Jump to content

Reenkarnasyon Tipi Spontane Vakalar


nevermore

Önerilen Mesajlar

Reenkarnasyon Tipi Spontane Vakaların Türleri

Önceki yaşam hatıraları kişilerde değişik koşullar altında oluşabilir. Belirli bazı uyuşturucuların kullanımı ve meditasyon esnasında canlı (ve tekrarlanan) rüyalar şeklinde oluştuğu bildirilmiştir. Bu hatıralar, erginlik dönemi esnasında oluştuğunda, ipnoz kullanan deneylerdeki soru ortaya çıkar: Süje bu hatıraların içeriğini -teyit edilmiş ya da edilmemiş- normal olarak maruz kaldığı bir kaynaktan mı elde etmiştir? Erginlik çağındaki süjelerin çoğunluğunda bu soruya makul bir şekilde cevap vermenin zorluğu, süjeler küçük çocukken başlayan bu vakaları daha ümit verici görünür yapmıştır. Bunlarla ilgili olarak, hatıraların normal bilgi kaynaklarından mı geldiği hususunda, vakaların çoğunluğunda tatmin edici güvence elde edilebilir.

Bunun nedeni de, 2 ya da 3 yaşındaki çocuğun anne babası (bu yaşlarda çocukların çoğunluğu daha önceki yaşam hatıraları hususunda konuşmaya başlarlar) genel olarak çocuğuyla kimin irtibatta olduğunu bilirler ve bilgiyi araştırmacıya sunabilirler. Normal bilgi kaynakları konusundaki daha geniş kapsamlı kontrol fırsatı, reenkarnasyon kanıtı içeren bilimsel araştırmaların çoğunluğunun, süje olarak genç çocukların kullanıldığı vakalarda başlamasına olanak sağlamıştır. Bu böyle olunca, bu bölümün büyük bir bölümü, bu tür vakaların araştırılmasından ortaya çıkan bilgiye ayrılacaktır.

Reenkarnasyon Türü Tipik Vakaların Özellikleri

Daha önce belirtildiği gibi, bu tür tipik vakalar, çocuk 2-4 yaşlarında ve bazen de daha büyük iken başlar. Çocuk daha önceki yaşamının ayrıntılarından bahseder ve doğumundan önce yaşadığım iddia eder. Çocuk daha önceki yaşamı hakkında konuşmaya, konuşma yeteneğini elde edince başlar. Bazen ise konuşma yeteneğini kazanmazdan önce konuşma ihtiyacını, sonraları daha iyi bir şekilde anlaşılan yanlış telefonlar veya sözlerle açık bir şekilde söylemediği şeyleri jestler aracılığıyla giderir.

Bu vakaların süjeleri, hakkında konuştukları önceki yaşamlarının hatıra zenginliği ve söyledikleri şeylerin kalitesi bakımından büyük değişiklik arz ederler. Bazı çocuklar daha önceki yaşamları hakkında sadece üç veya dört değişik bildirimde bulunurlar. Diğerleri ise hatırlanan yaşanmış değişik ayrıntıları konusunda 60 veya 70 ayrı nokta Ortaya koyarlar. Tahmin edildiğine göre, vakaların bütününde süje, söylediğinden daha fazlasını hatırlar. Çünki söylediği şeyler, hatıralarını başkalarına açıklamaya veya gizli tutmaya götüren duygularına ve diğer kimselerin onu dinleme arzusuna bağlıdır. (Asya'da bile meşgul anne babalar, küçük çocuklarının konuşmalarını dinlemezler.) Vakaların çoğunda çocuğun söylediklerinin kapsam ve netliği 5-6 yaşları arasında artar. Bundan sonra çocuk hatıralarını unutmaya başlar. Eğer unutmazsa, bu hatıralar hakkında daha az konuşmaya başlar. Daha önceki yaşam hakkındaki spontane değinmeler genellikle çocuk 8 yaşma ulaştığında ve çok defa da daha önce sona erer.

Değişik türde beklenmeyen hareket, çocuğun hatırladığını iddia ettiği önceki yaşamı hakkındaki beyanlarına eşlik eder ve onlarla aynı anda ortaya çıkar. Bu hareket tarzı süjenin ailesi bakımından olağan dışıdır; fakat çocuğun önceki yaşamı ile ilgili olarak söylediği şeylerle uyum içindedir.

Vakaların çoğunluğunda da, ölmüş bir kişinin tavrı konusunda diğer bilgi verenlerin söylediği ile süjenin bu kişi hakkında söylediği şeyler, eğer takip edilirse uyum içindedir. (Bu kişiye vakanın "önceki kişilik"i diye değinmek gelenek hâlini almıştır; bu ifade, vakanın yorumuna yönelik hiçbir taahhüt altına girmeksizin ve belirli bir kişinin gerçekte süjenin ifadeleriyle uyum içinde olduğu hususuna değinmeksizin kullanılabilir.) Bu normal dışı hareket tarzı, fobi (korku) şeklini alabilir.

Örneğin, silâhlara veya keskin cisimlere yönelik korku gibi. Ya da belirli yiyecek, motorlu araç, kitap, diğer objelere yönelik özel ilgi ve ayrıca belirli kişilere yönelik bağlılık türünden sevgi şeklini alabilir. Çocuk çok defa ergenlik çocuğu davranışları gösterir ve diğer çocuklara karşı ciddî, akıllı ve bazen de emir verici bir tutum içine girer. Bu en sonuncu hareket biçimi, normal dışı canlı hatıra vakalarında ortaya çıkar. Bu da süjenin, hâlâ bir çocuk değil, olgun bir kişi olduğuna dair inancından ileri gelir. Çok defa çocuk daha önce yaşadığını söylediği yere götürülmesini ister, hatta haykırır ve orada bıraktığı kişileri merak eder. Süjenin daha önceki yaşamına bağlı olan normal dışı hareket tarzı, daha önceki yaşamı hakkında konuşmaya başlamasıyla sona erer.

Fakat bunun kalıntıları uzun yıllar sürebilir ve hatta çocuk önceki yaşam konusunda unuttuğu hatıralardan uzun bir zaman sonra da etki altında kalabilir.

Çocuğun ısrarı üzerine veya kendi meraklarını gidermek için çocuğun anne babası çocuğu, yaşadığı yere götürürler ve hakkında konuştuğu aileyi bulmaya çalışırlar. Asya vakalarının çoğunluğunda bu zor değildir. Çünki çocuk genel olarak yeterli ayrıntılar verir ve adı geçen kişi kolayca bulunur. Bazı vakalarda ise, eğer çocuk kendi ailesinin ölmüş bir üyesi olarak daha önceki bir yaşama değinirse, bu kişi bilinen biridir. Diğer bazı vakalarda ise süje çok az ayrıntı verir ve onun bu ifadelerinin gerçekliği takip edilemez.

Birçok vakada da süje, bağlantılı daha önceki yaşam kişiliğinin bedenindeki (genellikle ölümcül) bir yara yeri ve görünüşüne karşılık teşkil eden bir doğum izine veya doğum deformasyonuna sahiptir. Çocuk doğum izini (önceki yaşamındaki), örneğin bıçaklanmış ya da kurşunlanmış bir yer olarak gösterebilir. Veya doğum izi süjenin doğumunda anne babası tarafından fark edilebilir ve çocuğun bizzat kendisinin önceki yaşamı hakkında bildirimde bulunmadan, anne babası tarafından "gelen kişiliğin" kimliğini gösteren işaret olarak değerlendirilebilir. Bu sık bir şekilde Alaskalı Tingit'ler arasında meydana gelir (Stevenson 1966, 1974a). Bazı vakalarda ise, süje, daha önceki kişiliğin ıstırap çektiği hastalığına karşılık teşkil eden bir iç hastalıktan çekmektedir ve bu hastalık süjenîn ailesinin diğer üyelerinde hiç yoktur.

Yukarıda değinilen tipik vaka özelliklerine ek olarak, bazı durumlarda değişik birçok vaka daha meydana gelir ve bunlar özelikle de bazı bölgelerde meydana gelir. Bazı kültürlerde bir kimse, ölmezden önce, gelecek enkarnasyonu konusunda bir tahminde bulunur. Bu tahmin, gelecek enkarnasyonu için anne babasını seçme ve gelecekteki bedeninde onun kimliğini tespit etmeyi kolaylaştıracak belirli bir işareti gösterme şeklini, düz taban veya kekemelik türünden olumsuzluklara sahip olmamayı arzulayan gelecek yaşamında tecrübe edeceği şart ve durumları ifade eder. Daha ilerideki vakalarda görüleceği üzere, çok az sayıda vakada, ifade edilmiş bu türden arzuların gerçekleştiği görülmüştür. Hiç şüphesiz bu vakaların önemi, bu türden arzuların ifadesinin diğer insanları her zaman uyardığı gerçeğinde yatar. Örneğin, bu kişinin belirli bir ailede reenkarne olacağı olasılığı ile ilgili olarak, gelecekteki anne babayı uyarması gibi. Böylece ortaya çıkan beklentiler, gözlemlerinde ve gösterilen çocuğun ifade ve hareketlerinin bildiriminde anne babalan etkileyebilir.

Bundan başka, anne babalar ve diğer yetişkinler çocuktaki bu türden ifadeleri ve hareketi öyle bir şekilde teşvik ederler ki, çocuğun, hakkında konuştuğu kişiyi tanımadıkları zaman bu gerçekleşmez. Böylece ölüm öncesi tahmine (kehanet) sahip vakalar, belirli bir gelişmenin önceden söylenmesi türünden bir güce sahiptir.

Hamilelik esnasında görülmüş rüyaları belirtmek üzere "bildirilmiş rüyalar" deyimi kullanılmıştır. Bu rüyalar genellikle anne adayı, bazen de bir akraba veya bir arkadaş tarafından görülmüştür. Ve bu rüyalarda ölmüş bir kişilik, rüya görene hamile kadının bebeği olarak reenkarne olma niyetini göstermektedir. Bu türden bir rüyada "ileten", niyetini sözlü olarak ve açıkça belirtir görünebilir. Ya da (rüyadaki) ölmüş kişiliğin, rüya görenin evinin dış kapısında sanki uzunca bir süre kalacakmış gibi bir bavul elinde görünmesi örneğinde olduğu gibi semboliktir. Birkaç vakada rüya gören, tekrardoğuşunu bildiriyor görünen ölü kişiyi tanımaz.

Çoğunlukla da tanınır ve bu vakalarda aynen daha önce belirtilmiş ölüm öncesi tahminde olduğu gibi, kimliği tespit edilmiş ölmüş kişi hakkında bilinen veya tahmin edilen şeylere karşılık teşkil eden, çocuklarının ifade ve hareket tarzına anne babası tarafından etki etme aşaması ayarlanabilir.

Bu vakalar, zengininden fakirine bütün kültürlerin sosyal katmanlarında meydana gelir. Çok defa da ilgili iki aile çok değişik iki sosyal sınıfa aittir. Süje fakir bir ailede doğmuştur ve daha önceki yaşamının zengin bir aile yaşamı olduğunu hatırlar veya bunun tam tersi olur. Olayların çoğunda ise süje, geçmiş yaşamının ve ailesinin yaşadığı yerin 20 km kadar uzakta olduğunu hatırlar. Birçok olayda ise, bu aileler büyük ölçüde birbirinden ayrıdırlar. Ayrıca göz ardı edilemeyecek "uluslararası" vakalar bulunmaktadır. Bu vakalarda süje, daha önceki yaşamını başka bir ülkeden (ve kültürden) birinin yaşamı olarak hatırlar; anlaşılamayan sebeplerden dolayı "uluslararası" vakalar, teyit edilir ayrıntılar bakımından çok zayıf ya da bu ayrıntılardan tamamen mahrumdurlar. Ölüm ile farz edilen tekrar doğuş arasındaki süre, büyük ölçüde değişiklikler arz eden Türk (Alevî) vakalarında bu süre 9 ay, Sri Lanka (Sinha leşe) vakalarında 21 ay, Hindistan vakalarında 45 ay ve Tlingit vakaları için 48 aydır. Bu farkların sebepleri henüz anlaşılamamıştır.

Hatıraların güçlü olduğu çocukluk döneminde, süje ve ailesi için ortam çatışmalarla doludur. Çocuk büyüyüp unuttuğunda veya daha önceki yaşam hatıraları hakkında konuşmamaya başladığında bu türden çatışmalar sona erer. İstisnalar bir yana bu vakaların süjeleri, 10 yaşından sonraki dönemde normal olarak gelişirler.

Tipik Bir Vaka

Gerçek bir vakanın ayrıntılarıyla okuru içli dışlı kılmak için, vakanın birini özet şeklinde tarif edeceğim. Seçtiğim vakanın birinde süje, hatırladığı önceki yaşamı hakkında ayrıntıları hatırlayamıyordu. Bu sebepten dolayı da sunumu bu vakalar için geçerli olan ayrıntı zenginliğinden yoksundu. Bu türden vakalar başka yerde araştırılabilir (Stevenson 1974a, 1975, 1977, 1978). Diğer açılardan sunulacak olan vaka, Lübnan vakalarında olduğu gibi tipiktir ve bu vakaların bazı güçlü ve zayıf yanlarını vurgular.

Bu vakada adı geçenler için takma adlar kullanılacaktır. Ve kişilerin yaşadıkları toplumların gerçek isimleri yerine, aynı ölçü ve Lübnan'ın aynı genel bölgesindeki toplumların adları kullanılacaktır. Bütün adı geçen kişiler Dürzi dinindendir (Makarem 1974; Stevenson 1974a, 1978).

Vakanın Özeti ve Araştırılması

Bu vakanın süjesi 17 Mayıs 1966 tarihinde doğmuş olan Kemal Anda war'dır. Babası Fuad Andawar ve annesi Samiha'ydı. Beyrut'un 20 km doğusundaki dağlara yaslanan küçük El Kalaa köyünde yaşıyorlardı. Fuad Andawar çam kozalakları toplayıcısı ve satıcısıydı (bu çam kozalaklarından çam yağı çıkarılır), ve orta halliydi. Kemal, ailenin altıncı çocuğu ve ikinci erkek oğluydu.

Kemal 2 yaşındayken, biri Dr. Arif Eldary ismine değiniyor. Bu ismi duyan Kemal, "Arif benim kardeşim!" diye bağırıyor. Bu önceki yaşamıyla ilgili ilk ifadesi olarak görünüyor.

Büyüyünce ve özellikle de 3 yaşma geldiğinde Ebu Naef olduğunu söylüyor. Bu, Naef ismini taşıyan bir erkek çocuğun babası anlamına geliyordu. Soyadının Eldary ve El Kalaa'dan 7-8 km uzaklıkta bulunan daha büyük bir köyden olduğuna değiniyordu. Kemal, aşamalı olarak, hatırladığı hayat hakkında ailesine detaylı bilgi veriyor. Yaşadığını söylediği eşi Edma Eldary'nin ve Naef'in yanındaki diğer iki erkek kardeşin isimlerine değiniyor. Bunların isimleri, belirtildiğine göre, Abbas ve Ramez'di. Ayrıca Afafe ismini taşıyan bir kız kardeşe ve Adnan ismini taşıyan bir erkek kardeşe değiniyor.

Seyahat ettiğini ve Lübnan dışında yaşadığını söylüyor. Sık bir şekilde "boostaji" olduğuna değiniyor. (Bu kelime ingilizce konuşan biri tarafından telâffuz edildiğinde, Kemal'in söylediği sese yakınlaştırmak için Romen karakterleriyle yazılmıştır.) Boostaji kelimesi Kemal ailesinin bireyleri için bir anlam ifade etmiyordu. Bu kelimeyi, daha önceki yaşamında meslek olarak yaptığı şeyle bağlantılı olarak belirttiğinden, aynı sesi taşıyan bir kelimeyle belirtilen profesyonel bir aktivite olarak düşünüyorlardı. Bunun ne olduğunu bulmakta başarılı olamamışlardı.

Kemal, daha önceki yaşamında zengin olduğuna değiniyor ve şimdiki ailesinin fakirliğinden yakmıyordu. Hammana'da bulunan evinin şimdiki evinden daha iyi olduğunu ve kiremit damı bulunduğunu söylüyor. (Andawarların evi sadece düz beton bir çatıya sahipti.)

Önceki yaşamında nasıl öldüğü konusunda Kemal, ayrıca ayrıntılı bir tarifte bulunuyor. Yabana bir ülkede yaşadığı yerden (adını söylüyor) Lübnan'ı ziyarete geliyor. Karısıyla Cedars'a (Lübnan'da meşhur bir yer) gidiyor ve bir otomobil kazasında ölüyor. Arabanın beton bir duvara çarptığını söylüyor. Arabanın kapısını açıyor ve yıkılmış duvardan yere düşen beton parçalarından biri tarafından eziliyor.

Kemal, hatırladığı önceki yaşamı ile ilgili diğer bazı bildirimlerde de bulunuyor. Daha sonra, bu söylediklerinin hepsinin doğru olmadığı anlaşılıyor, fakat verdiği insan ve yer adları o derecede açık ve belirgin ki, değindiği kişinin kim olduğu hususunda hiçbir tereddüt bulunmuyor.

Bu zat, Hammana'da yaşayan dört çocuklu bir ailenin en büyük erkek çocuğudur. Bu kardeşlerin bir de kız kardeşleri bulunuyor. Faruk Eldary bir işadamıydı ve hayatının çoğunu Portekiz Ginesi'nde geçirmişti ve burada onursal konsolos mevkisine yükselmişti. Çok sık bir şekilde seyahat ediyor ve zaman zaman da Lübnan'a dönüyordu. 19 Ağustos 1965 tarihli Lübnan ziyaretinde bir otomobil kazasında ölüyor.

Kemal'in söylediklerinin bazı ayrıntılarını teyit ettirmek üzere, bir defasında babası Kemal'i Hammana'ya götürüyor. Faruk Eldary'nin evine gidiyorlar, (içeri girmeyip) yanından geçerek o anda evinde bulunan Faruk'un kardeşi Adnan Eldary' nin evine yöneliyorlar. Fuad Anda war, oğlunun, kardeşi Faruk'un hayatını hatırladığını iddia ettiğini Adnan Eldary'ye açıklıyor ve Adnan Eldary "böyle şeylerin olabileceğini" kabul ederek soğuk bir şekilde davranıyor. Daha fazla sohbet etmek istemediğinden, Kemal ve babası çabucak ayrılıp bir daha da geri dönmüyorlar.

Bu seyahat esnasında Kemal'in yaşı ile ilgili olarak Fuad Andawar, tutarsız bildirimlerde bulunuyor; 3-4 yaşları arasında olduğuna değiniyor. Ayrıca bu olayın Eylül 1071 yılında meydana geldiğini söylüyor. Bu tarihte ise Kemal neredeyse 5,5 yaşında bulunmaktadır.) Bu olaydan sonra Faruk Eldary'nin ailesinin hiçbir üyesi Kemal'i ziyaret etmiyor. Bu vakanın araştırılması esnasında, bunu yapmalarını söyleyene kadar.

Bu vaka hakkında ilk defa, Lübnan'ı ziyaret ettiğim Mart 1972 yılında bilgi sahibi oluyorum. Hemen araştırmaya başlıyorum. (Tercüman olarak Issam Ebul-Hisu bana destek oluyor ve bağımsız olarak vaka hakkında ek bilgi topluyordu.) Kemal tarafından vakanın temel bilgi kaynağı anne babasıydı. Bu zamanda Kemal'in kendisi daha 6 yaşına gelmemiş, daha önceki yaşamı hakkında hâlâ konuşuyordu ve bununla ilgili bazı sorulara cevap veriyordu.

Böylece ondan da bazı bilgiler aldık. Kemal ve ailesini tekrar 1972 yılı Kasım ayında ve tekrardan Ekim 1973'te ziyaret ediyoruz. El Kalaa'ya son ziyaretimizde bir komşularıyla ve ailenin uzak bir akrabasıyla da görüşüyoruz. Bu kişi Kemal'lerin ailesinin evinin karşı tarafında oturan yaşlı bir adam olan Camii Andawar'dır. Kemal çok sık bir şekilde onu ziyaret ediyor ve önceki yaşamı ile ilgili hatıralardan bahsediyor ve Kemal'in anne babasının geçmiş yaşamıyla ilgili olarak verdikleri ifadelerin bazılarını bağımsız bir şekilde teyit ediyor.

Faruk Eldary ailesinde ise başlıca bilgi kaynağı en genç erkek kardeşi Dr. Arif Eldary'dir. Ayrıca Faruk Eldary'nin öldüğü kazada arabayı süren, uzaktan akrabası Tarık Eldary. Yeğeni (Samir Eldary) ve Faruk Eldary'nin diğer bir akrabası ve yakın bir ortağını (Mahmud Eldary) da ayrıca mülakata tâbi tutuyoruz ve ilgili bilgileri alıyoruz. Ekim 1973 yılında El Kalaa'daki Kemal'in evine gitmeyi, Faruk Eldary'nin yaşamından onları tanıyabilir düşüncesiyle kabul ediyorlar. Böylece El Kalaa'daki Kemal'in evine giderken benimle birlikte Ebul-Hisu'ya eşlik ediyorlar.

Kemal hiçbirini tanımıyor. Bu her iki insan ise fiziksel olarak Faruk Eldary'nin ölümünden beri büyük ölçüde değişmiş bulunuyorlar. Yeğeni Samir Eldary 14 yaşındaki bir çocukken 22 yaşında genç bir delikanlı olmuştu. Ve Mahmud Eldary ise bıyık büyütmüş ve Faruk Eldary'nin ölümünden sonra saçları beyazlaşmaya yüz tutmuştu,

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Coğrafik Gerçekler ve Adı Geçen Aileler

Arasındaki Tanışmışlık

Daha önce belirtildiği üzere, El Kalaa ve Hammana'nın arası 7-8 km'dir. Bu türden yakın Dürzî köylerinde bir köyün sakinleri diğerinin sakinlerini hiç olmazsa ismen bilir. Bu olayda adı geçen aileler de birbirlerini az çok tanıyorlardı. Eldary ailesi bölgenin zengin ve meşhur bir ailesiydi. Dr. Arif Eldary Beyrut'un meşhur bir fizikçisiydi. Kardeşlerinden Adnan Eldary ise parlamentonun yerel üyesi olduğundan daha iyi biliniyordu. Seçim zamanlarında oy rica etmek üzere El Kalaa'ya geliyordu ve bu yüzden köyde tanınan bir kişiydi. Ailenin en büyük erkek çocuğu olan Faruk Eldary ise iki erkek küçük kardeşi gibi iyi tanınmıyordu. Bu belki de hayatının çoğunu yabancı memlekette geçirmesinden ileri geliyordu. Lübnan'a yılda bir dönüyordu. Andawar'lar onunla tanışıyorlardı. Kemal'in annesi "birçok defa" onu gördüğünü söylüyordu. Kemal'in babası da ayrıca Faruk Eldary'yi tanıdıklarını söylüyordu fakat karısının ve Naef'ten başka çocuklarının adlarını bilmediklerini ekliyordu. Naef'in ismini biliyorlardı çünki Faruk Eldary birçok Arap erkeği gibi, en büyük erkek oğlunun ismi ile biliniyordu ve geleneğe göre Ebu Naef olarak adlandırılıyordu.

İki aile birbirini az çok biliyordu, fakat yakın sosyal irtibatları bulunmuyordu. Sosyal ve ekonomik durumları arasındaki büyük uçurumdan dolayı, yakın bir ilişkide bulunmaları beklenmiyordu. Kemal'in anne babası, Faruk Eldary'nin cenazesine katılıyor ve annesi bu dönemde Kemal'e hamile olduğunu zannediyor. (Lübnanlı Dürziler arasında cenazelere katılma, zorunlu olarak ölü veya ailesi ile yakın bir ilişkiyi göstermez; çok az tanışık olanlar ve hatta yabancılar için Eîdaryler gibi meşhur bir ailenin üyesinin cenazesine katılma bir gelenektir.) Faruk Eldary'nin cenazesine katılmalarına rağmen, Kemal'in anne babası, nasıl öldüğünün ayrıntılarını öğrenmiyorlar ve Kemal bunlar hakkında konuştuğunda, bu söylenenleri diğer kişilere teyit ettiriyorlar.

Kemal'in Geçmiş Yaşamı Hakkındaki

İfadelerinin Doğruluğu

Anne babasının ve komşuları Camii Andawar'ın verdiği bilgiye göre, Kemal, hatırladığını iddia ettiği önceki yaşamı hakkında toplam olarak 28 beyanatta bulunmuştur. Bu beyanlardan 17'si doğru 10'u yanlış ve l'i ise şüphelidir. (Bu tabloya Kemal'in bana 1972 yılında yaptığı 7 beyan dahildir. Hatıralarının sönmeye başladığı 1973'teki beyanlarından hiçbiri bu tabloya dahil değildir. Diğer 21 tane Kemal'le ilgili beyanlara ise diğer kişiler katkıda bulunmuştur). İnsanlar ve yerler hakkındaki bütün isimlerle ilgili beyanları ise doğrudur. Kemal'in şüpheli beyanı ise, önceki yaşamında sahip olduğunu söylediği yivli silâhıdır. Bununla ilgili soruya Dr. Arif Eldary, kardeşinin av silâhına sahip olduğunu söylemiş fakat yivli silâhla ilgili olarak kaçamak bir cevap vermiştir. Lübnan'da neredeyse her aile yivli bir silâha sahip olduğundan ve böyle silâhlara sahip olmak yasa dışı olduğundan, herkes bu türden silâha sahip olmadığını iddia eder. Biz de bu konuyla ilgili olarak Kemal'in yapmış olduğu beyanı değerlendirmeyi okuyuculara bırakıyoruz.

Kemal, Faruk Eldary'nin öldüğü otomobil kazasıyla ilgili birsürü ayrıntıda yanlış beyanda bulunmuştur. Bu kaza ile ilgili bilgilerin çoğunluğu aracın sürücüsü olan Tarık Eldary tarafından sunulmuştur. Belki de bazı ayrıntıları gizlemeye çalışmış olabilir. Fakat onun beyanlarının özünü inkâr için bir sebep bulunmamaktadır. Kemal'in söylediği üzere kaza Cedars'a ziyaretten sonra meydana gelmiştir. Araba beton bloğuna çarpmıştır. Bundan başka bu çarpışma sonucu beton bloklardan birkaçı gevşemiştir.

Tarık Eldary ise bu bloklardan herhangi birinin Faruk Eldary'nin üzerine düştüğünü inkâr etmiştir. Araba duvara çarpınca Tarık Eldary zararı incelemek üzere dışarı çıkıyor ve Faruk Eldary'nin şoför koltuğunun yanında hareketsiz bir şekilde oturduğunu görüyor. Eşleri arka koltuklarda oturmaktadır ve onlardan biri de (Tarık'ın karısı) şuurunu çarpışma anındaki şokun etkisiyle kaybetmiştir. Faruk ve Tarık'ın karısı yakındaki Trablusgarp kasabasının hastanesine gönderiliyor. Faruk Eldary hastaneye ulaşmadan ya da ulaştıktan biraz sonra ölüyor. Tarık Eldary kaza anında Faruk'un yaralandığını düşünüyor ve ölümünü bir kalp hastalığına bağlıyor. Bu çarpışmanın etkisi, büyük olmalıdır ki Tarık'ın karısı da sarsıntıya uğruyor. Bu çarpışma güçlü olmalı ki, Faruk Eldary de büyük ihtimalle bunun sonucunda ölümcül bir şekilde yaralanıyor. Faruk'un, başına düşen beton bir blokla öldüğü yönünde Kemal'in verdiği beyan yanlıştır. Her ne kadar kaza anında bazı bloklar duvardan düşmüş olsa da.

Görünüşe Göre Kemal'in Hareket Tarzı Önceki Yaşamla Bağlantılıdır

Önceki yaşam hakkında aktif bir şekilde konuştuğu dönem esnasında Kemal'in takındığı tavırlar ailesi için normal dışıdır ve aynı zamanda bu hareket tarzı, hatırladığını iddia ettiği yaşam ile uyum içindedir. Daha önce belirttiğim üzere Kemal, kızgın bir şekilde, hatırladığını iddia ettiği önceki yaşamındaki ev ile halihazır ailesinin evini karşılaştırmıştır. Kemal ailesinin fertlerine karşı, onlarca kabul görülmeyen bir üstünlük taslamaya başlamıştır. Temizlik ile ilgili normal dışı bir saplantıya giriyor ve örneğin başka bir kişinin kullandığı yiyecek kabını, su bardağını kullanmıyordu (Faruk Eldary'nin kardeşi Dr. Arif Eldary, Faruk'un anormal ve neredeyse obsesyona varan bir şekilde temizlikle ilgilendiğini ve pisliğe tahammülü olmadığını söylüyor). Küçükken Kemal otomobillere karşı bazı korkulara sahip bulunuyor. Ayrıca farkında olduğu göründüğü fiziksel görünüşü ile ilgili fiziksel değişikliklerde görüş belirtiyor.

Örneğin, "Ben bir erkeğim." diyor ve zaman zaman da tıraş olmak istiyor. Bazen ise "Ben büyüktüm, şimdi ise küçüğüm." diyor. Faruk Eldary'nin en büyük erkek oğlu Naef'e büyük ilgi gösteriyordu. "Naef'i görmek istiyorum." diye tutturuyor. El Kalaa'ya gelen bir araba gördüğünde "Naef geliyor!" diye bağırıyor.

Kemal'in annesinin vurguladığına göre, Kemal önceki yaşam hakkında konuştuğunda "sinirleniyor ve ağlıyor". Kemal'in üzüntüsü için açık bir neden bulunmuyor. Bu belki de hatırladığı önceki yaşamı ile şimdiki durumu arasındaki büyük değişiklik sonucu ortaya çıkan mutsuzluktan kaynaklanmaktadır. Ve bu bizleri bir sonraki konuya götürmektedir.

Boostaji kelimesinin anlamı bulunamıyor. Faruk Eldary'nin Portekiz Ginesi'nde yıllarca yaşadığı gerçeğinden hareketle bu konuda makul bir varsayım Tarık Eldary tarafından getiriliyor. O da Portekizce konuşabileceği varsayımıdır. Önerdiğime göre, Kemal daha önceki yaşamında "bom estado"ya (iyi pozisyona) sahip olduğunu söylemek istemiş olabilir.

Yetersiz olan telâffuzu ise dinleyicileri "boostaji" veya benzeri bir şey söylüyor düşüncesine sevk etmiş olabilir. ("İyi pozisyon" anlamına da gelen Portekizce ifade "boa estaçao", Kemal'in söyler göründüğü şeye iyi bir karşılık teşkil etmektedir.) Ayrıca bu öneri, Kemal'in, ailesine yönelik gösterdiği gurur ve fakirlik hakkındaki şikâyetlerine de bir anlam vermektedir. O belki de onlara şu gerçek hakkındaki şaşkınlığını iletmek istiyordu: Madde sadece boyut olarak değil, sosyoekonomik pozisyonda da değişikliğe uğruyor ve bir zamanlar "iyi bir pozisyondayken" şimdi kendini fakir insanlar arasında yaşar buluyor. Koşullardaki bu önemli değişiklik hissi, ayrıca bilgi verenler tarafından Kemal ve Faruk Eldary'de dikkat edilen ruh durumu değişikliğini de açıklayabilir. Kemal sürekli bir şekilde ciddî ve neredeyse sıkıntılı bir hareket tarzına sahip bulunuyordu. Bu gerçek ailesinin bireyleri tarafından vurgulanıyor ve Dr. Arif Eldary'nin kardeşinin hareket tarzı ile ilgili olarak yaptığı beyan ile karşılaştırılıyor. Kardeşinin dediğine göre Faruk Eldary sürekli bir şekilde esprili, sevecen ve gülen biriydi.

Vakayla Bağlantılı Diğer Kimselerin Davranışları

Kemal'in ailesi Dürzî olduğundan reenkarnasyona inanıyordu. Babası ise Eldary ailesinin, bu vakayı kendi yararlarına veya Kemal yararına kullanmaya çalışıyorlar türünden varsayımda bulunmalarından korkuyordu. Bundan dolayı da kendisi ve karısı, hatırladığı önceki yaşamı hakkında konuşmamak üzere Kemal'i etkilemeye çalışıyorlardı. Bundan başka Kemal'in beyanlarına hoşgörüyle bakıyorlar ve daha iyi bir aileye ait olduğu türünden yaramazca iddialarını kale almıyorlardı. Kemal'in gittiği okuldaki çocuklar da hatıraları ile ilgili olarak Kemal'e takılıyor ve "Hammanalısm. Burada işin ne?" diye şaka yapıyorlardı.

Eldary ailesinin üyeleri ise bu olayı, Kemal'in babası ile birlikte Adnan Eldary'yi ziyaret etmesinden beri bilmelerine rağmen, hiç biri Kemal'i ziyaret etmiyor veya onların ailesinin tekrardan doğmuş olan bir bireyi türünden iddiasını veya kendisini dikkate almıyorlar. Dr. Arif Eldary'ye Kemal'i El Kalaa'da ziyaret etmesini önerdiğimde ise hiçbir ilgi göstermedi ve Kemal onu tamsa bile bunun anlamsız olacağını çünki yörede çok iyi bilindiğini söyleyerek bir gerekçe buldu. Bu söylediği şey gerçekten de doğruydu fakat bu gibi vakalarda önceki yaşam kişiliklerinin ilgili aile üyeleri, tanınma beklentisinden başka sebeplerle olay süjelerini ziyarete gitmişlerdir.

Kemal'in Daha Sonraki Gelişmesi

Ekim 1973 yılında Kemal'le son mülakatımda, önceki yaşamı hakkında hâlâ konuşuyordu. Hatıraları bir parça yok olmuştu ve önceki yaşam ayrıntılarını karıştırıyordu. Babası hâlâ Naef hakkında konuştuğunu ve temizlik hakkında aşırı derecede kaygı duyduğunu söylüyordu. Bundan başka normal olarak gelişiyor ve okulda iyi bir gelişme gösteriyordu. El Kalaa'daki ilkokulun ikinci sınıfına gidiyordu.

Yorumlar

Bu olayın temel zayıflığı, adı geçen iki ailenin, önceleri biraz da olsa birbirlerini tanıması gerçeğinde yatar. Yakın dost olmadıkları ise şüphe götürmez. Kemal'in önceki yaşam ile ilgili beyanlarının birkaçının anne babası tarafından tamamen bilinmeyen konular olduğunu varsaymak yanlış olmaz. Bu açıdan da bu olay, Imad Elawar (Stevenson 1974a) ve Süleyman Andary (Stevenson 1973c) türünden Lübnan vakalarından daha zayıftır. Diğer taraftan, adı geçen iki ailenin değişik koşulları, vakaya temel gücünü verir. Kemal, meşhur bir ailenin üyesi olduğunu iddia etmekle hiçbir şey elde etmemiştir ve bu iddia bir ölçüde onu ailesinden yabancılaştırmıştır. Kemal'in ailesi adlarını duyarak veya başka bir şekilde vakayı sömürmeye çalışmamışlar ve önceki yaşam hakkında konuşmaması için Kemal'e baskı yapmışlardır. Kemal'in üstünlük beyanları tek başına bunu haklı kılıyordu. Ayrıca anne babası, Eldary ailesinin Kemal'in iddialarını istismar ettikleri yönünde yönelteceği haksız iddialardan korkuyorlardı. EldaryTerle ilgili olarak da, Kemal onlardan biri olduğunu iddia etmekle hiçbir şey kazanmamıştır. Eldary ailesi Kemal'i ya reddetti ya da göz ardı etti ve bu vaka araştırılana kadar onu ziyaret etme zahmetini bile göstermediler.

Reenkarnasyon Türü Vakaların Araştırılmasının

Kısa Tarihçesi

Daha önce belirtildiği üzere, eski Hindistan ve eski Yunanistan eserleri, daha önce yaşadıklarını hatırladıklarını iddia eden kişilerle ilgili imalar içerirler. 19. yüzyılın sonundan önce ise, tamamen gelişmiş tipik modern bir reenkarnasyon vakasına karşılık teşkil eden neredeyse hiçbir şey eserlerde geçmemiştir. 19. yüzyılın sonundan 1940'a kadar bu vakalarla ilgili serpiştirilmiş yazılar görünmeye başlar. Bu yazılar bazen tek kişilik, bazen de küçük grup yazılarıdır (Gupta, Sharma, Mathu 1936; Hail 1898, Hearn 1897; Osborn 1974; Sahay 1927; Sunderlal 1924). 1924 yılında Delanue mükemmel bir derleme yayımlıyor. Bu derleme, daha önce yayımlanmış kaynaklardan ve kendi yazılarından oluşmaktadır.

Derlemesi, kısa ve ayrıntıya önem vermeyen gazetecilik anlayışı tarafından karakterize olmuş gazete yazıları içermesi yanında, ayrıca dikkatli gözlem ve belgeye dayanan az sayıda vakayı da içermektedir.

1960 yılına kadar ise reenkarnasyonu öneren bazı vaka beyanlarının kalitesi göstermiştir ki, ortaya çıkacak vakaların sistematik bir araştırması gerekli kılınmaktadır (Stevenson 1960). O zaman ise hiç kimse böyle vakaların dünyanın birçok yerinde ne kadar çok olduğunun farkına varmamıştır. Ertesi yılda (1961) Hindistan ve Seylan'da (şimdi Sri Lanka) araştırmalara başladım ve aşamalı olarak bunları dünyanın diğer birçok bölümüne doğru yaydım. Bu uğraşların ilk sonuçları 1966 yılında yayınlandı (Stevenson 1966, 1974a) ve sonraki yıllarda da makale ve kitaplar yayımlandı (Stevenson 1970, 1975, 1977, 1978; Stevenson ve Story 1970; Story ve Stevenson 1967).

1890 ve 1960 arasında yayımlanan bu vakaların çoğunluğu, kamuoyu için veya spiritüalizmin bakış açısından yazılan kitaplarda yer almıştır. Bunlar edebiyat alanının dışında kalır ve psişik araştırma geleneği modern parapsikolojiye doğru gelişme göstermiştir. Burada belirtilmelidir ki, 1920 yılında yayınlanan üç Hindistan vakası (ikisi Sahay ve biri de Sunderlal tarafından), daha süjenin beyanlarını teyit etme girişimi başlamadan önce önemli bir özellik olan yazılı kaydı içermektedir. 1960'tan beri bu vakaların araştırılmasındaki gelişmeler, birinci olarak, daha büyük sayıdaki vakalardan elde edilmiş daha sistematik bir derleme yapmıştır; ikinci olarak, ilk elden bilgi verenlerden toplanmış bilginin daha dikkatli kaydını içerirler; üçüncü olarak reenkarnasyona alternatif olarak her vakanın yorumsal analizini içerirler; ve dördüncü olarak da, süjelerle vakaların önceki kişilikleri arasındaki fiziksel ve hareket benzerliklerine yönelik yoğun gözlemleri içerirler. Bu konulardan bazıları daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

Reenkarnasyon Türü Vakaların Dağılımı

Daha önce belirtildiği üzere, reenkarnasyon türü vakaların bildirilmesi (ve bulunması), daha çok reenkarnasyona inancın toplumun çoğunluğu tarafından paylaşıldığı dünya bölgelerinde gerçekleşmiştir. Bireylerin çoğunluğunun reenkarnasyon konusunda bilgisiz, ilgisiz olduğu veya bu inanca karşı geldiği kültürlerde bile bu tür vakalar yayımlanmış ve araştırılmıştır.

Son yıllarda bu tür gruplar arasında daha fazla vakalara rastlanmaktadır. Bu gruplar arasında Lübnan ve Sri Lanka Müslümanlarını, Hindistan Sünnî Müslümanlarını ve Avrupa, ABD ve Kanada Hristiyanlarını belirtebiliriz. Bu sonucun, reenkarnasyon fikrine karşı daha önce var olan karşıtlığın yumuşamasından mı (ve bir vakayı sunmakla onu teyit ediyor görünme korkusundan mı), vakaların bulunması konusunda metotları iyileştirmeden veya bunların kombinasyonu ve diğer faktörlerden mi ileri geldiği konusunda henüz bir şey söylenemez.

Reenkarnasyon türü yayımlanmış vakalar, bu türden gerçek vakalar konusunda yetersiz yol göstericidir. Yayımlanmış vakaların sayısı hiç şüphesiz, medyanın vakaları yayınlamasındaki ilgi ve etkililiğini ve bunlar hakkında bilgileri araştıran araştırmacıların sayı ve uğraşını yansıtır. Kuzey Hindistan'da Güney Hindistan'dan daha çok vakanın varlığına değinilmesi gerçeği, bu faktörler tarafından açıklanabilir. Olayların Güney Hindistan ile Kuzey Hindistan'da aynı sıklıkta olduğunu düşünmek için dayanaklar bulunmaktadır. Fakat, Güney Hindistan'daki vakalar aktarılmadığından veya tam bir şekilde araştırılmadığından bu sonuç ortaya çıkmaktadır.

Bir zamanlar Batı'da yayınlanandan daha fazla vakaların olduğu zannediliyordu. Çocuk süjenin anne babası veya süjenin bizzat kendisi tarafından vaka bastırılıyordu. Vakalardan bazısı bu kadere terk edilmiştir ve bazılarında ise süje büyüyüp beni bu vaka konusunda bilgilendirdiğinde hatırlanamamıştır. 1960'larda ve 1970 başlarında Batılılar tarafından reenkarnasyon konusuna gösterilen ilginin artması (bunun bilimsel araştırılmasının gündemde tutulması da dahil), daha önce gizlenen vakaların gün ışığına çıkmasını sağlamamıştır. Bundan dolayı da bu ihtimal mümkün görünmektedir: Avrupa ve ABD'de gerçek vakaların sayısı, yayınlanmış vaka sayısının çok olduğu Asya'dan (ve Kuzeybatı Kuzey Amerika) daha az olduğu ihtimal dahilindedir. Yayınlanmış vaka sayısı çok olan yerlerde, gerçek vakaların da çok olması beklenebilir.

Mevcut vaka bulma metotları rastlantısaldır ve bundan dolayı da tatmin etmekten uzaktır. Özellikle de vakaların gerçek yüzünü anlamamızı geliştirmede yetersizdirler. Bunun için değişik kültürlerde, uygun örnekleme metotlarıyla sistematik araştırmalar yapılması gerekmektedir. Vaka bulma metotlarının yetersizliği ve vakaların bulunması ve araştırılmasıyla aktif olarak meşgul olan kişilerin azlığı ele alındığında, Virginia Üniversitesinin vaka toplamının 1.600 civarında olması, belki de şaşırtıcıdır. Burada vurgulanmalıdır ki, bu 1600 vakanın hepsi ayrıntı zenginliği, detaylı araştırmalar ve bu araştırmalara dayanan otantik yargılar bakımından aynı kalitede değildir.

Olayların 2/5'i benim tarafımdan yoğun bir şekilde araştırılmıştır. Diğer 2/5 (yaklaşık olarak) ise daha az bir şekilde araştırılmıştırya benim tarafımdan ya da olayların araştırılmasında tercüman olarak çalışan yardımcılarım tarafından. Vakaların 1/5'ini ise listeye dahil edişimin sebebi, inandırıcı yayınlara dayanmalarından veya benimle direkt olarak çalışmasalar da güvendiğim kişilerden bu vakalar hakkında bilgi alışımdan dolayıdır. 1.600 vakanın tamamı geçici olarak hakikî kabul edilmiş ve daha sonra değineceğim üzere derlemenin tamamı bilgisayarda analiz edilmiştir. Bundan başka yüzlerce vaka daha bana iletilmiştir. Fakat bunlar yetersiz şekilde hakikî olup, araştırılacak gruba dahil olmayı hak etmiyorlardı. Bu son vakaların bazısı ilk araştırmadan sonra, diğerleri ise araştırıldıktan sonra eklenecek cinstendir.

Benim araştırdığım vakalardan tabiî ki, daha fazlası meydana geldi ve halen dünyanın değişik yerlerinde meydana gelmektedir. Özellikle Asya'da bilinen veya ima edilen vakaların çokluğundan okuyucular, birçok insanın önceki yaşamlarını bildiğini hatırladığı sonucuna ulaşmamalıdır. Güneydoğu Asya'da bu tür vakalar enderdir fakat Batı'daki vakalarla karşılaştırıldığında nispeten daha sıktırlar. Hindistan ise bazı ailelerle birçok vakaya sahip olmasına rağmen, bir ailede veya bir köyde birden fazla vaka bulmak normal dışıdır. Lübnan'lı Dürziler ve Kuzey Amerika'nın kuzeybatısındaki yerlilerde ise aynı ailede iki veya daha çok vakaya rastlamak mümkündür.

( Tekrar Doğuş, Evrensel Yasa 2 - Bilyay Vakfı )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...