Jump to content

Lüsid Rüya Görmeyi Öğrenmeye Hazırlık


nevermore

Önerilen Mesajlar

Nasıl Öğrenileceğini Öğrenmek

Bu bölümde, ilerideki kısımlarda verilen lüsid rüya tekniklerini uygulamayı kolaylaştıracak tamamlayıcı bilgi ve alıştırmalara yer vereceğiz. Lüsid rüya âlemini araştırmaya koyulmadan önce, uyku sırasında beynin ve bedenin durumu konusunda bazı temel şeyleri bilmek gerekiyor. Daha sonra da, kişileri rüyalarında bilinçli olmaktan alıkoyan, sık rastlanan bazı "zihinsel dirençler" konusunda bilgi edineceksiniz.

Uyuyan Beyin, Rüya Gören Zihin

İnsanlar uyku ihtiyaçlarını çok abartabilmektedirler. Neden her yirmi dört saat içinde sekiz saat "ışıkları söndürmek" gerekmektedir? Bu soruya, bedeni ve zihni dinlendirmek gerektiği ya da karanlık saatlerde kendimizi güvenceye almak gerektiği gibi cevaplar verilebilir. Ancak uykuyu esrarlı bir şey gibi yorumlamak, çok daha önemli bir soruyu gündeme getirir: Peki, uyanık olmakla neyi kastediyoruz? Uyanık olmanın basit bir tanımı, farkında olmaktır. Ancak farkında olunan nedir? Uyku ve uyanıklıktan bahsettiğimizde, dış dünyayla ilgili bir farkındalığı kastederiz.

Ancak kişi uyurken ve dış dünyanın hemen hiç farkında değilken; kendi zihni içindeki bir âlemin farkında olabilir (ki bu da "uyanık" olmaktır). Uyanıklığın dereceleri vardır. Lüsid rüyacılar, gerçek durumun daha iyi farkındadırlar; rüya gördüklerini bilmektedirler; bu nedenle "rüyaları içinde uyanık" olduklarını söyleyebiliriz. Yüksek şuur hâllerine ulaşma konusunda geleneksel yöntemleri izleyenler bir "uyanış" hâlinden bahsederler; bunun anlamı kişinin Kozmos'ta nasıl bir yer işgal ettiği konusunda farkındalığını artırmasıdır.

Peki, bir kişinin ya da bir şeyin "farkında" olmak ne anlama gelmektedir? Biyolojik organizmalarda farkındalık beynin bir fonksiyonu olarak ele alınır. Duyu organları dünyadan bilgi toplarlar (ışık, ses, sıcaklık, yüzey dokusu, koku) ve bu bilgileri beyne aktarırlar. Beyin bu bilgileri yorumlar ve dış dünyada neler olduğu konusunda kavramsal bir senteze ulaşır. Fakat içsel farkındalık olarak da ifade edilen şuursal farkındalık ise çok daha kapsamlı bir farkındalığı beraberinde getirir.

Kişinin kendi varlığını dış etkilerin ve olayların içerisinde yitirmemesi anlamına gelir. Günlük yaşamında uyanık ve her şeyin farkında olduğunu zanneden insan, Dördüncü Yol ekolünün mimarı büyük filozof Gürciyef e göre "çok derin bir uykuda"dır. Gürciyef e göre insan normalde gözleri açıkken de uyumaktadır. Uykudan uyanmak için mutlaka ekstra bir çaba ve çalışma içerisine girmelidir. Bu farkındalık hâli başta Krişnamurti, Ouspensky gibi yeni çağ filozoflarına göre an'ı yaşamak, şimdide bulunabilmek, iç özgürlüğe ulaşabilmek olarak da nitelendirilmiştir.

Günlük yaşamda durum böyle iken uyku sırasında farkındalığını meydana gelebileceği düşüncesi pek çok insana inandırıcı gelmeyebilir, fakat lüsid rüya çalışmaları gösteriyor ki, insanın uyku sırasında günlük farkındalığının ötesinde bir farkındalığa ulaşabilmesi mümkündür. Çünki duyular aracılığıyla dış dünyadan gelen etkiler uyku sırasında minimuma iner. Zihin iç varlığının çok daha ince ve hassas etkilerine açık olduğu kadar ruhsal dünyaya uzanıp o farklı boyutların titreşimlerini çözümleyebilecek bir seviyeye ulaşır.

Beynimiz, dünyada neler olduğu konusunda, sürekli yeni bilgilerle tazelenen bir model oluşturur ve gelecekte neler olabileceği konusunda da tahminler yürütür. Tahmin işlemi, şu an elde bulunanın ötesinde önceden edinilmiş bilgilerin kullanılmasını gerektirir ve duyuların algı kapasitesiyle sınırlıdır. Beş duyunun ötesinde kullanılmayı bekleyen pek çok algı ve yeteneklerle donanmış olan insan için lüsid rüya çalışmaları kendi iç potansiyelini görmesini engelleyen kapının aralanmasında kullanılan yöntemlerden biridir.

Zihnin Uykudaki Durumu

Uyanıklık durumunda ya da bir çeşit etkinlikle meşgul olunduğunda (yürüyüş, kitap okuma, vb.), beyin çevreden gelen duyusal verileri değerlendirmekle meşguldür; bu süreç, hafızada bir araya gelince, bir dünya modeli oluşturacak ham maddeyi meydana getirir. Uyanık ve etkin durumda, bu model doğru bir biçimde dış dünyayla ilişkiyi yansıtır.

Uyanık olmakla birlikte fiziksel bir faaliyet içinde olunmadığı durumda, girdi dengesi, dışarıdan içeri doğru kayar. Belli bir ölçüde, düşünme biçimi, dışsal uyaranlardan bağımsızlaşmış durumdadır; zihin başıboş dolanır, hayal kurar; gündüz düşlerine dalınır. Zihnin bir kısmı ile, o anki fiilî çevre yerine, olması mümkün dünya modelleri inşa edilir. Ancak dış dünyanın basit bir modeli yine de korunur. Örnek olarak, bir çeşit tehlike işareti ortaya çıktığında, dikkat kolayca dış dünyaya döner.

Uykuda ise, dış dünyadan çok az miktarda duyusal girdi söz konusudur ve dış dünyanın bilinçli bir modeli artık korunmaz olur. Uyku moduna geçen beyin, bilinçde bir dünya modeli oluşturacak kadar uyarılmışsa, bu model büyük ölçüde çevrede olup bitenlerden bağımsızdır. Diğer bir deyişle bir rüyadır. Uyuyan beyin her zaman çok boyutlu bir dünya modeli yaratmaz. Bazı hâllerde sadece düşünmekle ya da çok az bir şeyler üretmekle yetinir. Uyku sırasındaki zihin faaliyetindeki farklılıklar büyük ölçüde, uyuyanın beyin durumundaki farklılıklara dayanırlar.

Uyku, bilim adamlarının 20 yy'a dek düşündükleri şekilde, tek tip, pasif bir dünyadan çekilme hâli değildir. Birbirinden farklı iki tip uyku vardır. Uykunun sakin kısmı ile aktif kısmı; biyokimya, fizyoloji, psikoloji ve davranış olarak birçok farklılıklar sergilerler. Bu iki farklı uyku durumunu tanımlamak için beyin dalgaları (saç derisi düzeyinde ölçülen elektrik faaliyeti), göz hareketleri ve kas gerilimi gibi ölçütler kullanılmıştır. Uykunun sakin aşaması, uykuyu, dinlenmeye yönelik bir faaliyetsizlik olarak anlayan genel görüşe çok uygundur. Yavaş ve derin nefes alınır; zihinde çok az faaliyet vardır; metabolizma hızı minimuma inmiştir ve tamir süreçlerini kolaylaştırmak üzere büyüme hormonları salınmış durumdadır. Kişiler bu durumdayken uyandırıldıklarında biraz sersemlemiş gözükürler. Rüya gördüklerini hatırladıkları da pek olmaz. Bu hâli, kedi ya da köpeklerde de kolayca gözleyebilirsiniz; hayli gevşemiş bir pozisyondadır ve yavaş ve düzenli nefes alıp verir. Uykuda konuşma ve uyurgezerlik de bu hâlde meydana gelir.

Sakin uyku hâlinden aktif uyku hâline geçiş bir hayli çarpıcıdır. Aktif uyku aşamasında, genelde hızlı göz hareketleri (rapid eye movement) ya da REM uykusu adı verilen bir durum söz konusudur: Gözler, sanki uyanıkmışçasına hızlı hareketler sergilerler. Aradaki tek fark, göz kapaklarının kapalı oluşudur. Nefes hızlanır ve düzensizleşir; beyin tıpkı uyanıkmış gibi yoğun enerji tüketmeye başlar ve bu esnada yoğun olarak rüya görülür. Beyinde bu faaliyetler meydana gelirken, beden neredeyse tamamen hareketsiz durumdadır (sadece ufak tefek kasılmalar olur); REM uykusu sırasında beden rüya görme hâline engel olmasın diye geçici olarak hareketsizleştirilmiştir.

REM uykusuna has "uyku felci" (bedenin hareketsizleşmesi) uyanınca hemen ortadan kalkmaz; bu yüzden uyandıktan sonra bir iki dakika hareket edemediğiniz olmuştur. Uyku felci rahatsız edici bir tecrübe olmakla birlikte aslında tamamen zararsızdır ve lüsid rüya oluşturmakta kullanılması da mümkündür.

Uyuyan Kişinin Gece Yolculuğu

Sakin uykunun da üç alt aşaması vardır. Birinci aşama, rehavet içinde bir uyanıklıkla hafif uyku arası bir geçiş hâlidir; bu aşamanın karakteristik özellikleri, yavaş seğirme gibi göz hareketleri ve uykuya götüren imgeleme adı verilen canlı, kısa rüyacıklardır. Normalde, kişi, birinci aşamadan ikinci aşamaya hızla geçer. İkinci aşama, tam anlamıyla uykudur ve "uyku kıvrımları" (sleep spindle) adı verilen tek düze beyin dalgası örüntüleri şeklinde karakteristikler sergiler. Bu aşamada zihinsel etkinlik oldukça az ve sıradandır; düşünce akışını andırır.

Tipik olarak yirmi ilâ otuz dakika içinde, kişi "delta uykusuna" çok daha derin bir biçimde dalar. Bu isim, sakin uykunun bu aşamasını karakterize eden düzgün, geniş, yavaş beyin dalgalarından adını almaktadır. Delta uykusunda pek az rüya görülür. İlginç bir biçimde, spirituel çalışmalarda ve bazı mistik tradisyonlarda, rüyanın bulunmadığı bu derin uyku durumu, en derindeki şuurumuzla temas kurulan bir hâl olarak ele alınmıştır. Svami Rama'ya göre "bu, iç âlemimizin, en yüksek evrensel şuurun tam ışığıyla dolabildiği bir andır." Uyanık bilincin ego hâli artık yoktur. Dahası, sınırları tam olarak bilinmeyen zihnin kişisel yönleri de geçici olarak bir yana bırakılır. Anılar, sorunlar, problemli rüya görüntüleri, geride kalmıştır. Kişisel bilinç dişinin bütün sınırlılıkları, en yüksek şuurun eksiksiz ışığında kaybolurlar."

Psişik araştırmalar bu durumu, ruhsal dünyanın etkilerini algılayabilmeye en uygun durum olarak izah eder. Bu durumda zihindeki algı kalıpları, entellektüel sınırlar ve duyular dünyasının etkileri insanın gerçek yönüne uzanması için bir engel teşkil etmez. Psişik çalışmalarda ortaya çıkan fenomenlerin meydana geliş anlarında süjenin içine girdiği şuur durumunun da delta uykusu durumuna çok benzediği yönünde sağlam kanıtlar elde edilmiştir. Parapsikologların yaptıkları çalışmalar sonucunda psişif fenomenlerin meydana geliş anında ve rüya modunda beyin alfa dalgaları yayınlamaya başlar.

Uyku boyunca gerçekleşen bu gece yolculuğunda lüsid rüya uykusunun hangi aşamada gerçekleştiğini merak edebilirsiniz. Bu soruya nasıl cevap arandığı, tekrar tekrar anlatılmaya değer bir öyküdür.

Rüyalar Dünyasıyla İletişim

"Diyelim ki uyudunuz ve diyelim ki uykunuzda bir rüya gördünüz; rüyanızda da cennete gidip garip ve güzel bir çiçek kopardınız. Peki.... uyandığınızda çiçek elinizde duruyorsa ne olacak? Siz söyleyin bakalım, ne olacak? "

Samuel Taylor Coleridge

Tarih boyunca şairler, düşünürler ve rüyayla ilgilenen diğer kişiler, rüyalar dünyasından bir şeyler getirmek gibi fantastik bir düşünceyle ilgilendiler. Bu Coleridge'in çiçeği kadar somut ve gerçek bir şey olmalıydı. Rüyanın en az bu yaşam kadar gerçek olduğunu kanıtlamalıydı. 1970'lerin sonlarında, Stanford Üniversitesi'nde lüsid rüyalarla ilgili doçentlik üstü çalışmalarına başlayan Stephen LaBerge kendisini ilk bakışta çok daha umutsuz gözüken başka bir işle karşı karşıya buldu: Lüsid rüyaların gerçek olduğunu kanıtlamak. O günlerde uzmanlar, rüya görme ile rüya gördüğünün bilincinde olma hâllerinin bir arada olmasının, eldeki bilgilerle tam bir çelişki sergilediğinden emindiler; bunun imkânsız olduğunu düşünüyorlardı. Fakat LaBerge, bu felsefî önermelerden fazla etkilenmedi, çünki bizzat kendisi lüsid rüyalar görmekteydi.

Lüsid rüyanın gerçek olduğunu diğerlerine kanıtlayabilmek için gördüklerinin gerçekten bilincinde olduğuna dair rüya dünyasından kanıtlar getirmeye mecburdu. Uyandıktan sonra, bir rüyada lüsid rüya yakaladığını rapor etmek gerçek bir kanıt sayılmıyordu. Uykuda olunduğunu gösteren bir kayıt üzerinde, lüsid rüyanın zamanını, bir şekilde işaretlemek gerekiyordu.

Önceki çalışmaların, rüya görenlerin REM sırasındaki fiziksel göz hareketlerinin; rüyalarda baktıklarını bildirdikleri yönle tıpatıp aynı yönde gerçekleştiklerini kanıtlamış olduğu biliniyordu. Öncü bir uyku ve rüya araştırmacısı olan Dr. William Dement'in aktardığı ilginç bir örnekte; rüya gören denek, yirmi beş kadar düzenli sol-sağ-sol-sağ şeklinde gelişen bir göz hareketleri serisi gerçekleştirdikten sonra uyandırılır. Denek, rüyasında bir masa tenisi maçı gördüğünü aktarır. Tam uyandırılmadan önce, rüyadaki gözleriyle uzun bir voleyi izlemektedir.

Lüsid rüya görebilen denekler üzerinde yapılan laboratuar çalışmaları kısa zamanda lüsid rüya periyodunun varlığını kanıtladı. Beyin dalgalarını, göz hareketlerini ve kas gerilimlerini ölçen elektrotların bağlandığı deneklerin uyku sırasındaki lüsit rüya faaliyetleri polifraf kayıtları sayesinde incelenebildi. İncelenen polifraf kayıtlarında, bir REM periyodu ortasında göz hareketi sinyalleri saptandı. Aynı çalışma pek çok lüsid rüyacı üzerinde de başarılı biçimde yapıldı ve bu rüyaların neredeyse sadece REM uykusu sırasında ortaya çıktığı anlaşıldı.

Rüya dünyasıyla bu şekilde kurulan iletişim, lüsid rüyalar ve rüya fizyolojisiyle ilgili ileriki çalışmalarda son derece yararlı oldu. Lüsid rüyacıların rüyalarında önceden kararlaştırılmış bazı hareketler yapmaları ve bu şekilde uyanık dünyaya işaretler göndermeleri rüya araştırmalarında yepyeni yaklaşımlara olanak tanıdı.

Stanford Uyku Araştırma Merkezimde yürütülen bu çalışmalar rüya sırasında zihin/beden ilişkileri haritasını oluşturmada ilk adımları meydana getirdi.

Göz hareketleri vasıtasıyla lüsid rüyacıların rüya dünyasından işaret vermeleri metodu; rüyacıların rüya içindeki bakışları ile kapalı göz kapakları ardındaki gerçek göz hareketleri arasında kuvvetli bir ilişki olduğunu kanıtlamıştır.

Rüyada gerçekleştirilen hareket, beyin ve beden üzerinde gerçek etkiler meydana getirir.

Yukarıda ele alınan deneyler, uykuda ve rüya görürken yaşanılan olayların, sanki bu olayları uyanıkken yaşamışsınız gibi; beyniniz (ve biraz daha az olmak üzere, bedeniniz) üzerinde etkiler meydana getirdiği görüşünü desteklemiştir. Lüsid rüyacılar, rüya sırasında nefeslerini tuttuklarında ya da hızlı hızlı nefes alıp verdiklerinde; gerçek nefes alıp vermeleri de buna uyar; yani soluklarını gerçekten tutar ya da hızlandırırlar. Ayrıca, uyanık durumda şarkı söyleme ve sayı sayma faaliyetlerinin beynin çalışmasında sebep olduğu farklılıklar (Günümüzde çok kesin olmamakla birlikte, şarkı söyleme sağ yarım küreyi, sayı sayma ise sol yarım küreyi çalıştırma eğiliminde olduğu kabul edilmektedir) lüsid rüyalarda neredeyse iki katma çıkmaktadır. Kısaca, beynimiz açısından, bir şeyin rüyada yapılması; gerçekten yapılmasıyla aynı şeydir. Bu bulgu, rüyaların neden bu denli gerçek göründüklerini açıklamaktadır.

Rüya hâlinin neden olduğu fizyolojik etkiler; rüyaları, imajinasyonumuzun "asi çocukları" gibi bir yana atmamızın mümkün olmadığını göstermektedir. Kültürümüzün genel eğilimi, rüyaları yok sayma şeklinde olmakla birlikte; rüya deneyimleri de en az uyanık yaşantılar kadar gerçektir. Yaşamlarımızı iyileştirmek istiyorsak; bu gayretlerimize rüya yaşantılarımızı da eklemek çok yerinde olacaktır.

Sosyal Değerler ve Lüsid Rüya

Lüsid rüyalara ilgi duyan ve bu tip rüyalar gören kişiler, bu konuda kimseyle konuşamadıklarından, rüyalarında neler yaptıklarını insanlara açıklamaya çalıştıklarında karşılarındaki kişilerin kendileriyle alay ettiklerinden yakınırlar. Kültürümüz, zihinsel hâller üzerinde çalışanlara pek az sosyal destek veriyor. Bu direncin kökleri belki de psikolojideki davranışçı bakış açısında yatmaktadır. Davranışçı anlayış, insanlar da dahil olmak üzere bütün hayvanları birer "kara kutu" şeklinde ele alır. Hareketlerinin tamamen dışsal girdilere bağlı olduğunu kabul eder. Bir hayvanın "zihin" içeriğinin ölçülebilir bir şey olmadığı ve bu nedenle de bilimsel çalışmanın sınırları dışında kaldığı farz edilir.

Ancak 1960'lı yılların sonlarından itibaren, bilim yeniden bilinçli deneyim alanını araştırmaya başlardı. Lüsid rüya çalışmaları buna bir örnektir. Ancak kültürel anlayış normalde bilimsel anlayışı biraz geriden izler. Bu yüzden bazı bilim adamları da dahil olmak üzere; insan varlığının yeni bazı yeteneklerinin, bilimsel araştırma yoluyla keşfedilip kanıtlanmasına bazı kişiler direnmeyi sürdürmektedirler.

Lüsid Rüyalarla İlgili Kaygılar

Soru ve Cevaplar

Lüsit rüya gören kişilerin zihinlerine takılan ortak bazı sorulara uzmanların verdikleri cevaplar:

S. Lüsid rüya nedir?

C. Lüsid kelimesi, saydam, berrak veya şeffaf anlamına gelmektir. Lüsid rüya terimi araştırma çevrelerinde özel bir kavram olarak literatüre girmiştir. Lüsid rüya ile anlatılmak istenen, rüya sırasında rüya görüldüğünün farkına varılıp, rüyanın bilinçli olarak yönlendirilmesidir.

S. Lüsid rüyalar bazı kişiler için zararlı olabilir mi?

C. Lüsid rüyaların neredeyse tamamına yakını, olumlu, ödüllendirici deneyimlerdir ve bu konuda sıradan rüyalardan çok üstün oldukları söylenebilir. Uzmanlar, "normal ölçüde nörotik" olmanın dışında bir sorunu olmayanlar için, lüsid rüyaların tamamen zararsız olduğunu ifade etmektedirler.

S. Kişi rüyada ölecek olursa; gerçekten de öleceği söyleniyor. Bu doğru mudur?

C. Eğer doğru olsaydı, bunu nasıl bilecektik? Tam aksi yönde doğrudan kanıtlarımız vardır: Birçok kişi rüyalarında öldüklerini görmüşlerdir; uyandıktan sonra sapasağlam biçimde verdikleri kendi raporlarına göre; bu rüyaların üzerlerinde hiçbir olumsuz etkisi olmamıştır. Dahası, ölüm rüyalarını yeniden doğuş rüyalarına dönüştürmeniz de mümkündür.

S. Rüya farkındalığı kazanmayla ilgili tüm bu gayret ve alıştırmalar, uyku kaybına yol açmaz mı? Rüyalarımda uyanık kalmayı başarırsam, daha fazla yorulur muyum? Daha çok lüsid rüya görme adına, gündüz yaşantılarımdaki zindeliğimi kaybetmeye değer mi?

C. Lüsid rüyalar da en az diğer rüyalar kadar dinlendiricidir. Lüsid rüyalar genelde olumlu deneyimler oldukları için, kalktığınızda kendinizi güçlenmiş hissedersiniz. Bir rüya sonrasında ne ölçüde yorgun olduğunuz, rüyada neler yaptığınızla ilgilidir.

Lüsid rüya görmeyi öğrenmek için, bu konuya ayrılacak zaman ve enerjiye sahip olduğunuz bir dönemi seçmelisiniz. Rüyalarınızı hatırlama ve lüsid rüya oluşturma çalışmaları geceleri daha uzun süre uyanık kalmanızı gerektirebilir. Daha uzun süre uyumanız söz konusu olabilir. Eğer, uykuya daha çok zaman ayıracak vaktiniz yoksa ya da uykuda geçirdiğiniz her küçük süre sizin için çok değerliyse; şu anda lüsid rüyalar üzerinde çalışmanız doğru bir seçim olmayabilir. Çalışmalar sadece stresinizi artırır ve pek iyi sonuçlar da alamazsınız.

S. Lüsid rüyalar görebilmek için yetersiz olmaktan korkuyorum. Önerdiğiniz alıştırmaları yapıp hayli zaman harcadıktan sonra lüsid rüya görmeyi başaramazsam ne olacak? Uzun zaman ayırdıktan sonra hiçbir sonuç alamazsam, kendimi başarısız hissederim.

C. Konu ne olursa olsun, bir şey öğrenirken, öğrenmeye engel teşkil eden bir numaralı şey, aşırı derecede çaba sarf etmektir. Lüsid rüyalar konusunda bu daha da önem kazanır. Çünki uykunuzu iyi almanız ve dengeli bir bilinç durumuna sahip olmanız, bu çalışmalarda çok önemlidir. Sonuç alamadan lüsid rüya görme konusunda büyük çaba sarf ederken uykunuzdan oluyorsanız, bu çabalarınızı bir süre durdurun. Gevşeyin ve birkaç gün ya da birkaç hafta boyunca lüsid rüyalar konusunu tamamen unutun. Bazen', lüsid rüyalar siz çaba göstermekten vazgeçince kendiliğinden doğal olarak meydana çıkarlar.

S. Lüsid rüyalar o kadar ilgi çekici ki ve kişi kendini o kadar iyi hissediyor ki; karşılaştırıldığında gerçek yaşam çok soluk kalıyor. Kişi lüsid rüyalara bir bağımlılık geliştirir de her şeyi bir yana atarsa ne olacak? Böyle bir şey söz konusu olabilir mi?

C. Yaşamı son derece monoton olan bir kişinin lüsid rüyalara saplantı derecesinde bağlanması elbette söz konusu olabilir. Her durumda, lüsid rüyalar için "yaşamlarını uykuda geçirme" fikrine sıcak bakan kişilere, lüsid rüyalar sırasında öğrendiklerini gerçek yaşamlarına uygulamaya çalışmaları önerilebilir. Eğer lüsid rüyalarınız çok daha gerçek ve çok daha heyecan vericiyseler; yaşamımızı rüyalarımıza benzetmeye çalışmak, çok daha canlı, yoğun, zevkli ve ödüllendirici hâle getirmek en iyisidir. Her iki dünyada da deneyiminiz, davranışlarınızdan büyük ölçüde etkilenir.

Tüm bireysel gelişim çalışmalarında unutulmaması gereken ilkeler lüsid rüya çalışmalarında da geçerlidir: Abartmamak, akıl ve vicdan hükümlerinden uzaklaşmamak, aracı amaç hâline getirmemek, yani yapılan şeyin içinde kaybolmamak ve yaşamın bir esneklik ve uyum süreci olduğunu unutmamak.

Rüyalarınızı Tanımaya Başlamak

Rüyalarınızı Nasıl Hatırlayacaksınız?

"Her şey hatırlamakla başlar" diye bir söz vardır ve bu söz, lü­sid rüyalar konusunda kesinlikle doğrudur. Lüsid rüya görmeyi öğrenmenin ilk şartı görülen rüyanın hatırlanmasıdır.

Rüyalar tam olarak hatırlayıncaya dek, çok sayıda lüsid rüya görme şansı azdır. Bunun iki nedeni vardır: Birincisi, hatırlanmadığı takdirde bir lüsid rüya yaşansa bile, bunun fark edilemeyeceğidir. Gerçekten de, yaşamın normal akışı içinde unutmuş olduğumuz binlerce rüya arasında hepimiz bir çok lüsid rüyayı da fark etmemiş olabiliriz. İkincisi, lüsidleşmek için, rüyanın bir rüya olduğunu, rüyanın içinde fark etmek gerekir ki; bu da iyi bir rüya hafızası gerektirir. Farkına varılmaya çalışılan kendi rüyamız olduğu için; rüyayı tanımak, anlamak zorunludur.

Genel olarak, rüyanın nasıl bir şey olduğunu biliriz. Ancak rüya öykülerini, gerçekten olmuş olay aktarımlarından ayırmak, her zaman kolay olmaz. Rüyalar genelde yaşamı andırırlar. Ancak bu benzeyişin önemli bazı istisnaları vardır. Bu istisnalar, dünyanın nasıl olduğuyla ilgili beklentilerimizi ihlâl ederler. Bu yüzden, rüyaların nasıl şeyler olduğunu bilmeye çalışmamız ve özellikle de onları rüya yapan şeyin ne olduğunu kavramamız gerekir.

Lüsid rüya oluşturma yöntemleri için zaman ayırmaya geçmeden önce, her gece en az bir rüya hatırlayacak duruma gelmek gerekir. Aşağıdaki öneriler bu amaca ulaşmamıza yardımcı olacaktır.

İyi bir rüya hafızası için ilk adım, düzenli bir uykudur. Dinlenmiş durumda, rüyaların hatırlanma amacına daha kolay odaklanıldığı saptanmıştır.

Genelde uyku araştırmacıları, uyuyan kişi, uykunun diğer aşamalarına geçmeden; doğrudan rüya safhasından uyanmadığı takdirde; rüyaların hatırlanmadığını kabul ederler.

Rüyaları hatırlama konusunda bir başka önemli önkoşul da motivasyondur. Pek çok kişi için rüyalarını hatırlamaya niyetli olmak ve yatağa girmeden hemen önce niyeti kendi kendilerine hatırlatmak yeterli olmaktadır.

Hepimizin bildiği gibi uykudan uyanıldığı an zihindeki bir rüya veya rüyalar birkaç saniye içinde zihinden uçup gider. Çünki zihin ve duyular, uyanıklık dünyasının detaylarına hızla adapte olur. Bu problemi aşmak için uzmanlar, uyanma anında kendimize şu soruyu sorma alışkanlığını geliştirmemiz gerektiğini vurguluyorlar: "Nasıl bir rüya görüyordum?" Bu soru sorulmadığı taktirde diğer düşüncelerin araya karışması sonucu rüyaların bir kısmı ya da tamamı unutulabiliyor.

Hatta uyanma anında yapılan herhangi bir beden hareketi bile rüyanın hatırlanmasını zorlaştırabilir. Hele gündelik kaygılar da devreye girerse rüya anıları anında silinip gider. Eğer hiçbir şey hatırlamıyorsanız, hareket etmeden ve başka bir şey düşünmeden birkaç dakika daha hatırlamayı deneyin. Genelde rüyayı meydana getiren parçalar, öğeler hatırlanmaya başlanır.

Eğer hiç rüya hatırlamıyorsanız, kendinize şu şekilde sormalısınız: "Uyandığımda ne düşünüyordum?" ve "Uyandığımda neler hissediyordum?". Düşünce ve hislerinizi gözden geçirmek, sıklıkla bütün rüyayı hatırlamanızı sağlayacak ipuçlarını sağlayacaktır.

Bütün diğer çalışmalarda olduğu gibi, rüya hafızasını geliştirmekte de gelişme bazen yavaştır. Fakat uygulama yoluyla herkes gelişme gösterebilir. Lüsid rüya araştırmacılarına göre her gece gördüğü bir rüyayı hatırlayabilen her insan; lüsid rüya görmeye hazır hâldedir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir Rüya Günlüğü Tutmak

Rüyalarınızı yazmak için bir defter ya da günlük edinin. Bu defter, hoşunuza giden, cazip bir defter Olmalıdır ve tamamen rüyaları yazmak için kullanılmalıdır. Kendinize rüyalarınızı yazma niyetinizi hatırlatarak defterinizi yatağınızın kenarına yerleştirin. Rüyalarınızı, rüyalardan uyanır uyanmaz kaydedin. Rüyanızı bir bütün olarak kaydedebileceğiniz gibi, sonradan genişletilecek kısa notlar almakla da yetinebilirsiniz.

Rüyalarınızı kaydetmek için sabahleyin kalkma vaktini beklemeyin. Aksi takdirde gece uyandığınızda son derece berrak bir biçimde hatırladığınız ayrıntıların, sabah kalktığınızda tamamen unutulmuş olması durumuyla karşılaşabilirsiniz.

Zihnimizde, rüya deneyimlerini, uyanık tecrübelere göre çok daha zor hatırlanır hâle getiren "rüya silici" bir mekanizma var gibi görünmektedir. Uyku sırasında bir anlamda kozmosa açık bir varlık hâline gelen insan, uyandığı andan itibaren, dünyadaki geçici kimliğine bürünerek üstlendiği rolüne adapte oluverir. Bu nedenle, rüyadan uyanır uyanmaz derhâl bir iki ipucu cümle, kelime olsun yazmakta yarar vardır.

Rüya dünyasında, duygusal-heyecansal reaksiyonlarımız önemli ipuçlarıdır. Olağandışı olan, uyanık yaşamınızda hiç meydana gelmeyen türde şeyleri kaydetmeyi ihmal etmeyin: Uçan domuzlar ya da su altında nefes alıp verme kabiliyeti ya da esrarengiz semboller. Günlüğünüze, bazı imgelerin resimlerini çizmeniz de iyi olur. Tıpkı yazma konusunda olduğu gibi resim çizmede de bir güzel sanatlar niteliğinin gerekli olmadığını belirtelim.

Her sayfanın üstüne tarih yazmayı unutmayın. Rüyanızı, bu tarihin altına yazın; kaç sayfa gerekiyorsa kullanın. Sonra ileride yapacağınız alıştırmalar için her rüya anlatımı sonrasında boş bir sayfa ayırın.

Rüyanın sadece bir parçasını hatırlıyorsanız, o an için size ne kadar önemsiz görünürse görünsün, kaydedin. Bütün rüyayı hatırlıyorsanız, rüya defterinize rüyanın konusunu ya da ruh hâlini yansıtan kısa, çarpıcı birer başlık atmayı ihmal etmeyin. "İlkbaharın Bekçisi" ya da "Dershanede İsyan", tanımlayıcı iyi birer başlık örneğidir.

Rüya yorumlan konusunda birçok farklı metodoloji bulunur. Fakat işin yorum kısmı çağımızda son derece istismar edilip dejenere edilmiştir. Rüya tabirleriyle ilgili sayısız kitap rüya gören kişinin rüyalarını dejenere etmekten başka bir işe yaramaz. Şunu kavramak önemlidir: Rüyalar aslında son derece özel ve önemlidir. Ciddiye alındığında insanın eksik ve fazlalıklarını anlamasında, kendini tanımasında önemli bilgi ve ip uçlarının elde edilebileceği bir eğitim kanalı olduğu anlaşılacaktır. Ayrıca her insanın rüya sembolizmi kendine özgüdür. Bu sembolizm veya rüya dili her insanın kendi deneyim ve bilgi birikimine, yaşadığı olaylara, doğuştan getirdiği özellik ve yeteneklere göre oluşur. Portakalı çok seven bir insanın rüyasında gördüğü portakal ile portakala alerjisi olan bir insanın rüyasında gördüğü portakalın sembolize ettiği şey arasında büyük farklar vardır. Bu nedenle her insanın kendi rüya dilini oluşturup çözmesi en sağlıklı yoldur.

Rüya İşaretleri; Lüsiditeye Açılan Kapılar

Londra'daki evimin dış kaldırımında duruyordum. Güneş doğuyordu ve körfezin suları sabah ışığında yanıp sönüyordu. Yolun köşesindeki uzun ağaçları ve Kırk Merdiven'in ilerisindeki eski gri kuleyi görebiliyordum. Gün ışıltılarının sihri içinde, bu sahne şimdiden yeterince güzeldi.

Kaldırım alışılmış tipte değildi; küçük mavi-gri dörtgen taşlardan meydana geliyordu; bu taşlar, beyaz kenarlara doğru boylamasına dik açılar oluşturuyorlardı. Tam eve girmek üzereydim ki, taşlara şöyle bir baktım ve dikkatim tuhaf bir fenomene, gözlerime inanamadığım derecede olağanüstü bir şeye takıldı: Taşlar geceleyin yer değiştirmiş gibiydiler; uzun kenarları artık kaldırım kenarına paraleldiler!

Sonra anîden çözüm zihnimde yanıp söndü: Bu harika yaz sabahı ne kadar gerçek görünürse görünsün, aslında rüya görüyordum! Bunu fark etmemle birlikte, rüyanın niteliği, böyle bir şeyi hiç deneyimlememiş birine anlatılması çok zor bir hâle geldi. Bir anda yaşantının canlılığı yüzlerce defa arttı. Deniz, gökyüzü ve ağaçlar hiç böyle ışıltılı bir güzelliğe sahip olmamışlardı; artık sıradan evler bile canlılık ve mistik bir güzellik kazanmışlardı. Kendimi hiç bu denli mutlak anlamda iyi, bu kadar açık zihinli, bu derece ifadesi imkânsız derecede "özgür" hissetmemiştim! Kelimelere dökemeyeceğim derecede harika şeyler hissettim; ancak tüm bunlar sadece bir iki dakika sürdü ve sonra uyandım.

Bu rüyacı, rüya gördüğünü fark etmesini tuhaf, küçük bir ayrıntıya - kaldırım taşlarının konum değiştirmiş olmasına - borçludur. Yoksa, sahne son derece gerçekçi görünmektedir. Bu gibi karakteristik olarak rüyaya özgü oluşumlara "rüya işaretleri" adı verilir. Hemen tüm rüyalarda rüya işaretleri bulunur. Herkesin kendi kişisel rüya işaretleri olması da kuvvetle olasıdır.

Rüya günlüğünüzü, rüyalarınızın, rüya tabiatlarını nasıl haber verdiklerini gösteren zengin bir kaynak olarak kullanabilirsiniz. Bunlar, rüyalarınızın, uyanık dünyadan farklılaşma eğilimi gösterdiği özel birtakım yollardır.

Kişiler genellikle rüyalarındaki olağandışı ya da garip durumları fark ettikleri için rüya gördüklerini anlarlar. Kendinizi rüya işaretlerini tanıma konusunda eğitirseniz; lüsidleşme konusunda bu doğal metodu kullanma yeteneğinizi de geliştirmiş olursunuz.

San Francisco'nun tehlikeli bir bölgesinde, kaldırımda, bir nedenle emekleyerek yürümeye başlıyorum. Sonra düşünüyorum: Ne garip, neden yürüyemiyorum acaba? Diğer kişiler burada dik yürüyebiliyorlar mı? Sadece ben mi emeklemek zorundayım? Bir sokak lâmbası altında takım elbiseyle yürüyen bir adam görüyorum. Merakım bu noktada korkuya dönüşüyor. Ortalıkta bu şekilde emeklemenin ilginç olmakla birlikte güvenli olmadığını düşünmeye başlıyorum. Sonra aklıma geliyor, ben bunu hiç yapmam. Ben San Francisco'da hep dik yürürüm! Böyle bir şey ancak rüyalarda olur.

Sonunda anlıyorum: Rüya görüyor olmalıyım!

(S.C. Berkeley, California).

Başarı İçin Amaç Belirleme

Lüsid rüya, bir mantal çalışma biçimidir. Lüsid rüya becerilerinizi geliştirmek üzere; çalışmaları destekleyici psikolojik tekniklerden yararlanabilirsiniz. Spor psikologları, çalışma başarısını geliştirme konusunda yoğun araştırmalar yapmışlardır. Bu araştırmalar sonucu ortaya çıkan eh etkin yöntemlerden biri de amaç belirlemenin kuram ve uygulamasıdır.

Amaç belirleme yararlıdır. 100'den fazla çalışmayı gözden geçiren araştırmacılar, "amaç belirlemenin bir işin yapılmasındaki yararlı etkilerinin, psikoloji literatürünün en sağlam ve en kolay yinelenebilir bulgularından olduğu" sonucuna varırlar. Bu araştırmalar ayrıca, amaç belirleme konusunda izlenecek doğru yolla ilgili birçok ayrıntıya da yer verirler.

Aşağıda, lüsid rüya becerisini öğrenme konusunda, doğru yaklaşımla ilgili bazı ipuçları sunuluyor.

Alıştırma; Başarı için Amaç Belirleme

1. Açık, spesifik ve sayısal amaçlar belirleyin.

Amaçlar kişiseldir ve hem kişisel potansiyeliniz; hem de kanıtlanmış yeteneklerinizle ilgilidir. Gelişim düzeyinize göre, her gece bir rüyayı hatırlama ya da izleyen hafta ya da av boyunca en az bir lüsid rüya görme gibi hedefleriniz olabilir.

2. Zor ancak gerçekçi amaçlar belirleyin.

Birçok kişiye göre, lüsid bir rüya görmek, zor ancak gerçekçi bir amaçtır. Çok daha ilerlemiş rüya yolcuları içinse, uçmasını öğrenmek ya da kârikatürize karakerlerle karşılaşmak, daha uygun bir amaçtır. Başarınız, kendi sınırlarınız çerçevesinde kaldığınız sürece; amaçlarınızı ne kadar çok istediğinize bağlı olacaktır.

3. Hem kısa vadeli hem de uzun vadeli amaçlar belirleyin.

Her gün belli bir sayıda rüya görmek ya da belli sayıda durum testi yapmak gibi kısa vadeli amaçlar belirleyin. Aynı zamanda, ayda en az bir lüsid rüya görmek gibi, uzun vadeli amaçlar da plânlayın. Belli bir yeterlilik düzeyine ulaşmak için tarihler saptayın. Örnek olarak "1 Haziran'a kadar dört lüsid rüya görmek istiyorum." gibi.

4. Gelişmenizi kaydedin ve değerlendirin.

örneğin, bir ay zarfında on iki lüsid rüya görme gibi bir amacınızı gerçekleştirdiğinizde, bu başarınızı kaydedin. Bir amacınızı gerçekleştirdiğiniz zaman, yeni bir amaç belirleyin. Ya da, amaçlarınızı gerçekleştiremediğiniz için sıkıntı duymaya başladıysanız, kendinize daha basit ve daha gerçekçi amaçlar belirleyin. Rüya günlüğünüzde not ve istatistiklere yer verin. Grafik bir gösterim, gelişmenizi çok daha net bir biçimde sergilemenizi sağlayabilir.

Başarılı Sonuçlar Almak için Zamanlama

Birçok lüsid rüyacı, lüsid rüyalarının en sık olarak gün doğumundan sonra, uykunun sabah saatlerine denk gelen son kısımlarında meydana geldiğini bildirmişlerdir. Bu durum, gecenin ikinci kısmında, birinci kısma nazaran daha çok REM uykusu olmasıyla kısmen açıklanabilir. Ek olarak, lâboratuvarda lüsid rüyaların gerçekleşme zamanıyla ilgili analizler; lüsid rüya durumunun ortaya çıkma olasılığının, her izleyen REM periyodunda giderek arttığını gösterirler.

Bunun ne anlama geldiğini daha iyi anlamak için, normal olarak sekiz saat uyuduğunuzu kabul edelim.

Gece boyunca muhtemelen altı REM periyodu yaşanır. Bunların yarısı, gecenin son çeyreğinde meydana gelirler. Araştırmalara göre, uykunun bu son iki saati içinde bir lüsid rüya görme olasılığı, daha önceki altı saatlik süre boyunca bir lüsid rüya görme olasılığının iki katından daha yüksektir. Bu durumun bir anlamı da şöyledir: Olağan uyku süresinden iki saat kesinti yapıldığında, lüsid rüya görme şansı da yarı yarıya azaltılmış olur. Benzer bir biçimde, normal olarak altı saat uyuyan bir kişi, uyku süresini iki saat uzatarak lüsid rüya görme şansını iki misline çıkarabilir.

Fakat unutulmaması gereken önemli bir nokta, lüsid rüya görmenin abartılarak yaşamımızdaki tek ve yegane amaç hâline getirilmemesidir. Akıl ve vicdan ölçülerinden sapmadan yapılacak lüsid rüya çalışmaları insanın kendi varlığını tanıması ve içsel potansiyelini geliştirmesi için yararlıdır. Fakat uyku süresini 12 saate çıkarıp, bütün gün de akşam olmasını bekleyerek olayı tutkulu bir beklenti hâline sokmak son derece yararsız ve gereksizdir.

Derin Gevşemeyi Öğrenmek

Lüsid rüya oluşturmak için teknikler uygulamaya hazır hâle gelmeden önce; deneycinin kendisini, uyanık bir zihin ve derin anlamda gevşemiş bir beden demek olan, dikkatin kaybolmadığı bir gevşeme durumuna sokmayı öğrenmesi gerekir. Aşağıdaki iki alıştırma, bunun nasıl yapılacağını göstermektedir. Bu alıştırmalar, lüsid rüya oluşturmaya yoğunlaşmadan önce, zihninizi gündelik kaygılardan arıtma bakımından önemlidir. Lüsid rüya çalışması konsantrasyon gerektirir. Bu da dağınık bir zihin ve gergin bir bedenle mümkün olmaz.Şimdi bu teknikleri inceleyelim.

Alıştırma; Adım Adım Gevşeme

1. Düzgün bir zemine uzanın.

Eğer uzanamıyorsanız, rahat bir sandalyeye oturun. Gözlerinizi kapayın.

2. Dikkatinizi nefesinize verin.

Nefesinizi gözlemeye başlayın ve derinleşmesine izin verin. Nefes alırken, diyaframınızı hafifçe aşağı doğru çekerek bir iki tam nefes alın; göğsünüz yukarı kalksın; yukarıdan aşağıya doğru ciğerlerinizi iyice havayla doldurun. Nefes verişinizi de dikkatle izleyin; nefes verirken gerilimin üzerinizden uzaklaştığını hissedin.

3. Her kas grubunu aşamalı olarak gerin ve gevşetin.

Bedeninizdeki bütün kas gruplarını bir bir kasın ve sonra da gevşetin. Önce, yoğun olarak kullandığınız kolunuzla başlayın. Elinizi bileğiniz hizasından içeri doğru bükün, parmak uçlarınızı bileğinize değdirmeye çalışır gibi yapın. Elinizi beş on saniye bu şekilde tutun. Oluşan gerilimi gözleyin. Sonra bu gerilimi serbest bırakın ve gevşetin. Aradaki farka dikkat edin. Yeniden gerilim ve gevşemeyi hissederek uygulayın. Derin bir karın nefesi alırken, yirmi ilâ otuz saniye dinlenin. Sonra yavaş yavaş nefes verin. Aynı alıştırmayı diğer elinizle de yapın. Sonra gerilim-gevşeme-gerilim-gevşeme zincirini, kollarınızın alt ve üst kısımları, boyun, çene, alın, omuzlar, karın, sırt, kalçalar, bacaklar ve ayaklar için uygulayın. Her yeni kas grubuna geçmeden du­run ve derin bir nefes alın; tek bir nefeste daha çok gerilimi üzerinizden attığınızı hissedin.

4. Bütün gerilimi üzerinizden atın.

Bütün kas gruplarıyla çalıştıktan sonra, kaslarınızı gevşek bırakın. Gerilim hissettiğiniz kısımlar için ilâve gerilim-gevşeme alıştırmaları yapın. Gerilimin, görülmez bir akışkan gibi üzerinizden akıp gittiğini imajine edin. Her gerilim ve gevşeme alıştırmasında, kendinize, gevşemenin bir önceki gerilmeden fazla olduğunu hatırlatın. (*)

Lüsid Rüya Görmek Sanıldığından Daha Kolaydır

Bazen kişiler, kendi istekleriyle, lüsid rüya oluşturmalarını engelleyen mantal engeller geliştirirler. Bu kişilerin tipik anlayışı, lüsid rüyanın başarılması çok zor bir şey olduğudur. Kişi buna inanıyorsa elbette zorlanacaktır.

Rüya araştırmacılarının uzun yıllar süren çalışmalarından aldıkları sonuca göre, bu teknikler üzerinde çalışan hemen herkes başarılı olmaktadır. Buna rağmen kimse lüsid rüya görmenin ne kadar sürede öğrenileceğini önceden söyleyememekte. Bu, kişinin rüya hatırlama düzeyi, istekliliği, ne ölçüde uygulama yaptığı ve "lüsid rüya görme yeteneği" adı verilen bir faktöre bağlıdır.

Eleştirel Durum Testi İki Dünya Arasında

Bir Köprü Oluşturmak

Şimdi kendinize şu soruyu sorun: "Şu an rüya mı görüyorum yoksa uyanık mıyım?" Bu soruyu ciddî olarak sorun. Cevaplamak için tüm gücünüzü gösterin ve cevabınızı doğrulamaya da hazır olun.

Cevap verdikten sonra, kendinize ikinci bir soru daha sorun: "Sıradan bir gün boyunca kendime rüyada mıyım yoksa uyanık mıyım sorusunu kaç kez soruyorum?"

Eğer bir felsefe öğrencisi değilseniz ve henüz lüsid rüya oluşturma tekniklerine başlamadıysanız; cevap büyük bir olasılıkla asladır. Eğer bu soruyu uyanıkken hiç sormuyorsa­nız; sizce rüyanızda kendinize sormanız olasılığı ne kadardır? Genelde, rüyalarda düşünüp yaptığımız şeyler; uyanıkken sıradan biçimde düşünüp yaptıklarımızın aynıları olduğu için, bu sorunun cevabı da büyük olasılıkla asla olacaktır.

Bu cevaplardan çıkaracağımız sonuç açıktır. Lüsid rüya oluşturmak üzere, uyanık yaşantıyla rüya yaşantıları alışkanlıklarımız arasındaki ilişkiden yararlanabiliriz. Lüsidleşme yollarından biri, rüya görürken kişinin kendisine rüyada olup olmadığını sormasıdır. Bunu yapabilmek için, bu soruyu uyanıkken sormayı alışkanlık hâline getirin.

Paul Tholey, iki yüzden fazla deneği kapsayan on yıllık bir çalışma sonrasında lüsid rüyalar oluşturmayla ilgili birçok teknik geliştirmiştir. Tholey, özellikle yeni başlayanlar için lüsidleşmeyi başarmanın etkin bir yolunun, kişinin bilinç duru­mu konusunda "eleştirel sorgulayıcı bir tavır" geliştirmesi olduğu fikrindedir. Bu tavır, uyanıkken, kişinin kendisine rüyada olup olmadığını sorması yoluyla sağlanmaktadır. Tholey "eleştirel soru'nun" ("Rüyada mıyım değil miyim?") mümkün olduğunca sık sorulmasının önemine dikkat çeker; bu soru, günde en az beş ilâ on kez, rüyayı andıran her ortamda sorulmalıdır. Bu sorunun rüyayı andıran ortamlarda sorulmasının önemi, lüsid rüyalarda da eleştirel sorunun, genellikle gün boyu yaşananlara benzeyen durumlarda soruluyor olmasıdır.

Alıştırma; Eleştirel Durumu Test Etme Tekniği

Bilinç durumunuzu test edin.

Eleştirel soruyu kendinize mümkün olduğunca sık sorun (belirlemiş olduğunuz en az beş ilâ on özel zamanda bunu yapın): "Rüyada mıyım yoksa uyanık mıyım?" Bu soruyu sadece otomatik olarak sorup düşünmeksizin "Elbetteki uyanığım" şeklinde yanıtlamakla yetinmeyin; aksi takdirde, bunu gerçekten rüya görürken de tekrarlarsınız. Çevrenizde, rüya gördüğünüze işaret edebilecek gariplik ya da tutarsızlıklara göz gezdirin.

Son birkaç dakikanın olaylarını yeniden düşünün. Biraz önce neler olduğunu hatırlama konusunda hiç sıkıntınız var mı? Eğer hatırlayamıyorsanız rüya görüyor olabilirsiniz.

Bilinç Durumunu Test Etmeyle İlgili İpuçları

Birçok kişinin kendi deneyimlerinden çok iyi bildikleri üzere, rüya görenler her zaman doğru biçimde akıl yürütemezler. Rüya görüp görmediklerini merak ederken, bazen hatalı biçimde uyanık olduklarına hükmedebilirler. Gerçeklik yanlış bir biçimde test edilerek çalışıldığında bu herkesin başına gelebilir. Örnek olarak her şey çok somut ve canlı biçimde gerçek gözüktüğü için; rüya sırasında, rüya görülmediği sonucuna varılabilir.

Rüya görenler, diğer rüya figürleriyle, rüya gördükleri konusundaki farkındalıkları ya da kuşkularını paylaştıkları zaman; aşağıdaki örnekte görüleceği üzere; tam ters yönde protesto ve önermelerle karşılaşırlar:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yaşanmış bir Lüsid Rüya Kaydı

Bir lüsid rüya, lisedeyken yaşadığım eski bir evle ilgiliydi. Evin avlusunun en güzel köşesi bir çiçek bahçesiydi. Çok yakın bir arkadaşım oradaydı. Eve, bugünkü bilincimle baktığım zaman; evin (rüya içinde) yep yeni gözükmekle birlikte; aslında yedi yıldan beri harap durumda olduğunu hatırladım. Oysa, işte gün gibi berrak biçimde karşımda duruyordu. Bu bana bir rüya ortamında olduğum fikrini verdi; arkadaşıma döndüm ve kendisinden uyanmasını istedim; rüyada olduğumuzu ve eğer bunu fark edecek olursak, istediğimiz yere gidebileceğimizi ve her istediğimizi yapabileceğimizi söyledim. Ama o beni dinlemedi; yaşantının gerçek olduğunu ve benim çok fazla Carlos Castañeda ki­tabı okuduğumu, bu kitaplar yerine Kutsal Kitabı okumam gerektiğini de söyledi. (P. K., Colombus, North Carolina)

Uzmanların bu tip örnekler karşısındaki yorumu şöyle:

"Bu tip rüyalardan alınacak ders, bu konuda başkalarının sözlerine kanmamaktır: Gerçekliği bizzat sınayın. Uçmayı denemek pek çok lüsid rüyacının kullandığı çok daha güvenilir bir testtir. Bunu en kolay, havaya zıplayıp havada kalma sürenizi uzatmayı deneyerek yapabilirsiniz. Havada, normalden tek bir saniye dahi uzun kalabiliyorsanız; rüya gördüğünüzden emin olabilirsiniz.

Bu testi, bilinç durumunu sınadığınız her defa tekrarlayın. Lüsid rüya görenler arasında birçok insanın bulduğu bir başka yöntem de rüya sırasında yazılı bir şeyler bulup okuduktan sonra tekrar aynı yazıyı okuma yöntemidir. İki okuma arasında metnin aynı olup olmadığı kontrol edilir. Eğer yazılı metin ikinci okunuşunda değişiyorsa veya kelimeler anlamsız hâle gelip harfler hiyerogliflere dönüşüyorsa, lüsid bir rüyanın içinde olunduğu anlaşılır.

Aynı derecede etkin başka bir test de şudur: Eğer normalde bir dijital saat kullanıyorsanız, saate iki kez bakın; rüyadaysanız asla doğru çalışmayacaktır. Genellikle de saatten anlamlı bir şeyler okunması mümkün olmaz.

Genel olarak ifade etmek gerekirse; rüyayı uyanıklıktan ayırmanın en güzel yolu; rüyaların en az uyanık yaşam kadar canlı bir gerçeklik sergileyebilmekle birlikte; çok daha değişken olduklarını hatırlamaktır. Birçok durumda tek yapmanız gereken çevrenize eleştirici bir gözle bakmaktır; rüyadaysanız olağandışı değişimlerle karşılaşırsınız.

Bilinç durum testi, rüya gördüğünüzden kuşkulanıyorsanız; rüya hâlini uyanıklıktan ayırmanın bir yoludur. Uzmanlara göre bu şekliyle, bu test, lüsidleşmenin son aşamasında genellikle rahatça kullanılabilir. Böylelikle bu yöntemler uygulandıkça, rüya işaretlerini sınamada giderek daha az zaman harcandığı ve derhâl rüya görüldüğü anlaşılacaktır. Durum testi konusunda söylenebilecek son söz şu: Ne zaman rüya gördüğünüzden ciddî olarak kuşku duyacak olursanız; rüya görüyor olmanız da kuvvetle' olasıdır!"

Niyet ( Hedefleme ) Teknikleri

Lüsid rüya durumu oluşturmak üzere, uyanıkken, rüya hâlini taşıma niyetiyle belli bir zihin durumu oluşturma fikri, Tibetli budistler tarafından bin yılı aşkın süredir kullanılır. Bu tekniklerin kökeni geçmişin sisleri arasında kaybolup gitmiştir. UrgYenli Lavapa'nın öğretilerinden alındığı söylenir. Tibet'e, sekizinci yüzyılda, Tibet Budizminin kurucusu olan Padma-Sambhava tarafından tanıtılmıştır.

Tibet öğretileri kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze dek gelmiştir. İlk kez 16. yüzyılda biraraya getirilen bir el yazması olan Rüya Hâlinin Yogası 1935'de İngilizceye çevrilmiştir. Bu kitapta "rüya hâlinin doğasını anlamak" için birçok yöntem verilir. Tibet tekniklerinin büyük kısmının, düzenli meditasyon yapan kişilerin becerilerine göre tasarlanmış olduğu açıktır. Bu yöntemlerde, özel bazı nefes ve konsantrasyon alıştırmaları eşliğinde; Sanskrit harflerinin karmaşık vizüalizasyonları gibi şeyler yer alır.

Alıştırma; Kararlılık Gücü Tekniği

Yeni başlayan lüsid rüyacılar için en önemli Tibet tekniği "kararlılık gücüyle idrak" adını taşır. Bu teknik hem uyanıklılık hem de rüya durumları boyunca "şuurun kesintisiz sürekliliğini korumaya kararlı olmakla" ilgilidir. Hem gündüz hem de gece uygulamaları vardır.

1. Gündüz Uygulaması

Gün boyunca "bütün koşullarda her şeyin rüya maddesinden yapılmış olduğunu" sürekli düşünün. (Yani, deneylediğiniz her şey zihninizin bir ürünüdür şeklinde düşünün) ve bu şeylerin gerçek doğasını fark etme konusunda kararlı olun.

2. Gece Uygulaması

Geceleyin, uyumaya gitmek üzereyken, rüya durumunu anlayacağınız konusunda "kesin bir kararlılık" içinde olun. Bundan kastedilen, rüyanın gerçek değil rüya olduğudur.

LaBerge'nin Yaşadığı Bir Lüsid Rüya Vakası

"Yirmi yıl kadar önce, California, Big Sur'daki Esalen Enstitüsü'nde, TartHang Tulku'nun Tibet Budizmi ile ilgili bir seminerine katılmıştım. Öğretmenimiz Rinpoçe ("Kıymetli mücevher") Çinli istilâcılar geldiğinde Tibet'i terk etmeye zorlanmıştı ve Hindistan'dan "ayağının tozuyla" daha yeni gelmişti. Bu nedenle çok değerli mütevazı bir İngilizcesi vardı. Konuşmasının kesintili olmayan kısımları da kahkahayla kesiliyordu. Gelişmiş bir kuramla ilgili ezoterik açıklamalar verileceğini sanmıştım. Ancak dinlediklerim bununla kıyaslanmayacak derecede kıymetli şeylerdi.

Rinpoçe, etrafımızdaki dünyayı eliyle işaret ettikten sonra hafifçe kaşlarını çatarak "Bu.V. rüya!" diyordu. Sonra biraz daha gülüyor; beni, başka bir kişiyi ya da eşyayı gösteriyor; ne kadar anlaşılmaz gözükse de; "Bu...rüya!" olduğunda ısrar ediyordu. Sonra daha yoğun kahkahalar. Rinpoçe bir şekilde bu kavramı bize aktarmayı başardı (nasıl başardı pek bilemiyorum; ne kadar az konuşulduğunu düşününce, telepati olasılığını dışarıda bırakmakta zorlanıyorum); bütün tecrübelerimizi birer rüya olarak düşünebilmeliydik ve uyku ile uyanıklık hâlleri arasında, şuur sürekliliğini kesintisiz olarak koruyabilmeliydik. Bu alıştırmayı yapmakta pek başarılı olduğum fikrinde değildim, ancak seminer dönüşü San Francisco'ya indiğimde; şaşkınlıkla dünyamın sanki genişlemiş olduğunu anladım.

Birkaç gece sonra, beş yaşında gördüğüm bir dizi macera rüyasından bu yana, hatırlayabildiğim ilk lüsid rüyayı gördüm.

Rüya şu şekildeydi:

Tatlı tatlı kar yağıyor. Dünyanın çatısında bir başımayım; K2'ye tırmanıyorum. Dik bir biçimde yükselen kar yığını üzerinde ilerlerken, birden kollarımın çıplak olduğunu fark edip şaşırıyorum: Kısa kollu bir gömlek giymişim; bu, dünyanın ikinci en yüksek dağına tırmanmak için hiç de uygun bir kıyafet değil! Birden tek açıklamanın rüya gördüğüm olduğunu fark ediyorum! Bu o kadar hoşuma gidiyor ki dağdan bir çırpıda havalanıyor ve uçmaya başlıyorum. Ancak rüya soluyor ve uyanıyorum.

Bu rüyayı henüz Tibet rüya Yogasının incelikleri için hazır olmadığım şeklinde yorumlamıştım. Ancak bu aynı zamanda bir başlangıç olmuştu; lüsid rüyalar konusunda ciddî ciddî çalışmaya başlamadan, sekiz yıl boyunca arada bir lüsid rüyalar görmeye devam ettim. Bu arada, lüsidleşince gösterdiğim tepkinin de yeni başlayanlar için tipik olduğunu belirtmeliyim. Aynı rüyayı bugün görsem, kendimi boşluğa fırlatacak yerde; dağın tepesine doğru uçar ve sadece tırmanmaktan başka bir hedefim olup olmadığını anlardım."

Niyet Kavramı

Paul Tholey, kararlılık gücü yoluyla lüsid rüyalar oluşturma konusundaki kadim Tibet tekniği'nin bir çeşidi üzerinde yoğun deneyler yapmıştır. Şimdi Tholey'in metodunu inceleyelim:

Araştırma; Niyet Tekniği

1. Rüya gördüğünüzü fark etmeye karar verin.

Sabahın ilk saatlerinde ya da uyku periyodunun son kısmında uyandıktan sonra, açık ve güvenli bir biçimde, rüya durumunu fark edeceğinizi hatırlama konusunda niyetinizi ifade edin.

2. Kendinizi rüya gördüğünüzü fark ederken vizüalize edin.

Sizin rüya gördüğünüzü fark etmenize tipik anlamda neden olacak rüya ortamlarını mümkün olduğunca canlı bir biçimde imgeleyin.

Vizüalizasyonlarınızda, en sık karşılaştığınız ya da en sevdiğiniz rüya işaretlerini bir arada kullanın.

3. Maksatlı bir rüya hareketi gerçekleştirdiğinizi imgeleyin.

Rüya işaretlerini mantal olarak tanıma uygulamasına ek olarak; rüyanızda bilhassa seçtiğiniz bir hareketi yapmaya karar verin. Rüya işareti olan bir hareket iyi bir seçim olacaktır. Örnek olarak, rüyanızda uçtuğunuzu ve rüya gördüğünüzün farkına vardığınızı imajine edin. Bunu yaparken, bundan sonraki rüyanızda aynı hareketi yaptığınızda, rüya gördüğünüzün farkına varacağınıza karar verin.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir sorum olacak ben rüya günlüğü tutmaya karar verdim çünkü ben daha rüya görüp görmediğimi bile bilmiyorum.Genelde kişiler rüyalarını anlatırken buraya şuraya gittim filan gercek gibiydi diye anlatır.Ben uyanmadan hemen önce uyanık olduğumu bildiğim zamanlarda rüya benzeri şeyler düşünüyorum görüyorum demiyorum cünkü gercekten görmüyorum sadece karanlık görüyorum sadece düşünceden ibaret sanırım o aralar ben rüya görmüyorum kücükken gördüğüm bazı rüyaları hatırlıyorum o kadar.Gece kalkar görür görmez rüyada gördüklerimi yazarım ve yavaş yavaş gördüğüm rüyaları hatırlarım belki diye tabi rüya görüyorsam.

 

Bu durumla ilgili bilginiz var mı ? Tam olarak anlatanildimmi bilmiyorum ama anlatamadığım yerler varsa söyleyin elimden geldiği kadar acmaya calısayım.

Teşekkürler..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...