Jump to content

!!!Pietrelçina'lı Aziz Pio!!!


whitepower

Önerilen Mesajlar

Stigmata konusu üzerine konuşulmuşken dünyanın belki de en ünlü stigmatiğini tanıtmadan edemedim....

 

203.jpg

 

İtalya’nın en çok tanınan Azizi olan Fransua ‘nın ruhsal mirasçısı olan Peder Pio, tıpkı Fransua gibi İsa’nın çarmıh yaralarını mucizevî bir şekilde vücudunda taşımıştı. “Stigmata” denen bu yaraları taşıyan tarihteki ilk peder olan Pio, özellikle bu mucizesiyle tüm dünya tarafından tanındı. Tanrı ona bunun dışında da birçok lütuf vermişti. Peder Pio yaşadığı sırada birçok kişi onun azizliğine ve mucizelerine tanıklık etmişti. Peder Pio’nun ruhundan yardım isteyerek Tanrı’ya yaklaşan, O’nun yardımıyla ruhunun kurtuluşunu sağlayan birçok kişi vardır. Bu kişiler sadece İtalya’da değil, dünyanın her yerinde ve her milletendirler. Burada okuyacağınız biyografi ve anılar, birçok kaynaktan ve tanıklıktan yararlanılarak oluşturulmuştur.

Pietrelçina’lı Peder Pio, “Francesco Forgione” adıyla Benevento civarında bulunan Pietrelçina kasabasında 25 Mayıs 1887 tarihinde dünyaya gelir.Babası Grazio Forgione ve annesi Maria Giuseppa Di Nunzio fakir bir çifttir. Frencesco, diğer çocuklardan farklı bir karakterdedir. Çok küçük yaşlarda, hayatının tamamını Tanrı’ya adamayı ister. Bu onu yaşıtlarından ve çevresinden soyutlamaya başlar. Annesi, ileriki yıllarda Peder Pio’nun azizliğini sorgulayan kişilerle yaptığı söyleşilerde şöyle der: “Francesco, çok iyi bir çocuktu. Kapris yapmazdı ve her zaman bana ve babasına itaat ederdi. Her sabah ve her akşam dua etmek için kiliseye giderdi. Kendisine oynaması için dışarı çıkmasını söylediğimde, yaşıtlarının hep küfür ettiğini ve bu yüzden çıkmak istemediğini söylerdi”.

Peder Pio’nun yakın arkadaşlarından biri ve bir süre de Başrahibi olan Peder Agostino, günlüğüne onun ilk ruhsal tecrübelerini 1892 yılında, daha beş yaşındayken yaşamaya başladığını yazar. Çocuğun gördüğü görümler ve ilahi şekilde kendinden geçmeleri öyle sıklıkla oluyordu ki, o yaşlarda bile bunu normal karşılamaya başlamıştı.

Zamanın geçmesiyle, küçük Francesco en büyük rüyasını gerçekleştirme şansı buldu. On altı yaşına geldiğinde, 6 Ocak 1903 tarihinde Kapusen Rahipler tarikatına girdi ve 10 Ağustos 1910 tarihinde Benevento Katedralinde yapılan törenle pederliğe atandı.

Francesco, rahip olunca kendisine Pio adını seçti ve pederliğinin ilk dönemleri, sağlık problemleri nedeniyle problemli geçti. Peder Pio, dinlenip sağlığına kavuşması için başrahipleri tarafından 4 Eylül 1916 tarihinde San Giovanni Rotondo kasabasına gönderildi. 23 Eylül 1968 tarihine kadar, yani gökyüzündeki yeniden doğuşuna kadar burada kaldı.

Mucizeler ve doğaüstü olayların manastır sessizliğini bozduğu bu dönemde Peder Pio, güne çok erken başlardı. Şafaktan çok önce dua etmeye başlardı ve ayine ruhsal olarak hazırlanırdı. Daha sonra Ayin için kiliseye inerdi. Ayinde çok uzun şükran duaları okurdu. Bazen kendisini kaybederdi ve ayin saatlerce sürerdi. Bu yüzden, kendisini tanımayan kişiler tarafından eleştirilse de, onun azizliğiyle tanışan insanlar bu uzun duaları kaçırmazlardı.

Peder Pio’nun hayatındaki en önemli olay ve en bilinen mucizesi 20 Eylül 1918 sabahı gerçekleşti. Çarmıha gerilmiş İsa heykelinin önünde dua ederken gözle görünebilen sigmatalar kendisine verildi. Bu yaralar, ölümüne kadar, tam 50 yıl Peder Pio’nun vücudunda açık ve kanar vaziyette kaldılar. Peder Pio, uzun yıllar boyunca doktorlar, araştırmacılar, gazeteciler ve özellikle de halk tarafından sorgulandı. San Giovanni Rotondo kasabası artık aziziyle tanınıyordu. Peder Pio, 22 Ekim 1918 tarihinde, peder Benedetto’ya şu mektupla kutsal stigmataları nasıl aldığını anlatıyor.

"...bana çarmıha gerilmemin nasıl olduğunu soruyorsunuz. Size ne cevap verebilirim? Tanrı’nın bu zavallı kuluna bahşettiği sürekli acılar için ne diyebilirim? Geçen ayın 20’siydi. Pederlerin dua ettiği yerde, ayinden sonra oturmuştum ve tatlı bir uyku bastırdı. Tüm iç ve dış duygularım askıya alındı ve kendimi tasvir edilemez bir sessizlik içinde buldum. Müthiş bir iç11.gif huzur hissettim ve 5 Ağustos’ta akşamı gördüğüm kişiyi gördüm. Yalnız bu sefer elleri, ayakları ve göğsü kanıyordu. Her şey bir anda oldu. Birden büyük bir acı hissetim ve öleceğimi sandım. Eğer Tanrı kalbimi kuvvetlendirmeseydi ölebilirdim de. O kişinin benden uzaklaştığını gördüm ve benim de ellerim, ayaklarım ve göğsüm kanamaya başladı. O an hissettiğim korkuyu tahmin edin. Bu korku her gün devam ediyor. Kanama ve acılar perşembe akşamından cumartesiye kadar sürüyor. Tanrı’nın bu sıkıntıyı benden almasını istiyorum ve kansızlıktan ölmekten korkuyorum..."

Bu mucize, Peder Pio’nun mucizeleri içinde en bilinenidir. Peder Pio’nun stigmatalarını görmek için dünyanın her yerinden inananlar 50 yıl boyunca San Giovanni Rotondo’ya akın etmiştir.

Peder Pio, bu 50 yıl içerisinde hep duayla, alçakgönüllülükle ve sevgiyle yaşadı. İki büyük girişimde bulundu; “dua gurupları” oluşturdu ve “Acının Teselli Evi” anlamına gelen "Casa Sollievo della Sofferenza" adında modern bir hastane kurdu. 1968’in eylül ayında Peder Pio’nun binlerce ruhsal evladı onun stigmatalarının 50. yılını kutlamak için bir araya geldiler. Hiçbiri bu Azizin 23 Eylül 1968 tarihinde cennete göç edeceğini tahmin etmiyordu.

 

-MUCİZELERİ-

“Mucize” sözcüğünü tanımlamak oldukça zordur. Mucize için, doğaüstü olayların vuku bulması ya da doğa kanunlarının üstün bir güce itaat edercesine farklılık göstermesi diyebiliriz. Mucizeler, Peder Pio’ya tüm hayatı boyunca eşlik etmişlerdir. Peder Pio, Tanrı’nın bir mucizesine aracılık ettiği zaman inananları hep Tanrı’yı yüceltmeye ve şükretmeye davet ederdi.

Peder Pio’nun bilinen ilk mucizesi 1908 yılına denk gelir. Peder Pio, Montefusco manastırında yaşarken bir çanta kestane toplayıp teyzesine gönderir. Teyzesi kestaneleri yer ve boş çantayı anı olarak saklar. Bir akşam, gaz lambasıyla ambara girer ve kocasının sakladığı barutla çalışan tüfeğin yerinde olup olmadığını kontrol eder. Birden lambadan bir kıvılcım barutlara düşer ve bir patlama olur. Kadının yüzüne ateş harlar ve yüzü yanar. Kadın acılar içinde yüzünü kapatmak için bir şey arar. Eline gelen ilk şey sakladığı çantadır. Kadın çantayı yüzüne bastırır ve acısı o anda yok olur. Tüm yanık izleri de yüzünden silinir.

 

*Savaş sırasında ekmek kıtlığı vardı ve manastırda ekmek sayılı kalmıştı. Sürekli misafirler ve dilenciler geliyordu. Rahipler kimseyi aç göndermiyordu ve artık sıkıntıya düşmüşlerdi. Yemekhanede yalnızca iki ekmek kaldığında rahipler şükran duası için bir araya gelmişlerdi. Dua etmekten dönen Peder Pio’nun elinde birkaç çuval ekmek vardı. Ona ekmekleri nereden bulduğunu sorduklarında, kapıda bir hacıdan aldığını söyledi. Tüm rahipler onun “bazı” hacılarla görüşebildiğini öğrendi.

 

*Birgün, zangocun unutkanlığı nedeni ile ayin sırasında kutsanan ekmeklerin sayısının cemaat için yetersiz olduğu ortaya çıktı. Peder Pio, ekmekleri dağıttığı zaman ekmekler mucizevî şekilde çoğaldı ve cemaate yetti. Hatta kilise içinde muhafaza edilmeleri için arttı bile.

 

*Peder Pio’nun ruhsal kızlarından biri, onun mektubunu yolda yürürken okumaktaydı. Birden bir rüzgâr mektubu genç bayanın elinden aldı ve uçurdu. Kadın uzun süre koşturduktan sonra mektubu yakalayabildi. Peder Pio, kadın bir şey anlatmadan “bir daha ki sefere rüzgâra dikkat edin, eğer mektubu ayağımla yakalamasaydım yitip gidecekti" dedi.

*

Peder Pio’nun manevi kızlarından biri olan Bayan Cleonice şöyle anlatır “ Son savaş sırasında yeğenim hapishaneye düşmüştü. Kendisinden neredeyse bir yıl kadar haber alamamıştık. Annesi ve babası acıdan delirecek gibiydi. Bir gün annesi, günah 204.jpgçıkarma kabininde iken kendisini Peder Pio’nun ayaklarının dibine attı. “Oğlumun yaşayıp yaşamadığını söylemezseniz gitmeyeceğim” dedi. Peder Pio, gözlerinden yaşlar süzülerek “için rahat olsun. Şimdi git” dedi. Acılı anne ve babayı gördükçe o kadar fena oluyordum ki, bir gün Peder Pio’ya şöyle bir teklifte bulundum. “Peder, yeğenime bir mektup göndereceğim ve zarfın üzerine sadece adını yazacağım. Adresini bilmiyorum. Senin koruyucu meleğine güveneceğim ve Tanrı’nın lütfunu bekleyeceğim”. Zarfı kapattım ve üzerine de yeğenimin adı olan “Giovannino” yazdım. Uymadan önce onu komodinim üzerine koydum. Sabah uyandığımda beni korkutan bir sürprizle karşılaştım. Mektup yerinde yoktu. Peder Pio’ya teşekkür etmek için koştuğumda bana “Bakire Meryem’e teşekkür et” dedi. 15 gün sonra Giovannino’nun annesi ve babası sevinçten ağlıyorlardı. Öldü sandıkları oğullarından mektup gelmişti.”

 

Bayan Luisa’nın oğlu İngiliz donanmasında subaydı. Her gün oğlunun evine dönmesi için dua ediyordu. Bir gün San Giovanni Rotondo’ya dua etmeye gelmişti. O sırada aynı yerde bulunan bir İngiliz turistin gazetesi ilgisini çekti. Gazetede oğlunun da içinde bulunduğu geminin battığı yazıyordu. Kadın perişan olmuştu. Ne yapacağını bilemezken bir Pederle bu korkunç durumu paylaşmak istedi. Karşısına çıkan peder Aziz Pio idi. Peder Pio, kadına “ama oğlunuzun öldüğünü de size kim söyledi?” dedi. Ona oğlunun o anda bulunduğu yerin ve otelin adını söyledi. Kadın şok olmuştu. Hemen o otele mektup gönderdi. Oğlundan kısa zamanda cevap geldi ve oğlu İngiliz donanmasından çıkıp İtalya’ya, evine döndü.

 

*Peder Pio’nun “şu ruhlardan biri” diye tabir ettiği, yani hiçbir kişisel günahı olmayan ve cennete layık bir ruh sahibi olan Paolina adında bir bayanın yaşadığı ilahi bir tecrübeyi anlatacağız sizlere. Bayan Paolina, Karem, yani Katoliklerin oruç tutarak Paskalya Bayramına hazırlandıkları 40 günün sonuna doğru fena şekilde hastalanmıştı. Doktorlar artık umut olmadığını söylemişlerdi. Kadının kocası ve 5 çocuğu Peder Pio’dan dua etmesini istemek için kiliseye gelmişlerdi. En küçük olan iki tanesi Peder205.jpg Pio’nun elbisesine yapışmış ağlıyorlardı. Peder Pio, o günden sonra daha çok içine kapandı. Kadının ailesine duadan başka hiçbir şey vaat etmedi. Fakat Paskalyadan önceki hafta olan Kutsal Hafta’nın başında, Peder Pio kadının ailesine farklı davranmaya başladı. Onlara “Paskalya günü dirilecek” dedi. Kadın, Kutsal Cuma’nın tan vakti bilincini kaybetti. Cumartesi şafağında komaya girdi ve bir kaç saat içinde de hareket etmemeye başladı. Kadın ölmüştü. Köyde gelenek olduğu üzere, bazı kadınlar Paolina’ya gelinlik giydirirken bazıları da manastıra koştular. Peder Pio tekrar etti “Dirilecek…” Peder Pio, Pazar günü Kutsal Paskalya bayramında “Gloria” duasını okurken, geleneksel olarak kilisenin bütün çanları neşeyle çalınır. O anda peder Pio gözyaşlarıyla ayağa kalkarken Cleonice’de dirilir. Cleonice’ye neler olduğunu sorduklarında “yukarı doğru çıkıyordum ve büyük bir ışığa giriyordum. O anda geri döndüm ve geldim” der.

 

-Dewam edecek....

--------------------

Bir bayan şöyle anlatır: “1953’ye ilk çocuğum dünyaya geldi ve bir buçuk yaşında iken hayatı Peder Pio tarafından kurtarıldı. 6 Ocak 1955 sabahı, ayin için kiliseye gitmiştim. Bebeğim evde dedesi ve bir amcası ile kalmıştı ve kaynar su dolu kazana düşmüş. Sırt kısmı üçüncü derece yanık oldu. Dua ettim ve Peder Pio’ya yakardım. Eve gelen doktor, onu bebeği hastaneye götürmemizi söyledi, çünkü kendi ellerinde ölmesinden korkmuştu. Hiçbir ilaç da vermedi. Telaş içinde hastaneye gitmeye hazırlanırken içerideki odadan bebeğimin sesini duydum; “Anne, artık acımıyor!” diyordu. Bebeğimin canının artık acımadığını ve iyileştiğini gördüm. Merakla bu mucizenin nasıl olduğunu sordum. Bana “Peder Pio geldi, ellerindeki yaraları benim ellerime sürdü” dedi. Bunu gören doktor gözlerine inanamadı.”

 

Bu anlatı, bize Peder Pio’nun, Aziz Fransua gibi kuşlarla konulabildiğini gösteriyor. Manastır bahçesinde çok sayıda meyve ağaçları ve kavaklar vardı. Peder Pio ve dua gurubundaki kişileri, yaz aylarında serinlemek için bu ağaçların altında otururlardı. Bir gün, Peder Pio bu ağaçların altında günah çıkarırken kuşlar büyük bir gürültüyle ötmeye başlarlar. Kuşların sesleri o kadar yükselir ki, Peder Pio gürültüden rahatsız olur. Gözlerini ağaçlara kaldırarak “Artık yeter” der demez tüm kuşlar oldukları yerde sessizliğe bürünür. Bunu gören herkes de çok şaşırır.

 

Şimdi de, Peder Pio’nun çok bilinen büyük bir mucizesini okuyacaksınız. Bir adam şöyle anlatır; “Foggia doğumlu olan annem çok inançlı bir kadındı ve hep Peder Pio’nun konuşmalarını dinlemeye giderdi. Tanrı’ya hep babamın iyi bir Hıristiyan olması için dua ederdi. 1945 Nisan ayında baban kurşuna dizilecekken babam ateş eden askerlerin önünde Peder Pio’yu görmüş. Ateş emri verildiğinde hiçbir askerin tüfeği çalışmamış. Tüfekleri kontrol ettiklerinde hiçbir arıza görememişler. İkinci kez denediklerinde de, yine hiçbir askerin tüfeği ateş etmemiş. Peder Pio’yu sadece ölmeyi bekleyen babam görebiliyormuş. O sırada Peder Pio, tüfeklerin önünde duruyormuş. Bu olaya anlam veremeyip babamı hapishane koymuşlar. Daha sonra da serbest kalmış. Tanrı’ya inanmış ve iyi bir Hıristiyan olmuş.”

 

Maria, doğuştan hastalıklı doğan bir bebeğin annesidir. Bebeği çok hastadır ve ölüme doğru gitmektedir. Doktorlar da bir şey yapamazlar. Maria, San Giovanni Rotondo’da, vücudunda İsa’nın yaralarına benzer 5 yara taşıyan ve mucizeler yapan bir rahibin yaşadığını öğrenir. Kadının tek umudu Tanrı’dır ve Tanrı’nın yardımını bu rahibin yardımıyla isteyecektir. Trene biner. Yolculuk sırasında bebek ölür. Bebeğini bir battaniyeye sarar ve bütün gün o şekilde yolculuk eder. Peder Pio’ya ulaştığında ellerinde yaklaşık yirmi dört saat önce ölen bebeğinin cesedi vardır. Kadın Peder Pio’nın karşısına çıktığında acı içinde kıvranmaktadır. Kendisini yere atar, battaniyelere sarılı küçük cesedi gösterir. Peder Pio, acıyla gözlerini küçük cesede çevirir. Peder Pio’nın içi de acıyla dolmuştur. Peder Pio, küçük cesedi eline alır, ellerindeki yaraları bebeğin başına koyar. Biraz dua eder ve bebeğin önce ayakları, sonra da kolları oynar. Peder Pio, kadına “görmüyor musun, o ölmemiş, uyuyor” der. Kadın çığlık atar ve bu olayı gören herkes heyecandan haykırmaya başlar. 1925 Mayısında olan bu olay, telgraf telleri aracılığı ile tüm dünyaya durulurur.

 

Bir bey, karısıyla beraber Ascoli Piceno’dan San Giovanni Rotondo’ya günah çıkarmaya gitmiş. Günah çıkarmadan sonra Peder Pio, onları manastırın koridorunda görmüş ve neden hala geri dönmediklerini sormuş. Adam da arabasının çalışmadığını söylemiş. Peder Pio arabaya beraber bir bakalım demiş. Arabanın yanına gitmişler ve araba sorunsuz çalışmış. San Giovanni Rotondo’dan Ascoli Piceno’ya giden 400 kilometrelik yolu sorunsuz geçmişler. Eve varmışlar ve ertesi gün adam arabayı tamirciye götürmüş. Tamirci, arabanın tüm elektrik tesisatın kullanım dışı olduğunu, arabanın çalışıyor durumda olmasının mucize olduğunu söylemiş

 

Peder Pio’nun kasabasında yaşayan bir kadının kocası ciddi bir hastalığa yakalanır. Kadın manastıra gelir. Peki Peder Pio’yu nasıl görecektir? Onunla tek yalnız konuşma fırsatı günah çıkarma olacaktır ama bunun için 3 gün sıra beklemesi gerekecektir. Kadın, kilisenin her yerinde dua eder, Peder Pio’ya içinden yakarır. Sonunda Peder Pio ile görüşme sırası gelmiştir. Peder Pio ona “zaten bana elli defa anlattın bunları, şimdi git, her şey yolunda” der. Kadın evine gider. Kadının kocası iyileşmiştir.

http://www.tldm.org/News7/Padre%20Pio1.jpg

 

-ŞİFA DAĞITMASI-

1919 yılında 62 yaşında Foggia’lı bir adam iki değnek yardımıyla yürüyebiliyordu. Atlı arabadan düşerek bacaklarını kırmıştı ve doktorlar onu iyileştiremiyorlardı. Peder Pio, günah çıkardıktan sonra dama “ayağa kalk ve git, bu değnekleri de at” dedi. Adam, bu sözleri yerine getirdiğinde herkes hayret etmişti.

 

1919 yılında Foggia bölgesinde büyük yankılar uyandıran bir başka olay da, 14 yaşlarında bir gencin tifo hastalığına yakalanmasının akabinde gerçekleşti. Aynı zamanda vücudunda iki şiş ur oluşmuştu ve kamburu çıkmıştı. Peder Pio, günah çıkardıktan sonra stigmatalı elleri ile gencin sırtına dokunduğunda çocuk hem iyileşmiş, hem de kamburundan kurtulup diz çöktüğü yerden dimdik durarak kalkmıştı.

 

Grazia, 29 yaşlarında doğuştan kör olan bir kadındı ve Peder Pio’nun manastırının içindeki kiliseye dua etmek için gelirdi. Birgün Peder Pio ona öylesine bir soru sorar “Görmek ister misin?” Kadın yanıtlar : - “Tabii ki isterim, ama gözlerimle günah işlemek istemem”.Peder Pio, kadını “o halde iyileşeceksin” diye yanıtlar. Kadına Bari şehrinde yaşayan çok başarılı bir göz doktorunun hanımına gönderir. Göz doktoru, hanımına “bu kadını ameliyat etsem de iyileşmeyecektir. Ama Peder Pio eğer isterse bir mucize ile onu iyileştirebilir” der. Peder Pio, doktora en azından bir gözü ameliyata almasını ve yalnızca bakmasını rica eder. Doktor iki gözü de ameliyata alır ve bir mucize gerçekleşir! Kadının gözleri bu umutsuz ameliyat sonucu açılmıştır. Kadın San Giovanni Rotondo manastırına vardığında kendini Peder Pio’nun ayaklarının dibine atar. Birbirlerine sessizce bakarlar. Kadın, Peder Pio’dan onu kutsamasını ister. Peder, haç işareti ile onu kutsar. Kadın onu tekrar kutsamasını istediğinde Peder Pio, “seni kutsamış olmak için başından aşağı bir kova su mu dökmek gerekir?” der.

 

Bir bayan şöyle anlatır: " 1947 yılıydı. 38 yaşındaydım ve bağırsağımda radyografiler sonucu kesinleşmiş bir tümör vardı. Cerrahi müdahaleye karar verilmişti. Hastaneye yatmadan önce San Giovanni Rotondo’ya gidip Peder Pio’yu görmek istedim. Benimle beraber kocam, kızım ve kızımın bir arkadaşı da geldiler. Peder Pio’ya günah çıkarmayı çok 206.jpgistiyordum ama bu mümkün olmadı. Peder Pio, bir süre sonra günah çıkarma kabininden çıktı ve gitti. Ben gerçekleşmeyen görüşmeden dolayı ağlamaya başladım. Kocam, bu yolculuğumuzun nedenini başka bir rahibe anlattı. O rahip, durumumu Peder Pio’ya anlatacağına söz verdi. Bir süre sonra manastırın koridorundan çağırıldım. Peder Pio, çevresinde bir kalabalık olmasına karşın, yalnızca benim durumumla ilgileniyormuş gibi görünüyordu. Peder Pio, sıkıntımın nedenini sordu ve emin ellerde olduğum konusunda beni teselli etti. Tanrı’ya benim için dua edeceğini söyledi. Peder Pio, ne beni ne de cerrahı tanıyordu, ama öyle güzel konuşuyordu ki…

Günler sonra ameliyathaneye alındım. Mucize ile karşılaşan kişi cerrahtı. Elinde röntgenler olmasına rağmen tümörün en ufak bir izini bulamadılar. Ameliyat başlamadan bitmişti. İnanmayan o cerrah, inanmaya başlamıştı ve kliniğin her odasına haç koydurmuştu. Bu mucizeyle, anlatamayacağım bir sevinçle San Giovanni Rotondo’ya geri gittim. Peder Pio, o anda ayini bitirmişti ve sakrestiya’ya (Pederlerin ayin kıyafetlerini giyip çıkardıkları oda) yürüyordu. Tam o anda gülümseyerek geriye döndü ve bana “gördün mü bak? Geri döndün” dedi. Ellerini tutup öptüğümde ağlıyordum.

Bir bey şöyle anlatır: "Birkaç gündür sol dizim şişmişti ve çok ağrıyordu. Doktor, bana durumun çok karışık olduğunu söyledi ve birçok tedavi sıraladı. Ben tedaviler konusunda çok gergindim ve tedaviye başlamadan önce Peder Pio’ya gitmek istedim. Peder Pio’ya günah çıkardıktan sonra benim için dua etmesini rica ettim. Aynı gün, akşama doğru San Giovanni Rotondo’dan ayrılacağım sırada acı yok oldu. Heyecanla eğilip dizime baktım. Artık şiş değildi, sağ dizimle aynıydı. Eve dönmek yerine Peder Pio’ya koşup teşekkür ettim. Bana “Teşekkür etmen gereken kişi ben değilim, Tanrı“ dedi. Daha sonra gülümseyerek ekledi “Doktoruna söyle de o tedavileri kendine yapsın”…

 

Bir bayan şöyle anlatır: “1952 yılında çok büyük bir rahatsızlık geçirdim. Doğumda çok kaybettim ve bana kan verilmesi geekiyordu. Kan gurubum tesbit edilmeden bana kan verilmeye kalkıldı. Kan gurubum sıfır olduğu halde, A gurubu kan aldım. Ateş, iç bulantısı ve çok büyük sancılar çekmeye başladım. Ölmeden önceki kutsama için Peder çağırıldı. Bana kutsal komünyonu ve biraz da su verdi. Ailem Pederi geçirmek için kapıya kadar gittiğinde odada yalnız kaldım. Peder Pio bana göründü ve yaralı ellerini gösterdi. “Ben Peder Pio’yum, ölmeyeceksin. Göklerdeki Pederimiz duasını oku. Bir gün beni görmeye geleceksin” dedi. Şokta olan ben oturdum ve dua etmeye başladım. Ailem odaya girdiğinde beni oturur durumda gördüklerine çok şaşırdılar. Onlarla beraber dua ettik ve gördüğüm görümü onlarla paylaştım. O andan itibaren hızla iyileşmeye başladım. Doktorlar, bu durumun mucizevi olduğunu onayladılar. San Giovanni Rotondo Manastırı’na gidip Peder Pio’ya gittiğimde “bana teşekkür etme, İsa’nın Kutsal Yüreğine dua et, beni seni iyileştirmek için o gönderdi, çünkü sen ayın ilk cumalarını hep tuttun” dedi”.

 

-Dewam edecek...

--------------------

Bir bayan şöyle anlatır: “1953 yılında karın ağrısıyla doktora gittim ve acilen cerrahi müdahale gerektiğini öğrendim. Problemimi anlattığım bir arkadaşım bana Peder Pio’ya mektup yazmamı tavsiye etti. Mektup yazdım ve cevap aldım. Peder Pio hastaneye gitmemi yazmıştı. Doktora gittim ve aynı hekimler rahatsızlığımın yok yolduğunu ve artık hiçbir ameliyata gerek olmadığını söylediler. Kırk yıldır Peder Pio’ya dua ediyorum ve herkese Peder Pio’yu tanımaya ve onun mucizelerini tanıyarak güçlü Tanrı’ya dua etmesini diliyorum.

Bir bayan şöyle anlatır: “1954 yılında, babam 47 yaşındaydı ve o zamanlar demiryollarında çalışıyordu. Çok hastalandı ve kısmi felç geçirdi. 2 yıl kadar yattı ama durumu ciddiyetini koruyordu. Hiçbir müdahale cevap vermiyordu ve işini kaybetmek üzereydi. Babamın amcası bize onu San Giovanni Rotondo’ya göndermemizi tavsiye etti. Orada bir peder yaşıyordu ve Allah’ın ona mucizeler bahşettiğini söylüyordu. Babamı akrabalarımız Peder Pio’nun kilisesine götürmüşler. Peder Pio kalabalık arasında babamı uzaktan görünce “Şu demiryolcuya yol verin!” diye bağırmış. Babamı tanımadan ve demiryollarında çalıştığını bilmeden hemde... Birkaç sakika sonra Peder Pio babamla özel olarak konuşmuş. Onunla sanki kardeş kadar yakın konuşuyormuş. Elini babamın omuzuna koymuş ve gülümseyerek teselli sözleri söylemiş. Babam, Peder Pio onun yanından ayrılır ayrılmaz iyiliştiğini hissetmiş. Amcam onu elinde telerlekli sandalye ile izliyordu, artık ona ihtiyaç olmayacaktı.

 

-BİLOKASYON-

Bilokasyon, bir kişinin aynı anda iki yerde birden olması olarak tanımlanabilir. Azizimize tanıklık eden birçok kişi ve olay, bu ilahi durumu bize kanıtlıyor. Peder Pio, birçok kişi tarafından bilokasyon halinde görüldü. Bunun sonucunda bir çok tanıklık kaleme alındı.

 

Peder Pio’nun ruhsal kızlarından olan Maria Hanım, bu konu hakkında kardeşinin başından geçen bir olayı anlatır. Kardeşine dua sırasında uyku bastırır. Tam o sırada yarım eldivenli biri tarafından hafifçe tokatlanarak uyandırılır ve duaya dönmesi sağlanır. Bu kişi Peder Pio’dur ve bilokasyon halindedir.

Eski bir ordu üyesi, günün birinde sakrestiya’ya (Pederlerin ayine hazılandıkları bölüm) girer. 207.jpgPeder Pio’yu gördükten sonra, gözlerine inanamaz. Daha önce onunla karşılaşmış olduklarını fark eder. Hemen önünde diz çöker ve ona hayatını kurtardığı için teşekkür eder. Bundan sonra, kilisede bulunanlara Peder Pio’nun onun hayatını nasıl kurtardığını anlatmaya başlar. Bir savaş sırasında, donanma gemilerinden birinde kaptanlık yapmaktadır. Gemi ateş altındadır ve göz gözü görmüyordur. O sırada Peder Pio’yu görür. Azizimiz, kaptana olduğu yerden çekilmesini söyler ve kaptanı kendine doğru çeker. O sırada kaptanın olduğu yere büyük bir ateş topu düşer. Peder Pio, kaptanın hayatını bilokasyon halinde kurtarmıştır.

Peder Pio’yu 1917 yılında tanıyan Peder Alberto, bir gün azizimizi gözleri dalmış dağa bakar bir şekilde pencerenin önünde görür. Elini öpmek için eğilir ama elleri kaskatı kesmiştir ve misafirirnin varlığını bile fark etmez. O sırada Peder Alberto, günah çıkarılırken söylenen duayı duyar. Hemen sonra Peder Pio, aniden bir uykudan uyanırcasına irkilir ve kendine gelir. Daha sonra Peder Alberto’ya döner ve “ah, burada mısınız? Farketmemiştim” der. Birkaç gün sonra manastır baş rahibine Torino’dan bir teşekkür mektubu gelir. Mektupta can çekişen birine yardım etmesi için Peder Pio’yu gönderdikleri için teşekkür edilmektedir. Peder Pio, o gün San Giovanni Rotondo manastırında günah çıkarma duasını söylediği sırada Torino’da ölmekte olan birisinin tövbe etmesini sağlamaktaydı.

1946 yılında San Giovanni Rotondo’ya Filadelfiya’lı bir Amerikan ailesi Peder Pio’ya teşekkür etmek için gelirler. Oğulları, 2. Dünya Savaşı sırasında bir bombardıman uçağında pilot olarak görev yapmaktaydı. Hayatı Peder Pio tarafından Pasifik Okyanusu semalarında kurtarılmıştır. Oğulları şöyle anlatır: “Üs olarak kullandığımız adadan kalkan uçak, bombardıman sırasında Japon kuvvetleri tarafından vuruldu. Askerler uçağı tahliye edemeden uçak patladı ve nasıl olduğunu anlayamasam da sadece ben atlamayı başardım. Paraşütümü açmaya çalışıyordum ama açılmıyordu. Tam yere çakılmak üzereyken sakallı bir rahip tarafından tutuldum ve üssün girişine bırakıldım. İnanması çok güç ama yaşadığım tecrübe beni inanmaya zorluyor. Birkaç gün içinda bana tezkeremi teslim ettiler ve eve vardığımda annemi Peder Pio’nun önünde beni koruması için dua ederken buldum”.

Ligurya Bölgesinde ikamet eden bir gemicinin karısı misafir olarak kızının Bologna’daki evinde kalmaktadır ve orada tedavi görmektedir. Kadının kolunda kötü huylu bir tümör vardır. Ameliyat olmaya karar verir. Cerraha gider ve cerrah ona ameliyat gününün kesinleşmesi için birkaç gün beklemesini söyler. Kadın ameliyattan çok korkmaktadır. Kadının damadı, Peder Pio’ya bir telgraf çeker ve kayınvalidesi için dua etmesini ister. Kadın kızının evindeki salonda yalnızken kapı çalınır ve içeriye bir rahip girer. “Ben Pietrelcina’lı Peder Pio” der rahip. Kadına cerrahların ne dediklerini sorar ve Meryem Ana’ya güvenmesini tembihler. Kadının koluna bir haç işareti yapar ve selamlayarak çıkar. Kadın uşaklara neden Peder Pio’nun geldiğini haber vermediklerini sorar. Uşaklar içeriye kimsenin girmediği, kapıyı açmadıklarını söylerler. Ertesi gün cerrahlar kadını ameliyata hazırlarken tümörün izini bile bulamazlar.

10 Ağustos 1910 tarihinde Benevento Katedralinde Peder Pio’ya pederlik yetkisi veren episkopos, ölümünden önce Peder Pio tarafından ziyaret edilmiştir

Şu anda azizlik nişanesi verilmeye hazırlanılan don Orione, Peder Pio’nun bilokasyon hali hakkında şöyle demektedir: “Vatikan’daki Aziz Petrus Bazilikası’nda Küçük Azize Tereza’ya mukaddeslik nişanesi verilirken Peder Pio da oradaydı. Onu bana doğru gülümseyerek gelirken görüyordum. Kalabalığa doğru ona yaklaşmak için yürüyordum ama ne zaman ona iki adım uzaklığa gelsem kayboluyordu”.

1951 yılında Peder Pio, Çekoslovakya’da bir manastır şapelinde bilokasyon halinde bir ayin yaptı. Ayinden sonra rahibeler Peder Pio’ya teşekkür edip kahve ikram etmek için sakrestiya’ya gittiler ama orada kimse yoktu. Rahibeler böylece Peder Pio’nun bilokasyon halinde olduğunu anladılar

Peder Pio 1956 yılında Budapeşte – Maceristan’da bir hapishanede bilokasyon halinde ayin yaptı.

“Ancelle dell'Amore Misericordioso” tarikatının kurucusu olan Rahibe Speranza, Peder Pio’yu bir yıl boyunca hergün Roma’da gördüğünü söylemiştir. Eminiz ki Peder Pio, yalnızca 1917 yılınca bir kez manastıra girmek isteyen kız kardeşine eşlik etmek için Roma’ya gidip dönmüştür. O bir yıl boyunca bilokasyon halindeydi.

General Cadorna, Caporetto yenilgisinden sonra büyük bir depresyona girer ve hayatına son vermek ister. Bir gün dairesine çekilmeden önce kapıda nöbet tutan askere rahatsız edilmemesini söyler. Çekmeceden silahını alır, doldurur ve başına dayar. Tam o anda “General, böyle bir skandal yaratmak istemezsiniz, değil mi?” diye bir ses duyar. O anda General korkar ve kendini evden dışarı atar. Kapıdaki askere içeriye nasıl birisinin girmiş olabileceğini sorar. Asker kimseyi görmedini söyler. Yıllar sonra General, Gargano’da yaşayan bir rahibin mucizeler yaptığını basın yoluyla öğrenir. General, San Giovanni Rotondo’ya gider. Peder Pio ona “O akşam çok iyi geçti, değil mi General?” der.

 

--------------------

-iLAHİ KOKULAR-

Güzel kokular yayma mucizesi bazı azizlere bahşedilmiş bir lütuftur. Bu mucizevî kokular yakındaki kişiler tarafından duyulduğu gibi, uzaktaki bazı kişiler tarafından da duyulabilir. Bu kokular “kutsallık kokuları” olarak da adlandırılırlar. Peder Pio da bu mucizeleri gösteren bir azizdi ve halk bu kokuları duyduğunda “Peder Pio’nun parfümü” derdi. Bu mucizevî koku hem Peder Pio’nun üzerinde, hem dokunduğu cisimlerde hem de giysilerinde vardı. Bazı zamanlarda bu güzel koku geçtiği yerlerde de hissedilirdi.

 

Birgün bir doktor, Peder Pio’nun göğsündeki stigmata yarasını tamponlamaya yaran bez bandı bir kılıfa koyup Roma’daki laboratuarına götürmek için yola çıkmış. Yolculuk sırasında yanındaki bazı memurlar ve diğer kişiler Peder Pio’nun kokusunu duyduklarını söylemeye başlamışlar. Bu kişilerden hiçbiri, doktorun çantasında Peder Pio’nun yara izlerini taşıyan bezler olduğunu bilmiyordu. Doktor o bez parçasını uzun süre sakladı ve ortam çok uzun süre bu mucizevî kokuyu korudu. Gelen hastalar hep sorular soruyorlardı.

 

Rahip Modestino şöyle anlatır: "Bir keresinde tatil için San Giovanni Rotondo’ya gitmiştim. Sabahleyin Sakrestiya’ya (pederlerin ayinden önce hazırlandıkları oda)gittim. Peder Pio’nun ayini sırasında ona yardımcı olacaktım. Bazıları bana tanıdığı bu ayrıcalığı tartışmaya205.jpg başladılar. Ama Peder Pio beni işaret ederek “o yardım edecek” dedi. Artık kimse konuşmuyordu. Peder Pio’ya San Francesco Sunağına kadar eşlik ettim. Demir parmaklıkları kapattım ve ayine başladık. “Kutsal Kutsal” ilahisi sırasında daha önce Peder Pio’nun elini öperken duyduğum harika kokuyu birden duymak istedim. İsteğim işitildi ve birden o kuku duyulmaya başladı. Koku öyle arttı ki nefesim kesiliyordu. Düşmemek için demir tırabzanlara tutundum. Bayılmak üzereydim ve içimden Peder Pio’ya insanlar karşısında gülünç duruma düşmemek için dua ettim. Koku bir anda yok oldu. Akşam yemeği sırasında ona bu olanları sordum. Bana şöyle cevap verdi: “Oğlum, ben değildim. Bu işi yapan Rab idi. Bu kokuyu ne zaman isterse ve kime isterse duyuruyor. Her şey O’nun arzusuyla oluyor.”

 

-YERDEN HAVALANMASI-

Yerden havalanma, bir kişinin ya da bir nesnenin mucizevi olarak yerden havalanıp havada asılı durması olarak tanımlanır. Bu mucize, Tanrı’nın Katolik Kilisesi’nin bazı azizlerine bahşettiği bir lütuftur. Kopertino’lu Aziz Yusuf, bu mucizesi sayesinde tanındı. Peder Pio’da da aynı lütuf vardı.

 

2. Dünya Savaşı sırasında Bari’de Amerikan Hava Kuvvetlerinin Baş Kumandanı bulunmaktaydı. Birgün bu kumandan San Giovanni Rotondo’da bulunan Alman güçlerine ait silahların bulunduğu bir depoyu bombalamak için havalandı. Bu bölgeye yaklaşırlarken o ve adamları gökyüzünde ellerini havaya haldırmış bir rahip görürler. Bombalar kendi kendilerine ormanlık alana düşerler ve pilot ve subaylar farketmeden uçak havada bozulur. Subaylar, 208.jpguçakların bu havada asılı duran rahibin yönetimi altında olduğunu anlarlar. Bazı kişiler komutana San Giovanni Rotondo’da yaşayan meşhur bir rahip olduğunu ve çeşitli mucizeler yaptığını söylerler. Kumandan savaş bittikten sonra oraya gidip havada gördüğü rahibin aynı rahip olup olmadığına bakmak istediğini söyler. Savaştan sonra general birkaç pilotla birlikte San Giovanni Rotondo’daki Kapusel Rahiplerin Manastırına gider. Sakrestiya’ya girer ve birçok rahip arasında havada gördüğü rahibi hamen tanır. Peder Pio elini adamın omuzuna koyarak “demek hepimizi sokağa koyacak olan adam sensin” der. Adam çok korkar ve Peder Pio’nun önünde diz çöker. Peder Pio İtalyanca konuşur, hatta kendi lehçesinde konuşuyor ama adam İngilizce duyar. İki adam arkadaş olur ve Protestan olan komutan Katolik inancına geçer.

 

Peder Acanio şöyle anlatır: “herkes Günah Çıakrma için Peder Pio’nun gelmesini heyecanla bekliyordu. Herkesin gözü kapıdaydı, kapı açılmıyordu bir türlü. Ben bir an Peder Pio’yu hızla insanların başlarının üzerine süzülürken gördüm. Bu hızlı oldu. Peder Pio Günah Çıkarma kabinine doğru yaklaştı ve sonra ortadan kayboldu. Birkaç saniye içinde insanları dinlemeye başladı. Ben önce birşey söylemedim ve şaşkınlığımı gizledim. Sonra Peder Pio’ya gördüğüm bu görümün ne olduğunu, onun nasıl insanların başlarının üstünde yürüdüğünü sordum. Bana “seni temin ederim ki asfalt yolda yürür gibi....” dedi”.

 

-Dewam edecek...

--------------------

-İLAHİ GÖRÜMLER VE ARAFTAKİ RUHLAR-

 

Peder Pio’nun ilahi görümleri genç yaşlarda başlamıştı. Küçük Francesco bunlardan kimseye bahsetmiyordu çünkü her ruhun başına bu gibi şeylerden geldiğini zannediyordu. Bu görümlerde melekler, azizler, İsa, Meryem Ana ve bazen de şeytani ruhlar vardı. 1902 yılının son günerinden birinde, papazlık çağrısı üzerine düşünürken Francesco bir görüm gördü. Günah çıkarıcısına yazdığı bir mektupta şöyle diyordu (mektubunda üçüncü tekil kullanıyordu): “Francesco yanında nadir rastlanır güzellikte bir adam gördü. Adam güneş gibi ışıldıyordu ve Francesco’ya “benimle gel, çünkü sana değerli bir savaşçı gibi savaşmak yaraşır” dedi. Francesco çok geniş bir kırlık alana götürüldü. Bu kırlık alanda insanlar iki guruba ayrılmıştı. Bir tarafta kar gibi beyaz giysili güzel insanlar, diğer tarafta da kötü görünümlü, siyah giyimli, gölgelerle kuşatılmış insanlar vardı. Francesco bu iki gurup insanın ortasında durmuştu ve çok uzun boylu bir adam gördü. Adam o kadar uzun boyluydu ki alnıyla bulutlara değecek gibiydi ve çirkin yüzlüydü. Francesco’nun yanındaki adam bu devasa yaratıkla savaşmasını söyledi. Francesco bu canavarın gazabından kurtulmak için yakardı, ancak ışıldayan kişi kabul etmedi: "Senin varlığın boşunadır, seni bununla dövüştürmek gerekir. Güvenle dövüşe gir ve atak yap. Ben senin yanında olacağım. Sana yardım edeceğim ve seni yenmesine izin vermeyeceğim” dedi. Francesco bunu kabul etti ve sonu korkunç bitti. Yanındaki parıldayan kişinin yardımı ile Francesco onu yendi. Kaçmak zorunda kalan yaratık çığlıklar ve bağırtılar arasında kötü gürünüşlü diğer adamların arkasına saklandı. Diğer insan topluluğu da Francesco’ya yardım eden kişiye alkışlar ve övgüler sundular. Güneşten bile daha parlak olan kişi, Francesco’ya sözle ifade edilmesi zor güzellikte bir zafer tacı giydirdi. Parlak kişi o tacı hemen Francesco’dan çıkardı, ve “bundan daha güzel bir taç daha var, onu senin için saklıyorum. Eğer şimdi dövüştüğün kişiyle dövüşmeyi bilirsen onu alacaksın. O sana saldırmaya devam edecektir. Sen karşılık vermeye devam et ve benim yardımımdan emin ol. O seni korkutmasın. Ben sana yakın olacağım ve hep sana yardım edeceğim. Seni onu alt edinceye kadar”dedi”. Bu görüm daha sonra şeytanla gerçek karşılaşmalarda devam etti. Peder Pio, hayatının her anında “ruhların düşmanı” olan şeytanla savaştı ve onun tuzağına düşmüş olan insanları ondan kurtarmakla uğraştı

Bir akşam Peder Pio manastırın zemin katındaki bir odada dinleniyordu. Yeni uzanmıştı ki siyah yuvarlak pelerinli bir adam çıkageldi. Peder Pio şaşkınlıkla ayağa kalktı ve bu adama kim olduğunu ve ne istediğini sordu. Tanınmayan kişi, Araf’tan gelen bir ruh olduğunu söyledi.

“Ben Pietro di Mauro’yum. 18 Eylül 1908 tarihinde tam bu odada uyku sırasındayken yanarak öldüm. Araf’tan geliyorum. Rabbimiz sana gelip yarın sabahki ayini benim için205.jpg söylemeni istemem için izin verdi. Bu ayin ile cennete gireceğim” dedi. Peder Pio bu adama ertesi günkü ayini onun için söyleyeceğine dair söz verdi. Peder Pio’nun sözleri aynen şöyle: “adama manastırın kapısına kadar eşlik etmek istedim. Cidden bir ölüyle konuştuğumu adam avludan çıkarken anladım. Yanımda duran adam birden ortadan kayboldu. Manastıra korkarak girdiğimi itiraf etmeliyim. Manastırın başrahibi olan Peder Paolino da Casacalenda, telaşımı anlayamadan ondan bu ruh için ayin yapmak istediğimi söyledim ve o da kabul etti. Tabiii ki ona olanları anlattım. Birkaç gün sonra Peder Paolino, 1908 yılında manastırda ölen kişilerin kayıtlarına baktı ve 18 Eylül tarihinde Petro di Mauro’nun yanarak öldüğünü saptadı”.

Cleonice Morcaldi Hanım, San Giovanni Rotondo’ya yaşıyordu ve Peder Pio’nun ruhsal kızlarından biriydi. Annesi öldükten 1 ay sonra, günah çıkarma bittikten sonra Peder Pio ona şöyle dedi:”bugün annen cennete girdi, bunu ayin yaparken gördüm

Bu anı da Peder Pio tarafından Peder Anastasio’ya anlatılmıştır: "Bir akşam yalnız başıma dua ederken, genç bir rahibin sunağın yanında birşeylerle uğraştığını, toz aldığını ve çiçekleri düzelttiğini gördüm. Bu kişinin Rahip Leone olduğunu zannettim ve yemek saati olduğu için ona “Rahip Leone, git yemeğini ye, şimdi toz alma zamanı değildir” dedim. O ise bana “Ben Rahip Leone değilim” dedi. “Kimsin” diye ona sordum. “Ben burada noviziato (rahip olmak için alınan 1,2 hatta 3 yıl sürebilen ağır eğitim) yapan genç bir kardeşinizim. Denenmelerden geçtiğim yıllarda bana büyük sunağın temiz ve düzenli tutulması görevi verilmişti. Ancak ben bu görevi çok kez ihmal etmiştim. Bu yüzden hala Araf’tayım. Şimdi Rabbimiz, sonsuz iyiliği ile beni size gönderdi ve Araf’taki sevgi ateşinde ne kadar kalmam gerektiğini sizin belirlemenizi istedi” dedi. Ben de ona “yarın sabah ayinini senin için söyleyeceğim” dedim. O ruh bir çığlık attı ve “zalim!” diye bağırdı ve ortadan kayboldu. O çığlık kalbimde hayatım boyunca hissettiğim bir yara açtı. O ruhu bir gece daha araf ateşine mahkum etmiştim”.

 

 

-KORUYUCU MELEK-

 

Yarı İtalyan yarı Amerikalı bir bey, ihtiyacı olan şeyleri Peder Pio’ya bildirmesi için koruyucu meleğine ricada bulunuyordu. Bir gün Peder Pio’ya günah çıkardıktan sonra şöyle sordu: “Peder, koruyucu meleğimi duyuyor musunuz?” Peder Pio şöyle yanıtladı: “ben sağır mıyım?”. Peder Pio, bu adama geçen günlerde ona Koruyucu Meleği aracılığıyla iletilen mesajı tekrarladı

Peder Lino şöyle anlatır: “koruyucu meleğime Peder Pio’ya gidip hasta olan bir bayanın iyileşmesi için dua etmesini diledim. Fakat bu mucizenin olacağına önce inanmamıştım. Peder Pio’yu ilk gördüğüm yerde “Koruyucu meleğime dua edip o bayanın iyileşmesi için dua etmenizi istedim” dedim. Bana “senin gibi söz dinlemez olduğumu mu sandın?” dedi. Dua etmişti, kadın iyileşmişti

Peder Eusebio şöyle anlatır: Peder Pio’nun uçağa binmememi tavsiye etmesine rağmen uçağa binip Londra’ya gidiyordum. Manica kanalının üzerinde uçarken bir fırtına uçağımızı tehlikeye soktu. Bu dehşet anında günahlarımın bağışlanması için dua ettim ve koruyucu meleğime Peder Pio’ya gitmesi için dua ettim. San Giovanni manastırına döndüğümde Peder Pio’ya koştum. Bana “herşey yolunda mı?” dedi. “ölüm tehlikeis atlattık” dedim. Peder Pio bana “ neden söz dinlemedin? Iyi ki koruyucu meleğin zamanında geldi” dedi.

Fano’lu bir bey Bologna kentinden evine dönüyordu. Arabada o, karısı ve iki oğlu vardı. Yolculuk sırasında çok yoruldu ve direksiyonu adı Guido olan büyük oğluna vermeyi düşündü. Ama Guido da uyuyordu. San Lazzaro’yu geçerken kendisi de direksiyon başında uyuyakaldı ve gözlerini açtığında Imola yakınlarındaydı. Birden korkuyla bağırdı. Yanındakilere birşey olup olmadığını sordu. Herkes birşey olmadığını söyledi. Peki arabayı kim kullanmıştı? Yanında oturan büyük oğlu ve arkadaki karısı arabanın normal bir şekilde kullanıldığını söylediler. Hatta çok güzel manevralar yaptığını ama bir süre sorulan sorulara hiç yanıt vermediğini söylediler. Peki olası bir felaketi kim engellemişti? Adam iki ay sonra San Giovanni Rotondo’ya gitti. Padre Pio, bu adamı görür görmez elini adamın omuzuna koydu ve “sen uyuduğunda arabayı koruyucu meleğin kullandı“ dedi. Sır açıklanmıştı

Peder Pio’nun ruhsal kızlarından biri, pederin yaşadığı manastıra doğru giden yolda ilerliyordu. Kar yağışı çok hızlanmıştı ve kadın Peder Pio’nun verdiği randevuya geç kalacaktı. Kadın koruyucu meleğine yalvardı ve kötü hava şartları yüzünden geç kalacağını Peder Pio’ya iletmesini söyledi. Manastıra vardığında Peder Pio pencerede onu gülümseyerek bekliyordu.

-Dewam edecek...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

-PİO VE ŞEYTAN-

 

Şeytan vardır ve görevini sürdürmektedir. Geçmişe ait bir varlık değildir, halkın tasvir ettiği gibi küçük kırmızı, komik kuyruğu olan sevimli bir ayartıcı değildir. Şeytan, bugün Tanrı’ya ait olanları ölüme sürüklemek için çalışan bir varlıktır. Mesih’in takipçileri bugün şeytana karşı ayakta ve savaş halinde olmalıdırlar. Baudelaire çok doğru olarak şöyle bir tespitte bulunmuştur: “ŞEYTANIN MODERN ÇAĞDA YAPTIĞI EN BÜYÜK İŞ KENDİ VARLIĞINA İNANILMAMASINI SAĞLAMAKTIR”. Peder Pio ile şeytanın cismi bir şekilde karşı karşıya gelip “kavga etmeleri” inanılması kolay bir düşünce değildir. Ama bu “dövüşmeler” gerçekleşmiştir ve Peder Pio’nun başrahipleri ve kilise otoriteleri tarafından onaylanmıştır. Bu dövüşmeler, Peder Pio’nun kan kaybetmesiyle sonuçlanıyorlardı.

Peder Pio’nun şeytanla ilk cismi bir şekilde karşılaşması, pederin 1906 yılında Pianisi’de buluna Sant’Elia manastırına geri dönmesiyle gerçekleşir. Bu yaz gecesi uyuyamaz. Yanındaki odadan, odanın içinde devamlı yürüyen bir adamın gürültüsü duyulmaktadır. Peder Pio “zavallı Anastasio, o da benim gibi uyuyamıyor herhalde. Çağırayım da biraz muhabbet edelim” diye düşünür. Avluya çıkar ve Rahip Anastasio’nun penceresinden seslenir. Seslendiği anda sesi boğazında düğümenir; pencereden büyük ve köpeğe benzer bir yaratık görünür. Peder Pio bu anı şöyle anlatır: “ Pencereden gördüğüm köpeğe benzeyen yaratık yanımda belirdi. Odama girdim ve yatağın üzerine yığıldım. Yaratık şöyle dedi “O, bu o”. Yaratık çatıya doğru sıçradı ve sonra yok oldu.”

 

Şeytanın Peder Pio’ya verdiği azap ve denenmeler her şekilde açığa çıkıyordu. Peder Agostino’nun dediğine göre şeytan, Peder Pio’ya genç dansçı kızlar olarak, çarmıha gerilmiş İsa olarak, rahiplerin arkadaşı bir genç olarak, başrahip görüntüsünde, Papa 10. Pio görüntüsünde, koruyucu melek görüntüsünde, Aziz Françesko görüntüsünde, Kutsal Meryem Ana görüntüsünde, cehennemden gelmiş ruhlar ordusu biçiminde görünebiliyordu. Peder Pio, yıllar geçtikçe bu saldırılara daha çok maruz kaldı. Bazen kan gölü içinde kalıyordu, bazen duyduğu sesler nedeniyle bayılıyordu, bazen bu yaratıkların tükürükleri içinde kalıyordu. Bu kötü durumdan İsa’nın adını sayıklayarak kurtuluyordu.

 

Peder Pio ve şeytan arasındaki mücadele, vücuduna şeytan girmiş hastalarda da açığa çıkıyordu. Şeytanlar Peder Pio’ya “Peder Pio sen bize Aziz Mikele’den daha çok acı çektiriyorsun” diye bağırıyorlardı. Ayrıca “Peder Pio, sen ruhlarımızı dışarı fırlatma, biz de sana acı çektirmeyelim” diyorlardı.

Peder Pio’nun şeytanla olan savaşını, O’nun başrahibine yazdığı mektuplarında da görüyoruz.

 

18 Ocak 1912’da başrahibi Peder Agostino’ya yazdığı mektupta şöyle diyor :"...Mavisakal yenilgiyi kabul etmiyor. Neredeyse her şekle girdi. Bana silahlarla, demir asalarla ve yandaşlarıyla saldırıyor, bazen de, daha kötüsü kendi şeklinde saldırıyor. Beni yatağımdan kaldırıp odanın içinde fırlatıyor. Ama sabır! İsa, Annesi, Melek, Aziz Yusuf ve Aziz Fransua neredeyse her zaman benimle”.

(PADRE PIO DA PIETRELCINA: Epistolario I° (1910-1922) a cura di Melchiorre da Pobladura e Alessandro da Ripabottoni - Edizioni "Padre Pio da Pietrelcina" Convento S.Maria delle Grazie San Giovanni Rotondo - FG)

 

-RUHLARI OKUMASI-

 

Önceden bilme, aziz kişiler tarafından bahsedilen uzak ya da yakın geleceği bilebilme karizmasıdır. Bu çok özel lütuf Peder Pio’da vardı. Peder Pio ayrıca, karşısındaki insanların ruhlarındaki en gizli sırları bile görebiliyordu. Bu konuda birçok tanıklık vardır

 

Bologna’lı bir hanım şöyle anlatıyor: “Annem, bir keresinde arkadaşlarıyla birlikte Peder Pio’ya gitmiş. San Giovanni Rotondo’da ulaştıklarında Peder Pio’yu sakrestiya’da bulmuşlar. (Pederlerin hazırlandıkları oda). Anneme “sen hemen eve git çünkü kocan çok hasta!” demiş. Annem çok şaşırmış, çünkü babamın sağlığı yerindeymiş. Yine de ilk vasıtayla eve gitmiş ama babamın sağlığı hala yerindeymiş. Gece olduğunda babam nefes almakta birden zorluk çekmeye başlamış ve boğazına birşey takılıyormuş. Annem onu rahatlatmaya çalışmış ama en sonunda doktor çağırmış. Gece saat onbire doğru babam hastaneye kaldırılmış ve acilen ameliyata alınmış. Cerrahlar boğazından 2 adet iris kütlesi çıkarmışlar.” Bu şekilde Peder Pio, olacakları önceden görmüş ve dualarıyla onlara yardım etmiş.

 

Peder Pio’nun Roma’da oturan ruhsal evlatlarından biri, arkadaşlarıyla birlikte gezerken kilisenin önünden geçerler ve genç, alay edercesine kilisenin önünde diz çöker ve kalkar. Bu sırada gençlerin kulaklarında güçlü bir şekilde Peder Pio’nun sesi çınlar: “Aşağılıklar!”. Bir kaç gün sonra San Giovanni Rotondo’ya giden genç, Peder Pio’nun şu sözleriyle karşılanır: “bu defalık sana sadece bağırdım, bir dahaki sefere iyi bir tekme atacağım”.

 

Şafak vakti, Peder Pio manastır bahçesinde cemaatla ve ruhsal evlatlarıyla söyleşirken yanında mendilinin olmadığını farkeder. Oradakilerden birine anahtarı verir ve odasından mendil getirmesini ister. Adam mendili alır, ama hatıra olarak Peder Pio’nun stigmatalarını gizlemek için kullandığı yarım eldivenlerden birini de alır. Bu ruhsal emanetle eve gitmeyi planlamaktadır. Peder Pio, mendili aldıktan sonra “Teşekkür ederim ama şimdi geri dön ve çekmeceden aldın yarım eldivenimi yerine koy” der.

 

Bir bayan, her akşam uyumadan önce Peder Pio’nun fotoğrafı önünde diz çöküp Allah’a dua ediyordu ve Peder Pio’nun şefaatini diliyordu. Kocası iyi bir Katolik olasına rağmen karısının bu hareketine gülüyor, dalga geçiyordu. Ona göre karısı o Peder’i çok abartıyordu. Birgün adam Peder Pio’ya bu durumu anlattı. “Karım her akşam sizin fotoğrafınız önünde diz çöküp dua ediyor” dedi. Peder Pio da şöyle cevap verdi: “Evet, biliyorum. Ya sen ne yapıyorsun? Kadıncağızın arkasından gülüyorsun”.

 

Bir gün, kiliseye devamlı giden ve kilise’nin pir parçasıymış gibi görünen bir adam, Peder Pio’ya günah çıkarmaya gitti. Amacı Peder Pio’nun gerçekten aziz olup olmadığını anlamaktı. Peder Pio’ya “ruhsal bir kriz”de olduğunu söyledi. Adam, gerçek hayatta bir günahkardı. Karısına bakmayan, içinde bulunduğu sıkıntılı zamanlarda başka bir sevgiliye sığınan bir adamdı. Çok özel bir pederin önünde diz çökmüş olduğunu bilmiyordu. Peder Pio ona “ne krizi! Sen bir pisliksin ve Tanrı sana kızgın! defol!” dedi. Adam bunun üzerine tövbe etti ve günah çıkardı. Peder Pio, ona günahını söylemişti.

 

Bir bey şöyle anlatır: “Sigarayı bırakmaya çalışıyordum ve bu küçük orucu Peder Pio’ya sunmaya karar vermiştim. Yani sigarayı bırakabilmek için ruhsal (!) ve dahiyane bir yol bulmuştum. Her akşam sigara paketini elime alıp Peder Pio’nun fotoğrafının önüne gidiyordum ve ona içmediğim günlerin sayısını söylüyordum. “Bak peder, bir gündür içmiyorum, bak peder iki gündür içmiyorum” diyordum. Yaklaşık üç ay sonra Peder Pio’yu ziyarete gittim. Ona; “Peder bak, seksenbir gündür sigara içmiyorum” dedim. O da bana şöyle dedi: “Biliyorum, her akşam bana saydın zaten”.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...