Jump to content

2012 kuantum sıçraması 2092 'ye ertelendi!!!!


promise

Önerilen Mesajlar

1- YÜKSELİŞ NEDİR? BİLİNDİĞİ GİBİ YARATILIMDAKİ HERŞEY ARALIKSIZ BİR GELİŞİM SÜRECİ İÇİNDE VE YİNE BİLİNDİĞİ GİBİ YARATILIM ÇEŞİTLİ BOYUTLAR VE BUNLARA TEKABÜL EDEN ÇEŞİTLİ FİZİKSEL YOĞUNLUK DERECELERİNDEN OLUŞUYOR. İŞTE BU SÜREKLİ GELİŞEN VARLIKLAR BUNU BELLİ BİR PLAN DAHİLİNDE YAPIYORLAR. YANİ ALT BOYUTLARDAKİ DENEYİMLERİNİ TAMAMLAYAN VARLIKLAR DAHA ÜST BOYUTLARA GEÇİYORLAR. BU ÜST BOYUTA GEÇİŞ İŞLEMİNE YÜKSELİŞ ADI VERİLİYOR.

[2- Yükseliş süreci ile ne kastediliyor? Yükseliş işlemi yapısı itibariyle dikkatli geçirilmesi gereken bir süreci gerektiriyor. Çünkü her iki boyut yada yoğunluk derecesi arasında çoğu zaman fiziksel ve spiritüel olarak büyük farklılıklar olduğu için bir boyut yada yoğunluk derecesinde deneyimini bitirmiş bir varlığın diğer boyut yada yoğunluk derecesindeki deneyime hazırlanması gerekiyor. İşte yükseliş sürecinden kastedilen şey bu. 3- Dünyanın Yükseliş Süreci Normalden Farklı mı? Aslında değil. Dünya 3. boyuttan önce 4. ara boyuta sonrada 5. boyuta (4. yoğunluk derecesi) ” ne yükselecek. Ama Dünyanın yükselişi birçok açıdan son derece önemli. Bulunduğumuz yaratılımın tümünü ilgilendiriyor. Yükseliş sürecindeki Dünyanın tüm yaratılımın ilgi odağı olmasının sebebi de bu. Çünkü, Dünya hesaplanamayan bir şekilde 3. yoğunluk derecesinin en alt düzeylerine kayarak bulunduğumuz yaratılımın tümünde titreşimsel bir düşüşe neden oldu. Bunun tamir edilebilmesi için de, Dünyanın yükselişinin başarıyla gerçekleştirilmesi gerekiyor. 4- Yükseliş Sürecinde Temelde Neler Oluyor? En yalın düzeyde söylenecek olursa daha üst boyutların düşük fiziksel yoğunluk ve Yüksek Işık oranına uyum sağlaması için bedendeki ışık yoğunluğu gittikçe arttırılıyor. 5- Bu Işık Yoğunluğu Arttırımı Nasıl Gerçekleşiyor? Önce varlık gelişiminin belli bir döneminde (belli bir inisiyasyon düzeyinde-daha fazla bilgi için Mesih Düzeyine Ulaşma ” ya bakınız. ) bir ışık beden oluşturmaya başlıyor. Fiziksel bedene çeşitli noktalarda bağlanan bu ışık beden zamanla gelişim sürecini takiben boyutlarını ve titreşim düzeyini arttırarak fiziksel bedenin hücrelerinde ve daha sonra da atomik yapısında değişiklikler yaratıyor. Böylece fiziksel beden yükselişe hazır hale getiriliyor. 6- Dünya ile Birlikte Dünyadaki Tüm Varlıklar da Bu Süreci Geçirecek mi? 3. boyut deneyimini bitirmiş yada bitirmekte olan tümvarlıkların bu süreci geçirip Dünya ile birlikte yükselecekleri umuluyor. En azından en güçlü olasılıklardan biri bu. Ancak yükselecek olan her varlığın bu sürecin farkına varıp yükselmeyi bilinçli olarak seçmesi gerekiyor. Yükselişe hazır olmayan ve 3. boyut deneyimini devam ettirmek isteyen varlıklar ise Dünyadan ayrılarak 3. boyut deneyimini sürdüren gezegenlerde enkarne olacaklar. 7- Dünyanın Yükselememe Olasılığı Yok mu; Varsa Bu Durumda ne Olacak? Evet böyle bir olasılık az da olsa var Bu durumda Dünya yine 3. boyut deneyimi için bir müddet uygunsuz bir hal alacak. Bu durumda insanlar 3 kategoriden birine girecek. 1. kategori Fiziksel olarak yükselebilecek varlıklar. Bunlar fiziksel yükselişi gerçekleştirerek Sirius veya Arkturus yıldız sistemlerinde yerleştirilecekler. 2. kategori fiziksel yükseliş için hazır olmayan ama 3. boyut deneyimini bitirmiş varlıklar. Bunlar tahminen en büyük kategoriyi oluşturacaklar. Bu varlıklar için ruhsal bir yükseliş planlanıyor. Zamanı gelince bedenlerini bırakarak ruhsal olarak 5. boyut evrenine alınarak oradaki sistemlerde uygun zamanlarda enkarne olacaklar. 3. kategori ise 3. boyut deneyimini bitirmemiş ve devam etmek isteyen varlıklar. Bunlar da denildiği gibi diğer 3. boyut gezegenlerinden birinde enkarne olacaklar. 8- Dünyanın Yükselişinin Ne Zaman ve Nasıl Gerçekleşmesi Bekleniyor? Dünya bahsedildiği gibi önce bir 4. boyut deneyimi geçirecek. Bunu sağlayacak şey ise foton kuşağı. Bu Dünyanın ve Güneş sistemimizin galaktik merkez çevresindeki yörüngesinde yaklaşık 26.000 yılda bir karşılaştığı son derece yüksek enerjili bir oluşum. 3. boyut atomik düzeyinde büyük oranlı değişimler gerçekleştirilebilecek yapıda. Dünya bu kuşağa 1997 yılı başında girdi. Ancak henüz tümüyle 4. boyuta geçmek için hazır olmadığı için foton kuşağı içinde koruma altına alındı ve foton kuşağının etkilerinin yavaş yavaş Dünyaya geçirilerek, Dünyanın belli bir süreç sonunda Foton kuşağına tümüyle girişi yani tümüyle 4. boyut deneyiminin başlaması için hazırlanması öngörüldü. Şu anda bu süreç içindeyiz. Foton kuşağına tam giriş tahmini çeşitli kaynaklara göre 2003- 2005 yılları arasında değişiyor. Giriş için insanlığın belli bir yüzdesinin belli bir gelişim düzeyine gelmesi gerekiyor.( Bkz. Mesih Düzeyine Ulaşma, Eski Mısır ” dan Yeni İnisiyasyonlar, 5. Boyut Farkındalığına Ulaşma ) 4. boyut sürecini bitirip 5. boyuta geçme zamanı uzun süredir 2012- 2013 yılları arasında olarak öngörülüyordu. Ancak son değerlendirmelere göre daha fazla kişiye olanak tanımak amacıyla 4. boyutta geçirilen sürecin 80 yıla kadar uzatılması planlanıyor. Ancak bu tarihlerin hiçbiri kesin değil, sadece tahmin çünkü, bu dinamik bir süreç ve her an değişim potansiyeline sahip. 1-2 sene önce bile herşeyin farklı göründüğünü bilmek gerekiyor. 9- 4. Boyutta Geçirilen Süreç Sonucu Herkes Aynı Anda mı Yükselecek? Hayır, Özellikle süreç 80 yıla kadar uzarsa gelişimini tamamlamayan her varlık sırasıyla diğerlerinden bağımsız olarak 5. boyutta yükselecek. Yükselişin 3 dalga halindeolması gibi bir kavram söz konusuysa da özellikle sürecin 80 yıla uzaması durumunda bu pek mümkün gözükmüyor. 10- Bazı Dinlerde Yer Alan Kıyamet Kavramı İle Yükselişin İlgisi Var mı? Evet. Kıyamet kavramını barındıran dinler bununla bu döneme atıfta bulunmuşlardır. Ancak bu dinler genelde korku bazlı oldukları için temelde son derece olumlu ve sevgi dolu olması gereken bu kavram da korku verici bir hal almıştır. 11- Yükseliş Sürecinin Dünyada Gözlemlenebilen Belirtileri Nelerdir? Küreselleşme denilen olgu Yükseliş sürecinin Dünya üzerindeki direkt izdüşümü.Bu süreci izleyerek Yükseliş Süreci hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.Toplum bilincinin ” Doğal Felaket ” olarak nitelendirdiği Dünya Değişikliklerinin giderek artması, kitlesel bilincin giderek daha fazla Dünya Dışı Yaşam ve Paranormal Olgularla ilgilenmeye başlaması, insanlardaki bireysel arayışın hissedilir bir şekilde artması gibi belirtiler de sürecin diğer belirtileri olarak görülüyor.

Astral Rehber

1.7.2006, 16:17

Alıntıdır.:confused::confused::no::no:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

baktılar 2012 yaklaştı,birşey olacak gibi görünmüyor biraz geciktirelim dediler.ama bu kadarda olmaz ki.bir 10-20 yıl gecikse yine umutla beklenir.80 yıl sonrasını bu yazıyı okuyan kaç şanslı kişi görebilir? yada şanssız mı?

 

Ben şuan yaşadıklarımıza bakınca , doğayı biraz seyrettikçe 50 yıl yaşayacağımıza kanaat getiremiyorum. Bu adamlar hangi akılla ertelendi diyorlar?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

dostum ashtar... en iyimser bilim adamının bu gişişatla ekosisteme biçtiği ömür 8-10 yıl... sen 50 yıl derken sembolik bir rakam olarak söledigini umuyorum :)

maya takvimi uzmanları sadece 1-2 yıl sapma olabilir yani en geç 2014 olur demişlerdi. Oda maya takviminin başlangıcındaki tarihin (M.Ö 3114) 1-2 yıl geç başlama olasılıgından...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

5 mayıs 1995 yılını hatırlarmısınız?

 

1 sene öncesinde ortalığı ayağa kaldırdılar. 5 mayısta kıyamet kopacak diye. Yine aynı tezler iddialar sunuldu, yazıldı çizildi.

 

İnandırıcı bir çok delil ortaya atıldı. Kurandan incilden bir çok ayet ortaya koyuldu.

 

Ne oldu?

 

Ne olduğunu ben size söyleyeyim.

 

Bu süre içerisinde özelleştirmelerin yolu açıldı.

Kamusal alan, ticari ve sınai faaliyetlerden uzaklaştırıldı.

Yabancı sermaye girişlerinin önü açıldı.

IMF'den yüklü miktarda borç alındı ve millet faiz batağına saplandı.

 

Peki kaç kişi bu olanların farkına varabildi? Nasıl varabilirler ki hepsi oturup 5 mayısı beklediler.

 

2012 hikayesi yaklaşık 2 senedir var. Bu hikayeye inanan ve hayatını bu yönde şekillendiren çok sayıda "koyun" var.Hal böyleyken yukarıda saydıklarım önemsizleşiyor onlar için, ve bu anlattıklarıma "dünyevi meseleler" olarak bakıyorlar.

 

Halbuki bu saydıklarım sizin gelceğinizin satıldığıdır. Çocuklarınız karanlık bir geleceği olacağıdır.

 

Ama tabi ya.. Bunlar dünyevi şeyler.. Şunun şurasında 2012'ye ne kaldı ki canım...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

5 mayıs 1995 yılını hatırlarmısınız?

 

1 sene öncesinde ortalığı ayağa kaldırdılar. 5 mayısta kıyamet kopacak diye. Yine aynı tezler iddialar sunuldu, yazıldı çizildi.

 

İnandırıcı bir çok delil ortaya atıldı. Kurandan incilden bir çok ayet ortaya koyuldu.

 

Ne oldu?

 

Ne olduğunu ben size söyleyeyim.

 

Bu süre içerisinde özelleştirmelerin yolu açıldı.

Kamusal alan, ticari ve sınai faaliyetlerden uzaklaştırıldı.

Yabancı sermaye girişlerinin önü açıldı.

IMF'den yüklü miktarda borç alındı ve millet faiz batağına saplandı.

 

Peki kaç kişi bu olanların farkına varabildi? Nasıl varabilirler ki hepsi oturup 5 mayısı beklediler.

 

2012 hikayesi yaklaşık 2 senedir var. Bu hikayeye inanan ve hayatını bu yönde şekillendiren çok sayıda "koyun" var.Hal böyleyken yukarıda saydıklarım önemsizleşiyor onlar için, ve bu anlattıklarıma "dünyevi meseleler" olarak bakıyorlar.

 

Halbuki bu saydıklarım sizin gelceğinizin satıldığıdır. Çocuklarınız karanlık bir geleceği olacağıdır.

 

Ama tabi ya.. Bunlar dünyevi şeyler.. Şunun şurasında 2012'ye ne kaldı ki canım...

 

hatta biarada 2000 yılında kıyamet kopucak denilmişti ama 1999 noele bir hafta kalmış 2000 yılında kıyamet kopmayabilir diye bir başlık atılmıştı gazetelere :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

5 mayıs 1995 yılını hatırlarmısınız?

 

1 sene öncesinde ortalığı ayağa kaldırdılar. 5 mayısta kıyamet kopacak diye. Yine aynı tezler iddialar sunuldu, yazıldı çizildi.

 

İnandırıcı bir çok delil ortaya atıldı. Kurandan incilden bir çok ayet ortaya koyuldu.

 

Ne oldu?

 

Ne olduğunu ben size söyleyeyim.

 

Bu süre içerisinde özelleştirmelerin yolu açıldı.

Kamusal alan, ticari ve sınai faaliyetlerden uzaklaştırıldı.

Yabancı sermaye girişlerinin önü açıldı.

IMF'den yüklü miktarda borç alındı ve millet faiz batağına saplandı.

 

Peki kaç kişi bu olanların farkına varabildi? Nasıl varabilirler ki hepsi oturup 5 mayısı beklediler.

 

2012 hikayesi yaklaşık 2 senedir var. Bu hikayeye inanan ve hayatını bu yönde şekillendiren çok sayıda "koyun" var.Hal böyleyken yukarıda saydıklarım önemsizleşiyor onlar için, ve bu anlattıklarıma "dünyevi meseleler" olarak bakıyorlar.

 

Halbuki bu saydıklarım sizin gelceğinizin satıldığıdır. Çocuklarınız karanlık bir geleceği olacağıdır.

 

Ama tabi ya.. Bunlar dünyevi şeyler.. Şunun şurasında 2012'ye ne kaldı ki canım...

 

Bence abartıyorsun, şuan gnoxis desin buradaki insanların bu konular ilgisini çektiği için, oturup 2012 üzerine konuşuluyor. Kaç kişi var sanıyorsun ki sokakta 2012 ye hayatını odaklamış bir şekilde yaşayan?. Bence 2012 yada 2013 yada 1988 1987 ne olduğu fark etmez. kıyamet senaryosu denilen şeylerden herhangi birine büyük büyük kitleler inansaydı. şuan dünyanın olası sonunu hazırlayan insanoğlu, hiç değilse biraz daha yaşadığı yerin değerini fark etmiş olurdu.....insanlar hiç yok olmayacaklarmış gibi kazık çakarcasına yaşamazlardı. Ben 2012 de gerçekleşecek bazı olaylar olduğuna inanıyorum. Ve olabilecek senaryolar içerisinde beni en rahatsız edene görede kendini hazırlayan bir koyunum, iyiki de böyleyim. Çünkü bu benim inancım. bu tam olarak benim inancım. 2012 gibi alternatif son senaryolarına inanan,bu sonu koklayabilen (yani bir şekilde artık biliyoruz ki dünyayı tüketiyoruz ve bunun bir sonu olacak bunun ilahi bir son, kutsal metinlerden bugüne aktarılmış bir son olması gerekmiyor ki insan oğluna bakarak kendi sonunu hazırlayacağını tahmin etmek bir kehanet olmasa gerek. bir son olacağı çok açık, bu sonun gelmesi için insanoğlunun elinden gelen çabayı gösterdiği de çok açık) tüm koyunlar da iyiki varlar.Hangi inanç altında olduğunun hiçbir önemi yok, hangi tarihe yada hangi yıla inandığının da önemi yok ama bu zihin yapısı ve kitlesel davranış bozukluğuyla kesinlikle doğru bir gidişhat üzerinde olmadığımızın farkına varabilen,kesinlikle büyük bir felakete doğru hızla koştuğumuzu fark edebilen, ve kendi küçük dünyasın da da olsa, bunu değiştirmek için çabalayan tüm o koyunlar, insanların kendini yok etmesine az kaldığını düşünen, ve bu son için hayatını bu pazarın bir parçası olmaktan çıkartmak için çabalayan tüm o koyunlar, iyiki varlar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

şuan dünyanın olası sonunu hazırlayan insanoğlu, hiç değilse biraz daha yaşadığı yerin değerini fark etmiş olurdu.....insanlar hiç yok olmayacaklarmış gibi kazık çakarcasına yaşamazlardı.

 

Pek çoğumuz insanlığın geldiği noktada yanlış olan bir şeylerin olduğunu biliyor. Bu gezegendeki en zeki ırksak, yaşamanın daha iyi bir yolu olup olmadığını sorgulamalıyız; insan olmanın sorumluluğudur bu. Yine de bu konuda bir şey yapmıyoruz. Harekete geçemiyoruz çünkü ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bir kişinin fark yaratabileceğine inanmıyoruz. Bugüne kadar düşünce diktatörlerini dinledik. Tüm düşünceler önümüze hazır geldi. Sorguladığımız için olduğumuz kişi değiliz. Herkes ne oluyorsa o olmayı seçtik. Her birimiz bir diğerimizin birer kopyasıyız. Aynı yargılara sahip, aynı düşünceleri paylaşan tek bir kişiyiz ve bu yüzden toplumuz. Düşünce bağımlıları haline geldik. Zihnimiz de tıpkı bedenlerimiz gibi tembel ve uyuşuk. Bu yüzden yaşamlarımızın her anında rehberlere muhtaç olduk. Ne yapmamız gerektiğini söyleyen insanlara taptık. Karmaşada zeka olduğuna inandık; dehayı ise unuttuk. Ve deha sadeliktedir.

Nasıl yaşamalıyız? Bu sorunun cevabını bulamıyorum. Tek bildiğim para ve kar odaklı zihinlerin, yani toplum ve ekonomi oyununu oynayan herkesin, insan olmanın anlamına zerre kadar yaklaşamadığı.

 

2012 ve ertelenmesi konusuna gelince; kendi içlerinde ölüp, değişmeye gücü yetmeyen insanların umutlarını olacağına inandıkları zorunlu bir değişime bağlamaları bahsi geçen bilmem kaçıncı boyut insanı olmak için ne kadar hazır olduğumuzu göstermişti. Para odaklı ve tembel bir zihinde ahlaktan ya da yükselişten bahsedilebilir mi? 2012'ye arzuyla inananların dahi aklında küçük bir şüphe var. Ya 2012'de hiçbir şey olmazsa? Eh artık umutlarını 2092'ye bağlayabilirler. Böylelikle onlar da mutlu edildi işte fena mı? insanları cahil bırakmak onları yönetmenin en iyi yoludur. Bırakalım harekete geçmek yerine, değişmek için bir müdahale bekleyip dursunlar.

 

Büyük üstadın sözleri ile bitiriyorum:

 

Dünya felakete her zaman yakındır ama şimdi daha yakın gibi görünmektedir. Yaklaşan felaketi gördükçe çoğumuz fikirlere sığınırız. Bu felaketin, bu krizin bir ideolojiyle çözülebileceğini düşünürüz. İdeoloji ilişkiyi yönlendirmede her zaman engeldir ve hareketi önler. Biz barışı yalnızca fikir olarak isteriz; gerçekte ise istemeyiz. Biz bunu büyük bir gururla entellektüel düzey diye adlandırsak da, barışı yalnızca düşünme düzeyi olan sözlü düzeyde isteriz. Oysa barış sözcüğü barış değildir. Barış, ancak siz ve başkası arasında karmaşa bittiğinde olabilir. Bizler barışa değil, fikirler dünyasına bağlıyız. Biz barış değil, yeni toplumsal ve siyasi yapılar arıyoruz. Biz sonuçların uzlaştırılması ile ilgilenirken savaşın nedenlerini bir kenara koyuyoruz. Bu araştırma yalnızca geçmişte kullanılmış yanıtları getirecektir. Bu koşullandırma bizim bilgi, deneyim dediklerimizdir ve yeni değişen olgular da bu bilgiye göre alınıp, yorumlanır. Öyleyse olan ile deneyimlenen arasında çatışma vardır. Bilgi demek olan geçmiş, hiç bir zaman şimdiki zamanda gerçekleşen olgu ile çatışma içinde olmamalıdır. Dolayısıyla bu sorunu çözmeyecek, tersine sorunu yaratacak koşulları devam ettirecektir.

İnsanlığın düşünüşüne radikal bir devrim fikrini getirmenin ne kadar önemli olduğunu göreceğiz. Bu kriz bir bilinç krizidir. Öyle bir kriz ki eski kuralları, eski şablonları, eskiden kalma gelenekleri artık kabul etmiyor. Ve, dünyanın bugünkü haline bakınca, bunca sefalet, çatışma, yıkıcı zulüm, saldırganlık vesaire... İnsanlık hala eskiden olduğu gibi. Hala zalim, can yakan, saldırgan, aç gözlü, rekabetçi ve inşa ettiği toplum da bu değerler üzerine kurulu.

Bütün bu tartışmalarda ve konuşmalarda yapmaya çalıştığımız, beyinlerde radikal bir değişim sağlayamazsak ne olacağını görmektir. Her şeyi olduğu gibi kabul etmemek için, fakat onları anlamak için, içinde olmak için, incelemek için, bütün kalbinizi ve aklınızı, sahip olduğunuz her şeyinizi keşfetmeye verin. Farklı yaşamanın bir yolu. Fakat sadece size bağlı asla bir başkasına değil. Çünkü burada öğretmen yok, öğrenci yok, lider yok, yol gösterici yok, efendi yok, kurtarıcı yok. Kendiniz için öğretmensiniz ve öğrencisiniz, efendi, yol gösterici, lider sizsiniz, siz her şeysiniz!

Ve... Anlamak değişimdir.

Jiddu Krishnamurti 1895-1986

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yükseliş, evrimleşme, aydınlanış...

bunlar insanoğluna çok uzakta olan şeyler. 2012'de gelecek olan şey sadece "2012"

mesele marduk değil, mesele maya takvimi de değil.

mesele 1. foton kuşağına girecek ve yüksek kozmik radyasyona maruz kalacak olmamız.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

aslında 50 yıl sonra da yaşayabilirsin tabi bu senin yaşamdan ne anladığına göre değişir.Örneğin şuan afrikada hindistanda ya da çinde yaşayan insanlar gerçekten yaşıyor mu.Özellikle afrika ve hindistanın fakir bölgeleri.Bu insanların sayıları yüz milyonlarca.İklim değiştikçe ve doğal kaynaklar tahrip oldukça biz önlem almaya duralım kıtlık ve susuzluk bizi de vuracak bu kesin.Ve bunun tek sorumlusu biziz evet ama hayat standartlarımızın çok aşağılara düşmesi insanlığın nihai sonu olarak algılanmamalı.2012 ye hep karşı çıkmıştım.2008 yılında forumdaki arkadaşlar bana 2012 olsun göreceksin diyorlardı şimdi de 2092 olsun ozaman mı göreceğiz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

2012 veya herhangi bir tarih önemli değil. Küresel ısınma,kutuplardaki buzulların erimesi,doğal felaketlerin artması falan derken Dünyanın sürekli bir değişim geçirdiği apaçık ortada zaten.

Yükseliş sürecinde sürekli bir ışık beden'den bahsediliyor. Bu kavram hakkında, evrimsel gelişim ile bedensel yapılarımızın daha soyut bir forma gireceği sonucunu çıkarıyorum..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

evrimsel gelişimde amaç daha ileri gitmek değil hayatta kalmaktır.Bize bu ileri gitmek gibi gözükür çünki bir rekabetin ürünüdür.Nasıl bir hayatta kalma mücadelesi olacak ki insan bedeni fiziksel olmaktan çıkıp enerjisel bir form olacak.Ayrıca evrim kuşaklar boyunca azar azar gider.100 yıl içerisinde insan bedeninin baştan sona değişmesi gibi birşey mümkün değil

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...