Jump to content

Söyle sirayi bozmasinlar anne


metin akdeniz

Önerilen Mesajlar

 

(Anne, oralarda bir yerde bir umudum olacaktı

Gelirken getirir misin yanında)

 

 

 

Evcil otlar bahçesinde metafizik gecesi

Flüt çalan ruhlar hayretle bakıyor çığın içine

Bir şair dünyayı yontuyor baş aşağı, elinde tarladan topladığı buz

Ağrı atölyesinde yüzü buruşuk bebekler

Doğarken annelerini öldürüyor

Muhsin diyor ki “annem yeni öldü fazla uzaklaşmış olamaz”

41 yaşındayım annem beni hala doğurmadı, ona küsüm.

 

 

 

 

Anne baştan söyle ben bir kitle imha silahı mıyım?

Amerika çöl çöl yüzüme bakıyor, dünyanın imzası gibi her şeyin altında diş izi var

Anne bilmiyorum huzur hangi cehennemde

Adresimle oynuyor ayaklarım, gitmek yolun alerjisi

Uzunca bir süre ölüyüm sen dönünceye kadar süt denizinden

Biliyorum bir şiirle bu kadar oynanmaz

Anne bana kelime getir oradan akşamüstü kokusunu içeyim.

 

 

 

 

Marquez diyor ki; gidin kolera günlerinde yaşayın aşkı sıkıysa, klavye günlerinde değil

Anne bu şiire seni bulaştırdığım için üzgünüm

Anne aşk nerede, ben en çok kendimi Ferhat’a benzetirdim, Marquez ne diyor böyle

Ama Ferhat asgari ücretli bir madenci, sendikası bile yok

Sendikası olmayana kız vermiyorlar anne

Anne bu patron dalkavuğu ustabaşılar neden bağırıyor

“kalplerinizi çıkarın üstünüzden” diye

Öyleyse bütün şairler bir leşin

-ardından gitmeyin im kansız aşkların

Anne neden benim şansıma hep geçmişi dolu kadınlar çıktı, ikincil kaldım

Böyle öğretmemişlerdi şiir okulunda.

 

 

 

 

Şair; kendi isteğiyle yeryüzüne söven ütüsüz ağız

Tek silahı teorik olarak kendini mermiye benzetmesi

Edebiyata ağır gelir babasız imge; piç sözcük denir karşıdan susunca

Gölgesine yabancı ağaç yalnızlığına yaprak bile olamaz

Bir de kendini aradan kaldırınca oluşan boşluklara çocuk denir, küfür gibi bir şey

İntihar dükkânı açan demokrasinin sokak sakinleri

Gözlüklü kabullenmişler kuyruğu; lütfen sırayı bozmayın

Bu savaş lagarında, bu çirkinlik ormanında

Bir cinayet kaç Dolar

Çarşı kriz, çarşı acılar kuyumcusu

ve Euro bandosu geçiş töreni; dikkat!

Utangaç sel halkını boğar, buna kader denir; sözlükte yok, bilerek koyulmamış

Başı öne eğik ses, kokmuş beden, kulağı yoran adamsız devrim

Pankartını karıncalar çalmış, çıplak Donkişot, atına yabancı.

 

 

 

 

 

 

Anne süt denizinden bana bir doğum günü getir

Geçmişinde boşluklar olan yangın koleksiyonum için

Üstüme dökmeden yemeği öğrenemedim hayatı

Anne burası kanatsız kışlar sempozyumu

Seni bu şehre bulaştırdığım için üzgünüm

Memesiz çiçeklerle süslü

Dışı parfüm içi lağım kokan ağızlar

Dilsiz konuşmacılar

Tırnak içinde “yanağından uzak yüz”

Öğreti rüzgârında kumsal gürültü

Bu felsefi abartı

Dünyaya aletini elletince insanlar ölüyor önsözden

Elinde penisi plastik mikrofon

Recepcion savaşları

Sınır denklemi ve insanlığa umudunu sokan mavi marmara

Yoksa savaş matematikçilerin icadı mı anne

Şimdi beni şu kapıdan alırlarsa, şimdi ülke beni işten kovarsa

Sende biliyorsun anne çöplüksüz sevişilmiyor Ankara’da.

 

 

 

 

 

Metin Akdeniz

13 Eylül 2011

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...