Jump to content

Reenkarnasyon: Socrates ‘dan , Salinger’e


nevermore

Önerilen Mesajlar

Ruh için hiç birzaman ne ölüm ne de doğma vardır.

O ölümsüzdür, yaratılmamıştır , ebedidir, her zaman var olmuştur, içinde bulunduğu ölümsüz olsa bile o ölümsüzdür

Bhagavad-gita 2.20

Hayat doğumla başlayıp ölümle bitiyormu ? Daha evvel yaşadık mı ? Bu tip meseleler daha fazla Doğu dinlerinin inanç dogmalarında bulunur. Zira o inançlarda insanın hayatı mezara gömülmesiyle son bulmaz fakat milyonlarca sene sürer. Bunun için Reenkarnasyon – tekrar Doğuşu fikri nerdeyse bütün doğu dünyasında kabul görmektedir.

Arthur Schopenhaue 19 asrın büyük alman felsefecisi , şöyle demektedir. “ bir Asyalı bana Avrupanın tanımlamasını sorduğu zaman ona mecburen vereceğim cevap : Orası “ insanın hiçbir şeyden yaratıldığının bilmesinin getirdiği hayal kırıklığının ve hayata gelişinin ilk ve son hayata geliş düşüncesiyle yaşadığı azap “ yaşandığı yerdir. Parerga and Paralipomena, II, Chapter 16)1

Aynı Batının materyalist bir felsefeye dayanan hayat tarzı yüzünden bir çok asır boyunca insan “ Ruh” ‘un varlığını ve onun ölümsüz olduğu yasşayan bedenden evvel de var olduğu ve o bedenin ölümünden sonrada var olacağını yok sayan bir felsefe ve din inancı içinde yaşaması çok büyük bir kayıptır. Böyle olduğu halde yinede Batı tarihinde ruhun ölümsüzlüğünü ve ve ruhun beden değiştirmesini analyan ve müdafaa eden bir çok felsefeci ve iblim adamı olmuştur.

Ve bunlardan bir çok felsefeci , bilim adamı , yazar , politikacı ve devlet adamı bu fikirleri müdfaa etmiş ve yaymışlardır.

Eski yunan bilim admaları ve felsefecileri Sokrat, Pitagor, Plato gibi öğretilerinin temeline

Reenkarnasyon düşüncesini yerleştirmişlerdir. Hayatının sonunda Sokrat demiştir ki :

“ Ben eminim ki ( tekrar yaşam ) diye bir mefhum olduğuna. Buna karşın tekrar doğuşunda bir ilk baharı olduğuna.” Phaedo, translator Benjamin Jowett)

Pitagor ise : Ben eski yaşadığım hayatları hatırladığını “ ifade etmiştir

Plato ise çalışmalarında ve araştırmalarında bir çok tekrar doğuştan bahs etmiş ve misaller vermiştir.

Kısaca ruhun sonsuz hayatında zaman zaman bir vücudun içine girmesi “ seksüel “ isteklerini tatmin etme arzusundan oluşmaktadır. İlk olarak bu gibi bir isteğin esiri olan ruh bir insan vücudunun içine girer , bu vücutların en yüksek mertebesi bir filozofun vücududur, zira her zaman daha yüksek bilgilere erişmeye çslışanlar onlardır. Ruhla birleşmesi neticesi eğer o filozof bilgilerin en yüksek mertebesine erişebilirse o zaman ölümsüzlük kazanır. Ama buna karşın maddi arzuların pençesine düşer ve sefil bir hayat yaşamağa başlarsa o zaman o bir hayvan cinsine dönüşür ve orada tekrar hayat bulur. Platoya göre insanlar bir daha doğuşlarında bir evvelki hayatlarında yaptıkları olaylardan sorumlu olurlar ve bunlar arı ve karıncadan , şiddet gösterenler kurt ve köpek balığı olarak tekrar doğarlar. Belli bir zaman bu şekilde cezalandırılan ruh tekrar iyi bir hayat sürmesi şartı ile insan vücuduna girme hakkını kazanır. Ve orada hürriyetini kazanır (Phaedrus)

Bazı Bilim adamları Plato ve diğer Yunan Felsefecilerin Reenkarnasyonun sırları bazı esrarengiz eski inançlardan ve Hindu bir inanç olan Orphism den almışlardır.

Orphism : 'Orfizm (nadiren Orfikizm) eski Yunanistan'da gizemli bir mitolojik din. Mitik Orpheus'un kurduğu söylenir. Orpheus Hadesin yer altı dünyasına gitmiş ve dönmüştü.

Birçok din gibi Orfikler de öteki dünya hakkında vaatler verirler.

Bazı tarihçilerin bu din hakkında görüş ayrımı vardır. Hades'in dünyasına gidip de geri dönmeleri ve bu durumda öteki dünyanın avantajlarını savunmaları, erken Hristiyanlığı etkilemiş olabilir.

Orphik ya da Orfeizm yani Orpheus Tarikatı :

Bir din hareketi olan Orphik; şarkıcı, kahin, büyücü Orpheus'a bağlanır: Orpheus, Orphik dinin kurucusu sayılır. Trakya'da doğan bu hareket, oradan VI. yüzyılda Yunanistan'a ve aşağı İtalya'ya geçti. Orphik dionysik-mistik bir kurtuluş dinidir. Homeros'taki tanrıların dindiremedikleri bir ruh ihtiyacını karşılar, giderir.

Orphik dinin mythosu şöyledir : Başlangıçta Khronos (zaman) evreni yarattı. Evrenden tanrı Phanes doğdu. Hem erkek hem dişi olan Phanes, Nyks'i (gece) doğurdu; onunla birleşerek Gaia (toprak), Uranos (gök), KroNos'u (titaN) dünyaya getirdi. KroNos'un oğlu Zeus, Phanes'i yutarak dünya egemenliğini ele geçirdi. Zeus kızı Persephone - Demeter ile birleşip Dionysos-Zagreus'u yarattı. Dionysos-Zagreus, Titanlar tarafından parçalandı, yutuldu. Bunun üzerine Zeus, yıldırımlarının alevleriyle Titanları mahvetti. Ama Titanların külünden insan soyu vücuda geldi. İnsan soyundan Titanların kötü, Yutulmuş Dionysos çocuğun tanrısal iyi huyları birleşti. Athena, parçalanan çocuğun yüreğini kurtarmıştı, Zeus bu yüreği yedi, sonra da Dionysos-Lyseus'u (kurtarıcı) yarattı.

İnsandaki tanrısal ruh, bedende (soma) bir mezarda (sema) gibi hapistir, öte dünyaya kavuşmaya çabalar. Dionysik taraf, Titanik unsurlardan temizlenmek ister. Bunun için de ruh, günahından temizlenmek üzere, birçok vücutlarda dolaşır. Arınma, dürüst bir yaşayış, canlıların verdikleri besinlerden (et, yumurta) el çekiş sayesinde olacaktır. İyileri mutlu bir öte dünya bekler, kötülerse ölüler hakiminin karşısına çıkacaklar, Tartaros bataklığına götürüleceklerdir.

Orphikçilerin öğretileri, filozof Pythagoras'ın (İ.Ö. VI. yüzyıl) felsefesine derin etki yapar.

Reenkarnasyon erken judaisme ve ilk Hıristiyanlar müşterek tarihindede vardı. Bu kabala vasıtasıyla geleceğin ve geçmişin bilinmesi ve böylece eski yaşanmış hayatların ve ilerde yaşanacak hayatlar hakkında belli bilgiler öğrenilebiniyordu. Bu bir çok Yahudi din alimine göre “hidden wisdom”

Adıyla kabaladaki gizli yazıtlarda belirtilmişti. Kabalistik inancın en mühim kitaplarından olan Zohar’da der ki “ Ruhlar ayrıldıkları özdek ve asıl maddenin içine tekrar girmeleri gerekmektedir.

Bunu yapabilmek için ilk önce onlar için planlanmış olan hedefe varabilmek için çok çalışmalar yapmalı ve bunu bir hayat süresince bitiremezlerse tekrar başka bir hayata ikini veya üçüncü haytalarda bu hedefe varıncaya kadar devam etmelidirler . Bu hedefe tuturdukları zaman onların Tanrı ile birleşmesi de sağlanmış olacaktır “(E. D. Walker, Reincarnation: A Study of Forgotten Truth. Boston: Houghton Mifflin, 1888, p. 212) Universal Jewish Encyclopedia da ve Hasidic Jews aynı inançlar belirtilmiştir. Article, " ( Souls, Transmigration of )

M.S. 3 asırda Din biimcisi Origen ( erken Hiristiyan klisesinin kurucularından ) ve onun yardımcı asistanları açıklamalarında derler ki : “ Bazı Ruhların şeytana yakınlık ve karşı koyamamalarından vücutlara girerler. İlk önceinsan vücuduna giren bu ruhlar sorada onu kullanarak hayalerinde ki doğru olmayan ihtirasları gerçekleştirirler . daha sonra bunlar bu yaptıkları yüzünden vücudununiçine girdikleri insanın ölümüyle hayvana dönüşürler. Daha sonrada kendilerini doğru bir hayata adamazlarsa nebat haline dönerler. Ancak daha sonra eğer doğru yolu bulup büyük çabalar göstererek tekrar bu kademeleri yukarı çıkıp onların ASIL YERİ OLAN Cennete giderler.

(De Principiis, Book III, Chapter 5. Ante-Nicene Christian Library, editors, Alexander Roberts and lames Donaldson. Edinburgh: Clark, 1867)6

 

İncilin bir çok yerinde İsa ‘nın ve müridleri Reenkarnasyon teorisine vakıftılar olduğu belirtilmiştir. . Bir gün İsa’nın havarileri ( müridleri ) ona Eski Akit ( old Testament) de geçen Elias’ın tekrar dünya yüzüne dönmek istemesi ile ilgili soru sorarlar.

St Matthew ‘ in Gospel in de şöyle der ( Matthew 17:9-13 : Dağdan inerlerken İsa onlara “ insanoğlu ölümden dirilmeden gördüklerinizi kimseye söylemeyin, diye buyurdu. Öğrencileri O’na şunu sordular. “ peki , din bilginleri neden önce İlyas’ın gelmesi gerektiğini söylüyorlar.? .

İsa “ İlyas gerçekten gelecek ve her şeyi yeniden düzene koyacak “ diye yanıtladı. “ size şunu söyleyeyim

İlyas zaten geldi , ama onu tanımadılar , ona yapmadıklarını bırakmadılar, Aynı şekilde İnsan oğlu da opnların elinden acı çekecektir.

O zaman öğrenciler İsa kendilerine Vaftici Yahya’dan sz ettiğini anladılar .”

Bu yazıdan Vaftizci yahya’nın İlyas peygamberin tekrar doğmuş hali olduğu ( reenkarnasyon) anlaşılmaktadır .

İncilin başka bir yerinde , John. 9:2 Öğrencileri İsa’ya “ Rabbi , kim günah işledi de bu adam kör doğdu ? Kendisi mi ? Yoksa Annesi veya Babası mı ? “ diye sordular.

Bu soruda dikkat edilecek söz o adamın kör doğduğu halde Öğrencilerde bunu bildikleri halde kör olma sebebi olarak ilk sordukları “kim günah işledi de bu adam kör doğdu . Kendisi mi ? “ Kendisinin günah işlemesi için daha evvel bu dünyada var olması gerekmektedir. DÜNYAYA DAHA EVVEL GELMEMİŞ BİR İNSANIN KÖR DOĞARKEN BUNU SEBEBİ KENDİ GÜNAHLARI OLAMAZ. Tabii Anne Karnında Günah işlemesi imkansız olduğuna göre.

Burada daha ilginç olanı İsanın bu soruya verdiği cevaptır. Normal şartlarda reenkarnasyon olayına vakıf olmasalar “ bu ne biçim sual insan kör doğarsa bunun sebebi kendi günahı nasıl olur “ demesi gerekirken o bambaşka bir cevap verir.

“ İsa şu yanıtı verdi : NE KENDİSİ , nede Annesi veya Babası günah işledi . Tanrı bu işleri onun yaşamında görülsün diye kör doğdu. Ve sonra herkese ilk mucizelerinden bir tanesini göstermek için .

“……………. Bu sözleri söyledikten sonra yere tükürdü . Tükürükle çamur yaptı ve çamuru adamın gözlerine sürdü. Adama “ git Şiloah Havuzunda yıkan “ dedi . Adam yıkandı gözleri açıldı.

 

Kuran der ki “ Bakara suresi : 28 ayet : Allah’a nasıl Küfr ( nankörlük ) ediyorsunuz ki. Ölü idiniz sizleri diriltti ( sizi yoktan yarattı demesi gerekirken ) sonra sizleri yine öldürecek, sonra sizleri yine diriltecek. Sonrada döndürülüp ona götürüleceksiniz . “

Burada yabancı din alimleri ve İslam alimlerinin bir kısmı arasında ile diğer İslam din adamalarının çoğunluğu arasında bir anşlaşmazlık vardır.

Zira bir kısım İslam din adamlarına göre Tanrı burada reenkarnasyondan bahsetmemekte ama sizi diriltik derken ilk defa çamurdan var ettik manasında söylemektedir demektedirler. İkinci defa öldürmesi her insanı zamanı gelince ölmesi olayıdır . Ondan sonra tekrar dirilmek ise Mahşer gününden bahisledir.

Ama buna karşın Yabancı din adamları , Sufiler ve bazı İslam din adamları ise burada Tanrı reenkarnasyondan bahsetmektedir. Zira ilk defa söze başlarken “Ölü idiniz sizleri diriltti. “ demektedir . Eğer bu insanın ilk yaradılışından bahis edilmek için olsaydı “ sizi hiç yoktan var etti “ diye söze başlardı. Nitekim Yaradılış / Genese Kutsal kitabında Tanrının insanı yaratışı için şöyle denmektedir . Bu aynen Kuran’dada belirtilmiştir . Yaratılış /genese 1: 26,27, - “ Tanrı insanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım dedi. – Tanrı insanı kendi suretinde yarattı . Böylece İnsan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı. Yaratılış 2:7 : Rab Tanrı Adem’i topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu .-Yaratılış 2:8 “ Rab Tanrı doğuda , Aden’de bir bahçe dikti . Yarattığı Adem’i oraya koydu.

Yukarıda gerek İncilden gerek Kurandan gerekse Yaradılış kutsal kitaplarından aldığımız ayetlerde ( ki daha buna benzer bir çok ayet bulunmaktadır ) Tanrı insandan bahsederken onu ilk defasında yarattığını açıkça söylemektedir. Ama diğer yerlerde insanın ölüp sonra dirilmesinden bahs etmektedir.

Sufiler Ruhun hiçbir zaman ölmediğini ancak içine girdikleri vücutlar öldüğü zaman bir diğerine geçtiklerine inanırlar. : Jalalu ‘D-Din Rumi Sufi şiirinde şöyle demektedir :

 

Ben bir maden olarak öldüm ve bir nebat olarak dirildim

Bir nebat olarak öldüm ve bir hayvana dönüştüm

Bir hayvan olarak öldüm , bir insan oldum

Neden korkayım, tekrar yaşama dönülen ölümden

 

(R. A. Nicholson, Rumi, Poet and Mystic. London: Allen & Unwin, 1950, p. 103)

 

Hindistanda ki tarihler öncesinin VEDİC yazıtlarıda Ruhun varlığını öne sürmekte ve maddenin yanında canlı cinslerinde içinde bulunduğu 8.400 000 şeklin birinden diğerine geçebilmektedir . ve bu şekilde alt kademelerden daha yüksek kademelere evrimleşmektedir. En son nokta olarak insan formunu kazanıncaya kadar .

Batının büyük dinleri olan Musevilik , Hıristiyanlık ve İslam ilk zamanlarında kabul ettiği reenkarnasyon mefhumunu daha sonraki asırlarla uğradıkları değişikler sonunda değişen resmi inanış dogmalarından çıkarıp onu inkar etme veya yalanlama durumuna girmişlerdir.

Bu Tek Tanrı dinlerindeki din bilimcileri ve ruhban sınıfının inananlar üzerindeki nüfuslarını ve otoritelerini kaybetmekten korktukları için yaptıkları bir değişimdir

 

EVRENİN SIRLARI

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu reenkarnasyon durumunun en kötü yanı önceki hayatınızdan hiçbirşey hatırlamamanız.Acaba önceden hangi bedendeydim? Neredeydim? Sevdiğim kadınlar kimlerdi? keşke bunları bilebilseydim.Bundan önemlisi gün gelecek öleceğim.Ve bu ömrümden,yaşadıklarımdan geriye hiçbirşey kalmayacak.Tüm bildiklerim yok olmuş olacak.Keşke bunları hatırlamanın bir yolu olsaydı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu reenkarnasyon durumunun en kötü yanı önceki hayatınızdan hiçbirşey hatırlamamanız.Acaba önceden hangi bedendeydim? Neredeydim? Sevdiğim kadınlar kimlerdi? keşke bunları bilebilseydim.Bundan önemlisi gün gelecek öleceğim.Ve bu ömrümden,yaşadıklarımdan geriye hiçbirşey kalmayacak.Tüm bildiklerim yok olmuş olacak.Keşke bunları hatırlamanın bir yolu olsaydı.

 

keşke hatırlamanın bir yolu olsaydı :S

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...