda gelişmiş demektir. Yirmiye veya otuza ulaştığınızda konsantrasyon yeteneğiniz oldukça iyidir; başka bir düşünceyle rahatsız edilmeden elliye kadar sayabilirseniz oldukça iyi bir duruma gelmiş demektir. Düşünsel kayma olmadan yüze kadar sayabilen kişinin konsantrasyon yeteneği mükemmelleşmiştir. Yukarıda vermiş olduğumuz egzersizler zihinsel konsantrasyonunuzun artmasına ve zihninizin daha gevşemiş ve sakin durumda kalmasına yardımcı olacaktır. Sunulan konsantrasyon egzersizleri gerek BDD'de gerekse hayat içerisinde her an bize faydası olacak basit nitelikli etkili uygulamalardır. İmajinasyon - Vizüalizasyon Astral seyahat yolcusu için vizüalizasyon, konunun temel taşlarından birini oluşturur. Bu yetenek öncelikle kişiyi beden dışına çıkaracak yöntemlerden birini meydana getirirken aynı zamanda, beden dışına çıkmış birinin astral bedenini kontrol etmede ve istediği mekanı ziyaret etmede kullanacağı önemli bir potansiyel gücü ortaya çıkarmaktadır. Vizüalizasyon ve zihinsel imgeleme büyük psikolojik bilinmeyenlerdir. Zihnin içerisindeki resimler hakkındaki bilgilerimizin fazla olmamasına karşın zihinsel imgelemenin gücü asırlardır bilinmektedir. Eski Mısırlılar zihinde tutulan imgelerin fizik evreni maddesel anlamda etkileyebileceğine ve yalnızca göz önünde canlandırma sayesinde arzu edilen bir olayın meydana getirilebileceğine inanırlardı. Mısırlı öğretmen Hermes Trismegistus'un öğretileri ve felsefesi etrafında gelişen Hermetik büyücülük, düşüncelerin fiziksel nitelikler taşıdığı ve bunlara yön vermek suretiyle kişinin dünyayı kontrol edebileceği iddiasındadır. Ayrıca ruhsal tekamülün zihinsel imgeleme ile ve kişinin bunu kullanarak elde edebileceği yararlarla yakından ilişkisi olduğuna inanılır. Bir başka eski okült inanç da bir imgeyi zihninizde tutmanız sayesinde gözünüzün önüne getirdiğiniz nesnenin niteliklerine büründüğünüzdür. Günümüzde parapsikologlar imgeleme stratejilerinin bireylerin DDA güçlerini canlandırdığını ve zihnin maddeye üstünlüğünü kanıtlayan sonuçlar yaratabileceğini öğrenmişlerdir. Çok sayıda psişik, vizüalizasyon tekniklerini kapalı kutuların içine "bakmak" (durugörü) ve benzer işler için kullanırken daha başka yetenek sahibi süjeler de iradelerini yöneltmek eşliğinde nesnelerin hareket ettiğini imgeleyerek (psikokinezi) onları gerçekten hareket ettirebilmektedirler. O halde-bütün o eski inançlarda psişik veya psikolojik bir hakikat payı olmalıdır. Vizüalizasyon, ruhsal yoî ve BDD arasında ilginç bir bağ vardır. Çoğu mistik gelenekler gerek bedeni terk etmek ve gerekse ruhsal aşkınlığa erişebilmek için vizüalizasyonun yaratıcı gücüne güvenmektedir. Bu, kuşkusuz ölüme yakın deneyimle -klinik ölüm anındaki canlı BDD'ler- karşılaşan kimselerin anlattıklarıyla büyük bir benzerlik göstermektedir. Klinik ölümden sonra tekrar hayata dönen birçok kişi bedenlerinden nasıl ayrıldıklarını, görkemli bir beyaz veya altın renkli ışığa girdiklerini hatta bazen geleceğin ifşa edildiği görüntüler gördüklerini anlatmışlardır. Tantrik yogada ayrıca benliğin ve dünyanın hakikatinin anlaşılması amacına yönelik olarak kullanılan BDD oluşturucu ilginç bir vizüalizasyon metodu vardır. Öğrenciye üzerine dişil tanrılardan birinin resminin çizildiği bir aynaya bakması talimatı verilir ve vizüalizasyon güçlerini kullanarak aynada gördüğü şeyi canlandırması istenir. Bu işte birey kendi imgesini de kullanabilir. Uygun şekilde pratikten sonra resim gerçek ve bağımsız bir varlık haline gelecek, ayna ile aynaya bakan kişi arasındaki mekanda canlanacaktır. Bu esas olarak ruhsal bir egzersizdir, çünkü amacı öğrenciyi fiziksel dünyadan çekip çıkarmak ve mantal alanın somut gerçekliğini göstererek yoginin dünyaya duyduğu arzudan kurtulmasına zemin hazırlamaktır. Görünen odur ki, tüm bu usuller hep aynı yöne işaret etmektedir. Vizüalizasyon süreci bizim bedenimizi unutmamızı sağlamaktadır. Zihne kendi beden imajından ve onun maddesel dünyasından kurtulma şansı vermektedir. Demek ki bedensizlik durumu öğrenciye ruhsal gerçekliğin içeriğini daha iyi keşfetmesi ve bundan alınacak dersleri daha iyi öğrenmesi imkanını sağlamaktadır. Gerek okültistler gerek modern araştırmacılar, BDD yaşamak isteyen bir bireyin bedeni terk etmeyi hedef alan vizüalisazyon tekniklerini kullanmaya geçmeden önce, zihninde imgeler oluşturmayı rahat bir şekilde gerçekleştirebilmesi için vizüalizasyonunu geliştirmesi gerektiğine inanmaktadırlar. Yalnız vizüalizasyonun fonksiyon görmesi ile ilgili az sayıda araştırmacının söz konusu ettiği bir problem vardır. Doğal olarak herkesin vizüalizasyon yeteneği o kadar iyi değildir. Yoğun zihinsel imgeleme yeteneğine sahip kişilerin sayısı fazladır ve mantal yaratmalarına kendilerini kolayca verebilirler. Fakat en basit imgeleri dahi zihinlerinde alıkoymada zorluk çeken, vizüalizasyon yetenekleri düşük kimseler de vardır. Eğer siz de herhangi bir objeyi zihninizde canlandırmada zorluk yaşıyorsanız öncelikle bu yeteneğinizi geliştirmeniz gerekmektedir. Aşağıda verilen birkaç egzersiz BDD öncesi bireylerin imgeleme yeteneklerini geliştirmede oldukça faydalı olacaktır. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
nepafter37 Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Temmuz 18, 2012 (düzenlendi) Çok uzun ama yararlı gibi Astral Seyahat yapacak olanlar kesinlikle okusun derim Temmuz 18, 2012 sirius tarafından düzenlendi Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
ReaLPiLLS Yanıtlama zamanı: Ağustos 6, 2012 Paylaş Yanıtlama zamanı: Ağustos 6, 2012 Daha dün Bilinçsiz astral deneyim yaptım. Normalde bilinçli yaparım astral seyahati ama bilinçsiz astral seyahatte çıkarken kemik çatlaması ıslık gibi sesler duymadım hafif bi rüzgar sesi duydum o kadar.Çıkarken acıda hissetmedim süzüle süzüle yavaş yavaş yaptım. Ayrıca bedenime geri döndüğümde kendimi halsiz hissetmemiştim bilinçli astral yaparken bedenime geri döndüğümde hep halsiz olurdum. O yüzden en güzel astral deneyimi bilinçsiz olandır bana göre Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.