Jump to content

Dünya Dışı Varlıkların İnsanlık Açısından Önemi


nevermore

Önerilen Mesajlar

Farah Yurdözü

 

 

Bu yaşamımın ilk UFO'sunu gördüğümde 16 yaşında bir lise öğrencisiydim. O dönemde daha çok Spiritüalizm ve Parapsikoloji kitapları okur ve benim için gizemlerle dolu bir dünyayı keşfetmeye çalışırken, hiç beklemediğim bir anda karşıma çıkan UFO, sanırım aradığım gerçek yolu bulmamı sağladı...

 

İstanbul, Kalamış'da henüz park haline getirilmemiş sahile bakan bir evde oturuyorduk. Şimdiki spor alanlarının, gece kulübü ve lokantaların yerinde; terk edilmiş kırık dökük sandallar, akıntıyla sahile vuran çöpler ama yine de bugünkünden çok daha huzurlu bir kıyı vardı.

 

22 Mayıs 1981 akşamı, güneşin batmasından yarım saat kadar sonra; içinde bulunduğumuz apartmanı ve çevreyi etkisi altına alan, yoğun, baskıcı, hatta ürkütücü motor sesi ile irkildik. Hemen koşup salon penceresinden dışarı baktım. Tam karşıda, kumların üzerine neredeyse yere inecekmiş gibi görünen kıpkırmızı, küre biçimli bir nesne vardı. Benzerini daha önce ne gerçek hayatta, ne de filmlerde asla görmemiştim!... Ama yine de bu dünyaya ait olmadığını hissettim... Fosforlu, koyu kırmızı renkte parlayan cisim, çevresine ışık vermiyor, sadece kendini aydınlatıyordu. Şimdi düşününce çapının 3-4 metre kadar olabileceğini tahmin ediyorum.

 

"Bu bir UFO..!" diye düşündüm heyecanla... Mutluydum çünkü ben UFO görmüştüm. Yine de bu düşünceme paralel bir korku geçti aklımdan. "Sakın cisimden çıkan radyasyon ya da benzeri zararlı ışınlar beni kör filan etmesin..?" dedim kendi kendime. Cisim kayboldu. Yani demateryalize olmuştu...

 

Okuduğumuz ve bizzat kayıtlara geçirdiğimiz on binlerce UFO gözlemi içinde belki de çok önemsiz, sıradan ve günlük bir karşılaşmaydı. Ama bana o zamanlar garip gelen ve açıklayamadığım tarafı, bu gözlemden yaklaşık 10 gün önce gördüğüm rüyaydı... Sanırım bu haberci bir rüyaydı ve birileri bana dikkatli olmam gerektiğini fısıldıyordu...

 

Rüyamda, akşam karanlığında, evimizin salon penceresinden bakıyorum. Sahil karanlık ve sessiz. Yine de kendimi heyecanlı hissediyorum. Sonra yüzünü göremediğim, sadece sesini duyduğum bir yabancı benimle konuşuyor. Bir UFO'nun geleceğini, onu beklemem gerektiğini söylüyor. Az sonra karanlık gökyüzünden ve deniz tarafından parlak bir uzay gemisi gelip kumların üzerine iniyor. Açılan kapıdan dışarı yarı robot yarı insan bir varlık çıkıyor. Uyanıyorum...

Ve sonra, zaman içinde UFO gerçeğini araştırırken, Spiritüalizim ve Parapsikoloji konularını epeyce iyi bilmek gerektiğini anlıyorum. Çünkü Ufoloji, Spiritüalizm ve Parapsikoloji ile daha iyi anlamlanıyor ve daha gerçekçi yaklaşımları beraberinde getiriyordu...

 

Zaman içinde dört UFO gözlemim daha oldu. Ama UFO araştırmacısı ve yazarı olmak için onları görmeme de ihtiyaç duymuyordum. Mantıklı sonuçlara varmak için düşünmek yetiyordu. Yaşadığımız evren öyle sonsuzdu ki, üzerinde zeki yaşamın bulunduğu tek gezegen Dünya'dır ve Dünyalılar evrenin sahibidir felsefesi insana çocukça, gülünç geliyordu...

 

 

 

Uzay Macerası ve Uzaysal Tarikatlar

Bugün dünyasal bilim geçmişe göre elbette dev adımlarla ilerlemekte. Yarın, bugüne baktığımızda belki de ne kadar ilkel olduğumuzu düşüneceğiz. Ancak teknolojik ilerleme, ruhsal ve manevi ilerleme ile paralel gelişmiyor. Bazen teknolojinin yaptığı ataklarda, insan ruhunun giderek karardığını, insanlıktan çıkıp canavarlaştığını görmek mümkün olabiliyor.

 

Dünya biliminin uzay macerası da böyle... Belirli ülkelerin sahip olduğu imkanlarla uzayı, gezegenleri, sistemleri ve galaksileri tanımaya çalışıyoruz. Yani biz UFO gerçeğinin hem içinde, hem de dışında bulunuyoruz. İçindeyiz çünkü "Dünya Dışı Varlıklar'la sandığımızdan çok daha yakın yaşıyoruz. Dışındayız çünkü bazı çevreler »bizi bu farkındalıktan uzak tutmaya çalışıyorlar. Sonuçta UFO gerçekleri ve UFO yalanları arasında bir yerde sıkışıp kalıyoruz...

 

Bugün resmi bilim adına konuşan yetkililer tanıklara, araştırmacılara, doğruluğu kesinleşmiş gözlem ve temaslara ilgisiz kalıp UFO yoktur, sonsuz ve sınırsız evrende, üzerinde yaşam olan tek gezegen Dünya'dır yalanma sarılıp, UFO gerçeğini çürütmeye, saptırmaya çalışıyorlar.

 

Ve daha da kötüsü Ufoloji'nin ne anlama geldiği hakkında en ufak fikre bile sahip olmayan bazı yetkililer, evrensel her türlü fenomeni Dünya madde kurallarıyla açıklamakta ısrarcı davranıyorlar. Oysa ki Dünya realitesi sadece bu gezegene özgü olup, evrensel yasalar karşısında eksik ve yetersiz kalmaktadır. Diğer yanda farklı boyutlardan gelip Dünyaya inen uzay gemileri, tanımadığımız uygarlıklardan insanlar, o insanlar tarafından kaçırılan dünyalılar da var...

 

Ve tabii ne yazık ki, UFO gerçeğini kendi maddi çıkarları adına kullanma eğiliminde olan sahtekarları da unutmamak gerekiyor!...

 

Son derece zor bir konu olan Ufoloji'de kolaya kaçarak, bilimsel yoldan saptırıp, dinsel tarikatlara dönüştürüp, uzaysal peygamber, galaksi komutanı, X gezegeninden gelen telepatik temaslar benzeri gülünç senaryolarla, yarı bilim kurgusal yarı dinsel komediler de ortaya çıkıyor...

 

Uzaysal tarikatlarla ilgili tek sorun komik ve gerçek dışı yanları değil, aynı zamanda etki altına aldıkları insanlarımı felaketlerine de yol açmalarıdır. Daha sonraki bölümlerde değineceğimiz "Heaven's Gate" (Cennetin Kapısı) isimli grupta olduğu gibi, insanların maddi ve manevi yönden sömürülmesi, beyinlerinin yıkanması ve ötesinde toplu intiharlar!...

Bütün bunların tek bir nedeni var: Cahillik...

 

Pek çok defa söylenen bir kuralı yeniden tekrarlamak isti­yorum:

Ufoloji, evrende yer alan 'diğer yaşam biçimlerinin bi­limsel yönden incelenmesidir.

 

Başka gezegenlerden dünyaya gelen yabancı uzay taşıt araçlarına UFO adı verilmiştir; "Unidentified Flying Objecîs" yani "Kimliği Belirlenemeyen Uçan Cisimler", Ancak bir Ufolog söz konusu yabancı cisimler arasında meteor, uydu parçası, Dünya yapımı uzay taşıt araçlarını değil, "Dünya Dışı" kaynaklı uzaysal araçları, onları inşa edip bize kadar getiren zekayı, uygarlığı ve teknolojiyi inceler.

 

Ufoloji evrenseldir... Hiç bir dinle, inançla ve tarikatla bağlantısı yoktur... Uzak atalarımızın uzaysal kökenlerini araştırmak için mitoloji, tarih ve arkeolojiden yararlanır. Ayrıca bugünün UFO bilgisini anlamak için, çağdaş matematik, fizik, astronomi ve mühendislik konularında fikir sahibi olmak gerekir.

 

Ufoloji, Dünya bilimi tarafından henüz açıklanamayan bazı fenomenlerin incelenmesi amacıyla Spiritüalizm ve Parapsikoloji gibi alanlardan da yararlanır. Ancak bu dalların Ufoloji'de tarikatların ortaya çıkması ve inanç saplantılarının köklenmesine yol açmamasına özen gösterilmesi gerekir... Ufoloji, insanlığı bekleyen farklı geleceğe hazırlayan mantıklı ve tutarlı bir araştırma alanıdır.

 

UFO gerçeğini bu mantık doğrultusunda araştıran amatör ya da profesyonel meraklının karşısına bazı engeller çıkar. Ben bu engelleri "Dört Tehlikeli Gurup" başlığında sınıflandırıyorum:

1. Reddedenler:

 

"UFO'lar yoktur ve zeki yaşam sadece Dünya gezegenine verilmiş bir olanaktır" düşüncesinde ısrarcıdırlar. Kendilerini Dünya gezegeninin ve tüm evrenin tek sahibi zannederler. Ruhsal evrim seviyeleri onları katı maddeye sımsıkı bağlar ve görebildiklerinin ötesinde neler olup bittiğini düşünmek zahmetine bile katlanmazlar.

2. Hayalciler ve Her Şeye inanlar:

 

"UFO'larıyla gelen uzaylılar iyilik meleğidir, bizi kötülüklerden kurtarıp yardım etmek amacıyla buradalar" derler ve İsveçliler'i uzaylı zannedip her yıldız kaydığında "Yaşasın... Uzaylı ağabeylerimiz bizi ziyarete geldi" diye sevinirler. UFO konusuna büyük merak duymalarına rağmen, konu ile ilgili literatürü izlemez, sadece televizyon ve basına yansıyan haberlerle yetinir, ciddi kitaplar okumaktan kaçınırlar. Basında yer alan birçok sahte UFO görüntülerini gerçek zannederek, UFO gerçekleriyle UFO yalanlarını birbirine karıştırırlar.

3. Korkaklar:

 

"UFOlar'ı inşa edip dünyaya gelen uzaylılar Çin'dir. İnsanların aklını çelip onları kötü yola sürüklemeye çalışırlar. Uzaylılara inananları da cinler ele geçirmiştir" masalı ile kendilerini avuturlar. Dünyada tanınmayan ve analizi bile yapılması çok güç olan madenlerden yani katı maddeden inşa edilmiş uzay gemilerinin, cin olduğuna inanan görüş açısını savunurlar. Bu grup, daha çok bağnaz dinsel çevrelerde kendini gösterir.

4. Sahtekarlar:

 

En tehlikeli guruptur. Sadece para kazanmak ve taraftar toplamak amacıyla sahte UFO film ve fotoğrafları hazırlayıp satarlar. Bunu becerecek zekası ve teknolojik imkanları olmayanlar, uzaylılardan haber alıyorum diye ciltler dolusu kitap yazıp cehaletlerini sergiler ve komik duruma düşerler.

Evet... Ufoloji hakkında çok genel bir bilgi edinmek isteyenlere bilmem bu kadarı yararlı olur mu?... Geri kalan grup ise, uzun yıllar süren ve büyük emek gerektiren sabırlı bir araştırma ve çalışmanın ürünü olarak UFO gerçekleriyle UFO yalanlarını birbirinden ayırarak, UFOLOJİ'nin evrenselliğini içlerinde yaşatırlar.

 

 

Ufolar Geliyor...

Önceki kitabım "UFOLAR GELİYOR" (Altın Kitaplar Yayınevi/1993) isimli çalışmamda, Ufoloji tarihi, mitoloji ve arkeolojide Dünya Dışı Ziyaretçiler'in izleri gibi konulara geniş yer verdiğim için, bu çalışmamda Ufolojinin belirli bir dalı üzerinde durmak istiyorum:

 

Çağdaş Ufologların önem verdiği ve pek çok UFO meraklısını yakından ilgilendiren "Temaslar" ya da "Temasçılar" konusu... Yüzyılımızda uzaylılar dediğimiz ziyaretçilerle bizim aramızda kurulan telepatik ve fiziksel iletişim... Dördüncü Türden Yakın Karşılaşmalar, Kaçırılmalar ve sonuçları...

 

Yaşadığımız çağın son elli yılını kapsayan modern Ufoloji tarihçesi, Türkiye dahil olmak üzere, dünyanın sayısız ülkesinde yaşanan UFO gözlemleri ve "Yakın Karşılaşma" örnekleri ile biçimlendi. Gözlemler bir yana "Yakın Karşılaşmalar", bu tarihçe içinde pek çok meraklının ve profesyonel araştırmacının ilgi kaynağı haline geldi. İçinde yaşadığımız evreni henüz sayısını saptayamadığımız pek çok Dünya Dışı Uygarlık'la paylaşıyoruz.

 

Bu uygarlıklar tarih boyunca Dünya'ya programlı ve amaçlı inişler yaptılar. Dünyalı, "Dünya Dışı İnsan"la yüzleşti, tanıdı, belki de iki farklı türün birleşmesinden yeni bir insan türü ortaya çıktı. Ancak atalarımız; aradan geçen çok uzun zaman dilimlerinin sonunda, geçmişte yaşananları unuttu. Gezegenimiz klasik arkeolojinin devasa heykel, mezar anıtı, işaret taşı diye sınıflandırıp bir kenara attığı, oysa ki büyük çoğunluğunun "Dünya Dışı Uygarlıklar" tarafından belirli amaçlar doğrultusunda yapılmış olabileceğini düşündüğümüz sanat eserleri ile dolu.

 

Görsel ve sanatsal önemi kadar, bizi uzaysal geçmişimize de götüren bu eserler, dünya insanı ile farklı boyutlardan, yabancı bir gezegenden gelen ziyaretçilerin karşılaşmalarına tanıklık etme özelliğini taşıyorlar.

Diğer yanda yine pekçok ülkenin kültür yapısını oluşturan mitosları, gelenekleri, unutulmuş şarkıları ve hatta çocuk masallarında da, dikkatli bir göz uzaydan gelen ziyaretçilerin izlerini kolayca saptayabilir.

Ülkemizde bugüne dek Ufoloji konusunda pek çok kitap yazıldı, çevrildi, yayınlandı.

Aslında biz UFO araştırmacılarının yapmaya çalıştığı şey, buz dağının sadece görünen kısmından bazı sonuçlar çıkartmaya çalışmak. Bugün uzay teknolojisi, dünya insanını şaşırtan şekilde ilerlemesine rağmen, yine de sahip olunan imkanlar, değil kainatın tümünü, ne Samanyolu Galaksisi'ni, ne de komşu galaksileri araştırmaya yetecek kapasitede değil. Bizler tarafından UFO adı verilen boyutlararası uzay yolculukları yapma amacıyla kullanılan gemileri inşa eden, kullanan ve mavi gezegene kadar getiren bilinçli varlıklar neye benzer? Onları görenlerin, uzaylılar tarafından kaçırılıp üzerlerinde tıbbi araştırma ve operasyonlar gerçekleştirilen, kimi zaman uzaylılardan felsefi kaynaklı mesajlar alıp çevreye aktaranlar kimlerdir?

 

İddialara göre: 1980'li yılların ortalarından itibaren "Griler" adı verilen ve kimi tanıklarca ürkütücü bulunan uzaylıların, dünya kadınlarının rahmini kullanarak yeni bir ırk yaratma çabasına girdikleri ve bu yapay döllenme sonucunda dünyaya gelen, ya da bir başka gezegende gözlerini açan "melez tür" gerçekten aramıza karışmış mıdır?...

 

 

Uzaylılarla İrtibata Girenler

Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, giderek Avrupa'nın değişik kentleri ve Türkiye'de İstanbul, İzmir, Adana gibi merkezleri de kapsayan bir "Temasçılar" ya da daha geniş anlamıyla uzaylı varlıklarla direkt temas kurup, onların verdiği bilgiler doğrultusunda yayınlar hazırlayan guruplar, uzaylı üstadlar tarafından seçilmiş olduğuna inanan şahıslar tarafından kurulan cemiyetler, kısacası uzay tarikatları konuya farklı bir boyut kazandırmıştır.

 

Her şey ruhsal irtibatla başlamıştı...

 

Ülkemize resmi olarak 1930'lu yıllarda giren ve uygulanmaya başlayan Spiritüalizm bilgisi, medyomlar aracılığıyla ruhlarla temas kurma temeline dayanıyordu... Medyomun ipnozla uyutulması, ya da bireysel çalışmalarda ruhsal varlıklardan otomatik yazıyla alman mesajların giderek artmasıyla, ülkemiz farklı bir alanla tanışmıştı...

 

Ancak 1980'lere gelindiğinde otomatik yazıya cevap veren ruhsal varlıkların yerini uzaysal varlıklar almaya başladı...

 

Ya da mesajları alan medyomlar öyle iddia ediyordu. Ve dikkatli bir araştırma asla yapılmadığı, söz konusu mesajlar asla incelenmediği için; gelen mesajların ruhlardan mı, uzaylılardan mı, medyomun bilinçaltı birikimlerinden mi, ya da bilinçli olarak uydurulmuş anlamsız sözlerden mi oluştuğu anlaşılamadı. Böylelikle UFO gerçekleri, UFO yalanlarına katışmaya başlamış oluyordu...

 

Buna karşılık Çağdaş Ufoloji Tarihi 50 yılı geride bıraktı. Bu sürede pekçok UFO kanıtları, resmi kaynaklar tarafından çürütüldü, ört bas edildi. İnsanların toplu halde şuurlanması istenmiyordu. Buna karşılık bazı çevreler tarafından bilinçli olarak hazırlanıp sunulan UFO yalanları vardı ki, onlar gerçek gibi gösterildi. UFO gerçekleri yok edilirken, UFO yalanları abartılarak süsleniyor ve satışa sunuluyordu. Alıcısı da boldu tabii...

 

Oysa her ülkeden çıkan bir ya da bir kaç ciddi araştırmacı, oyunu kuralına göre oynamayı tercih etti ve mantık çizgisinde gerçek sonuçlara ulaştı.

 

 

Resmi Bilim Her Zaman Karşı Çıkar Mı?

Evet ne yazık ki, evreni sadece maddeden yapılmış bir taş toprak ve kaya yığını olarak kabul eden bazı bilim adamları UFO'lara ısrarla karşı çıkmaktadırlar. Bu hepimizin malumu... Türkiye'de ve yaşadığımız gezegenin farklı ülkelerinde bazı astronomlar; UFO'ların olamayacağını, evrende Dünya'dan başka hiç bir gezegende zeki hayatın bulunmadığı konusunda son derece kesin ve kararlı konuşurlar. Nedeni şu anda elde bulunan dünyasal teknoloji ve olanaklarla; gezegenler arası yolculuk yapabilecek bir uzay aracını inşa etmenin imkansızlığıdır. Yani dönüp dolaşıp Dünyasal şartlardan söz eder, var olan tüm yaşam biçimlerinin Dünya gezegeni ile sınırlı kaldığına inanırlar.

 

Yakından tanıdığımız bazı astronom ve fizikçiler ise, kişisel olarak UFO gerçeğini kabul ettikleri halde/örneğin kalabalık topluluklar karşısında ya da televizyon programlarında konuşurken Ufolojiyi yok sayma eğilimini gösterirler!...

 

Bugün uzay araştırmalarının dünyasal merkezi kabul edilen NASA (National Aeronautics and Space Administration) yani "Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi", planladığı çalışmalarında sadece yaklaşabileceğimiz gezegenleri coğrafi ve yapısal olarak tanımayı değil, olası "Dünya Dışı Uygarlıkları" tanımayı ve keşfetmeyi de hedefler. Bu konuda yapılan çalışmalar, son yıllarda hepimizin bildiği bazı türlerin de katkılarıyla çok hızlı bir gelişme göstermiştir.

 

Zaman içinde keşfedilen yeni galaksi, yıldız ve gezegenler; inatçı bilim adamlarının bazı gerçeklerine uyabilirse onlar adına sevinebiliriz. Bilimsel görüş; tanımadığı, yakından incelemediği bir konuyu karalamaya çalışıp, o konunun gönüllü araştırmacılarını yalan uydurmakla suçluyor ve doğrudan doğruya hakaretler yağdırıyorsa, bilim dünyasının geleceği bir kara delik kadar ümitsiz ve ışıksız olacak demektir.

 

Herkesin bildiği gibi zaman zaman basına yansıyan bazı irili ufaklı haberlerde, uzay araştırmacıları tarafından yürütülen misyonların sonuçlarına yer verilir. Şimdi bunlardan ilkini inceleyelim...

 

1995 yılında basında yayınlanan haberi orijinaline sadık kalarak aktarıyorum:

"Başka canlılar neredesiniz?" sorusuna çok uzaklardan bir yankı: Bilim adamları yeni bir dünya keşfetti.

 

"Dünyamızın da yer aldığı galaksinin içinde, Pegasus takımyıldızları arasında saptanan 51Peg adında, güneş benzeri bir yıldızın çevresinde, dünyaya çok benzer bir gezegenin yörüngede olduğu tahmin ediliyor. Eğer bu tahmin doğruysa, astronomi tarihinde ilk defa, dünyadakine benzer bir hayat türünün ve canlıların var olabileceği bir güneş sistemi bulunmuş olacak.

 

 

Dünya Dışı Varlıklar'ın İnsanlık

Açısından Önemi

Cenevre'de araştırma yapan İsviçreli bilim adamları Michel Mayor ve Didier Queloz'un bu konudaki bildirileri, İngiltere'de yayınlanan "Nature" dergisinde yer aldı. Verilen bilgilere göre 40 ışık yılı uzaklıkta ve çıplak gözle görülebilen yıldızın çevresinde, bizim güneş sistemimize benzer bir gezegen sisteminin olduğu ve başka gezegenler de bulunabileceği düşünülüyor.

 

51 Peg yıldızının bir başka özelliği, tıpkı bizim güneşimizde olduğu gibi, hareket yörüngesinde önemli bir kavis çizmesi. Böyle bir etkinin ancak yıldızın yakınındaki bir uydu gezegenin çekim gücünden kaynaklanabileceği biliniyor. 51 Peg yıldızının yakınında, bizim sistemimizdeki Jüpiter gezegeni boyutlarında ve dünyamızla güneş arasındaki mesafeye benzer bir mesafede bir gezegenin yörüngede olduğu çıkarsama yoluyla saptandı.

 

Sözkonusu gezegenin, yıldıza yakınlığı nedeniyle, çok kayalık olacağı, ama dünyamızdakine benzer bir düzeyde bir atmosferi ve ısıyı yaşatabileceği düşünülüyor."

 

Evet adım adım gerçeğe yaklaşıyorlar galiba. Oysa UFO araştırmacıları bunun böyle olacağını yaklaşık 50 yıldan beri söylüyor ve kimseye dinletemiyordu.

Şimdi de 24 Mart 1996 tarihli bir gazete haberine göz atalım:

 

 

 

Dünya ET ile Tanışacak

 

"Bilim adamları gelecek 25 yıl içinde Güneş Sistemi dışında yaşam bulabileceklerine inanıyorlar. NASA'nın Kökenler programı yöneticisi Mark Kaplan, İspanya'daki astronomlar toplantısında: 'Evet, Dünya Dışı yaşamlar kesinlikle var. Evrende yalnız olduğumuza inanmıyorum. Onlara ulaşmamız zaman alacak ama kesinlikle ulaşacak ve bizden farklı olduklarını görünce çok şaşıracağız' dedi.

 

Amerikalı astronomların 1996 yılında iki yeni gezegen daha keşfetmesinden sonra, Kaplan Dünya Dışı Yaşam'ın artık bir düş değil, bir zaman sorunu olduğunu söyleyerek en fazla 25 yıl içinde böyle bir yaşam izine rastlanmasının mümkün olabileceğini belirtti.

 

Mark Kaplan Dünya Dışı yaşamın bulunması halinde insanlığı nelerin beklediğini ise şöyle açıklıyor:

 

'Eğer böyle bir yaşama rastlarsak, felsefe, din ve daha birçok değer yargısı önemli ölçüde etkilenecek ve belki de daha alçakgönüllü olmamızı sağlayacak. Çünkü bizim dışınızda bir yaşam olduğunu keşfettiğimiz evrende yalnız ve özel olmadığımızı anlayacağız.'

 

Dünya Dışı yaşam konusunda yapılan araştırmalar ve ihtimal hesapları milyarda birlik olasılıklarda bile evrende dünya koşullarında milyarca gezegen olduğunu ortaya koyuyor. Bu yüzden bilim adamları kesin olarak Evrende Yalnız Değiliz diyebiliyorlar."

 

Batı, "Yeni Çağ" gerçeğine yavaş da olsa gözlerini açarken, ne yazık ki ülkemizde çok önemli bilim kuruluşlarının bazı yetkilileri, UFO araştırmacılarını küçümseme eğilimini sürdürüyorlar. İzlenme rekoru peşinde koşan kimi televizyon yapımcı ve sunucuları da taraflar arasındaki kavga gürültüyü kışkırtarak Türkiye'de Ufoloji'nin zedelenmesine yol açıyorlar. Örneğin 1996 yılında Türkiye’de önemli bir UFO dalgası yaşanır ve gözlemlenen cismin film ve fotoğrafları basında yer alırken, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi'nden bir yetkili şöyle diyordu:

 

"İçki reklamları için televizyonda nasıl yasaklama yapılıyorsa, falcılar, cinciler, medyomlar, astrologlar, UFO'cular ve üfürükçülere de aynı yasaklama yapılmalı."

 

UFO araştırmacılarıyla falcılar, cinciler, üfürükçüleri aynı gurup altında değerlendirmek harika doğrusu!... Üzüntü veriyor... Hata belki de Ufolojinin diğer mistik araştırma konuları ile karıştırılması... Bizim görevimiz ise bu hataları sıfıra indirmek amacıyla, Ufoloji ve Ufolog kavramlarının çok doğru tanımlarını yaparak, gerçekleri ve yalanları birbirinden ayırmak.

 

 

 

 

 

 

Kaynak: Ufo Gerçekleri ve Yalanları - Farah Yurdözü

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...