Jump to content

Yolunu Şaşıran Gezegen: Marduk


nevermore

Önerilen Mesajlar

Zeynep Zahal Camat

http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak/kiyametkitabi/gezegenler-2012-kiyamet-kitabi-resimleri-2012gercekmi0015.jpgJüpiter Kadar Büyük ve Gizemli Bir Gök

Cismi Keşfedildi

Güneş Sisteminin kıyısındaki dev nesne astronomları şaşırtıyor. Neredeyse Jüpiter büyüklüğündeki gök cisminin Dünya'ya olan yakınlığı nedeni ile Güneş Sistemi'nin bir parçası olabileceği düşünülüyor. Astronomlar IRAS teleskobu tarafından saptanan cismin bir gezegen mi, dev bir göktaşı mı, kahverengi bir dev mi, yoksa bir galaksi mi olduğuna karar veremediler. IRAS ekibinde görevli Gerry Neugebauer, 'Tek söyleyebileceğimiz, bu cismin ne olduğunu bilmediğimizdir,' dedi."

Washington Post Gazetesi, 30 Aralik 1983; "Possibly As Large As Jupiter;

Mystery Heavenly Body Discovered."30 Aralık 1983 tarihinde, yukarıdaki alıntının yer aldığı bir haber yayınlayanWashington Post gazetesi, önce Amerikalı okuyucuları, sonra da dünyanın geri kalanında paniğe kucak açmış bekleyen binlerce insanı, bu kadar gaza getirebileceğini nereden bilebilirdi? Sonumuz nasıl gelecek diye kafaları kurcalayanların en sevdikleri konulardan biri olan 10. Gezegen, gökten zembille önlerine düşmüş, hem de saygın bir gazeteye haber olduğu için de varlığı neredeyse kesinleşmişti. Eksik olan tek şey, bu gezegenin bize ne zaman çarpacağını tespit etmekti. Astronomların hiçbir şey yapmasına gerek yoktu.Tarih belliydi: 21 Aralık 2012. Hem Sümer efsanelerinde de Nibiru / Marduk isminde bir gezegenden bahsediliyor olması, tezleri daha da kuvvetlendiriyordu. Böylece en popüler kıyamet senaryolarından biri olan Marduk'la randevu, Amerikada'dan başlayıp tüm dünyaya yayıldı ve sonunda bize kadar geldi.

Bu bölümü, yukarıdaki haberin ve benzer haberlerin saptırılmış bir haber olduğunu göstermek ve astronomik açıdan Dünya'ya yaklaşmakta olan herhangi bir gezegen bulunmasının imkansızlığını ortaya koymak üzere hazırladım. Ne de olsa şiddetli güneş yanığı ya da pusulamızın şaşması gibi akıbetlerden kurtulup da, tam rahatladık derken kafamıza bir gezegen yemek istemeyiz, öyle değil mi?http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/nasa-logo-uzay.jpgNASA Ortalığı Karıştırıyor

NASA tarafından 1983 yılında uzaya fırlatılan Kızıl ötesi Astronomi Uydusu (IRAS), 10 ay gibi bir süre içinde gökyüzünün %96'sını dört ayrı kızıl ötesi banttan taramıştı. G.Neugebauer ve VV.Houck isimli iki IRAS astronomu, sonuçları gözden geçirirken, görüntülerde daha önce, aynı alanlar tarandığında fark edilmeyen parlak bazı noktalar bulunduğunu keşfettiler. Bu noktaların önceden gözlemlenen gök cisimlerine benzemediğine ve bu cisimlerin geçmiş verilerle benzer özellikler göstermediğine karar verdiler. Bunun üzerine bir basın toplantısı düzenleyerek, gördükleri nesnelerin "Güneş Sistemi'ne ait bir gezegen, dev bir göktaşı, kahverengi dev veya bir galaksi olabileceğini" açıkladılar. Açıklamanın sonuna, bu konuda herhangi bir spekülasyon yapılmamasını ve şüpheli nesnelerin ne olduğunun daha derin gözlem ve incelemeler sonucunda anlaşılacağını da eklediler.

Basın astronomların söylediklerine harfiyen uydu; NASA'nın açıkladığı üzere sonumuzun çok yakın olduğunu yazdı ve sansasyonda, sıradan ekonomi haberlerini geride bırakan başlıklar kullandı:

"Dev Bir Yabancı Gezegen Güneş Sistemi'mize Yaklaşıyor!"

Tirajları arttıran basın toplantısından bir süre sonra, bilim insanları haricinde kimsenin okumadığı iki ayrı bilimsel makale yayınlayan IRAS astronomları, vardıkları sonuçları bilim camiasına açıkladılar.

Sonuçlar, elde edilen görüntülerden bazılarının Samanyolu'ndaki yoğun gaz bulutlarına, bazılarının da çok uzak galaksilere ait olduğunu ortaya koyuyordu.

Kıyamet sevdalıları, bu sonuçlardan dolaylı olarak haberdar oldukları vakit, bilim insanlarının gerçeği sakladığını ve Güneş Sistemi'mize yaklaşan dev gezegene ait bilginin, dünya nüfusunu panikletmemek amacıyla örtüldüğünü iddia ettiler. Siz rastladınız mı bilmiyorum ama internette, iki yıl sonra başımıza nelerin geleceğini tarif eden çok hoş yabancı siteler var. Hem bu siteleri okurken, hem de videoları seyrederken eğlenceli dakikalar geçiriyorum. Bunlardan bir tanesinde yer alan "derin bilimsel anlayışa" sizi de ortak etmek istiyorum:

Sirius yıldızı ve Güneş kütle çekimsel olarak birbirine bağlı sistemlerdir ve Alcyone'nin etrafında dönerler. Bundan 500.000 yıl önce, Sirius Sistemi'ndeki Marduk isimli gezegen bizim sistemimize doğru sürüklenmeye başlayarak, Güneş'in çekim kuvveti etkisi altına girmiştir. Zeki bir ırk tarafından idare edilen bu dev gezegen, şimdi Güneş Sistemi'nin sınırlarındadır. Bu gezegendeki varlıklar gezegenimize daha önce de gelmiş ve insanoğlunu eğitmiştir. Sonrasında gezegenin aylarından biri Dünya ile çarpışarak bugünkü Pasifik Okyanusunu meydana getirmiştir. Çarpışmadan uzaya saçılan parçalar da Asteroid Kuşağını oluşturmuşlardır. Marduk gezegeni 3600 yıllık bir yörüngede, Güneş'in etrafında dolanmaktadır. 2009 yılı itibarıyla gökyüzünde görünmeye başlayacak ve 2012 de büyük felaketlere sebep olacak şekilde Dünya'nın yakınından geçecektir.

Bilgiler kaynaktan kaynağa ufak tefek değişiklikler gösterse de, iki yıl sonra yaşayacaklarımız bunlar. İşin bilimsel yönünü açıklamaya geçmeden önce çok basit bir soru sormak istiyorum: Madem Güneş Sistemimde böyle büyük bir gezegen var (2012 itibarıyla yakınımızdan geçmesi için sisteme girmiş olması lazım) neden kimse onu göremiyor? Neden böyle büyük bir kütlenin yaratacağı kütle çekim etkileri tespit edilemiyor? Bu gezegen Harry Potter'ın görünmezlik pelerinini kuşanmış bile olsaydı, dey kütlesinin yansımaları hemen fark edilirdi.

Örneğin, Jüpiter'i ele alalım. Bizden 750 milyon km uzaklıkta olan bu dev gezegen çıplak gözle rahatlıkla görülebilir. Eğer Marduk 2012'de kapımızda olacaksa ve bahsedildiği kadar büyükse, şu anda görüş alanımızdan çok uzakta olamaz. Bir biçimde mutlaka gözlenmesi gerekir. Ufacık Plüton'un bile 5 milyar km uzağımızda iken gelişmiş teleskoplarla rahatlıkla gözlenebilmesi, sizde de şüphe uyandırmıyor mu?.

Ayrıca Marduk gibi büyük bir kütlenin yaratacağı kütle çekim etkisini tespit etmemek mümkün değildir. Güneş Sistemi'mizin bir üyesi olan Neptün'ün nasıl keşfedildiğini biliyor musunuz? Satürn ve Uranüs gezegenlerine yaptığı kütleçekim etkisi yüzünden keşfedildi. Var olduğuna dair tek delil Sümer efsaneleri olan Marduk gibi bir dev, gezegenleri kendine çeker ve bu çekim nedeniyle de gezegenlerin yörüngelerinde sapmalar olur. Oysa Güneş Sistemimde bulunan gezegenlerin tümü yerli yerindedir.

Öte yandan, diyelim ki NASA yalan söylüyor ya da bilgi saklıyor. Dünyanın dört bir yanında herhangi bir gök cismini ilk defa tespit ederek, isimlerini tarihe yazdırmak için can atan binlerce amatör astronom var. Neden hiçbiri ortaya çıkıp da, "Ben dev bir gökcismi gözlemledim," şeklinde bir açıklama yapmıyor? Ayrıca, IRAS gözlemleri ile ilgili bilgiyi, basın toplantısı yaparak açıklayan NASA'dır. Gizlemek istediği bir bilgiyi tüm Dünya'ya açıklamak çok da mantıklı görünmüyor.Oralarda Neler Gizli?

Kafanızı Dünya atmosferinin dışına uzatıp da, bizim mahallede kimler oturuyor diye merak ederseniz, Güneş Sistemime ait gezegenleri ve Güneş'i bulursunuz. Uluslararası Astronomi Birliği 2006 yılında bir açıklama yaparak" Güneş'in etrafında dolanan yuvarlak biçimli şeyleri gezegenolarak adlandırmamızı tembihlemiş. Biz de zaten öyle yapıyoruz, oysa antik Yunanistan'da diğer gezegenlerin Dünya'nın etrafında dolanan "yıldızlar" olduğuna inanılırdı. Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn Geçmiş medeniyetlerin çıplak gözle görebildiği gezegenlerdi. Eskiden Güneş ve Ay bile gezegen kabul edilirdi.

Uranüs ancak 1700'lere gelindiğinde keşfedilebildi. 1846'da Neptün, 1930'da da Plüton keşfedildi. Her şey tamam derken, 2006 yılında Plüton'un kaderini değiştirecek bir şey oldu. Neptün'ün ilerisinde Plüton'dan daha büyük bir gezegen keşfedildi. Olağan prosedür gereği bu gök cismine Gezegen X adı verildi. Çünkü NASA, henüz ne olduğunu tam olarak anlamadığı her yeni gök cismini Gezegen X olarak adlandırıyordu. Bir zamanlar Plüton da, bir Gezegen X idi; sonradan bir isim ve mevki sahibi oldu. 2006 yılında keşfedilen ve yine Gezegen X olarak anılan gök cisminin, bir tür gezegen olduğu anlaşılınca ona Eris adı verildi.http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak/kiyametkitabi/gezegenler-2012-kiyamet-kitabi-resimleri-2012gercekmi0016.jpg

Eris'in aileye katılması Plüton için iyi olmadı. Asil bir gezegenin büyüklük kriterlerine sahip olamayan Plüton'cuk, kendinden çok uzakta bulunan, mavi yeşil bir gezegende yaşayan zeki varlıklar tarafından gezegenlikten atıldı. Böylece Güneş Sistemi'nde sekiz gezegen kalmış oldu -bundan diğer gezegenlerin de haberi var mı bilemiyorum-. Çoğu astronom Plüton'a itibarının geri verilmesi amacıyla Uluslararsı Astronomi Birliği'nin bu kararma karşı çıktılar. Tartışmalar henüz bir sonuç getirmedi.http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak/kiyametkitabi/gezegenler-2012-kiyamet-kitabi-resimleri-2012gercekmi0017.jpg

Gezegenler cephesinde durumu bu şekilde özetlemek mümkün. Güneş'i ise yeterince tanıyorsunuz artık. Ancak içinde bulunduğumuz çevrenin, gezegenler ve Güneş'ten ibaret olduğunu söylemek yanlış olur. Örneğin, Jüpiter ve Mars'ın yörüngeleri arasında yüz binlerce göktaşının cirit attığıAsteroid Kuşağı bulunur. Ayrıca, Güneş'ten 30-50 AU uzaklıkta (1AU Güneş ve Dünya arasındaki mesafe anlamına gelir. Bu da yaklaşık 150 milyon km'dir) Kuiper Kuşağı adı verilen kayalık ve metalik nesnelerle dolu bir bölge bulunur. Burada dolanan en büyük nesne, az önce sözünü ettiğim Eris'tir. Bu bölgede, Kuiper uçurumu adı verilen bir yer, etraftaki kalabalığın aksine, bünyesinde çok az gök cismi barındırır. Birçok astronom o uçurumdaki nüfus azlığını, Dünya büyüklüğünde bir başka gezegenin varlığına bağlamaktadırlar.

http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak/kiyametkitabi/gezegenler-2012-kiyamet-kitabi-resimleri-2012gercekmi0018.jpg

Kuiper kuşağında, Dünya büyüklüğünde bir gök cisminin olması demek, Güneş Sistemi dışında büyük kütleli ve bilinmeyen bir gök cismi mevcut demekle aynıdır. Yine de, "Bu cisim Marduk olabilir mi?" diye soranları hayal kırıklığına uğratacağım. Kobe Üniversitesinden iki Japon bilim adamının 2008'de bu amaçla yürüttüğü bir çalışmanın sonucununa göre, Kuiper Kuşağı adı verilen bölgede, Güneş'e 100 AU mesafede, kesinlikle Dünya'dan küçük ve Plüton'dan biraz daha büyük bir gezegen olduğu ortaya çıkmıştır. Japon bilim adamlarının tespit ettiği bu gök cismi, Marduk/Nibiru olarak değil, bir Kuiper Kuşağı nesnesi olarak kayıtlara geçmiştir.

Günün birinde kulağınıza Marduk'tan hariç, Gezegen X veya 10. gezegen adında bir tehdit unsuru çalınırsa şunları bilmekte fayda var: 1930 yılında Plüton'un keşfinden bu yana astronomlar, Neptün ve Uranüs'ün yörüngelerindeki düzensizlikleri açıklayabilecek bir başka gezegen arayışındaydılar. O nedenle, 10. gezegen geçmiş yıllarda çok popüler bir astronomik hedef haline gelmişti. Ancak, 1980 yılında bu düzensizliklerin hesaplama hatasından kaynaklandığı anlaşılınca, arayış sona erdi ve 10. gezegen dosyası kapatıldı.DİKKAT, "Nibiru Giremez!"

Astronomlar üşenmediler ve Güneş Sistemi'ndeki gezegenlerin eksen sapmalarıyla yalpalamalarım da gözönünde bulundurarak, kütlesi Mars ve Güneş arasında değişen her hangi bir nesnenin nerede olabileceğini defalarca hesapladılar. Örneğin, Pisa'da bulunan Nükleer Fizik Enstitüsü uzmanları, yıllar süren gözlemlerden elde edilen bilgileri değerlendirerek, "varlığı olası" herhangi bir büyük gezegenin, bize en yakın nerede bulunabileceğini tahmin etmeye çalıştılar. Sonuçta, Güneş Sistemi'nde, Mars'ın kütlesine eşdeğer ve ondan büyük olan tüm gezegenlerin bu güne kadar keşfedildiği ortaya çıktı. Bir başka ifade ile, Marduk ya da Nibiru olarak anılan dev gezegen yanlızca Sümer efsanelerinin bir parçasıydı.

Bu açıklamalarla ikna olmayarak, şöyle bir soru sormak da mümkün tabi: Ya Marduk halihazırda Güneş Sistemi'nin dışındaysa ve bize doğru yaklaşıyorsa ne olacak? Hawaii Üniversitesi Astronomi Bölümü uzmanları, Güneş'e 320 AU mesafedeki herhangi bir nesnenin, ne olursa olsun, önceden tespit edilebileceğini söylüyorlar. 320 AU, 5xl013 metreye eşittir, ki bu da Güneş Sistemimin neredeyse on katı mesafe anlamına gelir. Teleskoplar, gerçekte çok daha uzağı görebilir, an­cak 320 AU luk mesafeyi tarayan araçların elde ettiği sonuçlar bile, etrafımızda dolanan iri cüsseli ve tanımlanamaz bir gök cisminin var olmadığını kanıtlar.

http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak/kiyametkitabi/gezegenler-2012-kiyamet-kitabi-resimleri-2012gercekmi0019.jpgSorumlu Kim?

Zeta Reticuli ismindeki yıldız sisteminde bulunan uzaylılardan bilgi alan şahıslara göre, Dünya'da kötü giden havaların da sorumlusu Marduk'tur. Herhalde insanoğlunun yapmaya en yatkın olduğu şeylerden biri de sorumluluğu başkasına atmaktır. Dünya'nın ısınmasının, buzulların erimesinin, çölleşmenin sorumlusu Güneş veya Marduk değildir. Bizleriz. Dünya iklimindeki sıkıntıları, sözde yaklaşan bir gezegene bağlamakta ne gibi bir mantık olabilir? Eğer koskoca bir gezegen usulca bize yanaşıyor olsaydı, iklimler bozulmadan çok önce, kütleçekimi nedeniyle Ay'ın yörüngesinde büyük değişimler olur, bu da anında fark edilirdi.

Nibiru/Marduk'un kendisini göremesek de, özellikle internet sayfalarında poz poz çekilmiş resimlerini görüyoruz. Bunların çoğu Güneş'in yanında ikinci bir kardeş gibi duran kırmızı parlak nesneler şeklinde görülüyor. Astronomlar bu nesnelerin mercek parlaması olarak anılan, Güneş yansıması olduğu konusunda hem fikirler. Çünkü bu sözde nesneler, resimlerde Güneş'in hemen zıt istikametinde yer alıyor. Özellikle Marduk'un görüntülendiği iddia edilen video çekimlerinde, kameranın hareketiyle beraber "gizemli cisim" de Güneş'in tam tamına zıt yönünde hareket etmeye başlıyor. Bu da, tanımlanamayan cismin, gerçekte Güneş'in bir yansıması olmasının en büyük kanıtıdır.

Marduk'un resimlerini çektiğini söyleyen kişiler, havada bulunan yüklü parçacıkların kameraya çarptığında, çıkan resimde parlak noktalar yaratacak şekilde iz bıraktığından habersizler. Bu tür parçacıkların sürekli olarak Güneş'ten Dünya'ya geldiğini anımsarsınız. Teleskopların arkasında yer alan elektronik ciplere çarpan bu parçacıklar inşam, "oralarda bir yerde gizemli bir şey olduğu" yanılgısına kolaylıkla düşürebilir.http://www.spiritualizm.com/kitap/kitapkapak/kiyametkitabi/gezegenler-2012-kiyamet-kitabi-resimleri-2012gercekmi0020.jpgBu kitap yazılırken reklamları yayınlanan "2012" adlı film Aralık 2009'da ülkemizde de vizyona girdi. Filmin tanıtımını üstlenen sitede, kendini bilimsel araştırmaya ve insanlığı, yakında yaşanacak topyekün felakete hazırlamaya adamış insanlığın Devamı isimli bir enstitünün de adı geçiyor. Bu enstitü, dünya liderleri tarafından gizlice kurulmuş! Hatta kura çekip kıyamet vakti geldiğinde kimlerin kurtarılacağım bile tespit ediyorlar. İsteyen bu kuraya katılabiliyor.Size internet adresini veriyorum; www.instituteforhumancontinuity.orgLütfen girin ve inceleyin. Küresel ısınmayla, savaşlarla, açlıkla, işsizlikle mücadele eden dünyada, tüm dikkatimizi barış ve huzur dolu bir geleceğe odaklamamız gerekirken, insanların nelerle uğraştığını ve binlerce kişiyi nasıl aptal yerine koyduğunu görün.

"2012'yi vizyona girer girmez seyrettim. Ve her zaman olduğu gibi gittikçe mükemmelleşen film teknolojisi, dijital montaj harikaları, görüntü yönetmeninin becerisi ve saçmalıklarla dolu ama eğlenceli senaryo sayesinde gayet iyi vakit geçirdim. Fakat yine de, 2013'de yapmayı hayal ettiğim projeleri düşünmekten vazgeçmeyeceğim. Çünkü adına bilim denilen o "ufacık şeye" fazlasıyla inanıyorum...

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...