Jump to content

Ravi Shankar


nevermore

Önerilen Mesajlar

Hint mitolojisinde müziğin kökeni Nada Brahma ya da Om sesinden oluşur. Nada Brahma’nın varolan en saf ses olduğuna inanılır ve bu ses ilahi gücün simgesidir. Müziğin kendini var ederken, tüm o dolambaçlı yollardan sonra ulaşabileceği nihai sestir Nada Brahma. Bu kutsal seslere erişmek bir müzisyen için ulaşılabilecek en yüksek seviye, en duru haldir. Ravi Shankar ise 85 yaşında ve yüzünden eksik olmayan çocuksu gülümsemesinin eşliğinde, müziğiyle bizlere bu ilahi sesi ulaştırmaya hala devam ediyor.

 

http://indigodergisi.com/shankar.jpg

Hindistan’ın efsanevi bestecisi ve sitar üstadı Ravi Shankar (gerçek adı Robinda Shankar), 7 Nisan 1920’de, 5 erkek kardeşin en küçüğü olarak Varanasi’de dünyaya geldi.

10 yaşına geldiğinde abisi Uday Shankar’ın Hint Müzik Ve Dans Topluluğu ile turlara katılmaya başlayan Shankar bu sayede birçok farklı kültür ve farklı türde müziği tanımaya başladı. Bu gelişimi konusunda bir avantaj olsa da Shankar, müziğin, dansın, şöhretin egemenliğindeki bir ortamda yetiştiğini ve bu nedenle çocukluğunu çok fazla yaşayamamış olmaktan biraz üzüntü duyduğunu belirtir.

 

Shankar, 1934’te Uday’ın topluluğu ile birlikte seyahat ederken Calutta All-Bengali Müzik Konferansı’nda Alauddin Khan ile tanıştı. 1980’lerde doğduğu tahmin edilen Khan birçok enstruman çalıyordu ve birçok müzisyenin hayatında dönüşüme neden oldu. Bu müzisyenler oğlu Ali Khan, kızı Annapurna Devi ve Ravi Shankar’ı da içeriyordu. Khan 2 yıl Uday’ın topluluğunda yer aldı. Bu süre içerisinde Shankar’ın hayatının odağı müziğe dönüştü. 18 yaşına geldiğinde abisinin yanındaki rahat yaşantısını geride bırakıp Khan’ın öğrencisi olmaya Maihar’a gitti. Bu Shankar’ın yaşantısında önemli bir değişimdi çünkü Paris’teki lüks hayatından uzaklaşarak disiplin altına girmesini gerektiriyordu. Alauddin Khan çok disiplinli bir öğretmendi. Günde ortalama 18 saat müzikle ilgileniyorlardı. Shankar’ın bu katı disipline uyum sağlamakta zorlandığı zamanlar da olmuş ve bir keresinde Khan’ın yanından kaçtıktan sonra geri dönmeyi seçmiştir. Khan’ın kendisini ikinci oğlu gibi kabul ettiğini belirten Shankar, O’nun için ”Baba sahip olduğum tek Guru’ydu ve O’ndan çok şey öğrendim.” der.

 

Doğu’nun Müziğini Batı’ya taşıdı

http://indigodergisi.com/ravishankar.jpg

1944 sonlarında müzik eğitimini tamamlayan Shankar, bundan sonra seyahatlere ve turlara çıkmaya başladı. Tüm bu zamanlarda orkestra için 2 beste yaptı; Yehudi Menuhin, flüt virtüözü Jean Pierre Rampal, Hosan Yamamoto ve birçok müzisyen için şarkılar yazdı. Passage albümü için Phillip Glass ile birlikte çalıştı. “Shankar Family & Friends” ve “Festival of India” albümlerinde George Harrison ile birlikte çalıştı. Ali Akbar Khan ile birlikte müzik yaptı. Doğu’nun müziğini Batı’ya taşıyan en önemli müzisyen kabul edilen Shankar, Hindistan, Kanada, Avrupa ve Birleşik Devletler’de film müzikleri yaptı ve bale için kompozisyonlar yazdı. Amerika Sanat ve Edebiyat Akademisi’nin onur üyesi ve Birleşmiş Milletler Kürsüsü’nde bestekar üye oldu. 1949’dan 1956’ya kadar All-India radyosunun müzik direktörlüğünü yaptı. Çok yönlü bir sanatçı olan Shankar, kendi ülkesi Hindistan ve dünyanın birçok yerinde 14 doktora, Padma Vibhushan, Desikottam, Magsaysay, iki Grammy, Japonya’dan Fukuoka Büyük Ödülü, Kristal Davos Ödülü, Küresel Büyükelçilik ve daha birçok ödül ve onura layık görüldü.

 

Albümleri geleneksel tınılar içeren Shankar, 1987 yılında “Tana Mana” kaydı ile elektronik ortam ile enstrumanları biraraya getiren kendine özgü bir teknik kullanarak müziğini yeni çağa taşımış oldu. Bu albümdeki “Khamaj”isimli parçanın kısa bir bölümünü Annapurna Devi ile evliliğinden olan oğlu Shubho seslendirmiş.

 

 

The Beatles’ın solisti George Harrison’la tanışması

http://indigodergisi.com/Beatles_postcard.jpg

Ravi Shankar’ın batıda tanınmasını sağlayan kişi George Harrison (The Beatles) olarak bilinir. Fakat Shankar, batıda Hint müziğinden ve kendisinin yeteneğinden ilk söz edenin 1952’de karşılaştığı Yehudi Mehunin olduğunu belirtir. George Harrison ile 1966’da tanışmışlardır ve o zamanlar Shankar, Avrupa ve ABD’de konserler veren tanınmış bir müzisyendir.

 

Hippi Hareketi’ne Bakışı

http://indigodergisi.com/ravi_shankar_georges_hariss.jpg

Shankar ile Harrison’ın tanışmasının önemi ise bu olayın Hippi hareketinin başlangıcı ile eş zamanlı olmasıdır. Shankar bu zamanlarda ilgili olarak şöyle demiştir: ”Onlar kendilerini çiçek çocuklar olarak tanımlıyorlardı. Her yerde, her şeyde özgürlük vardı ve gençliğin devrimini yaratmayı amaçlıyorlardı. Bu hareket çok saf bir niyetle ilerliyordu ve insanlara başka milletlerin müziğine karşı da açık fikirli yaklaşmasına yardım etti. Tüm bu hareketin içinde, birden bire gençler tarafından müziğim çok tutuldu ve beni bir yıldız olarak görmeye başladılar. Hippi hareketi başladığında ortada çok güzel birşeyler vardı. Onlar barış, sevgi dolu spiritüel bir anlayış ile hareket ediyorlardı. Masumiyetleri vardı. O zaman Monterey Pop Festivali’nde konser vermekten mutluluk duymuştum. Fakat 2 yıl sonra Woodstock’da bir düşüş yaşandığını gördüm. Uyuşturucunun yanı sıra, şiddet, tecavüz, hırsızlık ve kaçırma olayları vardı. Daha sonraları insanların Hint Kültüründen edindikleri yaklaşımların yüzeyselliği, örneğin haşhaş ile yaptıkları Kama Sutra partileri ve Budizm’i alaya alan davranışları beni gerçekten üzdü. Woodstock’da olan bu hoş olmayan deneyimimden sonra pop ve rock konserlerine çıkmayı bıraktım.Bu konuda menajerlerimle aynı fikirde değildim fakat şimdi öyle davrandığım için mutluyum. Bazen şimdi orta yaşlarında olan dünün hippileriyle karşılaşıyorum mutlulukla gözlemliyorum ki artık bu tür konuları (uyuşturucu vb.) daha ciddiye alıyorlar. Ben ise bugünlerde Royal Albert Hall ya da Carnegie Hall gibi sigara içmeye ve hoş olmayan davranışlara izin verilmeyen kapalı yerlerde konserler veriyorum.”

 

 

Shankar’ın kızı Norah Jones’un başarısı

http://indigodergisi.com/norah.jpg

Ravi Shankar’ın hayatının ilgi çekici yönlerinlerinden biri de çocukları Shubho, Anoushka Shankar ve Norah Jones’dur. Cazın ünlü isimlerinden buğulu sesiyle tanınan Norah Jones, 2003 yılında Grammy’e layık görüldü. Anoushka Shankar ise 17 yaşında müzikal yeteneğinden ötürü İngiliz Avam Kamarası tarafından onur ödülüne layık görüldü. Böyle bir ödüle layık görülen tek kadın ve en genç kişi olarak biliniyor. Anoushka bazı konserlerinde Shankar’a sitarla eşlik ediyor. Shubho ise kız kardeşleri gibi bir müzisyen ve oldukça yetenekli bir ressam.

 

Tüm yaşantısını müzikle geçirmiş ve müziğiyle birçok insana yeni ufuklar açmış olan Ravi Shankar şu anda 85 yaşında ve hala konserler veriyor, hala Hint Müziği’nin kutsal seslerini dinleyicisine büyük bir içtenlikle ulaştırıyor...

 

Ravi Shankar ve Hint Müziği ile ilgili ayrıntılı bilgi için: http://www.ravishankar.org

 

Sitar, Hindistan’ın geleneksel çalgısı

http://indigodergisi.com/strs.JPG

Ravi Shankar sayesinde dünyada tanınmaya başlanan sitar, Hindistan’ın geleneksel çalgısıdır. Sitar, üç telli demektir ve Amir Khusro tarafından icat edildiği söylenir. Tınlama, kurutulmuş su kabağından yapılan bölümde gerçekleşir ve çalgının diğer kısımları Hint meşesinden yapılır. Sesi belirsizlik içinde çarpışan metalik seslerin oluşturduğu bir tını içerir. Bu tını beş ana, iki pes tel ve bu seslerin etkisiyle titreşen dokuz ya da daha fazla yardımcı telden oluşur. Bu tellere sempatik teller denir ve şarkının makamını bu tellerin çıkardığı tını belirler. Genellikle solo çalınan enstruman, perküsyonla uyumlu bir birliktelik gösterir.

 

Bir Doğu çalgısı olan sitarın Batı’da tanınmasında George Harrison’un (The Beatles) da etkisi büyüktür. Harrison, Ravi Shankar’ın öğrencisi olmuş müzisyenlerden biridir. Sitar kulanarak yaptığı ilk şarkı “Revolver” albümünden "Love You To" olarak bilinir.

 

Türkiye’de de sitar sesinden etkilenen ve şarkılarında sitarı kullanan müzisyenler bulunuyor. Bu sanatçılardan en iyi bilinenler; Orhan Gencebay, Erkin Koray ve Fikret Kızılok’tur. Fikret Kızılok’un Köroğlu Dağları, Tutamadım Ellerini 45’liğindeki Köroğlu Dağları, sitar ile açılmaktadır. Bir Moğollar çalışması olan “Hard Work”ün girişindeki sazın çalınış biçimi ise o dönemlerde sitarın, Türk Rock Müziği’ni ne denli etkilemiş olduğunun göstergesidir. Genç müzisyen Burak Demir ise “Dreamin’ İstanbul” adlı albümünde 2012 adlı parçasınında sitar kullanmış ve bunun için Martin Bennett isimli Kanadalı bir müzisyenle çalışmış. Fazıl Say ise “İpek Yolu”adlı yapıtı çalmak için sitar tınısını çıkarabilecek özel geliştirilmiş bir piyano kullanmıştır.

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=ugIbmTKrcHc

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hint müziğiyle ilgilenenlere ayrıca Music Ensemble of Benares'in circle of the day 1 ve 2 albümlerini tavsiye ederim.. bir almanla hindistanın benares bölgesinden bir grup müzisyenin oluşturduğu bir grup.. ayrıca hintlilerin klasik danslarından biri olan Kathak dansıyla ilgili albümleri var.. birde flamenko dansyıla müzikleri harmanladıkları projeleri.. ancak circle of the day'in ikinci albümleri insanı kendinden geçiriyor.. dinleyin meditasyon yapmış kadar olursunuz.. Ravi Shankar konusu içinde ayrıca teşekkürler.. uzun süredir hint müziği dinlemiyordum..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...