Jump to content

16. Yüzyılda İstanbul'da Ölüm Törenleri


nevermore

Önerilen Mesajlar

KB_9789750818325.JPG

[h=2]16.Yüzyılda İstanbul Kent- Saray- Günlük Yaşam[/h][h=2][/h][h=2][/h]

16. YÜZYILDA İSTANBUL

Metin And

---------------------

 

(Sünnet ve Ölüm Törenleri)

 

…böylesi bir olayı anlatırken bir düğündeki gibi, kendisine hizmet edildiğini yazıyor. Ahmet Paşa’nın iki oğlu 15 Kasım 1576’da sünnet edilirken Gerlach bu görkemli kutlamaları izlemiş.

Türk çocukları on iki- on üç yaşında sünnet edilirken, salgın hastalık yüzünden pek çok çocuk ölünce sünnet daha erken yaşta yapılmaya başlandı. Sünnet günü gelince çocuğu yüreklendirmek amacıyla özel giysiler giydirilir ve at üstünde, davul zurna eşliğinde kentte dolaştırılırlardı.

Babalar çocuklarının sünnetini adeta bir düğün olarak benimserlerdi.

Dernschwam’ın komşusu olan bir berberin oğlu sünnet olduğunda kadın erkek birlikte sünnet alayı yaparlar.

Türklerin tersine Yahudiler erkek çocuklarını doğumdan sonraki 8. günde sünnet ederler. Türkler sünnet derisini hafifçe keserken, Yahudiler tüm sünnet derisini mümkün olduğunca arkaya çekiyorlardı.

12 Eylül 1577’de Gerlach, bir Yahudi sünnet törenine tanık oldu. Yahudiler evin içinde ve dışında toplandılar. Operasyonun tanrının isteği üzerine yapıldığını söylüyorlardı ve bebek ağlamaya başladığında haham bebeğe adını verdi. Tören sırasında çalınan Yahudi müziği daha çok hoşuna gitmiş Gerlach’ın.

Rum çocuklar iki ya da üç yaşına gelinceye kadar vaftiz edilmezlerdi. Tören sırasında, evde ya da kilisede, çocuklar mum taşırlardı ve üzerlerine muhtemelen su dökülürdü. Rum kızları genellikle on iki ya da on üç yaşında evlenirlerdi.

 

Bir kadın veya erkek öldüğünde, Türk törelerine göre ölü ılık suyla yıkanır, beyaz bir kefene sarılır ve tahta bir tabuta konulurdu. Akrabalar geceleyin sokakta “hu, hu, hu” diye bağıran ağlayıcılar tutarlardı. Tüm mezarlıklar kentin dışındaydı. Mezarlıkların çevresinde duvar veya çit olmazdı. Cenaze törenlerine yalnızca erkekler katılırdı. İmamlar tabutun önünde, cemaat ardında yürürdü. Yol uzun olduğundan, tabutu taşıyanlar, bir cami ya da türbeye … gelindiğinde tabutu yere bırakır ve ölünün ruhuna dua ederlerdi. Tabut yeşil ya da kırmızı çuhayla örtülür, bunun üzerine gümüş ve altın işlemeli … kumaşlar konurdu. Kabristanda dua edilir ve genellikle tabutun kapağı … mezara konmadan açılırdı. Bir mezara birden fazla ölü gömülmezdi. Daha sonraki günlerde kadınlar mezarı ziyaret ederler, ağıtlar söylerlerdi. Ölene, ona öyle iyi hizmet eden ve onu o denli çok seven karısını bırakıp gittiği için sitem edilir, hayatından hoşnut olmadığından mı dünyayı terk ettiği sorulurdu. Daha sonra mezara yumurta, peynir ve et bırakılırdı. Ne kadınlar ne de erkekler yas giysisi giyerdi. Ancak erkekler siyah, kahverengi, koyu eflatun gibi koyu renk bir cübbe giyerlerdi. Üst sınıftan bazı kişiler enli, … kurdele takarlardı. Her bir mezarın başına yaklaşık elli cm. yüksekliğinde silindir biçiminde ya da kesilmemiş bir taş dikilirdi.

Önemli insanlar… dikdörtgen biçiminde mermer mezarlara gömülürdü. Başucunda da bir insan boyunda ucu sarık biçiminde bir taş dikilirdi. Bu sarık ölenin rütbesini, sınıfını belirlerdi. Kimi kez bu taşa Arapça kurandan ayetler kazınırdı.

Sf. 188

http://img03.blogcu.com/images/0/0/0//11f5315d0fdebb3df4e4554339df02f2_1314730546.jpg

… öyle bir taş yerine bir karış eninde, bir insan boyunda üzerine yine ayetler kazınmış plaka biçiminde bir taş dikilirdi. Hiristiyan mezar taşlarında sıkça rastlandığı gibi ölenin hayatta yaptıkları, armaları ya da insan portreleri asla mezar taşlarına geçirilmezdi. Büyük devlet adamları, paşalar ve benzer yüksek mevkii sahipleri bazen ölmeden önce mezarlarını yaptırırdı. Bu türbeler … bahçesinde, mescitlerde olabildiği gibi büyük bahçeler içine kurulmuş havuzlu ve yoksullara yemek veren imaretli, görkemli camilerde de olurdu.

 

Gerlach’ın tanık olduğu bir cenaze merasiminde dua eden bir imam tabutun önünde yürüyordu. Kortej mezarlığa ulaştığında tabut, bir taşın üzeri

Sf. 189

 

 

 

 

 

http://img03.blogcu.com/images/0/0/0//9c3c0da200c92b4703ae40246d591184_1314730630.jpg

ne kondu ve orada olanların tümü tanrıya ölenin günahlarını affetmesi için dua ettiler. Dua, gömme işlemi bitene dek devam etti. Ertesi gün ölenin dul karısı mezara geldi ve tekrar tekrar kendisini neden terk ettiğini sordu. Aynı anda, dul kadınla gelen kadınlarda mezarın etrafını çevreleyip imamla birlikte dua ettiler.

Genç bir Türk kızı ya da erkek çocuğu öldüğünde cenaze kortejinin başında iki erkek, bir elma ağacı taşırdı. Arkalarında altı ya da sekiz adam siyah ipek örtü örtülmüş tabutu taşırlardı. Onların arkasından kadınlar dışındaki tüm komşu ve arkadaşlar gelirdi. Hep beraber camiye ölen için dua etmeye giderlerdi. Ne zaman bir Rum ya da Yahudi ölse ağlayıcı kadınlar yüksek sesle ağıt yakarlar, saçlarını yolarlar, göğüslerini yumruklarlar ve yüzlerini tırmalarlardı.

 

Sf. 190

**

( Dr. Akın Tütüncüler'in katkılarıyla. Teşekkür ederiz.)

toplum ve tarih

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...