Jump to content

Masters Of Horror


MALCOLMX

Önerilen Mesajlar

http://www.ntvmsnbc.com/news/263697.jpg

Korku sinemasının birçok kalburüstü yönetmeni güçlerini televizyon için çektikleri “Masters of Horror”da birleştiriyor. Bu usta yönetmenlerin çektikleri bölümlerin bazıları, H.P. Lovecraft, Edgar Allan Poe ve Clive Barker gibi ünlü yazarların öykülerinden uyarlamalar.

 

 

Kendi içinde başlayıp biten bölümlerden, yani bir anlamda birer saatlik filmlerden oluşan Masters of Horror’da, ilk olarak Don Coscarelli’nin Incident On and Off a Mountain Road’unu izledik.

 

Bu ay yayınlanacak dört bölümde ise Stuart Gordon, Tobe Hooper, Dario Argento ve Mick Garris’in proje dahilinde çektiği filmleri izleyeceğiz.

 

GORDON’LA H.P. LOVECRAFT’IN DÜNYASINA YOLCULUK

80’lerde “Re-Animator”ı ile tam anlamıyla ortalığı sarsan, “Fortress” ve “Space Truckers” gibi filmlerin de yönetmeni.

 

Stuart Gordon, zaman zaman bilimkurgu türünden örneklere de imza atmakla birlikte, özellikle 80’li ve 90’lı yıllarda Howard Phillips Lovecraft’ın öykülerinden yaptığı uyarlamalarla tanınıyor. Nitekim Masters of Horror’ın birinci sezonunun ikinci bölümü olarak yayınlanan bir saatlik filmi de bir Lovecraft uyarlaması. Eski bir binada oda tutan üniversite öğrencisi, gördüğü kabuslar ve yaşadığı tuhaf şeyler sonucu, çıldırmaya başladığı hissine kapılıyor.

 

HOOPER VE ENGLUND BİR ARADA

Orijinal “Texas Chainsaw Massacre” ile “teen slasher” denen, gençlerin psikopat bir katil tarafından avlandığı korku türüne start verdi ve daha sonra “Salem’s Lot” ve “Poltergeist” gibi filmlere de imza attı.

 

Tobe Hooper 70’lerin başında çektiği The Texas Chainsaw Massacre ile korku sineması tarihine adını yazdırmıştı. Sonra Poltergeist ve Salem’s Lot gibi türün başka örneklerine de imza atan Hooper bu bir saatlik filmde, yeni bir silahla yapılan saldırılar sonucu nüfusunun büyük bölümünü kaybetmiş bir Amerika’ya götürüyor bizi. Korku sinemasının en ünlü psikopat katillerinden Freddy Krueger rolüyle tanıdığımız Robert Englund, geleceğin harap Amerika’sında cesetlerin ayaklandırılıp dans ettirildiği bir kulübün sapkın işletmecisini oynuyor.

 

ARGENTO’DAN SIRADIŞI BİR FİLM

Kendine has çarpıcı renk kullanımıyla nam salmış, “Suspiria”, “Deep Red” ve “Inferno” gibi filmlerle korku sinemasının en büyük ustalarından biri kabul ediliyor.

 

Alfred Hitchcock’un hakkında “Bu genç İtalyan beni endişelendirmeye başlıyor” dediği Dario Argento, Masters of Horror’ın dördüncü bölümünün yönetmeni. Jenifer’a adını veren karakter, yüzü feci şekilde deforme olmuş genç bir kız. Bölümün başında polis Frank onu eli satırlı, çılgın görünüşlü bir adamın elinden kurtarıyor ve acıyıp evine götürüyor… Ancak kısa süre sonra Jenifer’ın tabiatıyla ilgili korku verici gerçeklerin farkınA varmaya başlıyor. Senaryo, Frank’i oynayan Steven Webber’a ait.

 

PROJENİN SAHİBİ

Daha çok Stephen King uyarlamalarıyla -”Sleepwalkers” ve “Riding the Bullet” gibi filmler ve “The Stand” ve “The Shining” gibi mini dizilerle- tanınıyor.

 

Masters of Horror projesinin yaratıcısı Mick Garris’i, daha çok Stephen King uyarlamalarıyla tanıyoruz. 90’ların başında Sleepwalkers ile King’i sinemaya uyarlayan Garris, daha sonra televizyona geçiş yaptı ve yazarın işlerini görselleştirmeye orada devam etti: Hayli başarılı bulunan altı saatlik mini dizi formatındaki mahşer uyarlaması The Stand, The Shining’in yeni ve yine mini dizi şeklindeki uyarlaması; TV filmi Desperation ve Riding the Bullet, Garris’in King’den yaptığı diğer uyarlamalardı. Ancak yönetmenin projesi dahilinde çektiği beşinci bölümün öyküsü King’e değil, kendisine ait. Tanımadığı güzel ve genç bir kadınla arasında psişik bağlantı bulunduğunu fark eden bir adamın öyküsünde Fever, Dead Birds ve Desperation gibi filmlerdeki rolleri sayesinde gerilim türüne hiç yabancı olmayan Henry Thomas oynuyor.

 

 

 

 

 

DİĞER İSİMLER

“Masters of Horror”ın ilk iki sezonuna dahil olan birer saatlik televizyon filmlerinde kamera arkasına geçmiş ünlü korku sinemacıları arasında şu isimler yer alıyor:

Don Coscarelli

Yetmişlerde “Phantasm” gibi kült bir korku filmine imza atmış, son yıllardaysa yine zamanla kült olmaya hayli müsait “Bubba Ho-tep”i yönetmişti.

Joe Dante

“Gremlins”, “Innerspace”, “The Burbs” ve ünlü kurt adam fimlerinden “The Howling” gibi yapımlarla seksenli yıllara damgasını vurmuş sinemacılardan. 93’te çektiği “Matinee” ile 50’li yılların Amerikan korku sineması kültürüne çok zarif bir saygı duruşunda da bulunmuştu.

John Landis

Seksenlerin ünlü kurt adam filmi “An American Werewolf in London”ı, Michael Jackson’ın önce kurt adama, sonra zombiye dönüştüğü klibi “Thriller”ı ve dönemin en popüler filmlerinden “Blues Brothers”ı çekmişti.

John Carpenter

“Halloween” ile seksenlerin korku sineması furyasının öncülüğünü yaptı, ayrıca “The Thing”, “Fog” ve “Prince of Darkness” gibi türün yine çok beğenilen örneklerinin de yönetmeni.

Larry Cohen

Kült korku filmi “It’s Alive” ve iki devam bölümünü yönetti, ayrıca “God Told Me To” ve “Black Caesar” gibi filmlerde de imzası var.

John McNaughton

“Henry: Portrait of a Serial Killer”, “Mad Dog and Glory” ve “Wild Things” gibi filmlerin yönetmeni.

Takashi Miike

“Ichi the Killer”, “Dead or Alive” serisi ve “Audition” gibi filmlerle son 10 yılda adını sık sık duyduğumuz kült Japon sinemacı.

Brad Anderson

“Session 9” ve “The Machinist” ile hayli ilgi çeken yeni kuşak yönetmenler arasında.

Tom Holland

Tüyler ürpertici katil oyuncak Chucky’yi seyircilere tanıtan “Child’s Play”in ve seksenlerin unutulmaz vampir filmi “Fright Night”ın yönetmeni.

Peter Medak

Gelmiş geçmiş en ürpertici filmlerden “The Changeling”in yönetmeni, ayrıca diğer yapımları arasında “Romeo is Bleeding” de yer alıyor.

--------------------

Bu arada merak eden arkadaşlar için bu akşam dan itibaren her çarşamba 22:00 de, e2 de:) Yaw yine reklam yapar gibi oldu ama önemli bir çalışmaya benziyor ve merak eden arkadaşları da böylece hangi kanal da ne zaman yayınlanacak merakın dan kurtarmak için yazmak gerekiyor diye düşündüm:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

John Carpenter'in yönettiği 'Cigarette Burns' kesinlikle ilk sezonunun en harika bölümü . Sinemaya bakış açım değişti , sanırım hiçbir 'şey' beni bu kadar etkilemedi , çok farklı . Film demeye dilim varmıyor daha farklı bir 'şey' bu . Film bittiğinde donakaldım . İnternetten indirdim daha sonra , fark etmediğim detayları farkedince daha da beğendim . Böyle bir yapıt sanırım yalnızca John Carpenter'dan beklenirdi . In The Mouth of Madness tadı bırakıyor . Güzel diyebilir miyim ? Hayır belki . Ama şunu söyleyebilirim ki , çok sapkın çok farklı bir film olduğu .

Mükemmel ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...