Jump to content

Uzağı Görememek Ve Hain Bilimadamları


mollacan

Önerilen Mesajlar

Nette dolanırken buldum kim yazmışsa süper yazmış :) Sitede benim gibi miyop olan varsa yazı baya hoşuna gidecektir :D

 

Uzağı Görememek Ve Hain Bilimadamları

 

"Miyop göz kusuru, göz yuvarlağının olduğundan şişkin olması nedeniyle cisimlerden gelen ışığı odaklayamaması nedeni ile oluşan bir görme kusurudur. Kalın kenarlı, içbükey mercek ile düzeltilir."

"Haaaaaaaaaaaa"

 

İlkokul ikideki hain bir sağlık taraması sırasında, beyaz önlüklü garabat hemşirenin “ayırın bu çocuğu da, gözleri az görüyor” demesiyle başlamıştı gözlük maceram. Bir kaç yıl sonra bir fen bilgisi dersinde miyop denen illetin sebebini yukarıdaki tanım ile öğrendiğimde, sahip olduğum kusurun sebebini anlamanın ben de yarattığı farkındalığın tepkisiydi okuduğunuz “Haaaa”. Meğersem gözlerim normalden pörtlek olduğu için, göz merceği ışıkları kırması gerektiği gibi kıramıyormuş. Halbuki ben pörtlek gözlerimi sadece görünüş problemi sanıyordum ve gözlüğün bir nevi kamuflaj etkisi olduğunu düşünüyordum. Kaderin cilvesi işte, pörleklik beraberinde kamuflaj aygıtını da getiriyormuş, hey maşallah!

 

İlkokul ikideki sağlık taraması demiştim. Garabet hemşire “Görmüyor bu da görmüyor bu da!” diyerek bağırırken ben panik halinde “Neyi, neyi” diye inliyordum. Görmediğim için neyi görmediğimi bilemiyordum tabi ki. Zorla gittik göz dokturuna. 0.25 derece miyopla başladı içbükey merceklerle dostluğum. Halbuki o güne kadar ne kadar özgürdüm. Oynayıp, terleyip, yüzümü yıkarken gözlüğü nereye koyacan derdi yok, gözlük düştü kırıldı derdi yok, suratında gereksiz bir ağırlık yok. Çocukluğumu çaldılar benden, hem de 0.25 için. Affetmeyeceğim o garabet hemşireyi. İkinci sınıf çocuğuna gözlük ne gerek. Tüm gün fasulye sayıyoruz zaten.

 

Ama kaderden de kaçılmaz.O gün olmasa, başka bir gün bu miyopi yapışacaktı yakama. Bugün 5.0 bir miyop olarak yazıyorum bu satırları. Herkes miyopluğu uzağı görememe problemi olarak tanımlar. Halbuki bu tanım ne kadar yalnıştır. Miyopluk uzağı görememe değildir, miyopluk uzağın 30 cm den itibaren başlamasıdır! İşte ben uzağı göremiyorum!

 

Damdan düşen, damdan düşeni anlar, miyopun halini ise ancak miyop bilir. Yağmurlu gecelerde ıslanan gözlüklerle, dolmuş ve otobüslerin hat numaralarını okuma savaşı vardır örneğin. Sağında solunda, tanıdığın adam da yoksa yandın.

“Abi bu hat ne?” diye diye küçük Emrah misali ordan oraya koşturursun acıklı yüz ifadenle.

 

“Amca bu otobüs nereye gidiyor?”

“Yazıyor ya!”

“Okuyamıyorum Amca”

“Okula gitmiyor musun sen? Vah vah!”

“Yoo gidiyorum ama...”

“Vay hınzır bu yaşa gelmiş okumayı sökmemiş tembel sıpa seni!!”

 

O yüzden hep biraz daha ezik, ve daha az özgüvensizdir miyoplar. Uzaktan gelen tehdidi göremedikleri içinse impala misali tedirgin beklerler. Hep tetiktedirler. Uzaktaki silüet müdür yardımcısı da olabilir, müstahdem de. Bunu ayıramazsın ve hep en kötü senaryo paranoyası ile tetikte gerim gerim gerilirsin. Bu neden gözlüklü çocuklar daha usludurlar. Gözlük bir akıllılık işareti değildir. Gözlüklü çocuğu uslu yapan aklı değil, kısa görüş alanıdır.

 

Kış ayları başlı başına derttir. Silecekli bir gözlük icat edemedi şu koca kafalı bilim adamları. Son yıllarda aralarına bilim kadınları da katıldı modernleşen toplumla ama nafile. Kadınların saçlarını dolgun gösteren şopar vitaminler üstünde çalışmaktan vakit bulamadılar bir türlü. Yağmurda, sulu sulu gözlerle, önünü göremeden yürümek hakikaten sinir bozucudur. Bir de soğuk ortamdan sıcak ortama girince oluşan bir buğu problemi vardır ki tam evlere şenlik! Hele bir de derse falan geç kalmışsan, bir içeri girersin ki gözlükler bembeyaz olmuş. Eski arabaların camlarındaki gibi çözülmek bilmez bir buğudur bu. Dışarıdan yaratık vari görüntüyü geçtim, bir de buğu gidene kadar gözlük çıkar ama o süre zarfında dünya bulanıklaşır. Biri kaş göz mü ediyor, hoca bana mı bakıyor, ne oluyor? Belirsizlik eşittir tedirginlik. Tedirgindir hep miyoplar ve bu yüzden tüm holywood filmi sapıkları istisnasız gözlüklü insanlardır. Kocakafalı bilim adam ve madamları beyazları yıpratmayan çamaşır suyu icat etmeye çalışacaklarına şu buğu sıkıntısını çözselerdi bu kadar insan ölmezdi ama nafile.

 

Bitmeyen bir diğer sıkıntı ise - bu en kötüsüdür zira mevsimel değil süreklidir- yağlı cam lekeleridir. Gözde duran bir nesne, nasıl olur da bu kadar sık ve çok kirlenebilir! Her daim bin türlü toz zerresi üstüne, ciltten buharlaşan türlü zerre, yağ ıvır zıvır, birleşir ve gözlük filtre misali havada ne varsa tutar. Temizlemek, silmek gerekir ama bazen o lanet bez o lanet kiri silmez, dağıtır! Gözlük besbeter kirli olur. Yağlı dağınık yüzey, görüşü engeller. Hele gece ışıklar daha bir dağılır. Çözüm sağlam bir yıkamadır, ama ne ile? İşte, güçte, okulda, dağda bayırdasın, yanında Ayşe Teyze misali cif taşıyacak değilsin. Standart sabun bu yağı çözemez, daha beter yapar. Ayrıca ıslanmış camı bezle silemezsin zira bez rezil olur, işlev görmez. Görüş bozuldukça sinir de bozulur, agresiflik artar. İşte gözlüklü insanların ekseriyetle sert ve kızgın görünmelerinin asıl sebebi de budur. Her cinsten kocakafalı bilim insanları hakkındaki yorumumu zaten söylemiştim tekrara gerek yok.

 

Miyopluk her daim bir dalga konusudur. Sağında solundaki insanların gördüklerini görememek, potansiyel şaka ve dalga geçmeleri de beraberinde getirir. Bir de fiziksel hareket sırasında gözlüğü kırma, evde bir temiz “Bu kaçıncı gözlük” azarı yeme riskin vardır. O nedenle top oynarken gözlük çıkar. Çıkar ama sen de duyargası kopmuş karınca gibi kalırsın sahanın orta yerinde. Çok iyi bilirim o duyguyu. O nedenle hiçbir karıncanın antenini koparmadım. Koparan çocuklara da hep kızdım. Sahanın ortasındasın. Kimle aynı takımdasın, top nerde, gol mü oldu, olmadı mı hep belirsizdir. Kısık gözler ve hafifçe ileri itilmiş bir kafa ile çevreyi gözetlersin. Bu duruş tipik miyop duruşudur. Kısılan gözler nispeten görüntüyü netleştirir. Boyunsa, ileri uzayarak nispeten hedefi yakınlaştırır, ama sonuç aynıdır. Ansızın topu görürsün önünde. Hah vurayım derken, ıskayı geçtin mi başlar kahkahalar. Kızamazsın kimseye, zira sen de gülüyorsundur aynı anda. Özellikle basket tam bir ekoldür. Çemberi görmeden atar miyop topu ve her sayısı pek kıymetlidir. Takım arkadaşının, göz kaş ile oraya kaç, buraya kaç, mimiklerini göremediğin için, o topu sola atarken sen olduğun yerde bön bön topu kucağına beklersin.

Patlar tabi eleman “ Abi kaçsana araya!”

“Abi görmedim ya. Sen elime at topu, varyeteye gerek yok”

 

Miyop sporcu da bu yüzden pek azdır. Olanları da lens takar.

 

Lens dedim ya. Lens teknolojisi çok gelişti Allah için bilim canlıları bu konuda çalıştılar. Önce sert uzun ömürlü olanları vardı. Sonra yumuşakları çıktı, 3 aylıkları çıktı, kullan-atları çıktı, çıktı da çıktı. Lakin yüksek ihtimam ve hijyen gerektiyordu yoksa gözleri iltihaba boğmak içten bile değildi. Kaldı göze toz kaçması, lensi düşürme, her sabah elde ayna bir merceği göz bebeğine yerleştirmek için kasmak gibi yan etkileri vardı. Bir diğer yan etkisi de suratınıza gözlüklü alışmış eş-dostun size bakıp “ Amma değişmişsin deyip” gülmesidir. Zira miyop cam, dıştan bakanlar için gözleri olduğundn küçük gösteriyor ayrıca çerçeve surattta bir aksesuar olarak pörtlekliği kamufle ediyor. Bir de uzun süre gözlük takmaktan mütevellit göz altlarında siyahlaşmalar vardır kü bunlar da zombi gibi ortaya çıkıyor lensi takınca. Velhasılı kelam bilim insanları bir iş yaptılar ama, bir işe yaramadı. Sadece gözünün rengini farklı yapmak isteyen bir avuç sıfır beden hatuna yaradı.

 

Sonra organik camlar çıktı. Daha hafilerdi ama çok kolay çiziliyorlardı. Aman çizilmesin diye kaşıkçı elması gibi çerçeveyi korumakran yolda yürüyemez olduk. Bilim canlıları gene fos çıkmışlardı.

 

Gözlüğü yerdik, miyopluğa kızdık ama yok mudur faydası? Tabi ki vardır, hatta çok vardır. Misal sağda solda bazen tanıdık birilerini göremezsiniz, ya da görmek istemezsiniz. Sonradan eleman “Yaa beni görmedin çok ayıp ettin” diye saldıramaz size. Bilir ki kusurunuz var, üstünüze gelmez. Sonra bazen ortamlar gerer insanı. Çevrenizde görmek istemediğiniz kişiler, olaylar vardır. Olmak istemediğiniz bir yerdesinizdir. Çıkarıverirsiniz gözlükleri! Dünya cine-5 şifresi ile şifrelenir. Güzel, çirkin bir olur. Tüm rahatsız edici detaylar dağılır, kaybolur. Bir huzur kaplar içinizi. Artık gerginlik de biter tasa da. O buna mı bakmış, şu bunu mu kesiyor, o orda ne yapıyor kafanıza takılamaz. Tüm kişi zamirleri bir topluluk ismine karışır, erir yok olur. Bu faydanın değeri parayla pulla ölçülmez.

 

Diyeceksiniz ki sayıp sövdüğün bilim yaratıkları lazeri keşfetti ve miyopluğu yarım saatte sıfırlıyor. Külahıma anlatsınlar. Ben çalışan sistemi bozmam. Gözümü de çizdirmem! Yarın bir gün, yan etkisi çıkar, bilmemne olur. Göz bu, şakaya gelmez. Ben miyopluğu seviyorum ve bilim varlıklarından onu yok etmesini istemiyorum. Ben hafif, çizilmeyen kirlenmeyen bir gözlük istiyorum. Gözlüğü artık bir organı bir parçası olarak gören birisi olarak bunu istiyorum. Marsa maymun göndereceklerine adam gibi gözlük üretsinler! Kızdırmayın beni! Dağılın üleeen!Uzağı Görememek Ve Hain Bilimadamları

 

"Miyop göz kusuru, göz yuvarlağının olduğundan şişkin olması nedeniyle cisimlerden gelen ışığı odaklayamaması nedeni ile oluşan bir görme kusurudur. Kalın kenarlı, içbükey mercek ile düzeltilir."

"Haaaaaaaaaaaa"

 

İlkokul ikideki hain bir sağlık taraması sırasında, beyaz önlüklü garabat hemşirenin “ayırın bu çocuğu da, gözleri az görüyor” demesiyle başlamıştı gözlük maceram. Bir kaç yıl sonra bir fen bilgisi dersinde miyop denen illetin sebebini yukarıdaki tanım ile öğrendiğimde, sahip olduğum kusurun sebebini anlamanın ben de yarattığı farkındalığın tepkisiydi okuduğunuz “Haaaa”. Meğersem gözlerim normalden pörtlek olduğu için, göz merceği ışıkları kırması gerektiği gibi kıramıyormuş. Halbuki ben pörtlek gözlerimi sadece görünüş problemi sanıyordum ve gözlüğün bir nevi kamuflaj etkisi olduğunu düşünüyordum. Kaderin cilvesi işte, pörleklik beraberinde kamuflaj aygıtını da getiriyormuş, hey maşallah!

 

İlkokul ikideki sağlık taraması demiştim. Garabet hemşire “Görmüyor bu da görmüyor bu da!” diyerek bağırırken ben panik halinde “Neyi, neyi” diye inliyordum. Görmediğim için neyi görmediğimi bilemiyordum tabi ki. Zorla gittik göz dokturuna. 0.25 derece miyopla başladı içbükey merceklerle dostluğum. Halbuki o güne kadar ne kadar özgürdüm. Oynayıp, terleyip, yüzümü yıkarken gözlüğü nereye koyacan derdi yok, gözlük düştü kırıldı derdi yok, suratında gereksiz bir ağırlık yok. Çocukluğumu çaldılar benden, hem de 0.25 için. Affetmeyeceğim o garabet hemşireyi. İkinci sınıf çocuğuna gözlük ne gerek. Tüm gün fasulye sayıyoruz zaten.

 

Ama kaderden de kaçılmaz.O gün olmasa, başka bir gün bu miyopi yapışacaktı yakama. Bugün 5.0 bir miyop olarak yazıyorum bu satırları. Herkes miyopluğu uzağı görememe problemi olarak tanımlar. Halbuki bu tanım ne kadar yalnıştır. Miyopluk uzağı görememe değildir, miyopluk uzağın 30 cm den itibaren başlamasıdır! İşte ben uzağı göremiyorum!

 

Damdan düşen, damdan düşeni anlar, miyopun halini ise ancak miyop bilir. Yağmurlu gecelerde ıslanan gözlüklerle, dolmuş ve otobüslerin hat numaralarını okuma savaşı vardır örneğin. Sağında solunda, tanıdığın adam da yoksa yandın.

“Abi bu hat ne?” diye diye küçük Emrah misali ordan oraya koşturursun acıklı yüz ifadenle.

 

“Amca bu otobüs nereye gidiyor?”

“Yazıyor ya!”

“Okuyamıyorum Amca”

“Okula gitmiyor musun sen? Vah vah!”

“Yoo gidiyorum ama...”

“Vay hınzır bu yaşa gelmiş okumayı sökmemiş tembel sıpa seni!!”

 

O yüzden hep biraz daha ezik, ve daha az özgüvensizdir miyoplar. Uzaktan gelen tehdidi göremedikleri içinse impala misali tedirgin beklerler. Hep tetiktedirler. Uzaktaki silüet müdür yardımcısı da olabilir, müstahdem de. Bunu ayıramazsın ve hep en kötü senaryo paranoyası ile tetikte gerim gerim gerilirsin. Bu neden gözlüklü çocuklar daha usludurlar. Gözlük bir akıllılık işareti değildir. Gözlüklü çocuğu uslu yapan aklı değil, kısa görüş alanıdır.

 

Kış ayları başlı başına derttir. Silecekli bir gözlük icat edemedi şu koca kafalı bilim adamları. Son yıllarda aralarına bilim kadınları da katıldı modernleşen toplumla ama nafile. Kadınların saçlarını dolgun gösteren şopar vitaminler üstünde çalışmaktan vakit bulamadılar bir türlü. Yağmurda, sulu sulu gözlerle, önünü göremeden yürümek hakikaten sinir bozucudur. Bir de soğuk ortamdan sıcak ortama girince oluşan bir buğu problemi vardır ki tam evlere şenlik! Hele bir de derse falan geç kalmışsan, bir içeri girersin ki gözlükler bembeyaz olmuş. Eski arabaların camlarındaki gibi çözülmek bilmez bir buğudur bu. Dışarıdan yaratık vari görüntüyü geçtim, bir de buğu gidene kadar gözlük çıkar ama o süre zarfında dünya bulanıklaşır. Biri kaş göz mü ediyor, hoca bana mı bakıyor, ne oluyor? Belirsizlik eşittir tedirginlik. Tedirgindir hep miyoplar ve bu yüzden tüm holywood filmi sapıkları istisnasız gözlüklü insanlardır. Kocakafalı bilim adam ve madamları beyazları yıpratmayan çamaşır suyu icat etmeye çalışacaklarına şu buğu sıkıntısını çözselerdi bu kadar insan ölmezdi ama nafile.

 

Bitmeyen bir diğer sıkıntı ise - bu en kötüsüdür zira mevsimel değil süreklidir- yağlı cam lekeleridir. Gözde duran bir nesne, nasıl olur da bu kadar sık ve çok kirlenebilir! Her daim bin türlü toz zerresi üstüne, ciltten buharlaşan türlü zerre, yağ ıvır zıvır, birleşir ve gözlük filtre misali havada ne varsa tutar. Temizlemek, silmek gerekir ama bazen o lanet bez o lanet kiri silmez, dağıtır! Gözlük besbeter kirli olur. Yağlı dağınık yüzey, görüşü engeller. Hele gece ışıklar daha bir dağılır. Çözüm sağlam bir yıkamadır, ama ne ile? İşte, güçte, okulda, dağda bayırdasın, yanında Ayşe Teyze misali cif taşıyacak değilsin. Standart sabun bu yağı çözemez, daha beter yapar. Ayrıca ıslanmış camı bezle silemezsin zira bez rezil olur, işlev görmez. Görüş bozuldukça sinir de bozulur, agresiflik artar. İşte gözlüklü insanların ekseriyetle sert ve kızgın görünmelerinin asıl sebebi de budur. Her cinsten kocakafalı bilim insanları hakkındaki yorumumu zaten söylemiştim tekrara gerek yok.

 

Miyopluk her daim bir dalga konusudur. Sağında solundaki insanların gördüklerini görememek, potansiyel şaka ve dalga geçmeleri de beraberinde getirir. Bir de fiziksel hareket sırasında gözlüğü kırma, evde bir temiz “Bu kaçıncı gözlük” azarı yeme riskin vardır. O nedenle top oynarken gözlük çıkar. Çıkar ama sen de duyargası kopmuş karınca gibi kalırsın sahanın orta yerinde. Çok iyi bilirim o duyguyu. O nedenle hiçbir karıncanın antenini koparmadım. Koparan çocuklara da hep kızdım. Sahanın ortasındasın. Kimle aynı takımdasın, top nerde, gol mü oldu, olmadı mı hep belirsizdir. Kısık gözler ve hafifçe ileri itilmiş bir kafa ile çevreyi gözetlersin. Bu duruş tipik miyop duruşudur. Kısılan gözler nispeten görüntüyü netleştirir. Boyunsa, ileri uzayarak nispeten hedefi yakınlaştırır, ama sonuç aynıdır. Ansızın topu görürsün önünde. Hah vurayım derken, ıskayı geçtin mi başlar kahkahalar. Kızamazsın kimseye, zira sen de gülüyorsundur aynı anda. Özellikle basket tam bir ekoldür. Çemberi görmeden atar miyop topu ve her sayısı pek kıymetlidir. Takım arkadaşının, göz kaş ile oraya kaç, buraya kaç, mimiklerini göremediğin için, o topu sola atarken sen olduğun yerde bön bön topu kucağına beklersin.

Patlar tabi eleman “ Abi kaçsana araya!”

“Abi görmedim ya. Sen elime at topu, varyeteye gerek yok”

 

Miyop sporcu da bu yüzden pek azdır. Olanları da lens takar.

 

Lens dedim ya. Lens teknolojisi çok gelişti Allah için bilim canlıları bu konuda çalıştılar. Önce sert uzun ömürlü olanları vardı. Sonra yumuşakları çıktı, 3 aylıkları çıktı, kullan-atları çıktı, çıktı da çıktı. Lakin yüksek ihtimam ve hijyen gerektiyordu yoksa gözleri iltihaba boğmak içten bile değildi. Kaldı göze toz kaçması, lensi düşürme, her sabah elde ayna bir merceği göz bebeğine yerleştirmek için kasmak gibi yan etkileri vardı. Bir diğer yan etkisi de suratınıza gözlüklü alışmış eş-dostun size bakıp “ Amma değişmişsin deyip” gülmesidir. Zira miyop cam, dıştan bakanlar için gözleri olduğundn küçük gösteriyor ayrıca çerçeve surattta bir aksesuar olarak pörtlekliği kamufle ediyor. Bir de uzun süre gözlük takmaktan mütevellit göz altlarında siyahlaşmalar vardır kü bunlar da zombi gibi ortaya çıkıyor lensi takınca. Velhasılı kelam bilim insanları bir iş yaptılar ama, bir işe yaramadı. Sadece gözünün rengini farklı yapmak isteyen bir avuç sıfır beden hatuna yaradı.

 

Sonra organik camlar çıktı. Daha hafilerdi ama çok kolay çiziliyorlardı. Aman çizilmesin diye kaşıkçı elması gibi çerçeveyi korumakran yolda yürüyemez olduk. Bilim canlıları gene fos çıkmışlardı.

 

Gözlüğü yerdik, miyopluğa kızdık ama yok mudur faydası? Tabi ki vardır, hatta çok vardır. Misal sağda solda bazen tanıdık birilerini göremezsiniz, ya da görmek istemezsiniz. Sonradan eleman “Yaa beni görmedin çok ayıp ettin” diye saldıramaz size. Bilir ki kusurunuz var, üstünüze gelmez. Sonra bazen ortamlar gerer insanı. Çevrenizde görmek istemediğiniz kişiler, olaylar vardır. Olmak istemediğiniz bir yerdesinizdir. Çıkarıverirsiniz gözlükleri! Dünya cine-5 şifresi ile şifrelenir. Güzel, çirkin bir olur. Tüm rahatsız edici detaylar dağılır, kaybolur. Bir huzur kaplar içinizi. Artık gerginlik de biter tasa da. O buna mı bakmış, şu bunu mu kesiyor, o orda ne yapıyor kafanıza takılamaz. Tüm kişi zamirleri bir topluluk ismine karışır, erir yok olur. Bu faydanın değeri parayla pulla ölçülmez.

 

Diyeceksiniz ki sayıp sövdüğün bilim yaratıkları lazeri keşfetti ve miyopluğu yarım saatte sıfırlıyor. Külahıma anlatsınlar. Ben çalışan sistemi bozmam. Gözümü de çizdirmem! Yarın bir gün, yan etkisi çıkar, bilmemne olur. Göz bu, şakaya gelmez. Ben miyopluğu seviyorum ve bilim varlıklarından onu yok etmesini istemiyorum. Ben hafif, çizilmeyen kirlenmeyen bir gözlük istiyorum. Gözlüğü artık bir organı bir parçası olarak gören birisi olarak bunu istiyorum. Marsa maymun göndereceklerine adam gibi gözlük üretsinler! Kızdırmayın beni! Dağılın üleeen!

 

 

Baştada belirttiğim gibi alıntı yada çalıntı öyle bişey yani :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...