Jump to content

Mathers ve Crowley'nin kıyaslanması


nevermore

Önerilen Mesajlar

Mathers oldukça kültürlü ve bir kaç yabancı dil bilen bir kimseydi. Onun, bütün hayatını okült öğretileri incelemeye adadığını söylemek pek yanlış olmaz. Golden Dawn'ın ilk kuruluşu sırasında da order'ın gerçekleştirilebilmesi için gereken belgelerin deşifre edilebilmesi için, okült konularda tecrübesi olan ve uygulamalar yapmış olan bir majisyen olarakçağırılmıştı.

Mathers zaten bir Kabala öğrencisiydi. Bunun yanısıra günün bütün ciddi okült ekolleri hakkında bilgi ve tecrübe sahibiydi.Golden Dawn'ın başkanı olduktan sonra Paris'e yerleşmiştir. Bu aslında nedenleri hakkında uzun uzun düşünülecek birşey değildir. O günün batı dünyasının bildiği bütün dünyanın başkenti Paris'ti. Bilgi, kültür, eğlence, sanat ve aktivite hep Paris'teydi. Bu tür şeylere ilgi duyup da, imkan bulursa Paris'e gitmeyecek olan zaten pekaz insan vardı. Mathers de kendince uygun gördüğü zamanda Paris'e yerleşti. Orada yeni bir tapınak kurdu. Gerçi onun bun bu davranışı Golden Dawn'ın ikiye bölünmesine sebep olarak, sonun başlangıcı oldu, fakat Mathers'in de kendisine göre bazı mantıklı sebepleri vardı. Mathers, günümüzde giderek yaygınlaşan bir mesleğin ilklerinden biriydi.

Günümüzde, tatil yerlerinde, bazı otellerde veya eğlence yerlerinde animasyon ismi verilen bir show şekli gelişti ve giderek de yaygınlaştı, gittikçe ciddi bir iş dalı haline geldi. Mathers de ilk animatörlerden biri olmuştur. Maddi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için zaman aman gece klüplerinde Eski Mısır ayinlerini canlandırır ve tabii kendisi de büyük rahip olarak görülürdü. Mathers'in animatörlük ve Golden Dawn çalışmaları

dışında kalan ve bizce belki de en dikkate değer olan bir uğraşı daha vardı. O, bütün boş vaktini Arsenal kütüphanesinde geçirir ve durmadan eski okült kitapları inceler, tercümeler yapardı. Günümüzde bilinen ve dönem dönem tekrar basılan, okültizm klasikleri sayılan bütün eski okült kitapların hemen hemen yüzde yetmişine yakını Mathers tarafından, çeşitli dillerden İngilizce'ye çevrilmiştir.

Mathers'in aristokrat kişiliğine karşılık Crowley son derece haraketli, sabırsız, istediği zaman kibar olmayı bildiği halde elinden geldiğince dangul dungul olmayı tercih eden, kumarbaz, dönemin narkotik maddelerine ve kadınlara çok düşkün bir kişilikti. Çoğu zaman üç dört kadınla birden devamlı ilişki halindeydi. Birlikte olduğu kadınlara karşı da oldukça kaba davranışları ve hoşuna gitmeyecek birşey yaptıkları zaman verdiği garip cezaları vardı. Mesela bir kadınını sahilde kayaların üzerine dikip, güneş batana kadar çırılçıplak durdurtarak cezalandırdığı anlatılır. Crowley genç yaşlarda Golden Dawn'a girmiş ve kısa zamanda bütün dereceleri geçerek üst kadamelere gelmiştir. Uzun zaman Mathers onun ideali olmuştur. Mathers'in baş müridi olmuştur.Onun adına kavga eder, Mathers'e laf söyleyeni affetmezdi. Fakat zamanla kendisinin çok daha fazla ilerlediğini farketti ve Mathers ile arası soğudu. Daha sonra da bu durum şiddetli geçimsizliğe dönüştü. Dünyanın her tarafına yolculuk yaptı. Himalayalara tırmandı, Afyon çekti, Afrika'da arslan avladı, akla gelebilen her türlü çılgınlığı yaptı. O dönemlerde LSD yerine geçebilecek olan Eter ile denemeler yaptı. Yaptığı seks maji ve narkotik demeneler günümüzde bile konuyu bilen kimselere çılgınlık gibi gelebilir. Son dönemlerin önemli okült araştırmacılarından biri ki, kendisi de Crowley ekolünün bir devamıdır, onun hakkında "Yaptıkları o derece yanlış ki, nasıl başarılı olduğunu insan anlayamıyor. Asıl mucize majikal büyüklük, bu yanlışlarla doğru sonuçlar almasıdır" der.

Çalışmalarının bir yerinde Aiwass isimli bir dünya dışı zeka ile kontak kurar ve ondan tebligat olarak Kanun Kitabı ismiyle bilinen (The Book Of Law) çalışmayı alır ya da doğru ifade ile geçirir yani öbür boyuttan bu yana aktarır.

Bu kitap aslında onbeş, yirmi daktilo sayfası tutarında bir yazıdır fakat okült araştırmacılar arasında büyük bir değere sahiptir. İlk geçirildiği günden bu yana devamlı olarak birileri üzerinde çalışmış, içindeki âyet ismiyle tarif edebileceğimiz bölümlere yorumlar getirilmeye çalışılmıştır. Bunun dışında Crowley'nin kendi yazdığı bir iki kitabı da vardır. Bunlardan en önemlisi Magick (Crowley Magic kelimesini ısrarla Magick şeklinde yazar ve telaffuz ederdi) isimli kendi ekolünü ve ekolünün ritüellerini anlattığı kitaptır. Günümüzdeki Batı Majisi tam olarak Crowley etkisindedir. Tabii yöntemler ve görüşler aradan geçen yıllar içinde (Ölümü 1947) fazlasıyla değişmiştir.

Büyünün gerçekte ne olduğunu ve nasıl çalışılabileceğini inceleyebilmek açısından örnek olarak bu iki adamı yani Mathers ve Crowley'yi ele almak ve örnek olarak kullanmak gerçekten gerekliydi. Şimdi bu kişilerin yapı ve çalışma tarzlarının ne anlama gelebileceğini inceledikten sonra Golden Dawn çalışmaları hakkında da fikir sahibi olabiliriz. Yukardaki Mathers ve Crowley bölümünden açıkça anlaşılacağı gibi Mathers hayatı boyunca okült öğretileri araştırmış, eski Grimoire'ların birinden diğerine geçmiş olan bir kimseydi. Crowley ise başlarda bazı kitapları inceledi, Mathers'in öğrencisi oldu fakat kendi sistemini keşfettikken sonra başka hiçbir şeyle ilgilenmedi. Mathers gibi eski kitapları çevirmek ve uygulamaya çalışmak bir yana bunların tamamen işe yaramaz şeyler olduğunu düşündü. Şimdi bu konulara sadece entellektüel açıdan ilgi duyan, ya da çeşitli uygulamalar yapmaya çalışan fakat bunlarda henüz bir başarıya ulaşmamış olan kimselere Mathers daha sağlam ve önemli, daha bilgili birisi olarak görünebilir. Aslında bilgi ve kültür açısından bu doğrudur. Fakat bilgi ve kültür uygulama değildir ve pratik maji asla onlarla ölçülemez. Gerçekten uygulamalar yapan ve bir noktaya ulaşan kimseler

bilirler ki, eski kitaplar ve bunların aynen uygulanması hiçbir işe yaramaz. Büyü konusunda bir yerlere varabilmenin iki yolu vardır. Bunlardan birincisi gerçekten bazı kapıları açmış olan bir ustanın yanında veya aynı şekilde bazı irtibatları olan bir Order'da çalışmak ve o, mevcut olan ve işleyen ekolün devamı olmak.

İkinci yol başarıya ulaşılması daha zor bir yoldur. Bu da eski kitapları okumak, eski ekolleri aynen tekrarlamak ve bu şekilde motivasyon sağlayarak kendine yeni bir kapı açacak hale gelmektir. Yani, eski bilgiler ve tabii burada işin ortaya konmuş olan bilgi yönünü değil uygulama kısmını kastediyoruz, hiçbir şeye yaramazlar. Eski ayinler, dualar yöntemler hep kişiye motivasyon sağlamak için iyidir. Tabii ki, eskilerin biriktirdikleri bilgiyi inkar etmemek gerekir, fakat uygulamalar daima ya bir kişiye veya bir guruba ait olan adeta yaşayan organizmalardır. Eski derken çok eskiyi de kastetmiyoruz. Mesela Amerika'da veya Avrupa'da kurulmuş ve başarılı ilerlemeler yaptıklarını iddia eden, varlıkları artık sona ermiş olan veya devam eden bazı Order'lar vardır. Bunların bütün çalışma notları, ritüelleri ve gereken herşey bastırılmıştır. Hepsi elimizde bulunabilir. Bu insanlar bu yolla başarılı sonuçlar almışlar diyerek aynı şeyleri burada uygulamamız bizi aptal yerine koymaktan başka bir şeye yaramaz. İşin tuhafı o uygulamalarla, o insanlar gerçekten de sonuç almışlardır. Bunu yalanlamıyoruz fakat o uygulamalar

onlar içindi. Aynı uygulamaları bizim yapabilmemiz ve aynı sonuçları alabilmemiz için o gurup aktifken ona katılmamız, ilerlememiz ve ritüelleri yaşayan bir organizma olarak buraya getirip devam ettirmemiz gerekirdi. Şimdi AIDS virüsünün sadece Amerika'da ortaya çıktığını, yüzlerce kişiyi öldürdüğünü ve sonunda kökünün kurutulduğunu farzedelim. Mucizevi bir şekilde de virüs kıta dışına çıkmamış olsun. Biz burada o virüs

hakkında herşeyi okuyalım ve bilelim, ondan sonra da AIDS olmak için elimizden geleni yapalım. Mümkün değil olamayız. AIDS olmak için bu hastalıkla direk temas halinde olmamız lazım. Burada aynı virüsü labaratuarda üretip hastalanmak için uğraşırsak da, şayet gerçekten kökü kurumuşsa onu yapamayız. Benzeri başka bir virüs üretebiliriz hatta daha tehlikelisini ve dayanıklısını bile yapabiliriz. Fakat kitaplarda okuduğumuz o virüs olamaz bizim yapacağımız. AIDS virüsü hakkında okuduklarımız, bildiklerimiz bize sadece onun daha kötüsünü veya eş güçteki başka bir türevini yaratabilecek motivasyonu vermiştir. İşte majikal çalışmaların kitaplardan öğrenilmesi ve başarı kazanılması da bunun gibidir.

Bütün bunları yazarken, iyice bilinmesini isteriz ki eski çalışmalar ve notlar son derece değerlidir. Onlar olmadan yola çıkacak bir başlangıç bulamayız ve biriken bilgiyi alamaz, fikir sahibi olamayız. Çalışmalarının bir yerinde, herhangi bir sonuca ulaşan ve kendine göre değişik bir kapı açmış olan majisyen birden bire yukarda uzun uzun anlatmaya çalıştığımız bu gerçeği kavrar ve artık eski uygulama kitaplarını kütüphanesinde tutmanın bile bir

önemi olmadığını düşünür. Şayet bunları saklıyorsa sadece entellektüel bir zevkten dolayı saklıyordur. Bilir ki, onların artık kendisine bir faydası yoktur. Ve artık hiç bir şekilde eline yeni geçecek olan bir eski kitabı aramaz hatta karşısına çıkarsa yüzüne bile bakmaz. İşte Mathers ve Crowley arasındaki fark buydu.

Mathers ömrü boyunca araştırdı, hayatını kütüphanelerde tercüme yaparak geçirdi çünkü o başından beri bir arayış halindeydi. Yaptığı her yeni şeyde belki bu başarıya ulaşır umudundaydı. Evet korkunç bir bilgi ve kültüre sahipti fakat onun istediği majikal gelişme bu değildi. Crowley ise kendisine bir kapı açtığı anda bunu anlamış daha kötüsü, Mathers'in de bir yere ulaşamadığını çok daha önceden anlamıştı. O istediği atağı yaptıktan sonra kimbilir hangi eski Grimoire ile denemeler yapması için de bir sebep kalmamıştı. Aslında burada Mathers sendromu ismi verebileceğimiz bu kitap toplama ve ne kadar çok kitabım varsa o derece büyük majisyenim anlayışı dünyada oldukça yaygındır ve hep pratik majiden uzak kimselerde görülür. Yurdumuzda da Kütüphane

bekçiliği yapmanın, kendi elinde binlerce kitap olmasının önemli birşey olduğuna inananlar az değildir. Fakat bunlar ya asla dişe dokunur bir çalışma yapmamış veya bir sonuca ulaşamamış kimselerdir. Genellikle birbirlerine "Ben bu hafta bilmem kimin hiç bir yerde bulunmayan kitabını aldım" diye fiyaka yaparlar, bir yandan da ellerindeki kitaplarla önemli çalışmalar yaptıkları zlenimini vermeye gayret ederler. Aslında kendilerinden ve konuyu hiç bilmeyen meraklılardan başkasını da kandıramazlar. Elinde maji kitabı bulundurmak insanı majisyen yapsaydı Süleymaniye kütüphanesinin veya Paris Arsenal kütüphanesinin gece bekçisinin dünyanın en büyük büyücüsü olması gerekirdi. Son olarak şunu belirtmek gerekir ki, bu yazıklarımız doğru olmasaydı bütün dünya ve bütün tarihte sadece bir ya da haydi her dine göre dört beş tane büyü kitabı olurdu. Herkes onu

aynen uygulayarak sonuca ulaşırdı. Halbuki bütün adı bilinen majisyenler ve hatta islam tasavvufundaki şeyhler kendilerine göre yeni bir ekol ortaya çıkartmışlardır. Aynı amaca yönelik başka başka uygulamalar geliştirmişlerdir. Elde çalışan bir örnek olsa bütün arkadan gelen yeniliklerin sadece spor olsun diye, can sıkıntısından yapılmış olması gerekirdi. Ayrıca bir çok Order ya da bağımsız majisyen ve hatta dinsel ekolün temsilcileri çoğu zaman kendilerinden önce veya başka olan herşeyin ya saçma, ya sahte ya da işe yaramaz olduğunu iddia ederler. Bunun arkasındaki gerçek ise yukarıda izah edilen durumdur. Gene Mathers ve Crowley konusuna dönersek, bu açıdan bakılınca Golden Dawn çalışmalarının da sadece bir entellektüel uğraş ve egzotik bir klübe üye olmaktan öte gitmediğini görebiliriz. O dönemlerin Avrupası bir kültürel gelişme içindeydi. Doğu ve Ortadoğu'ya ait şeylere romantik ve egzotik açılardan bakıyordu ve kendini aydın zanneden cahillerin gayretkeşliği içinde birşeyi gerçek olan tarafından değil de kendilerinin görüp anladıkları tarafından ele alıyordu. Batı'nın bu tutumu her zaman böyle olmuştur. Mesela Puccini’nin ünlü operası Madame Butterfly, Japon kültürü ile pek ilgili değildir. O, olsa olsa batılıların savaş sonrası Japonya’yı nasıl görüp anladıkları ile ilgilidir. Osmanlı impratorluğu veya Türkiye Cumhuriyeti hakkında yazılmış, çizilmiş şeyler de aynı kaderi paylaşmışlardır. Mesela Ian Flaming, Türkiye'de geçen James Bond romanında (Rusyadan sevgilerle) Türkiye ve Türk insanı hakkında bir sürü şey yazar. Tamam yazdıklarında kötü bir şey yok ya da olmayabilir ama yazdıklarının Türkiye ile de hiç bir lgisi yoktur. Avrupa Kabala'yı da böyle ele almış, kendine göre kolaylaştırmış, yozlaştırmış, arabeskleştirmiştir. Golden Dawn uygulamalarının da klasik ve tabii gerçek Kabala ile ilgisi olmayan şeylerle dolu olması kaçınılmazdır. Eski Mısır ayinleri, Yunan Tanrıları, İbranî melekleri ile dolu sentetik bir çalışmaydır Golden Dawn öğretisi. Gerçi Crowley'nin çalışmaları da bundan aşağı kalır değildir ama hiç değilse Crowley orijinal

bir ekol kurmuştur. Özet olarak şunu güvenerek söyleyebiliriz ki Avrupa'da Kral Arthur zamanının Merlin'i ile Crowley arasında önemli bir majikal aktivite sahibi pekaz kimse olmuştur. Tabii arada bir çok kahin (Mesela Nostradamus), kısmi başarılar kazanmış majisyenler de vardır. Ancak bunların hiç biri kalıcı bir ekol yaratabilmiş değildir. Yaptıkları sadece kendi medyumsal güçleri ile izah edilebilecek kimselerdi.

 

ALINTIDIR

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aslında bilgi ve kültür açısından bu doğrudur. Fakat bilgi ve kültür uygulama değildir ve pratik maji asla onlarla ölçülemez. Gerçekten uygulamalar yapan ve bir noktaya ulaşan kimseler

bilirler ki, eski kitaplar ve bunların aynen uygulanması hiçbir işe yaramaz. Büyü konusunda bir yerlere varabilmenin iki yolu vardır. Bunlardan birincisi gerçekten bazı kapıları açmış olan bir ustanın yanında veya aynı şekilde bazı irtibatları olan bir Order'da çalışmak ve o, mevcut olan ve işleyen ekolün devamı olmak.

İkinci yol başarıya ulaşılması daha zor bir yoldur. Bu da eski kitapları okumak, eski ekolleri aynen tekrarlamak ve bu şekilde motivasyon sağlayarak kendine yeni bir kapı açacak hale gelmektir.

İşin özü burda ?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu konuyu görmemiştim.Forumda bunların olması hoş da işte baya eski konu ben dahil kimse açıp bakmıyor maalesef.Anca anasayfaya düşünce :/ . Kaynağı alabilir miyim bir de bu bir kitaptan ise?

Çok güzel bir paylaşım, tek solukta okudum açıkcası.

Ve evet eğer bir kitaptansa kaynağını öğrenmek ve daha fazla okumak isterim. Paylaşırsan on numara beş yıldız olur hocam.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aralarındaki temel fark birinin etik değerlere diğerinden daha aygılı olmasıdır...Crowley güçlü bir majisyen olabilir ama bu onun ahlaklı olduğunu göstermez asla.Ergun Candan'ın güzel bir sözü vardır"Psişik gelişmeyle ahlaki gelişimin alakası yoktur." Tam hatırlamıyorum farklı da olabilir.

 

Sonuç olarak Crowley ruhsal anlamda düşük bir kişilik,çalışmalarından işinize yarayan kısımlarını cımbızla almanızı salık veririm.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...