Jump to content

Çakraların Psikolojik Yönleri


AurorA

Önerilen Mesajlar

Kök çakrası

 

Omuriliğin aşağısında, kuyruk sokumu hizasında yer alan bu çakra, yaşam gücünün, yaşama bağlılığın, toprakla bağlantının merkezini temsil eder. "İki ayağı yere basmak" deyimi bu açıdan doğru bir sözdür. Kök çakrası, fiziksel dünyada yaşam gücünün kendini ilk gösterdiği yerdir. Kuyruk sokumu, uçucu halde bir enerji pompası gibi hareket eder. Bu pompa, enerjiyi omuriliğin tepesine doğru yollar.

 

Bu çakra açık olduğu zaman birey, fiziksel gerçeklik içinde yaşamak için büyük bir arzu duyar. "Varlığı" kuvvetlidir, yaşam doludur. "Ben, burada ve şimdi varım" diyebilmek, bu merkezin iyice açık olduğunu gösterir. Birey sık sık, bir "enerji jeneratörü" gibi davranır, çevresindeki insanların enerji sistemlerini - bir pilin yaptığı gibi - tekrar doldurarak etkiler.

Bu çakra engellenmişse, birey fiziksel gerçekliği tam olarak farkedemez, gerçekten "orada" değildir. Fiziksel hareketlerden kaçınır, çabuk yorulur ve kolay hastalanır. Fiziksel "gücü" eksilir.

 

Hara çakrası

 

Göbeğin altında, hafifçe solda yer alan bu üreme merkezi, bir kişinin açığa vurabileceği sevgi niteliğini temsil eder. Hara çakrası, fiziksel ve cinsel zevkin alışverişini kolaylaştırır.

 

Bu çakra açık olduğu zaman, tatmin edici ve güçlü bir cinsel deneyim yaşanır. Buna karşılık, tam tatmin, tüm şakraların açık olmasını gerektirir.

 

Kadında hara çakrası kapalıysa, partnerinden cinsel besin almayı başaramayacağından, tatmin yaşama alışkanlığı da olmayacaktır. Çünkü vajinasıyla iletişim kurmayı başaramaz ve bunun sonucunda da ilişkiden zevk alamaz. Büyük olasılıkla, inisiyatif almayı tercih edecektir. Buradaki bozukluk, onun baskın olma ihtiyacıdır. "Açık" çakra durumunda ise, bazı zamanlarda aktif olmayı ve diğer zamanlarda da alıcı olmayı, alışveriş hareketine göre tercih eder. Ama bu durumda, bir korkusu vardır: partnerinin baskın olma yetisi.

 

Erkekte bu çakra kapalı olduğu zaman, erken boşalma veya ereksiyon olamama görülebilir. Bu engelleme, cinsel gücünü göstermekten korkma ve bunu bastırma anlamına gelebilir. Karşılıklı saygı ve güven, bu çakranın açılmasını sağlayabilir. O durumda eşler, birbirlerini karşılıklı suçlamak yerine, daha çok anlayış ve sevgi alıp vermeyi seçmelidirler.

 

Karın çakrası

 

Gücün yuvası ki nin merkezi (mide ile omurga arasındaki sempatik sistem örgüsü) olan karın bölgesi, insanlar arası ilişki açısından çok önemlidir. Bir çocuk doğduğu zaman,

hayali göbek bağı ile annesine bağlı kalmaya devam eder. Daha sonra, bir başka kişiyle samimiyet kurduğu zaman, aralarında daha sonra bir "kırılma" durumuyla kopacak şekilde "hayali" bir bağ örülür. Diğer çakralar arasında da başka bağlar örülür, ama karın çakrası "anne-çocuk" bağını üretendir.

 

Karın çakrası açık olan biri, yıldızlı bir gökyüzüne bakıp evrendeki yerinin farkına varabilir. Her ne kadar bu çakra "zihinsel" düzende olsa da, onun iyi çalışması bireyin doğrudan duygusal yaşamına bağlıdır, çünkü zihinsel süreç bir düzenleyici görevi görür. Bu merkez açık ve uyum içinde olduğunda, kişi zengin ve derin bir duygusal yaşam sürer. Buna karşılık, eğer koruyucu zarı yırtılırsa, duygularını, bir uçtan diğer uca doğru engellenemez bir iniş çıkış içinde yaşar.

 

Ki merkezi kapalı olduğu zaman, birey duygularını hiçbir şey hissetmeyecek kadar engeller. Evrendeki tekliğinin hiçbir zaman bilincine varamaz ve bunun sonucunda, oradaki yerini alamaz. Evrende yerini almak, aynı zamanda sorumluluk almak demektir. Öyleyse, bu çakra aynı zamanda sorumluluk merkezidir.

 

Kalp çakrası

 

Kalp çakrası, fiziksel boyut çakralarıyla ruhsal boyut şakralarına eşit uzaklıkta yer alan, evrensel sevgi merkezidir. Kalp hastalıkları, zatürree, astım, bronşit ve hatta tütün zehirlenmesi, sevginin boğuluşunu temsil eder. Bu çakra, aynı zamanda iradenin, egonun merkezidir.

 

Kalp çakrası, "şifa merkezi"dir. Enerji, omuriliğin dikey enerji akımında dolaşır, ardından kalp çakrasına geçer ve oradan da iyileştirici kişinin ellerine ve gözlerine veya ikisine de yönelir. İyileştirme sürecinde, kalp çakrası fiziksel düzlemdeki enerjiyi, ruhsal enerjiye ve ruhsal enerjiyi de hasta tarafından kullanılacak olan fiziksel enerjiye dönüştürür. Demek ki bütün iyileştirme süreci sevgi üzerine kurulmuştur.

 

Bu merkez ne kadar açıksa, kendimizden başlamak üzere, çocuklarımızı, eşimizi, ailemizin diğer fertlerini, arkadaşlarımızı, komşularımızı, hayvanları, toplumu, hatta dünyadaki ve evrendeki her yaratığı sevme kapasitemiz o kadar genişler. Bu merkez tarafından, sevdiğimiz ve aşık olduğumuz kişilerle hayali bağlar (ilişkiler) kurarız.

 

Bu çakra açık olduğu zaman, birey başkalarının kişiliğini bile keşfedebilir. Onların tekliğini, iç güzelliğini, yaydıkları ışığı olduğu kadar olumsuz veya az gelişmiş yönlerini de fark edebilir. Yaşamında ve kendisini çevreleyen insanlara karşı olumlu davranışlar sergiler. Tasarılarının "içinden geldiğini" ve çevresindeki kişilerin gerçekleşmesinde yardımcı olduklarını hisseder. Kendini uyum içinde hisseder.

 

Bu çakra kapalı olduğunda birey, kayıtsız şartsız sevmekte, yani karşılığında hiçbir şey beklemeden sevmekte zorluk çeker. "Hiçbir şeyin yolunda gitmediği", tüm projelerinin engellendiği, ve çevresindekilerin, meslektaşlarının onun tekerine taş koyduğu hissine kapılır. Düşmanca bir dünyada yaşadığını düşünür ve o da saldırgan bir şekilde davranmaya yönelir. Şu cümle onu iyi açıklar: "Size rağmen, "ben" ne istersem, elde edeceğim". Bu kişi, sevdiğini söylediği kişiyle karşılıklı saygıya dayanan bir ilişki kurmak yerine "baskın olmayı" ve "onu elde tutmayı" isteme eğilimindedir.

 

Boğaz çakrası

 

Bu merkez, ruhsal seviyeleri yönetir. Aynı zamanda, algılama, ifade etme (kendi gerçekliğini ifade etmek) ve iletişim merkezidir. (Boğazına düğüm takılmak, kişinin hissettiklerini açıklayamamasını ifade eder.)

 

Boğaz seviyesinde yer alan bu çakra, bireyin kişisel ihtiyaçları karşısında sorumluluk almasıyla ilgilidir. Yeni doğmuş bebek, annenin memesine doğru yerleştirilir, ama besin alabilmesi için onun süt emmesi gerekir. Aynı kural, tüm yaşamı boyunca geçerlidir. Kişi büyüdükçe, temel gereksinimlerinin karşılanmasının tümüyle kendine bağlı olduğunun bilincine varmalıdır. Tam olgunluğa, yaşamındaki eksikler için başkalarını suçlamayı bıraktığında ve ihtiyaçlarıyla isteklerini karşılamada inisiyatifi ele aldığında ulaşır.

Bu çakra açık olduğu zaman birey, evrimi için ihtiyaç duyduğu, "karşılık"a doğru çekilir. Bu çakra kapalıyken, bireyin kendisine sunulanları reddettiği gözlenir. Bu eksiklik onda, "kurban" olma (veya kurban rolü oynama) şeklinde gelişebilir.

 

3. Göz çakrası

 

İki kaş arasında yer alan bu çakra, Hintliler'de ajna'yı, ruhsal merkezi temsil eder. Bu önsezi merkezi, psikolojik ve manevi olarak kendimizi geliştirdiğimizde açtığımız bir merkezdir. Bu açılma, kişinin zihinsel kavramları anlama ve idrak edebilme kapasitesine bağlıdır, yani evrenin, gerçekliğin kavramlarına, veya yine dünyayı nasıl algıladığına ve dünyanın ona karşı nasıl tepki verdiğine bağlıdır.

 

Meditasyon sırasında bu merkezin titreşimler yaymasının sebebi, bilgilerle ve algılamalarla genişlemiş bir akımın süzülebilmesi için daha geniş açılması gereğidir.

 

Eğer düzenli olarak meditasyon yapıyorsanız, bu his zaman içinde azalacaktır. Bu merkez yavaş çalıştığı zaman, yaratıcı fikirler, dolaşımdaki zayıf enerji miktarı yüzünden engellenebilir. Eğer bu merkez kapalıysa, gerçeğin algılanması çok yanıltıcı olmaya başlar ve şekilsiz, hatta olumsuz görüntüler üretilir. Baş ağrısı, bu çakranın kapalı olduğunu gösterir.

 

Taç çakrası

 

Ruhsal bilgilerin merkezidir, orada yaratıcı düşünceler oluşur. Bireyin ruhsal dünyasıyla bağlantılı olduğu kadar, fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal bütünlüğüyle de ilgilidir. Meditasyon sırasında, "Üst-Ben"imizle ve tanrısal ışıkla iletişim kurduğumuz merkezdir. "Akaşik(5) perde" den çıkan bilgi, bu çakra tarafından düzene sokulur.

 

Bu merkez açık olduğunda birey, ruhsallığını çok kişisel ve kendine özgü bir şekilde yaşar. Bu ruhsal yaşam dogmalar tarafından açığa vurulmaz, daha çok "var olma durumu", sonsuzluğa doğru dünyasal gerçeğin üstünlüğü hissi tarafından açığa vurulur. Kişi, varlığına bir anlam kazandıran tam rahatlık, huzur ve güven hissi geliştirir.

 

Bu merkez kapalıyken, kişi ruhsallığına bağlanamaz ve üst kaynaktan gelen bilgi kesilmiş olur.

 

Chislaine D. Martel - Ben Enerjiyim

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...