Jump to content

Kızılderili Bilgeliği


nevermore

Önerilen Mesajlar

Wa'Na'Nee'Che' ( Dennis Renault )

Timoty Freeke

http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak/kizilderili-bilgeligi-Wa-Na-Nee-Che( Dennis Renault )-Timoty-Freeke.jpg

Kimiz? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?

Amerikan Kızılderililerinin Bilgeliği, dinin temel kurumlarının ötesindeki bir ruhsallığa dayanır. Bizim ruhsallığa yaklaşımımız, yaşamı deneyimlemeye ve gereken her şeyi yaşayarak gelişmeye şans tanır. Biz bu yaşama; Yaratan'ın birliğine, bütüne gitmeyi sağlayan bir yol olarak bakarız. Yaşam aşkını deneyimlemek ve büyük gizemi kabul etmek için buradayız.

Kimiz? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?

Dünyanın her yerinde insanların yüzyıllardır sormakta olduğu bu basit soruları biz de en az bir kere kendimize sormuşuzdur. Tüm insanlık bu sorulara yanıt aramaktadır. İnsanoğlu, izlenecek yol, varılacak hedef, ölüm ve ölümsüzlük hakkındaki sorularla uğraşmaktadır. Her kültür, yaşamın anlamı üzerine temel yapılar geliştirmeyi ve onları temellendirmeyi denemiştir. İnsanlar bu tür sorulara yanıt verebilmek için birçok farklı din yaratmışlardır. Ancak, dinlere rağmen yanıt aramayı hala sürdürmektedirler.

Peki, niçin?

İnsanlar tarih boyunca, evrende kendilerinden daha büyük bir güç olduğuna inandılar. Bu inanç sistemi onlara rahatlık verdi, karmaşıklık ve acı dolu dünyalarına düzen ve mantık getirdi. Sevdiğimiz biri öteye geçtiğinde - maddeci toplumlarda algılandığı biçimiyle öldüğünde - ya da hastalandığımızda öylesine acı ve sıkıntı çekeriz ki, o zamanlarda tüm kontrolün bizden alındığını hissederiz. İşte böyle zamanlar, bedenimiz kendini iyi edene kadar, bizler eskisi gibi devam edebilecek hale gelmeden önce yaşantımızı yeniden düzenlememiz gereken zamanlardır. Böyle zamanlarda çoğumuz, daha huzurlu olmak ve kontrolü tekrar ele geçirmek için daha üstün bir güce sığınırız.

Bununla birlikte Amerikan Kızılderilisinin yaşam felsefesinde ölüm yoktur, öteye geçiş vardır. Bizler, öte dünyaya geçiş yolunda ilerlediğimize inanırız. Bu dünyada başımıza gelenler, bütünün birliğine yani "Yuvaca varıp varamayacağımızı belirler. Eğer yaşam sınavından geçemezsek hatalarımızın bedelini ödemek durumunda kalırız. Yaratan'ın karşısına çıktığımızda, o değildir bizi yargılayacak olan, kendimiziz. Biz, Yaratan'ın sevgi olduğuna ve onun sevgisinin bizi asla yargılamayacağına inanırız. Biz insanlar geçmişimizi yeniden gözden geçirelim, eğer çok yanlış yapmışsak, bunların sonuçlarının nasıl olacağım da bilebiliriz. Bizler, hastalığın da bazen yaşamımıza denge getirmek için oluştuğunu düşünürüz ve bu, düşüncelerimizi yeniden düzene koymak ve görüler için bir fırsattır.

Dünyadaki yolculuklarım bana insanların hala arayışta olduğunu gösterdi. Onlar kendileri hakkındaki gerçekleri arıyorlar. Her birey kendi yolunu bulmaya, yaşamı anlamaya çalışıyor. Herkes kendisine şu soruları sormalı: Yaratılış gücü ile nasıl bağ kurabilirim?

Yaşamın anlamını nasıl bulabilirim? Ölümden sonra bana ne olacak? Bu arayış, bir yap-bozun değişik parçalarına götürür bizi. Bu parçalar dünyanın her yerinde bulunur. İnsanlar o parçaları, yanıtı bulmak için biraraya getirmeye çalışırlar. Şimdilerde onlar. Kaplumbağa Adasına bulmacanın parçalarını, bu kıtanın insanlarının öğretisinde ve kendi içlerinde bulmaya geldiler.

İlk derste öğrenmemiz gereken şey, dinin insan yapımı olduğu, ruhsâllığın ise Yaratan'dan geldiğidir. Kaplumbağa Adası insanları, insan yapımı yasalarla yaşamaktansa, ki bunlar hep dinsel kurumları kontrol edenler için düzenlenmiştir, ruhsal öğretilerin yolunda yaşamayı seçtiler. Biz ibadetlerimizi sadece Pazar günleri değil, her an, günün her dakikası, haftanın yedi günü yaparız. Bizler ruhsallığı konuşur ve yaşarız.

İnsanlar yıllardır Amerikan Kızılderililerinin bir gelenek ya da kültür olduğunu düşündüler. Birçok kişiyi de bunun sadece bir gelenek olduğuna inandırdılar. Ancak ben bunu bir yaşam felsefesi olarak adlandırmak istiyorum ve şimdi, dünyanın tüm insanlarıyla bu yaşam felsefesini paylaşmanın zamanı olduğunu düşünüyorum. Tanrı'nın birçok farklı şekil ve isimlerde geldiğini anlamak zorundayız. Ancak o birdir ve aynıdır: Yaratan'dır. Ne yazık ki, insanlar kendi yollarının tek yol, tanrılarının da tek Tanrı olduğunu söylüyorlar; cennetin kapılarına onları sadece kendi yollarının getireceğini zannediyorlar.'İnsanlar ne zaman sadece bir yol olduğunu ve o yolun da Yaratan'ın yolu olduğunu anlayacaklar? Bu yol herkes içindir ve herkese onu seçme şansı verilir.

Eğer doğru yol seçilirse bütüne yani "Yuva"ya varılır. Yürüdüğümüz ruhsal yol, insanların inanma tarzını ya da kendi yollarında nasıl yürüdüklerini ayırt etmez. Hiç kimse Yaratan'a duyduğu inançtan dolayı lanetlenemez. Bizim için bu, çok basittir: Yaşayan her şey, Yaratan tarafından yaratılmıştır, bu yüzden bir bütünün yani Yaratan'ın da parçasıdır. Birçok din kendisini, seçilmiş insanları seçmekle sorumluymuş gibi göstermektedir, ancak seçilecek olanı seçen gerçekte bizizdir.

Tüm yaşam, Yaratan tarafından yaratıldı. Bu nedenle yaşayan varlıklar, Yaratan'ın yani bütünün parçasıdırlar. Hepimiz topraktan, annemizden yaratıldık. Tüm yaratıklar Toprak Âna'nın rahmine kondu. Yaratan uzandı, o rahme dokundu, varlıklara yaşam enerjisi verdi ve ruhu yarattı. Ruh, yeryüzünün yaşayan bir parçası oldu. Yolculuğumuzun sonunda, beden ve zihin Toprak Ana'nın kucağına geri döner. İyi bir yaşam sürmüşsek, yaşam gücümüzün enerjisi tekrar güç kaynağına yani bütüne katılır. Hiçbir zaman unutmayın, en küçük yaratıktan en büyüğüne kadar hepimiz yeryüzünün parçalarıyız ve bize verilen yaşamın değerini öğrenmek, Toprak Ana'yı korumak, sevmek ve saymak zorundayız.

Kaplumbağa Adasındaki tüm halklar arasında şöyle ortak bir deyiş vardır: "Tüm akrabalarımıza" ya da "hepimiz akrabayız". Bu söz, bir duanın sonunda ya da konuşmayı bitirdiğimizde söylenir ve bize Yaratan'ın, sevgiyle yaşamı verimli kıldığını anımsatır. Şu anda var olan, geçmişte var olmuş ve gelecekte de var

olacak tüm yaratıklar; hayvanlar, kuşlar, böcekler, bitkiler/otlar, ağaçlar, taşlar, su, ateş, toprak birbirine bağlıdırlar. Bunlar bizim dedelerimiz, ninelerimiz ve kardeşlerimizdir. Hepimiz ruh ve enerjinin içinde biriz, hepimiz dünyalıyız.

Yaşama farklı biçimlerde ve kabuklarda gelebiliriz. Farklı niteliklerimiz, yeteneklerimiz ve güçlerimiz olabilir. Ancak sonuçta hepimiz biriz. Hepimiz aynı yaşam döngüsüne bağlıyız. Bu bağı bir kez anladığınızda, gücün kaynağım ve Yaratan'ı da anlar duruma geleceksiniz. O zaman yaratılışın diğer bölümleriyle de ilişkiye geçebileceksiniz. Şüpheniz varsa, yapmanız gereken tek şey çevrenize bakmak ve her şeyin yaşadığını, yaşayan her şeyde de Yaratan'ın olduğunu görmektir. Bu kitabı okurken, tüm sorularınıza yanıt alamayacağınızı da anlayacaksınız. Bu yalnızca bir başlangıçtır. Her kabilenin ya da ulusun sahip olduğu ruhsal bağı anlama yolunda sadece ilk adımdır.

Şimdi kendinizi çimlerle kaplı bir çayırda yürürken düşünün. Durgun bir su birikintisine vardığınızı ve ayaklarınızın arasında bir çakıl taşı olduğunu farz edin. Eğilip taşı alın, sonra suyun ortasına doğru atın. Onun havada yükselişini ve sonra da suyun tam ortasına doğru düşüşünü izleyin. Taşın suya girdiği yerde bir sıçrama olur ve bu sıçramanın etrafında da halkalar oluşmaya başlar. Halkaların, sizin durduğunuz kıyıya gelmesini izleyin. Halka kıyıya vurduğunda gözden kaybolur, onun döngüsü artık tamamlanmıştır.

Ama başınızı kaldırdığınızda, taşın suya girdiği noktadan size doğru başka halkaların geldiğini görürsünüz. Çember hakkında duyduklarınızı bir düşünün: başlangıcı ve sonu yoktur. Ama bir taşla, çemberin nerede başladığını, ki burası merkezdir ve görevini tamamladığında nerede bittiğini keşfedersiniz, ki burası da kıyıdır.

Yaşamda birçok çember vardır. Bir çemberi tamamlayıp diğerine doğru, her zaman merkeze, enerjinin kaynağına, yaşamın anlamına doğru yaklaşarak hareket etmeye hazırlanmalıyız. Bu ilk çemberle, yolunuzu yani kendinizi bulmak üzere ilk adımı atacaksınız. Unutmayın, sadece bu ilk çembere bağlanıp kalmak yok. Eğer öyle yaparsanız, sonsuza dek onun çevresinde dönersiniz. Bir çemberin bilgisini öğrenin ve diğerine doğru gidin. Bir gün bakacaksınız ki, merkezdesiniz ve yaşamın gizi size açılmış.WA'NA'NEE'CHE'

http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak/kizilderili/kizilderililer-kizilderili-bilgeligi-amerikan-kizilderilileri-WaNaNeeChe -( Dennis Renault )-Timoty-Freeke0019.jpg

Giriş Yazısı

Kırkurdu, kırkurdu, söyle bana lütfen

Nedir büyü?

Büyü, olgunlaşmış çileğin ağızdaki ilk tadıdır

ve büyü, yaz yağmurunda dans eden bir çocuktur.

Elderberry Flîfte Song - Peter Mavi BulutKızılderili Bilgeliğinin kökleri canlı, yaşayan, hareketli bir Yaratılış'tadır. Bu, onurlu bir tarihe sahip eski bir bilgeliktir. Ancak bu bilgelik, Elderberry Flute Song şarkısındaki kurnazlık öğretmeni kırkurdunda olduğu gibi, her zaman var olanı işaret eder; doğayla aramızdaki kişisel ve yakın bir bağlantının büyüsünü.

Bunu dikkate alan bu kitabın hedefi, ölü bir geleneğin tarihsel ve akademik çalışmasını yapmak değildir. Aksine, bu geleneğin yaşayan doğrularım araştırmaktır. Bu kitapta birçok ses vardır: Joseph Epes Brown gibi Kızılderili öğretilerinin akademik gözlemci ve öğrencilerinin; Kara Geyik ve Şef Seattle gibi onurlu Kızılderili tarihinin; ve özellikle Wa'Na'Nee'Che' gibi modern Kızılderili öğretmenlerin sesleri.

Kızılderili Bilgeliği ölü bir tarih değildir, aksine çok canlıdır.

Özellikle Wa'Na'Nee'Che' gibi modern üstatlar bu felsefenin gelişmesinde ve çağımızın sorunlarıyla karşı karşıya gelmesinde kilit rol oynamaktadırlar. Bir Terleme Kulübesi lideri ve çubuk taşıyıcısı olan Wa'Na'Nee'Che'; Frank Fools Crow (Açıksözlü Saf Karga), High Bear (Yüce Ayı), Noble Red Man (Asil Kızıl Adam), Medicine Bear Chief (Şifacı Şef Ayı), (bu kitap boyunca adı çok geçecek olan ünlü görücünün torunu) Black Elk (Kara Geyik) ve daha birçok kişinin de aralarında bulunduğu bir kurulda yer almıştır. Bununla beraber o bir "gelenekçi" değildir; kendisini "Bilge Şaman" yerine "Ruhsal Danışman" olarak isimlendirir ve tüm Kızılderili geleneklerinin temelindeki "Eski Yollarına nasıl ulaşılabileceğini öğretir.

Bütün bu sesleri aynı sicimde eğirmeye gayret ettim. Ben de, sanırım okuyucularımın çoğu gibi, bir Kızılderili değilim. Ancak dünyanın ilk halklarının bilgeliğine cezbolmuş biriyim. Bu konuda çalışmalar yapar, yaşadığımız kişisel ve toplumsal ikilemlere çözümler bulmaya çalışırım. Görevim, bu farklı sesleri dinlemek, o seslerin her daim geçerli derinliğini ve günümüz için de geçerli olan tartışılmaz önemdeki bilgeliğini yaşama taşımaktır.

Bu kitap Kızılderililerin yaşam anlayışının temel ilkelerini sunar. Bilgeliğin kaynaklandığı kültürü araştırır. Terleme Kulübesi ve Görü Arayışı gibi bazı tören lere detaylı olarak bakılmıştır. Ancak kitap bunların ötesinde Elderberry Flute Song'daki kırkurdunun söylediği gibi, "büyünün" tadım vermeyi amaçlar. Her bölümün sonunda, okurun da bunları uygulayabilmesi için basit yöntemler önerilmiştir çünkü bunların anlaşılabilmesi için doğrudan deneyimlenmeleri şarttır.

Böylesine kocaman ve kalabalık kentlerde yaşayan birçoğumuz için doğayla içsel bağ kurmak hiç de kolay değildir. Ama dikkatli baktığımızda otların, beton kaldırımlardan ve asfalt yollardan bile fışkırdığını görebiliriz. Doğa bize her yerde ulaşır. Bu kitap üzerinde çalışırken, sıcak ve sıkışık bir günde Londra'daydım. Kaygılı insanların kayıtsız bakışlarının altında iken birden karşıdaki lamba direğinde bir poster gördüm. Eski siyah beyaz resimde bir Kızılderili uçsuz bucaksız ovalara bakıyordu. Ve posterin altında Cree halkının şu sözleri yazıyordu:

Son ağaç kesildiğinde,

Son nehir kirlendiğinde,

Son balık avlandığında,

Paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız. .

Asfaltı delen otlar gibi, yerli halkların doğal bilgelikleri de endüstriyel uygarlığımızın içinden bizlere ulaşmaya çalışıyor. Çağımızın en acıklı yanı, çevre sorunlarının yarattığı çağdaş ikilemlerin yanıtlarının ve

kaybedilen ruhsallığın çaresinin; ilkeller diye adlandırılan ve yok edilen eski kültürlerde aranmasıdır.

Elinizdeki kitap, önce bu yıkımın anlatılmasıyla başlar ve çağımızla bağları araştırarak biter. Bu kitap "Eski Yollar"ın yeniden öğrenilmesini ve bu değişmez doğruların günümüze uyarlanmasını amaçlamaktadır.

Timothy Freke

( Kızılderili Bilgeliği - Wa'Na'Nee'Che' ( Dennis Renault ) & Timoty Freeke )

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çok güzel bir yazı olmuş, teşekkürler, zevkle okudum.

Bu kitabın varlığından haberim yoktu, en kısa zamanda alıp okuyacağım :)

Kızılderililer, her bakımdan mükemmel yaratılışlı insanlar. Bizim kendi içimizde, bir sürü yoldan geçerek, sorgulayarak yeni yeni keşfettiğimiz bir çok gerçeği onlar zaten hep biliyordu. Yaşam çizgilerine, felsefelerine hayran kalmamak mümkün değil.

Ben de Kızılderili Şefi Seattle'ın Mektubunu paylaşayım. Okurken gerçekten insanı derinden etkileyen bir mektup.

Mektup bu linkte :

 

http://insanveevren.wordpress.com/2011/05/09/kizilderili-sefi-seattlein-mektubu/#more-1463

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...