Jump to content

Nietzsche ve Yoksaycılık


nevermore

Önerilen Mesajlar

"Tanrıyı yoksuyoruz, Tanrının sorumluluğunu yoksuyoruz, ancak böyle kurtaracağız dünyayı." Nietzsche ile, yoksayıcılık peygambersi olur sanki. Ne var ki, onun yapıtında, peygamberden çok hekimi göz önüne almazsak, var gücüyle nefret ettiği aşağılık ve bayağı acımasızlıktan hiçbir şey çıkaramayız Nietzsche'den. Düşüncesinin geçici, yöntemli, tek sözcükle 'stratejik' niteliği kuşku götürmez. Cerrahların peygamberlerle ortak yanı geleceğe göre düşünüp ameliyat yapmalarıdır. Nietzsche gelecek bir yıkımı göz önüne alarak düşünmüştür yalnız, ama bu yıkımın sonunda ne çirkin, ne hesapçı yüze bürüneceğini sezdiği için, onu övmek için değil, ondan sakınmak, onu bir yeniden-doğuş biçimine sokmak için düşünmüştür. Yoksayıcılığı görmüş, onu bir klinik olayı gibi incelemiştir. Avrupa'nın ilk kusursuz yoksayıcısı olduğunu söylüyordu. Eğilimi dolayısıyla değil, durumu dolayısıyla, bir de çağının kalıtını yadsıyamayacak ölçüde büyük olduğu için. Kendinde de, başkalarında da bir inanma yeteneksizliği gördü, her türlü inancın ilk temelinin, yani yaşam inancının silindiğini gördü,'Başkaldırmış olarak yaşanabilir mi?' sorusu 'hiçbir şeye inanmadan yaşanabilir mi?' biçimine girdi onda. Yanıtı olumludur. Evet inanç yokluğu bir yöntem durumuna getirilirse, yoksayıcılık son sonuçlarına dek götürülürse, sonra çöle çıkıp da olacaklara güvenilerek aynı ilkel içgüdüyle, hem acı hem sevinç duyulursa.

Yöntemli kuşku yerine yöntemli yadsımayı uyguladı, yok sayıcılığı hala kendi kendinden gizleyen şeyleri, Tanrının ölümünü gizleyen putları düzenli bir biçimde yıkmaya çalıştı. 'Yeni bir tapınak yükseltmek için, bir tapınak yıkmak gerekir, yasa budur.' Ona göre iyilikte ve kötülükte yaratıcı olmak isteyen kişinin her şeyden önce yıkıcı olması, değerleri parçalaması gerekir. "En üstün kötülükler en üstün iyiliğin içindedir, ama üstün iyilik yaratıcıdır." Öylesine hayran kaldığı şu Fransız on yedinci yüzyılın özgürlük ve kesinliğinden yoksun olarak, ama deha yüzyılı saydığı yirminci yüzyılı niteleyen çılgın açık görüşlülükle, kendine göre, zamanın Yöntem Üzerine Konuşma'sını yazdı. Bu başkaldırı yöntemini incelemek de bize düşüyor.

Nietzsche'nin ilk adımı bildiğine boyun eğmektir. Tanrısızlık en doğal şeydir onun için, 'kurucu ve köklü'dür. Kendisine bakılırsa, Nietzsche'nin üstün iç çağrısı tanrısızlık sorunu içinde kesin bir duruşa, bir tür bunalıma yol açmaktır. Dünyanın gidişi gelişi güzeldir, bir ereği yoktur. Öyleyse, hiçbir şey istemediğine göre, tanrı gereksizdir. Bir şey isteseydi (kötülük sorununun geleneksel tanımını buluyoruz burada.) oluşun bütün değerini düşürecek bir acı ve mantıksızlık toplamını sırtlaması gerekirdi. Stendhal'in sözüne çok imrendiği bilinir: "Tanrının tek bağışlatıcı yanı var olmamasıdır." Dünya tanrısal istemden yoksun olduğuna göre, birlikten ve erekten de yoksundur. Bu nedenle dünya yargılanamaz Ona yöneltilen her yargı yaşamın karalanmasıyla sonuçlanır. Olan olması gerekene, yani gök ülkesine, ölümsüz düşüncelere aktöre gereklerine göre yargılanır o zaman. Ama olması gereken yoktur; hiçbir şey adına yargılanamaz bu dünya. "İşte bu çağın üstünlüğü: hiçbir şey doğru değil her şeye izin var." Görkemlilikle ya da umursamazlıkla, başka binlerce deyimde yankılanan bu deyimler, Nietzsche'nin yoksayıcılık ve başkaldırının tüm yükünü yüklendiğini kanıtlamaya yeter. 'Eğitme ve eleme' konusundaki biraz çocuksu düşüncelerinde, yoksayıcı uslamlamanın en uç mantığını dile getirmiştir: "Sorun şu: tümüyle bilimsel bilinçle isteyerek ölmeyi öğretip uygulayacak büyük ve bulaşıcı bir yoksayıcılığa hangi yollardan varılabilir?"

Ama Nietzsche, yoksayıcılık yararına, o zamana dek yoksayıcılığın frenleri sayılagelmiş değerleri kendi düşüncesine bağlar. En başta da aktöreyi Sokrates'in canlandırdığı ya da Hıristiyanlığın öğütlediği biçimiyle aktöreye uygun davranışı kendi başına gerileme belirtisidir. Etten kemikten insanın yerini bir gölge insana vermek ister. Tümüyle uydurma bir düzen dünyası adına, tutkular, çığlıklar evrenini suçlar. Yoksayıcılık inanma yeteneksizliğiyse en kötü belirtisi tanrısızlık değil, olana inanma, yapılanı görme, sunulanı yaşama yeteneksizliğidir. Her türlü düşüngünün temelinde bu sakatlık vardır. Aktörenin dünyaya inancı yoktur. Nietzsche'ye göre gerçek aktöre açık görüşlülükten ayrılmaz. 'Dünyanın kara çalıcılarına' karşı serttir, çünkü bu kara çalmada yüz kızartıcı bir kaçış hazzı görür. Ona göre, geleneksel aktöre aktöresizliğin özel bir durumundan başka bir şey değildir. "Doğrulanmak gereksiniminde olan iyiliktir," der. Sonrada şunu söyler: "Bir gün gelecek, iyilik yapmaya aktörel nedenlerle son verilecektir."

Nietzsche'nin felsefesi başkaldırı sorunu çevresinde döner kuşkusuz. Tamamı tamamına, bir başkaldırı olmakla başlar. Ama Nietzsche'nin yaptığı yer değiştirmede sezilir. Başkaldırı kesinleşmiş bir gerçek saydığı 'Tanrı öldü' den yola çıkar onda: O zaman, yalan yere, yok olmuş tanrısallığın yerini almaya çalışan ve belli bir yönü olmasa bile, tanrıların eritildiği tek pota olarak kalan dünyayı alçaltan her şeye karşı çıkar. Kimi Hıristiyan eleştirmenlerin düşündüğünün tersine, Nietzsche Tanrıyı öldürmeyi tasarlamamıştır. Çağının ruhunda ölü bulmuştur onu. İlk olarak, olayın enginliğini anlamış, insanın bu başkaldırısı bir yöne yöneltilmezse, bir yeniden doğuşa götüremez kararına varmıştır. Bundan başka her tutum, ister pişmanlık olsun, ister hoşnutluk, yıkımı getirecekti. Demek ki, bir başkaldırı felsefesi çıkarmamıştır. Nietzsche, başkaldırı üzerine bir felsefe kurmuştur.

Özellikle Hıristiyanlığa saldırır ya yalnız aktöre olarak saldırır ona. İsa'nın kişiliğine de, kilisenin arsız yanlarına da dokunmaz. İşten anlayan bir kişi olarak, Cizvitlere hayranlık duyduğu bilinir. "Gerçekte, Tanrı çürütülmüştür yalnız" diye yazar, Tolstoy için olduğu gibi, Nietzsche içinde İsa başkaldırmış bir insan değildir. Öğretisinin özü tüm boyun eğişle, kötülük karşısında dirençsizlikle özetlenir. Öldürmeyi önlemek için bile olsa öldürmemelidir. Dünyayı olduğu gibi benimsemeli, mutsuzluğunu artırmaya yanaşmamalı, ama kötülüğüne kişi olarak katlanmalıdır. Gökler ülkesi elimizin altındadır o zaman. Eylemlerimizle bu ilkeler arasında ilişki kurmamızı sağlayan, bize dolaysız mutluluğu sağlayan bir tek iç eğilim vardır. İnanç değil iyilik yardım işte Nietzsche'ye göre İsa'nın bildirisi. Bundan böyle Hıristiyanlık tarihi bu bildirinin durmamacasına çiğnenmesinden başka bir şey olmayacaktır. İncil bile bozulmuştur. Paul'dan yüksek din kurallarına varıncaya dek, inanç kulluğu eylemleri unutturur.

Hıristiyanlığın İsa'nın bildirisine getirdiği derin bozulma nedir? İsa'nın öğretisine yabancı olan yargı düşüncesi ile ceza ve ödül kavramları. Doğu tarih, hemde anlamlı tarih olur bu andan sonra; insanın tümlüğü düşüncesi doğmuştur. Cebrail'in Meryem'e İsa'nın doğacağını bildirdiği andan son yargıya dek, önceden yazılmış bir öykünün kesinlikle aktörel olan erkeklerine uymaktan başka işi yoktur artık insanın. Tek ayrım, sonunda insanların kendiliklerinden iyiler ve kötüler diye ayrılmalarıdır. İsa'nın biricik yargısı yaradılıştan gelen günahların önemsiz olduğunu söylemekten öte bir şey değilken, Hıristiyanlık bütün yaratılışı, bütün doğayı bir günah kaynağı yapacaktır. "Neyi yadsır İsa? Şimdi Hıristiyan adı taşıyan her şeyi" Hıristiyanlık dünyaya bir yön verdiği için yoksayıcılıkla savaştığını sanır, oysa yaşama düşsel bir anlam vererek gerçek anlamının bulunmasını önlediği oranda kendiside yoksayıcıdır: "Her kilise bir tanrı-insanın mezarı üzerine yuvarlanmış bir taştır; zor yoluyla, onun dirilmesini önlemeye çalışır." Nietzsche'nin çelişkin, ama anlamlı sonucu, kilise kutsalı kutsallıktan uzaklaştırdığı oranda, Tanrının Hıristiyanlık yüzünden öldüğüdür. Tarihsel Hıristiyanlığı anlamak gerekir bundan, bir de 'derin ve bayağı iki yüzlülüğünü. Aynı uslamlama sosyalizme ve insan severliğin bütün biçimlerine karşı çıkarır Nietzsche'yi. Sosyalizm yozlaşmış bir Hıristiyanlıktan başka birşey değildir. Yaşama ve doğaya ters düşen, gerçek ereklerin yerini ülküsel ereklere veren, istemleri, imgelemleri kışkırtmaya yarayan şeye, tarihin erekliliğine inancı sürdürür. Sosyalizm Nietzsche'nin bu sözcüğe vardığı bundan böyle kesin anlamda yoksayıcıdır. Yoksayıcı hiçbir şeye inanmayan değil, var olana inanmayandır. Bu anlamda, sosyalizmin bütün biçimleri Hıristiyanlık düşüncesinin daha da düşmüş biçimleridir. Hıristiyanlık için, ödül ve ceza bir tarih gerektiriyordu. Ama kaçınılmaz bir mantıkla, bütün tarih ödül ve ceza anlamını alır sonunda: ortaklaşa Mesihçilik (daha iyi gelecek inancı) bundan sonra doğmuştur. Tanrı önünde ruhların eşitliğide, Tanrı öldüğüne göre, kısaca eşitliğe varır. Burada da Sosyalist öğretilerle birer aktöre öğretisi olarak savaşır Nietzsche. İster din alanında kalsın, isterse sosyalist söylem olsun, yoksayıcılık üstün denilen değerlerimizin mantıklı sonucudur. Özgür düşünce sırtlarını dayadıkları boş düşleri, varsaydıkları pazarlıkları, aydınlık usun görevini yerine getirmesini, yani edilgen yok sayıcılığı etken yoksayıcılık biçimine sokmasını önlemekle işledikleri suçu ortaya koyarak yıkacaktır bu değerleri.

Tanrıdan ve aktören putlardan kurtulmuş olan bu dünyada, insan yalnız ve efendisizdir şimdi. Nietzsche böyle bir özgürlüğün kolay olabileceğini söylememiştir hiçbir zaman (bu bakımdan da romantiklerden ayrılır). Bu yabanıl kurtuluş yeni bir sıkıntının ve yeni bir mutluluğun acısını çektiklerini söylediği kimseler arasına sokar kendisini. Ama, daha başlangıçta: "Yazıklar olsun! bana deliliği verin öğleyse... Yasasının üstünde olmadıktan sonra, cehennemliklerin en cehennemliğiyim demektir!" diye haykıran tek sıkıntıdır bu Gerçekten de, yasanın üstünde kalamayan kişi ya başka bir yasa bulmalıdır, ya çılgınlığı. Tanrıya da, ölümsüz yaşama inanmaya başladığı andan sonra, 'yaşayan her şeyden' sorumlu olur insan. Düzeni ve yasayı bulmak kendisine, yalnız kendisine düşer. Cehennemlikler çağı başlar o zaman, o yorucu, bitirici doğrulama arayışı, ereksiz özlem, 'en acılı, en iç parçalayıcı soru, yüreğin kendi kendine sorduğu soru: kendi yurdumda olduğumu nerede duyabilirim? sorusu başlar...

 

Albert Camus - Başkaldıran İnsan'dan alınmıştır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...