Jump to content

Ilk gün


THEJUDGE

Önerilen Mesajlar

-Seninle gelirsem beni okula gönderirler mi?

-Sonra da bir ofise?

-Muhtemelen.

-Ve sonra bir adam olmam gerekir… Ben adam olmak istemiyorum. Büyümek istemiyorum.

 

İşte tam burada susması gerekti Peter Pan’ın. Gidiyordum. Kumandayı sehpanın üzerine bırakıp, annemin şikayetlenmeleri arasından geçtim. Eşiğe oturup ayakkabılarımı bağlamaya koyuldum. Akşam yalın, rüzgar her zamanki gibi hafif hafif esiyordu. Bense gecenin bu saatinde Peter Pan’a inat edercesine okula gitmek için çıkıyordum yola. On bir saatlik bir yolculuk…Gün doğumunda feribottaydık. Feribotları severim,tıpkı denizi sevdiğim gibi. Çünkü feribot zorla da olsa yaşatır insanı. Mükemmel okullar bitiren insanlar vardır mesela, farklı olanları sürgün eden, hayallere delilik gözüyle bakan, iş garantisi veren okullardan mezun insanlar. Sonra da dört duvar arasında yapılması gerekenleri yapar, daha fazlası için çalışırlar,rahat ve mutlu bir hayat için. Düşünmezler sadece yaparlar. Zamanlarının kıymetli olduğunu söylerler. İşte en çok buna seviniyorum,bu insanların feribota binmesine. Seviniyorum;çünkü kazandıkları paralar ya da çantalarına doldurdukları evraklar burada hiçbir işe yaramıyor. Feribot karşıya geçene kadar herkes beklemek zorunda. Ve işin güzel yanı bu insanlar da şahit oluyor rüzgarın güzelliğine, denizin huzuruna. İnsanlar feribotta olmak zorunda oldukları kişi değil, kendileri oluyorlar….

Koridor boşluğu yankı yapar sanıyordum,yapmadı. Daha iyisini yaptı. Diğer uçtan gelen sesler net ve berraktı. Hoşuma gitti;çünkü bu boş koridor insanlara dinlemeyi öğretmek için inşa edilmişti adeta. Bu sırada dengesiz bir ritimde diğer uçtan ayak sesleri duyuldu. Sanırım bu teyzemin ilk görüşle psikopat dediği müdür yardımcısıydı. Öyle görünüyordu daha doğrusu. Umursamaz bir tavır içinde,fakat gayet yumuşak birselse başladı konuşmaya. Ne kadar kötü olabilir ki diye düşündüm. Sonra dan aklıma geldi; ne zaman böyle düşünsem olabilecek en kötü şey olur. Her şeye rağmen buradaydım ve burada olmalıydım. Ben bu düşüncelere daldığım esnada kendisinden beklenmeyecek kadar kibar konuşan bu adam susmuştu. Evet, buradaki işimiz bugünlük bitmişti. Ama başka yerde başka işler bizi bekliyordu. Formalar,yastık,kılıf,nevresim ve diğer yatılı araç ve gereçleri… Formaları görünce ne yapacağımı şaşırdım. Şok geçirmek tam da bu olsa gerek. Çikolata reklamlarındaki mor ineklerin renginde bir gömlek. Oysa mor rengini sadece yatak odalarında kullanılır sanıyordum, hani şu uyutan mor. Belki pantolon siyahtır diye düşünürken gri olduğunu öğrendim. Neyse yakaları dikip üzerine de bir deri ceket geçirdim mi Kumkapı’da klarnetçi olabilirim diye geçirdim içimden ve tebessüm ettim kendi kendime. Forma işi uzun sürmedi. Vakit çok çabuk geçmişti,güneş acele eder gibiydi. Biz de ona uyup eve gittik, teyzemlere. Dere tepe aştık diyemem;çünkü teyzemlerin ev okulun karşısındaki sokaklardan birisindeydi. Zaten o ev orada olmasa,bende burada olmazdım. İşte o evde geçirecektim bu akşamı. Sadece bu akşamı;çünkü biri beş,diğeri on yaşında iki kuzenle aynı evde Ç.A.Ö.L sınavlarına çalışmak iyi bir fikir değildi. Zaten bu akşam… Bu akşamdı işte. İçimde bir şeyler vardı. Ne olduğunu bildiğim ve bilmediğim şeyler… Bu şeyler birleşip bir sürü şey halini alınca kalbimde beynimde istifa etti. Sonrasını hatırlamıyorum zaten;uyumuşum. Sabah gözlerimi açtığımda sesleri dinledim; nerden geldiği belirsiz martıların,seyyar satıcıların seslerini… Bir horozumuz yoktu belki;ama ben bunları seviyordum. Yine de bunları düşünecek zaman değildi;bugün, o gündü. Yarın okullar açılacaktı ve ben bugün yurda yerleşmeliydim. Kahvaltı hazırdı. Bu sabah kahvaltısını özleyecektim, fakat bundan haberim yoktu. Kahvaltıdan sonra masadakileri toparlayıp duşa girdiğimde tam anlamıyla kendime gelmiştim. Yüzüme çarpan su o eski su değildi ve artık yabancı da değildi…

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gerçekten insanlar eskiden o koşuşturmaca içinde belki vapurlarda farkına varabiliyorlardı hayatın güzelliklerinin rüzgarın güneşin o dosyalar arsından kafalarını kaldırabiliyorlardı.. hayatın güzelliklerini biraz olsun görebiliyorlardı ama artık teknoloji denilen şey insanların elinden bu tek fırsatıda aldı artık insanlar işten başlarını yolda giderken bile kaldırmıyorlar yazıkki yanında oturanın farkına bile varmıyorlar ve başkaları için harcayacak vakitleri yok işleri teknoloji sayesinde bu kadar kolaylaşmışken .. kendimiz için üzülüyorum gerçekten bazen hayat koşuşturması sırasında bi çok şeyi kaçırıyoruz..evet bende yurt öğrencisiyim gerçekten buraya gelmeden evimin annemin benim için her sabah hazırladığı o miss gibi kahvaltının onlarla birlikte yediğim akşam yemeklerinin değerini bende şimdi daha ii anlıyorum..ben evimi özledim:(

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşlarla geçen gün benzer bi konu üzerinde konuşmuştuk, ilk olarak insanların artık pek bi arada yaşamadıklarını, yaşamak istemediklerini, 'geniş aile' kavramının artık yok olmak üzere olduğundan bahsettik.. hatta çekirdek ailelerin bile şimdi dağılmakta olduğundan dem vurduk.. arkadaşın bu durum hakkında açıklaması şu idi, teknoloji.. sebep teknoloji.. çünkü teknoloji geliştiği için ve böylelikle insanlar dünyanın bi ucunda iken bile rahatlıkla sevdiği kimsenin sesini duyabiliyor hatta yüzünü görebiliyor, veya hemen uçağa atlayıp özlemini giderebiliyo.. yani neredeyse artık sevenler birbirlerini hiç özlemiyorlar ve tabiki bu da teknoloji yüzünden oldu diyordu...

 

daha farklı etkenler de var tabiki...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...