Jump to content

Dezenkarne Ruhlar Hakkında


nevermore

Önerilen Mesajlar

1893 senesi Kasım ayının birinci günü ölüler bayramı münasebetiyle sevgili ölülerimizin hatırasını yadetmek için öğleden sonra odamdan dışarı çıkmamış ve derin bir tahayyüle dalmıştım. Etrafımda sevgili müteveffa zevceme ait hatıralar vardı ve bunlar bana adeta kutsal bir duygu veriyorlardı. Pariste son temmuz ayında vefat eden aziz eşim Andrienne Felix için Allah'ımın rahmetini niyaz ederek duamı henüz bitirmiştim ki odamda sık sık duymakta olduğum raps leri tekrar işitmeğe başladım. Ayni zamanda bir takım çıtırtı sesleri de, bunlara refakat ediyordu. Bütün bu sesler bana, dünyada iken yuvamın meleği olan zevcemin şu anda yanımda hazır bulunmakta olduğunu bildiriyordu. Bu sırada oğlum yazıhanede, küçük kızımla baldızım da yanımdaki yemek odasında bulunuyorlardı. Cep saatime baktım: Tam 15,30 idi. O anda büyük bir gürültü ile bir porsilen tabağın yere düşüp kırılmasından mütevellit bir gürültü kulğıma geldi. Ne olduğunu anlamak için hemen yemek odasına koştum. Sevgili zevcemin, bütün dostlarımızca ve bence çok kıymetli ve aziz bir eseri olan bir porsilen tabağın duvardan yere düşüp, tamiri imkansız şekilde parçalanarak salonun mozayik zemini üzerinde dağılmış olduğunu ben ve kızlarım gördük. Bu tabak oldukça büyüktü. Bizzat zevcem onun üzerine yağlı boya ile güzel bir kavun ve üzüm salkımları ve diğer meyve resimleri yapmıştı. Eşimin ölümünden sonra bu tabağı büyük bir ihtimamla Paristen şimdi bulunduğumuz Saint - Raphael'e getirmiştik, Büyük oğlum onu çok sağlam bir şekilde ve dikkatle duvara bizzat tesbit etmişti. Bu tabağın oradan yere düşmesini izaha yarıyacak ortada hiçbir sebep ve hadise mevcut değildi. Tabağı tutan çengeller hala sımsıkı yerlerinde duruyorlardı. Bu sanat eserini duvara tesbit eden kenarlıklar ve mesnetler de hiç bozulmamıştı. Fakat tabağı kenarlıklara ve mesnetlere bağlıyan madeni aksamın kapması tabağın yerinden sökülerek ayrılmasını sebep olmuştu.

Raps; görünürde hiç bir şey olmadığı halde eşyadan bir takım. Darbe seslerinin işitilmesi.

Şunu da ilave edeyim ki eşim sağlığında iken Saint - Raphad'i çok iyi tanırdı. Fakat ölümünden sonra tutmuş olduğum bu apartımanı bilmiyordu. Demekki biz burada apaçık bir telekinezi vakasiyle karşılaşıyorduk. Bu hadise beni şahsen fevkalade bahtiyar etti ve sevindirdi. Bu sırada çocuklarım bu vakadan çok korkmuş ve heyecan içinde bir kenara büzülmüşlerdi. Mamafi onlar da annelerinin kendilerine hemen daima vadettiği sözü hatırlıyarak Adrienne annenin, öldükten sonra, ölmediğini kendilerine isbat için fevkalade ve beklenmedik bir hadiseyi göstereceğini biliyorlardı.

 

Fakat iş bunlarla da bitmedi. Bu sırada yemek odasındaki duvar saatine baktığım zaman onun tam 15,30 da durmuş olduğunu gördüm. Halbuki saatin kuruntusu bitmiş değildi. Ve bozuk da değildi. Bu ancak dışardan gelen bir irade ile bu şartlar altında durmuş olabilirdi.

 

Ruh aleminin bize öğrettiğine göre, vefat etmiş bir sevgili varlığı insana şiddetle düşündürecek bazı hadiseler ve dualar onun ruhu ile, onu düşünenler arasında ani bir irtibatın vukua gelebileceğini mümkün kılmaktadır. Bu irtibat ve miinasebetin vukua geldiğini o ruh insanlara bazı işaretler ve alametlerle duyurmağa çalışır. Sevgili eşimin de böyle bir bayram gününde kendisini bütün kuvvetimle düşünmekte olduğum bir anda kendi eseri olan bir porsilen tabağı kırmak suretiyle yapmış olduğu sembolik hareket bize onun ruhunun sadece yaşamakta olduğu göstermedi, ayni zamanda İnsanın vaktile etrafındakilere söylemiş olduğu şu sözlerin bize hatırlattı «Gelip geçici olan toprağa müteallik malların bağlarından kendinizi kurtarınız ve semanın ebedi hazinelerini kendinize hazırlayınız. Zira sizin servetiniz oradadır ve kalbiniz de orada olacaktır.

Bir Spiritizma Grubuna Rehberlik Eden Bir Ruhun Varlığını Oradakilere İspat Edişi

Bir akşamdı, Eşim, kardeşim ve ben koltuklarımıza yerleşmiş rahat rahat oturuyorduk. Eşim iş işliyor du, biraderim okuyordu, ben de gözlerimi kapıyarak radyoda yavaş sesle çalınmakta olan, piano konseri haline sokulmuş Betthoven'in bir senfonisini dinliyordum. Gevşek bir atmosfer içindeki muhitimiz o anda çok sakindi Oda aydırılıktı. Birdenbire, eşimin, etrafına bakınmağa başladığını ve sonra bize doğru dönerek: Odada soğuk bir havanın esmekte olduğu duyuyor musunuz? ben adeta beni rahatsız edecek kadar bir hava cereyanı hissediyorum, dedi. Bu sözü işitir işitmez biraderim atıldı "Ben de duyuyorum. Hem ben çoktan beri bunu duymaktayım. Fakat söylemek istemedim .» dedi. Soğuk atmosfer gittikçe artıyordu. Bununla beraber pencereler ve kapı iyice kapalı idi. Kaldı ki bu alelade açık bir kapı veya pencereden gelen rüzgara da benzemiyordu.

 

Adeta bir eter soğuğu hissini veriyordu. Ben, ihtimal bize varlığını duyurmak istiyen bir ruh mevcuttur dıye hemen masanın etrafına oturalım dedim. Küçük bir masanın üzerine ellerirnizi koyar koymaz masa ellerimizin altından kayarak şiddetle hareket etmeğe başladı. Mutat olarak «Kimsiniz, dostum? .. diye sorduk. Masa tereddüt etmeden büyük darbelerle şu harfları vurdu: P ... A ... S ... T ... E ... U ... R ... R. .. ve sustu. Ve her şey bitti. Burada bizim neye karar vereceğimizi şaşırdığımızı söylemeğe hacet yoktur. Bu hakikaten Pasteur'ün ruhu mu idi- Eğer öyle ise neden gelmişti? Diğer taraftan bizim şuuraltımız böyle bir hadişeyi niçin davet etmişti? Fakat mesele burada kapandı. Ve biz de kısa bir zamanda bu hadiseyi unuttuk. Zira spiritlerin hayatlarında bunun gibi izah edilmemiş, beklenmedik daha nice hadiseler gelip geçer! Aylar geçti. Bir gün bizim hasta tedavisi maksadiyle yaptığımız ameli celselerimizde medyomluk yapmak üzere bir İngiliz medyomu Bruxelle'e gelmişti. Onu evimizde misafir etmiştik, Bu medyomu henüz tanımıyorduk. O da bizi asla tanımıyordu. Bir celse yaptık. Birden bire o bize şunları söyledi: «Gözümün önünde çok parlak harflerle yazılmış PASTEUR kelimesini görüyorum.» ve sonra Londra şivesiyle tekrarladı:

 

P ASTİoUR '" P ASTİoUR ... bundan bir şey anlamıyorum." Biz bu saf kadına, Pasteur'ün neye delillet ettiğini anlatmak zorunda kaldık. Bu da şu nu gösteriyordu ki bu kadıncağızın medyomluk kabiliyeti umumi bilgisi seviyesinden çok yüksekti.

 

Bundan birkaç ay sonra Londraya gitmiştik, Oradaki milletlerarası spiritizma kongresine davetli idik. Kongrede büyük şifacı medyom HARRY EDWARDS'ın 'elini sıkmak şerefine nail olduk. Ona dedik ki zannediyoruz ki hastalarınıızı iyi etmek için yaptığımız celselerde yardım eden varlık sizin rehberlerinizden birisi olsa gerek. Edwards: Biliyorum, dedi. Bu pastiourdır.

 

O zamandan beri hiçbir celsemiz geçmemiştir ki bu varlık, tedavi maksadiyle yaptığımız celseler de gelip de yapmamız lazım gelen işler hakında bizi tenvir etmiş ve nasihatleriyle bize yardım etmiş olmasın.

 

Kaynak; Ruh ve Kainat Dergisi, Ekim 1952 Yazan: Müh. J. Felix

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...