Jump to content

Haybeden Gerçeküstü Konuşmalar; Yılmaz Erdoğan


Topal Kırkayak

Önerilen Mesajlar

ADAM- Sevgilim bugünlerde çıkabilecek miyiz? Hayır, hazırlanman birkaç yıl daha sürecekse bu kıyafetlerle çıkmayalım

KADIN- Neden?

ADAM- Moda değişecek hayatım Ya da en azından mevsim değişecek, yazlık kıyafetlerle üşümeyelim diyorum

KADIN- Abartma

ADAM- Sen de abartma Bir buçuk saattir portmantonun aynasında kendimi seyrediyorum ve sıkıldım

KADIN- Bir de benim durumumu düşün Yıllardır aynı manzarayı seyrediyorum

ADAM- Ne varmış manzarada?

KADIN- Pek kayda değer bir şey yok Bir burun ve arkadaşları

ADAM- Çok komik Kadınların sıradan bir evden çıkış hadisesini neden bu kadar ciddiye aldığını anlamıyorum Sanki bir daha dönmeyeceğiz Gidip bir evin bahçesinde köfte yiyeceğiz, hepsi bu!

KADIN- Ona barbekü partisi deniyor canım

ADAM- Öyle mi? Köftelerin bundan haberi var mı? Yoksa bizim salak köfteler aşağılık bir mangalda can vereceklerini mi düşünüyorlar? Hâlbuki ne kızarması, parti kuruyor angutlar haberleri yok

KADIN- Amma konuştun ha Geliyorum tamam

ADAM-Gitmek istemediğim bir yere sayende acele ediyorum ya, ben asıl ona yanıyorum

KADIN- Neden gitmek istemiyormuşsun?

ADAM- Çünkü köfteleri mangala dizecek olan kişi senin eski sevgilin

KADIN-Yine mi aynı konu?

ADAM- Evet aynı konu!

KADIN- Aşkım o yıllar önceydi

ADAM- Ama o yıllarda da sevgililer sevişiyordu

KADIN- Eee?

ADAM- Ne demek eee? Adamın senin memelerine bakıp, siz bir de bunları

benim zamanımda görecektiniz, diye düşünmesi beni rahatsız ediyor

KADIN- Kürşat’tan adam diye bahsetmen doğru değil

ADAM- Madem bizim için adam sayılmıyor neden köftesini yemeye gidiyoruz?

KADIN- Sevgilim yıllardır bu saçma konuyu konuşuyoruz Kürşat’la yıllar önce kısa bir ilişkimiz oldu hepsi bu

ADAM- Ne kadar kısa?

KADIN- Ne bileyim ben, iki ay filan

ADAM- Memelerini görmesi için yeterli bir süre

KADIN- Ben sana ilk erkeğim olduğunu söylediğimi hatırlamıyorum

ADAM- İyi de bununla gurur duymasan iyi olur Eski sevgililerinden bir takim kurma imkânımız olduğunu biliyoruz

KADIN- Kabalaşma!

ADAM- Peki inceltelim En azından basketbol takımı kurabiliriz, yedeklerle beraber tabii

KADIN- Anladım sen hazırda sorun bulamadın, yaratmaya çalışıyorsun

ADAM- Hayır Sadece insanların ayrıldıkları insanlarla sürekli buluşup görüşmesini anlamıyorum "Tanıştırayım yeni sevgilim, eski sevgilim, bu da eski sevgilimin yeni sevgilisi, bu da yeni sevgilimin eski sevgilisi ... Ne güzel değil mi? Hepimiz birbirimizin her yerini ezbere biliyoruz!"

KADIN- Buna çağdaş yaşam deniyor iste

ADAM- Nesi çağdaş bunun? Bir araya gelmemesi gereken insanların toplanıp birbirlerine çağdaş çağdaş gıcık olmalarının ne manası var? Zira benim Kürşat’ı sevmem tıbben mümkün değil Ama etraf uyuz olmasın diye ona gülmem hatta belki de köfteleri pişirmesine yardım etmem gerekiyor Hiçbir şey olmamış gibi Hiçbir ortak yanımız yokmuş ya da bir sürü ortak yanımız varmış gibi

KADIN- Son söylediğin cümleyi anlamadım

ADAM- Kürşat’la ortak yanlarımız, ortak yanlarımızı ortaya koyup dost olmamıza engel oluyor, bilmem anlatabildim mi?

KADIN- Hayır anlatamadın

ADAM- Onunla tek ortak yanımız senin memelerin ve bu ortaklık beni rahatsız ediyor

KADIN- Sürekli memelerimden bahsettiğinin farkında mısın?

ADAM- Özür dilerim Kürşat’tan izin almalıydım Ne de olsa memelerinin üzerinde onun da hakkı var!

KADIN- Bak bütün bu söylediklerini saçma sapan bulmakla beraber, eğer bu konuda birisi problem çıkaracaksa o Kürşat olmalı Çünkü o varken sen yoktun!

ADAM- Tamam işte ben de bu yüzden onu köfte yemeye çağırmıyorum

KADIN- Acıklı olan şu Biz seninle beraber olmaya başladığımız günlerde ben önceki ilişkilerimi sana uzun uzun anlattım ve sen de büyük bir anlayışla dinledin Ama sonuçta erkek olduğun için bana sahip olduğunu hissettiğin andan itibaren masken düştü Tarihime bile sahip çıkmaya başladın! Senden önce hayatıma giren herkesten nefret ediyorsun!

ADAM- Ama listede öyle adamlar var ki

KADIN- Kimi kastediyorsun?

ADAM- Mesela o cüce olan, neydi adi?

KADIN- Takiyettin'i mi diyorsun?

ADAM- Evet Takiyettin İsmi kendinden uzun Salaklığa bak Bir cücenin adı en fazla Can olmalı Ama kompleks işte Ailesi uzun göstersin diye dikine çizgili bir isim koymuş Takiyettin! Duyan bir şey sansın diye!

KADIN- Aklın sıra aşağıladığın adam üç kez TÜBITAK'tan ödül aldı

ADAM- Biliyorum, yılın en kısa boylu bilim adamı ödülü

KADIN- Herkes senin gibi biçimsel bakmıyor olaylara

ADAM- O da davetli mi?

KADIN- Gelir herhalde Kürşat’ın iyi arkadaşıdır

ADAM- Hadi buyrun! Ne bu? Eski sevgililer toplanıp kongre mi yapacağız?

KADIN- Kürşat'la beni Takiyettin tanıştırmıştı zaten

ADAM- Öyle mi? Ne güzel Ne demişti tanıştırırken "Kürşat benim boyum kısa, memelere yetişemiyorum, sen bir baksana!"

KADIN- Sen gerçekten çok iğrenç bir insansın

ADAM- Asil iğrenç olan sensin Ben birlikte olduğum bütün kadınları toplayıp pirzola yapıyor muyum? İyi biz de toplanalım o zaman

KADIN- Toplanırsanız haberim olmasın O kadar beşinci sınıf kadının arasında görünmem doğru olmaz!

ADAM- Doğru Benimkilerin arasında TÜBITAK ödülü alan yok Ama hepsi hiçbir yardıma ihtiyaç olmadan üst raftan kitap alabiliyor

KADIN- Bu kadar iğrençlik yeter! Geliyor musun gelmiyor musun?

ADAM- Bağırmadan konuş benimle!

KADIN- Ben bağırmıyorum!

ADAM- Bağırıyorsun!

KADIN- Geliyor musun sen?

ADAM- Hayır! Gelmiyorum!

KADIN- Sen bilirsin! Ben gidiyorum!

ADAM- Sen benim yüzüme kapı çarpamazsın! Zıkkımın kökünü yiyin! Yalnız Kürşat’a söyle, benimle ilgisi yok, o memeler benden önce sarkmıştı!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kadın - annemle babam kavga etmişler.

adam - öyle mi ? kim yenmiş ?

kadın - galiba babam. Annem telefonda ağladığına göre...

adam - saçmalama, babanın henüz bir galibiyeti yok. üstelik annenin ağlaması kazandığını gösterir. Sanılanın aksine kadınlar daha çok kazandıklarında ağlar.

kadın - yok canım, nereden uydurdun şimdi bunu?

adam - ben bir yerden uydurmam. Önce söyler sonra bir yere uydururum. Ben bir yazarım.

kadın - peki nereye uydurmayı düşünüyorsun bu sözü ?

adam - o zaman soruyorum sana, kadınlar neden erkeklerden daha çabuk ve daha sık ağlar ?

kadın - daha ince ruhlulardır da ondan.

adam - nasıl yani ? Annen babandan daha mı ince ruhlu yani? Baban bir kadeh rakıyla sekiz saat Münir Nurettin dinliyor, annen ise yirmi dört saatini Timur Selçuk’un a Takımı’ndaki hali gibi yaşıyor... hangisi daha ince ruhlu ?

kadın - ben annemden değil genel olarak kadınlardan söz ediyorum.

adam - hem ince ruhlu insanların daha çok ağladığını da nereden çıkardın ? ayrıca konu bu değil zaten. Konu şu: annen babanla kavga etti. kaybettiğini anlayınca hemen seni aradı ve ağladı. Burada amaç evde kaybedilen kavgayı dışarıda kazanmaktır. Sen annen ağladığı için üzülecek ve anneni üzen adama yani babana kızacaksın. Baban da senin tarafından kınanmış birisi olarak gardını düşürecek ve annen de bu fırsatı değerlendirecek. böylece annen kazanmış olacak. İşte kirli tezgahın iç yüzü budur ve bu tur kumpaslara karşı her zaman uyanık olunmalıdır.

kadın - hayatım sen bir fesat mısın acaba?

adam - fesat nedir ? bir uydu mu ? hangi kanalları çekiyor ?

kadın - annemin aleyhinde söz söyleme fırsatı bulduğunda gözlerin parlıyor.

adam - onunla ilgilisi yok. Göz parlaması bizde irsidir. niçin kavga etmişler ?

kadın - Bolvadin’deki arazi yüzünden.

adam - İstanbul’da uğruna kavga edilecek çok daha rantabl araziler varken neden Bolvadin ?

kadın - çünkü bizim arazimiz orada canım! bir süre espri yapmaman mümkün mu ?

adam - sanırım hayır. Yani mutlaka aklıma gelir ama bir kısmını seslendirmeyebilirim tabii.

kadın - sağol. Kavga konusu şu: sabahleyin Bolvadin’den amcam aramış.

adam - hangisi ? kekeme olan mı ?

kadın - hayır geveze olan.

adam - fark etmez. İkisinin de telefon konuşmaları uzun sürüyor. eee ?

kadın - bizim araziye talip var, ne diyorsunuz satalım mı demiş. Annem de hemen satalım diye tutturmuş. orayı satıp yeni bir eve geçmek istiyor annem.

adam - şimdiki evlerinde ne varmış ?

kadın - bilmiyormuş gibi konuşma. çok küçük orası.

adam - evet ama işin en kötü tarafı tuvaletin kapısının salona açılması. İçeride insanlar otururken tuvaletteysen tam bir işkence seansındasın demektir. Ters bir ses duyulmasın diye musluğu açmalar, yerli yersiz sifon çekmeler.

kadın - izin verirsen devam edebilir miyim ?

adam - tabii buyrun. Zaten benim tuvaletteki işim bitti. Ellerimi sonra yıkarım.

kadın - haliyle kadıncağız büyük bir ev istiyor.

adam - pardon kim bu kadıncağız, annen mi ?

kadın - evet.

adam - bu "cağız" eki annende güzel durmadı da o bakımdan sordum.

kadın - istersen konuşmayalım ha ?

adam - hayır hayır lütfen devam et. Aile dramlarına bayılırım. eee ? baban satmayalım mı demiş ?

kadın - evet çünkü babam yüz otuz yıldır o araziden yol geçeceğine inanıyor!

adam - anlıyorum. Her arazi sahibinin bir istimlâk düşü vardır. var mı böyle bir ihtimal peki ?

kadın - hayır. Sadece babamın böyle bir fikri var. Bir gün bu fikrin belediye başkanının da aklına geleceğine inanıyor. İşte bu yüzden kavga etmişler.

Babam anneme "o arazi benim değil mi, ister satarım ister satmam" demiş. Annem buna karşılık "o zaman ben de arabayı satarım" demiş. çünkü o araba annemin parasıyla alınmıştı. İş uzamış anlayacağın.

adam - peki en tehlikeli soruyu soruyorum. annen evi terk etmiyor değil mi ? Yani bize yerleşmek gibi bir niyeti varsa ben Bolvadin’deki arazide kendime bir ev yapayım.

kadın - hayır öyle bir şey yok. Ben hallettim meseleyi çünkü.

adam - aferin sana. Halleden yerlerin dert görmesin.

kadın - araziyi satmayın, Maltepe’deki eve geçin dedim iş halloldu.

adam - ........... Maltepe’deki ev mi ?

kadın - evet.

adam - ama... onların... Maltepe’de bir evleri yok ki!

kadın - bizim var.

adam - iste ben de onu diyorum onların yok, bizim var... peki onların geçeceği ev bizimkine yakın mıymış ?

kadın - sevgilim onlar bizim eve geçiyorlar. Biz burada idare ediyoruz nasıl olsa.

adam - olur mu canım öyle şey ? yanlışın var. Bizim eve geçecek olsalar bizim haberimiz olurdu. Bizden habersiz kim bizim evimize bize sezdirmeden geçebilir ki?

kadın - bunu onlara ben önerdim.

adam - sevgilim lütfen saka yapma ve hemen beş saniye içinde bunun bir saka olduğunu söyle! ardından sürekli bu konuyla ilgili sakalar yap. Benim bu şakayı duyduğum zaman yüzümde beliren ifade ile ilgili sözler söyle ve biz de gülelim hadi!

kadın - nasıl yani ?

adam - kadın! Bana derhal bu konuyla ilgili şaka yap hadi!

kadin - delirdin mi sen ? ne bağırıyorsun öyle ?

adam - ne varmış bağırmamda ? Bağırırken kendi sesimi kullandığım sürece kimse bana karışamaz. Eğer annenden izinsiz sesini kullanırsam buna itiraz edebilirsin ama ses benim bağırtı benim, kimse bana karışamaz! ve eklemekten şeref duyarım ki Maltepe’deki ev de benim!.. ve ben o evi, annen Bolvadin’deki araziyi satmadığı zaman otursun ya da baban, Bolvadin belediye başkanının aklına, babanın arazisinden yol geçirilmesi fikri gelinceye kadar oyalansın diye almadım! ben o ev için yaklaşık yirmi yıl, dünyanın en yavaş kooperatif yönetimine ve galaksimizin en sahtekar kooperatif başkanına katlandım hanımefendi!

kadın - şu an yüzünü görsen kusardın! Nitekim ben kusacağım! Anneme gidiyorum!

adam - güle güle! Umarım Bolvadin’deki araziden yol, geri zekâlı amcanın üzerinden kamyon geçer!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ADAM- Hayatım senin çabalarını takdirle karşılıyorum ama hayat yeterince zor. Yani senin bu kadar uğraşmana gerek yok!..

 

KADIN- Ne için uğraşmama gerek yok?

 

ADAM- Bir cümleyi ilk söylendiğinde anlamak için... Yapamıyorsun!

 

KADIN- Ne diyorsun sen be?

 

ADAM- Cümlenin sonundaki o "be" ne kadar da şirin durdu öyle, nerden aldın?

 

KADIN- Senden almıştım hatırlamadın mı? Ben senden aldığım güzide sözcükleri atmıyorum, saklıyorum. Mesela çok güzel "ulan"larım da var. İster misin bir tane?

 

ADAM- Ben sana ne zaman "ulan" dedim sorabilir miyim?

 

KADIN- Bilmem, sorabilirsin herhalde.

 

ADAM- Ben sana ne zaman ulan dedim?

 

KADIN- Bak sorabildin işte!

 

ADAM- Peki sen cevap verebilecek misin?

 

KADIN- Tabii... Bu konuyla ilgili kesin bir tarih vermek zor ama istersen hemen hemen her gün diyelim.

 

ADAM- Yani ben sana her gün ulan mı diyorum?

 

KADIN- Evet... Neden şaşırmış gibi yapıyorsun? İlişkimizin üçüncü sevişmesinden sonra sen kibarlığı bıraktın... Zaten öyle pek de tiryakisi olmadığın için bırakmakta fazla zorlanmadın.

 

ADAM- Ben öyle bir üçüncü sevişme hatırlamıyorum.

 

KADIN- Çok normal. O kadar kısaydı ki... Zaten ben de hayal meyal hatırlıyorum.

 

ADAM- Hah! Şimdi de cinsel hayatımız problem oldu.

 

KADIN- Bizim öyle bir hayatımız yok... Neyse bu konuyu konuşmak istemiyorum. Bir ölünün arkasından konuşmak doğru olmaz.

 

ADAM- Kimmiş bu ölü?

 

KADIN- Özür dilerim. Amacım sana ölmüş bir parçanı hatırlatıp üzmek değildi. Dikkat ettiysen bu konuda konuşmak istemediğimi de söylemiştim. Neyse ben bunu sorun etmiyorum... İnsanoğlu her gidenin yokluğuna alışıyor. Senin idrar yolların açıksa mesele yok. Hem bir de iyi tarafından bak, cinsel hayatımız olmadığı için kültürel faaliyetlere daha çok zaman ayırabiliyoruz! Ama sanırım en geç yarın erotik bir film seyretmem lazım.

 

ADAM- Ne demek istiyorsun sen be?

 

KADIN- Be'yi geri veriyorsun demek. Sende kalabilirdi ama neyse...

 

ADAM- Konuyu dağıtıp beni sinir etme. Biz daha dün değil önceki gün seviştik seninle!

 

KADIN- Hayır sevişmedik. Biz teşebbüs aşamasındayken seni geri zekâlı arkadaşın Hayri aradı, yaklaşık yirmidört dakika atyarışı konuştunuz. O sana Troya tek olur dedi, sen de hayır ağbiciğim oraya çok at yazmak gerekir dedin ve bu nefis konuşma böyle sürüp gitti. Bu şiirsel sohbetin etkisinden olacak, uyuyakalmışım.

 

ADAM- Nitekim Troya açık ara aldı yarışı. Boşu boşuna bir sürü at yazdık.

 

KADIN- Efendim?

 

ADAM- Öyle olmadı canım. Telefon çaldığında ben daha açmadan sen tuhaf bir havaya girdin. Sanki kendimi ben aramışım gibi. Ben daha Hayri ne haber demeden sen horlamaya başladın. Bu horlamanın şiirselliğinden olacak, kendimi atyarışına vermişim. Son bir şey daha: Hayri geri zekâlı değil.

 

KADIN- Bak biz seninle herşeyi tartışma konusu yapabiliriz, bir tek şey dışında, o da Hayri'nin geri zekâlı oluşudur. Çünkü bunun aksi yönde bir tek uzman görüşü yoktur, olamaz da!

 

ADAM- Unutma ki o bir yayınevi sahibi.

 

KADIN- Evet ama atların anlayacağı düzeyde kitaplar basıyor.

 

ADAM- Senin ona neden uyuz olduğunu ikimiz de biliyoruz, uzatmayalım istersen.

 

KADIN- Yok yok uzatalım... Neden uyuz oluyormuşum ben?

 

ADAM- Karısını aldatıyor diye... Ben de sana yıllardır anlatamıyorum ki bu, Hayri'yle karısı arasındaki bir sorun, bizi ilgilendirmez.

 

KADIN- Bal gibi de ilgilendirir. Birincisi, Hayri pis, iğrenç, aşağılık bir etobur. Sadece karısını aldatmıyor, aynı zamanda her an adaleti de yanıltabilir. Başına gelecek bir trafik kazası durumunda -ki ona çarpacak olan şahane kamyon bir gün elbet trafiğe çıkacak- hukuksal olarak insan muamelesi görecek. O hayvanın ne hakkı var benim kamyoncumu mağdur etmeye?

 

ADAM- Sen iyice tırlattın. Neden bu kadar taktın adama bilmiyorum ki.

 

KADIN- O adam dediğin canlı, Ruslar'la yatıyor.

 

ADAM- Ne var? Irkçı mı oldun şimdi de?

 

KADIN- Saçmalama. Kanında muhtemelen irice bir AIDS virüsü taşıyor o! Buraya kadar bir sorun yok ama karısına bulaştıracak. Nurten de arkadaşımız olduğuna göre, o da bize bulaştıracak.

 

ADAM- Nasıl bulaştıracak Nurten bize? Sevişecek miyiz kendisiyle, allah allah!

 

KADIN- Saçmalama. AIDS başka yollarla da bulaşıyor. Mesela ağız yoluyla!

 

ADAM- Sorun değil biz de takma dişlerini kullanmayız!

 

KADIN- Nurten'in dişleri takma değil ki?

 

ADAM- Bak gördün mü boşuna endişeleniyormuşsun. Takma dişi yok ki kullanalım, değil mi hayatım?

 

KADIN- Ben onu bunu bilmem, Hayri denen alçakla görüşmen beni rahatsız ediyor. Sizin ortak yanınız nedir ben aslında onu merak ediyorum. Rus kültürü olmasın?

 

ADAM- Saçmalama.

 

KADIN- Sürekli atyarışı oynamıyorsunuz herhalde... Mesela Hayri Rus fahişelerle yattığı sırada sen ne yapıyorsun, yan odada Rus klasikleri mi okuyorsun?

 

ADAM- Evet... Hayri'nin iş kondüsyonu da iyi. İş uzun sürüyor. Düşün iki seansta "Savaş ve Barış"ı bitirdim. Olay Rusya'da geçiyor.

 

KADIN- Bir kere bu Woody Allen'ın esprisi!

 

ADAM- Biliyoruz. Bir sakıncası mı vardı? Hayri kesmedi galiba, bir de Woody Allen'ın telif sorunu yüzünden mi kavga edeceğiz?

 

KADIN- Sorduğum soruyu laf kalabalığında gözden kaybettirmeye çalışma! Sen de yapıyor musun Hayri'nin yaptığını?

 

ADAM- Nasıl yani? Hayri'nin hangi yaptığını?

 

KADIN- Rus hayat kadınlarıyla çiftleşiyor musun sen de!

 

ADAM- Sen delirdin mi sevgilim?

 

KADIN- Hâlâ net bir yanıt alabilmiş değilim.

 

ADAM- Hayır hayatım, manyak mısın sen! Ne işim var benim Rus kadınlarla?

 

KADIN- Yani hiç mi olmadı? Ne bileyim fazla alınan bir gece sonrası Hayri iblisi sana "Tanıştırayım, İrina" demedi mi?

 

ADAM- Demedi!

 

KADIN- Vay terbiyesiz. Demek kadınla oturdunuz ama tanıştırmadı ha? Zaten o Hayri ayısından da bu beklenirdi. Eee? İsmini bile bilmediğin bir Rus'la yatmak nasıl bir şey?

 

ADAM- Sevgilim! Hastasın sen!

 

KADIN- Hastalanmam çok normal değil mi? Her gece iğrenç bir virüsle aynı yatağı paylaşıyorum!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

KADIN- Gazeteyi okudun mu?

 

ADAM- Hı hı... Okudum.

 

KADIN- Hayır yani sen buna gazete okumak mı diyorsun demek istedim.

 

ADAM- Nasıl yani?

 

KADIN- Gazeteyle aranızda kötü bir şey geçmiş sanki. Tuvalette karşılaştık kendisiyle, epey hırpalanmıştı. Ne oldu hayatım? Sana kötü bir haber mi verdi?

 

ADAM- Ne diyorsun yine ya?

 

KADIN- Bu "ya" sözcüğünü senin kadar zarif kullanan insan azdır... Çünkü "ya" herkesin kullanabileceği bir sözcük değil. Bazısı a'ları gereksiz yere uzatır mesela, sen de adam şaşırdı zannedersin... Hani şöyle; yaa!.. Ama sen öyle misin? Y'nin arkasına kararlı a takıyorsun bitti gitti.

 

ADAM- Ne olmuş gazeteye?

 

KADIN- Bilmiyorum, konuşacak durumda değil... İçi dışına çıkarılmış, bir kenarı ıslanmış ve bizim, onu ıslatan sıvının su olmasını ummaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok.

 

ADAM- Siz kimsiniz?

 

KADIN- Henüz o gazeteyi okuyamamış olanlar.

 

ADAM- Lafı uzatıyor musun yoksa bana mı uzun geldi?

 

KADIN- Hayır hayatım, demek istediğim madem bu gazeteyi dövecek kadar nefret ediyorsun, başka gazete alalım. Hem biz de okuyabiliriz.

 

ADAM- İzin verirsen şu kitabı okumak istiyorum.

 

KADIN- Sevdin sen o kitabı, hı?

 

ADAM- Nereden anladın?

 

KADIN- Altı aydır berabersiniz... "Yüreğinin Götürdüğü Yere Git..." Yani bir yol hazırlığı da bu kadar mı uzun sürer, hayret!

 

ADAM- Ben yavaş da olsa okuyorum, sen okumayı yazmayı unutmak üzeresin.

 

KADIN- Yani "Sevme Sanatı"nı bitirmedim diye soktun bu lafı değil mi? Ben sevmeyi Eric Forum'dan öğrenmek istemiyorum belki.

 

ADAM- Erich Fromm.

 

KADIN- Her neyse...

 

ADAM- Tabii sen bunu tuhaf kadın dergilerinden öğrenmeyi tercih edersin. Elin Amerika'sında yapılan manasız anketlerin Türkçe'ye çevrilmiş halleriyle çizersin rotanı... "Bakalım sevgiliniz ne kadar Angut" ya da "Diyelim ki o akşam çok sevişesiniz var ama sevgiliniz beyzbol maçına gitmek istiyor ne yaparsınız?" a) Kafasına beyzbol sopasıyla vururum. b) "Tamam ben de gelirim ama devre arasında sevişirsek" dersiniz.

 

KADIN- Komik olduğunu mu sanıyorsun?

 

ADAM- Komik olan sensin. Zira beyzbol bizim ata sporumuz değil... Hatta beyzbolla ilgili yapılmış filmlere de ulusça sinir oluyoruz. Bütün film buyunca "Şimdi bunlar niye sevindi, bu adam neden sürekli tükürüyor" diye düşünüyoruz. Mesela sana soruyorum, bir beyzbol sahası kaç yardadır?

 

KADIN- Ne bileyim ben?

 

ADAM- Peki neden sürekli o salak anketleri dolduruyorsun?

 

KADIN- Şimdi anladım... Geçen anket aleyhine çıktı, ondan böyle agresifsin.

 

ADAM- Yok canım çok da umrumdaydı.

 

KADIN- İşte zaten ankette de had safhada umursamaz çıkmıştın. Sevgiliniz sizi umursuyor mu sorusunda o kadar çok e şıkkı işaretledim ki "En iyisi siz uzun uzun ağlayın" şeklinde bir sonuç çıktı. Ama sen bu sonucu bile umursamayacak kadar umursamaz bir insansın.

 

ADAM- O dergiler seni böyle yaptı zaten. Yoksa neden durup dururken operaya gitmek isteyesin ki.

 

KADIN- Buyrun bir de entelektüel geçinir.

 

ADAM- Konuyu çarpıtma... Senin operaya gitme isteğin kültürel amaçlı değildi. Yine bir ankette "En çok yapmak istediğiniz fantaziniz nedir" sorusuna böyle manyakça bir cevap çıkmıştı.

 

KADIN- Evet. Sen ne dedin? "Biliyorsun hayatım ben gürültülü yerlerde yapamam..." Peki o zaman baleye gidelim! Yok orada sahneden gelen gıj gıj sesi beni deli ediyor. Oldu sevgilim o zaman morga gidelim, en sessiz yer orası!

 

ADAM- Yahu niçin illa bir yere gidiyoruz, evimiz var ya! Çok istiyorsan çağıralım basbariton bir arkadaş biz yatarken bağırsın!

 

KADIN- Ne kadar romantiksin. Geçen gün mum alırken de gözlerimi yaşartmıştın zaten: Niye mum alıyorsun hayatım, bizim jeneratörümüz var ya!

 

ADAM- Hep o dergiler yüzünden... Güya insana bir yaşam stili kakalamaya çalışıyorlar, ona sinir oluyorum ben. Alışveriş için şuraya gidin çok in, yok sabahları yürüyüş yapın falan... Sanki Kaliforniya'da yaşayan kalifiye elemanlarız.

 

KADIN- Bu kadar basit değil mi? Halbuki aslında kadın dergilerini benden önce senin okuman lazım. Belki o zaman biraz tanırsın beni ve tüm kadınları.

 

ADAM- Ben kadınların çoğunu tanıyorum. Çoğu memeli insanlar işte.

 

Kadın- İğrençsin...

 

ADAM- Tamam arada memesizi de çıkıyor ama ben onlarla görüşmüyorum.

 

KADIN- Çok merak ediyorum daha önceki hayatında yanındaki talihsiz kadın kimdi? Hoş bu kadar duyarsız olduğuna göre sen daha önce bir insan değil, bir binanın duvarıydın.

 

ADAM- Terbiyesizleşme.

 

KADIN- Ne dedim ki ben şimdi?

 

ADAM- Ne o öyle? Ben insan değil miyim yani?

 

KADIN- Tamam daha fazla konuşmak istemiyorum.

 

ADAM- Zaten beceremiyorsun da. Senin konuşman berbat sesli birinin ısrarla şarkı söylemesi gibi oluyor. Mithat Körler'i tenzih ederim tabii.

 

KADIN- ................

 

ADAM- Ağlamıyorsun değil mi?

 

KADIN- Seni ilgilendirmez.

 

ADAM- Haydaa... Canım şimdi ağlayacak ne var?

 

KADIN- Ağlayacak bir sürü şey var. Ortada bir ilişki var mesela ve ne zaman bu ilişkiyi görsem ağlayasım geliyor. Ne oldu sana bilmiyorum ki... Eskiden aklımıza eseni yapardık. Uzun, çok uzun telefon konuşmaları yapardık hatırladın mı? Hele bir seferinde telefonun pili bitmişti.

 

ADAM- Nasıl yani? Telefonlaşalım mı? Aynı evin içinde biraz tuhaf olmaz mı?

 

KADIN- Boşuna konuşuyorum...

 

ADAM- Bana da öyle geldi.

 

KADIN- Senin kadar hızlı iğrençleşen insan çok azdır.

 

ADAM- Kitabımı okuyabilir miyim artık!

 

KADIN- Tabii... Umarım yüreğin seni cehennemin dibine götürür!

 

ADAM- Kitabı niye attın şimdi!.. Allah allah... Ne diyeyim? Yapacak bir şey yok hastasın sen!

 

KADIN- Evet haklısın.. Bir öküze aşık olduğuma göre...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

KADIN- Hayatııım!..

 

ADAM- ......

 

KADIN- Hayatııım!.. Buradasın demek... Hayatım neden cevap vermiyorsun?

 

ADAM- Cevap mı? Niye? Bir soru mu sordun ki?

 

KADIN- Seslendim.

 

ADAM- Oldum olası bu ev içi seslenmeleri anlamamışımdır. Neden sesleniyorsun ki, zaten ev doksan metrekare, sussan gürültü oluyor! İsmimi içinden geçir yeter, ben duyarım.

 

KADIN- Uzar bu...

 

ADAM- Seninle karşılıklı apartmanlarda oturan kocakarılar değiliz ki memelerimizi pencerenin pervazına mevzileyip seslenelim.

 

KADIN- Konuşabilir miyim artık?

 

ADAM- Konuşabilirsin herhalde... Aslına bakarsan bunu çok daha önce yapabilmen gerekirdi. Sekiz aylıkken filan.

 

KADIN- Komik olduğunu zannetmen ne komik değil mi?

 

ADAM- Aşkım lütfen konuşmanın akışını değiştirelim. İleride bir çağlayan görüyorum.

 

KADIN- Ama sen bizi oraya sürüklüyorsun.

 

ADAM- Bu cümle de pek barışçıl değil. Beni suçlarsan kendimi savunmak, kendimi savunurken seni suçlamak zorunda kalırım, sonra sen kendini savunmak için beni suçlarsın ve şiddetli bir kapı sesine kadar gider bu!

 

KADIN- Hayır hayır, bugün kavga etmek istemiyorum.

 

ADAM- Zaten dün geceden sonra bu çok anlamsız olurdu. Hatırlarsan yatak odamızın kuruluşu gibi bir şey oldu. Her sene kutlasak yeridir yani.

 

KADIN- Gerçekten de öyleydi.

 

ADAM- Öte yandan olay yerinde bir naneli sakız olsaydı daha da iyi olabilirdi ama neyse.

 

KADIN- Nasıl yani?

 

ADAM- Boşver canım, öylesine söyledim.

 

KADIN- Ağzımın koktuğunu mu söylüyorsun?

 

ADAM- Ne var bunda hayatım, herkesin ağzı kokar.

 

KADIN- Bana hiçbir şey için "ne var bunda" deme!

 

ADAM- Tamam tamam, kapatalım bu konuyu.

 

KADIN- İlk buluşmamızdan bu yana kapattığımız bininci konu bu.

 

ADAM- Baştan alalım mı? Sen "hayatıım" diye seslenerek içeri girdin, ben de sana "söyle canım" dedim... Oradan devam edelim.

 

KADIN- Şunu soracaktım: Cep telefonum kesilmiş.

 

ADAM- İyi. Evden ararım.

 

KADIN- Saçmalama.

 

ADAM- Tamam. Bizzat eve gelirim yüz yüze görüşürüz.

 

KADIN- Biraz para versen!?

 

ADAM- Sesinle görüşmek için niye para veriyorum?

 

KADIN- Hayatım günümüzde kimle görüşmek istersen biraz para vermek zorundasın. Telekomünikasyon bu temel üzerine kuruludur. Mesela manasız arkadaşlarınla yaptığın beş para etmez sohbetler için bile bir sürü para vermek zorunda kalıyoruz.

 

ADAM- Kimmiş bu manasız arkadaşlarım?

 

KADIN- Saymakla bitmez. Ama bitirmeye çalışayım: Semih, Nurettin, Hayri ve benzerleri...

 

ADAM- Semih de mi kötü oldu? Adam ülkenin sayılı cerrahlarından biri.

 

KADIN- Evet ama hâlâ yemek yerken ağzını şapırdatıyor.

 

ADAM- Alt çenesi doğuştan biraz önde, ne yapsın adam.

 

KADIN- Ama utanmadan çekirdek çitlemeye çalışıyor. Dişler hiçbir zaman üst üste gelmiyor ki çekirdeğin kabuğu ikiye bölünsün. Çekirdeği ağzında hamurlaştırıp tuzunu emiyor, kalan aşağılık posayı da gözümüzün önünde sergiye açıyor. Neden çerezi alet ediyorsun ki, direkt tuz ye!

 

ADAM- Sana yaranmak imkânsız! Hakkında abuk sabuk konuştuğun adam mikrocerrahi dalında Avrupa'da meşhur!

 

KADIN- Bir gün kongrede çekirdek çitlesin bak bir daha yüzüne bakıyorlar mı?

 

ADAM- Kusura bakma benim arkadaşlarım seninkiler gibi değil. Mesela telefon faturalarımızda her zaman güzide bir yeri olan Şengül'ün verdiği emsalsiz hayat dersleri yoktur bizimkilerde. Yani Semih hiçbir zaman ayrılmamıza yol açmamıştır. Belki kabuklu yemiş yemekte zorlanıyor ama ailemizin içişlerine karışmıyor.

 

KADIN- Şengül benim en iyi arkadaşım ve bu konularda tecrübesi var.

 

ADAM- Hangi konularda?

 

KADIN- Her konuda... İlişkiler, kadınlar, erkekler, hayat... Herşey işte...

 

ADAM- Bu bilgilerden kendisi neden istifade etmiyor acaba? Ne zaman seni arasa üçbuçuk saat konuşuyorsunuz! Ve doğal olarak ilişkimizden her gün üçbuçuk saat çalmış oluyor. Bu durumda nasıl mutlu olabiliriz? Sen Şengül'den arta kalan zamanlarda benimle görüşüyorsun. Yani Şengül'le sürekli aleyhimde konuşup sonra dönüp benimle sevişmen sağlıklı bir şey mi? Bir de annen var tabii... Şengül'ün öldüremediği yanlarımı annenle hallediyorsunuz!

 

KADIN- Annem hakkında dikkatli konuşmanı öneririm.

 

ADAM- Aynı özeni annenden bekliyorum ben de... Ama hâlâ benden "o adam" diye bahsediyor.

 

KADIN- Sen benim telefonlarımı mı dinliyorsun?

 

ADAM- Hayır telsiz telefon tuvalette kalmıştı, ben de birini aramak üzre açtım ve annenin şen kahkahalarıyla karşılaştım.

 

KADIN- Eee?

 

ADAM- E'si o sırada sana "o adam nerede, yaşıyor mu" diye sordu, sen de "tuvalette" dedin, bunun üzerine sayın valide hanım "desene yakıştığı yerde" dedi. Ve ikiniz bu lafa iki dakika boyunca güldünüz. Ve üstelik o iğrenç iki dakikanın parasını ben ödüyorum! Yani karımla annesi aleyhimde boktan espriler yapıyorlar ama Türk Telekom'la muhatap olan benim. Sadece biraz saygı istiyorum! Koca olarak değilse bile bir sponsor olarak birazcık saygıyı hakediyorum herhalde!

 

KADIN- Faturayı ödüyor olman sana konuşmaları dinleme hakkını vermez!

 

ADAM- Yok canım! Neye para ödediğimi bilmek benim hakkım! Ve bundan böyle paramı çarçur etmeye niyetim yok. Git annene söyle cep telefonunun parasını o ödesin!

 

KADIN- ÖYLE Mİ? AL O ZAMAN! CEP TELEFONU SORUNUMUZ KALMADI!

 

ADAM- SEN O CEP TELEFONUNU NASIL PENCEREDEN ATARSIN! ONUN DA PARASINI BEN ÖDEDİM!

 

KADIN- YAA? PEKİ BU TELEVİZYONUN PARASINI KİM ÖDEMİŞTİ? GÜZEEL...

 

ADAM- DUR MANYAKLAŞMA! BIRAK O TELEVİZYONU!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...